first - Turkish English Dictionary
History

first

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "first" in Turkish English Dictionary : 43 result(s)

English Turkish
Common Usage
first adj. birinci
first adj. ilk
first adv. önce
General
first n. başlangıç
first n. birincilik
first adj. en büyük
first adj. mükemmel
first adj. önde gelen
first adj. başta gelen
first adj. baş
first adj. ilk
first adv. ilkin
first adv. başta
first adv. ilk ağızda
first adv. ilk olarak
first adv. ilk önce
first adv. öncelikle
first adv. ilk kez
first adv. evvela
first adv. öncelikli olarak
first adv. tercihen
first adv. ziyadesiyle
first adv. öncelikli olarak
Politics
first adj. abd başkanının ailesine ait
first adj. abd başkanının ailesi ile ilgili
first adj. abd başkanının aile üyesi olan
first adj. abd başkanının ailesinden olan
Technical
first adj. ön
Computer
first n. sosyal medyada kişinin hesabındaki ilk fotoğrafın beğenilmesi için bıraktığı bir yorum
Automotive
first n. birinci vites
first adj. birinci vitese ait
first adj. birinci vites ile ilgili
first adj. birinci (vites)
Sport
first n. eskrimde bir savunma pozisyonu
Baseball
first n. birinci kale
first n. ilk kale
first n. birinci kaleci
first n. ilk kale yanında pozisyon alan iç saha oyuncusu
Music
first n. öne çıkan esas müzik aleti
first n. eserde öne çıkan birincil ses
first adj. en yüksek seste olan
first adj. esas bölümü götüren
first adj. birincil

Meanings of "first" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
first of all adv. en önce
first of all adv. ilk olarak
first of all adv. ilk önce
first of all adv. öncelikle
General
first cousin n. ilk kuzen
first contact with europeans n. avrupalılarla ilk ilişki
first of may n. bir mayıs
first instance n. ilk an
first class bank n. birinci sınıf banka
first light n. şafak
first aid kit n. ilk yardım çantası
the first of these n. bunlardan ilki
average age of women who bear their first child n. çocuk doğurma ortalama yaşı
first epistle n. ilk mektup
the first thing to be done n. yapılması gereken ilk şey
first team n. ilk takım
first degree liability n. birinci derecede sorumluluk
the first letter of the arabic alphabet n. elif
first fruits n. semere
first sergeant n. kıdemli başçavuş
first name n. küçük ad
first night n. gala
first floor n. zemin katı
first cause n. ilk neden
first watch n. gecenin ilk nöbeti
first reading n. ilk okuma
first night n. gala gecesi
love at first sight n. ilk görüşte aşk
first lady n. abd başkanının karısı
court of first instance of the european communities n. avrupa toplulukları ilk derece mahkemesi
first sale of the day n. siftah
first floor n. abd zemin kat
first aid kit n. ilkyardım çantası
first responder n. ilk müdahale ekibi
first print n. alt baskı
first place n. birincilik
the first part n. ilk bölüm
first secretary n. başkatip
first aid in illness and injury n. hastalık ve yaralanmada ilkyardım
first degree n. birinci derece
first aid station n. ilkyardım istasyonu
first milk n. ağız
first cousin n. teyze çocuğu
first floor n. zemin kat
first step n. ilk adım
first half n. birinci yarı
first light n. ilk ışık
first love n. ilk göz ağrısı
first grade n. birinci sınıf
first lady n. devlet başkanın eşi
first name n. asıl isim
first prize n. büyük ikramiye
first month n. ilk ay
first lord of the admiralty n. deniz bakanı
first child n. ilk göz ağrısı
first moment n. ilk an
the very first n. tam ilki
first edition n. ilk baskı
first night n. açılış gecesi
the first day of the week n. hafta başı
first draft n. ilk taslak
first impression n. ilk izlenim
court of first instance n. sulh mahkemesi
first quarter n. ilk çeyrek
first class mail n. birinci sınıf posta
first one n. birincisi
first century n. birinci yüzyıl
first floor n. birinci kat
the very first n. ilk
first person n. ilk ağız
first floor n. ilk kat
first chop n. birinci sınıf
first class n. taşıtta birinci mevki
the first world war n. birinci dünya savaşı
first law of motion n. hareketin ilk kuralı
at the first opportunity n. ilk fırsatta
first period n. ilk dönem
murder in the first degree n. kasten adam öldürme
being in the first place n. başta olmak üzere
first class n. birinci sınıf
first half n. ilk yarı
first name n. isim
first aid n. ilkyardım
first hour n. ilk saat
old or first love n. ilk göz ağrısı
first level n. ilk seviye
first level n. birinci evre
first level n. birinci seviye
first instance n. ilk durum
right of first refusal n. rüçhan hakkı
first phase n. ilk etap
first date n. ilk görüşme
first interview n. ilk görüşme
first delivery n. ilk teslim
first intention n. ilk algılama
first example n. ilk örnek
first rank n. birinci sıra
first row n. birinci sıra
first priority n. birinci öncelikli
first year n. ilk yıl
first aid center n. ilk yardım merkezi
commercial court of first instance n. asliye ticaret mahkemesi
first application n. ilk başvuru
love at first sight n. yıldırım aşkı
first aid cabinet n. ilk yardım dolabı
first sight n. ilk görüş
first class fish restaurant n. birinci sınıf balık restoranı
first product n. ilk ürün
first story n. birinci kat
first quality n. birinci kalite
first hand n. ilk el
first coat n. birinci kat sıva
first generation n. birinci kuşak
first coat n. birinci kat
first name n. ad
first coat n. ilk boya katı
first coat n. ilk örtü
feet-first dive n. çivileme
first-time user n. ilk kez kullanan
first-aid kit n. ilkyardım çantası
first-degree historical monument n. birinci derece tarihi eser
first-growth forest n. balta girmemiş orman
first-class service n. birinci sınıf hizmet
the first turkish-muslim women’s union in anatolia n. bacıyan-ı rum
small first-aid cupboard n. ecza dolabı
the first turkish-muslim women’s union in anatolia n. anadolu kadınlar birliği
twenty-first century n. yirmibirinci yüzyıl
safety-first policy n. ihtiyat politikası
first age n. ilk çağ
first class ticket n. birinci mevki bileti
first hand n. birinci el
first rate n. birinci sınıf
first class n. birinci mevki
first aid crew n. ilk yardım ekibi
the first week of the month n. ayın ilk haftası
first five n. ilk beş
first three n. ilk üç
first sexual experience n. ilk cinsel deneyim
first aid n. ilk yardım
first round n. ilk tur
first cousins n. birinci derecede kuzen
first round n. birinci tur
first cousins n. amca çocuğu
first round n. ilk raund
first cousins n. teyze çocuğu
first round n. birinci raund
first cousins n. kuzen
first-born child n. ilk doğan çocuk
first degree of kinship n. birinci dereceden akrabalık
first degree relative n. birinci dereceden akraba
the first item on the agenda n. gündemin ilk maddesi
first half of the year n. yılın ilk yarısı
the first item on the agenda n. gündemin ilk sırası
first known study n. bilinen ilk çalışma
first degree relative n. birinci derece akraba
a first in the world n. dünyada bir ilk
first class n. birinci kalite
first day at school n. okuldaki ilk gün
first quality n. 1. kalite
first-year pupil n. birinci sınıf öğrencisi
first instance n. ilk merci
first grader n. birinci sınıf öğrencisi
fifty first n. elli birinci
first decade n. ilk on yıl
first decade n. ilk on yıllık dilim
excitement on the first day n. ilk günkü heyecan
first-half cash n. yarısı peşin
first bullet n. ilk kurşun
name of first pet n. ilk evcil hayvanın adı
name of first pet n. ilk evcil hayvanın ismi
a first cousin once removed n. kuzenin çocuğu
a first cousin once removed n. kuzen çocuğu
first edition of the book n. kitabın ilk baskısı
the first half of the year n. yılın ilk yarısı
the first half of the year n. senenin ilk yarısı
first members n. ilk üyeler
first stage n. birinci etap
aries is the first sign of the zodiac n. koç zodyak'ın ilk burcudur
first train available n. müsait/kalkacak olan ilk tren
first plane available n. müsait/kalkacak olan ilk uçak
first train available n. bulduğum ilk tren
first plane available n. bulduğum ilk uçak
first choice n. birinci seçenek
first option n. birinci seçenek
first option n. ilk seçenek
first choice n. ilk seçenek
the first ever animal trails n. hayvanlara ait ilk izler
first examination n. ilk muayene
first inspection n. ilk muayene
the first leg of the journey n. gezinin ilk ayağı
first issue n. (dergi vb) ilk sayı
first caller n. ilk arayan
first-grade skills n. birinci sınıfta öğrencilere öğretilen beceriler
the first day of school n. okulun ilk günü
first rank n. birincilik derecesi
first place n. birincilik derecesi
first-born child n. ilk doğan/doğmuş çocuk
first serious attack n. ilk ciddi saldırı
first serious attack n. ilk ciddi atak
first cousin twice removed n. kuzen torunu
first letter n. baş harf
first letter n. ilk harf
the first name on the list n. listedeki ilk isim
first question n. ilk soru
turning the first sod n. temel atma töreni
turning the first sod ceremony n. temel atma töreni
first five countries n. ilk beş ülke
first among peers n. eşitlerin birincisi
first among equals n. eşitlerin birincisi
first among equals n. eşitler arasında birinci
first secretary n. başbakan
first bosphorus bridge n. 1. köprü
first bosphorus bridge n. boğaziçi köprüsü
first bosphorus bridge n. birinci boğaz köprüsü
first bosphorus bridge n. 1. boğaziçi köprüsü
the first dance n. ilk dans
first hundred pages n. ilk 100 sayfa
first responder vehicle n. yangına ilk müdahale aracı
first responder vehicle n. ilk müdahale aracı
first of its kind n. türünün ilk örneği
first two decades of the eighth century n. sekizinci yüzyılın ilk yirmi yılı
first contestant n. birinci yarışmacı
the first day of the week n. haftanın ilk günü
the first business day of the week n. haftanın ilk çalışma günü
the first business day of the week n. haftanın ilk iş günü
first steps n. ilk adımlar
first nations n. birinci akvam
first flower n. ilk çiçek
the first person to go to space n. uzaya giden ilk kişi
the first person to go to space n. uzaya giden ilk insan
first person to set foot on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
first person to step foot on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
first person to step on the moon n. aya ilk ayak basan kişi
first timer n. bir şeyi ilk defa yapan kişi
first group n. ilk grup
first group n. birinci grup
first choice n. öncelikli tercih
first meeting n. ilk buluşma
first date n. ilk buluşma
first mentioned n. bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey
first aid training n. ilk yardım eğitimi
first class n. 1.sınıf
first grade n. 1.sınıf
first priority n. birinci öncelik
first glance n. ilk bakış
first lady n. först leydi
first lady n. başkan karısı/eşi
first lady n. devlet başkanı karısı/eşi
first quarter moon symbol n. ilk çeyrek ay sembolü
first nations n. ilk milletler
first line in defense n. savunma hattının ön cephesi
first-person interpreting n. birinci tekil şahıs çeviri
first-person interpreting n. ilk ağızdan tercüme
first-person interpreting n. birinci ağızdan çeviri
first week n. ilk hafta
first week n. birinci hafta
first day n. birinci gün
first day n. ilk gün
the first day of the year n. yılın ilk günü
the first day of the year n. senenin ilk günü
first place n. okul/bölüm birinciliği
basic first aid n. temel ilk yardım
time to first fix n. ilk düzeltme zamanı
time-to-first-fix n. ilk tamire kadar geçen süre
first sex experience n. ilk seks deneyimi
first encounter n. ilk karşılaşma
first touch n. ilk karşılaşma
our first year n. birinci yılımız
our first year n. birinci senemiz
first unit n. birinci ünite
first constitutional era n. birinci meşrutiyet
the first race of the day n. günün ilk yarışı
a buck of the first head n. olgunluğa ulaşmış beş yaşında geyik boynuzu
first candidate n. ilk aday
first candidate n. birinci aday
first finger n. işaret parmağı
first place n. bi̇ri̇nci̇li̇k
the first thing n. hiçbir şey
the first thing n. zerre kadar şey (bile)
thirty-first n. otuz birinci
thirty-first n. otuz birde birlik kısım
first impression n. ilk intiba
first order of business n. yapılacak ilk şey
first order of business n. yapılması gereken ilk şey
twenty-first n. serinin yirmi beşinci elemanı
twenty-first n. bir şeyin yirmi beşte biri
twenty-first n. (ingiltere'de) 21'inci yaş günü
first resort n. ilk çare
first weekend n. ilk haftasonu
first instance n. ilk vaka
first draft n. müsvedde
first touch n. ilk dokunuş
average age of women who bear their first child n. ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş
average age of women who bear their first child n. ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı
ff (first family) n. bir yerde en yüksek statülü aile
ff (first family) n. bir yerdeki en yüksek statülü ailenin üyesi
first aid n. ilk yardım uygulaması
first aid n. ilk yardım tedavisi
first appearance n. başlama
first appearance n. ilk ortaya çıkış
first appearance n. başlangıç
first appearance n. ilk defa piyasaya sürme
first base n. ilk adım
first base n. ilk girişim
first base n. ilk evre
first base n. ilk basamak
first blood n. rakibe karşı elde edilen ilk avantaj
first blood n. rakibe karşı ilk fırsat
first blush n. ilk bakış
first blush n. ilk izlenim
first cause n. birincil gerekçe
first cause n. esas kaynak
first cause n. bir şeyin nedeni
first cousin n. yakından bağlantılı unsur
first cousin n. benzeyen birey
first day cover n. iptal mühürlü gönderi
first day cover n. mührün düzenlendiği tarihte damgalanmış iptal mühürlü zarf
first family n. yüksek sosyal statülü aile
first family n. ilk yerleşimcilerin soyundan gelen aile
first family n. nüfuzlu aile
first family n. seçkin aile
first family n. bir bölgenin önde gelen ailesi
first family n. tanınmış aile
first fleet [australia] n. birinci filo
first gentleman n. kadın devlet başkanının eşi
first gentleman n. mesleğinde öne çıkan adam
first gentleman n. en önemli adam
first lady n. (meslek veya sanat dalında) önde gelen kadın temsilci
first lady n. alanında öne çıkan kadın
first lady n. emsal teşkil eden kadın
first light n. gün doğumu
first of may n. işçi bayramı
first step n. ilk aşama
first step n. başlangıç
first step n. ilk hareket
first water n. (elmas veya incide) en yüksek kalite
first water n. (elmas veya incide) en yüksek saflık derecesi
first water n. üst seviye
first water n. üst kalite
first water n. birinci sınıf
first water n. birinci kalite
first water n. üst rütbe
first water n. baş mevki
first water n. üstün nitelik
first water n. üstün yetenek
first-born n. en büyük çocuk
first-class car n. birinci sınıf araç
first-place finish n. (yarışta) birinci bitirme
first-rater n. birinci sınıf kimse
first-rater n. kusursuz kimse
first-rater n. kaliteli şey
first-rater n. mükemmel kimse
first-rater n. üstün kalite şey
forty-first n. kırk bir sıra sayı
forty-first n. (bir birime ait) kırk bir eş parça
forty-first n. bir şeye ait kırk bir eş parçadan biri
first world country n. birinci dünya ülkesi
first world country n. gelişmiş ülke
go for the first time v. ayak atmak
rank (first/second etc) in v. dereceye girmek
make the first sale of the day v. siftah yapmak
fire the first shot v. ilk silah atan olmak
be the first v. birinci gelmek
draw one's first breath v. dünyaya gelmek
be first v. birinci olmak
rank first v. birinci olmak
rank (first/second etc) in v. derece yapmak
take the first step v. ilk adımı atmak
make the first sale of the day v. siftah etmek
travel first class v. birinci mevkide seyahat etmek
rank first v. ön sırayı almak
graduate with a first v. birincilikle mezun olmak
come in first v. birinci olmak (yarışta)
take the first place v. birinci sırayı almak
come first v. birincilik almak
come first v. birinci gelmek
win the first place v. birinci gelmek
be first v. birinci gelmek
be first v. birincilik almak
win the first place v. birincilik almak
love at first sight v. ilk görüşte aşık olmak
receive first-class education v. iyi eğitim almak
go first class v. birinci mevkide gitmek
cast the first stone v. ilk taşı atmak
render first aid v. ilk yardım sağlamak
be appointed for the first time v. (bir göreve vb) ilk defa atanmak
do something for the first time v. bir şeyi ilk kez yapmak
buy at first hand v. birinci elden satın almak
be a first in the world v. dünyada bir ilk olmak
be the first v. ilk olmak
be a first v. bir ilk olmak
be the first v. bir ilk olmak
come in first v. birinci gelmek
come in first v. birinci olmak
come in first in the race v. yarışta birinci gelmek
come in first in the race v. yarışta birinci olmak
take the first step to do something v. (bir şeyleri yapmak için) ilk adımı atmak
take the first steps v. ilk adımları atmak
have all the makings of a first-class scandal v. tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak
regret having come (at all/in the first place) v. geldiğine geleceğine pişman olmak
give the first signs/signals of a new move v. yeni bir hamlenin ilk sinyallerini vermek
come first v. ilk sırada olmak
rank first v. birinci sırada olmak
be on the first rank v. ilk sırada olmak
come first v. birinci sırada olmak
be on the first rank v. birinci sırada olmak
rank first v. ilk sırada olmak
be in the first place v. ilk sırada olmak
be in the first place v. birinci sırada olmak
be a first-time teacher v. öğretmenlikte yeni olmak
be pregnant with her first/second child/baby v. birinci/ikinci çocuğuna/bebeğine hamile olmak
try something for the first time v. bir şeyi ilk kez denemek
score the first goal v. ilk gölü atmak
be the first of v. -in birincisi olmak
be the first of v. ilki olmak
get first place v. birinci olmak
make the first move v. ilk hamleyi yapmak
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefona bakmak
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefonu açmak
pick (it) up on the first ring v. ilk çaldırışta telefona cevap vermek
be charged with criminal possession of a controlled substance in the first degree v. birinci dereceden yasaklı bir maddeyi üzerinde bulundurmaktan ötürü suçlanmak
do first aid v. ilk yardım yapmak
first-name v. adıyla hitap etmek
first-name v. senli benli konuşmak
first-foot v. (bir eve) ilk ayak basan olmak
of the first water adj. en halis cinsten
first and last adj. ilk ve son
first and foremost adj. en önemlisi
first and foremost adj. en başta
of the first water adj. en iyi
first-rate adj. üstün kaliteli
first rank adj. birinci dereceden
of first priority adj. öncelikli
of the first water adj. çok iyi
first hand adj. aracısız
of the first water adj. birinci sınıf
twenty first adj. yirmibirinci
first half of adj. ilk yarısı
first hand adj. ilk elden
first hand adj. doğrudan
first-class adj. üstün
first-class adj. birinci sınıf
first-class adj. birinci mevkie ait
first-class adj. birinci mevki
first-rate adj. klas
first-rate adj. birinci kalite
first-rate adj. birinci sınıf
first-hand adj. ilk elden
first-hand adj. aracısız
first-class adj. birinci mevkide
first-rate adj. mükemmel
first-rate adj. ekstra
first-class adj. pırlanta gibi
first-time adj. ilk kez
first-class adj. ekstra
first-hand adj. doğrudan
first-class adj. çok iyi
first-class adj. mükemmel
first-rate adj. üstün
thirty-first adj. otuzbirinci
twenty-first adj. yirmi-birinci
first born adj. ilk doğan
the first and only adj. ilk ve tek
twenty first adj. yirmi birinci
thirty first adj. otuz birinci
forty first adj. kırk birinci
sixty first adj. altmış birinci
ninety first adj. doksan birinci
seventy first adj. yetmiş birinci
eighty first adj. seksen birinci
organized as first adj. ilk kez düzenlenmiş
mobile-first adj. mobil cihazları önceleyen
thirty-first adj. otuz birde bir
twenty-first adj. yirmi birde bir
hundred-and-first adj. yüz birinci
first-class adj. en yüksek kalitede olan
first-class adj. türünün en iyisi olan
first-class adj. üst sınıf
first-class adj. üst kalite
first-class adj. üstün kalite
first-class adj. olağanüstü
first-class adj. muazzam
first-class adj. birinci ayar
first-class adj. birinci sınıf yolculuğa ait
first-class adj. birinci sınıf yolculuk ile ilgili
first-class adj. birinci sınıf konaklamaya ait
first-class adj. birinci sınıf konaklama ile ilgili
first-degree adj. en hafif
first-degree adj. en düşük
first-degree adj. en yüksek
first-degree adj. en ciddi
first-degree adj. doğrudan
first-degree adj. kasıtlı
first-name adj. tanıdık
first-name adj. samimi
first-name adj. ismiyle seslenilen
first-name adj. senli benli konuşulan
first-string adj. çok önemli
first-string adj. mühim
first-string adj. birinci derece