| 1 |
put on |
giymek |
v. |
|
- Tom put on some warm socks.
- Tom sıcak tutan çoraplar giydi.
- Tom put on latex gloves.
- Tom lateks eldivenlerini giydi.
- Tom put on some climbing boots.
- Tom tırmanış botlarını giydi.
- Mary put on her knee-high boots.
- Mary diz üstü çizmelerini giydi.
- She put on a sweater so as not to catch cold.
- Üşütmemek için üzerine bir kazak giydi.
- Tom put on rubber gloves.
- Tom lastik eldiven giydi.
- He put on clean trousers.
- O, temiz pantolon giydi.
- She put on her best clothes and went out.
- En iyi kıyafetlerini giydi ve dışarı çıktı.
- Tom put on a black coat.
- Tom siyah bir ceket giydi.
- Put on your apron.
- Önlüğünü giy.
- Tom and Mary are putting on their coats and gloves.
- Tom ve Mary paltolarını ve eldivenlerini giyiyorlar.
- I put on my shoes at once.
- Derhal ayakkabılarımı giydim.
- Tom stood up and put on his hat.
- Tom ayağa kalktı ve şapkasını giydi.
- He's putting on a coat.
- Palto giyiyor.
- Tom put on his raincoat.
- Tom yağmurluğunu giydi.
- Tom put on his suit jacket.
- Tom takım elbise ceketini giydi.
- Tom sat on the edge of the bed and put on his socks.
- Tom yatağın kenarına oturdu ve çoraplarını giydi.
- Put on your good shoes.
- Güzel ayakkabılarını giy.
- Tom put on his robe.
- Tom bornozunu giydi.
- Tom is putting on his shoes.
- Tom ayakkabısını giyiyor.
- Tom put on his sweater inside out.
- Tom kazağını ters giydi.
- He put on the red jacket.
- Kırmızı ceketi giydi.
- He tried putting on his new shoes.
- Yeni ayakkabılarını giymeyi denedi.
- Tom put on his sweater wrong side out.
- Tom kazağını ters giydi.
- You'd better put on a raincoat.
- Yağmurluk giysen iyi olur.
- Tom put on a pair of latex gloves.
- Tom bir çift lateks eldiven giydi.
- Tom stood and put on his coat.
- Tom kalktı ve onun paltosunu giydi.
- Tom put on his socks.
- Tom çoraplarını giydi.
- He took off his clothes and put on his pajamas.
- Kıyafetlerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- In the meantime you can just put on a sweater if you're cold.
- Bu arada üşürsen bir kazak giyebilirsin.
- I put on Tom's shoes by mistake.
- Yanlışlıkla Tom'un ayakkabılarını giydim.
- Put on your woolies or you'll catch a cold!
- Yünlülerini giy yoksa üşüteceksin!
- Put on your gloves.
- Eldivenlerini giy.
- Tom put on an apron.
- Tom bir önlük giydi.
- Tom put on his gloves.
- Tom eldivenlerini giydi.
- She put on her bonnet.
- O, bonesini giydi.
- Tom put on his robe.
- Tom cüppesini giydi.
- Tom put on some rubber gloves so he wouldn't leave fingerprints.
- Tom parmak izi bırakmamak için bir lastik eldiven giydi.
- Tom put on a clean T-shirt.
- Tom temiz bir tişört giydi.
- She put on her sister's jeans and looked in the mirror.
- Kızkardeşinin kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.
- Tom took off his clothes and put on his pajamas.
- Tom, elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- She put on her best clothes and went out.
- O en iyi giysilerini giydi ve dışarı çıktı.
- He put on his gloves.
- Eldivenlerini giydi.
- Tom put on his coat and gloves.
- Tom ceketini ve eldivenlerini giydi.
- He put on his sweater wrong side out.
- O kazağını ters yüz giydi.
- Please put on this apron.
- Lütfen bu önlüğü giy.
- Mary put on her knee-high boots.
- Mary diz üstü botlarını giydi.
- Mary put on her pajamas.
- Mary pijamasını giydi.
- Go put on something more conservative.
- Git daha muhafazakar bir şeyler giy.
- Tom put on his jacket.
- Tom ceketini giydi.
- Put on your gloves.
- Eldivenini giy.
- Tom got out of bed and quickly put on his clothes.
- Tom yataktan kalktı ve hızla elbiselerini giydi.
- Put on your pajamas.
- Pijamalarını giy.
- Tom put on his black suit and white tie.
- Tom siyah takımını giydi ve beyaz kravatını taktı.
- Tom put on rubber gloves.
- Tom lastik eldivenler giydi.
- Will you put on this kimono?
- Bu kimonoyu giyer misin?
- Put on a jacket.
- Ceketini giy.
- Put on a nice dress.
- Güzel bir elbise giy.
- Tom put on his clothes.
- Tom giysilerini giydi.
- Tom is putting on his coat.
- Tom ceketini giyiyor.
- These shoes are too small for me to put on.
- Bu ayakkabılar giyemeyeceğim kadar küçük.
- Tom put on a clean shirt.
- Tom temiz bir gömlek giydi.
- Ken put on his clothes.
- Ken kıyafetlerini giydi.
- Tom put on his suit coat.
- Tom takım ceketini giydi.
- Can you put on a kimono by yourself?
- Tek başına bir kimonoyu giyebilir misin?
- The students laughed under their breath when they saw that the teacher had put on his sweater backwards.
- Öğrenciler, öğretmenin kazağını ters giydiğini görünce bıyık altından güldüler.
- Put on your pajamas and go to bed.
- Pijamalarını giy ve yatmaya git.
- Tom put on his boots.
- Tom çizmelerini giydi.
- Put on some decent clothes.
- Düzgün kıyafetler giy.
- She put on her coat and went out.
- Paltosunu giydi ve dışarı çıktı.
- I put on my trousers.
- Pantolonumu giydim.
- Put on a robe.
- Bir bornoz giy.
- I put on Tom's shirt by mistake.
- Yanlışlıkla Tom'un gömleğini giydim.
- Tom put on his snow pants.
- Tom kar pantolonunu giydi.
- I am going to put on stockings because it is cold.
- Çorap giyeceğim çünkü hava soğuk.
- He put on his coat and left the house.
- Ceketini giydi ve evden ayrıldı.
- Tom put on his sweater wrong side out.
- Tom kazağını yanlış taraftan giydi.
- She put on her overcoat before going out.
- Dışarı çıkmadan önce paltosunu giydi.
- Tom put on a coat.
- Tom bir ceket giydi.
- Since I was cold, I put on my coat.
- Üşüdüğüm için montumu giydim.
- Tom put on his new shoes.
- Tom yeni ayakkabılarını giydi.
- Can you put on a kimono by yourself?
- Kendi kendine bir kimono giyebilir misin?
- She put on a coat.
- O, bir palto giydi.
- He put on clean trousers.
- Temiz pantolon giydi.
- I'm putting on boots.
- Çizme giyiyorum.
- Put on some decent clothes.
- Bazı düzgün giysiler giy.
- Please put on these slippers.
- Lütfen bu terlikleri giy.
- I put on my coat because I was cold.
- Üşüdüğüm için paltomu giydim.
- You better put on some clothes.
- Üstüne bir şeyler giysen iyi olur.
- I put on my shoes.
- Ayakkabılarımı giydim.
- Tom got out of bed and quickly put on his clothes.
- Tom yataktan kalktı ve çabucak giysilerini giydi.
- Tom put on an old T-shirt.
- Tom eski bir tişört giydi.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
- Eski ayakkabılarını çıkardı ve yenilerini giydi.
- Harry put on his robe and wizard hat.
- Harry elbisesini ve sihirbaz şapkasını giydi.
- Tom put on his ice skates.
- Tom buz patenlerini giydi.
- Mary put on her new dress for the party.
- Mary parti için yeni elbisesini giydi.
- Tom put on the hat that Mary gave him.
- Tom Mary'nin ona verdiği şapkayı giydi.
- Ken put on his clothes.
- Ken elbiselerini giydi.
- I put on my shoes at once.
- Hemen ayakkabılarımı giydim.
- Tom put on some clean clothes.
- Tom, bazı temiz giysiler giydi.
- Tom put on his jacket and went out.
- Tom ceketini giydi ve dışarı çıktı.
- She put on a coat.
- Bir palto giydi.
- Tom put on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giydi.
- He put on his coat and left the house.
- Paltosunu giydi ve evden çıktı.
- She put on a sweater so as not to catch cold.
- O üşütmemek için bir kazak giydi.
- He put on his hat at once.
- O, derhal şapkasını giydi.
- Paul put on gloves before going out.
- Paul dışarı çıkmadan önce eldivenlerini giydi.
- A lie can travel halfway around the world while the truth is putting on its shoes.
- Bir yalan, gerçek ayakkabılarını giyerken dünyanın yarısını dolaşabilir.
- Please put on this gown.
- Lütfen bu geceliği giy.
- Tom put on his swimsuit.
- Tom mayosunu giydi.
- Tom put on some rubber gloves so he wouldn't leave fingerprints.
- Tom parmak izi bırakmamak için lastik eldiven giydi.
- Tom got out of the bath, dried himself off, and put on his clothes.
- Tom banyodan çıktı, kurulandı ve giysilerini giydi.
- Tom got out of the bath and put on his clothes.
- Tom banyodan çıktı ve giysilerini giydi.
- Tom took off his clothes and put on his pajamas.
- Tom giysilerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Put on some clothes.
- Üzerine bir şeyler giy.
- Tom put on some climbing boots.
- Tom bir tırmanma botu giydi.
- Tom put on his slippers.
- Tom terliklerini giydi.
- I put on an apron.
- Bir önlük giydim.
- You'd better put on a raincoat.
- Bir yağmurluk giysen iyi olur.
- I put on my coat because I was cold.
- Üşüdüğüm için montumu giydim.
- Harry put on his robe and wizard hat.
- Harry cübbesini ve büyücü şapkasını giydi.
- Tom got out of the bath, dried himself off, and put on his clothes.
- Tom banyodan çıktı, kurulandı ve kıyafetlerini giydi.
- Wait till I put on my coat.
- Ceketimi giyene kadar bekle.
- Tom stood and put on his coat.
- Tom ayağa kalktı ve ceketini giydi.
- Put on your socks.
- Çorabını giy.
- Tom put on his coat and went out.
- Tom ceketini giydi ve dışarı çıktı.
- Put on your hat.
- Şapkanı giy.
- Tom put on his jeans and a T-shirt.
- Tom kotunu ve bir tişört giydi.
- I put on my coat and hat.
- Ceketimi ve şapkamı giydim.
- He's putting on a coat.
- O bir ceket giyiyor.
- The students laughed under their breath when they saw that the teacher had put on his sweater backwards.
- Öğrenciler öğretmenin kazağını ters giydiğini gördüklerinde alçak sesle güldüler.
- I'll hold your bag while you put on your coat.
- Paltonuzu giyerken çantanızı tutacağım.
- I got cold, so I put on my coat.
- Üşümüştüm, bu yüzden montumu giydim.
- I am going to put on stockings because it is cold.
- Hava soğuk olduğu için çorap giyeceğim.
- I put on a cap when I go to school.
- Okula giderken şapka giyerim.
- Tom put on his sweater.
- Tom kazağını giydi.
- She put on a sweater so she wouldn't catch a cold.
- Üşütmemek için üzerine bir kazak giydi.
- I'll hold your bag while you put on your coat.
- Ceketini giyerken çantanı tutacağım.
- I put on some clean clothes.
- Temiz kıyafetler giydim.
- He put on the black coat.
- O, siyah ceketi giydi.
- Tom put on his snow boots.
- Tom kar botlarını giydi.
- Tom put on his suit coat.
- Tom takım elbisesini giydi.
- He put on a hat.
- O bir şapka giydi.
- Tom put on a pair of surgical gloves.
- Tom bir çift ameliyat eldiveni giydi.
- Put on a jacket.
- Bir ceket giy.
- Tom put on his black suit and white tie.
- Tom siyah takım elbisesini giydi ve beyaz kravatını taktı.
- I'm putting on boots.
- Ben çizme giyiyorum.
- Put on your pajamas and go to bed.
- Pijamalarını giy ve yatağa git.
- Tom put on one of John's shirts.
- Tom, John'un gömleklerinden birini giydi.
- Tom put on my shirt.
- Tom benim gömleğimi giydi.
- She put on her sweater.
- Kazağını giydi.
- I put on my shoes immediately.
- Hemen ayakkabılarımı giydim.
- He put on his undershirt inside out.
- Fanilasını ters giydi.
- Tom put on his pajamas.
- Tom pijamalarını giydi.
- Tom put on his coat.
- Tom paltosunu giydi.
- Will you put on this kimono?
- Bu kimonoyu giyecek misin?
- Tom put on a black coat.
- Tom siyah bir palto giydi.
- Tom put on someone else's coat by mistake.
- Tom yanlışlıkla başkasının paltosunu giydi.
- Tom put on his overcoat.
- Tom paltosunu giydi.
- Put on your pants.
- Pantolonunu giy.
- Tom is putting on his jogging shoes.
- Tom koşu ayakkabıları giyiyor.
- Please put on your shoes.
- Lütfen ayakkabılarını giy.
- I put on a cap when I go to school.
- Okula giderken kep giyerim.
- Tom brushed his teeth and put on his pajamas.
- Tom dişlerini fırçaladı ve pijamalarını giydi.
- Tom put on my shirt.
- Tom gömleğimi giydi.
- Tom put on a coat.
- Tom bir palto giydi.
- Tom put on his pajamas and climbed into bed.
- Tom pijamalarını giydi ve yatağa girdi.
- They aren't putting on shoes.
- Ayakkabılarını giymiyorlar.
- I got cold, so I put on my coat.
- Üşüdüm, bu yüzden paltomu giydim.
- Tom put on some clean clothes.
- Tom temiz kıyafetler giydi.
- Tom began putting on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giymeye başladı.
- Put on your shirt.
- Gömleğini giy.
- She put on her hat to go out.
- O, dışarı çıkmak için şapkasını giydi.
- I put on my coat.
- Ceketimi giydim.
- They aren't putting on shoes.
- Onlar ayakkabı giymiyorlar.
- Since I was cold, I put on my coat.
- Üşüdüğüm için paltomu giydim.
- The boy took off his clothes and put on his pajamas.
- Çocuk elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom put on his coat and left the house.
- Tom ceketini giydi ve evi terk etti.
- Tom put on his coat and left.
- Tom paltosunu giydi ve gitti.
- Tom put on his fishing vest and hat and headed for the door.
- Tom balıkçı yeleğini ve şapkasını giydi ve kapıya yöneldi.
- Put on your coat.
- Ceketini giy.
- He tried putting on his new shoes.
- Yeni ayakkabılarını giymeye çalıştı.
- What should I put on over my sweater?
- Kazağımın üstüne ne giyeyim?
- She put on a sweater so she wouldn't catch a cold.
- O soğuk almamak için bir kazak giydi.
- Tom is putting on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giyiyor.
- I'll hold your bag while you put on your coat.
- Sen ceketini giyerken ben çantanı tutarım.
- Tom is putting on his jogging shoes.
- Tom koşu ayakkabılarını giyiyor.
- Put on your socks.
- Çoraplarını giy.
- She took off her old shoes and put on the new ones.
- Eski ayakkabılarını çıkararak yenilerini giydi.
- You had better put on a raincoat.
- Bir yağmurluk giysen iyi olur.
- Tom put on his jeans and T-shirt.
- Tom kotunu ve tişörtünü giydi.
- Tom put on a warm sweater.
- Tom sıcak tutan bir kazak giydi.
- She put on her sister's jeans and looked in the mirror.
- Ablasının kot pantolonunu giydi ve aynaya baktı.
- Put on your hiking shoes and don't waste time.
- Yürüyüş ayakkabılarını giy ve zaman kaybetme.
- Mary put on her pajamas.
- Mary pijamalarını giydi.
- Tom put on one of John's shirts.
- Tom John'un gömleklerinden birini giydi.
- Tom took off his ski boots and put on a pair of slippers.
- Tom kayak botlarını çıkardı ve bir çift terlik giydi.
- He put on the black coat.
- Siyah paltoyu giydi.
- Tom put on his boots.
- Tom botlarını giydi.
- I put on my favorite dress for the party.
- Parti için en sevdiğim elbisemi giydim.
- Tom put on his clothes.
- Tom elbiselerini giydi.
- I put on my socks lickety-split.
- Çoraplarımı çabucak giydim.
- He put on the red jacket.
- O, kırmızı ceketi giydi.
- Tom put on his new suit.
- Tom yeni takımını giydi.
- She put on her coat and went out.
- O, ceketini giydi ve dışarı çıktı.
- Put on this sweater.
- Bu kazağı giy.
- I crawled out of bed and put on my clothes.
- Yataktan sürünerek çıktım ve kıyafetlerimi giydim.
- Tom put on his coat.
- Tom ceketini giydi.
- Tom put on my coat by mistake.
- Tom yanlışlıkla ceketimi giydi.
- The boy took off his clothes and put on his pajamas.
- Çocuk giysilerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Please put on this gown.
- Lütfen bu elbiseyi giy.
- Tom put on latex gloves.
- Tom lateks eldiven giydi.
- He took off his clothes and put on his pajamas.
- Elbiselerini çıkardı ve pijamalarını giydi.
- Tom put on his jeans and a T-shirt.
- Tom kot pantolonunu ve tişörtünü giydi.
- She put on her sweater.
- O, kazağını giydi.
- Tom sat on the edge of the bed and put on his socks.
- Tom yatağın köşesine oturdu ve çoraplarını giydi.
- You had better put on your crash helmet.
- Kaskını giysen iyi olur.
- Put on your coat.
- Paltonu giy.
- Put on your cap.
- Şapkanı giy.
- Tom sat down on his bed to put on his socks.
- Tom çoraplarını giymek için yatağına oturdu.
- She put on her new dress for the party.
- Parti için yeni elbisesini giydi.
- Tom put on his snowshoes.
- Tom kar ayakkabılarını giydi.
Show More (219)
|
| 2 |
put on |
takmak |
v. |
|
- Tom put on his headphones.
- Tom kulaklığını taktı.
- I've just had new tires put on my car.
- Arabama yeni lastikleri henüz taktırdım.
- She put on her hat.
- O, şapkasını taktı.
- Tom put on his seatbelt.
- Tom emniyet kemerini taktı.
- Tom put on his goggles.
- Tom gözlüklerini taktı.
- Tom put on a pair of sunglasses.
- Tom bir güneş gözlüğü taktı.
- Have you ever put on a cowboy's hat?
- Hiç kovboy şapkası taktın mı?
- We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
- Kaza geçirme ihtimalimize karşı her zaman emniyet kemeri takmak zorundaydık.
- I put on a tie.
- Kravat taktım.
- Tom put on his reading glasses.
- Tom okuma gözlüklerini taktı.
- You need to put on your gas mask.
- Gaz maskenizi takmanız gerekiyor.
- You had better put on your crash helmet.
- Kaskını taksan iyi olur.
- Put on this hat.
- Bu şapkayı tak.
- She put on her hat.
- Şapkasını taktı.
- Tom put on a gas mask.
- Tom gaz maskesi taktı.
- Put on your cap.
- Şapkanı tak.
- Linda wanted Dan to put on a condom.
- Linda Dan'den prezervatif takmasını istedi.
- She put on her hat to go out.
- Dışarı çıkmak üzere şapkasını taktı.
- I put on a tie.
- Bir kravat taktım.
- We ask to you put on your seat belts!
- Emniyet kemerlerinizi takmanızı rica ediyoruz!
- Layla put on a sun hat.
- Layla güneş şapkası taktı.
- Layla put on a sun hat.
- Leyla bir güneş şapkası taktı.
- Tom put on his cufflinks.
- Tom kol düğmelerini taktı.
- You forgot to put on your tie.
- Kravatını takmayı unuttun.
- He put on sunglasses to protect his eyes from ultraviolet rays.
- Gözlerini ultraviyole ışınlarından korumak için güneş gözlüğü taktı.
- She put on her bonnet.
- Bonesini taktı.
- Tom put on his hat and left.
- Tom şapkasını taktı ve gitti.
- Tom put on his mask, gloves and face shield before leaving the house.
- Tom evden çıkmadan maskesini, eldivenini ve siperliğini taktı.
- Tom put on his goggles.
- Tom gözlüğünü taktı.
- I put on a gas mask.
- Ben bir gaz maskesi taktım.
- We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
- Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.
- Tom put on his backpack.
- Tom sırt çantasını taktı.
- Tom put on his sunglasses.
- Tom güneş gözlüğünü taktı.
- Put on the hat.
- Şapkayı tak.
- He put on a hat.
- Bir şapka taktı.
- Tom put on a tie.
- Tom bir kravat taktı.
- He put on his hat.
- Şapkasını taktı.
- Put on your seatbelt, Tom.
- Emniyet kemerini tak, Tom.
- Tom put on his headphones.
- Tom kulaklıklarını taktı.
- Put on a happy face.
- Mutlu bir yüz takın.
- Yesterday I put on a hat as it was very cold.
- Dün hava çok soğuk olduğu için şapka taktım.
- He put on his hat at once.
- Hemen şapkasını taktı.
- Mary put on her gold earrings.
- Mary altın küpelerini taktı.
- Tom put on the hat that Mary gave him.
- Tom, Mary'nin verdiği şapkayı taktı.
- Tom put on his tie.
- Tom kravatını taktı.
- You need to put on your gas mask.
- Gaz maskeni takmalısın.
- Tom put on a gas mask.
- Tom bir gaz maskesi taktı.
- Put on a happy face.
- Mutlu bir yüz ifadesi takın.
- Tom put on his hat and left.
- Tom şapkasını takıp çıktı.
- Linda wanted Dan to put on a condom.
- Linda, Dan'dan prezervatif takmasını istedi.
- Tom put on his hat.
- Tom şapkasını taktı.
- Yesterday I put on a hat as it was very cold.
- Dün bir şapka taktım çünkü çok soğuktu.
- Tom had new tires put on his car.
- Tom arabasına yeni lastikleri taktırdı.
- Tom put on his blinker.
- Tom flaşörünü taktı.
- Put on your hat.
- Şapkanı tak.
- Tom put on his reading glasses.
- Tom okuma gözlüğünü taktı.
- Tom put on his mask, gloves and face shield before leaving the house.
- Tom evden çıkmadan önce maskesini, eldivenlerini ve yüz siperini taktı.
- You forgot to put on your tie.
- Kravatını takmayı unutmuşsun.
- I put on a gas mask.
- Gaz maskesi taktım.
- We ask to you put on your seat belts!
- Kemerlerinizi takmanızı rica ediyoruz!
- Tom had new tires put on his car.
- Tom arabasına yeni lastikler taktırdı.
- Tom stood up and put on his hat.
- Tom ayağa kalktı ve şapkasını taktı.
- Tom put on his sunglasses.
- Tom güneş gözlüklerini taktı.
- Tom put on a tie.
- Tom kravatını taktı.
Show More (61)
|
| 3 |
put on |
giyinmek |
v. |
|
- I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
- Yağmur çizmelerimi giyip sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyi seviyorum.
- I suggest that you put on some clean clothes.
- Bazı temiz elbiseler giymeni tavsiye ederim.
- I suggest that you put on some clean clothes.
- Temiz kıyafetler giymenizi öneririm.
- As the day got cooler, I had to put on a sweater.
- Gün soğudukça kazak giymek zorunda kaldım.
- You should put on a raincoat because it's cold outside.
- Dışarısı soğuk olduğu için bir yağmurluk giymelisin.
- Didn't you ever put on rubber boots as a kid and have fun splashing water in puddles?
- Sen hiç bir çocuk olarak lastik çizmelerini giymedin mi ve su birikintisinde su sıçratarak eğlenmedin mi?
- He put on his sweater wrong side out.
- Kazağını ters giymiş.
- Tom got up to put on his jacket.
- Tom ceketini giymek için kalktı.
- He stooped to put on his shoes.
- O, ayakkabılarını giymek için eğildi.
- He stooped to put on his shoes.
- Ayakkabılarını giymek için eğildi.
- Let me help you put on your coat.
- Ceketini giymene yardımcı olmama izin ver.
- He stopped to put on his shoes.
- Ayakkabılarını giymek için durdu.
- Tom helped Mary put on her jacket.
- Tom, Mary'nin ceketini giymesine yardım etti.
- Tom stopped to put on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giymek için durdu.
- I haven't put on the jacket yet.
- Ceketimi henüz giymedim.
- Put on some clothes.
- Bazı giysiler giyin.
- Tom insisted I put on this bulletproof vest.
- Tom bu kurşun geçirmez yeleği giymem için ısrar etti.
- You should put on a raincoat because it's cold outside.
- Yağmurluk giymelisin çünkü dışarısı soğuk.
- What clothes do you think I should put on to go to my date tomorrow?
- Sence yarınki randevuma giderken hangi kıyafetleri giymeliyim?
- Put on warm clothes, the night air is very cold.
- Sıkı giyinin, gece havası çok soğuk.
- You need to put on your helmet.
- Kaskınızı giymeniz gerekiyor.
- He stooped down to put on his shoes.
- Ayakkabılarını giymek için eğildi.
- He stooped down to put on his shoes.
- O, ayakkabılarını giymek için eğildi.
- Why don't you put on some clothes?
- Neden üzerine bir şeyler giymiyorsun?
- Put on this sweater.
- Bu kazağı giyin.
- Tom put on his coat and left the house.
- Tom ceketini giyip evden çıktı.
- I should put on more clothes.
- Daha fazla giysi giymeliyim.
- You should put on a warm pair of socks.
- Sıcak tutan bir çift çorap giymelisin.
- He stopped to put on his shoes.
- O, ayakkabılarını giymek için durdu.
- What should I put on over my sweater?
- Kazağın üzerine ne giymem gerekir?
- As the day got cooler, I had to put on a sweater.
- Gün daha serin olduğu için bir süveter giymek zorunda kaldım.
- He put on his undershirt inside out.
- Atletini ters giymiş.
- Tom put on someone else's coat by mistake.
- Tom yanlışlıkla başkasının ceketini giymiş.
- I like to put on my rain boots and stomp in the puddles in the street.
- Yağmur çizmelerimi giymeyi ve sokaktaki su birikintilerinde tepinmeyiı severim.
- Put on your hiking shoes and don't waste time.
- Yürüyüş ayakkabılarınızı giyin ve zaman kaybetmeyin.
- Tom leaned over to put on his shoes.
- Tom ayakkabılarını giymek için eğildi.
- Wait till I put on my coat.
- Paltomu giyinceye kadar bekle.
- Put on your shoes.
- Ayakkabılarınızı giyin.
- Tom put on my coat by mistake.
- Tom yanlışlıkla benim ceketimi giymiş.
- He leaned over to put on his shoes.
- O ayakkabılarını giymek için eğildi.
- Tom put on his pajamas and climbed into bed.
- Tom pijamalarını giyip yatağa uzandı.
- You better put on some clothes first.
- Önce sen giyinsen iyi olur.
- It's very difficult even for a Japanese to put on a kimono.
- Bir Japon için bile kimono giymek çok zordur.
- Tom put on his jacket and went out.
- Tom ceketini giyip dışarı çıktı.
- Please put on your slippers.
- Lütfen terliklerinizi giyin.
- I suggest we put on some clean clothes.
- Temiz kıyafetler giymemizi öneriyorum.
- I'd like to put on some clothes.
- Üstüme bir şeyler giymek istiyorum.
- Tom went back home to put on some dry clothes.
- Tom birkaç kuru elbise giymek için eve döndü.
- This sweater is comfortable to take off and put on.
- Bu kazağı çıkarıp giymek çok rahat.
- I haven't put on the jacket yet.
- Henüz ceketi giymedim.
- You should put on warmer clothes.
- Daha sıcak tutan giysiler giymelisin.
- I helped Tom to put on his shoes.
- Tom'a ayakkabılarını giymesi için yardım ettim.
- It's cold; why don't you put on a sweater?
- Hava soğuk; neden bir kazak giymiyorsun?
- Didn't you ever put on rubber boots as a kid and have fun splashing water in puddles?
- Çocukken hiç lastik çizme giyip su birikintilerine su sıçratarak eğlenmediniz mi?
- Put on warm clothes, the night air is very cold.
- Sıcak giysiler giyin, gece çok soğuktur.
- Let me help you put on your coat.
- Paltonu giymene yardım edeyim.
- I helped Tom to put on his shoes.
- Tom'un ayakkabılarını giymesine yardım ettim.
- It's very difficult even for a Japanese to put on a kimono.
- Kimono giymek bir Japon için bile çok zordur.
- He leaned over to put on his shoes.
- Ayakkabılarını giymek için eğildi.
- Tom went back home to put on some dry clothes.
- Tom kuru giysiler giymek için eve döndü.
- I should put on more clothes.
- Daha fazla kıyafet giymeliyim.
- I helped Tom put on his shoes.
- Tom'un ayakkabılarını giymesine yardım ettim.
Show More (59)
|
| 4 |
put on |
kilo almak |
v. |
|
- Since she doesn't want to put on any more weight, she doesn't eat cake.
- Daha fazla kilo almak istemediği için pasta yemiyor.
- Tom noticed how much weight Mary had put on.
- Tom, Mary'nin ne kadar kilo aldığını fark etti.
- You've put on a little weight, haven't you?
- Biraz kilo aldın, değil mi?
- It looks like you've put on a little weight.
- Görünüşe göre biraz kilo almışsın.
- I haven't put on so much weight.
- Çok fazla kilo almadım.
- Tom has put on some weight since the last time I saw him.
- Tom onu son gördüğümden beri biraz kilo aldı.
- I put on a little weight last year.
- Geçen yıl biraz kilo aldım.
- She doesn't eat cake because she doesn't want to put on any more weight.
- Pasta yemiyor çünkü daha fazla kilo almak istemiyor.
- After getting married, my wife put on five pounds.
- Karım evlendikten sonra beş kilo aldı.
- Tom has put on a lot of weight.
- Tom çok kilo aldı.
- Tom has put on some weight.
- Tom biraz kilo aldı.
- I haven't put on all that much weight.
- Ben o kadar çok kilo almadım.
- It looks like you've put on some weight.
- Biraz kilo almışsın gibi görünüyor.
- I've put on a lot of weight since Christmas.
- Noel'den beri çok kilo aldım.
- She doesn't eat cake because she doesn't want to put on any more weight.
- O daha fazla kilo almak istemediği için pasta yemez.
- Wow, Daniel has put on a lot of weight since the last time I saw him.
- Vay canına, Daniel onu son gördüğümden beri çok kilo almış.
- I have put on two kilograms this summer.
- Bu yaz iki kilo aldım.
- I haven't put on that much weight.
- Bu kadar kilo almamıştım.
- Wow, Daniel has put on a lot of weight since the last time I saw him.
- Vay be, Daniel'ı son gördüğümden bu yana çok kilo almış.
- Tom noticed how much weight Mary had put on.
- Tom Mary'nin ne kadar kilo aldığını fark etti.
- After getting married, my wife put on five pounds.
- Evlendikten sonra karım beş kilo aldı.
- Since she doesn't want to put on any more weight, she doesn't eat cake.
- O daha fazla kilo almak istemediği için kek yemez.
- I haven't put on all that much weight.
- O kadar da kilo almadım.
- Tom put on so much weight that he had to get a bigger belt.
- Tom o kadar kilo aldı ki daha büyük bir kemer almak zorunda kaldı.
- Tom has put on a lot of weight this year.
- Tom bu yıl çok kilo aldı.
- Tom has put on a lot of weight recently.
- Tom son zamanlarda çok kilo aldı.
- Tom put on so much weight that he had to get a bigger belt.
- Tom o kadar çok kilo aldı ki daha büyük bir kemer almak zorunda kaldı.
- Tom has put on more weight.
- Tom biraz kilo aldı.
- Tom looks like he's put on a little weight.
- Tom biraz kilo almış gibi görünüyor.
- I haven't put on so much weight.
- Hiç bu kadar kilo almamıştım.
- Tom has put on more weight.
- Tom biraz daha kilo almış.
- John has put on a lot of weight recently.
- John son zamanlarda çok kilo aldı.
- Wow, Daniel has put on a lot of weight since the last time I saw him.
- Wow, onu son gördüğümden beri Daniel çok kilo aldı.
- It looks like you've put on a little weight.
- Biraz kilo almışsın gibi görünüyor.
- Tom has put on some weight since the last time I saw him.
- Tom onu son gördüğümden beri biraz kilo almış.
- You've put on a little weight, haven't you?
- Biraz kilo almışsın, değil mi?
Show More (33)
|
| 5 |
put on |
sahnelemek |
v. |
|
- We're going to put on a show.
- Bir gösteri sahneleyeceğiz.
- We were quite tired after putting on the play.
- Oyunu sahneledikten sonra oldukça yorulmuştuk.
- Tom put on a good show.
- Tom iyi bir gösteri sahneledi.
Show More (0)
|
| 6 |
put on |
sahneye koymak (oyunu) |
v. |
|
- With both song and dance, the performers put on an excellent show.
- Hem şarkı hem de dans ile sanatçılar mükemmel bir gösteriyi sahneye koydular.
- The school put on a Nativity play.
- Okul bir Doğuş oyununu sahneye koydu.
Show More (-1)
|
| 7 |
put on |
çalıştırmak |
v. |
|
- Would you put on the air conditioning?
- Klimayı çalıştırır mısın?
Show More (-2)
|
