breaking - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

breaking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "breaking" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 21 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
breaking n. ufalanma
breaking n. kırılma
breaking n. bozma
breaking n. parçalama
breaking n. kırma
breaking n. zorla girme
breaking n. kopma
breaking n. zorla bir binaya girme
breaking n. break dans
breaking n. çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim
breaking adj. kıran
Colloquial
breaking n. (kuyruk/sıra) kaynak yapma
Media
breaking adj. (haber) son dakika
breaking adj. aniden meydana gelen
Technical
breaking adj. kırıcı
Automotive
breaking n. kırılma
breaking n. kırma
breaking n. parçalama
Agriculture
breaking n. sürülmüş bakir arazi
Linguistics
breaking n. ses kırılması
Music
breaking n. uzun yerine kısa notaların kullanıldığı bir tür süsleme

Bedeutungen, die der Begriff "breaking" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 306 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
non breaking space n. bölünemez boşluk
breaking and entering n. ev hırsızlığı
breaking wave n. setleri aşan dalga
oath breaking n. yemini bozma
breaking load n. sınır yük
breaking down n. ayrılma
breaking of fast n. oruç açma
breaking plant n. kırma tesisi
breaking into pieces n. parçalama
breaking down n. çökme
breaking capacity n. kesme gücü
heart breaking n. yürekler acısı
breaking off n. koparma
breaking down n. dağılma
fast breaking n. oruç açma
the breaking of the ramadan fast n. iftar
non breaking hyphen n. bölünemez kısa çizgi
breaking up n. parçalayan
breaking up n. ilişkiyi bitirme
breaking up n. ayrılma (sevgiliden)
breaking news n. flaş haber
breaking news n. haberleri sunma
breaking new ground n. çığır açma
breaking-in n. zorla girme
breaking-in n. tecavüz
breaking-in n. alıştırma
fast-breaking n. oruç açma
fast-breaking meal n. iftar yemeği
tie-breaking vote n. eşitliği bozan oy
tie-breaking vote n. beraberliği bozan oy
prison-breaking n. firar
breaking up n. dağılma
breaking up n. ayrılma
breaking up n. (çiftlerin) ayrılması
breaking off n. kesilme
a breaking news n. bir son dakika gelişmesi
reason for breaking up n. ayrılma nedeni
glass breaking n. cam kırılması
breaking news n. yeni haberler
the breaking up of the crowd n. kalabalığın dağılması
breaking news n. şok gelişme
horse breaking n. at terbiyeciliği
breaking of the rope n. ipin kopması
breaking of the rope n. ip kopması
breaking news n. sıcak gelişme
breaking news n. son dakika haberleri
breaking even n. ne kar ne zarar etme
late-breaking information n. son dakika bilgileri
late-breaking information n. son bilgiler
late-breaking information n. son bilgi
barns–breaking [scotland] n. yaramazlık
barns–breaking [scotland] n. haylazlık
breaking away n. kopma
breaking away n. uzaklaşma
breaking away n. (bir yerden) aceleyle çıkma
be back breaking v. yorucu olmak
host a fast-breaking meal v. iftar vermek
back-breaking adj. yıpratıcı
back-breaking adj. yorucu
ground-breaking adj. yeni ve orijinal fikirler yaratan
taboo-breaking adj. tabuları yıkan
record-breaking adj. rekor kıran
path-breaking adj. çığır açan
path-breaking adj. çığır açıcı
ground-breaking adj. çığır açan
back-breaking adj. ağır
frame breaking adj. ezber bozan
record-breaking adj. rekor sayıda
fast-breaking adj. hızlı gelişen
immersion-breaking adj. gerçeklik algısını kıran
Proverb
you cannot make an omelet without breaking eggs (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you cannot make an omelet without breaking eggs yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you can't make an omelette without breaking eggs (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you can't make an omelette without breaking eggs yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you can't make an omelet without breaking (a few) eggs bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
you can't make an omelet without breaking eggs (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you can't make an omelet without breaking eggs yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you can't make an omelet without breaking eggs bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
you can't make an omelet without breaking some eggs (figüratif) bir şeyleri başarmak için birilerini incitmek/kırmak zorunda kalabilirsin
you can't make an omelet without breaking some eggs yumurtaları kırmadan omlet yapamazsın
you can't make an omelet without breaking some eggs bir şeyi başarmak için bir şeylerden vazgeçmen gerek
Colloquial
late-breaking news on that story n. bu olaydaki son gelişmeler
breaking wind n. osurma
ignorance of the law is no excuse for breaking it expr. herkes yasaları/kuralları bilmekle yükümlüdür/ mükelleftir
without breaking a sweat expr. hiç emek sarf etmeden
without breaking a sweat expr. kolayca
without breaking a sweat expr. zorlanmadan
ignorance of the law is no excuse for breaking it expr. yasayı bilmiyor olmak geçerli bir mazeret değildir
ignorance of the law is no excuse for breaking it expr. yasayı bilmiyor olmak onu ihlal etmek için mazeret değildir
Idioms
a storm to be breaking (within one's heart) v. içinde fırtınalar kopmak
one's nerves be stretched to breaking point v. sinirleri laçka olmak
be breaking a butterfly on a wheel v. orantısız güç uygulamak
be breaking a butterfly on a wheel v. gereğinden daha sert davranmak
be breaking a butterfly on a wheel v. ezici güç uygulamak
without breaking (one's) stride adv. hızını/adımlarını yavaşlatmadan
without breaking (one's) stride adv. yürüyüşünü/adımlarını hiç bozmadan/yavaşlatmaksızın
without breaking (one's) stride adv. hiç duraksamadan
without breaking (one's) stride adv. hiç durmadan
without breaking (one's) stride adv. yavaşlamayarak
without breaking (one's) stride adv. istifini bozmadan
without breaking stride [us] adv. hızını/adımlarını yavaşlatmadan
without breaking stride [us] adv. yürüyüşünü/adımlarını hiç bozmadan/yavaşlatmaksızın
without breaking stride [us] adv. hiç duraksamadan
without breaking stride [us] adv. hiç durmadan
without breaking stride [us] adv. yavaşlamayarak
without breaking stride [us] adv. istifini bozmadan
without breaking stride [us] expr. hızını/adımlarını yavaşlatmadan
without breaking stride [us] expr. yürüyüşünü/adımlarını hiç bozmadan/yavaşlatmaksızın
without breaking stride [us] expr. hiç duraksamadan
without breaking stride [us] expr. hiç durmadan
without breaking stride [us] expr. yavaşlamayarak
without breaking stride [us] expr. istifini bozmadan
without breaking stride [us] expr. hızını kesmeden
Speaking
are you breaking up with me? expr. benden ayrılıyor musun?
you're breaking my hand here expr. elimi kıracaksın
you're breaking my heart expr. kalbimi kırıyorsun
you're breaking up expr. sesin gidip gidip geliyor
I'm breaking up with you expr. senden ayrılıyorum
you are breaking up expr. (telefonda) sesin gidiyor
Trade/Economic
breaking the buck n. bir şeyin değerinin 1 doların altına düşmesi
strike breaking n. grev kırma
breaking point n. kırılma noktası
breaking bulk n. numune için ambalajı kırma
before breaking bulk expr. yükü (dökme) boşaltmaya başlamadan önce
Law
breaking doors n. bir eve zorla girme amacıyla evin kapısının açılması
jail-breaking n. cezaevinden kaçma
jail-breaking n. cezaevinden firar etme
house breaking n. evden hırsızlık yapma
house breaking n. ev hırsızlığı
prison breaking n. hapisten kaçma
breaking and entering n. haneye tecavüz
jail breaking n. hapishaneden kaçma
offense of breaking into house n. haneye tecavüz suçu
jail breaking n. hapisten kaçma
house breaking n. hırsızlık
breaking of the law n. kanun ihlali
law breaking n. kanuna itaat etmeme
breaking of seals n. mühür fekki
breaking of seal n. mühür fekki
house breaking n. sirkat
law-breaking n. kanunu çiğneme
breaking of seals and stealing property from government custody v. mühür fekki ve hükümetin muhafazasında bulunan eşyayı çalmak
Politics
the breaking out of war n. savaşın patlak vermesi
Media
breaking news n. flaş haber
Technical
breaking period n. alıştırma süresi
cloth breaking machine n. apre kırma makinesi
minimum breaking loads n. asgari kopma yükleri
breaking load n. azami yük
cross-breaking strength n. çapraz kırılma dayancı
hammer for breaking window n. cam kırma çekici
breaking off n. cam koparma
breaking torque n. durdurma burusu
breaking off of base n. dip kırılması
breaking of an emulsion n. emülsiyonun kırılması
cross-breaking n. enine kırılma
fraass breaking point n. fraass kırılma noktası
ground breaking application service n. evrim yaratan uygulama servisi
breaking performance n. frenleme performansı
breaking/breakaway torque n. gevşetme/sökme torku
back breaking n. geri kırma
rope breaking n. halat kopması
duct breaking valve n. kanal koparma valfi
spontaneous breaking n. kendiliğinden kırılma
breaking strain n. kırılma uzaması
breaking current n. kesme akımı
breaking capacity n. kesme yeteneği (şalter vb)
breaking point n. kırılma noktası
breaking plant n. kırma tesisi
breaking test n. kırma deneyi
hemp breaking machine n. kenevir sapı kırma makinesi
breaking capacity n. kesme kapasitesi
breaking plane n. kırılma düzlemi
breaking plant n. kırma kuruluşu
breaking resistance n. kırılma mukavemeti
breaking test n. kırılma deneyi
breaking test n. kırılma testi
breaking load n. kırılma yükü
short circuit breaking current n. kısa devre kesme akımı
breaking strength n. kırılma mukavemeti
breaking strength n. kırılma dayanımı
determination of breaking load n. kırılma yükünün belirlenmesi
breaking stress n. kırılma gerilmesi
determination of breaking behaviour n. kırılma davranışının tayini
breaking limit n. kırılma sınırı
breaking elongation n. kırılmada uzama
breaking value of cationic bitumen emulsions n. katyonik bitüm emülsiyonlarının kırılma değeri
breaking capacity n. kesme yeteneği
breaking strength n. kopma direnci
breaking strength n. kopma mukavemeti
measurement of breaking strength n. kopma dayanımı tayini
caustic breaking n. kostik kırılma
measurement of breaking strength and elongation at break n. kopma dayanımı ve kopma uzamasının ölçülmesi
breaking load n. koparma ağırlığı
breaking stress n. kopma gerilimi
breaking point n. kopma noktası
breaking load n. koparma yükü
breaking stress n. kopma gerilmesi
breaking elongation n. kopma uzaması
breaking strength n. kopma dayanımı
breaking load n. kopma yükü
tensile breaking force n. kopma kuvveti
breaking length n. kopma uzunluğu
breaking test n. kopma deneyi
breaking tension n. kopma gerilimi
breaking strength n. kopma dayancı
breaking plane n. kopma düzlemi
breaking strain n. kopma uzaması
breaking load at dowel hole n. saplama deliğinde kırılma yükü
breaking scutcher n. sak kırma makinesi
breaking load n. sınır yük
breaking current n. şalterin kesme akımı
breaking capacity n. şalterin kesme yeteneği
pole-breaking n. sopa freni
water breaking layer n. su kırıcı tabaka
chip breaking n. talaş kırma
ground breaking ceremony n. temel atma töreni
scale breaking n. tufal kırma
surface breaking imperfections n. yüzeye açık olan kusurlar
pile breaking into the soil n. zemin içinde kazığın kırılması
minimum breaking load of a rope n. (asansör) en küçük halat kopma yükü
chain-breaking n. zincir reaksiyonlarını kırma etkisi
chain-breaking n. zincir reaksiyonunu kırma etkisi
chain-breaking adj. zincir kıran/kırıcı
Computer
breaking link n. bağlantı kesme
non-breaking hyphen n. bölünemez tire
non-breaking space n. bölünemez boşluk
non-breaking hyphen n. bölünemez kısa çizgi
breaking torque n. durdurma burusu
jail breaking n. iphone gibi elektronik cihazlara üretici tarafından konulmuş yazılım kısıtlamalarının kaldırılması/aşılması
breaking current n. kesme akımı şalter
line breaking n. satır sonu
jail breaking n. yazılım kırma
Informatics
breaking link n. bağlantı kesme
non-breaking hyphen n. bölünemez tire
non-breaking space n. bölünemez boşluk
non-breaking hyphen n. bölünemez kısa çizgi
code breaking n. kod kırma
code breaking n. şifre çözümleme
Telecom
breaking link n. bağlantı kesme
Textile
mesh breaking force of netting n. ağ gözü kopma kuvveti
cloth breaking machine n. apre kırma makinesi
determination of breaking strength of yarn by the skein method n. çile metodu ile ipliğin kopma mukavemetinin tayini
breaking strength of woven textile fabrics n. dokunmuş kumaşların kopma mukavemeti
knot breaking load n. düğüm kopma mukavemeti
thread breaking n. iplik kopması
hemp breaking machine n. kenevir sakı kırma makinesi
breaking length n. kopma uzunluğu
breaking scutcher n. sak kırma makinesi
Construction
rupture and breaking strength n. eğilme ve kırılma dayanımı (karo)
breaking load n. kırılma yükü
Automotive
breaking in n. alıştırma
Aeronautic
breaking strength n. çekme gerilmesi
breaking tie n. çekme bağlaması
breaking length n. çekme boyu
breaking action n. frenleme
Marine
wave breaking n. dalga kırılması
ship breaking n. gemi sökme
ship breaking n. gemi sökümü
ship breaking n. gemi söküm
breaking wave height n. kırılan dalga yüksekliği
breaking wave pressure n. kırılan dalga basıncı
partial wave-breaking pressure formula n. kısmi dalga kırılması basınç denklemi
breaking condition n. kırılma şartları
breaking limit n. kırılma limiti
breaking wave force n. kırılan dalga kuvveti
breaking action n. kırılma hareketi
rock breaking n. kaya kırma
breaking criteria n. kırılma kriteri
breaking condition n. kırılma durumu
breaking water depth n. kırılma su derinliği
depth of breaking n. kırılma derinliği
breaking bulk n. numune almak için ambalajı kırma
forced wave breaking n. zorlanmış dalga kırılması
Petrol
breaking point n. kırılma noktası
Psychology
breaking point n. strese dayanma eşiği
Physiology
breaking of the voice (at puberty) n. ses değişimi
Optics
breaking flaw n. kırılma kusuru
Food Engineering
breaking load n. kopma yükü
Chemistry
cross-breaking strength n. dik kırılma dayanımı
Marine Biology
breaking diapause n. diapozun kırılması
Botanic
breaking buckthorn n. barutağacı
Agriculture
clod breaking n. keseklerin parçalanması
breaking plough n. uzun kulaklı pulluk
pan breaking v. taban taşını kırmak
History
breaking wheel n. çarkı bıçak
Religious
sabbath breaking n. şabat geleneğinin ihlali
Environment
wave breaking n. dalgakıran
breaking load n. kırma yükü
breaking wave pressure n. kırma dalgası basıncı
Military
trail breaking n. iz açma
plough-breaking n. kar sapanı
plough-breaking n. sapan duruşu
Sport
breaking pass n. ara pas
breaking point n. (bir maçın) kırılma anı
breaking point n. (bir maçın) kırılma noktası
Basketball
breaking ankles n. rakibi geçerken adamı dağıtıp belini kırma hareketi
Baseball
breaking ball n. falsolu atış
Theatre
breaking the fourth wall n. televizyonda veya tiyatroda oyuncuların, her şeyin kurmaca olduğunu, bir tiyatroda veya bir dizide olduklarını belli ettikleri hareketler veya konuşmalar
Printery
breaking length n. kopma uzunluğu
Slang
hymen breaking n. kızlık zarının yırtılması
hymen breaking n. kızlığın bozulması
hymen breaking n. kızlık zarının bozulması
hymen breaking n. kızlık bozulması
why are you breaking my balls? expr. neden benimle taşak geçiyorsun?