|
Kategorie |
Türkisch |
Englisch |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
aynı fikirde olmak |
agree v.
|
|
2 |
Common Usage |
aynı fikirde olmamak |
disagree v.
|
|
3 |
Common Usage |
aynı seviyede |
even (with) adj.
|
|
4 |
Common Usage |
aynı doğrultuda olan |
parallel adj.
|
|
5 |
Common Usage |
aynı zamanda |
at the same time adv.
|
|
6 |
Common Usage |
aynı biçimde |
likewise adv.
|
|
7 |
Common Usage |
aynı şekilde |
likewise adv.
|
|
General |
|
8 |
General |
aynı adı taşıyan |
namesake n.
|
|
|
9 |
General |
gönderilen şeyler (mektupla aynı zarf içinde) |
enclosures n.
|
|
10 |
General |
aynı kökten türemiş sözcük |
conjugate n.
|
|
11 |
General |
bir bölgedeki kuşlara yapılan aynı zamanlı saldırı |
epornitic n.
|
|
12 |
General |
aynı yardım |
public relief n.
|
|
13 |
General |
aynı fikirde olma |
agreement n.
|
|
14 |
General |
aynı cinsten olma |
congenialness n.
|
|
15 |
General |
aynı sesi tekrar etme |
alliteration n.
|
|
16 |
General |
aynı sınıftan kimseler |
tribe n.
|
|
17 |
General |
aynı partiden seçime katılan aday |
running mate n.
|
|
18 |
General |
aynı zamanda ve aynı hızla |
paripassu n.
|
|
19 |
General |
aynı takımda yarışan at |
running mate n.
|
|
20 |
General |
aynı anda olma |
concurrency n.
|
|
21 |
General |
aynı olma (fikir) |
concurrence n.
|
|
22 |
General |
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
evening primrose oil n.
|
|
23 |
General |
aynı anda her yerde bulunma |
ubiquity n.
|
|
24 |
General |
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme |
ambidexterity n.
|
|
25 |
General |
aslının aynı nüsha |
tenor n.
|
|
26 |
General |
aynı ülkenin vatandaşı |
compatriot n.
|
|
27 |
General |
aynı zamanda yer alma |
conjunction n.
|
|
28 |
General |
aynı anda yapılan işlem |
simultaneous operation n.
|
|
29 |
General |
aynı tür |
fellow n.
|
|
30 |
General |
dini aynı olan kimse |
coreligionist n.
|
|
31 |
General |
aynı yazar |
idem n.
|
|
32 |
General |
başkası ile aynı evde oturan kimse |
inmate n.
|
|
33 |
General |
aynı mağazalar zincirine bağlı mağaza |
chain store n.
|
|
34 |
General |
aynı adı taşıyan bitkinin tohumlarından elde edilen çok değerli bir yağ |
primrose evening oil n.
|
|
35 |
General |
aynı gemide hizmet eden |
shipmate n.
|
|
36 |
General |
bir yönetim altında bulunan aynı türden bir grup ticari kuruluş |
syndicate n.
|
|
37 |
General |
tıpatıp aynı |
replica n.
|
|
38 |
General |
aynı gün |
same day n.
|
|
39 |
General |
aynı tür |
same kind n.
|
|
40 |
General |
aynı şekil |
kind n.
|
|
41 |
General |
aynı anda olma |
simultaneousness n.
|
|
42 |
General |
soyu aynı olma |
filiation n.
|
|
43 |
General |
birbirinin aynı olan veya birbirine çok benzeyen iki şeyden her biri |
spouse n.
|
|
44 |
General |
aynı dereceden kimse |
fellow n.
|
|
45 |
General |
tıpatıp aynı |
spit n.
|
|
46 |
General |
aynı zamanda birçok yerde mevcut olma |
ubiquity n.
|
|
47 |
General |
aynı soydan gelme |
cognation n.
|
|
48 |
General |
aynı zamana rastlama |
concurrence n.
|
|
49 |
General |
aynı kıta içinde düzenlenen geziler |
short haul n.
|
|
50 |
General |
dolaşıp aynı noktaya gelen yol |
circuit n.
|
|
51 |
General |
birlik durumda yaşayan aynı türden organizmaların oluşturduğu topluluk |
colony n.
|
|
52 |
General |
bir canlı türünde aynı karakteri taşıyan canlıların oluşturduğu alt bölüm |
race n.
|
|
53 |
General |
aynı hizaya getirme |
alignment n.
|
|
54 |
General |
aynı basım |
facsimile n.
|
|
55 |
General |
aynı rota üzerinde yol alan gemi tren gibi taşıtların seferleri arasındaki zaman |
headway n.
|
|
56 |
General |
karşı tarafta aynı yeri işgal eden kimse |
his opposite number n.
|
|
57 |
General |
aynı masada oturanların hepsi |
table n.
|
|
58 |
General |
aynı soydan çiftleştirme |
inbreeding n.
|
|
59 |
General |
aynı zaman diliminde olma |
contemporization n.
|
|
60 |
General |
aynı türden olan |
congener n.
|
|
61 |
General |
aynı kuluçkadan çıkan yavruların tümü |
covey n.
|
|
62 |
General |
rüzgar yönünün seyir halindeki araçla aynı olması |
tail wind n.
|
|
63 |
General |
aynı yönetim altında bulunan gazeteler grubu |
a newspaper syndicate n.
|
|
64 |
General |
aynı kökten türemiş olma durumu |
conjugateness n.
|
|
65 |
General |
aynı konuyu yazan karşılıklı iki sayfa (gazete) |
spread n.
|
|
66 |
General |
aynı anda iki zıt fikre inanma |
doublethink n.
|
|
67 |
General |
aynı anda çeşitli meteorolojik olguları kaydeden cihaz |
meteograph n.
|
|
68 |
General |
aynı inancı paylaşanlar grubu |
a group sharing equal belief n.
|
|
69 |
General |
kaba veya ağır bir söz yerine aynı anlamı veren daha hafif bir söz söyleyen |
euphemist n.
|
|
70 |
General |
aynı duyguları paylaşma |
fellow feeling n.
|
|
71 |
General |
aynı türden şey |
congener n.
|
|
72 |
General |
aynı düşüncede olma |
communion n.
|
|
73 |
General |
aynı cins |
same quality n.
|
|
74 |
General |
babasıyla aynı adı taşıyan kimsenin adına eklenir |
junior n.
|
|
75 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofire n.
|
|
76 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofiring n.
|
|
77 |
General |
aynı anda iki yerde birden olma |
bilocation n.
|
|
78 |
General |
aynı ada sahip kimse |
namesake n.
|
|
79 |
General |
aynı yaş grubu |
same age group n.
|
|
80 |
General |
bir grup insanın aynı sigarayı sırayla içmesi |
chainsmoke n.
|
|
81 |
General |
aynı dönem |
same period n.
|
|
82 |
General |
aynı şey |
ditto n.
|
|
83 |
General |
dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinen mesele |
vicious cycle n.
|
|
84 |
General |
aslının aynı |
exact copy of the original n.
|
|
85 |
General |
aslının aynı |
true and exact copy of the original document n.
|
|
86 |
General |
aslının aynı |
true copy of the original n.
|
|
87 |
General |
aynı odayı paylaşma |
chummage n.
|
|
88 |
General |
aynı anlam |
same meaning n.
|
|
89 |
General |
aynı anda olma |
concurrence n.
|
|
90 |
General |
aynı birimle ölçülebilme |
commensurability n.
|
|
91 |
General |
aynı türden olan şey |
homogenesis n.
|
|
92 |
General |
aynı yere geri dönme |
backtrack n.
|
|
93 |
General |
aynı zamanda olma |
coincidence n.
|
|
94 |
General |
aynı kalite |
same quality n.
|
|
95 |
General |
herkes için aynı fiyat |
flat rate n.
|
|
96 |
General |
aynı ülkeden olan |
fellow countryman n.
|
|
97 |
General |
karşısındaki ile aynı duyguyu paylaşma |
sympathies n.
|
|
98 |
General |
aynı adlı |
namesake n.
|
|
99 |
General |
aynı adlı |
homonym n.
|
|
100 |
General |
aynı isimli |
homonym n.
|
|
101 |
General |
aynı isimli |
namesake n.
|
|
102 |
General |
sekizi aynı doğumda doğan bebekler |
octuplet n.
|
|
103 |
General |
aynı zamanda planlama |
concurrent planning n.
|
|
104 |
General |
hepsi aynı |
same difference n.
|
|
105 |
General |
aynı okuldan mezun kişilerin geliştirdiği birbirini gözetme ilişkisi |
old-boy network n.
|
|
106 |
General |
aynı etkiler |
same effects n.
|
|
107 |
General |
(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme |
bar tour n.
|
|
108 |
General |
(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme |
bar crawl n.
|
|
109 |
General |
(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme |
bar-hopping n.
|
|
110 |
General |
(aynı gece içinde) o bar senin bu bar benim gezme |
pub crawl n.
|
|
111 |
General |
aynı film |
the same film n.
|
|
112 |
General |
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi |
double dutch n.
|
|
113 |
General |
aynı kabileden/gruptan birisiyle yapılan evlilik |
inmarriage n.
|
|
114 |
General |
aynı kabileden/gruptan birisiyle yapılan evlilik |
intermarriage n.
|
|
115 |
General |
aynı sınıf |
same class n.
|
|
116 |
General |
aynı tasarım |
same design n.
|
|
117 |
General |
aynı anda hem özne hem de nesne konumunda olma durumu |
assujetissement n.
|
|
118 |
General |
aynı soydan gelme |
filiation n.
|
|
119 |
General |
aynı şarkı |
same song n.
|
|
120 |
General |
aynı yıl ve yerdeki üzümler kullanılarak üretilmiş şarap |
vintage wine n.
|
|
121 |
General |
aynı para |
same money n.
|
|
122 |
General |
aynı sesin tekrarı |
alliteration n.
|
|
123 |
General |
aynı hareketli kaslar |
congenerous muscles n.
|
|
124 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
carpooling n.
|
|
125 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
carpool n.
|
|
126 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
rideshare n.
|
|
127 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
covoiturage n.
|
|
128 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
ride-sharing n.
|
|
129 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
lift-sharing n.
|
|
130 |
General |
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması |
car-sharing n.
|
|
131 |
General |
akran/aynı yaşta olan |
agemate n.
|
|
132 |
General |
aynı hatta gidiş geliş sefer yapan tren |
shuttle train n.
|
|
133 |
General |
aynı nadir kan grubu |
same rare blood type n.
|
|
134 |
General |
dini aynı olan kimse |
co-religionist n.
|
|
135 |
General |
aynı zaman diliminde olma |
contemporisation n.
|
|
136 |
General |
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi |
extinction event n.
|
|
137 |
General |
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi |
mass extinction n.
|
|
138 |
General |
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi |
biotic crisis n.
|
|
139 |
General |
birden çok canlı türünün soyunun aynı zaman aralığı içinde tükenmesi |
extinction-level event (ele) n.
|
|
140 |
General |
aynı hızla giden bir sürücünün bir süre sonra hızlı gittiğini algılıyamaması |
velocitization n.
|
|
141 |
General |
aynı konu üzerinde düşünüp durma |
rumination n.
|
|
142 |
General |
bir kart çekip çıkan kelimeyi aynı gruptaki oyunculara çizerek anlatmaya çalıştığınız bir oyun |
pictionary n.
|
|
143 |
General |
aynı evde yaşayan kimse |
cohabitant n.
|
|
144 |
General |
(genelde nikahsız) aynı evi paylaşan kimse |
cohabitant n.
|
|
145 |
General |
aynı derecede yıkıcı etki |
equally devastating effect n.
|
|
146 |
General |
bir bölgede birden fazla dilin aynı anda bulunması |
polyglossia n.
|
|
147 |
General |
aynı meslekten/topluluktan kimseleri ifade eden bir söz |
brethren n.
|
|
148 |
General |
sağdan sola veya soldan sağa aynı okunan kelime |
palindrome n.
|
|
149 |
General |
aynı paranın iki yüzü |
two sides of the same coin n.
|
|
150 |
General |
aynı paranın iki yüzü |
two faces of the same coin n.
|
|
151 |
General |
aynı eski aşk |
same old love n.
|
|
152 |
General |
iki tarafın da aynı oranda kazanması veya kaybetmesi |
zero-sum game n.
|
|
153 |
General |
aynı anda birçok yerde olma yetisi |
ubiquity n.
|
|
154 |
General |
kırık veya diğer dişlerle aynı hizada olmayan diş |
snaggletooth n.
|
|
155 |
General |
aynı anda iki aracın yarıştığı bir çeşit araba/motor yarışı |
drag racing n.
|
|
156 |
General |
aynı görevi önceden yapmış kimse |
predecessor n.
|
|
157 |
General |
aynı görüşteki insanların oluşturduğu topluluk |
camp n.
|
|
158 |
General |
aynı ismin hem cins hem de tür adı olarak kullanılması |
tautonym n.
|
|
159 |
General |
aynı sesin tekrar edilmesi |
tautophony n.
|
|
160 |
General |
aynı sesin ya da hecenin defalarca tekrar edilmesi |
tautological echo n.
|
|
161 |
General |
aynı sesin tekrar edilmesi |
tautophony n.
|
|
162 |
General |
aynı sesin tekrar edilmesi |
tautophony n.
|
|
163 |
General |
soldan sağa ve yukarıdan aşağı aynı kelimelerin okunduğu bir tür bulmaca |
acrostic n.
|
|
164 |
General |
aynı zaman diliminde art arda olayların yaşanması |
rash n.
|
|
165 |
General |
dergi, gazete vs. ortasında yer alan ve aynı habere ayrılmış karşılıklı sayfa çifti |
centre spread n.
|
|
166 |
General |
aynı odayı/bölmeyi kullananların her biri |
chamber fellow n.
|
|
167 |
General |
hala aynı rütbede olan gözden düşmüş subay |
reformade [obsolete] n.
|
|
168 |
General |
balede hep aynı ayağın önde olduğu süzülme hareketi |
chassé n.
|
|
169 |
General |
aynı yerden yeniden sakatlanma |
reinjury n.
|
|
170 |
General |
aynı çadırda kalan kimse |
tentmate n.
|
|
171 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskele n.
|
|
172 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetrascele n.
|
|
173 |
General |
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil |
tetraskelion n.
|
|
174 |
General |
aynı şey |
the same thing n.
|
|
175 |
General |
aynı evde oturan kimse |
inmate n.
|
|
176 |
General |
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü |
tom fool knot n.
|
|
177 |
General |
aynı anda çekildiğinde kaybolan iki halkadan oluşan hokkabaz düğümü |
tom fool's knot n.
|
|
178 |
General |
aynı alanda üç farklı beceriye sahip uzman |
triple threat n.
|
|
179 |
General |
aynı anda iki kriteri sağlayan şey |
twofer n.
|
|
180 |
General |
aynı eksene getirme |
alinement n.
|
|
181 |
General |
aynı düzeye getirme |
alinement n.
|
|
182 |
General |
aynı şekilde olma |
alikeness n.
|
|
183 |
General |
aynı derecede olma |
alikeness n.
|
|
184 |
General |
aynı amacı taşıyan herkes |
all hands n.
|
|
185 |
General |
iki elini de aynı beceriyle kullanabilme |
ambidextrousness n.
|
|
186 |
General |
metroseksüel ve maskülen, aynı zamanda şefkatli, ilgili, düşünceli erkek |
ubersexual n.
|
|
187 |
General |
aynı zamanda her yerde bulunma |
ubiquitariness n.
|
|
188 |
General |
aynı anda birden fazla yerde olma |
ubiquitariness n.
|
|
189 |
General |
aynı mürettebattan kimse |
crewmate n.
|
|
190 |
General |
aynı fikirde olma |
unanimousness n.
|
|
191 |
General |
aynı anda aynı şeyleri söyleme |
unison n.
|
|
192 |
General |
aynı sesi çıkarma |
unisonance n.
|
|
193 |
General |
aynı fikirde olma |
unisonance n.
|
|
194 |
General |
grup üyelerinin çıkarlarının, amaçlarının veya görüşlerinin aynı olması |
unity n.
|
|
195 |
General |
aynı şekilde davranma |
equiparation n.
|
|
196 |
General |
babasıyla aynı isimli erkek çocuk |
jnr n.
|
|
197 |
General |
babasıyla aynı isimli erkek çocuk |
jr n.
|
|
198 |
General |
özellikle doğu avrupa'da aynı bölge veya şehirden gelen akran yahudi |
landsman n.
|
|
199 |
General |
aynı sınıftan diğer değerlerle kıyaslanabilmesi için bir değere verilen sayı |
magnitude n.
|
|
200 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma |
malaprop n.
|
|
201 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri sıklıkla karıştıran kimse |
malapropist n.
|
|
202 |
General |
aynı bölgede yaşayan insanlar |
vianage n.
|
|
203 |
General |
başka biriyle aynı yemini eden kimse |
vow-fellow n.
|
|
204 |
General |
aynı anda dört eşi olan kimse |
quadrigamist n.
|
|
205 |
General |
aynı veya benzer türden olan şeyler |
whatnot n.
|
|
206 |
General |
aynı anda hem iyi bir eş olan hem de profesyonel bir kariyere sahip olabilen bir kadın |
wonder woman n.
|
|
207 |
General |
pul ile aynı resmi taşıyan kartpostalları inceleyen alan |
maximaphily n.
|
|
208 |
General |
birbirleriyle ilişki yaşayan üç kişinin aynı evde yaşaması |
ménageàtrois n.
|
|
209 |
General |
soldan sağa ve yukarıdan aşağı aynı kelimelerle doldurulan bir bulmaca |
word square n.
|
|
210 |
General |
birebir aynı kopya |
fair copy n.
|
|
211 |
General |
aynı dini inancı paylaşan insan topluluğu |
faith community n.
|
|
212 |
General |
hep aynı telden çalan kimse |
harper n.
|
|
213 |
General |
bir yüzeyi kaplayan her yeri aynı kalınlıkta materyal |
herb layer n.
|
|
214 |
General |
kaplama veya parçayı oluşturan her yeri aynı kalınlıkta materyal |
herb layer n.
|
|
215 |
General |
aynı atadan gelen bir soyun alt kolu |
branch n.
|
|
216 |
General |
(dama) aralarında boş bir kare bırakılmış aynı renkte iki taş |
bridge n.
|
|
217 |
General |
aynı dağılım fonksiyonları veya değerlerine sahip olma |
homogeneity n.
|
|
218 |
General |
başkasıyla aynı isme sahip kimse |
homonym n.
|
|
219 |
General |
aynı cinsiyetten birine cinsel çekim duyma |
homosex n.
|
|
220 |
General |
aynı cinsiyetten biriyle yaşanan cinsellik |
homosex n.
|
|
221 |
General |
aynı cinsiyete duyulan cinsel çekim |
homosexualism n.
|
|
222 |
General |
aynı cinsiyetten biriyle ilişkiye girme |
homosexuality n.
|
|
223 |
General |
aynı anda tek bir karısı olma |
monogyny n.
|
|
224 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
mora n.
|
|
225 |
General |
bir oyuncunun rakibiyle aynı anda ellerini açarak aynı sayıda parmaklarını uzattığı bir italyan oyunu |
morra n.
|
|
226 |
General |
(pamuk, yün) kordonları aynı anda çekip kıvırarak ipliğe dönüştürüp masuraya saran makine |
mule n.
|
|
227 |
General |
(nümizmatik) aynı parçada görülmeyen ön ve arka tasarımlarla basılmış madeni para veya madalya |
mule n.
|
|
228 |
General |
müziksel gösterimde çubukları çizmek için kullanılan, aynı anda beş paralel çizgi çizebilen kalem |
music pen n.
|
|
229 |
General |
kutsal görülen bir şeyin adıyla aynı olan, ondan türetilmiş veya o şeyin adını içeren ifade |
oath n.
|
|
230 |
General |
aynı kalitede çay |
chop of tea n.
|
|
231 |
General |
aynı kalitede çay yaprağı |
chop of tea n.
|
|
232 |
General |
(bütün çanların aynı anda çalınması ile elde edilen) şıngırtı |
clam n.
|
|
233 |
General |
(kar veya artan masraf nedeniyle) aynı mülkün karşılıklı anlaşma yolu ile birinden diğerine devredilmesi |
demise and redemise n.
|
|
234 |
General |
aynı sınıfa ait veya benzer çıkarları ve hedefleri olan kimselerden oluşan birlik |
guild n.
|
|
235 |
General |
aynı denklem |
identical equation n.
|
|
236 |
General |
birbiriyle aynı tür olan sekiz şeyden sekizincisi |
octuplicate n.
|
|
237 |
General |
aynı kategorideki diğerlerinden farklı olan şey |
odd bod n.
|
|
238 |
General |
(grup üyelerine aynı anda ikram edilen) likör |
round n.
|
|
239 |
General |
her yıl aynı tarihte yapılan dini bayram |
immovable feast n.
|
|
240 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) birkaç ülkede aynı anda genellikle hatıra amaçlı basılan pul |
omnibus n.
|
|
241 |
General |
(aynı anda) her yerde bulunma |
omnipresency n.
|
|
242 |
General |
aynı kurumda çalışan kimse |
confrier n.
|
|
243 |
General |
aynı endüstride yer alan firma |
congeneric n.
|
|
244 |
General |
(birden fazla şey) aynı anda doğum |
connascence n.
|
|
245 |
General |
(birden fazla şey) aynı anda doğum |
connascency n.
|
|
246 |
General |
aynı şekle sahip eşit aralıklı desen |
diapering n.
|
|
247 |
General |
düzenli olarak gübrelenen ve aynı mahsul için kullanılan tarla |
infield n.
|
|
248 |
General |
(aynı arkadaş grubu arasında çıkan) tartışma |
in-fighting n.
|
|
249 |
General |
aynı tarafta olunan kimse |
good guy n.
|
|
250 |
General |
aynı rota üzerinde giden iki ardışık eleman arasındaki boşluk |
column gap n.
|
|
251 |
General |
genellikle aynı ailenin üyelerinin sahip olduğu ayrı ev topluluğu |
compound n.
|
|
252 |
General |
başkasıyla aynı yatakhanede uyuyan kimse |
comrade [obsolete] n.
|
|
253 |
General |
birden fazla cesedin aynı anda yakılması |
concremation n.
|
|
254 |
General |
birden fazla şeyin aynı anda yakılması |
concremation n.
|
|
255 |
General |
aynı zamana rastlama |
concurrency n.
|
|
256 |
General |
aynı zamana rastlama |
concurrentness n.
|
|
257 |
General |
bir başkasıyla aynı zamanda yaşamış kimse |
cotemporary n.
|
|
258 |
General |
aynı yuvada yaşayan bir grup çayır köpeği |
coterie n.
|
|
259 |
General |
iki kişinin normalde aynı olan eşyalarını ayırt etmek için armaya yapılan ilave ya da değişiklik |
difference n.
|
|
260 |
General |
birisi ile aynı ada sahip kimse |
doppelganger n.
|
|
261 |
General |
aynı kaynaktan elde edilen iki gelir |
double dipping n.
|
|
262 |
General |
aynı pulla art arda iki hamle yaparak rakibin iki pulunu yeme |
double jump n.
|
|
263 |
General |
iki tarafında da aynı rakam olan domino taşı |
doublet n.
|
|
264 |
General |
aynı postaneden gönderilip teslim alınan mektup |
drop letter n.
|
|
265 |
General |
(jonglörlük) aynı anda iki topun atılması |
duplex n.
|
|
266 |
General |
aynı çatı altında yaşayan tüm aile üyeleri |
family [obsolete] n.
|
|
267 |
General |
(develerde ve atlarda) vücudun aynı tarafındaki iki bacağın ayın anda kaldırılıp indirilmesi |
pace n.
|
|
268 |
General |
aynı ülke vatandaşı |
paesano n.
|
|
269 |
General |
tamamen aynı unsurlar |
parallel n.
|
|
270 |
General |
aynı gerilim farkının iki veya daha fazla rezistansa uygulandığı elektrik cihazı devresi |
parallel n.
|
|
271 |
General |
iki sesin aynı yönde kaydettiği melodik ilerleme |
parallel motion n.
|
|
272 |
General |
aynı anda gerçekleşen birbiri ile alakasız durumları birbiri ile ilişkilendirme |
parataxis n.
|
|
273 |
General |
kökü aynı sözcüklerin yan yana sıralanması |
paregmenon n.
|
|
274 |
General |
aynı üç taştan oluşan set |
pong n.
|
|
275 |
General |
planlanmışçasına aynı zamana rastlama |
conspiracy n.
|
|
276 |
General |
isa'nın bedeni ve kanının komünyondaki ekmek ve şarabın özüyle aynı anda var olduğu öğretisini benimsemiş kimse |
consubstantialist n.
|
|
277 |
General |
ilişkileri aynı kıtada bulunan ülkelerle sınırlama politikası |
continentalism n.
|
|
278 |
General |
aynı kurumda çalışmak üzere işe alınan karı koca |
couple n.
|
|
279 |
General |
aynı anda birden fazla özelliğe göre sınıflandırma |
cross-division n.
|
|
280 |
General |
aynı ırktan kimse |
fellow-creature n.
|
|
281 |
General |
aynı yaratıcının yarattığı kimse |
fellow-creature n.
|
|
282 |
General |
aynı aile evinin bölünmesiyle elde edilen ayrı alan |
in-law apartment n.
|
|
283 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
inmigrant n.
|
|
284 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
in-migrant n.
|
|
285 |
General |
aynı mısradaki kelimeler arasındaki kafiye |
internal rhyme n.
|
|
286 |
General |
bir diğeri ile aynı yasal statüde olan kimse |
peer n.
|
|
287 |
General |
aynı vardiyada çalışan itfaiye ekibi |
platoon n.
|
|
288 |
General |
birlikte var olan, aynı ya da benzer şeylerden oluşan grup |
platoon n.
|
|
289 |
General |
aynı anda tek bir alıcıya yönlendirilen posta |
postbag n.
|
|
290 |
General |
aynı çağdan kimse |
coetanean n.
|
|
291 |
General |
aynı dönemden olma |
coeval n.
|
|
292 |
General |
aynı zamandan olma |
coeval n.
|
|
293 |
General |
aynı yaşta olma |
coevalneity n.
|
|
294 |
General |
aynı dönemde yaşama |
coevalneity n.
|
|
295 |
General |
aynı zamanda yaşayan kimseler |
coevals n.
|
|
296 |
General |
aynı türden olan şey |
cogener n.
|
|
297 |
General |
aynı ev sakini |
cohabiter n.
|
|
298 |
General |
aynı duyguları paylaşma |
coherence [obsolete] n.
|
|
299 |
General |
aynı unvan, hak veya mülkiyete eş zamanlı sahip olanların her biri |
coholder n.
|
|
300 |
General |
bir diğeriyle aynı fikirde olan kimse |
coincider n.
|
|
301 |
General |
aynı vakayı gösteren birkaç semptomdan her biri |
coindication n.
|
|
302 |
General |
başkasıyla aynı yerde yaşayan kimse |
coinhabitant n.
|
|
303 |
General |
aynı anda gerçekleşme |
coinstantaneity n.
|
|
304 |
General |
aynı zamanda olma |
co-occurrence n.
|
|
305 |
General |
bir diğeriyle aynı rütbede olan kimse |
coordinate n.
|
|
306 |
General |
partneriyle nikah bağı olmaksızın aynı evi paylaşan kimse |
de facto [australia] n.
|
|
307 |
General |
aynı fikirde olmayan kimse |
disagreer n.
|
|
308 |
General |
aynı sülaleden insanlar |
folk n.
|
|
309 |
General |
aynı sülaleden insanlar |
folks n.
|
|
310 |
General |
aynı cinsiyetten iki kardeşin çocukları |
orthocousins n.
|
|
311 |
General |
aynı enlemde yaşayanlar |
periecians n.
|
|
312 |
General |
değişen fenotipi gen kaynaklı fenotipi ile aynı olan canlı |
phenocopy n.
|
|
313 |
General |
aynı anda birden fazla makamda görev alma |
pluralism n.
|
|
314 |
General |
(ses üretiminde) dinleyiciye orijinal ses kaynağı ile aynı odada olduğu yanılsamasını verme |
presence n.
|
|
315 |
General |
aynı bankta oturulan kimse |
puefellow [obsolete] n.
|
|
316 |
General |
aynı fikirde olan kimse |
seconder n.
|
|
317 |
General |
aynı türün yedincisi |
septuplicate n.
|
|
318 |
General |
birden fazla insanın aynı katil tarafından öldürülmesi olayı |
serial killing n.
|
|
319 |
General |
aynı kumaştan dikilmiş düz kemerli bluz ve etekten oluşan giysi |
shirt-waist suit n.
|
|
320 |
General |
aynı atalardan gelenler |
sib n.
|
|
321 |
General |
tüm odaları aynı katta bulunan daire |
simplex n.
|
|
322 |
General |
aynı anda doğan dört çocuktan biri |
fourling n.
|
|
323 |
General |
bir şey için aynı anda birden fazla isim/eş anlamlı sözcük kullanılması |
poecilonymy n.
|
|
324 |
General |
jeolojik geçmişin her noktada yaklaşık aynı olduğu bölge |
province n.
|
|
325 |
General |
aynı türden iki nesne |
span n.
|
|
326 |
General |
(sahibinin aynı zamanda ingiliz kilisesi rahibi olduğu araziye ait) mesken |
squarsonage [uk] n.
|
|
327 |
General |
(aynı satıcı için çalışan) hayat kadınları |
stable n.
|
|
328 |
General |
baskı harfi ile aynı ebat |
stickful n.
|
|
329 |
General |
domino taşlarındaki tüm kemiklerin aynı sayıyı taşıması |
suit n.
|
|
330 |
General |
oyundaki tüm işaretlerin aynı isim veya sembolde olması |
suit n.
|
|
331 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronising n.
|
|
332 |
General |
bir şeyin aynı anda meydana gelmesini sağlayan uyarlama |
synchronizing n.
|
|
333 |
General |
aynı anda görülen şeyler bütünü |
syndrome n.
|
|
334 |
General |
aynı ölçüde yazılmış mısralar grubu |
system n.
|
|
335 |
General |
aynı çizgide yer alma |
alignment n.
|
|
336 |
General |
aynı düzeyde olmak |
equal v.
|
|
337 |
General |
aynı boyunduruğa koşmak |
yoke with v.
|
|
338 |
General |
aynı zamana rastlamak |
coincide with v.
|
|
339 |
General |
aynı fikirde olmamak |
differ from v.
|
|
340 |
General |
aynı çatı altında toplamak |
assemble under the same roof v.
|
|
341 |
General |
aynı düşüncede olmamak |
disagree with v.
|
|
342 |
General |
aynı görüşte olmamak |
disagree with v.
|
|
343 |
General |
aynı şeyi tekrar tekrar söylemek |
ring the changes on v.
|
|
344 |
General |
ile aynı fikirde olmak |
hold with v.
|
|
345 |
General |
tamamen aynı fikirde olmak |
see eye to eye v.
|
|
346 |
General |
aynı zamana rastlamak |
coincide v.
|
|
347 |
General |
aynı frekansta olmak |
be on the same wavelength v.
|
|
348 |
General |
hep aynı tür rolleri vermek |
typecast v.
|
|
349 |
General |
aynı görüşlerde olmak |
be eye to eye v.
|
|
350 |
General |
aynı fikirde olmak |
see eye to eye v.
|
|
351 |
General |
aynı ayarda olmak (birisiyle) |
be in step with somebody v.
|
|
352 |
General |
aynı hizada olmak |
be in alignment v.
|
|
353 |
General |
birini başkalarıyla aynı kefeye koymak |
lump someone together with v.
|
|
354 |
General |
hep aynı telden çalmak |
harp on something v.
|
|
355 |
General |
aynı fikirde olmak |
see eye to eye with v.
|
|
356 |
General |
aynı fikirde olmak |
agree with v.
|
|
357 |
General |
aynı zamana rastlamak |
concur v.
|
|
358 |
General |
aynı anda olmak |
synchronize v.
|
|
359 |
General |
aynı yoldan geri dönmek |
double back v.
|
|
360 |
General |
birini başkalarıyla aynı tutmak |
lump someone together with v.
|
|
361 |
General |
aynı sesi tekrar etmek |
alliterate v.
|
|
362 |
General |
aynı yönetim altında birleştirmek |
syndicate v.
|
|
363 |
General |
ile aynı fikirde olmak |
be one with v.
|
|
364 |
General |
aynı pota içinde eritmek |
melt in the same pot v.
|
|
365 |
General |
aynı görüşte olmamak |
be inconsistent with v.
|
|
366 |
General |
ile aynı fikirde olmamak |
differ with v.
|
|
367 |
General |
aynı şeyi durmadan ve her yerde tekrarlamak |
constantly make something the main topic of conversation v.
|
|
368 |
General |
aynı yapmak |
unify v.
|
|
369 |
General |
aynı fikirde olmak |
subscribe to v.
|
|
370 |
General |
aynı hızla uzunca bir süre gitmek |
cruise v.
|
|
371 |
General |
aynı şeyleri tekrarlayıp durmak |
harp on v.
|
|
372 |
General |
aynı şeyi yapmak |
follow suit v.
|
|
373 |
General |
aynı kalmak |
remain the same v.
|
|
374 |
General |
aynı yemeğe talim etmek |
have to eat the same food v.
|
|
375 |
General |
aynı masanın çevresinde toplanmak |
gather around the same table v.
|
|
376 |
General |
aynı hizaya getirmek |
align v.
|
|
377 |
General |
aynı fikirde olmamak |
differ v.
|
|
378 |
General |
aynı olmak |
be the same v.
|
|
379 |
General |
aynı düşüncelere sahip olmak |
be on the same wavelength v.
|
|
380 |
General |
aynı fikirde olmak |
agree v.
|
|
381 |
General |
aynı zamana rastlamak |
clash v.
|
|
382 |
General |
aynı anda yapmak |
accompany v.
|
|
383 |
General |
aynı fikirde olmak |
concur v.
|
|
384 |
General |
aynı şeyi söylemek |
tell the same thing v.
|
|
385 |
General |
ile aynı hızda gitmek |
keep up with v.
|
|
386 |
General |
aynı zamana denk gelmek |
coinciding v.
|
|
387 |
General |
aynı yapmak |
uniform v.
|
|
388 |
General |
sürekli aynı rolü vermek |
typecast v.
|
|
389 |
General |
aynı düşüncede olmak |
go along with somebody v.
|
|
390 |
General |
aynı düşüncede olmamak |
disagree v.
|
|
391 |
General |
aynı kalmak |
remain same v.
|
|
392 |
General |
aynı şeye sahip olmak |
own something in common v.
|
|
393 |
General |
aynı bedende birleşmek |
coalite v.
|
|
394 |
General |
ile aynı odayı paylaşmak |
double up with v.
|
|
395 |
General |
aynı saymak |
consider same v.
|
|
396 |
General |
aynı fikirde olmamak |
dissent v.
|
|
397 |
General |
tamamen aynı görüşte olmak |
be solidly for v.
|
|
398 |
General |
aynı odayı paylaşmak |
chum v.
|
|
399 |
General |
aynı görüşte olmamak |
have a different opinion v.
|
|
400 |
General |
iskambilde aynı renkten oynamak |
follow the suit v.
|
|
401 |
General |
aynı dalga boyunda sinyal göndererek yayını anlaşılmaz hale getirmek |
jam v.
|
|
402 |
General |
çocuğa okulda aynı sınıfı tekrarlatmak |
hold a child back a year v.
|
|
403 |
General |
aynı şeyi yapmak |
follow the suit v.
|
|
404 |
General |
aynı masada toplanmak |
gather around the same table v.
|
|
405 |
General |
aynı kefeye koymak |
equate v.
|
|
406 |
General |
aynı görüşleri paylaşmak |
share the same views v.
|
|
407 |
General |
aynı saymak |
identify v.
|
|
408 |
General |
ile aynı görüşte olmamak |
disagree with v.
|
|
409 |
General |
aynı kağıttan oynamak |
return v.
|
|
410 |
General |
aynı acıyı hissetmek |
sympathize v.
|
|
411 |
General |
aynı yerde bulunmak |
exist or stand in the same place v.
|
|
412 |
General |
aynı çatı altında toplamak |
bring together under the same roof v.
|
|
413 |
General |
aynı yoldan geri gitmek |
retrace one's steps v.
|
|
414 |
General |
ile aynı olmak |
be tantamount to v.
|
|
415 |
General |
aynı görevi görmek |
serve the same purpose v.
|
|
416 |
General |
aynı işi görmek |
have the same function v.
|
|
417 |
General |
aynı işleve sahip olmak |
have the same function v.
|
|
418 |
General |
aynı işi görmek |
serve the same purpose v.
|
|
419 |
General |
aynı görevi görmek |
have the same function v.
|
|
420 |
General |
aynı işleve sahip olmak |
serve the same purpose v.
|
|
421 |
General |
aynı fikirde olmamak |
disagree v.
|
|
422 |
General |
aynı ana denk gelmek |
coincide v.
|
|
423 |
General |
aynı ayarda olmak |
be in step with something v.
|
|
424 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak |
cofire v.
|
|
425 |
General |
aynı fikirde olmak |
weigh in with v.
|
|
426 |
General |
aynı kafada olmak |
be of the same opinion v.
|
|
427 |
General |
biriyle aynı fikirde olmak |
hold opinion with v.
|
|
428 |
General |
aynı düzeye gelmek |
catch up with v.
|
|
429 |
General |
aynı alanda farklı tarım ürünleri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
430 |
General |
aynı anda söze karışmak |
intercede with v.
|
|
431 |
General |
aynı anda söze başlamak |
intercede with v.
|
|
432 |
General |
aynı anda dikmek |
interplant v.
|
|
433 |
General |
aynı amaca hizmet etmemek |
serve at cross purposes v.
|
|
434 |
General |
aynı ortamı paylaşmak |
share the same environment v.
|
|
435 |
General |
aynı ortamı paylaşmak |
share the same ambiance v.
|
|
436 |
General |
aynı çatı altında yaşamak |
live under the same roof v.
|
|
437 |
General |
aynı bırakmak |
leave something same v.
|
|
438 |
General |
aynı bırakmak |
leave untouched v.
|
|
439 |
General |
aynı bırakmak |
leave unchanged v.
|
|
440 |
General |
aynı yönde hareket etmek |
move in the same direction v.
|
|
441 |
General |
aynı olmamak |
not be the same v.
|
|
442 |
General |
aynı görüşü paylaşmak |
share the same opinion v.
|
|
443 |
General |
aynı anlamı taşımak |
have the same meaning v.
|
|
444 |
General |
aynı anlamı taşımak |
carry the same meaning v.
|
|
445 |
General |
aynı kalmak |
remain unchanged v.
|
|
446 |
General |
aynı anlamı taşımak |
bear the same meaning v.
|
|
447 |
General |
aynı şekilde karşılık verilmek |
retaliate v.
|
|
448 |
General |
aynı dili konuşmak |
talk the same language v.
|
|
449 |
General |
aynı dili konuşmak |
speak the same language v.
|
|
450 |
General |
aynı görüşte olmamak |
dissent v.
|
|
451 |
General |
aynı düzeye getirmek |
catch up v.
|
|
452 |
General |
aynı evde hep beraber yaşamak |
cohabitate v.
|
|
453 |
General |
aynı yola çıkmak |
lead to the same result as another v.
|
|
454 |
General |
aynı kurallara uymamak |
not to play by the same rules v.
|
|
455 |
General |
aynı tarlada farklı bitkileri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
456 |
General |
aynı soydan çiftleştirmek |
inbreed v.
|
|
457 |
General |
aynı fikirde olmamaya razı olmak |
agree to disagree v.
|
|
458 |
General |
aynı hareketi yapmak |
follow suit v.
|
|
459 |
General |
aynı renkten oynamak |
follow suit v.
|
|
460 |
General |
aynı zamanda olmak |
concur v.
|
|
461 |
General |
aynı düşüncede olmak |
go along with v.
|
|
462 |
General |
aynı düşüncede olmak |
go along v.
|
|
463 |
General |
aynı fikirde olmak |
go along v.
|
|
464 |
General |
aynı görüşte olmak |
go along with v.
|
|
465 |
General |
ile aynı tempoda gitmek |
keep up with v.
|
|
466 |
General |
dönüp dolaşıp aynı şeyi anlatmak |
harp on v.
|
|
467 |
General |
aynı düşüncede olmak |
hold with v.
|
|
468 |
General |
aynı tutmak |
identify v.
|
|
469 |
General |
aynı düzeye gelerek uyum sağlamak |
get abreast v.
|
|
470 |
General |
aynı düzeye gelmek |
get abreast v.
|
|
471 |
General |
aynı zamanda rastlamak |
coincide with v.
|
|
472 |
General |
aynı anda olmak |
concur v.
|
|
473 |
General |
koymak (bir mektupla aynı zarf içine) |
enclose v.
|
|
474 |
General |
aynı kuvvetle karşı koymak |
countervail v.
|
|
475 |
General |
aynı anlama gelmek |
have the same meaning v.
|
|
476 |
General |
aynı anlamda olmak |
have the same meaning v.
|
|
477 |
General |
aynı düzeyde kalmak |
keep up with v.
|
|
478 |
General |
aynı kaderi paylaşmak |
have a similar fate v.
|
|
479 |
General |
aynı kaderi paylaşmak |
share the same fate v.
|
|
480 |
General |
aynı zamana ayarlamak |
synchronize v.
|
|
481 |
General |
aynı düzeye ulaşmak |
come up to someone's shoulder v.
|
|
482 |
General |
aynı anlamda olmak |
have same meaning v.
|
|
483 |
General |
aynı şekilde hareket etmek |
fall into line with v.
|
|
484 |
General |
aynı görüşlere sahip olmak |
hold similar views v.
|
|
485 |
General |
aynı görüşü paylaşmak |
carry along v.
|
|
486 |
General |
dönüp dolaşıp aynı noktaya gelmek |
come full circle v.
|
|
487 |
General |
aynı anda iki eşe birden sahip olmak |
have two spouses at the same time v.
|
|
488 |
General |
aynı problemle karşılaşmak |
face the same problem v.
|
|
489 |
General |
aynı problemle karşılaşmak |
encounter the same problem v.
|
|
490 |
General |
aynı problem ile karşılaşmak |
encounter the same problem v.
|
|
491 |
General |
aynı problem ile karşılaşmak |
face the same problem v.
|
|
492 |
General |
aynı durum ile karşılaşmak |
face with the same situation v.
|
|
493 |
General |
aynı noktaya değinmek |
make similar point v.
|
|
494 |
General |
aynı koşulların var olduğunu kabul etmek |
would assume the same conditions v.
|
|
495 |
General |
aynı anda var olmak |
coexist v.
|
|
496 |
General |
aynı kulvarda olmak |
be on a par with someone v.
|
|
497 |
General |
beklenenle aynı oranda olmak |
be in the right ballpark v.
|
|
498 |
General |
aynı zamanda oluşturmak |
concreate v.
|
|
499 |
General |
aynı anda yaratmak |
concreate v.
|
|
500 |
General |
aynı şekilde karşılık vermek |
give somebody a taste of their own medicine v.
|
|