tutar - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

tutar



Bedeutungen von dem Begriff "tutar" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 23 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tutar sum n.
tutar amount n.
tutar total n.
General
tutar sum of money n.
tutar total amount n.
tutar quantum n.
tutar total n.
tutar totality n.
tutar aggregate n.
tutar volume n.
tutar quanta n.
tutar sum n.
tutar amount n.
tutar mountance [obsolete] n.
tutar balance n.
tutar tenacious adj.
Colloquial
tutar tab n.
Idioms
tutar bad news n.
Trade/Economic
tutar amount n.
tutar extension n.
tutar sum n.
Technical
tutar amount n.
Abbreviation
tutar amt n.

Bedeutungen, die der Begriff "tutar" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 113 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
asgari tutar minimal amount n.
telafi edici tutar compensatory amount n.
ödenecek tutar amount payable n.
net tutar net sum n.
kalan tutar balance n.
ödenecek tutar amount to be paid n.
katkısız tutar net amount n.
sabit tutar fixed amount n.
eksik tutar shortfall amount n.
brüt tutar gross amount n.
toplam tutar aggregate amount n.
ihmal edilebilir ek tutar change n.
gerçek sayıdan veya miktardan az olan sayı veya tutar undercount n.
büyük tutar meikle [scotland] n.
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü menage n.
tutar tarafı olmak hold water v.
birbirini tutar consistent adj.
yürü be kim tutar go for it interj.
Phrasals
toplamda bir tutar olmak/etmek amount to something v.
toplamda bir tutar olmak/etmek amount to something v.
Phrases
tutar olarak in all adv.
ödemeye esas tutar sum to be paid expr.
ödenecek tutar sum to be paid expr.
tutar limiti olmadan with no price limit expr.
Proverb
günde bir elma doktoru uzak tutar an apple a day keeps the doctor away
günde bir elma doktoru uzakta tutar an apple a day keeps the doctor away
saygı komşuluğu ayakta tutar good fences make good neighbors
deniz sakinken dümeni herkes tutar anyone can hold the helm when the sea is calm
üç göç bir yangın yerini tutar moving three times is as bad as a fire
üç göç bir yangın yerini tutar three moves are as bad as a fire
üç göç bir yangın yerini tutar moving three times is as bad as a fire
araya maddiyat/hesap kitap sokmamak arkadaşlığı ayakta tutar good accounting makes good friends
Colloquial
ödenen en yüksek tutar top dollar n.
Idioms
iler tutar yanı/yeri olmama more holes than Swiss cheese [us] n.
asgari tutar brass farthing n.
tutarsa tutar diye yapılan şey hail mary pass n.
iler tutar yanı/yeri olmamak have more holes than swiss cheese [us] v.
bir tutar söylemek/çıkarmak quote a price of (some amount of money) v.
üç göç bir yangın yerini tutar three moves are as bad as a fire expr.
şans cesur insanların tarafını tutar fortune favours the brave expr.
tutar tarafi yok won't hold water expr.
günde bir elma (doktoru uzak tutar) an apple a day [cliché] expr.
günde bir elma (doktoru uzak tutar) an apple a day [cliché] expr.
günde bir elma (doktoru uzak tutar) apple a day expr.
eskimolar için/eskimo dilinde kar büyük yer tutar eskimos have (some amount of) words for snow expr.
eskimolar için/eskimo dilinde kar büyük yer tutar eskimo have (some amount of) words for snow expr.
çok girişimde/tahminde bulun, nasılsa biri/birkaçı tutar throw spaghetti at the wall and see what sticks expr.
Speaking
bunu benim için tutar mısın? would you mind holding this for me? expr.
beni araba tutar I get carsick expr.
bazen alınganlığı tutar she can be touchy sometimes expr.
o iyi sır tutar He keeps secrets very well expr.
Trade/Economic
saatlik ödenen tutar time n.
aktifleştirilecek minimum tutar capitalisation minimum amount n.
amortismana tabi tutar depreciable amount n.
bütün tutar whole sum n.
esas tutar principal amount n.
faturalanmamış tutar unbilled amount n.
geri kazanılabilir tutar (amount) recoverable n.
geri kazanılabilir tutar amount recoverable n.
geri kazanılabilir tutar recoverable amount n.
hisse başına tutar amount per share n.
indirime esas tutar amount subject to discount n.
isim veya tutar yazılı olmayan çek blank check n.
indirime esas tutar amount on which the rebate is based n.
kavramsal tutar notional amount n.
katkılı tutar gross amount n.
kayda değer tutar significant amount n.
kurumsal müşterilerin, işlerine bakması için iş seyahati acentesine ödedikleri tutar management fees n.
küsuratsız tutar even money n.
net tutar net amount n.
ödenmesi gereken asgari tutar minimum payment due n.
önemli tutar significant amount n.
ödenmesi gereken tutar amount due n.
parasal tutar monetary amount n.
piyasa riskine maruz tutar value at market risk n.
satış fiyatını elde etmek için net fiyata ilave edilen tutar mark-up n.
satış fiyatını elde etmek için net fiyata ilave edilen tutar markup n.
söz konusu tutar the respective amount n.
toplam tutar için sınırlama ceiling n.
teklif edilen tutar amount tendered n.
tasfiye sonucu ortaklara dağıtılan tutar liquidation dividend n.
taşınan tutar amount carried forward n.
vadesi gelmiş tutar amount due n.
vergiden istisna tutar the tax-exempt amount n.
vergi sonrası tutar after tax amount n.
vergi sonrası tutar after-tax amount n.
yaklaşık tutar approximate amount n.
yeniden değerlendirilmiş tutar revalued amount n.
yaklaşık tutar approximate value n.
yeniden değerlendirilmiş tutar amount revalued n.
yıllık tutar yöntemi sum of the years method n.
ödenebilecek tutar assessment n.
cebren alınan tutar exactment n.
yüz dolarlık tutar hundred n.
ödenecek tutar score n.
ilave (tutar) cumulative adj.
(ipotekli mallar) ödenmesi gereken tutar ödenerek geri alınamayan irredeemable adj.
Law
mütekabil tutar corresponding amount n.
Politics
yerel otoriteden tahsil edilebilecek ücrete hükümet tarafından konan yıllık tutar sınırı charge-cap n.
düzeltici tutar correction amount n.
göz önünde tutar considers expr.
Insurance
kişinin ölümü üzerine ödenen tutar reversion n.
sağlık sigortası şirketinin hizmet sağlayıcıya ödeyeceği tutar ile ürün fiyatı arasındaki fark gap [australia] n.
Tourism
işverenin acenteye ödediği tutar commission n.
lokanta sahibinin içeceğini kendisi getirmek isteyen müşteriden talep edebileceği tutar corkage n.
Technical
boya tutar dyeable n.
çok nitelik tutar yağ multigrade oil n.
çok nitelik tutar multigrade n.
net tutar net settlement n.
yuvarlak tutar round sum n.
Computer
tutar para birimi amounts are in expr.
Math
cebirsel tutar algebraic sum n.
Card
el tutar kart entry n.