curse - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

curse

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "curse" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 41 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
curse n. lanet
curse n. beddua
curse v. lanet etmek
curse v. küfretmek
curse v. lanetlemek
General
curse n. kargış
curse n. ah
curse n. sövgü
curse n. kargıma
curse n. uğursuzluk
curse n. felaket
curse n. inkisar
curse n. küfretme
curse n. intizar
curse n. sövme
curse n. aforoz
curse n. ilenç
curse n. ilenme
curse n. beddua
curse n. küfür
curse n. lanetleme
curse n. bela
curse n. karkış
curse v. küfür etmek
curse v. kahretmek
curse v. sövmek
curse v. kargımak
curse v. lanet okumak
curse v. inkisar etmek
curse v. bela okumak
curse v. intizar etmek
curse v. kargışlamak
curse v. telin etmek
curse v. ilenmek
curse v. sövüp saymak
curse v. kargış etmek
curse v. beddua etmek
curse v. ah etmek
curse v. kötü söz söylemek
curse v. aforoz etmek
curse v. zarar vermek

Bedeutungen, die der Begriff "curse" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 162 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
sweet curse n. tatlı bela
venuss curse n. venüsün laneti
venus's curse n. venüsün laneti
curse word n. küfür
curse of knowledge n. bilginin laneti
curse one's fate v. kaderine küsmek
have one's curse take effect v. ahı tutmak
for someone's curse to take effect v. bedduası tutmak
have one's curse take affect v. ahı tutmak
curse one's fate v. talihine küsmek
curse for one's cruelty v. ah etmek
curse violently v. sövüp saymak
reverse a curse v. büyü bozmak
curse one's fate v. kaderine sövmek
tinker's curse [brit] adv. zerre kadar
tinker's curse [brit] adv. şu kadarcık bile
Phrasals
curse (someone or oneself) for (something) v. (bir şey) için (birini ya da kendini) suçlamak
curse (someone or oneself) for (something) v. lanetlemek
curse (someone or oneself) for (something) v. ilenmek
curse (someone or oneself) for (something) v. kahretmek
curse (someone or oneself) for (something) v. kendine kızmak
curse (someone or oneself) for (something) v. kendine saydırmak
curse (someone or oneself) for (something) v. kendine sövmek
curse at (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) küfretmek
curse at (someone or something) v. (birine ya da bir şeye) sayıp sövmek
curse someone for something v. birine bir şey yüzünden bela okumak
curse someone for something v. birini bir şey yüzünden lanetlemek
curse someone for something v. birine bir şey yüzünden sayıp sövmek
curse at someone or something v. birine veya bir şeye küfretmek
curse at someone or something v. birine veya bir şeye lanet okumak
curse at someone or something v. birine veya bir şeye sövüp savmak
curse at someone or something v. birine veya bir şeye beddua etmek
curse at someone or something v. birine veya bir şeye kötü söz söylemek
curse with (something) v. (bir şeyle) lanetlemek
curse with (something) v. (bir şey olsun diye) beddua etmek
curse with (something) v. (bir şey olsun diye) lanet okumak
curse with (something) v. (bir şeyle) lanetlenmek
curse with (something) v. başında bir dert/bela olmak
curse with (something) v. belli bir problemi olmak
curse someone or something with something v. birini/bir şeyi bir şeyle lanetlemek
curse someone or something with something v. birine/bir şeye bir şeyle lanet okumak
curse someone or something with something v. birine/bir şeye bir şey olsun diye sövmek
curse someone or something with something v. birine/bir şeye bir şey olsun diye beddua etmek
curse at v. -e küfretmek
curse at v. '-e sayıp sövmek
curse at v. '-e lanet okumak
curse at v. '-e beddua etmek
curse at v. '-e kötü söz söylemek
curse for v. için sövmek
curse for v. için lanet okumak
curse for v. için beddua etmek
curse for v. için sayıp sövmek
curse out v. sayıp sövmek
curse out v. ağzına geleni söylemek
curse out v. küfretmek
curse out v. küfrü basmak
curse with v. ile lanetlemek
curse with v. diye beddua etmek
curse with v. diye lanet okumak
curse with v. ile başı belada/dertte olmak
Proverb
it's better to light a candle than to curse the darkness bir mum yakmak karanlığa sövmekten iyidir
better to light a candle than to curse the darkness bir mum yakmak karanlığa sövmekten iyidir
it is better to light a candle than to curse the darkness karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak
better to light a candle than to curse the darkness karanlığa küfredeceğine bir mum da sen yak
better to light one candle than to curse the darkness karanlığa hayıflanacağına bir mum da sen yak
Colloquial
the curse [obsolete] n. adet
the curse [obsolete] n. regl
the curse n. regl
not give a tinker's curse [uk/australia] v. umurunda olmamak
not give a tinker's curse [uk/australia] v. zerre kadar umurunda olmamak
not give a tinker's curse [uk/australia] v. zerre kadar önemsememek
not give a tinker's curse [uk/australia] v. şu kadarcık bile önemsememek
not give a tinker's curse [uk/australia] v. takmamak
not give a tinker's curse [uk/australia] v. sallamamak
not give a tinker's curse [uk/australia] v. iplememek
not give a tinker's curse [uk/australia] v. aldırış etmemek
not worth a tinker's curse v. umurunda olmamak
not worth a tinker's curse v. zerre kadar umurunda olmamak
not worth a tinker's curse v. zerre kadar önemsememek
not worth a tinker's curse v. şu kadarcık bile önemsememek
not worth a tinker's curse v. takmamak
not worth a tinker's curse v. sallamamak
not worth a tinker's curse v. iplememek
not worth a tinker's curse v. aldırış etmemek
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. umurunda olmamak
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. zerre kadar umurunda olmamak
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. zerre kadar önemsememek
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. şu kadarcık bile önemsememek
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. takmamak
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. sallamamak
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. iplememek
not give (or care) a tinker's curse (or cuss or damn) v. aldırış etmemek
Idioms
commentator's curse n. spikerin nazarı
commentator's curse n. spikerin uğursuzluğu
curse by bell v. katolik kilisesinde törenle aforoz etmek
curse a blue streak v. sövüp saymak
curse a blue streak v. ana avrat düz gitmek
curse a blue streak v. kalaylamak
curse a blue streak v. kalayı basmak
curse a blue streak v. küfrü basmak
curse a blue streak v. ana avrat asfaltta koşmak
curse a blue streak v. defteri kebirden okumak
curse the day (one) was born v. doğduğuna pişman olmak
curse the day (one) was born v. doğduğu güne lanet etmek
curse the day (one) was born v. doğduğu güne lanet okumak
curse the day (one) was born v. anasından doğduğuna pişman olmak
curse the day (one) was born v. anasından emdiği sütü burnundan getirmek
curse the day (one) was born v. (birinden) ölesiye nefret etmek
curse the day (one) was born v. (başkasına) keşke hiç doğmasaydın demek
curse the day (one) was born v. (başkasının) doğduğu güne lanet edecek kadar usanmak/bezmek
curse under one's breath v. çaktırmadan/fısıldayarak/bıyık altından küfretmek
curse a blue streak v. ağzına geleni saymak
curse a blue streak v. sövüp saymak
curse a blue streak v. ağızını açıp gözünü yummak
curse the day (one) was born v. doğduğun güne lanet etmek
curse the day (one) was born v. doğduğun doğacağın güne lanet etmek
curse the day (one) was born v. doğduğu güne lanet etmek
curse the day (one) was born v. keşke hiç doğmasaydın demek
curse (someone or something) under (one's) breath v. alçak sesle (birine/bir şeye) saydırmak
curse (someone or something) under (one's) breath v. duyulmayacak bir sesle (birine/bir şeye) lanet okumak
curse (someone or something) under (one's) breath v. fısıltıyla (birine/bir şeye) sayıp sövmek
curse (someone or something) under (one's) breath v. duyulmayacak şekilde (birine/bir şeye) küfür etmek
curse (someone or something) under (one's) breath v. fısıldayarak (birine/bir şeye) bela okumak
curse (someone or something) under (one's) breath v. içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine/bir şeye) beddua etmek
curse (someone) under (one's) breath v. alçak sesle (birine) saydırmak
curse (someone) under (one's) breath v. duyulmayacak bir sesle (birine) lanet okumak
curse (someone) under (one's) breath v. fısıltıyla (birine) sayıp sövmek
curse (someone) under (one's) breath v. duyulmayacak şekilde (birine) küfür etmek
curse (someone) under (one's) breath v. fısıldayarak (birine) bela okumak
curse (someone) under (one's) breath v. içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine) beddua etmek
curse like a sailor v. denizci gibi küfretmek
curse like a sailor v. ağzı çok bozuk olmak
curse like a sailor v. ana avrat düz gitmek
curse like a sailor v. sürekli küfretmek
curse like a trooper v. asker gibi küfretmek
curse like a trooper v. ağzı çok bozuk olmak
curse like a trooper v. ana avrat düz gitmek
curse like a trooper v. sürekli küfretmek
not worth a curse adj. bela okumaya bile değmez
Speaking
it's a curse expr. bu bir lanet
Trade/Economic
resource curse n. bolluk paradoksu/ikilemi
winners curse n. kazananın bedduası
resource curse n. kaynak laneti
resource curse n. kaynakların laneti
Medical
venus's curse n. cinsel yolla bulaşan hastalık
venus's curse n. cinsel yolla geçen hastalık
venus's curse n. zührevi hastalık
Card
the curse of scotland expr. bir tür iskambil oyunu
Slang
a tinker's curse n. iğne ucu kadar değeri olmayan şey
a tinker's curse n. zerre kadar değeri olmayan şey
a tinker's curse n. beş para etmeyen şey
a tinker's curse n. en ufak bir değeri olmayan şey
a tinker's curse n. hiç mi hiç değeri olmayan şey
a tinker's curse n. beş kuruş değeri olmayan şey
the curse n. adet dönemi
the curse n. adet (regl)
the curse n. aybaşı (regl)
the curse n. regl dönemi
the curse n. muayyen dönem
a tinker's curse expr. üç kuruş (değer)
a tinker's curse expr. zerre kadar (değer)
a tinker's curse expr. azıcık (değer)