mantıklı - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

mantıklı



Bedeutungen von dem Begriff "mantıklı" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 50 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
mantıklı sensible adj.
General
mantıklı sane adj.
mantıklı level adj.
mantıklı coherent adj.
mantıklı likely adj.
mantıklı plausible adj.
mantıklı valid adj.
mantıklı judicious adj.
mantıklı legitimate adj.
mantıklı levelheaded adj.
mantıklı just adj.
mantıklı senseful adj.
mantıklı rational adj.
mantıklı level-headed adj.
mantıklı common-sensical adj.
mantıklı clear-headed adj.
mantıklı feasible adj.
mantıklı philosophical adj.
mantıklı wise adj.
mantıklı well-advised adj.
mantıklı well-balanced adj.
mantıklı no-nonsense adj.
mantıklı sound adj.
mantıklı fair adj.
mantıklı clearheaded adj.
mantıklı raisonné [french] adj.
mantıklı reasoning adj.
mantıklı well-reasoned adj.
mantıklı unhysterical adj.
mantıklı witful [obsolete] adj.
mantıklı lucid adj.
mantıklı healthy adj.
mantıklı right-minded adj.
mantıklı right-thinking adj.
mantıklı skillful [obsolete] adj.
mantıklı logically adv.
mantıklı within reason adv.
Phrases
mantıklı it adds up expr.
Colloquial
mantıklı hard-headed adj.
mantıklı it figures expr.
mantıklı that figures expr.
Idioms
mantıklı (as) sober as a judge adj.
mantıklı with both oars in the water expr.
Speaking
mantıklı it makes sense expr.
mantıklı it figures expr.
Technical
mantıklı reasonable adj.
mantıklı logical adj.
Medical
mantıklı rational adj.
Logic
mantıklı logic adj.
Archaic
mantıklı political adj.

Bedeutungen, die der Begriff "mantıklı" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 232 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
mantıklı düşünen kimse reasoner n.
mantıklı olma logicalness n.
mantıklı düşünme reasoning n.
mantıklı yorumlama dialectic n.
mantıklı düşünme sistemi dialectics n.
mantıklı olma sanity n.
mantıklı düşünen kimse clear thinker n.
ilk başta son derece mantıklı gelen sonrasında anlamsızlaşan düşünce epiphanot n.
mantıklı açıklama rationale n.
mantıklı düzenlilik sequaciousness n.
mantıklı düzen sequacity n.
mantıklı düşünce rational thought n.
mantıklı açıklama reasonable explanation n.
mantıklı bir davranış a reasonable behavior n.
mantıklı bir davranış a rational behavior n.
mantıklı düşünceyle cevaplanması mümkün olmayan sadece sezgilerle anlaşılabilen hikaye koan n.
mantıklı bir soru a reasonable question n.
mantıklı düşünme clear-thinking n.
mantıklı varsayım logical assumption n.
doğru/mantıklı değerlendirme sound judgement n.
mantıklı açıklama legitimate explanation n.
mantıklı açıklama proper explanation n.
mantıklı yaklaşım sound approach n.
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın her şeye itiraz etme davranışı negativism n.
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın emir ve önerilere karşı çıkma eğilimi negativity n.
mantıklı sebep rational reason n.
mantıklı neden rational reason n.
bir şeyin olumlu veya mantıklı yanı acceptable face n.
saçmalık veya mizahtan ayrışan mantıklı veya ağırbaşlı bulgu matter [obsolete] n.
olayların akışı içerisinde meydana gelmesi mantıklı görülen veya doğal karşılanan şey matter-of-course n.
mantıklı düşünme witcraft [rare] n.
mantıklı prensipleri veya ahlaki değerleri çürüttüğü düşünülen etki leprosy n.
mantıklı olma wits n.
mantıklı yorumlama dialect [obsolete] n.
mantıklı temel place [obsolete] n.
mantıklı kimse sensei n.
mantıklı kılmak rationalize v.
mantıklı gelmek be acceptable to the mind v.
mantıklı olmak be wise to v.
mantıklı davranmak reason v.
mantıklı olmak make sense v.
düşünmek (mantıklı bir şekilde) reason v.
mantıklı saymak deem reasonable v.
bir şeyin mantıklı olmadığını düşünerek -den vazgeçmek think better of v.
mantıklı bulmak find something reasonable v.
mantıklı gelmek sound reasonable v.
mantıklı gelmek seem reasonable v.
insanlara mantıklı gelmek seem to make sense to people v.
mantıklı davranmak behave reasonably v.
mantıklı davranmak act reasonably v.
mantıklı gelmek make sense v.
mantıklı konuşmak talk sense v.
mantıklı olmak have merit v.
mantıklı kılmak rationalise v.
Mantıklı görünmek seem logical v.
Mantıklı görünmek make sense v.
mantıklı görünmek make sense v.
doğaüstü açıklama yerine mantıklı olanı koymak rationalise away v.
doğaüstü açıklama yerine mantıklı olanı koymak rationalize away v.
mantıklı hale getirmek logicize v.
mantıklı hale getirmek logicise v.
mantıklı ve tutarlı görünmek hold water v.
mantıklı sınırın ötesine yayılmak overextend v.
mantıklı yoldan discursory adj.
mantıklı (kimse) logical adj.
en mantıklı olan sanest adj.
iyice düşünülmüş ve mantıklı reasoned adj.
mantıklı düşünen reasoning adj.
makul ve mantıklı rational and reasonable adj.
aşırı mantıklı ultrarational adj.
mantıklı olmayan unanalytic adj.
mantıklı olmayan unconceivable adj.
mantıklı olmayan unsensible adj.
mantıklı gibi görünen wise-like adj.
mantıklı düşünen right-minded adj.
aşırı mantıklı overlogical adj.
tamamen mantıklı close adj.
mantıklı çıkarımla ortaya çıkan consequent adj.
(safsatalar) kısmen mantıklı semilogical adj.
net ve mantıklı düşünen sober-headed adj.
kısmen mantıklı subrational adj.
mantıklı bir şekilde judiciously adv.
mantıklı bir biçimde validly adv.
mantıklı bir biçimde logically adv.
mantıklı olarak logically adv.
mantıklı düzen ile ilerleyerek sequaciously adv.
mantıklı olarak in all reason adv.
mantıklı olarak in reason adv.
mantıklı bir şekilde in reason adv.
mantıklı düşünmeden unreasonably adv.
mantıklı bir şekilde unhysterically adv.
mantıklı gerekçe ile groundedly adv.
mantıklı bir şekilde dialectically adv.
mantıklı olarak dialectically adv.
mantıklı bir şekilde solidly adv.
mantıklı gerekçeye dayanarak solidly adv.
mantıklı gerekçelere dayanarak solid adv.
makul veya mantıklı gerekçelere dayanarak solidly adv.
Phrasals
mantıklı olmak stack up v.
mantıklı bir şekilde karşı çıkmak reason against something v.
mantıklı gelmek bend to v.
bilgileri bir araya getirerek tutarlı/mantıklı bir sonuç ortaya çıkarmak reconstruct (something) from (something else) v.
eldeki bilgilerin ışığında mantıklı bir sonuca varmak reconstruct (something) from (something else) v.
(birine) mantıklı görünmek/gelmek click with (one) v.
mantıklı açıklamalarla kuşkuları dağıtmak explain something away v.
mantıklı bir şekilde karşı çıkmak reason against v.
(birine) mantıklı bir açıklama yaparak anlamasını sağlamak reason with (one) v.
Proverb
mantıklı soru sorarsan mantıklı cevap alırsın a civil question deserves a civil answer
mantıklı soru mantıklı cevap gerektirir a civil question deserves a civil answer
Colloquial
mantıklı önerme starter n.
mantıklı tavsiye starter n.
görünürde mantıklı ama normalde saçma bir düşünceyi savunmak chop logic v.
mantıklı olmak keep a level head v.
mantıklı olmak be in one's right mind v.
mantıklı kararlar vermek keep a level head v.
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak can't very well (do something) v.
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmamak couldn’t very well (do something) v.
(bir şeyi yapsa) daha mantıklı olmak do better to (do something) v.
mantıklı olmak be (just) as well v.
(bir şeyi yapmak) mantıklı olmak be (just) as well (to do something) v.
mantıklı olmak be as well v.
bir şeyi yapmak mantıklı olmak do well to do something v.
eskisinden daha cesur/mantıklı şekilde yaklaşmak/davranmak woman up v.
mantıklı olmak compute v.
mantıklı düşün listen to reason expr.
(bir şey yapmak) hiç de mantıklı olmamak can’t/couldn’t very well do something expr.
kulağa mantıklı geliyor (that) sounds good expr.
kulağa mantıklı geliyor (that) sounds like a plan expr.
Idioms
(bir probleme karşı) mantıklı hareket eden kimse a daniel come to judgement n.
mantıklı bir tercih a good bet n.
mantıklı bir tercih a safe bet n.
daha mantıklı bir tercih a good bet n.
daha mantıklı bir tercih a safe bet n.
en mantıklı olanı a good bet n.
en mantıklı olanı a safe bet n.
(daha) mantıklı bir seçim a better bet n.
(daha) mantıklı bir seçim better bet n.
(daha) mantıklı bir seçim a safer bet n.
(en) mantıklı bir seçim safest bet n.
(en) mantıklı bir seçim best bet n.
olumlu/mantıklı yan the acceptable face of n.
kurgu bir hikayenin normalde parçası olmayan ama hayranları tarafından sonradan mantıklı olabileceği düşünülerek eklenen bölümleri fan canon n.
kurgu bir hikayenin normalde parçası olmayan ama hayranları tarafından sonradan mantıklı olabileceği düşünülerek eklenen bölümleri fanon (fan canon) n.
mantıklı olan herkes/herhangi biri anyone in their right mind n.
geçerli/mantıklı bir dayanak a leg to stand on n.
geçerli/mantıklı bir savunma a leg to stand on n.
(birinin) yaptığı deliliğin altında yatan mantıklı/haklı neden/amaç method in (one's) madness n.
mantıklı olmak have a long head v.
(yapması) mantıklı olmamak can't very well (do something) v.
(yapması) mantıklı olmamak couldn’t very well do something v.
(yapması) mantıklı olmamak can't very well do something v.
birine mantıklı davranmasını söylemek talk some sense into somebody v.
mantıklı davranmak keep one's wits about one v.
mantıklı olmak have one's head screwed on the right way v.
mantıklı hareket etmemek have taken leave of one's senses v.
mantıklı görünmek stand to reason v.
mantıklı olmak have a level head v.
mantıklı gelmek stand to reason v.
mantıklı kararlar vermek have a level head v.
mantıklı açıklamalarla kuşkuları dağıtmak explain away v.
kulağa mantıklı gelmek ring true v.
sağduyusunu kullanarak mantıklı bir sonuca varmak put two and two together v.
sakin ve mantıklı olmak be (as) sober as a judge v.
mantıklı düşünecek durumda olmamak go out of (one's) senses v.
mantıklı bir neden göstermek show good cause v.
(bir şey için/bir şeyi yapmak için) mantıklı bir neden göstermek show good cause (for something/for doing something) v.
mantıklı olmak have both oars in the water v.
mantıklı düşünebiliyor olmak keep a clear head v.
mantıklı olmak/kalmak keep (one's) head right v.
uyuşturucunun etkisindeyken mantıklı davranabilmek hold one’s high v.
kafası iyiyken/güzelken mantıklı davranabilmek hold one’s high v.
mantığını/mantıklı düşünme yetisini yitirmek lose touch with sanity v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak make (one) see sense v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak (make somebody) see sense/reason v.
bir şeye mantıklı yaklaşmak keep something in proportion v.
mantıklı bir önerisi olmak have a point (there) v.
pek/hiç mantıklı olmamak be a bit/rather steep v.
mantıklı olmak have your head screwed on (the right way) v.
mantıklı bir önerisi olmak have a point v.
mantıklı olmak have your head screwed on v.
mantıklı düşünebiliyor olmak have/keep a clear head v.
mantıklı olmak have both/your feet on the ground v.
mantıklı olmak keep both/your feet on the ground v.
(birinin) mantıklı/makul olmasını sağlamak make (one) see reason v.
mantıklı/makul olmak see sense v.
mantıklı konuşmak speak sense v.
mantıklı davranamayan all over the shop [uk] adj.
mantıklı davranamayan all over the shop [uk] adj.
mantıklı (bir şey) no earthly (something) adj.
akla uygun/mantıklı/makul bir nedeni/sebebi olmaksızın no earthly reason expr.
(biri) mantıklı düşünebiliyor (one's) head is more than just a hat rack expr.
mantıklı düşünebiliyor more than just a hat rack expr.
(birinin) görüşü mantıklı (one) has a point (there) expr.
mantıklı, gerçekçi ve pratik düşünen with both feet on the ground expr.
mantıklı bir kullanım alanı olmayan no earthly use expr.
mantıklı olan hiç kimse nobody in their right mind expr.
mantıklı olan hiç kimse no one in their right mind expr.
mantıklı düşünecek durumda olmayan out of (one's) senses expr.
bir şeyin hiçbir mantıklı açıklaması yok there's no rhyme or reason to/for something expr.
Speaking
bu sana mantıklı geliyor mu? does that make sense to you? expr.
bu sana mantıklı geliyor mu? does it make sense to you? expr.
bu sana mantıklı geliyor mu? does this make sense to you? expr.
bu hiç de mantıklı değil it doesn't make any sense expr.
bu hiç mantıklı değil it doesn't make any sense expr.
kulağa mantıklı geliyor sounds like a plan expr.
mantıklı değil it makes no sense expr.
mantıklı düşün think logically expr.
söylediğin mantıklı değil what you're saying doesn't make any sense expr.
sence bu mantıklı mı? you think that makes sense? expr.
pek mantıklı değil it makes little sense expr.
yapılacak en mantıklı şey the most sensible thing to do expr.
Law
mantıklı şüphe reasonable doubt n.
mantıklı yorum reasonable interpretation n.
mantıklı hale gelmiş legitimated adj.
Technical
mantıklı veya sistemli olarak düzenlenmiş raisonne n.
mantıklı bir sonuca varmayan inconsequential adj.
Computer
anahtar sözcük kullanımı ve anlamına göre mantıklı sonuçlar sunan bir internet arama yöntemi semantic search n.
Medical
mantıklı olma sanity n.
Psychology
mantıklı kılma rationalization n.
mantıklı kılmak rationalize v.
Logic
mantıklı çıkarım ergotism n.
mantıklı sonuç çıkarmak ergat v.
mantıklı bir şekilde logistically adv.
Philosophy
soruların diyalektik veya mantıklı sıralanması ile örtülü kavramları formülize eden cevaplar üretmeye dayalı sokratesçi bir yönteme ait maieutic adj.
soruların diyalektik veya mantıklı sıralanması ile örtülü kavramları formülize eden cevaplar üretmeye dayalı sokratesçi bir yöntem ile ilişkili maieutic adj.
soruların diyalektik veya mantıklı sıralanması ile örtülü kavramları formülize eden cevaplar üretmeye dayalı sokratesçi bir yönteme ait maieutical adj.
soruların diyalektik veya mantıklı sıralanması ile örtülü kavramları formülize eden cevaplar üretmeye dayalı sokratesçi bir yöntem ile ilişkili maieutical adj.
Slang
mantıklı davranamayan all over the shop expr.
mantıklı davranamayan all over the show expr.
mantıklı davranamayan all over the shop expr.
mantıklı davranamayan all over the show expr.
Modern Slang
bir durumla duygusal bağ kurduğu için mantıklı karar veremeyen all up in his feelings adj.