bütün gün - Turkish English Dictionary
History

bütün gün



Meanings of "bütün gün" in English Turkish Dictionary : 12 result(s)

Turkish English
General
bütün gün a clear day n.
bütün gün whole day n.
bütün gün early and late adv.
bütün gün all day adv.
bütün gün day long adv.
bütün gün all day long adv.
bütün gün full time adv.
Colloquial
bütün gün from dawn to dusk expr.
bütün gün all the livelong day expr.
bütün gün twenty four hours a day expr.
Idioms
bütün gün the livelong day expr.
Modern Slang
bütün gün adl (all day long) adv.

Meanings of "bütün gün" with other terms in English Turkish Dictionary : 55 result(s)

Turkish English
General
bütün bir gün a whole day n.
bütün gün bilgisayarda olmak be on the computer all day v.
bütün gün bilgisayar/bilgisayarın başında olmak be on the computer all day v.
bütün gün bilgisayarda takılmak be on the computer all day v.
bütün gün evde oturmak sit at home all day v.
bütün gün süren all-day adj.
bütün gün boyunca all day long adv.
yarın bütün gün all day tomorrow adv.
Colloquial
bütün gün yataktan çıkmama blanket fever n.
bütün gün yatakta tembellik etme blanket fever n.
bütün gün car car konuşmak yap, yap, yapping all day v.
bütün gün/gece/hafta sonu bir şey yapmak make a day/night/weekend of it v.
bütün gün sürmemek not be all day v.
(bir şeyi yapmak) bütün gün sürmemek (not) be/take all day (to do something) v.
(biri bir şey hakkında) bütün gün konuşabilir (one) could go (on) all day (about something) expr.
(çabuk ol) bütün gün bekleyemem, bekleyemeyiz haven't got all day expr.
(çabuk ol) bütün gün bekleyemem we haven't got all day expr.
bütün gün sürmemek not take all day
Idioms
(güney afrika'da) bütün gün eczane köşeleri ya da diğer umuma açık alanlarda dolaşıp genç kadınları etkilemeye çalışan genç erkek drugstore cowboy [us/south africa] n.
bütün/tüm gün sürmemek not be all day v.
bütün/tüm gün sürmemek not take all day v.
bütün gün çene çalmak chew the fat all day v.
bütün gün ofiste tıkılı kalmak be stuck behind a desk all day v.
bütün gün ve gece çalışmak work round the clock v.
bütün gün aralıksız uyumak sleep the clock round v.
bütün gün ofiste çakılı kalmak be stuck behind a desk all day v.
bütün gün bir şey yapmak make a day/night/week of it v.
bütün gün çalışmak work all the hours god sends v.
bütün/tüm gün, sabah sürmek be/take all day, morning v.
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek (not) be all day, morning (to do something) v.
(bir şeyi yapmak) bütün gün, sabah sürmemek (not) take all day, morning (to do something) v.
Speaking
bütün gün burada olamayız we can’t be here all day expr.
bütün gün seni bekleyemem I can't wait for you all day expr.
bütün gün havadan sudan konuştuk we talked sweet nothings all day long expr.
bütün gün yağmur yağdı it rained all day expr.
bütün gün yağmur yağdı it has rained all day expr.
bütün gün yağmur yağdı it rained all day long expr.
bütün gün ayaktaydım I've been on my feet all day expr.
bütün gün bana dur durak yok I am on my legs all day expr.
bütün gün seni düşünüyorum I think of you all day long expr.
bütün gün seni görmedim I haven't seen you all day expr.
bütün gün ayaktayım I am on my legs all day expr.
bütün gün aklımdaydın you've been on my mind all day expr.
bütün gün ayakta durdum I've been on my feet all day expr.
bütün gün seni bekleyemem I don't have all day expr.
bütün gün ayaktaydım I've been on my feet all day expr.
dün bütün gün evdeydim I was home all day yesterday expr.
yarın bütün gün çalışmak zorundayım I have to work all day tomorrow expr.
(çabuk ol) bütün gün bekleyemem I haven't got all day expr.
Trade/Economic
bütün gün çalışmak work full time v.
British Slang
bütün gün yapılan içki alemi leo n.
Modern Slang
bütün gün boyunca adl (all day long) adv.
(bütün gün) canla başla çalışmış all heart all day expr.
(bütün gün) varını yoğunu ortaya koymuş all heart all day expr.
(bütün gün) canını dişine takmış all heart all day expr.