günah - Turkish English Dictionary
History

günah



Meanings of "günah" in English Turkish Dictionary : 31 result(s)

Turkish English
Common Usage
günah sin n.
General
günah wrong n.
günah trespass n.
günah eviler n.
günah transgression n.
günah error n.
günah shame n.
günah sin n.
günah iniquity n.
günah evil n.
günah foul n.
günah wrongdoing n.
günah crime n.
günah misdeed n.
günah delictum n.
günah manifestness n.
günah fault n.
günah blame n.
günah malum n.
günah debt n.
günah offence n.
günah impurity n.
günah peccancy n.
günah plight [dialect] n.
günah sinful adj.
günah unhallowed adj.
Law
günah malfaisance n.
Religious
günah haram n.
günah debt n.
Archaic
günah aidos n.
günah piacle n.

Meanings of "günah" with other terms in English Turkish Dictionary : 213 result(s)

Turkish English
Common Usage
günah çıkarma confession n.
günah keçisi scapegoat n.
günah işlemek sin v.
General
günah çıkartan papaz confessor n.
günah işleme sinning n.
allah tarafından affedilme (günah) absolution n.
günah çıkarma ve papazın önerdiği kefareti yerine getirme penance n.
ağır günah deadly sin n.
hz adem ve havva'nın işlediği günah ve sonuçları fall of man n.
günah işleme wrongdoing n.
günah çıkarma hücresi confessional n.
günah çıkarma sale of indulgences n.
affetme (günah/suç vb'ni) remittance n.
hz adem ve havva'nın işlediği günah ve sonuçları the fall n.
doğuştan olan günah original sin n.
günah tekesi scapegoat n.
günah çıkartma confession n.
ilk günah original sin n.
günah çıkarma shrift n.
günah işleme transgression n.
günah çıkartma hücresi confessional n.
günah işleme committing sin n.
günah çıkaran papaz confessor n.
af (günah için) absolution n.
günah çıkarma shriving n.
günah keçisi sacrificial lamb n.
günah keçisi scape goat n.
günah çıkaran rahip father confessor n.
büyük günah cardinal sin n.
büyük günah great sin n.
büyük günah big sin n.
günah çıkarmamış insanlar unconfessed n.
günah çukuru cloaca n.
büyük günah deadly sin n.
affedilmez günah deadly sin n.
büyük günah major sin n.
ölümcül günah deadly sin n.
ölümcül günah mortal sin n.
ölümcül günah capital sin n.
bir kimseyi günah keçisi yapma scapegoating n.
günah çıkarma absolution n.
yeniden günah işleyen kimse relapser n.
günah çıkarma earshrift n.
günah bilimi hamartiology n.
günah işleme malicho [obsolete] n.
günah işleme mallecho n.
günah keçisi fall guy n.
günah korkusu misdread n.
günah işleme mistreading [obsolete] n.
günah işleten şey offence n.
günah işleyen kimse offender n.
günah işleme offending n.
günah işleme offense n.
günah işleyemez olma impeccability n.
işlenen günah commission n.
gizli günah closet sin n.
günah keçisi piñata n.
günah çıkarılan kimse father confessor n.
(protestan kiliselerinde) günah çıkarmadan hemen önce gelen kısa vaaz invitement [obsolete] n.
günah itirafı peccavi n.
günah çıkarma peccavi n.
günah çıkarma odası shrift [obsolete] n.
günah çıkaran papaz shrift father n.
(günah çıkaran) peder shrift father n.
günah çıkaran kimse shriver [obsolete] n.
günah sebebi slander [obsolete] n.
günah yuvası sodom n.
günah işleyen kimse strayer n.
günah çıkarmak confess v.
günah çıkarmak shrive v.
günah olmak be sinful v.
günah işlemek commit a sin v.
günah çıkartmak confess v.
günah işlemek stumble v.
günah işlemek err v.
günah çıkarmak confess one's sins v.
günah işlemek wrongdo v.
günah işlemek trespass v.
günah çıkarmak disbosom v.
günah işlemek commit sin v.
günah işlemek transgress v.
günah çıkarmış olmak shrive v.
günah çıkarmak remit v.
-e karşı günah işlemek sin against v.
günah/kötü alışkanlıklardan arınmak mundify v.
günah keçisi aramak look for a scapegoat v.
günah(lar)dan arınmak redeem v.
günah çıkarmak absolve v.
-e karşı günah işlemek aguilt v.
günah çıkarmak be acknown v.
günah çıkarmak be aknow v.
günah işlemek entrench v.
günah işlemek offend v.
günah işletmek offend [obsolete] v.
daha fazla günah işlemek outsin v.
günah keçisi yapmak scapegoat v.
(günah veya hata) gizlemek scoug v.
(günah) gizlemek scug [scotland] v.
günah çıkarmak shrift v.
günah işlemek stray v.
günah çıkarmış shriven adj.
günah çıkaran shrove adj.
günah çıkaran shriven adj.
günah işleyebilir peccable adj.
günah işlemiş erred adj.
günah olan (bir şey) sinful adj.
günah çıkarma ile ilgili confessional adj.
günah olan (bir şey) ungodly adj.
günah işlemiş unholy adj.
dokunulması günah sacred adj.
günah çıkarmayan unshriven adj.
günah çıkarmamış unshriven adj.
günah işlemiş impure adj.
günah işleyen sinning adj.
günah çıkarmayla ilgili confessionally adv.
ölümcül günah yoluyla mortally adv.
günah işleyerek peccantly adv.
günah benim, suç benim peccavi expr.
Phrasals
birine/bir şeye karşı bir günah işlemek transgress against someone or something v.
(birine/bir şeye) karşı günah işlemek sin against (someone or something) v.
'-e karşı bir günah işlemek transgress against v.
Phrases
günah kadar as sin adv.
Proverb
fakir olmak günah değil poverty is no sin
tövbe eden hiç günah işlememiş gibidir a fault confessed is half redressed
aptallıktan başka günah yoktur there is no sin except stupidity
fakir olmak günah değil poverty is not a sin
Colloquial
günah teknesi sin-bin n.
günah vagonu sin-bin n.
günah yuvası sink of iniquity n.
günah yuvası sink of corruption n.
günah (hesap) the damage n.
birini günah keçisi yapmak make someone scapegoat v.
günah keçisi etmek make someone scapegoat v.
Idioms
günah keçisi lightning rod [us] n.
bir şeyin günah keçisi a lightning rod for something [us] n.
büyük günah the old adam n.
günah keçisi a fall guy n.
günah keçisi a lightning rod n.
günah keçisi a whipping boy n.
günah keçisi the whipping boy n.
bir sürü suç/günah a multitude of sins n.
birini günah keçisi yapmak leave someone holding the baby v.
birini günah keçisi yapmak leave someone holding the bag v.
günah keçisi yapmak make someone scapegoat v.
günah keçisi etmek make someone the scapegoat v.
günah keçisi yapmak make someone the scapegoat v.
günah işlemek fall into sin v.
günah işlemek make (the) baby jesus cry v.
birini günah keçisi yapmak make someone the scapegoat for something v.
(birini) günah keçisi ilan etmek throw (one) under the bus v.
(birini) günah keçisi yapmak leave (one) holding the baby [uk] v.
(birini) günah keçisi yapmak leave (one) holding the bag [us] v.
'-i günah keçisi yapmak make the scapegoat for v.
günah keçisi ilan etmek throw someone to the wolves v.
günah keçisi ilan edildi the knives are out for someone expr.
barışma esnasında günah çıkaran konumda on the anxious seat expr.
Speaking
hasta olursan günah benden gitti if you become sick it's not my fault expr.
en son ne zaman günah çıkardınız? how long since your last confession? expr.
peder, beni bağışlayın, günah işledim forgive me, father, for I have sinned expr.
tam günah sayılmaz it's only half a sin expr.
Law
din adamının günah çıkarma sırasında öğrendiği mahrem bilgileri gizli tutma hakkı priest-penitent privilege n.
Psychology
günah işleme korkusu hamartophobia n.
günah keçisi scapegoat n.
günah işleme korkusu peccatophobia n.
günah takıntısı hamartomania n.
günah işleme korkusu peccatiphobia n.
Religious
fiili günah actual sin n.
bilinçli işlenen günah actual sin n.
(katolik kilisesinde) günah çıkarıp papazın uygun gördüğü kefareti yerine getirerek arınma reconciliation n.
günah çıkarma general confession n.
günah çıkarılan gizli oda confessional n.
günah çıkarma confession n.
günah çıkartan papaz confessor n.
katoliklerde günah çıkardıktan sonra kişinin o zamana kadarki tüm günahlarının affedilmesi plenary indulgence n.
tensel günah sin of flesh n.
yedi ölümcül günah seven deadly sins n.
yedi ölümcül günah capital vices n.
yedi ölümcül günah cardinal sins n.
(hristiyanlıkta) günah hamartia n.
(günah, suç veya iffetsizlikten) arınma lustration n.
toplu günah çıkarma general confession n.
insan doğasının her yönünün günah ile kirlendiği fikrini destekleyen inanç depravity n.
(hinduizm'de) günah çıkartan dini figür gooroo n.
(jainizmde) günah papa n.
ilk günahı reddederek her bireyin günah işlememe iradesi olduğunu öne süren bir inanç pelagianism n.
günah çıkarılan ve gerekli durumlarda kefaret alan papaz penitencer [obsolete] n.
günah karşılığı ceza çekme satisfaction n.
cehennemlik günah damnation n.
ebedi cezaya layık günah damnation n.
yedi ölümcül günah deadly sins n.
yedi büyük günah deadly sins n.
(katolik kilisesi'nde) tövbekar bir kimsenin günah çıkarma sırasında söylediklerini sır olarak tutma görevi seal n.
(katolik kilisesi'nde) tövbekar bir kimsenin günah çıkarma sırasında söylediklerini sır olarak tutma görevi seal of confession n.
oxford grubu'nun grup toplantılarında yaptıkları ortak günah çıkarma seansı sharing n.
papazın bir kilise cemaati üyesi ile birlikte gerçekleştirdiği günah çıkarma oturumu station [ireland] n.
günah işlemek fall from grace v.
günah içinde yaşamak walk after the flesh v.
cehalet, hata ve günah içinde yaşamak walk in darkness v.
(hristiyanlık'ta) günah işleyerek tanrı'nın sevgisini kaybetmek fall from grace v.
(günah için) kefaret etmek satisfy v.
islami kurallara göre tüketilmesi günah olan haram adj.
günah işlemeyen impeccant adj.
Latin
erdiren günah felix culpa n.
Archaic
günah işleme offence n.
günah işleme offense n.
günah çıkaran papaz shriftfather n.
(günah çıkaran) peder shriftfather n.
günah çıkarmak shrieve v.
günah işletmek stray v.
dokunulması günah olan sanctimonious adj.
Slang
günah keçisi escape goat n.
British Slang
günah keçisi joe soap n.
Star Wars
kırmızı günah kuruntu nebulası red sin chimaera nebula n.