gag - Turkish English Dictionary
History

gag

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "gag" in Turkish English Dictionary : 40 result(s)

English Turkish
General
gag n. eğlence
gag n. susturmak için ağıza sokulan tıkaç
gag n. gülüt
gag n. ameliyatta ağza takılan alet
gag n. şaka
gag n. espri
gag n. tıkaç
gag n. komik söz
gag n. komik öykü
gag n. ağız tıkacı
gag n. güldürücü şey
gag n. mecliste konuşmaların son bulması
gag n. ameliyatta ağıza takılan alet
gag n. kapanış (celse)
gag n. çit
gag n. ifade özgürlüğünü engelleyen şey
gag n. iki ucunda halkalar olan gem
gag n. demiryolu raylarını düzleştiren dolgu maddesi
gag n. zımbanın çalışmasını önleyen aparat
gag v. komiklik yapmak
gag v. haberin yayılmasına engel olmak
gag v. kusturmak
gag v. öğürmek
gag v. kusacak gibi olmak
gag v. espri yapmak
gag v. ağzını tıkamak
gag v. susturmak
gag v. konuşmasını önlemek
gag v. (bir şeye) dayanamamak
gag v. ağız açacağı ile ağzı açık tutmak
gag v. (boru, vana) tıkamak
Law
gag n. bir konunun tartışılmasını yasaklayan emir veya kural
Technical
gag n. tıkaç
Railway
gag v. (rayları) dolgu maddesiyle düzleştirmek
Medical
gag n. ağıza konulan kusturucu şey
gag n. üst sindirim sistemi spazmı
gag v. alet ile ağzını açık tutmak
Theatre
gag n. gag
Cinema
gag n. gülüt
Slang
gag v. askere nefesi tükenene kadar egzersiz yaptırmak

Meanings of "gag" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
Theatre
gag gag n.

Meanings of "gag" with other terms in English Turkish Dictionary : 51 result(s)

English Turkish
General
gag-bit n. gem
sight gag n. görsel malzemelerle yapılan mizah
sight gag n. görsel şaka
ball gag n. ağız topu
gag rein n. atın ağzındaki gemi yukarı çekmek için kullanılan dizgin
gag runner n. atın boyunluğunda dizgini kontrol eden halka
gag on v. bir şey boğazını tıkamak
gag-toothed adj. dişlek
Phrasals
gag on (something) v. (bir şey) boğazında kalmak
gag on (something) v. (bir şey) boğazını tıkamak
gag on (something) v. (bir şey) genzine kaçmak
Colloquial
gag me with a spoon expr. iğrenç
gag me with a spoon expr. berbat
Idioms
running gag n. bir hikayede tekrarlayan şaka
running gag n. bir hikayede tekrar tekrar değinilen mizah unsuru
gag gift n. şaka hediyesi
gag gift n. komik hediye
gag gift n. dalga geçmek için/komiklik olsun diye alınan hediye
go along with the gag v. şakayı devam ettirmek
go along with the gag v. şakaya ortak olmak
Law
gag order n. dava hakkında medyaya konuşmayı yasaklayan emir
gag law n. basın özgürlüğünü kısıtlayan mevzuat
Politics
gag laws n. basın özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar
gag laws n. konuşma özgürlüğünü kısıtlayan kanunlar
gag rule n. mecliste konuşma kuralı
gag law n. mecliste konuşmayı sınırlandıran kural
gag rule n. mecliste konuşmayı sınırlandıran kural
gag law n. mecliste konuşma kuralı
gag resolution n. eskiden abd'de köleliğe karşı açılan davaların dikkate alınmamasına yönelik alınan kongre kararları
Technical
gag press n. baskı basgacı
gag shear n. baskılı makas
gag press n. doğrultmaç
gag press n. doğrultma basgacı
plate shear gag n. levha makas baskısı
Medical
gag reflex n. öğürme refleksi
Dentistry
mouth gag n. ağız açacağı
Food Engineering
gag (glycosaminoglycan) abrev. glikozaminoglikan
Biology
gag (group specific antigens) abrev. gruba özgü antijenler
Marine Biology
gag (mycteroperca microlepis) abrev. küçük bir orfoz balığı
Theatre
gag line n. kahkaha attırmayı amaçlayan replik
Cinema
gag reel n. çekim hatası/hataları
gag reel n. filmdeki çekim hataları
gag reel n. filmin sonunda gösterilen çekim hataları bölümü
Slang
throat gag [uk] n. oral sekste kişinin penisinin partnerinin gırtlağından öğürme sesi çıkarması
throat gag [uk] n. oral sekste penisin gırtlağa kadar girmesi
throat gag [uk] n. alkollü içecek
throat gag [uk] n. sert içki
gag a maggot v. tiksindirici olmak
gag a maggot v. mide bulandırıcı olmak
gag a maggot v. itici olmak
gag a maggot v. çok çirkin, tipsiz olmak