gibi - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

gibi



Bedeutungen von dem Begriff "gibi" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 50 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
gibi as prep.
gibi like prep.
General
gibi as good as adj.
gibi what adj.
gibi just as adv.
gibi quasi adv.
gibi in the way (that) adv.
gibi in the manner adv.
gibi something like adv.
gibi as it were adv.
gibi about adv.
gibi all but adv.
gibi some like prep.
gibi around prep.
gibi such prep.
gibi like prep.
gibi the way (that) conj.
gibi in the manner that conj.
gibi in such a manner that conj.
gibi in such a way that conj.
gibi as if conj.
gibi in the way that conj.
gibi the way that conj.
gibi as well as conj.
gibi as though conj.
gibi ai (as if) abrev.
gibi ai (as if) abrev.
Phrases
gibi at about adv.
gibi as in expr.
gibi in the way of expr.
gibi as is expr.
gibi on the lines of ... expr.
gibi along the lines of ... expr.
gibi as per expr.
Colloquial
gibi alike adv.
gibi kinda (kind of) expr.
gibi along the lines of something expr.
gibi sorta (sort of) expr.
gibi along the lines of expr.
gibi along the lines of expr.
gibi as if/as though expr.
gibi cetera expr.
gibi comme expr.
gibi if you like [uk] expr.
Idioms
gibi after the fashion of expr.
gibi on the lines of expr.
gibi on the lines of expr.
Law
gibi quasi adv.
Technical
gibi like adv.
gibi such as expr.

Bedeutungen, die der Begriff "gibi" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
kral, padişah gibi taht sahibi devlet başkanı sovereign n.
atmak (çıkarmak gibi) discard v.
sarkaç gibi sallanmak oscillate v.
yapar gibi görünmek pretend v.
köle gibi çalışmak slave v.
solucan gibi kıvrılarak ilerlemek worm v.
gaz gibi gaseous adj.
canavar gibi monstrous adj.
cin gibi quick-witted adj.
cin gibi sharp-witted adj.
bebek gibi baby-like adj.
kedi gibi catty adj.
General
prens gibi olma princeliness n.
cehennem gibi yer inferno n.
yay gibi olma whippiness n.
müşterilerinin bar gibi bir tezgahın önünde oturduğu ufak lokanta snack bar n.
ev gibi olan hominess n.
bir dağın zirvesi vb gibi harita üzerinde belirlenmiş bir yükseklik spot height n.
köpek gibi davranış doggery n.
deli kızın çeyisi gibi scattered all over n.
torba gibi olma bagginess n.
tesisat işlerinde kullanılan parça (rakor/manşon gibi) fitting n.
artist gibi kız cracker n.
pizza gibi hazır yiyecekler fast food n.
aynı rota üzerinde yol alan gemi tren gibi taşıtların seferleri arasındaki zaman headway n.
dev gibi kadın giantess n.
odun gibi görünmesini sağlama engraining n.
oyuncak bebek gibi olma dollishness n.
emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey fringe benefit n.
gök gürlemesi gibi ses peal n.
ç, ş harflerindeki gibi çengel cedilla n.
hücre gibi ve kapısız ufak oda alcove n.
ahır gibi ev sty n.
liman gibi kıyıya yakın veya kıyıda bulunan bölge waterfront n.
mavi gibi olma bluishness n.
in gibi dark and narrow place n.
kuş gibi şakıma warbling n.
inci gibi (diş) pearly n.
rüya gibi durum idyll n.
ağ gibi olma reticulation n.
sülük gibi yapışma leeching n.
vadi gibi çukurluk bir alan üzerinden kara veya demiryolunu geçiren ayaklı köprü viaduct n.
ahır gibi ev pigsty n.
ayakta meze gibi yiyeceklerin atıştırıldığı lokanta snack bar n.
gaga gibi çıkıntı rostrum n.
dikenli bitki (böğürtlen gibi) bramble n.
arı kovanı gibi yer hive n.
peri gibi fairy n.
çalı gibi olma bushiness n.
kurt gibi saldırarak yeme wolfing n.
karavan gibi kullanılan minibüs camper n.
(ark/kanal gibi üstü açık) suyolu watercourse n.
ruh gibi olma etherealness n.
sırık gibi kimse beanpole n.
köle gibi sadık uşak man friday n.
saçak gibi tüyler frill n.
domuz gibi olma hoggishness n.
kıta gibi tek parçadan oluşan kara parçası land mass n.
köle gibi çalıştırılan kimse peon n.
hızır gibi yetişen devlet kuşu godsend n.
gazete vb gibi hediye giveaway n.
çatal bıçak gibi eşya tableware n.
şeytan gibi tip devil n.
tımarhane gibi bir yer bedlam n.
hayvanın ısırmasına veya zararlı bir şey yemesine engel olmak için ağzına takılan tel, deri gibi kaf mouthpiece n.
matem çanı gibi ağır ağır çalma knelling n.
kutu gibi olma boxiness n.
hükümet tarafından okul binası yapımı gibi işler için verilen toprak land grant n.
ölü gibi olma effeteness n.
bir emir gibi yapılan istek demand n.
alev gibi parlama flamboyance n.
telefon vb gibi teknolojik gelişmelerin insanların arasındaki mesafeyi ortadan kaldırması glocalization n.
ahır gibi ev hovel n.
yılan gibi hain kimse viper n.
çocuk gibi olma childlikeness n.
misk gibi kokma durumu muskiness n.
leş gibi kokan kimse stinker n.
deri gibi leatheriness n.
fırın gibi yer furnace n.
gömme dolap (gardırop işlevi gören sandık odası gibi) closet n.
havaalanı/otobüs garı gibi yerlerde gelen ve giden yolcuların ilgili işlemlerinin yapıldığı bina terminal n.
konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası lineup n.
kerestenin içindeki toz gibi çürüklük dry rot n.
özellikle güney afrika'da yuvarlak kulübe vb gibi basit yapı rondavel n.
konuşur gibi okuma recitative n.
hamur gibi olma pastiness n.
bank (park vb gibi yerlerdeki) park bench n.
kemer gibi sarma engirdling n.
cin gibi çocuk elf n.
kabuk gibi husky n.
tuvalet malzemeleri (sabun/diş macunu/kolonya gibi) toiletries n.
ceviz gibi yemişlerin kabuğu nutshell n.
yerlisi gibi olma endenization n.
çığ gibi büyüme snowballing n.
saray gibi olma palatialness n.
rüya gibi şey dream n.
adam gibi adam a gentleman n.
şeytan gibi gösterme demonisation n.
domuz gibi strong n.
arı gibi çalışan kimse grub n.
erkek gibi kız tomboy n.
ceviz gibi kabuklu yemiş nut n.
kısa şiir (tekerleme gibi) jingle n.
otobüs gibi kamunun ihtiyaçlarına yönelik işletilen araç public service vehicle n.
taşıt gibi nesnelerin varlığını ve mesafesini saptama sistemi radar n.
peynir gibi olma cheesiness n.
ağır silahlar (top gibi) artillery n.
insana alay gibi gelen bir tesadüf irony n.
çocuk gibi ağlayan kimse cry baby n.
girdap gibi dönme swirl n.
yaratık gibi olma durumu creatureliness n.
olgunlaşmış karahindiba tohumlarının çiçek sapından kopmadan önceki beyaz ve tüy gibi top hali puffball n.
lapa gibi şey mush n.
bıçak gibi saplanma stab n.
içine krem, ilaç gibi maddeler konulan plastik boru cylinder n.
çatlak gibi görünen desen crackle n.
ilaçmış gibi verilen fonksiyonsuz madde placebo n.
normalden daha büyük penisi varmış gibi davranan delow n.
su veya hava gibi bir ortamda taşıma wafting n.
yün gibi saç wool n.
çifte merdiven (çit gibi bir bölmenin üstünden geçmek için yapılmış) stile n.
dipsiz gibi görünen yer abyss n.
tekne (gemi/vapur/sandal/yat gibi) boat n.
gemi, uçak gibi bir araçta çalışanlar crew n.
arı gibi çalışan kimse bee n.
şeftali gibi etli meyvelerin çekirdeği pit n.
iz (ciltte kalan çiçek izi gibi) pit n.
ot gibi yaşama vegetation n.
kağıt gibi olma paperiness n.
batak gibi koy slough n.
canfes gibi yaprak thin and smooth leaf n.
halat gibi dolaştırma kinking n.
fırça gibi sakal stubble n.
kemer gibi sarma engirding n.
caz gibi olma jazziness n.
kum tanesi gibi taş parçacığı grit n.
dağ gibi olma mountainousness n.
molekül vb gibi şeylerin yakınlık sırası the affinity order of n.
taşkın sevgi gibi hisleri açığa vurma emoting n.
başkasının istediği gibi kullandığı kimse tool n.
roman gibi yaşayan kimse gypsy n.
cehennem gibi hellishness n.
para ve bunun gibi menfaatler sağlayarak ya da hile ile jüriyi etkileme embracery n.
hamam gibi yer furnace n.
alt sınıf öğrencilerini uşak gibi kullanma fagging n.
ayı gibi kaba ve sert bearishness n.
kol ve bacak gibi vücuda eklemle bağlı organ limb n.
savaş gibi nedenlerle vatanını terk etmek zorunda bırakılmış kimse displaced person n.
ev gibi olan homeyness n.
saman alevi gibi bir şey flash in the pan n.
kompliman gibi gözüken eleştiri backhanded compliment n.
otobüs gibi taşıtlarda bulunan ve yapılan hızı, duraklamaların süresini ve sürücünün ne kadar direks tachograph n.
tavşan kuyruğu gibi küçük kuyruk scut n.
bir hastane gibi kurumun başkanı olan kadın matron n.
kalbi deli gibi attıran erkek heartthrob n.
kabak gibi ortada olma flagrancy n.
top gümbürtüsü gibi ses peal n.
diş gibi çıkıntı dentation n.
çalı gibi oluş bushiness n.
ata biner gibi oturma straddle n.
gülle gibi a dead weight n.
engel (çit/duvar/korkuluk gibi) barrier n.
süt gibi olma milkiness n.
tüy gibi saç fuzz n.
kabus gibi şey incubus n.
yılan gibi kıvrılan şey serpent n.
mantar gibi büyüme mushroom growth n.
bomba gibi şey dynamite n.
ağaçlık veya kameriye gibi gölgeli bir yere koyma embowering n.
nur topu gibi çocuk cherub n.
tüy gibi hafif kimse featherweight n.
bahama adaları, büyük antiller, küçük antiller gibi karayip denizini çevreleyen adalar west indies n.
hayvan gibi tip yahoo n.
soğuğa karşı dış giysi (palto/ceket/şal gibi) wrap n.
ulaşım yolu trafiğinin yavaşlatılması amacıyla yapılan tümsek gibi engeller traffic calming n.
köle gibi çalıştırılan kimse dogsbody n.
çilek, kiraz gibi meyveler berry n.
ıslık gibi keskin bir ses swish n.
nabız gibi atış pulsing n.
burun gibi çıkıntı nose n.
tipik olarak kuzey amerika'nın batısında görülen toz gibi çok ince yağan kar champagne powder n.
saman gibi gıdası az yiyecek roughage n.
mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı crooner n.
dev gibi olma enormousness n.
karınca gibi kaynaşan bir kalabalık a seething crowd n.
vuracak gibi yapma feint n.
adam gibi adam an upright man n.
karşı cins gibi giyinen ve davranan kimse transvestite n.
yapar gibi görünme pretending n.
düşme vb gibi nedenlerle özellikle kafada oluşan sakatlıklar concussions n.
baykuş gibi olma owlishness n.
kedi yavrusu gibi oynak olma kittenishness n.
papağan gibi tekrarlama parroting n.
şeytan gibi gösterme demonization n.
ev şekline sokulmuş veya ev gibi kullanılan tekne houseboat n.
koyun gibi tip sheep n.
altın gümüş gibi kıymetli madenler precious metals n.
gereği gibi kullanmama abuse n.
hayvan yemi (saman/ot gibi) fodder n.
baba gibi davranış paternalism n.
jöle gibi olma gelatinousness n.
sakız gibi gumminess n.
şaka gibi görünen iğneleyici söz snide n.
haber (mektup/not/telgraf gibi iletilen) communication n.
canlı gibi görünen lifelikeness n.
dalga gibi yükselip alçalan konuşma sesi a ripple of conversation n.
halat gibi dolaşma kinking n.
yeşim gibi yeşil jade n.
deve gibi huge person n.
genç kız gibi olma maidenliness n.
nabız gibi atma pulsing n.
hızır gibi yetişen şey godsend n.
böcek ve yılan gibi hayvanların dökülmüş kabuk veya derileri exuviae n.
bal gibi tatlı olma mellifluousness n.
hoverkraft gibi taşıtların havasını içeren esnek kuşak skirt n.
kümes gibi bina rookery n.
bomba gibi haber shattering piece of news n.
kuru ve çabuk tutuşan madde (kav gibi) tinder n.
çalı gibi gür saç shock n.
milyoner gibi bir şey a kind of millionaire n.
taşkın sevgi gibi hisleri açığa vuran emoter n.
yerlisi gibi olma endenisation n.
su ve hava gibi bir ortamda taşıma waftage n.
köle gibi çalıştırılan kimse drudger n.
sünger gibi olma sponginess n.
ağ gibi sarma enmeshment n.
kara kehribar gibi parlak siyah jet black n.
kuzu gibi masum ve zayıf kimse lamb n.
voleybol ve basketbol gibi bazı sporlarda takımların oyun arasında aldıkları kısa dinlenme süreleri stopover n.
uzayıp giden şeylerin kesiştikleri veya birleştikleri yer (akarsu, yol gibi) crossroad n.
köle gibi çalıştıran patron sweater n.
portre gibi etkileyicilik picturesqueness n.
küçük bir gemi gibi kullanılabilen tek direkli büyük sandal sloop n.
sallanma (sarkaç gibi) swing n.
buz gibi olma durumu frigidness n.
çil yavrusu gibi dağılma stampede n.
kaya gibi kuvvetli şey rock n.
yeryüzüyle gökyüzünün birleşmiş gibi göründüğü yer horizon n.
solucan gibi çıkıntı vermiform appendix n.
kız gibi erkek girlie man n.
domuz ağılı gibi pis ev (oda) pigsty n.
tahıldan yapılmış kahvaltılık yiyecek (mısır gevreği gibi) cereal n.
meyve gibi fruitiness n.
başkasıymış gibi davranma feigning n.
deniz nehir göl gibi su adları bilimi hydronomy n.
zincirlerden kurtulma şovu sunan sanatçı (houdini gibi) escapologist n.
zincirlerden kurtulma şovu (houdini gibi) escapology n.
kalkan gibi organ scutellum n.
çocuk gibi oynayan skylarker n.
ıslık gibi ses çıkarma sibilating n.
sağanak gibi showeriness n.
köle gibi çalışma slaving n.
etek gibi tasarlanmış elbise shirtdress n.
melek gibi insan angel n.
bıçak gibi saplanan acı stitch n.
nurtopu gibi çocuk cherub n.
kendi malı gibi kullanma conversion to one's own use n.
vücudun hareket etmesiyle oluşan durum (deniz tutması gibi) kinetosis n.
iş günü gibi tatil busman's holiday n.
köle gibi çalışan trimer n.
kiraz, şeftali gibi meyvelerin çekirdeği nutlet n.
buz mavisi gibi gridelin n.
girdap gibi kaynama gurgitation n.
atkı kaşkol veya fular gibi boyna sarılan aksesuar neckwear n.
atkı kaşkol veya fular gibi boyna sarılan aksesuar neckpiece n.
mutfak eşyası gibi markette satılan ama yiyecek olmayan her bir şey nonfood n.
topluluk gibi olmayan noncommunity n.
miyavlar gibi inleme mewling n.
hiç bitmeyecekmiş gibi konuşma blue streak n.
(devletin/hükümetin/bir kuruluşun/patronun) kendine bağlı bireylere karşı babanın çocuğuna davrandığı gibi davranması paternalism n.
köle gibi çalışan kimse hard worker n.
mantar gibi çoğalma mushrooming n.
çalıntı eseri kendininmiş gibi yayımlama plagiarising n.
çalıntı eseri kendininmiş gibi yayımlama plagiarizing n.
hızır gibi yetişen yardım deus ex machina n.
hızır gibi yetişen biri ya da bir yardım deus ex machina n.
melek gibi kimse angel n.
halı gibi yumuşak ev eşyaları soft furnishing n.
gibi gelme feeling n.
ayna gibi full gloss n.
yangından mal kaçırır gibi hurry-scurry n.
süpermarketteki gibi alınan malların hesabının yapılıp ödendiği tezgah check-out counter n.
gümrükten mal kaçırır gibi hurry-scurry n.
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) war-horse n.
ünlü insanları tanıyormuş gibi hava atan name-dropper n.
ünlü insanları tanıyormuş gibi yaparak çevresinde prim yapmaya çalışan kimse name-dropper n.
çöplük gibi yer cesspool n.
lok (panama kanalı gibi) lock n.
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi deal at arm's length with someone n.
ıslık gibi ses çıkarma wooshing n.
kiler gibi küçük oda still room n.
kiler gibi küçük oda stillroom n.
rüyada olduğu gibi bir dizi tutarsız hayal phantasmagoria n.
bitki gibi büyüme vegetation n.
domuz gibi homurdanma grunting n.
dağ gibi bulaşık a mountain of washing up n.
(elektrik/doğalgaz vb) gibi hizmet faturası utility bill n.
dağ gibi dalgalar mountainous waves n.
ayı gibi sarılma bear hug n.
cehennem gibi yer hellhole n.
(mecmua gibi süreli yayınlar için) sayı issue number n.
köle gibi çalışan hard worker n.
köle gibi çalışan striver n.
sigara dumanı gibi yükselen bulutlar billowing clouds n.
film gibi hikaye a movie-like story n.
yengeç gibi crabwise n.
evlilik, nikah, vaftiz gibi törenleri yöneten din görevlisi officiant n.
tel gibi olma stringiness n.
imkansız gibi görünen bir görev a seemingly impossible task n.
bilmece gibi konuşan riddler n.
olması gerektiği gibi olma durumu oughtness n.
(balıkçılık/avcılık gibi) dışarıda vakit geçiren kimse outdoorsman n.
tren gibi araçlarda koltuklara özellikle başın konduğu bölümlere konulan örtü seat sock n.
kılıç gibi azı dişleri scimitar-like tusks n.
kişinin marka tercihleriyle (tarzı vb gibi) fiziksel görünümle ayırt edilen kimliği external personality n.
taş gibi ifadesiz yüz a stony face n.
(dalga geçmek veya karşıdakine katılmama gibi durumları ifade etmek veya konuşmanın bir yerine dikkat çekmek için) ellerle havada yapılan tırnak işareti air quote n.
konuşur gibi okunan beste recitative n.
konuşur gibi okuma (şarkı) recitative n.
restoranlarda müşterilerin girmesine izin verilmeyen mutfak gibi kısımlar back-of-the-house n.
eski bir şeyin taklidini yapma/eski gibi gösterme antiquing n.
bir şeyi antika gibi gösterme antiquing n.
antika gibi görünmesini sağlama antiquing n.
bir şeyi antika gibi gösterme archaisation n.
antika gibi görünmesini sağlama archaisation n.
malikane vb gibi göz alıcı ev des res n.
köpek gibi yüzme doggie-paddle n.
köpek gibi yüzme dog paddle n.
köpek gibi yüzme doggy paddle n.
tesis/garaj vb gibi mahallerde kullanılan otomatik demir bariyer boom gates n.
tesis/garaj vb gibi mahallerde kullanılan otomatik demir bariyer boom barrier n.
(özellikle düğün vb. gibi davetlerde giyilen) resmi elbise/smokin/takım elbise morning suit n.
özellikle düğün vb. gibi davetlerde giyilen resmi kıyafet morning suit n.
kızılderili saçı gibi kenarları kazınmış sadece ortada bırakılmış saç modeli mohawk n.
(temizlik vs gibi) ev işleri household chores n.
(disneyland vb gibi) park/oyun alanı gibi insanların boş zaman etkinliklerine cevap veren alanların ticarileşmesi commercialization of leisure n.
gerçeklerin bire bir/olduğu gibi /aynen nakledilmesi recitation of facts n.
zift gibi çay builder's tea n.
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması the willing suspension of disbelief n.
çalı gibi kirpikler bushy eyelashes n.
güvercin/kumru gibi columbine n.
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş jog in place n.
koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan koşu run in place n.
cam gibi olma vitrescence n.
hamilelik vb. gibi nedenlerle yapılan mecburi evlilik forced wedding n.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği polar plunge n.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği polar bear plunge n.
olduğu gibi bare fact n.
şeytan gibi olma archness n.
boncuk gibi gözler beady eyes n.
duvar gibi sağır deaf as a doorpost n.
diş gibi çıkıntı denticle n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması ride-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması covoiturage n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpooling n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması car-sharing n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması rideshare n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması carpool n.
aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi masrafları azaltması lift-sharing n.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki homebrew n.
(özellikle bira gibi) evde yapılan içki home brew n.
dost gibi görünen düşman frenemy n.
dost gibi görünen düşman frienemy n.
antika gibi görünmesini sağlama archaization n.
rüya gibi durum idyl n.
bir şeyi antika gibi gösterme archaization n.
eski bir şeyin taklidini yapma/eski gibi gösterme archaization n.
konser vb gibi bir etkinlikte sanatçıların sahne alma sırası line-up n.
ruh gibi olma aetherealness n.
rehine kurtarma operasyonları gibi zor durumlarda nihai çare olarak kullanılan askeri kuvvet in-extremis force n.
misafirlere kanape gibi ordövr türü ikramların yapıldığı davet canape reception n.
balyoz gibi bir yumruk haymaker n.
ahır gibi oda barn-like room n.
arabalar, mekanik araçlar ve bilgisayarlar gibi teknolojiler ve bunların tamiri bakımı gibi konularda meraklı ve becerikli kimse gearhead n.
(ördek, kaz gibi) su kuşu avcısı fowler n.
(el çırpma gibi) tekrarlayıcı beden hareketi stimming n.
amatör olarak sınıflandırılan fakat profesyonel sporcular gibi davranan ya da spordan para kazanan sporcu shamateur n.
havaalanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekranlar interactive kiosks n.
hava alanı veya otobüs terminali gibi yerlerde bilgi alabildiğiniz dokunmatik ekran interactive kiosk n.
(elektronik eşyalar gibi hayatı kolaylaştıran) modern kolaylıklar modern conveniences n.
ritmik jimnastik, artistik jimnastik, amigo, dövüş sporları, break dans gibi enerjik ve ritmik tarz tekniklerinin bir arada olduğu sözsüz tiyatro oyunu flying n.
(belge, istatistiksel bilgi, resim, gazete haberi gibi) bir tartışmada tarafların kullandığı inandırıcı veya ikna edici ya da destekleyici noktalar, konular talking point n.
kendini çok önemli biriymiş gibi gören kimse chocolate soldier n.
kapı gibi belge an airtight document n.
kapı gibi belge an undeniable/indisputable document n.
kapı gibi belge an irrefutable document n.
(ayı balığı, fil gibi hayvanların) uzun azı dişleri tusks n.
(tatlım/canım gibi) sevgi sözcüğü term of affection n.
(tatlım/canım gibi) sevgi sözcüğü term of endearment n.
jilet gibi keskin dişler razor sharp teeth n.
bilmiyormuş gibi davranma playing coy n.
sel gibi olma torrentiality n.
üstü mayo altı bikini gibi olan iki parçalı plaj giysisi tankini n.
devretme (loto, ikramiye gibi) rollover n.
(resim/heykel gibi bir sanat eserinin) açılma töreni unveiling ceremony n.
atasözlerinin kökeni, tarihçesi gibi konular üzerine çalışan ilgi alanı paremiology n.
kartal gibi yırtıcı kuşlar avian predators like eagles n.
cennet gibi egzotik yer xanadu n.
(eski rusya'da) kırsal alanlarda gıda gibi yerel ihtiyaç için gönüllü alınan vergi self-taxation n.
katolik okullarında görev yapan, inançlı fakat rahibeler gibi dini kurumlara ve evlenmeme kuralı gibi kurallara bağlı olmayan kiliseye mensup öğretmen lay teacher n.
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç safety car n.
formula 1 gibi yarışlarda kaza durumlarında piste girip güvenlik sağlamak amacıyla yarışçıların hızlarını ayarlayan araç pace car n.
ucu çatal ortası kaşık ve kenarı bıçak gibi keskin olan yemek yeme aracı runcible spoon n.
aktör gibi davranış staginess n.
lunaparklardaki gibi eğlence amacıyla kullanılan mekanik araç amusement n.
kız gibi davranan erkek pantywaist n.
kurt gibi davranan wolver n.
heyecan/stres gibi gergin ruh hali state n.
buğday, arpa, çavdar, yulaf, pirinç, mısır gibi taneli ürünlerin genel adı cereal n.
genellikle kütüphane gibi yerlerde kullanılan bölmeli tek kişilik çalışma masası carrel n.
c ile d'nin ilişkisi, a ile b'nin ilişkisi gibi a is to b as c is to d n.
kafeterya çalışanlarına sunulan barınma, tatil, sigorta gibi ek faydalar cafeteria benefit n.
ayva ve armut gibi meyvelerin etli kısımlarındaki sert tanecikler calculary n.
mobilya ayağı gibi ortası ve ucu şişkin, düzgün çubuk baluster n.
yazının sonuna eklenen (imza gibi) süs tag n.
(çek defteri gibi) kopya olarak başka bir şeye karşılık gelen herhangi bir şey tally n.
toprak gibi maddeleri bir yere sıkıştırmak için kullanılan uzun demir çubuk tamping iron n.
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza tantalism n.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy n.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy n.
hayvan postu doldurma, hayvan postunu doldurup canlı gibi saklama taxidermy n.
beyazlar gibi yaşayan kimse backra n.
top gibi duvardan sekme cannon n.
ortaçağda, özellikle yılbaşı gibi kutlamalarda, zengin aileleri evlerinde eğlendiren kişi abbot of misrule n.
iskoçya'da, ortaçağda, özellikle yılbaşı gibi kutlamalarda, zengin aileleri evlerinde eğlendiren kişi abbot of unreason n.
okuma, yazma ve heceleme gibi temel beceriler abcs n.
kabadayı gibi kadın randy n.
dans gibi amaçlar için bir araya gelme canticoy [obsolete] n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) odd-even rationing n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) even odd rationing n.
at arabaları, vagonlar gibi araçların konduğu yapı carriage house n.
balo, karnaval gibi eğlencelerde kullanmak üzere içine konfeti konularak hazırlanmış yumurta kabuğu cascaron n.
yağ veya gaz haznesinin üstünde pompalama, temizleme gibi amaçlara yarayan çıkıntı casinghead n.
soğan gibi koku oniony scent n.
parçaları zincir gibi birbiri ile bağlantılı ilerleyen iş chainwork n.
düzenlemek (ilan, bildiri gibi) redaction n.
tren istasyonu, havaalanı gibi yerlerde çalışan hamal redcap n.
(buz saçağı, saç örgüsü gibi) sallanan veya sarkan şey tangle [scottish] n.
genellikle yemek pişirme ve donyağı yapımında kullanılan sığır ve koyun gibi hayvanların böbreklerinin etrafında bulunan yağlı sert dokular suet n.
kül, kömür veya tuz gibi maddeleri taşımak için kullanılan, fazla derin olmayan kutu backet [scottish] n.
ev gibi kullanılan duba barge n.
ibadet odası (mescit gibi) chapel n.
bir proje için gerçekleştirilen, kamu kurumları ya da çevreciler gibi üçüncü tarafların da dahil edildiği ortak oturum/toplantı charette n.
bir proje için gerçekleştirilen, kamu kurumları ya da çevreciler gibi üçüncü tarafların da dahil edildiği ortak oturum/toplantı charrette n.
süpermarket gibi yerlerde müşterilerin ödeme yaptığı yer check out n.
(geviş getirir gibi) tekrar tekrar çiğneme remastication n.
kozmetik, mücevher gibi ürünlerin konduğu küçük çanta necessaire n.
kolye gibi birbirine zincirleme bağlanmış bir dizi benzer şey necklace n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbor n.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbour n.
edebiyat, film, mimarlık, müzik gibi alanlarda romantik stile dönüşü yansıtan bir akım neoromanticism n.
oyun, yarış gibi etkinliklerde yüksekte duran bilgi panosu telegraph n.
asma filizini andıran saç, kıl gibi uzantı tendril n.
çadır gibi gölgeliği olan yatak tent bed n.
(kokusu, tadı) toprak gibi olma terreity [obsolete] n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetrascele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskelion n.
baskı (iş, okul gibi stres kaynaklı) throng [scottish] n.
(motorların, topçu birliklerinin veya marş eden askerlerin çıkardığı gibi) tekrar eden ses thrump n.
mektup ayırma gibi işlerde parmağı koruyan plastik kılıf thumbstall n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası toilet bag n.
(sabun ve diş macunu gibi eşyaların konduğu) seyahat çantası sponge bag n.
mezar gibi karanlık yer tomb n.
erkek fatma gibi olma tomboyism n.
giyinme odası veya banyo malzemelerinden (taraklar, fırçalar, aynalar, manikür setleri gibi) oluşan ürünler toiletware n.
deler gibi acıtan şey tooth n.
kule gibi yüksek yığın tower n.
rahvan gider gibi yavaş adımlarla yürüyen at trippler [south african] n.
gök gürültüsü gibi ses trumpet n.
bir yere sıkıştırılan (kumaş gibi) malzeme tuck–in n.
(davul derisi gibi) gergin deri tympan n.
inci toplamak veya avlanmak gibi amaçlarla dalan japon dalgıç ama n.
melek gibi olma angelicalness n.
kocakarı gibi bunama anileness n.
kocakarı gibi bunama anility n.
izbandut gibi adam animal n.
ahır gibi yer augean stable n.
saraylı gibi konuşma aulicism [obsolete] n.
önemli veya gizemli biriymiş gibi davranan kimse autothaumaturgist n.
sakal gibi kısım barb n.
eşarp veya atkı gibi aksesuar barb n.
cüceler, hava perileri ve su perileri gibi ruhani güçler elementals n.
bir şeyi istediği gibi yapabilme way n.
canı istediği gibi hareket etme way n.
takvime gün, ay gibi bilgiler ekleme embolism n.
kabile ve sosyal sınıf gibi belirli bir grup içinde gerçekleşen evlilik endomy n.
(çeşitli nesneleri kaldıraç gibi kullanarak) kaldırmak underspore n.
gaga gibi nesne beak n.
köle gibi davranma enserfment n.
bir kimseyi dolandırmak için kullanılan para gibi bir tuzak sucker bait n.
(kuzey hindistan veya pakistan'da) kadın gibi giyinen erkek zanana n.
(kuzey hindistan veya pakistan'da) kadın gibi giyinen erkek zenana n.
melek gibi cherubimic n.
nur topu gibi cherubimic n.
köle gibi her işe koşulan kimse fag n.
kutu gibi yapı bandbox n.
sak gibi malzemeden yapılmış eşya bass n.
para karşılığı müşterilere etkinliklerde partneri gibi eşlik eden kimse escort n.
jilet gibi olma jantiness n.