tek - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tek



Bedeutungen von dem Begriff "tek" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 59 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tek only adj.
tek one adj.
tek sole adj.
tek single adj.
General
tek suit n.
tek unit n.
tek fellow n.
tek single thing n.
tek yin [scotland] n.
tek unitary adj.
tek one and the same adj.
tek lone adj.
tek isolated adj.
tek one and only adj.
tek simple adj.
tek exclusive adj.
tek singular adj.
tek the one and only adj.
tek pure and simple adj.
tek solitary adj.
tek single adj.
tek unique adj.
tek mono adj.
tek odd adj.
tek flat adj.
tek individual adj.
tek particular adj.
tek unipersonal adj.
tek aefauld [obsolete] adj.
tek afald adj.
tek afawld adj.
tek ae [scotland] adj.
tek yae [scottish] adj.
tek lane [scotland] adj.
tek lonely adj.
tek haploidic adj.
tek numerically identical adj.
tek quantitatively identical adj.
tek insociate [obsolete] adj.
tek sing (single) adj.
tek merely adv.
tek alone adv.
tek by one's self adv.
tek uni- pref.
tek mono pref.
tek uni pref.
Idioms
tek the only show in town n.
tek the one and only expr.
Law
tek single adj.
Institutes
tek turkish electricity authority n.
Technical
tek unique adj.
tek single adj.
tek unpaired adj.
tek individual adj.
Biology
tek haploid adj.
Biochemistry
tek mono- pref.
tek uni- pref.
Latin
tek sui generis adj.
Slang
tek on the market expr.

Bedeutungen, die der Begriff "tek" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tek eşlilik monogamy n.
tek sayı odd number n.
tek kademeli kar zarar tablosu single step income statement n.
tek tek one by one adv.
General
tek bir alanda çalışma (birçok alan veya iş yerine) specialization n.
tek kullanımlık şey disposable n.
israil'in tek meclisli parlamentosu knesset n.
tek direkli küçük yelkenli catboat n.
tek sesli üç harf grubu trigraph n.
tek mi çift mi odd or even n.
tek eşlilik monogamousness n.
tek ray monorail n.
tek göz kullanmayı tercih etme eyedness n.
küçük bir gemi gibi kullanılabilen tek direkli büyük sandal sloop n.
tek göz ev boxy house n.
tek akciğerliler monopneumona n.
tek renkli resim monochrome n.
tek renkli ekran monochrome monitor n.
tek düzlemli uçak monoplane n.
tek kişilik yatak single bed n.
tek ağacı teak n.
tek direkli hafif ticaret gemisi galiot n.
tek kişilik kolsuz koltuk slipper chair n.
tek kişilik oyun solo n.
tek olan the only one n.
tek yollu anova single way anova n.
tek kanatlı uçak monoplane n.
tek eşli monogamist n.
tek renk solid color n.
tek parça çamaşır combination n.
tek yönlü vana non return valve n.
tek parmaklı eldiven mitt n.
tek parmaklı eldiven mitten n.
yüzükte tek taş solitaire n.
tek çorap odd sock n.
tek elini kullanma eğilimi handedness n.
hesapta tek rakam item n.
tek sürgülü trombon sackbut n.
söyleyebileceğimiz tek şey the only thing we can say n.
tek kabuk single shell n.
tek etaplı öğrenme single loop learning n.
tek atlı binek arabası cab n.
tek kocalılık monandry n.
tek taraflılık unilaterality n.
tek yumurta ikizleri monozygotic twins n.
tek yönlü rüzgar trade wind n.
tek koltuklu teleferik single chair n.
tek eşli kimse monogamist n.
tek yumurta ikizleri enzygotic twins n.
tek kişilik uçak single seater n.
tek hücreli canlı protist n.
tek yürek full unity n.
tek gidiş bileti single n.
söylenecek tek şey the only thing we can say n.
tek çocuk singleton n.
bütün odaları arka arkaya sıralanan tek bir oda genişliğindeki ev shotgun n.
tek yönetim altında bulunan örgütlü siyasal toplum state n.
tek taraflı bağımlılık dependency n.
tek ses veren iki harf digram n.
tek parti sistemi one party system n.
tek olma singularity n.
tek parça taştan yapılmış abide monolith n.
tek sesli mersiye monody n.
tek tip monotype n.
tek hücreli canlı familyası protist family n.
tek taraflılık one sidedness n.
tek vergi usulü single tax n.
tek perdelik oyunlar one act plays n.
tek gözlük eyeglass n.
tek dilim sandviç open face sandwich n.
külot ve sütyen birleşiminden oluşan tek parça iç çamaşırı teddy n.
dilbalığı eti tek parça flitch n.
tek atlı one horse n.
tek tekerlekli sirk bisikleti unicycle n.
tek tip yapma standardization n.
tek tanrının varlığına inanma monotheism n.
tek hücreli canlı protistan n.
tüm canlıların tek hücreden oluştuğu kuramı monogenesis n.
iki tekerlekli tek atlı araba hansom n.
tek delik single hole n.
tek görünüşlü resim onewiev drawing n.
tek kanatlı monoplane n.
tek ayak üzerinde dönüş pirouette n.
tek boynuzlu hayali hayvan unicorn n.
tek bir şey düşünme single mindedness n.
tek sıra halinde yürüme defiling n.
tek kişilik servis takımı place setting n.
büyük tek parça taş sarsen n.
kıta gibi tek parçadan oluşan kara parçası land mass n.
tek parça streç giysi leotards n.
tek içki shot n.
tek tekerlekli bisiklet unicycle n.
geniş ve tek parçadan oluşan kayak snowboard n.
tek kuyuluk surfaktan emdirme operasyonu single well surfactant soaking treatment n.
mücevheri süsleyen tek taş solitaire n.
tek tırnak single quote n.
tek kişi firması sole corporation n.
tek parti sistemleri one party systems n.
tek girişlik vize single entry visa n.
tek olma uniqueness n.
tek bir hareket (el, kol) sweep n.
tek taş solitaire n.
tek kişilik iskambil oyunu solitaire n.
tek bir merkeze yoğunlaşıp diğer yönleri yok sayma centration n.
tek taraflı hareket unilateral action n.
tek heceli kelime monosyllable n.
tek bir iş yapma (birçok alan veya iş yerine) specialization n.
tek hücreli canlı cinsi protist genus n.
tek el kullanabilme handedness n.
tek haneli rakam digit n.
tek gözlük monocle n.
tek başınalık solitude n.
tek mi çift mi oyunu odd or even n.
tek tek dikiş interrupted suture n.
tek taşlı mücevher solitaire n.
tek parça anıt monolith n.
tek olma exclusiveness n.
bölme (ahırda tek bir büyükbaş hayvana ait) stall n.
tek boynuzlu at unicorn n.
tek göz oda boxy room n.
sadece tek ziyaret için geçerli vize single entry visa n.
tek gözle ihtiyacını karşılama eying n.
tek olma singleness n.
tek ağzı keskin kılıç backsword n.
tek kişilik dama solitaire n.
tek kişilik oda single room n.
tek fiyat flat rate n.
tek odalı daire studio n.
tek sıra yürüyüş indian file n.
tek adım dansı one step n.
tek taraflı görüşmeler unilateral talks n.
kıçtan kullanılan tek kürek scull n.
başında tek bir hükümdar olan devlet veya ülke monarchy n.
tek boynuz unicorn n.
tek sayfalık gazete newssheet n.
tek kişilik tarife single occupancy rate n.
kendini tek bir amaca verme singleness of purpose n.
tek bir an eyewink n.
tek sayı uneven number n.
tek gözle ihtiyacını karşılama eyeing n.
tek direkli balıkçı teknesi smack n.
tek sesi oluşturan iki harf digraph n.
tek başına yapılan uçuş solo flight n.
tek hücreli hayvan protozoa n.
ön tarafından iki arka taraftan tek katlı olan bina saltbox n.
tek yönlü yararlanma commensalism n.
tek taraflı karar unilateral determination n.
tek tip elbise uniform n.
tek yetkili mümessil sole agent n.
tek ebeveynli aile single parent family n.
türünün tek örneği one of a kind n.
tek parça monoblock n.
tek sayı odd n.
tek renk one color n.
tek renklilik immaculacy n.
tek renklilik monochromatism n.
tek başınalık loneliness n.
tek tanrıcılık monotheism n.
tek hücre proteinleri single cell proteins n.
tek çenekliler monocotyledons n.
tek denekli araştırma single subject research n.
tek seferlik kazanç one time profit n.
tek belirgin benzerlik one obvious similarity n.
tek risk sole risk n.
tek kişilik nevresim single duvet cover n.
tek kişilik nevresim takımı single duvet cover set n.
tek metinde birleştirilmiş iki ya da daha fazla sayıda yazı conflate text n.
tek sayılar odd numbers n.
tek sayamaklı toplayıcı one digit adder n.
tek boy iri taneli kum open sand n.
tek sayamaklı işlem one digit operation n.
tek parça streç giysi bodysuit n.
tek parça streç giysi leotard n.
tek sorumlu sole responsible n.
tek sorumluluk sole responsibility n.
tek kişilik kızak luge n.
tek temsilci sole representative n.
tek temsilci sole agent n.
tek direkli iskele cripple scaffold n.
kaba tek kat sıva dinging n.
etli ve tek çekirdekli meyve drupe n.
tek odalı apartman dairesi bed-sitter n.
tek ebeveynli aile lone-parent family n.
tek taraflı barışı koruma çabası unilateral peace-keeping n.
tek yönlü trafik one-way traffic n.
tek katlı otobüs single-decker n.
tek banyo single-bath n.
tek perdelik oyunlar one-act plays n.
tek ebeveynli aile one-parent family n.
tek gidiş bileti one-way ticket n.
tek yönlü kiralama one-way rental n.
tek etaplı öğrenme single-loop learning n.
tek kişilik şirketler one-person corporations n.
tek ebeveynli ev single-parent home n.
tek çocuklu aile single-child family n.
tek ailelik konut one-family dwelling n.
tek ebeveynli aile single-parent family n.
tek frekans single-frequency n.
tek seferlik kazanç non-recurring income n.
tek odalı daire one-roomed flat n.
tek kişilik sergi one-man show n.
tek döngülü öğrenme single-loop learning n.
tek kişilik single-seater n.
tek yönlü eğim one-way slope n.
tek parça one-piece n.
tek yumurta ikizleri identical twins n.
tek katlı kır evi bungalow n.
tek hörgüçlü deve dromedary n.
tek heceli sözcük monosyllable n.
(balede) tek ayak üzerinde dönüş pirouette n.
tek dokunma ile kontrol one touch control n.
tek tuş kontrol one touch control n.
kral yönetimde olmaksızın tek başına egemen olan kraliçe queen regnant n.
tek odalı daire studio house n.
tek göz daire study-bedroom n.
tek özellik unique feature n.
tek çözüm unique solution n.
tek taraflı aşk one sided love n.
tek tuşla arama click to call n.
tek kişilik porselen takımı a sulky set of china n.
tek kaş unibrow n.
tek kaş monobrow n.
tek yönetici single manager n.
tek sefer single flight n.
tek sefer one time n.
tek sefer single use n.
tek sefer one shot n.
tek kullanım single use n.
tek şart single condition n.
tek kanatlı kapı single door n.
tek haftalar odd weeks n.
tek çözüm one solution n.
tek çözüm single solution n.
kurtulmanın tek yolu the only way to escape n.
tek tip kurallar uniform rules n.
tek kaş single eyebrow n.
tek taraflı boşanma unilateral divorce n.
tek fail sole perpetrator n.
tek ad kullanan kimse mononymous person n.
99 x 190 cm boyutlarında tek kişilik yatak twin bed n.
tek kişilik kek fairy cake n.
tek parça kek fairy cake n.
tek çare sole remedy n.
tek çıkar yol sole remedy n.
tek kanatlı kapı single-leaf door n.
tek kullanımlık sağlık ürünleri disposable sanitary products n.
tek başına çalışan girişimci solopreneur n.
tek sınıflık okul binası a one-room schoolhouse n.
tek parça önceliksiz posta single piece non-priority mail n.
tek/bir lokmalık çikolata bite size chocolate n.
tek/bir ısırımlık çikolata bite size chocolate n.
tek sıra tekerlekli paten in-line-skates n.
tek sıra tekerlekli paten in-line-skate n.
tek taş yüzük solitaire ring n.
tek kişilik gösteri one-man show n.
tek kişilik yarış solo race n.
tek parça genelde açılmamak üzere boyuna takılan metal kolye torque n.
tek üniteli mobil/taşınabilir ev singlewide mobile home n.
tek üniteli mobil/taşınabilir ev single-wide mobile home n.
tek cümlelik kısa fıkra one liner n.
tek sorumluluk prensibi single responsibility principle n.
tek mesuliyet single responsibility n.
tek sorumluluk single responsibility n.
davadaki tek şüpheli only suspect in the case n.
tek olma durumu oneliness n.
tek kişilik ordu one man army n.
tek seferlik çalışma one-time study n.
tek çocuk an only child n.
tek hedef single aim n.
tek hedef solitary goal n.
tek kişi tarafından çekilen iki tekerli araç rickshaw n.
bekar ve tek başına yaşayan kız bach girl n.
tek tek kiliseleri bağımsız sayan sistem congregationalism n.
tek kullanımlık lensler disposable contact lenses n.
tek kullanımlık fotoğraf makinesi disposable camera n.
tek kullanımlık fotoğraf makinesi single-use camera n.
tek dilim/açık sandviç open face sandwich n.
tek dilim/açık sandviç tartine n.
tek dilim/açık sandviç open sandwich n.
tek dilim/açık sandviç ulrich sandwich n.
tek dilim/açık sandviç open faced sandwich n.
tek dilim/açık sandviç bread baser n.
tek parça palet monofin n.
iki ayağında içine girdiği tek palet monofin n.
tek tek ülkeler individual countries n.
tek bir iş yapma (birçok alan veya iş yerine) specialisation n.
tek bir alanda çalışma (birçok alan veya iş yerine) specialisation n.
tek tip yapma standardisation n.
tek cam gözlük monocle n.
tek cam gözlük quizzing glass n.
tek camlı gözlük monocle n.
tek camlı gözlük quizzing glass n.
teke tek çarpışma single combat n.
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi long house n.
nispeten dar ve tek odalı uzun yerleşim birimi longhouse n.
tek küresel derecelendirme yöntemi single global rating method n.
tek/yegane küresel değerlendirme yöntemi single global rating method n.
tek faktör sole factor n.
tek kelimelik cevap one-word answer n.
tek tipleşme standardisation n.
tek tipleşme standardization n.
tek gün çift gün odd day even day n.
gövdeye iki kafaya tek atış mozambic drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış failure drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış mozambique drill n.
gövdeye iki kafaya tek atış failure to stop drill n.
tek taraflı felç unilateral paralysis n.
tek kaynak sole source n.
tek ders one course n.
tek ders single course n.
tek amaç sole purpose n.
tek kişi single person n.
tek seferde ateşlenen patlayıcı miktarı charge n.
tek arzusu one's sole wish n.
tek sorun siyaseti single-issue politics n.
tek bir alana yoğunlaşmış politika single-issue politics n.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlor n.
tek tip ürün satan veya bir alanda hizmet sunan dükkan/işyeri parlour n.
tek odalı daire efficiency n.
tek kişilik küçük denizaltı seamoth n.
tek nedenlilik monocausality n.
tek bir bölge a single region n.
tek kurtulan sole survivor n.
tek kazazede sole survivor n.
bir kazadan veya felaketten sağ kurtulan tek kişi sole survivor n.
tek kullanımlık telefon burner phone n.
tek çocuk only child n.
geriye kalan tek şey all that remains n.
tek akraba only relative n.
tek sorunu her/his only problem n.
tek yakın only relative n.
tek umut only hope n.
tek toynaklı hayvan odd-toed ungulate n.
tek kişilik yolcu koltuğu bucket seat n.
tek çocukluluk primiparity n.
tek katlı ev one-story house n.
(tek kullanımlık) malzeme expendable n.
kişinin tek paragraf halinde kısa özgeçmişi bio statement n.
kişinin tek paragraf halinde kısa özgeçmişi biographical statement n.
tek anlamlılık univocality n.
bir avcının tek seferde avladığı av bag n.
genellikle kütüphane gibi yerlerde kullanılan bölmeli tek kişilik çalışma masası carrel n.
(abd ve kanada) tek odalı daire bachelor apartment n.
önü tek arkası iki katlı ev camelback n.
tek rengin değişik tonları ile resim yapma camaieu n.
eski bir alman tek kanatlı uçağı taube n.
(golfte) tek atışta deliği bulma ace n.
tek vuruşta yapılan sayı ace n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) odd-even rationing n.
belli bir kaynağa erişimin tek çift uygulaması even odd rationing n.
belli bir kaynağa erişimin tek çift uygulaması odd-even rationing n.
belli bir kaynağa erişimin herhangi bir günde nüfusun yarısına kısıtlanması şeklinde uygulanan tayınlama (trafiğe çıkışta tek/çift plaka uygulaması gibi) even odd rationing n.
bir yere tek araba gidenlerin her biri carpooler n.
bir yere tek araba gidenlerin her biri carshare n.
şahincinin tek seferde saldığı bir çift şahin cast n.
filipinler'de kullanılan, uzun, ağır, tek kenarlı pala bolo n.
tek seferlik fırsat one time opportunity n.
oyuncuların sırayla dizilmiş yığınlardan çeşitli miktarlarda alarak, en sonda tek kalan nesneyi alan kişiye oyunu kaybettirmeye çalıştığı zeka oyunu nim n.
kısa ömürlü ya da tek kullanımlık tüketim maddeleri nondurables n.
iğneye tek seferde geçirilebilecek iplik uzunluğu needleful n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetrascele n.
(gamalı haç gibi) tek merkezden çıkıp aynı yönde bükülmüş dört koldan oluşan şekil tetraskelion n.
tek seferde çekilen az miktarda kokain toot n.
posta dağıtıcısının rotası etrafında tek bir dolanımı tour n.
(kötü alışkanlığı) tek seferde birdenbire bırakma turkey n.
tek seferlik gidiş-dönüş turn n.
tek ailenin kaldığı apartman accessory apartment n.
tek bir direk üstüne kurulan, şemsiyeye benzeyen küçük bir çadır umbrella tent n.
tek düzenli şey uniformity n.
tek düzenlik uniformness n.
tek tip görüşün hakim olduğu, karşıt görüşlerin desteklenmeyip aşağılandığı kurum veya ortam echo chamber n.
tek görüşe veya tarza bağlı kalmaksızın en iyi olanı seçerek karar verme eclectic method n.
bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara a means of identification n.
tek merkez noktalı gelişme unicentral development n.
tek merkez noktalı büyüme unicentral development n.
tek bir merkez noktanın etrafında olan büyüme unicentral development n.
tek bir orta noktanın etrafında olan gelişim unicentral development n.
tek tekerlekli bisiklet süren kimse unicyclist n.
tek yüzlü madeni para uniface n.
tek yüzlü madalya uniface n.
tek tiplik unifromness n.
tek şekillilik unifromness n.
tek biçimlilik unifromness n.
tek çocuğu olan kadın unipara n.
tek ayağı olan kimse uniped n.
tek bacağı olan kimse uniped n.
tek ayaklı şey uniped n.
tek bacaklı şey uniped n.
tek olma uniquity n.
tek birim olma uniting n.
tek birimleştirme uniting n.
tek birim haline gelme uniting n.
tek birim haline getirme uniting n.
tek gözlülük eyedness n.
samurayların iki elle kullandıkları tek yönlü uzun bir kılıç katana n.
tek parça olmama unsolidity n.
tek başına olan şey untogether n.
tek kullanımlık mendil olarak kullanılan katmanlı ince kağıt kleenex n.
bir yöne kıvrılmış tek pli knife pleat n.
tek yalayışta alınan miktar lick n.
tek gözü baskın olma eyedness n.
gönderici tarafından tek seferde yapılan postalama mailing n.
tek seferde yapılan şey making n.
tek seferde yapılan miktar making n.
tek bir arazi üzerine sıkışık inşa edilmiş bir dizi tek katlı evden her biri villa home [australia] n.
jokey kıyafeti giymiş tek elinde metal bir halka bulunan ve aslen ön bahçede bağlama kazığı olarak kullanılan küçük (siyahi) adam heykeli lawn jockey n.
incil'i imanın tek kuralı olarak kabul eden kimse biblist n.
tek kişilik münhal billet n.
korna veya ıslıktan tek seferde çıkan ses blast n.
tek kişi tarafından taşınabilen sıkıştırılmış yük manpack n.
ıssız adada tek başına bırakılan kimse maroon n.
vurgulu tek heceler arasındaki uyak masculine rhyme n.
tek bir olayda birkaç veya çok sayıdaki kişiyi öldüren kimse mass murderer n.
tek hareket whack n.
tek durum whack n.
bir tek şey hakkında bilinebilecek veya söylenebilecek her şey what n.
tek dönüş winding n.
tek dönüş wind n.
tek büküm wind n.
tek kıvrım wind n.
tek boynuzlu at sürüsü blessing n.
(bilet, hisse) tek bir birim olarak işlem gören kısım block n.
tek tek anlatma blow-by-blow n.
tek seferde öğütülen un miktarı melder [uk] n.
tek tarafı dik olan sekili geniş yamaç mesa n.
inekten tek seferde sağılan süt mess [dialeect] n.
çok az adet basımı veya talep üzerine istenilen tek cilt basımını içeren yayıncılık micropublishing n.
bir tarafında oyuncunun portre fotoğrafı, diğer tarafında ise bilgilerinin bulunduğu tek sayfalık özgeçmiş headshot n.
tek seferde basılmış sikke grubu mintage n.
tek kişilik küçük kompartıman booth n.
tek kişilik küçük odacık booth n.
tek bir çizgi roman karesi box n.
tek seferde mayalanan miktar brew n.
tek seferde mayalanan içki miktarı brewing n.
tek dilli üflemeli enstrümanla çalınan hareketli bir halk dansı müziği hornpipe n.
tek parmaklı eldiven mit n.
sürücüsünün fiziksel gücü ile çalışan tek tekerlekli araç monocycle n.
doğadaki hareketin çeşitli biçimlerinin tek bir gücün tezahürleri olduğunu ileri süren kuram monodynamism n.
tek satırlık cümle monogram [obsolete] n.
tek dizelik nükteli şiir monogram [obsolete] n.
aynı anda tek bir karısı olma monogyny n.
tek kişiye özgü oyun monology [obsolete] n.
teke tek çarpışan kimse monomachist n.
tek terimli polinom mononomial n.
tek bir isimle tanınacak kadar ünlü kimse mononym n.
tek ayaklı yaratık monopode n.
ayağını güneşlik olarak kullanan tek ayaklı etiyopyalı ünlü yaratık monopode n.
üzümleri tek bir şaraphane tarafından kullanılan bölge monopole n.
tek kişinin ortasına yerleşerek kaydığı kızak monoski n.
tek göz ev mousetrap n.
tek kişilik kar kızağı sürme luging n.
tek seferde biçilen (çim, tahıl) ürün miktarı mowing n.
tek seferde taşınabilecek miktar gang [scotland] n.
tek gözle bakma glee [scotland] n.
tek gecelik iş gig n.
tek gecelik ilişki gig n.
tek seferde kullanılan miktar go n.
tek seferde tedarik edilen miktar go n.
küçük çocuklara okuma yazma eğitimi veren tek öğretmenli okul dame school n.
tek düzelik déjà vu n.
(amerika erkek izcileri'nde) iki veya daha fazla yavru kurt grubunu kapsayıp tek bir devriyeyi oluşturan alt grup den n.
tek seferde batırılan miktar dip n.
çubuğa tek seferde yapışan enfiye dip n.
çubukla tek seferde çekilen enfiye miktarı dip n.
belirli bir zamanda alınan tek bir numune veya ölçüm grab sample n.
tarakçıların kullandığı tek sıra dişli bir tür eğe graille n.
ay şeklinde büyük, tek omuzlu el çantası hobo n.
tek seçenek hobson's choice n.
tek seçenekli olma hobson's choice n.
tek alternatiflilik hobson's choice n.
tek top dondurma ice [uk] n.
tek bir yumurtanın bölünmesi sonucu oluşan ikizler identical twin n.
işlerini tek başına yürüten kimse lone hand n.
(jonglörlükte) tek elle birden çok sayıda topu eşzamanlı olarak fırlatma şeklinde yapılan atış multiplex n.
tek tutacağa bağlı çeşitli araçları içeren cihaz multitool n.
dedektif olarak seçilen kişinin sözde cinayetin işlendiği odadaki oyuncuları tek tek sorguya çekerek katili bulmaya çalıştığı bir salon oyunu murder n.
tek doğumda doğan sekiz yavrudan her biri octuplet n.
tek sayıda olan kimse odd n.
tek sayıda olan şey odd n.
tek sırada olan kimse odd n.
tek sırada olan şey odd n.
tek bir sefer once n.
tek seferlik gerçekleşen şey oncer [new zealand] n.
bir şeyi tek seferlik yapan kimse oncer n.
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı one n.
üst yüzeyinde tek nokta bulunan zar one n.
tek aşk one and only n.
tek boyutluluk one-dimensionality n.
tek boyutlu olma one-dimensionality n.
tek adamla yönetilen kurum one-man band n.
tek adamla yönetilen işletme one-man band n.
tek gecelik komedi gösterilerinin sergilendiği yer (şehir, kasaba) one-night stand n.
tek gecelik ilişki için kalınan yer one-night stand n.
kesintisiz ve tek eylem oner n.
gösteri sanatçısının tek seferlik sahne performansı one-shot n.
tek bir kişinin filme alındığı yakın çekim one-shot n.
üzerinde tek nokta bulunan domino taşı one-spot n.
üst yüzeyinde tek nokta bulunan zar one-spot n.
zarın tek nokta bulunan üst yüzeyi one-spot n.