strange - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

strange

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "strange" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 45 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
strange adj. garip
strange adj. yabancı
strange adj. tuhaf
strange adj. acayip
General
strange n. yabancılık
strange n. acayiplik
strange adj. yeni
strange adj. çekingen
strange adj. tecrübesiz
strange adj. acemi
strange adj. şaşılası
strange adj. utangaç
strange adj. yabansı
strange adj. yad
strange adj. alelacayip
strange adj. görülmemiş
strange adj. bilinmeyen
strange adj. tuhaf
strange adj. ilginç
strange adj. farklı
strange adj. anlaşılması zor
strange adj. inanması zor
strange adj. kompleks
strange adj. karmaşık
strange adj. anlaşılmaz
strange adj. esrarlı
strange adj. anlaşılamayan
strange adj. soğuk
strange adj. mesafeli
strange adj. ciddi
strange adj. uzak duran
strange adj. samimiyetsiz
strange adv. tuhaf bir şekilde
strange adv. şaşırtıcı bir şekilde
strange adv. dumura uğratarak
strange adv. hayret ederek
strange adv. şaşırtarak
Technical
strange adj. garip
strange adj. tuhaf
strange adj. yabancı
Physics
strange n. garip madde
strange n. garip kuark
strange n. garip kuarkın tipi
strange n. garip maddenin tipi
strange adj. kuantum teorisi absürdizmine ait veya ilgili

Bedeutungen, die der Begriff "strange" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 198 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
strange thing n. acibe
strange fancy n. kuruntu
a strange expression n. garip bir ifade
strange expression n. garip ifade
strange creature n. garip yaratık
strange sound n. tuhaf/garip ses
strange creature n. tuhaf yaratık
strange question n. tuhaf soru
strange question n. garip soru
strange noises n. garip sesler
strange sounds n. garip sesler
strange sounds n. tuhaf sesler
strange noises n. tuhaf sesler
strange invention n. tuhaf icat
strange object n. tanımlanamayan nesne
strange object n. garip cisim
strange object n. tuhaf nesne
strange object n. tuhaf cisim
strange object n. garip nesne
strange noise n. tuhaf ses
strange noise n. garip ses
strange dream n. garip rüya
strange dream n. tuhaf rüya
strange woman n. tuhaf kadın
strange woman n. fahişe
strange woman n. hayat kadını
find strange v. yadırgamak
find strange v. garipsemek
find (something) strange v. acayibine gitmek
become strange v. acayipleşmek
find strange v. yabansımak
seem strange v. garip kaçmak
find (something) strange v. garibine gitmek
be strange bedfellows v. birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışmak
find (something) strange v. tuhafına gitmek
seem strange v. acayip kaçmak
seem strange v. tuhafına gitmek
become strange v. acayip olmak
seem strange v. tuhaf kaçmak
find something strange v. yadırgamak
feel strange from someone v. birinden soğumak
wear a strange expression v. garip bir ifade takınmak
seem strange v. tuhaf gelmek
consider something strange v. garip karşılamak
think something strange v. tuhaf karşılamak
regard something as strange v. garip karşılamak
sound strange v. tuhaf gelmek
look strange v. tuhaf görünmek
find something strange v. garip karşılamak
be found strange v. tuhaf bulunmak
seem strange v. tuhaf görünmek
regard something as strange v. tuhaf karşılamak
consider something strange v. tuhaf karşılamak
be found strange v. garip bulunmak
think something strange v. garip karşılamak
appear strange v. tuhaf görünmek
find something strange v. tuhaf karşılamak
be strange v. tuhaf gelmek
be considered strange v. garip gelmek
be found strange v. garipsenmek
be considered strange v. garipsenmek
be found strange v. garip gelmek
be regarded as strange v. garipsenmek
be regarded as strange v. garip gelmek
hear strange noises v. garip sesler duymak
sound strange v. kulağa yabancı gelmek
appear bizarre/strange v. tuhaf görünmek
appear bizarre/strange v. garip görünmek
look strange v. garip görünmek
look strange v. garip gözükmek
appear bizarre/strange v. tuhaf gözükmek
appear bizarre/strange v. garip gözükmek
look strange v. tuhaf gözükmek
seem strange v. acayibine gitmek
seem strange to v. garibine gitmek
seem strange to v. acayibine gitmek
a strange smell to emanate from the basement v. bodrumdan tuhaf bir koku gelmek
act a little strange lately v. son zamanlarda biraz garip davranmak
act strange v. tuhaf davranmak
act strange v. garip davranmak
strange-looking adj. garip görünümlü
strange-looking adj. tuhaf görünümlü
in a strange way adv. garip tarzda
Phrases
strange to say expr. hayret
strange to say expr. ne tuhaf
strange to say expr. ne garip
Proverb
politics makes strange bedfellows menfaat söz konusuysa insan düşmanıyla bile dost olur
Colloquial
strange bird n. tuhaf tip
strange bird n. ilginç kimse
strange bird n. acayip tip
strange bird n. uçuk
strange bird n. eksantrik
strange duck n. tuhaf tip
strange duck n. garip biri
strange duck n. sıra dışı/tuhaf/acayip kişi
strange duck n. şahsına münhasır kişi
strange duck n. kendine has/mahsus/özgü kişi
make strange (with one) v. (birinden) utanmak
make strange (with one) v. (birini) yabancılamak
make strange (with one) v. (birinden) çekinmek
make strange v. utanmak
make strange v. yabancılamak
make strange v. çekinmek
Idioms
strange bedfellows n. birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte çalışan ikili
strange bedfellows n. tuhaf bir otaklık
strange bedfellows n. alışılmadık bir iş birliği
strange bedfellows n. alakasız/garip bir ortaklık
strange bedfellows n. bir araya gelmesi tuhaf bir ikili
make it strange v. şüpheli olduğunu farz etmek
make strange v. bir yabancının karakteriyle ilgili varsayımda bulunmak
make strange [dialect] v. düşmanca davranmak
make it strange v. güçleştirmek
make strange [dialect] v. tuhaf davranmak
make strange [dialect] v. hayretle karşılamak
make it strange v. sorunu büyütmek
make strange [dialect] v. yadırgamak
make strange [dialect] v. yabancı davranmak
make strange bedfellows v. alakasız/garip bir birliktelik olmak
make strange bedfellows v. alakasız/garip bir ikili olmak
make strange bedfellows v. alakasız/garip bir ortaklık olmak
make strange bedfellows v. alışılmadık bir iş birliği olmak
make strange bedfellows v. bir araya gelmesi tuhaf bir ikili olmak
make strange bedfellows v. tuhaf bir otaklık olmak
be strange bedfellows v. alakasız/garip bir birliktelik olmak
be strange bedfellows v. alakasız/garip bir ikili olmak
be strange bedfellows v. alakasız/garip bir ortaklık olmak
be strange bedfellows v. alışılmadık bir iş birliği olmak
be strange bedfellows v. bir araya gelmesi tuhaf bir ikili olmak
be strange bedfellows v. tuhaf bir otaklık olmak
feel strange v. huzursuz hissetmek
feel strange v. rahatsız hissetmek
feel strange v. hasta hissetmek
feel strange v. kötü hissetmek
feel strange v. keyifsiz hissetmek
like a cat in a strange garret adv. çekingen
like a cat in a strange garret adv. ürkek
like a cat in a strange garret adv. ihtiyatlı
like a cat in a strange garret adv. tedirgin
like a cat in a strange garret adv. kedi gibi ürkek
make strange bedfellows expr. iki farklı görüşteki insan veya grubun bir amaç için bir araya gelmesi
Speaking
how strange! interj. hoppala!
I am strange to the work expr. bu işin acemisiyim
there's nothing strange about that expr. bunda bir gariplik yok ki
there's nothing strange about that expr. bunda garip bir şey yok ki
is it a little strange? expr. bu biraz garip değil mi?
there's nothing strange about that expr. bunda garip bir durum yok ki
is it a little strange? expr. biraz garip değil mi?
I am strange to the work expr. bu işe alışık değilim
there's nothing strange about that expr. bunda tuhaf bir şey yok ki
is it a little strange? expr. biraz tuhaf değil mi?
how strange! expr. çok şey!
does it sound strange? expr. garip değil mi?
the strange thing is expr. garip olan şu
it's kind of strange expr. gariplik var
that's strange expr. garip
it's kinda strange expr. gariplik var
it's strange but true expr. garip ama doğru
you have a strange way of doing business expr. garip bir ticaret anlayışın var
it's kinda strange expr. ortada bir gariplik var
how strange expr. ne kadar tuhaf
does it sound strange? expr. kulağa tuhaf gelmiyor mu?
it's kind of strange expr. ortada bir gariplik var
how strange expr. ne kadar garip
does it sound strange? expr. kulağa garip gelmiyor mu?
what a strange/weird man you are expr. sen ne acayip bir adamsın
that's strange expr. tuhaf
it's kinda strange expr. tuhaflık var
it's kind of strange expr. tuhaflık var
does it sound strange? expr. tuhaf değil mi?
it's strange but true expr. tuhaf ama doğru
which one is strange? expr. hangisi tuhaf?
which one is strange? expr. hangisi garip?
Trade/Economic
come to a strange pass v. beklenmedik bir dönüm noktasına varmak
Technical
strange particles n. tuhaf parçacıklar
Marine
strange sail n. yabancı gemi
Psychology
strange-hand sign n. yabancı el işareti
strange situation technique n. yabancı ortam tekniği
Math
strange attractor n. garip çeker
strange attractor n. iki boyutlu sistemlerde ortaya çıkan bir çeker türü
strange attractor n. matematiksel açıdan kaotik bir sistem çeşidi
Physics
strange particle n. acayip parçacık
strange quark n. garip kuark
strange attractor n. çeker yaklaşımının kaotik kabul edildiği bir çeker
strange matter n. garip madde
strange matter n. garip kuark
strange quark n. garip madde
strange quark n. garip kuark
strange quark matter n. garip madde
strange quark matter n. garip kuark
Astronomy
strange star n. garip yıldız
strange matter n. garip madde
strange star n. tümüyle garip maddeden oluşan varsayımsal gök cismi
strange matter n. nötron yıldızlarının çekirdeğinde oluştuğu düşünülen varsayımsal madde
strange star n. tuhaf yıldız
strange star n. kuark yıldızı
strange star n. garip yıldız
Archaic
be strange to v. yabancısı olmak
Slang
chasing strange n. karı peşinde koşma