closer - Turkish English Dictionary
History

closer

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "closer" in Turkish English Dictionary : 14 result(s)

English Turkish
General
closer n. sonlandırıcı
closer n. ayakkabı sayası parçalarını birleştiren dikiş makinesi operatörü
closer n. dikiş makinesi operatörü
closer adj. daha yakın
Trade/Economic
closer n. satışla kapatan
closer n. satışla sonuçlandıran
Technical
closer n. kapatma
closer n. kapatıcı
closer n. kapı kapatıcısı
closer n. konjonktör
closer n. tuğla parçası
Construction
closer n. yatay düzlemdeki son taş
closer n. ardı ardına gelen sıralara yerleştirilmiş tuğla parçası
Baseball
closer n. maçın sonlarına doğru oyuna giren daha isabetli atışlar yapan oyuncu

Meanings of "closer" with other terms in English Turkish Dictionary : 50 result(s)

English Turkish
General
boot closer n. bot dikicisi
get closer v. yakınlaşmak
move closer together v. sıkışmak
move up closer v. sıkışmak
come closer v. daha yakına gelmek
come closer v. nerdeyse (bir şey yapıyor olmak)
look closer v. mercek altına almak
examine closer v. mercek altına almak
come closer to someone v. yakınına gelmek
forge closer ties v. yakın ilişkiler kurmak
one step closer adj. bir adım daha yakın
on closer inspection adv. (daha) yakından bakınca
upon closer inspection adv. (daha) yakından bakınca
Phrases
objects in the mirror are closer than they appear expr. aynadaki nesneler göründüklerinden daha yakındır
call me friend but keep me closer expr. bana arkadaş de ama beni yakın tut
keep your friends close and enemies closer expr. dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut
keep friends close and enemies closer expr. dostlarını yakın düşmanlarını daha yakın tut
closer than close expr. yakından daha yakın
Proverb
keep your friends close and your enemies closer su uyur düşman uyumaz
Colloquial
come closer n. az daha yaklaş
come a little closer v. biraz yaklaşmak
be one step closer v. bir adım daha yaklaşmak
closer than I thought adj. düşündüğümden daha yakın
look closer expr. yakından bak
Speaking
don't come any closer expr. daha fazla yaklaşma
do not get any closer expr. daha fazla yaklaşma
take a closer look expr. iyice bir bak
Trade/Economic
cer (closer economic relations) n. yakın ekonomik ilişkiler anlaşması
cer (closer economic relations) n. avustralya ve yeni zelanda arasında imzalanan ticaret anlaşması
Technical
lift door closer n. asansör kapı amortisörü
portable bag closer n. çuvalağzı dikme makinesi
overhead door closer n. kapı üstü kapı kapatıcı
door closer n. kapı kapayıcısı
door closer n. kapı kapatıcısı
automatic door closer n. kapı hidroliği
Construction
queen closer n. boyuna kesilmiş yarım tuğla
quarter closer n. çeyrek tuğla
queen closer n. enine yarım tuğla
door closer n. kapı kapayıcı
king closer n. köşesi alınmış tuğla
angle closer n. köşe tuğlası
bevelled closer n. köşe tuğlası
king closer n. üç çeyrek tuğla
floor closer n. yaylı döşeme menteşesi
Military
file closer n. kol sonu subayı
breech closer n. topun kuyruk kapağı
file closer n. tek sıra halinde yürüyen askerlerin arkasında veya kısa sıralar halinde yürüyen askerlerin kanat kısmında bulunup hataları düzelten subay veya astsubay
Hunting
breech closer n. kuyruktan dolmalı silahların arkasındaki metal kapak
Volleyball
coming closer to zone n. sahaya yaklaşma
Latin
come closer v. yakınlaşmak