sticky - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

sticky

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "sticky" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 80 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
sticky adj. yapış yapış
sticky adj. yapışkan
General
sticky n. meraklı kimse
sticky n. hevesli kimse
sticky n. yerli yersiz sorular soran kimse
sticky n. meraklı bakış
sticky n. hevesli bakış
sticky n. post-it kağıtları
sticky n. yapışkanlı not kağıtları
sticky v. yapış yapış yapmak
sticky v. yapışkan hale getirmek
sticky v. ağdalandırmak
sticky v. her yere bulaştırmak
sticky v. (internet forumunda) bir haber dizisini gündemin başına sabitlemek
sticky adj. ıslak
sticky adj. rutubetli
sticky adj. zorlu
sticky adj. sıvık
sticky adj. isteksiz
sticky adj. vıcık
sticky adj. inatçı
sticky adj. sakız gibi
sticky adj. nemli
sticky adj. berbat
sticky adj. rutubetli (hava)
sticky adj. yapışkanlı
sticky adj. sıvışık
sticky adj. kötü
sticky adj. bulaşkan
sticky adj. gönülsüz
sticky adj. zor
sticky adj. tatsız
sticky adj. aşırı nemli
sticky adj. yapışkan
sticky adj. odunsu
sticky adj. çubuğa benzer
sticky adj. dala benzer
sticky adj. (kişi) odun gibi
sticky adj. (kişi) hareketsiz
sticky adj. (kişi) donuk
sticky adj. (kar) erimeye başlayan
sticky adj. (kar) yumuşak
sticky adj. yaş
sticky adj. terli
sticky adj. terden sırılsıklam
sticky adj. engelleyen
sticky adj. engellenen
sticky adj. alıkoyan
sticky adj. alıkoyulan
sticky adj. tıkanan
sticky adj. tıkalı
sticky adj. tıkayan
sticky adj. inatçı
sticky adj. yerinde sayan
sticky adj. değişikliğe direnen
sticky adj. satılması zor
sticky adj. zor satılan
sticky adj. satışı zor
sticky adj. elde kalan
sticky adj. ödenek sağlaması zor olan
sticky adj. ödemesi zor
sticky adj. ödenemeyen
sticky adj. zorluk yaratan
sticky adj. zorlayıcı
sticky adj. zor beğenen
sticky adj. yaygaracı
sticky adj. titiz
sticky adj. müşkülpesent
sticky adj. kılı kırk yaran
Colloquial
sticky adj. yılışık
sticky adj. yıvışık
Trade/Economic
sticky adj. (fiyat veya maaş) sabit
Technical
sticky adj. yapışkan
sticky adj. yapışan
Computer
sticky adj. (fare) belirli bir süre aktif kalan donanım ürününe ait veya ilgili
sticky adj. (fare) temas ile çalışan yazılım/donanım ürününe ait veya ilgili
Mechanic
sticky adj. yapışkan
Zoology
sticky adj. (at) engel önünde kararsız kalan
sticky adj. (at) zıplayacakken duraksayan
Sport
sticky adj. (üzerinde kriket oynanan suni çimen) yüzeyi yapışan

Bedeutungen, die der Begriff "sticky" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 200 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
sticky tape n. bant
sticky tape n. yapıştırıcı bant
sticky note paper n. yapışkanlı not kağıdı
sticky note n. yapışkanlı not kağıdı
sticky knowledge n. yapışkan bilgi
sticky knowledge n. bilginin yapışkanlığı
sticky floor n. yapışkan zemin
sticky note n. yapışkanlı not kağıdı
sticky shield n. yapışkan tuzak
sticky shield n. yapışkan böcek tuzak paneli
be sticky v. yapış yapış olmak (hava)
be sticky v. yapış yapış olmak
be sticky v. nemli olmak
stick with sticky tape v. bantlamak
make sticky v. vıcık vıcık etmek
be sticky v. yapışkan olmak
be sticky about doing something v. isteksiz olmak
sticky-fingered adj. hırsızlık yapan
sticky-fingered adj. çalan
sticky-fingered adj. cebe indiren
sticky-fingered adj. hırsız gibi
sticky-fingered adj. hırsıza benzer
sticky-fingered adj. çalıp çırpan
sticky-handed adj. hırsızlık yapan
sticky-handed adj. çalan
sticky-handed adj. cebe indiren
sticky-handed adj. hırsız gibi
sticky-handed adj. hırsıza benzer
sticky-handed adj. çalıp çırpan
stk (sticky) abrev. yapışkan
Colloquial
a sticky situation n. zor bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. başı belada
a sticky wicket [uk/australia] n. başı dertte
a sticky wicket n. (kriket) ıslak top
come to a sticky end v. sonu fena olmak
come to a sticky end v. sonu kötü bitmek
Idioms
sticky wicket n. çıban başı
sticky tune n. ağza/dile dolanan/takılan şarkı
a sticky situation [uk/australia] n. garip bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. utanç verici bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. riskli bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. can sıkıcı bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. tatsız bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. münasebetsiz bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. uygunsuz bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. mahcup edici bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. nahoş bir durum
a sticky situation [uk/australia] n. rezil bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. garip bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. zor bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. tatsız bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. münasebetsiz bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. uygunsuz bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. mahcup edici bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. nahoş bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. rezil bir durum
a sticky wicket [uk/australia] n. yağmurdan vıcık vıcık olmuş zemin/saha
sticky fingers n. çalma eğilimi
sticky fingers n. hırsızlık eğilimi
have sticky fingers v. çalmak
one's hands to get sticky v. elleri yapış yapış olmak
meet a sticky end v. hoş olmayan bir şekilde ölmek
have sticky fingers v. hırsızlık yapmak
be (batting) on a sticky wicket v. geçmişte yapmış olduğu hatalar yüzünden zor durumda olmak
have sticky fingers v. eli uzun olmak
have sticky hands v. elleri yapış yapış olmak
come to a sticky end v. hoş olmayan bir şekilde ölmek
meet a sticky end v. kötü bir şekilde ölmek
come to a sticky end v. kötü bir şekilde ölmek
meet a sticky end v. sonu fena olmak
be batting on a sticky wicket v. yaptığının bedelini ödemek
be on a sticky wicket v. yaptığının bedelini ödemek
be batting on a sticky wicket v. yaptığının cezasını çekmek
be on a sticky wicket v. yaptığının cezasını çekmek
go through/hit a sticky patch v. tatsızlık/zorluk yaşamak
go through/hit a sticky patch v. tatsız/zorlu bir döneme girmek
go through/hit a sticky patch v. berbat bir döneme girmek
go through/hit a sticky patch v. tatsız/zor zamanlar yaşamak
go through/hit a sticky patch v. sıkıntılı/zor bir dönemde olmak
go through/hit a sticky patch v. güç bir dönemde olmak
go through/hit a sticky patch v. sıkıntılı/zor bir dönem geçiriyor olmak
go through/hit a sticky patch v. güç bir dönem geçiriyor olmak
go through/hit a sticky patch v. zorluk/güçlük çekmek
go through/hit a sticky patch v. yokluk/cefa çekmek
go through/hit a sticky patch v. sıkıntı çekmek
go through/hit a sticky patch v. dara/sıkıntıya düşmek
hit a sticky patch v. tatsızlık/zorluk yaşamak
hit a sticky patch v. tatsız/zorlu bir döneme girmek
hit a sticky patch v. berbat bir döneme girmek
hit a sticky patch v. tatsız/zor zamanlar yaşamak
hit a sticky patch v. sıkıntılı/zor bir dönemde olmak
hit a sticky patch v. güç bir dönemde olmak
hit a sticky patch v. sıkıntılı/zor bir dönem geçiriyor olmak
hit a sticky patch v. güç bir dönem geçiriyor olmak
hit a sticky patch v. zorluk/güçlük çekmek
hit a sticky patch v. yokluk/cefa çekmek
hit a sticky patch v. sıkıntı çekmek
hit a sticky patch v. dara/sıkıntıya düşmek
go through a sticky patch v. zor bir dönem geçirmek
go through a sticky patch v. problemli bir dönem geçirmek
go through a sticky patch v. can sıkıcı bir dönem geçirmek
go through a sticky patch v. sıkıntılı bir dönem geçirmek
go through a bad/sticky patch v. zor bir dönemde olmak
go through a bad/sticky patch v. zor bir dönemden geçmek
hit a bad/sticky patch v. zor bir döneme girmek
be in a sticky situation v. güç bir durumda olmak
be in a sticky situation v. zor bir durumda olmak
be in a sticky situation v. berbat durumda olmak
be in a sticky situation v. içinden çıkılması zor bir durumda olmak
be in a sticky situation v. müşkül durumda olmak
be in a sticky situation v. tatsız durumda olmak
be in a sticky situation v. sıkıntılı bir durumda olmak
be in a sticky situation v. mahcup edici bir durumda olmak
be in a sticky situation v. can sıkıcı bir durumda olmak
be in a sticky situation v. utanç verici bir durumda olmak
be in a sticky situation v. yüz kızartıcı bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. zor bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. sıkıntılı bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. uygunsuz bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. başı belada olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. başı dertte olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. tatsız bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. nahoş/rezil bir durumda olmak
be (batting) on a sticky wicket [uk] v. utanç verici bir durumda olmak
go through a sticky patch v. zor bir dönemde olmak
go through a sticky patch v. zor bir dönemden geçmek
hit a sticky patch v. zor bir dönemde olmak
hit a sticky patch v. zor bir dönemden geçmek
batting on a sticky wicket adj. zor durumda
batting on a sticky wicket adj. sıkıntı içerisinde
batting on a sticky wicket adj. güçlük içerisinde
batting on a sticky wicket adj. başı belada
batting on a sticky wicket adj. başı dertte
batting on a sticky wicket adj. tatsız bir durumda
batting on a sticky wicket adj. nahoş/rezil bir durumda
in a sticky situation adv. güç durumda
in a sticky situation adv. zor durumda
in a sticky situation adv. berbat durumda
in a sticky situation adv. içinden çıkılması zor bir durumda
in a sticky situation adv. müşkül bir durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. başı belada
on a sticky wicket [uk/australia] expr. zor durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. tatsız bir durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. nahoş/rezil bir durumda
on a sticky wicket [uk/australia] expr. utanç verici bir durumda
Trade/Economic
sticky prices n. fiyatların yapışkanlığı
sticky prices n. fiyat değişmelerinin yavaşlığı
sticky wages n. ücretlerin yapışkanlığı
sticky note n. yapışkanlı not kağıdı
sticky price model n. yapışkan fiyat modeli
sticky issues n. yapışkan tahviller
sticky wages n. yapışkan ücretler
sticky prices n. yapışkan fiyatlar
Technical
sticky substance n. bulaşıcı madde
sticky point n. yapışma noktası
sticky keys n. yapışkan tuşlar
sticky limit n. yapışma limiti
Computer
sticky bit n. yapışkan bit
sticky content n. (internet sitesinde) çok tıklanan popüler içerik
Informatics
sticky keys n. yapışkan tuşlar
Medical
sticky blood n. kanda koyulaşma durumu
Gastronomy
sticky rib n. kemikli pirzola
sticky rice n. glütenli pirinç
sticky rice n. yapışkan pirinç
sticky bun n. tarçınlı çörek
Biology
sticky end n. (dna veya rna'da) tek zincirli uç
Botanic
sticky bob n. yoğurtotu
sticky bob n. dil kanatan
sticky willy n. yoğurtotu
sticky willy n. dil kanatan
sticky willow n. yoğurtotu
sticky willow n. dil kanatan
sticky grass n. yoğurtotu
sticky grass n. dil kanatan
sticky goosefoot n. kızılbacak
sticky goosefoot n. meşe yapraklı aromatik bir kazayağı bitkisi
sticky aster (machaeranthera bigelovii) n. batı kolorado ve arizona'ya özgü yabani bir yıldız çiçeği
sticky geranium n. kuzey amerika'ya özgü, beyaz veya soluk pembe renkli bir turnagagası
sticky willie n. yoğurt otu
Military
sticky bomb n. yapışkan bomba
Sport
sticky wicket n. (kriket) kale çevresindeki yapış yapış alan
sticky-fingered adj. top yakalamada iyi olan
sticky-fingered adj. topa hakim
Slang
icky-sticky n. bok
sticky icky (rap slang) n. esrar
sticky icky n. esrar
icky-sticky n. esrar
sticky icky n. ot
sticky icky (rap slang) n. ot
come to a sticky end v. bok yoluna gitmek
British Slang
sticky biscuit n. bir mastürbasyon oyunu
sticky love piss n. döl
sticky wicket n. güçlük
sticky love piss n. meni
sticky wicket n. sıkıntı
sticky love piss n. sperm
sticky wicket n. zor durum
bat on a sticky wicket v. başını belaya sokmak
bat on a sticky wicket v. kendini ateşe atmak
bat on a sticky wicket v. kendini zora sokmak