He wrote this book in a very short time, spending just two weeks working on it.
O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.
First of all, is there any possibility of resolving the crisis diplomatically in the short time left.
Her şeyden önce, kalan kısa süre içerisinde krizi diplomatik yollardan çözme imkanı var mı?
We must bring a sense of urgency to the preparations for Johannesburg in the short time that lies before us.
Önümüzde duran kısa süre içerisinde Johannesburg hazırlıklarına aciliyet kazandırmalıyız.