Verlauf

eat

Bedeutungen von dem Begriff "eat" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 31 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
Common Usage
1	Common Usage	eat v.	yemek yemek
2	Common Usage	eat v.	yemek
General
3	General	eat v.	buyurmak
4	General	eat v.	aşındırmak
5	General	eat v.	zıkkımlanmak
6	General	eat v.	tüketmek
7	General	eat v.	yemek
8	General	eat v.	kemirmek
9	General	eat v.	çürütmek
10	General	eat v.	bitirmek
11	General	eat v.	yiyerek meydana getirmek
12	General	eat v.	yiyerek yapmak
Irregular Verb
13	Irregular Verb	eat v.	ate - eaten
Colloquial
14	Colloquial	eat v.	canını sıkmak
15	Colloquial	eat v.	kızdırmak
16	Colloquial	eat v.	içini kemirmek
17	Colloquial	eat v.	aklını kemirmek
18	Colloquial	eat v.	zihnini kurcalamak
19	Colloquial	eat v.	rahatsız etmek
20	Colloquial	eat v.	canını sıkmak
21	Colloquial	eat v.	sıkıntı vermek
22	Colloquial	eat v.	kaygılandırmak
23	Colloquial	eat v.	bedelini üstlenmek
Technical
24	Technical	eat v.	çürütmek
25	Technical	eat v.	paslandırmak
26	Technical	eat v.	yiyip bitirmek (asit)
Slang
27	Slang	eat v.	parasını yemek
28	Slang	eat v.	parasını bitirmek
29	Slang	eat v.	oral seks yapmak
30	Slang	eat v.	ağzına almak
31	Slang	eat v.	çok başarılı bir şekilde yapmak

Bedeutungen, die der Begriff "eat" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

	Kategorie	Englisch	Türkisch
General
1	General	dog-eat-dog world n.	kurtlar sofrası
2	General	dog-eat-dog n.	mücadeleli durum
3	General	dog-eat-dog n.	kıran kırana rekabet
4	General	dog-eat-dog n.	kıyasıya rekabet
5	General	dog-eat-dog n.	kıran kırana mücadele
6	General	things to eat n.	yenilecek şeyler
7	General	sugar eat n.	akçaağaç şekeri ikram edilen kış partisi
8	General	eat like a horse v.	kurt gibi yemek yemek
9	General	eat at v.	sürüklemek
10	General	eat one's heart out v.	içi içini yemek
11	General	eat one's fill v.	karnını doyurmak
12	General	eat out v.	dışarıda yemek
13	General	eat like a horse v.	ayı gibi yemek
14	General	eat and drink v.	yiyip içmek
15	General	eat humble pie v.	kibri kırılmak
16	General	eat away v.	aşındırmak
17	General	have to eat the same food v.	aynı yemeğe talim etmek
18	General	eat like a horse v.	öküz gibi yemek
19	General	eat humble pie v.	burnu sürtülmek
20	General	eat away v.	yemek
21	General	eat crow v.	zorlanmak
22	General	eat up v.	yiyip bitirmek
23	General	eat one's words v.	sözünü geri almak
24	General	eat one's heart out v.	kendi kendini yemek
25	General	eat somebody up v.	yiyip bitirmek
26	General	eat one's fill v.	doymak
27	General	make somebody eat humble pie v.	burnunu sürtmek
28	General	eat dinner v.	akşam yemeği yemek
29	General	eat up v.	tüketmek
30	General	eat one's heart out for v.	kendi kendini yemek
31	General	eat hot v.	sıcak yemek
32	General	eat peppery food v.	acı yemek
33	General	eat one's words v.	özür dilemek
34	General	eat up v.	kökünü kurutmak
35	General	eat humble pie v.	kabahatini itiraf edip af dilemek
36	General	make somebody eat v.	yedirmek
37	General	eat humble pie v.	tükürdüğünü yalamak
38	General	eat up v.	haklamak
39	General	eat away v.	sürüklemek
40	General	eat at v.	aşındırmak
41	General	eat one's words v.	tükürdüğünü yalamak
42	General	eat into v.	kemirmek
43	General	eat one's fill v.	doyasıya yemek
44	General	eat breakfast v.	kahvaltı etmek
45	General	eat out v.	dışarda yemek
46	General	eat in v.	evde yemek
47	General	eat sunflower seeds v.	çekirdek çitlemek
48	General	eat appetizers v.	çerez yemek
49	General	eat ice cream v.	dondurma yemek
50	General	want to eat v.	yemek istemek
51	General	eat a little v.	az yemek
52	General	eat a quince v.	ayva yemek
53	General	eat a lot v.	çok yemek
54	General	eat sparingly v.	az yemek
55	General	eat dessert v.	tatlı yemek
56	General	eat an apple v.	elma yemek
57	General	eat one's fill v.	karnı doymak
58	General	eat pizza v.	pizza yemek
59	General	eat one's word v.	tükürdüğünü yalamak
60	General	eat food v.	besin almak
61	General	go out to eat v.	yemeğe çıkmak
62	General	eat like a bird v.	çok az yemek
63	General	eat like a bird v.	çok yavaş yemek
64	General	eat meat v.	et yemek
65	General	eat sensibly v.	dengeli beslenmek
66	General	eat healthily v.	dengeli beslenmek
67	General	eat properly v.	dengeli beslenmek
68	General	eat at night v.	gece yemek
69	General	make someone eat crow v.	birine tükürdüğünü yalatmak
70	General	eat heartily v.	iştahla yemek
71	General	eat healthily v.	sağlıklı beslenmek
72	General	eat properly v.	sağlıklı beslenmek
73	General	eat well v.	iyi beslenmek
74	General	eat away v.	erozyona uğratmak
75	General	eat away v.	yiyip durmak
76	General	eat fish v.	balık yemek
77	General	eat human flesh v.	insan eti yemek
78	General	lose one's desire to eat v.	iştahı kaçmak
79	General	not eat much v.	fazla yememek
80	General	not eat much v.	fazla yemek yememek
81	General	eat out of the can v.	konserveden yemek
82	General	eat biscuits v.	bisküvi yemek
83	General	eat a salad v.	salata yemek
84	General	eat a chocolate cake v.	çikolatalı kek yemek
85	General	eat a chocolate cake v.	çikolatalı pasta yemek
86	General	eat something v.	bir şeyler yemek
87	General	bring someone something to eat v.	birine yiyecek bir şeyler getirmek
88	General	eat like an elephant v.	fil gibi yemek
89	General	eat lobster v.	ıstakoz yemek
90	General	eat lunch v.	öğle yemeği yemek
91	General	eat organic foods v.	organik besinler yemek
92	General	eat less v.	daha az yemek
93	General	eat banana v.	muz yemek
94	General	eat till you're full v.	doyana kadar yemek
95	General	eat until you're full v.	doyana kadar yemek
96	General	eat fried foods v.	kızartma yemek
97	General	eat crackers v.	kraker yemek
98	General	eat healthy foods v.	sağlıklı beslenmek
99	General	eat healthy foods v.	sağlıklı gıdalar yemek
100	General	eat one type of food v.	tek tip beslenmek
101	General	eat food out of cans v.	konserve ürünler yemek
102	General	eat food from tins v.	konserve ürünler tüketmek
103	General	eat food out of cans v.	konserve ürünler tüketmek
104	General	eat food from tins v.	konserve ürünler yemek
105	General	eat too much v.	çok yemek
106	General	eat an orange v.	portakal yemek
107	General	eat kebab v.	kebap yemek
108	General	eat grass v.	ot yemek
109	General	eat carrot v.	havuç yemek
110	General	not eat fast food v.	fast food yiyecekler tüketmemek
111	General	eat a sandwich v.	sandviç yemek
112	General	eat döner v.	döner yemek
113	General	eat local dishes v.	yöresel yemekler yemek
114	General	eat greedily v.	hapur hupur yemek
115	General	comfort-eat v.	sinirinden, sıkıntıdan yemek
116	General	comfort-eat v.	sinirinden, sıkıntıdan kendini yemeğe vermek
117	General	moth-eat v.	yiyip bitirmek
118	General	eat light v.	hafif yemek
119	General	dog-eat-dog adj.	amansız bencillikle karakterize olan
Phrasals
120	Phrasals	eat out v.	tamamen tüketmek
121	Phrasals	eat out v.	yiyip bitirmek
122	Phrasals	eat through v.	aşındırmak
123	Phrasals	eat out v.	dışarıda yemek
124	Phrasals	eat something out v.	dışarıda yemek
125	Phrasals	eat a meal out v.	dışarıda yemek
126	Phrasals	eat away at something v.	yavaş yavaş tüketmek
127	Phrasals	eat away at something v.	ufak ufak tüketmek
128	Phrasals	eat through v.	yıpratmak
129	Phrasals	eat away v.	yavaş yavaş yıpratmak
130	Phrasals	eat away v.	yavaş yavaş çürütmek
131	Phrasals	eat away v.	silip süpürmek
132	Phrasals	eat away v.	doyasıya yemek
133	Phrasals	eat away v.	iştahla yemek
134	Phrasals	eat into v.	kızdırmak
135	Phrasals	eat into v.	sinirlendirmek
136	Phrasals	eat into v.	kırmak
137	Phrasals	eat into v.	yavaş yavaş yıpratmak
138	Phrasals	eat into v.	yavaş yavaş tüketmek
139	Phrasals	eat into v.	yavaş yavaş yok etmek
140	Phrasals	eat on v.	içi içini yemek
141	Phrasals	eat on v.	yiyip bitirmek
142	Phrasals	eat out of v.	kabından yemek
143	Phrasals	eat out of v.	kutusundan yemek
144	Phrasals	eat into (something) v.	tırtıklamak
145	Phrasals	eat into (something) v.	yavaş yavaş tüketmek/sömürmek
146	Phrasals	eat into (something) v.	zaman içinde tüketmek
147	Phrasals	eat into (something) v.	eritmek
148	Phrasals	eat into (something) v.	yavaş yavaş aşındırmak/çürütmek
149	Phrasals	eat into (something) v.	yavaş yavaş yıpratmak
150	Phrasals	eat into (something) v.	yavaş yavaş yiyip bitirmek
151	Phrasals	eat out v.	evden dışarıda, restoran, kafe gibi bir yerde yemek yemek
152	Phrasals	eat out v.	içini yemek
153	Phrasals	eat out v.	bir şeyin içini yemek
154	Phrasals	eat out v.	haşlamak
155	Phrasals	eat out v.	çok fena azarlamak
156	Phrasals	eat out v.	sert biçimde/bir dille kınamak
157	Phrasals	eat (something) off v.	yemek
158	Phrasals	eat (something) off v.	yiyip bitirmek
159	Phrasals	eat (something) off v.	kemirmek
160	Phrasals	eat (something) off v.	aşındırmak
161	Phrasals	eat up v.	hepsini yemek
162	Phrasals	eat up v.	yiyip bitirmek
163	Phrasals	eat up v.	silip süpürmek
164	Phrasals	eat up v.	her yerini ısırmak
165	Phrasals	eat up v.	her yerinden sokmak
166	Phrasals	eat up v.	tüketmek
167	Phrasals	eat up v.	hepsini kullanmak/bitirmek
168	Phrasals	eat up v.	kökünü kurutmak
169	Phrasals	eat up v.	köküne kibrit suyu sıkmak
170	Phrasals	eat up v.	yemek
171	Phrasals	eat up v.	yutmak
172	Phrasals	eat up v.	kanmak
173	Phrasals	eat up v.	inanmak
174	Phrasals	eat up v.	aldanmak
175	Phrasals	eat up v.	doğru sanmak
176	Phrasals	eat up v.	bayılmak
177	Phrasals	eat up v.	çok beğenmek
178	Phrasals	eat up v.	çok sevmek
179	Phrasals	eat up v.	çok hoşlanmak
180	Phrasals	eat up v.	endişelendirmek
181	Phrasals	eat up v.	kaygı vermek
182	Phrasals	eat up v.	rahatsız etmek
183	Phrasals	eat up v.	içi içini kemirmek
184	Phrasals	eat up v.	içi içini yemek
185	Phrasals	eat up v.	düşündürmek
186	Phrasals	eat up v.	alt etmek
187	Phrasals	eat up v.	haklamak
188	Phrasals	eat up v.	yenmek
189	Phrasals	eat up v.	harcamak
190	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(birini) yavaş yavaş tüketmek
191	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(birini) ufak ufak tüketmek
192	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(birini) için için yemek
193	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(birini) içten içe rahatsız etmek/üzmek
194	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(bir şeyi) aşındırmak
195	Phrasals	eat (away) at (someone) v.	(bir şeyi yıpratmak
196	Phrasals	eat (something) out of (something) v.	(bir şeyi kabından) yemek
197	Phrasals	eat (something) out of (something) v.	(bir şeyi kutusundan) yemek
198	Phrasals	eat (something) out of (something) v.	(bir şeyi bir şeyden) yemek
199	Phrasals	eat (something) out of (something) v.	(bir şeyi) direkt (bir şeyden) yemek
200	Phrasals	eat something away v.	bir şeyi aşındırmak
201	Phrasals	eat something away v.	bir şeyi yavaş yavaş yıpratmak
202	Phrasals	eat something away v.	bir şeyi yavaş yavaş çürütmek
203	Phrasals	eat something away v.	bir şeyi küçük küçük yemek/tüketmek/eritmek
204	Phrasals	eat away at v.	git gide aşındırmak
205	Phrasals	eat away at v.	bir şeyi yavaş yavaş yıpratmak
206	Phrasals	eat away at v.	bir şeyi yavaş yavaş çürütmek
207	Phrasals	eat away at v.	bir şeyi küçük küçük yemek/tüketmek/eritmek
208	Phrasals	eat off v.	yiyip bitirmek
209	Phrasals	eat off v.	yemek
210	Phrasals	eat off v.	aşındırmak
211	Phrasals	eat off v.	kemirmek
212	Phrasals	eat somebody's lunch [us] v.	başka bir şirketin işini/pazar payını almak/götürmek
213	Phrasals	eat somebody's lunch [us] v.	birinin payını almak
214	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi hızlıca tüketmek
215	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi yiyip bitirmek
216	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi hızlıca eritmek
217	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi yemek (inanmak)
218	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi yutmak (inanmak)
219	Phrasals	eat something up v.	oltaya gelmek
220	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi beğenmek
221	Phrasals	eat something up v.	bir şeyi takdir etmek
222	Phrasals	eat through (something) v.	(bir şeyi) aşındırmak
223	Phrasals	eat through (something) v.	(bir şeyi) yıpratmak
224	Phrasals	eat someone up v.	birini yemek
225	Phrasals	eat someone up v.	birini yiyip bitirmek
226	Phrasals	eat someone up v.	birinin içini kemirmek
227	Phrasals	eat someone up v.	birini tüketmek
228	Phrasals	eat someone up v.	birinin her tarafını sokmak
229	Phrasals	eat someone up v.	birinin her tarafını ısırmak
230	Phrasals	eat someone up v.	birini bunaltmak
231	Phrasals	eat someone up v.	birini perişan etmek
232	Phrasals	eat someone up v.	birini mahvetmek
233	Phrasals	eat up with v.	ile yemek
234	Phrasals	eat up with v.	ile yiyip bitirmek
235	Phrasals	eat up with v.	ile içi içini yemek
236	Phrasals	eat up with v.	-den içi içini yemek
237	Phrasals	eat up with v.	ile tükenmek
238	Phrasals	eat up with something v.	bir şeyle tükenmek
239	Phrasals	eat up with something v.	bir şeyden içi içini yemek
Phrases
240	Phrases	let them eat themselves n.	bırakın birbirlerini yesinler
241	Phrases	we are what we eat expr.	ne yiyorsak oyuz
242	Phrases	you are what you eat expr.	yediğin ne ise, sen osun
243	Phrases	real men don't eat quiche expr.	erkek adam kiş yemez
244	Phrases	real men don't eat quiche expr.	erkek ol biraz
245	Phrases	real men don't eat quiche expr.	erkek gibi davran
246	Phrases	eat the rich expr.	zenginleri yiyin
Proverb
247	Proverb	let them eat cake	bırak pasta yesinler
248	Proverb	eat to live but do not live to eat	yaşamak için ye yemek için yaşama
249	Proverb	eat, drink, and be merry, for tomorrow we die	ye, iç, eğlen şu üç günlük dünyada
250	Proverb	eat, drink, and be merry, for tomorrow we die	ye, iç, eğlen; yarın yokuz
251	Proverb	he that would eat the kernel must crack the nut	emeksiz yemek olmaz
252	Proverb	you cannot have your cake and eat it	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
253	Proverb	eat to live not live to eat	yaşamak için ye yemek için yaşama
254	Proverb	eat to live, not live to eat	yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı
255	Proverb	you have to eat a peck of dirt before you die	(üzülme/dert etme) herkes payına düşeni yaşar/herkes sıkıntı yaşar
256	Proverb	eat a big mouthful, but don't make big promises	büyük lokma ye büyük söz söyleme
257	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	başarı yolu taşlıdır/zorludur
258	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir
259	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır
260	Proverb	he that would eat the fruit must climb the tree	meyveyi yemek isteyenin ağaca tırmanması gerekir
261	Proverb	he that would eat the fruit must climb the tree	emek olmadan yemek olmaz
262	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	başarı yolu taşlıdır/zorludur
263	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	istediğini elde etmek için bazı zorluklara katlanman gerekebilir
264	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	ekmek yemek isteyen elini hamura bulaştırır
265	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	aç elini kora sokar
266	Proverb	he that would eat the fruit must climb the tree	bir amaca ulaşmak için çalışmak/çaba sarf etmek gerekir
267	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	istediğine ulaşmak için risk almaktan korkmamalısın
268	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	istediğine ulaşmak için sıkıntılara/zorluklara katlanmalısın
269	Proverb	the cat would eat fish, but would not wet her feet	istediğine ulaşmak için elini taşın altına sokmalısın
270	Proverb	don't make yourself a mouse, or the cat will eat you	kuzu gibi olma, kurda yem olursun
271	Proverb	don't make yourself a mouse, or the cat will eat you	çekingen olma, hakkından gelirler
272	Proverb	don't make yourself a mouse, or the cat will eat you	çekingen olursan bunu fırsat bilirler/istismar ederler
273	Proverb	don't make yourself a mouse, or the cat will eat you	ses çıkarmazsan/kuzu gibi olursan bunu fırsat bilirler
274	Proverb	we (all) have to eat a peck of dirt before we die	ufak tefek sağlıksız şeylerden/kaçamaklardan zarar gelmez/ölmeyiz
275	Proverb	we (all) have to eat a peck of dirt before we die	azıcık kirden/pislikten zarar gelmez/ölmeyiz
276	Proverb	you can't eat your cake and have it (too)	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
277	Proverb	you can't have your cake and eat it	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
278	Proverb	you can't have your cake and eat it(, too)	hem pastam dursun hem karnım doysun diyemezsin
279	Proverb	you cannot have your cake and eat it too	hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin olmaz
Colloquial
280	Colloquial	big fish eat little fish n.	büyük balık küçük balığı yer
281	Colloquial	a dog-eat-dog world n.	kurtlar sofrasına dönmüş dünya
282	Colloquial	eat for two n.	iki kişilik yemek
283	Colloquial	eat for two n.	hamileyken hem kendi hem karnındaki bebeği için yemek
284	Colloquial	eat and run v.	bir şeyler atıştırıp gitmek
285	Colloquial	eat chocolate v.	çikolata yemek
286	Colloquial	eat pork v.	domuz eti yemek
287	Colloquial	eat more than his fair share v.	hakkından fazlasını yemek
288	Colloquial	eat up v.	şevkle dinlemek
289	Colloquial	eat up v.	hevesle dinlemek
290	Colloquial	eat up v.	kötü etkilemek
291	Colloquial	eat up v.	(bir mesafeyi) hızlıca gitmek
292	Colloquial	eat up v.	uçarcasına gitmek
293	Colloquial	eat (someone or something) v.	bedelini ödemek
294	Colloquial	eat (someone or something) v.	içini kemirmek
295	Colloquial	eat (someone or something) v.	aklını kemirmek
296	Colloquial	eat (someone or something) v.	zihnini kurcalamak
297	Colloquial	eat (someone or something) v.	rahatsız etmek
298	Colloquial	eat one’s gun v.	silahı kendi ağzına sokarak/dayayarak intihar etmek
299	Colloquial	eat one’s gun v.	silahı damağına dayayıp intihar etmek
300	Colloquial	eat me v.	bok yemek
301	Colloquial	eat me v.	pislik yemek
302	Colloquial	eat me v.	kötü/aşağılayıcı muameleye katlanmak
303	Colloquial	eat me v.	yiyişmek
304	Colloquial	eat me v.	tutkulu öpüşmek
305	Colloquial	have something to eat v.	yemek yemek
306	Colloquial	have something to eat v.	bir şeyler yemek
307	Colloquial	eat it up v.	hepsini yemek
308	Colloquial	eat it up v.	yiyip bitirmek
309	Colloquial	eat it up v.	silip süpürmek
310	Colloquial	eat it up v.	yemek
311	Colloquial	eat it up v.	yutmak
312	Colloquial	eat it up v.	kanmak
313	Colloquial	eat it up v.	inanmak
314	Colloquial	eat it up v.	aldanmak
315	Colloquial	eat it up v.	doğru sanmak
316	Colloquial	eat it up v.	bayılmak
317	Colloquial	eat it up v.	çok beğenmek
318	Colloquial	eat it up v.	çok sevmek
319	Colloquial	eat it up v.	çok hoşlanmak
320	Colloquial	eat (one's) gun v.	kendi ağzına kurşun sıkmak
321	Colloquial	eat (one's) gun v.	tabancayı ağzına sokup ateşleyerek intihar etmek
322	Colloquial	eat (one's) greens v.	sebzelerini/yeşilliklerini yemek
323	Colloquial	good enough to eat adj.	hoş görünüşlü
324	Colloquial	good enough to eat adj.	fevkalade güzel
325	Colloquial	good enough to eat adj.	harika görünen
326	Colloquial	eat your heart out! expr.	çatla da patla!
327	Colloquial	eat out your heart! expr.	çatla!
328	Colloquial	eat out your heart! expr.	çatla da patla!
329	Colloquial	have one's cake and eat it too expr.	hem karnım doysun hem pastam dursun
330	Colloquial	eat one's cake and have it too expr.	hem karnım doysun hem pastam dursun
331	Colloquial	eat one's cake and have it too expr.	hem pastam dursun hem karnım doysun
332	Colloquial	have one's cake and eat it too expr.	hem pastam dursun hem karnım doysun
333	Colloquial	men kill animals and eat their flesh expr.	insanlar hayvanları öldürüp etlerini yiyor
334	Colloquial	so clean you could eat off the floor expr.	tertemiz
335	Colloquial	I’ll eat my hat! expr.	… olursa ben de kendimi keseceğim
336	Colloquial	I’ll eat my hat! expr.	çok şaşırmak
337	Colloquial	I’ll eat my hat! expr.	afallamak
338	Colloquial	I’ll eat my hat! expr.	… olursa ben de ne olayım
339	Colloquial	I’ll eat my hat! expr.	… olursa ben de adam değilim
340	Colloquial	eat me expr.	şeyimi/bir tarafımı ye
341	Colloquial	eat me expr.	çükümü/sikimi ye
342	Colloquial	eat me expr.	götümü ye
343	Colloquial	(one) is not going to eat (someone) expr.	(biri birini) yemez
344	Colloquial	(one) is not going to eat (someone) expr.	(birinden) çekinecek/korkacak bir şey yok
345	Colloquial	(one) is not going to eat (someone) expr.	(birinden) çekinmeye/korkmaya gerek yok
346	Colloquial	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.	(birinin) bir tek (birini) canlı canlı yemediği kaldı
347	Colloquial	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.	(biri) neredeyse (birini) canlı canlı yiyecekti
348	Colloquial	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.	(biri birini) neredeyse çiğ çiğ yedi
349	Colloquial	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.	(biri birinin) canına okudu
350	Colloquial	eat at joe's [cliché] expr.	restoranımıza bekleriz
351	Colloquial	eat at joe's [cliché] expr.	restoran reklamı yapmak için kullanılan standart bir ifade
352	Colloquial	eat your heart out expr.	bak işine
353	Colloquial	eat your heart out expr.	işine baksın
354	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	ye, iç, eğlen
355	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	yiyin, için, eğlenin
356	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	yemenize, içmenize, eğlenmenize bakın
357	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	yemene, içmene, eğlenmene bak
358	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	gönlünce ye, iç, eğlen
359	Colloquial	eat, drink, and be merry expr.	gönlünüzce yiyin, için, eğlenin
360	Colloquial	he/she won't eat you expr.	merak etme seni yemez
361	Colloquial	he/she can talk/eat for england [uk] expr.	çok fazla konuşur, yer
362	Colloquial	you eat with that mouth? expr.	(küfürlü konuşanlara söylenir) bu ağızla mı yemek yiyorsun?
363	Colloquial	you eat with that mouth? expr.	ağzına hiç yakışıyor mu?
364	Colloquial	eat up! exclam.	tıkın!
365	Colloquial	eat up! exclam.	ye bitir!
366	Colloquial	eat up! exclam.	sil süpür!
Idioms
367	Idioms	so clean you could eat off the floor n.	(o kadar temiz ki) bal dök yala
368	Idioms	a bite to eat n.	atıştırma
369	Idioms	a bite to eat n.	hızlı bir yemek
370	Idioms	a bite to eat n.	ayak üstü yemek
371	Idioms	dog eat dog n.	kıyasıya rekabet
372	Idioms	dog eat dog n.	kıran kırana rekabet
373	Idioms	dog eat dog n.	kıran kırana mücadele
374	Idioms	dog eat dog n.	mücadeleli durum
375	Idioms	eat dirt v.	burnu sürtülmek
376	Idioms	eat the seed corn v.	açlığın önüne geçmek için geçici çareler bulmak
377	Idioms	eat the seed corn v.	kuru ekmekle idare etmek
378	Idioms	eat dirt v.	tamamen boyun eğmek
379	Idioms	eat the bread of idleness v.	başkasının sırtından geçinmek
380	Idioms	eat the bread of idleness v.	başkasının ekmeğini yemek
381	Idioms	eat the bread of idleness v.	geçimini başkasından sağlamak
382	Idioms	eat the bread of idleness v.	başkasının kazancıyla geçinmek
383	Idioms	eat the bread of idleness v.	ekmek elden su gölden yaşamak
384	Idioms	eat (away) at (someone's) conscience v.	içi içine yemek
385	Idioms	eat (away) at (someone's) conscience v.	(birinin) vicdanını sızlatmak
386	Idioms	eat (away) at (someone's) conscience v.	içine dert olmak
387	Idioms	eat voraciously v.	agop'un kazı gibi yutmak
388	Idioms	eat out of someone's hand v.	avucunun içinde olmak
389	Idioms	eat out of someone's hand v.	avucunun içine almak
390	Idioms	eat like a bird v.	az yemek
391	Idioms	eat like a bird v.	azıcık yemek
392	Idioms	make someone eat crow v.	birine ağzının payını vermek
393	Idioms	eat one's salt v.	birinin konuğu olmak
394	Idioms	make someone eat crow v.	birine haddini bildirmek
395	Idioms	will eat someone for breakfast v.	birisini kolayca yenmek
396	Idioms	get a bite to eat v.	birşeyler atıştırmak
397	Idioms	eat humble pie v.	burnunu sürtmek
398	Idioms	eat someone out v.	birisini azarlamak
399	Idioms	eat somebody alive v.	birisini çiğ çiğ yemek
400	Idioms	grab a bite to eat v.	bir şeyler atıştırmak
401	Idioms	eat humble pie v.	burnu sürtülmek
402	Idioms	eat someone up inside v.	birini içten içe yiyip bitirmek
403	Idioms	eat one's salt v.	birinin sofrasına konuk olmak
404	Idioms	eat someone's lunch v.	birisine karşı kazanmak
405	Idioms	eat someone out v.	birisini fırçalamak
406	Idioms	eat crow v.	bozum olmak
407	Idioms	eat high on the hog v.	bir eli yağda bir eli balda olmak
408	Idioms	eat one's words v.	döneklik yapmak
409	Idioms	eat someone's lunch v.	dövmek
410	Idioms	eat high on the hog v.	çok rahat bir yaşam sürmek
411	Idioms	eat one's head off v.	domuz gibi yemek
412	Idioms	eat someone alive v.	çiğ çiğ yemek
413	Idioms	eat one's heart out v.	çok üzülmek
414	Idioms	eat one's head off v.	çok fazla yemek
415	Idioms	eat humble pie v.	hatasını itiraf etmek
416	Idioms	eat one's cake and have it too v.	hak ettiğinden fazlasını istemek
417	Idioms	eat, drink and be merry v.	gününü gün etmek
418	Idioms	have one's cake and eat it too v.	hak ettiğinden fazlasını istemek
419	Idioms	eat humble pie v.	hatasını kabul etmek
420	Idioms	will eat someone for breakfast v.	hezimete uğratmak
421	Idioms	eat like a horse v.	fil gibi yemek
422	Idioms	eat something off v.	eritmek
423	Idioms	eat something off of something v.	eritmek
424	Idioms	make someone eat crow v.	hatasını kabul ettirmek
425	Idioms	eat away at someone v.	içi içini yemek
426	Idioms	eat one's heart out v.	içi içini yemek
427	Idioms	eat one's heart out v.	kendini yemek
428	Idioms	eat like a bird v.	kuş gibi yemek
429	Idioms	eat out of someone's hand v.	kontrolü altında olmak
430	Idioms	will eat someone for breakfast v.	kolayca üstesinden gelmek
431	Idioms	have one's cake and eat it too v.	ne yardan geçmek ne de serden geçmek
432	Idioms	have one's cake and eat it too v.	ne yardan ne serden geçmek
433	Idioms	have one's cake and eat it v.	ne yardan ne serden geçmek
434	Idioms	eat one's cake and have it too v.	ne yardan ne de serden geçmek
435	Idioms	eat one's cake and have it too v.	ne yardan ne serden geçmek
436	Idioms	eat high on the hog v.	lüks içinde yaşamak
437	Idioms	eat one's heart out v.	kendini yemek/bitirmek
438	Idioms	have one's cake and eat it too v.	ne yardan ne de serden geçmek
439	Idioms	eat out of someone's hand v.	parmağında oynatmak
440	Idioms	eat someone out of house and home v.	silip süpürmek
441	Idioms	eat one's words v.	sözünü geri almak
442	Idioms	eat one's own words v.	sözünü geri almak
443	Idioms	eat up v.	silip süpürmek
444	Idioms	eat one's words v.	sözlerini yemek
445	Idioms	eat one's words v.	tükürdüğünü yalamak
446	Idioms	eat crow v.	tükürdüğünü yalamak
447	Idioms	eat one's head off v.	tıka basa yemek
448	Idioms	eat humble pie v.	tükürdüğünü yalamak
449	Idioms	eat one's own words v.	tükürdüğünü yalamak
450	Idioms	eat one's fill v.	tıka basa yemek
451	Idioms	eat a humble pie v.	tükürdüğünü yalamak
452	Idioms	eat until it comes out of one's ears v.	tıka basa yemek
453	Idioms	eat something off of something v.	tüketmek
454	Idioms	have to eat one's words v.	tükürdüğünü yalamak
455	Idioms	eat like a pig v.	tıka basa yemek
456	Idioms	make someone eat crow v.	tükürdüğünü yalatmak
457	Idioms	eat something off v.	tüketmek
458	Idioms	eat away v.	yavaş yavaş aşındırmak
459	Idioms	eat something off of something v.	yiyip bitirmek
460	Idioms	eat someone's lunch v.	yenmek
461	Idioms	eat something off v.	yiyip bitirmek
462	Idioms	eat humble pie v.	yanıldığını kabul etmek
463	Idioms	eat up v.	yiyip tüketmek
464	Idioms	eat away v.	yavaş yavaş yok etmek
465	Idioms	will eat someone for breakfast v.	zorlanmadan alt etmek
466	Idioms	eat away v.	yavaş yavaş yemek
467	Idioms	eat out of house and home v.	yemeği silip süpürmek
468	Idioms	eat humble pie v.	yanıldığını itiraf etmek
469	Idioms	eat up v.	yiyip bitirmek
470	Idioms	eat someone's dust v.	(birinin) gerisinde/arkasında kalmak
471	Idioms	eat someone's dust v.	tozunu yutmak
472	Idioms	eat someone's dust v.	nal toplamak
473	Idioms	eat (one's) hat v.	… olursa ben de kendimi keseceğim?
474	Idioms	eat (one's) hat v.	çok şaşırmak
475	Idioms	eat (one's) hat v.	afallamak
476	Idioms	eat (one's) hat v.	… olursa ben de ne olayım
477	Idioms	eat (one's) hat v.	… olursa ben de adam değilim
478	Idioms	eat (one's) shirt v.	lafını/söylediğini yutmak
479	Idioms	eat (one's) shirt v.	lafını/söylediğini geri almak
480	Idioms	eat (one's) shirt v.	kayba/zarara uğramak
481	Idioms	eat (one's) shirt v.	elindekini avucundakini kaybetmek/yitirmek
482	Idioms	eat (one's) shirt v.	elinde avucunda kalmamak
483	Idioms	eat (one's) shirt v.	dımdızlak ortada kalmak
484	Idioms	eat (one's) wheaties v.	kendini fiziksel ve zihinsel olarak zor bir göreve/aktiviteye hazırlamak
485	Idioms	eat (one's) wheaties v.	gücünü toplamak
486	Idioms	eat (one's) wheaties v.	güç toplamak
487	Idioms	eat (one's) wheaties v.	enerji toplamak (wheaties isminde bir kahvaltılık gevrek için yapılan reklamdaki "şampiyonların kahvaltısı" ifadesine istinaden türetilmiş bir ifade)
488	Idioms	eat (one's) young v.	daha düşük kademede/pozisyonda olanları ihmal etmek
489	Idioms	eat (one's) young v.	daha düşük kademede/pozisyonda olanlara sert eleştirilerde bulunmak
490	Idioms	eat (one's) young v.	daha düşük kademede/pozisyonda olanlara psikolojik şiddet uygulamak
491	Idioms	eat (one's) young v.	daha düşük kademede/pozisyonda olanlara yüklenmek
492	Idioms	eat (one's) young v.	daha düşük kademede/pozisyonda olanlara mobing yapmak
493	Idioms	eat high off the hog v.	maddi durumu iyi olmak
494	Idioms	eat high off the hog v.	yüksek standartta hayat yaşamak
495	Idioms	eat high off the hog v.	her şeyin en iyisine sahip olmak
496	Idioms	eat high off the hog v.	kral gibi yaşamak
497	Idioms	eat high off the hog v.	bolluk/varlık içinde yaşamak
498	Idioms	(be) good enough to eat v.	fevkalade güzel olmak
499	Idioms	(be) good enough to eat v.	hoş görünüşlü olmak
500	Idioms	(be) good enough to eat v.	harika görünmek