ağız - Turkish English Dictionary
History

ağız



Meanings of "ağız" in English Turkish Dictionary : 126 result(s)

Turkish English
Common Usage
ağız opening n.
ağız mouth n.
ağız dialect n.
General
ağız lip n.
ağız maw n.
ağız jaw n.
ağız embouchure n.
ağız beestings n.
ağız shibboleth n.
ağız vent n.
ağız provincialism n.
ağız vernacular n.
ağız brim n.
ağız idiom n.
ağız gob n.
ağız mug n.
ağız dialect n.
ağız crossroads n.
ağız edge n.
ağız debouchment n.
ağız brink n.
ağız opening n.
ağız beak n.
ağız cutting edge n.
ağız junction n.
ağız muzzle (gun) n.
ağız first milk n.
ağız blade n.
ağız kisser n.
ağız biestings n.
ağız potato trap n.
ağız colostrum n.
ağız eyewash n.
ağız jaws n.
ağız talk n.
ağız persuasive talk n.
ağız muzzle n.
ağız rim n.
ağız chop n.
ağız anulus n.
ağız keen edge n.
ağız inlet n.
ağız accent n.
ağız mouth n.
ağız intake n.
ağız foramen n.
ağız hydrant n.
ağız jet n.
ağız orifice n.
ağız outlet n.
ağız port n.
ağız register n.
ağız stoma n.
ağız beastings n.
ağız talk n.
ağız head n.
ağız gab [scotland] n.
ağız gam [scotland] n.
ağız clacker [dialect] n.
ağız idiotism [obsolete] n.
ağız mun [dialect] [uk] n.
ağız gorge n.
ağız os n.
ağız os n.
ağız osar n.
ağız scibboleth n.
ağız oral adj.
Colloquial
ağız bunghole n.
ağız cakehole n.
ağız hatch n.
ağız north and south (north and south rhyming with mouth) [uk] n.
ağız hole n.
Idioms
ağız word hole n.
ağız cake hole n.
ağız pie hole n.
Trade/Economic
ağız outlet n.
Technical
ağız lead-in n.
ağız intake n.
ağız jet n.
ağız orifice n.
ağız port n.
ağız nozzle n.
Marine
ağız outfall n.
ağız opening width n.
Medical
ağız orifice n.
Dentistry
ağız mouth n.
Astronomy
ağız achernar n.
ağız alpha eridani n.
Zoology
ağız bill n.
Linguistics
ağız tongue n.
ağız local language n.
ağız subdialect n.
ağız vocational slang n.
ağız mouth n.
ağız variety n.
ağız local dialect n.
ağız dialect n.
ağız oral adj.
ağız dial. (dialectal) abrev.
Geography
ağız emboguing n.
ağız debouchment n.
Archaic
ağız inrunning n.
Slang
ağız trap n.
ağız yap n.
ağız bazoo n.
ağız puke hole n.
ağız fly trap n.
ağız gub [scotland] n.
ağız row [uk] n.
ağız the kisser n.
ağız piehole n.
ağız pie hole n.
ağız pecker [uk] n.
ağız geggie [scotland] n.
ağız smacker n.
ağız puss n.
British Slang
ağız bake [irish/scottish] n.
ağız laughing gear n.
ağız beak n.
ağız mush n.
ağız cake-hole n.
ağız pie-hole n.
ağız gob n.
ağız chops n.
ağız mug n.
ağız smiler n.

Meanings of "ağız" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
ağız kavgası squabble n.
ağız dalaşı squabble n.
ağız kavgası quarrel n.
ağız kavgası etmek squabble v.
General
içinden su akan ağız spout n.
ağız tadı harmony n.
ağız kavgası row n.
ağız mızıkası mouthorgan n.
ağız tadı palate n.
ağız (kaya, uçurum) brink n.
ağız kımıldat mouth n.
ağız dalaşı spat n.
ağız parçası mouth part n.
ağız sıkılığı discreetness n.
ağız sıkılığı secrecy n.
ağız armonikası harmonica n.
ağız değişikliği variety in food n.
ağız kavgası spat n.
ağız kavgası quarrel n.
ağız şakası jesting n.
ağız dalaşı argument n.
ağız (korkunç bir yere açılan) maw n.
ağız bardak brim n.
ağız kalabalığı rant n.
ağız kalabalığı loquacity n.
ağız kavgası battle of words n.
ağız bozukluğu scurrility n.
ağız mızıkası mouth organ n.
ağız sıkılığı discretion n.
ağız kavgası yapma wrangle n.
ağız kavgası wrangle n.
ağız sapı manubrium n.
ağız alışkanlığı the habit of using a certain expression n.
kemiriclerde bulunan ağız kesesi cheek pouch n.
ağız tadı enjoyment n.
ağız mızıkası harmonica n.
ağız kavgası wordy warfare n.
ağız dalaşı bicker n.
ağız kavgası altercation n.
ağız kavgası bickering n.
ağız tadı gusto n.
ağız tamburası jew's harp n.
ağız tadı relish n.
ağız kavgası spar n.
hayvanın ağız ve burnu muzzle n.
ağız şakası joke n.
ağız veya kulak yarası canker n.
ağız kokusu foul breath n.
ağız (bardak vb) brim n.
ağız dolusu mouthful n.
keskin ağız sharp edge n.
ağız bozukluğu profanity n.
ağız kavgası slanging match n.
bayramlık ağız cursing n.
ağız kısmı embouchure n.
ağız tadı peace n.
ağız kavgası words n.
ağız dalaşı row n.
ilk ağız first person n.
ağız kavgası yapma flyte n.
ağız sıkılığı reserve n.
ağız sütü colostrum n.
ağız sütü beestings n.
ağız dalaşına giren kimse scuffler n.
ağız değiştiren kimse shuffler n.
ağız tıkacı gag n.
(kesici şeyde) ağız blade n.
ağız spreyi mouth spray n.
ağız boşluğu oral cavity n.
ağız birliği concurrence n.
ağız birliği agreement n.
ağız dalaşı brawl n.
ağız ve burnu örten koruyucu maske respirator n.
ağız dalaşı quarrel n.
ağız dalaşı screaming match n.
ağız dalaşı battle of words n.
ağız dalaşı slanging match n.
ağız dalaşı passage of (or at) arms n.
ağız dalaşı argy-bargy n.
ağız dalaşı argle-bargle n.
şiddetli ağız kavgası a knock-down drag-out fight n.
ağız kavgası bust-up n.
ağız kavgası set-to n.
çatal ağız delta n.
bozuk ağız filth n.
ağız boşluğu mouth cavity n.
ağız kokusu jungle mouth n.
ağız temizliği oral cleaning n.
şom ağız evil tongue n.
ağız kokusu pastili cachous n.
ağız dalaşı etme squabbling n.
ağız kokusu pastili cachou n.
ağız sütü beastings n.
ağız dalaşı war of words n.
yarım ağız gülme half smile n.
ağız topu ball gag n.
ağız (uçurum için) ragged edge n.
atın geminin ağız içindeki parçası canon bit n.
ağız dolusu ısırıkla çıkan ses champ n.
ağız dolusu ısıran kimse champer n.
ağız dolusu ısırıkla ses çıkaran kimse champer n.
(yıkıcı ve zararlı bir oluşumda) ağız kısmı throat [obsolete] n.
ağız dalaşı tift [dialectal] n.
ağız kavgası turnup n.
ağız veya burundan nefes vererek oluşturulan sesler egressive n.
ağız kenarı wick [dialect] n.
ağız tüfeği blow tube n.
böceklerde, çokayaklılarda, kabuklularda ve bazı eklembacaklılarda görülen, alt çenenin arkasındaki ağız uzuvlarının ilk veya ikinci çifti maxillae n.
bazı yumuşakçaların ağız kısmında yer alan bir tür çıkıntı mentum n.
ağız dalaşı brabble [rare] n.
ağız kokusu morning breath n.
kullanan kimsenin bıyığının ıslanmaması için ağız kısmında koruyucu aparat bulunan fincan moustache cup n.
(kayak maskesinde) ağız için bırakılmış açıklık mouth hole n.
spor müsabakasında heyecanlı ağız dalaşı rhubarb n.
ağız dalaşı yike n.
insanda ağız ve çene bölgesi mug n.
gelgitle oluşan doğal ağız gap n.
ağız dolusu yiyecek gob n.
ağız dolusu yiyecek gobbet n.
ağız şapırdatan kimse chomper n.
ağız ile kapma chop n.
dedikoducu ağız clack n.
dedikoducu ağız clacker [dialect] [uk] n.
dedikoducu ağız claik [scotland] n.
ağız dalaşı delitigation n.
ağız dalaşı giffgaff [dialect] [uk] n.
ağız dolusu sıvıyı hızla içme gulping n.
ağız dalaşı ruction n.
ağız dalaşları ructions n.
ağız dalaşı in-fighting n.
ağız yoluyla alınan şey ingesta n.
ağız yoluyla alınan şey ingestant n.
ağız maskesi mouth mask n.
ağız sıkılığı down low n.
ağız arkası yükseltiye ait yaprak biçimli bölüm paragnath n.
bazı halkalı solucanlarda küçük boynuzumsu diş benzeri ağız paragnath n.
küçük ağız plaice mouth n.
yamuk ağız plaice mouth n.
şişkin dudaklı ağız pouch mouth n.
bozuk ağız filth n.
ağız dalaşına sebep olabilecek söz flame bait n.
ağız benzeri vücut açıklığı os n.
ağız benzeri vücut açıklığı osar n.
ağız dalaşı yapan kimse scuffer n.
ağız dalaşı shouting match n.
kağıt torbaların ağız bölümünü güçlendiren kimse sleever n.
akçaağacın özsuyunu çıkarırken yerleştirilen küçük boru veya ağız spile n.
ağız dalaşına giren kimse squabbler n.
ağız dalaşı yapma square [dated] n.
ağız kavgası square [dated] n.
yarım kanatlı böceklerde ağız hortumu syringe n.
(kaba dilde) ağız gob n.
(hayvan) ağız maw n.
(nehir vb.) ağız outfall n.
ağız dalaşı yapmak brawl v.
ağız kalabalığına getirmek confuse by a flow of words v.
ağız aramak feel the pulse v.
ağız yoklamak sound somebody out v.
ağız yapmak shuffle v.
ağız kavgası etmek have a row v.
ağız yapmak try to explain away a matter v.
son söz birinin olmak (bir tartışmanın/ağız kavgasının sonunda) have the last word v.
ağız kavgası yapmak wrangle v.
ağız kavgası etmek bandy words v.
ağız kavgası yapmak squabble v.
ağız kavgası etmek cross swords with v.
ağız ağıza vermek whisper privately to each other v.
ağız değiştirmek change one's tune v.
ağız kavgası etmek spar v.
ağız kavgası yapmak fight verbally v.
ağız kalabalığı etmek be verbose v.
ağız kokusu çekmek grin and bear it v.
ağız dalaşı yapmak have a row v.
ağız ile çiğnemek chew v.
ağız aramak put out a feeler v.
ile ağız kavgası yapmak bandy words with v.
ağız aramak take a sounding v.
ağız aramak see how the wind blows v.
ağız kavgasına tutuşmak squabble v.
ağız aramak sound out somebody v.
ağız açmamak be silent v.
ağız kavgası etmek spat v.
ağız aramak pump v.
ağız yoluyla almak incept v.
ağız dalaşına girmek cross swords v.
ağız şapırdatmak smack one's mouth v.
ağız şapırdatmak slurp one's mouth v.
ağız çalkalamak rinse one's mouth v.
ağız çalkalamak gargle one's mouth v.
ağız dalaşına girmek lock horns with v.
ağız dalaşı yapmak lock horns with v.
ağız dalaşı yapmak bandy v.
bir antibiyotiği ağız yoluyla vermek give an antibiotic orally v.
ağız şapırdatmak chew loudly v.
(kaş, ağız etrafındaki) buruşuklukları gidermek unpucker v.
ağız kalabalığı etmek verbalize v.
ağız kalabalığı etmek verbalise v.
ağız kavgası yaparak kazanmak wrangle v.
ağız kavgası yaparak elde etmek wrangle v.
ağız veya dişlerle çiğnemek mouth v.
ağız kavgası etmek yike v.
ağız kavgasına tutuşmak yike v.
ağız açacağı ile ağzı açık tutmak gag v.
ağız gibi açılmak gape v.
ağız ile yakalamak chop [obsolete] v.
ağız dalaşı yapmak giffgaff v.
ağız aramak fathom v.
ağız kavgası yapmak flyte [dialect] v.
ağız kavgası yapmak scraffle v.
ağız dalaşı yapmak square [obsolete] v.
ağız ağıza dolu completely full adj.
ağız sulandırıcı juicy adj.
ağız sulandırıcı mouth-watering adj.
ağız ve yüz orofacial adj.
(ağız, göz) açık opened adj.
ağız dalaşına sebep olan ructious [dialect] adj.
ağız ağıza to the brim adv.
yarım ağız halfheartedly adv.
ağız dalaşı yaparak brawly adv.
ağız tadı ile with full enjoyment adv.
ağız ile by mouth adv.
ağız bölgesine doğru orad adv.
Phrasals
ağız kavgası etmek word it v.
ağız aramak fish around v.
ağız yoklamak fish around v.
(birisiyle bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek bicker with (someone) over (something) v.
(bir şey hakkında) ağız dalaşına girmek bicker over (something) v.
kavga etmek/ağız dalaşına girmek bicker with (someone) about (something) v.
(bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek squabble about (something) v.
ağız dalaşına girmek toss something back and forth v.
biriyle tartışmak/ağız dalaşına girmek spar with someone v.
ağız dalaşına girmek throw (something) back and forth v.
biriyle ağız dalaşına girmek get into it v.
ağız dalaşına girmek throw down v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek squabble with (one) v.
(biriyle) ağız kavgasına tutuşmak squabble with (one) v.
biriyle ağız dalaşına girmek squabble with someone v.
biriyle ağız kavgasına tutuşmak squabble with someone v.
bir şey hakkında ağız dalaşına girmek squabble with something v.
bir şey hakkında ağız kavgasına tutuşmak squabble with something v.
karşılıklı ağız dalaşı yapmak fight amongst v.
karşılıklı ağız dalaşı yapmak fight among v.
(biriyle biri/bir şey üzerine) ağız dalaşına girmek argue (with someone) (over someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey üzerine) ağız dalaşına girmek argue (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek argue with (one) v.
(biriyle bir şey) hakkında) ağız dalaşına girmek argue with (someone) about (something) v.
biriyle ağız dalaşı yapmak bandy with someone v.
ile ağız dalaşı yapmak bandy with v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) ağız dalaşına girmek bicker (with someone) (about someone or something) v.
(biriyle biri/bir şey hakkında) ağız dalaşına girmek bicker (with someone or something) (over someone or something) v.
(bir şey) hakkında ağız dalaşına girmek bicker about (something) v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek bicker with (someone) v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek cross swords (with somebody) v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek cross swords with (one) v.
(biriyle) ağız dalaşı yapmak exchange words (with someone) v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek fall out with (someone) v.
ile ağız dalaşına girmek spar with v.
ile ağız dalaşı etmek wrangle with v.
Phrases
ağız sulandırıyor the mouth waters expr.
zevkine/ağız tadına/beğenisine (uyan) to liking expr.
Colloquial
ağız dalaşı run-in n.
ağız dalaşı row n.
gevşek ağız a big mouth n.
ağız dalaşı argy n.
çevrim içi forumlarda yaşanan ağız dalaşı flame-war n.
ağız aramak fly a kite v.
giriş/ağız kısmını genişletmek rim out v.
giriş/ağız açmak rim out v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek start on [uk] v.
birinin zevkine/ağız tadına/beğenisine (uyan) to someone's liking expr.
sarımsak ağız kokusu yapar garlic causes bad breath expr.
Idioms
ağız dalaşı corn squabble n.
ağız dalaşı knock-down-drag-out (us) n.
ağız dalaşı a shouting match n.
ağız dalaşı a slanging match n.
ağız dalaşı free-for-all n.
ağız yoklama kiteflying n.
ağız yoklama kite-flying n.
ağız arama kiteflying n.
ağız dalaşı fighting talk it out n.
ağız arama kite-flying n.
(iki futbolcu arasında) ağız dalaşı handbags at dawn [uk] n.
ağız kavgası handbags at dawn [uk] n.
ağız dalaşı handbags at dawn [uk] n.
ağız kavgası handbags at ten paces [uk] n.
ağız dalaşı handbags at ten paces [uk] n.
gevşek ağız loose lip n.
gevşek ağız loose lips n.
ağız dalaşı a war of words n.
gevşek ağız big mouth n.
ağız arama kite flying n.
ağız yoklama kite flying n.
en yetkili ağız the horse's mouth n.
ilk ağız the horse's mouth n.
yerel ağız vulgar tongue n.
ağız dalaşına girmek take someone on v.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak beam from ear to ear v.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak grin from ear to ear v.
ağız dolusu gülmek/kahkaha atmak smile from ear to ear v.
ağız değiştirmek whistle a different tune v.
ağız aramak see how the wind blows v.
ağız aramak sound someone out v.
ağız aramak put out feelers v.
ağız birliği yapmak agree on all hands v.
ağız dalaşı yapmak have words v.
ağız dalaşı yapmak bandy words with v.
ağız dalaşı yapmak exchange words with v.
ağız dalaşına girmek get into a knock-down-drag-out fight (us) v.
ağız dalaşına girmek thrust and parry v.
ağız dalaşına girmek have an argy-bargy v.
ağız dalaşına girmek fall out with v.
ağız dalaşına girmek bandy words with v.
ağız dalaşında bulunmak bandy words with v.
ağız değiştirmek sing another tune v.
ağız değiştirmek laugh out of the other side of one's mouth v.
ağız değiştirmek change one's tune v.
ağız değiştirmek sing a different tune v.
ağız değiştirmek laugh out of the other side of one's face v.
ağız değiştirmek dance to another tune v.
ağız değiştirmek dance to a different tune v.
ağız kavgası etmek bandy words with v.
ağız kokusu çekmek grin and bear it v.
biriyle ağız dalaşına girmek get into a shouting match with someone v.
biriyle ağız dalaşına girmek get into a slanging match with someone v.
ağız değiştirmek reverse (one's) course v.
ağız aramak put out feelers v.
ağız yoklamak put out feelers v.
ağız aramak have feelers v.
ağız yoklamak have feelers v.
birden ağız değiştirmek sing a different song v.
birden ağız değiştirmek sing a different song/tune v.
birine ağız dolusu küfretmek give someone a mouthful [uk] v.
ağız değiştirmek change someone's tune v.
ağız değiştirmek change tune v.
ağız değiştirmek change your tune v.
(birine) ağız dolusu küfretmek give (one) a mouthful [uk] v.
ağız dalaşı yapmak have/exchange words v.
(biriyle bir şey hakkında) ağız dalaşı yapmak have/exchange words (with somebody) (about something) [uk] v.
(biri) birden ağız değiştirmek laugh on the other side of (one's) mouth v.
ağız değiştirmek laugh out of the other side of one's face v.
ağız değiştirmek laugh out of the other side of one's mouth v.
ağız değiştirmek laugh out of the other side of mouth v.
(biriyle) ağız dalaşına girmek pick a bone with (someone) v.
ağız burun eğerek over the left shoulder adv.
ağız aramak how the wind blows expr.
her şey zevkine/ağız tadına uygun the goose hangs high expr.
ağız birliği etmiş in cahoots expr.
(biriyle) ağız birliği etmiş in cahoots (with someone) expr.
ağız dalaşı başladı the handbags come out expr.
Informal
ağız dalaşı rammy n.
Law
ağız birliği etmek be in cahoots v.
Institutes
ağız hastalıkları derneği turkish society of oral medicine n.
Technical
sapının ağız kısmına doğru sivrileştiği, tutma kısmında şekillendiği kaşık tarzı rat-tail n.
ağız kaynağı groove weld n.
ağız açma flaring n.
ağız alevi muzzle flash n.
ağız içi mastarı bore gauge n.
ağız hazırlama edge preparation n.
ağız uyarlacı nozzle adapter n.
ağız düzlüğü (cam) lip n.
ağız kavgası quarrel n.
ağız basınç dalgası gun wave n.
ağız kesme makinesi fire finisher n.
ağız basınç dalgası muzzle wave n.
ağız genişletme (cam) flaring n.
ağız açma aleti flaring tool n.
ağız çatlakları (cam) rim splits n.
ağız yakma hatası bad glaze n.
ağız açma raybası pucella n.
ağız mızıkası harmonium n.
ağız genişleme deneyi drift-expanding test n.
ağız açma (şişe) corkage n.
ağız boşluğu buccal cavity n.
ağız genişliği width across flats n.
ağız içi küresel genişliği undercut ring n.
ağız kenar kalınlığı edge thickness n.
ağız tütünü plug n.
ağız yakma fire finishing n.
ağız yuvarlatma rounding of rim n.
alevle parlatılmış ağız fire finished rim n.
batık ağız submerged orifice n.
boru ağız parçası pipe stub n.
camın ağız kenarı rim n.
camın ağız kenarı brim n.
civata bağlantılı ağız bıçağı bolt on cutting edge n.
destekli ağız reinforced rim n.
genişletilmiş ağız bell-mouth n.
genişletilmiş ağız flared end n.
kırık ağız chipped ring n.
kesici ağız cutting edge n.
kesici ağız cutting blade n.
oval ağız oval mouth n.
ölçülü ağız calibrated orifice n.
pürüzalan ağız reamer cone n.
sabit dişli açık ağız aletler open throat tools with fixed dies n.
segman ağız açıklığı ring gap n.
sualtı ağız submerged orifice n.
yan kesici ağız açısı side cutting edge angle n.
yüksek fırın ağız sahanlığı blast furnace charging gallery n.
ahşap bir geminin dışındaki ağız kuşağının üstündeki kaplama berthing n.
elektrik süpürgesinin emiş borusuna takılan ağız renovator n.
(bağlantı aletinde) ağız chop n.
(bağlantı aletinde) ağız chap n.
(sarkaçlı saat süspansiyon yayı ucunda bulunan) metal ağız chop n.
örsün ağız kısmı beck n.
(kovan) ağız bölümüne ivme kazandıran toz haznesi olan hot adj.
Telecom
telefonun ağız ve kulak kısımlarının tek sapa monte edildiği telefon seti french telephone n.
Mechanic
açık ağız anahtar open-end wrench n.
kırma ağız break corner n.
radyal ağız chisel edge n.
uç ağız açısı chisel edge angle n.
uç ağız chisel edge n.
yan ağız açısı end cutting edge angle n.
yığma ağız built-up edge n.
Textile
özel tip yüksek ağız açan dip trol ağı special type high opening bottom trawl net n.
ayakkabı veya botun ağız kısmını oluşturan dikiş shoe collar n.
Automotive
ağız aralığı end gap n.
ağız genişletme swaging n.
ağız kısmı pahlı segman bevel joint ring n.
bindirmeli segman ağız aralığı lapped gap n.
çatal ağız çakma anahtar open ended slogging spanner n.
düz ağız ayarlı kaynakçı pensesi sheet metal clamp n.
düz kesimli ağız butt n.
güvenlik pimli segman ağız aralığı pinned gap n.
konik segman ağız aralığı beveled gap n.
piston segman ağız aralığı piston ring gap n.
segman ağız aralığı piston ring end gap n.
segman ağız aralığı ring gap n.
segman ağız aralığı ring end gap n.
segman ağız açıklığı compressed gap n.
segman ağız aralığı gap n.
serbest ağız aralığı free gap n.
yan ağız açısı end cutting edge angle n.
yıldız ağız çakma anahtar ring ended slogging spanner n.
Marine
ağız kuşağı sheer strake n.
derinliğin kıyıya doğru azaldığı dar ağız ria n.
gel-gitle oluşan doğal ağız tidal inlet n.
gemi ağız kuşağı levhası boyunca boyanan dekoratif çizgi cove stripe n.
ağız kuşağı kaplaması plank-sheer n.
Medical
ağız yarası mouth sore n.
ağız anomalileri mouth abnormalities n.
ağız mukosası mouth mucosa n.
ağız iltihabı stomatitis n.
ağız hijyeni oral hygiene n.
ağız mukozası yolu ile uygulama oromucosal use n.
ağız mukoza damlası oromucosal drops n.
ağız mukozası buccal mucosa n.
ağız mukoza kesi yara iyileşmesi incisional oral mucosal wound healing n.
ağız içi uygulama intraoral application n.
ağız ağıza solunum yöntemleri mouth to mouth breathing methods n.
ağız kanserinin erken teşhis edilmesi early detection of oral cancer n.
ağız tümörleri mouth neoplasms n.
ağız ülseri aphthae n.
ağız kanseri oral cancer n.
ağız mukozası mouth mucosa n.
ağız çevresi circumoral n.
ağız ülseri oral ulcer n.
ağız tabanı kanseri floor of the mouth cancer n.
ağız kanseri mouth cancer n.
ağız içi tableti buccal tablet n.
ağız yıkama mouth wash n.
ağız yoluyla alınan aşı edible vaccine n.
ağız çevresini saran kası orbicularis oris muscle n.
ağız mukoza patı oromucosal paste n.
ağız ilaç uygulanması oral administration n.
ağız mukoza spreyi oromucosal spray n.
ağız yoluyla uygulama peroral application n.
ağız kanserinin erken tespit edilmesi early detection of oral cancer n.
ağız kanserinin erken teşhis edilmesi early diagnosis of oral cancer n.
ağız motor problemleri oral-motor problems n.
ağız belirtileri oral manifestations n.
ağız hastalıkları mouth diseases n.
ağız cerrahi işlemleri oral surgical procedures n.
ağız-yutak yolu ile uygulama oropharyngeal use n.
ağız ülseri mouth ulcer n.
ağız yarası canker n.
ağız tabanı kanseri floor of mouth cancer n.
ağız ağıza solunum yöntemi mouth to mouth respiration n.
ağız yıkama çözelti tableti mouth wash tablet for solution n.
ağız mukoza jeli oromucosal gel n.
ağız gargarası mouthwash n.
ağız ağıza solunum mouth to mouth respiration n.
ağız ağza suni solunum mouth-to-mouth resuscitation n.
ağız bakımı oral care n.
ağız bakımı oral health care n.
ağız bilimi stomatology n.
ağız boşluğu vestibule of mouth n.
ağız cerrahisi oral surgery n.
ağız çalkalama suyu mouthwash n.
ağız çevresinde çökük noktasal skarlar perioral pitted scars n.
ağız hijyeni kötü olan hastalar patients with poor oral hygiene n.
ağız içi değişiklikler intraoral changes n.
ağız içi tıkanma basıncı mouth occlusion pressure n.
ağız kanserinin erken tespiti early detection of oral cancer n.
ağız kanserinin erken teşhisi early detection of oral cancer n.
ağız kokusu halitosis n.
ağız kokusu oral malodor n.
ağız kokusu breath odor n.
ağız kokusu bad breath n.
ağız kokusu fetor oris n.