gray - Turkish English Dictionary
History

gray

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "gray" in Turkish English Dictionary : 65 result(s)

English Turkish
Common Usage
gray n. gri
gray v. ağarmak
gray v. ağartmak
gray adj. boz
gray adj. gri
General
gray n. külrengi
gray n. kır
gray n. kır rengi
gray n. kül rengi
gray n. gri renkli hayvan
gray n. gri renkli nesne
gray n. grimsi cildi, bombeli siyah gözleri ve kocaman kafası olan dünya dışı varlık
gray n. gri şey
gray n. grilik
gray v. aklar düşmek
gray v. kırlaşmak
gray v. silikleştirmek
gray v. kırlaştırmak
gray v. beyazlamak
gray v. grileştirmek
gray v. grimsi hale getirmek
gray v. grileşmek
gray v. yaşlanmak
gray v. yaşlı nüfus oranı artmak
gray adj. kapalı
gray adj. kırlaşmış
gray adj. sıkıntılı
gray adj. kurşuni
gray adj. silik
gray adj. yaşlı
gray adj. eski
gray adj. kır
gray adj. kır saçlı
gray adj. saçları ağarmış
gray adj. (saç) ağarmış
gray adj. grimsi
gray adj. griye çalan
gray adj. mat
gray adj. donuk
gray adj. gri giyimli
gray adj. gri kostümlü
gray adj. konum, durum ve yapı açısından ortada yer alan
gray adj. gri elbiseye giyen
gray adj. gri üniforma giyen
gray adj. iki olgunun arasında kalan
gray adj. belirsiz
gray adj. yaşlılarla ilişkili
Trade/Economic
gray adj. göze batmadan yasal kontrollerden kaçınan (pazarlama yöntemi)
Technical
gray n. külrengi
gray adj. kurşuni
Computer
gray n. gri
Textile
gray adj. ağartılmamış ve boyanmamış durumda olan (dokuma)
gray adj. işlenmemiş (dokuma)
Medical
gray n. absorbe edilen radyasyon doz birimi
Zoology
gray adj. postu siyah ve beyaz kılların karışımından oluşan (hayvan)
History
gray n. amerikan iç savaşı'nda konfederasyon ordusu'nda yer alan asker
Geography
gray n. iowa eyaletinde şehir
gray n. maine eyaletinde yerleşim yeri
gray n. georgia eyaletinde şehir
Painting
gray n. çal
Photography
gray n. renkleri siyah ve beyaz arasındaki tonlardan oluşan ve skalada benzer derecelere sahip nötr veya akromatik renk dizilerine verilen ad
gray n. düşük doygunluklu nesne rengi
gray n. konfederasyon ordusu
Archaic
gray n. porsuk
Slang
gray n. hilebazların kullandığı, iki yüzü de aynı olan yarım peni

Meanings of "gray" with other terms in English Turkish Dictionary : 475 result(s)

English Turkish
Common Usage
turn gray v. ağarmak
go gray v. ağarmak
General
great gray kangaroo n. büyük gri kanguru
gray birch n. amerikan kayın ağacı
gray substance n. gri cevher
gray sea eagle n. gri deniz kartalı
great gray owl n. büyük gri baykuş
gray jay n. alakarga
gray wolf n. gri kurt
iron gray n. demirkırı
gray dust n. gri toz
gray matter n. beyin
gray fox n. gri tilki
gray hen n. dişi keklik
gray alder n. gri çam
gray partridge n. gri keklik
gray matter n. zeka
gray mullet n. kefal
african gray n. afrika grisi
gray flounder n. gri dil balığı
turning gray n. ağarma
gray matter n. akıl
gray sole n. gri dilbalığı
tattletale gray n. kirli beyaz
silver gray n. gümüş rengi
gray whale n. gri balina
back gray n. astar
gray mullet n. paçuz
dapple-gray n. alaca kır (at)
dapple-gray n. bakla kırı
gray level n. gri düzeyi
gray tone image n. gri tonlamalı imge
pearl-gray n. soluk mavimsi gri renk
gray water n. gri su
gray water n. çamaşır makineleri ve lavabolar tarafından oluşturulan atık su
greenish gray n. yeşile çalan gri
greenish gray n. yeşilimsi gri
pearl gray n. inci rengi
iron gray n. demir grisi
brownish-gray n. kahverengimsi gri
whitish gray n. beyazımsı gri
gray rabbit n. gri tavşan
dapple-gray n. alaca kır
gray wool jacket n. gri yün ceket
tattletale gray n. gri beyaz
tattletale gray n. griye çalan beyaz
tattletale gray n. gri beyaz
tattletale gray n. griye çalan beyaz
tattletale gray n. gri beyaz
tattletale gray n. griye çalan beyaz
reddish-gray n. kırmızımsı gri
gray [obsolete] n. gri porsuk kürkü
gray literature n. gri yayınlar
gray literature n. ticari kaygılarla basılmamış yazılı materyal
gray literature n. erişime açılmamış yazılı materyal
gray nomad [australia] n. yaşlı göçebe
gray nomad [australia] n. portatif evle ülkeyi dolaşan yaşlı gezgin
gray sedge [uk] n. grimsi şayak sineği
gray matter n. gri madde
turn gray v. aklar düşmek
pluck out one's gray hairs v. beyaz saç tellerini koparmak
take on a gray colour v. bozarmak
turn gray v. kırlaşmak
(one's hair) turn gray v. saçları ağarmak
grow gray v. saçları ağarmak
dapple gray adj. alaca kır (at)
dappled gray adj. baklakırı
dark gray and dark red adj. koyu gri ve koyu kırmızı
dark gray adj. koyu gri
gray-headed adj. yaşlı adam
slate-gray adj. barut rengi
pearl-gray adj. gümüşi
bluish-gray adj. mavimsi gri
gray-haired adj. kır saçlı
gray-headed adj. kır saçlı
gray-haired adj. saçları ağarmış
gray-headed adj. saçları ağarmış
red-gray adj. kırmızımsı gri
black-gray adj. koyu gri
dappled–gray adj. (at) kırçıllı
silver-gray adj. gümüşi gri olan
silver-gray adj. gümüş grisi olan
silvery-gray adj. gümüşi gri olan
silvery-gray adj. gümüş grisi olan
slaty-gray adj. arduvaz veya granit renginde
stone-gray adj. arduvaz veya granit renginde
Phrasals
gray out v. grileştirmek
gray out v. silikleştirmek
gray out v. bir kullanıcı arayüzünü aktif olmadığını belirtmek için gri yapmak
gray out v. gözü kararmak
gray out v. (bir şey) gözünü karartmak
gray out v. görüşünü düşürmek
Proverb
all cats are gray in the dark karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray after dark/at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray after dark/at night köre elvandan bahsolunmaz
all cats are gray after dark/at night zifiri karanlıkta her şey siyahtır/aynıdır
all cats are gray at night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray at night karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray by night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray by night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray by night karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray in the dark zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray in the dark köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray at night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray at night karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray by night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray by night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray by night karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray in the dark zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray in the dark köre renkten bahsolunmaz
Colloquial
dorian gray n. genç gösteren kişi
dorian gray n. yaşlanmıyormuş gibi görünen kişi
dorian gray n. yaşını göstermeyen kişi
dorian gray n. hiç yaşlanmayan kişi (oscar wilde'ın dorian gray'in portresi isimli romanında yaşlanmayan dorian gray karakterinden yola çıkarak türetilmiş bir lakap)
gray amber n. amber
gray amber n. akamber
gray-wave adj. kar potansiyeli olan ancak yatırımcı yaşlanmadan önce beklentileri karşılaması mümkün olmayan (şirket, yatırım)
Idioms
a gray area n. belirsiz alan/saha
gray area n. hakkında emin olunamayan şey
gray area n. ikilemde kalınan konu
gray matter n. kafa/beyin
gray eminence n. gizli/görünmeyen kuvvet
gray eminence n. perdenin arkasındaki kişi
gray eminence n. asıl yöneten kişi
gray eminence n. torpil
old gray mare [old-fashioned] n. yaşlı kimse/şey
old gray mare [old-fashioned] n. ihtiyar kimse/şey
old gray mare [old-fashioned] n. modası geçmiş kimse/şey
old gray mare [old-fashioned] n. miadını doldurmuş kimse/şey
old gray mare [old-fashioned] n. çağ dışı kalmış kimse/şey
old gray mare [old-fashioned] n. eski şey
old gray mare [old-fashioned] n. demode şey
old gray mare [old-fashioned] n. emektar kimse/şey
the old gray mare n. yaşlı kimse
the old gray mare n. ihtiyar kimse
the old gray mare n. yaşı geçmiş kimse
the old gray mare n. yaşlanmış kimse
the old gray mare n. ihtiyarlamış kimse
gray power n. yaşlı alım gücü
gray power n. yaşlı kesimin alım gücü
little gray cells n. eleştirel düşünme gücü
little gray cells n. eleştirel düşünme bilgisi
the gray dollar [uk] n. yaşlı kesimin alım gücü
the men in gray suits n. siyaset ve ticarette çok büyük gücü ve etkisi olan ancak halkın tanımadığı perde arkasındakiler
have gray hairs v. saçları beyazlamak
get gray hairs v. saçları ağırmak
have gray hairs v. saçları ağırmak
get gray hair v. saçları beyazlamak
have gray hair v. saçları ağırmak
get gray hairs v. saçları beyazlamak
have gray hair v. saçları beyazlamak
get gray hair v. saçları ağırmak
give (one) gray hair v. (birinin) saçlarını beyazlatmak
give (one) gray hair v. (birinin) saçlarına kır/ak düşürmek
give (one) gray hair v. (birine) zor zamanlar yaşatmak
give (one) gray hair v. (birini) üzerek, endişelendirerek, strese sokarak saçlarını ağartmak
get gray hair from (someone or something) v. (biri/bir şey) yüzünden saçları beyazlamak/ağarmak
get gray hair from (someone or something) v. (biri/bir şey) yüzünden saçlarına kır/ak düşmek
get gray hair from (someone or something) v. (biri/bir şey) yüzünden çok endişelenmek, strese girmek, üzülmek
get gray hair from (someone or something) v. (biri/bir şey) yüzünden çok endişelenip, strese girip, üzülüp saçları ağarmak
gray hair v. endişeden, stresten, üzüntüden saçları beyazlama/ağarma
gray hair v. endişeden, stresten, üzüntüden saçlarına kır/ak düşme
get gray hair from v. yüzünden saçları beyazlamak/ağarmak
get gray hair from v. yüzünden saçlarına kır/ak düşmek
get gray hair from v. yüzünden çok endişelenmek
get gray hair from v. strese girmek
get gray hair from v. üzülmek
get gray hair from v. yüzünden çok endişelenip
get gray hair from v. strese girip
get gray hair from v. üzülüp saçları ağarmak
give gray hair to v. endişelendirmek
gray-haired adj. kurt veya deneyimli (kimse)
the old gray mare ain't what she used to be [old-fashioned] expr. o günler geride kaldı
the old gray mare ain't what she used to be [old-fashioned] expr. o eski halinden eser yok şimdi
Trade/Economic
gray market n. fahiş piyasa
gray market n. gri piyasa
gray economy n. gri ekonomi
gray market n. gri borsa
gray market n. arzı düşük malların fahiş fiyatlara satılması kuralıyla işleyen piyasa
gray market n. büyük indirimdeyken alınan malların piyasa fiyatının altında satılması
gray import n. ihraç edildiği ülkede eşdeğer modeli bulunmayan ithal araç
Politics
gray passport n. gri pasaport
gray passport n. hizmet pasaportu
gray eminence n. gizli yetkili
gray eminence n. başka birinin vasıtasıyla gizli ve özel olarak gayri resmi yetki kullanan kimse
gray panthers n. 1972'de yaşlı ve emeklilerin haklarını savunmak için kurulmuş bir örgüt
gray vote n. yaşlıların oyları
Technical
inoculated gray cast iron n. aşılı kır dökme demir
dapple-gray n. bakla kırı
back gray n. baskı astarı
gray cast iron n. boz pik
iron gray n. demir kırı
gray tin n. çürük kalay
gray cast iron n. esmer dökme demir
gray silver n. gümüş karbonat
gray cast iron n. gri dökme demir
gray level n. gri düzey
gray mill n. gray haddesi
gray iron n. gri demir
gray cast iron n. gri pik
silver-gray n. gümüş rengi
gray tin n. gri kalay
gray area n. gri alan
Gray code n. Gray kodu
gray cast irons n. gri dökme demirler
gray iron n. gri pik demiri
binary to gray code conversion n. ikili gray kod dönüşümü
binary-to-gray code conversion n. ikili-gri kod dönüşümü
gray cast iron n. kır dökme demir
gray cast iron n. kırdöküm
charcoal gray n. kömür grisi
gray cast irons n. lamel grafitli dökme demirler
ash gray n. kül rengi
metallic gray n. metal grisi
gray mill n. üniversal profil haddesi
gray iron n. yumuşak dökme demir
gray irons n. yüksek miktarda grafit karbonu içerdiği için kırıldığında koyu gri görünen pik demiri
steel-gray adj. çelik grisi renkte olan
Computer
light gray n. açık gri
gray with white fill n. beyaz dolgulu gri
gray text n. gri metin
gray-scale image n. gri ölçekli resim
gray tone image n. gri tonlamalı imge
gray code n. gray kodu
gray level n. gri düzeyi
gray scale n. gri ölçeği
gray shading n. gri tonlama
gray scale n. gri ölçek
gray scale n. gri tonlamalı
gray gradient n. gri geçişi
blue-gray n. gri mavi
binary-to-gray code conversion n. ikili-gray kod dönüşümü
dk gray n. k gri
medium gray n. orta gri
gray/grayed n. silik
gray/grayed adj. silikleştirilmiş
scale to gray expr. griye ayarla
black and gray expr. siyah ve gri
Mechanic
gray cast iron n. kir dökme demir
Textile
back gray n. astar
back gray n. baskı astarı
oxford gray n. koyu kül renginde yünlü kumaş
Construction
gray cast iron n. kır dökme demir
Dyeing
charcoal-gray n. çok koyu gri renk
navy gray n. grinin koyu bir tonu
battleship gray n. bir gri tonu
mouse gray n. kahverengimsi bir gri tonu
mist gray n. kırmızımsı grinin açık ve parlak bir tonu
mole gray n. mavimsi koyu gri
mole gray n. kahverengimsi gri
moth gray n. güderi renginden daha soluk ve biraz daha kırmızı bir grimsi sarı tonu
beige gray n. yeşilimsi bir gri tonu
mouse gray n. kahverengimsi bir gri tonu
yellow-gray n. sarımsı gri
yellowish-gray n. sarımsı gri
dappled-gray n. kırçıllı gri
dappled-gray n. gri melanj
granite gray n. morumsu grinin bir tonu
gunmetal gray n. hafif morumsu bir koyu gri tonu
olive-gray n. grimsi-sarımsı bir yeşil tonu
oxford gray n. koyu gri
oxford gray n. kül rengi
oxford gray n. boz rengi
cinder gray n. morumsu bir gri tonu
crystal gray n. morumsu bir gri tonu
crane gray n. morumsu bir gri tonu
prince gray n. morumsu bir gri tonu
iron-gray n. taze dökme demir renginde
davy's gray [us] n. morumsu bir koyu gri tonu
steel gray [us] n. morumsu bir koyu gri tonu
slate-gray n. mavimsi grinin koyu bir tonu
blackish-gray adj. koyu gri
brown-gray adj. kahverengiye çalan gri renkte
yellow-gray adj. sarımsı gri
yellowish-gray adj. sarımsı gri
dapple-gray adj. kırçıllı gri rengi olan
dapple-gray adj. gri melanj olan
dappled–gray adj. kırçıllı gri rengi olan
dappled–gray adj. gri melanj olan
dark-gray adj. koyu gri
dark-gray adj. kül rengi
dark-gray adj. boz rengi
oxford-gray adj. koyu gri
oxford-gray adj. kül rengi
oxford-gray adj. boz rengi
gray-black adj. gri siyah
gray-black adj. grimsi siyah
gray-black adj. griye çalan siyah
gray-blue adj. gri mavi
gray-blue adj. grimsi mavi
gray-blue adj. griye çalan mavi
gray-brown adj. gri kahverengi
gray-brown adj. grimsi kahverengi
gray-brown adj. griye çalan kahverengi
gray-green adj. griye çalan yeşil
gray-green adj. grimsi yeşil
gray-pink adj. gri pembe
gray-pink adj. grimsi pembe
gray-pink adj. griye çalan pembe
gray-white adj. gri beyaz
gray-white adj. grimsi beyaz
gray-white adj. griye çalan beyaz
gray-state adj. (kumaş, malzeme) henüz boyanmamış
greenish-gray adj. yeşile çalan gri renkte
olive-gray adj. grimsi zeytin yeşili renginde olan
oxford-gray adj. koyu gri renkli
oxford-gray adj. kül renkli
oxford-gray adj. boz renkli
oxford-gray adj. grinin koyu tonunda olan
iron gray adj. yeşile çalan koyu gri renkte
iron-gray adj. demir grisi
pearl gray adj. inci grisi
Automotive
gray cast iron n. kır (pik) döküm demir
gray cast iron n. pik döküm
Mining
gray-king coke test n. gray- king kok deneyi
gray manganese ore n. çelik grisi veya demir siyahı ortorombik kristaller halinde veya som olarak bulunan, mangan hidroksitten oluşan bir manganez cevheri
gray antimony n. gri antimuan
gray antimony n. stibnit
gray cobalt n. smaltit
gray copper n. tetraedrit
gray copper n. bakır-demir antimon sülfür
gray copper n. içeriğinde genellikle diğer elementleri de içeren, bakır cevheri olarak kullanılan, grimsi-siyah renkli bir mineral
gray copper ore n. tetraedrit
gray copper ore n. bakır-demir antimon sülfür
gray copper ore n. içeriğinde genellikle diğer elementleri de içeren, bakır cevheri olarak kullanılan, grimsi-siyah renkli bir mineral
Medical
gray syndrome n. grey sendromu
bluish gray discoloration and arthropathy n. mavi-gri diskolorasyon ve artropati
Anatomy
gray matter n. beynin merkezindeki gri yapı
gray matter n. boz madde
gray matter n. beyin ve omurilikte bulunan, sinir hücresi gövdeleri ve sinir liflerinden oluşan kahverengimsi gri renkli bir sinirdoku
Psychology
gray matter n. gri madde
Food Engineering
gray body n. gri cisim
Gastronomy
gray bream n. karagöz balığı
Physics
gray body n. gri nesne
gray goo n. gri yapışkan
Biology
gray matter n. doku
Marine Biology
gray trout n. gölge balığıgillerden bir çeşit balık
silver-gray eel n. gümüşi yılan balığı
gray mullet n. kefal
gray whale (eschrichtius robustus) n. gri balina
california gray whale (eschrichtius robustus) n. gri balina
gray back whale (eschrichtius robustus) n. gri balina
pacific gray whale n. gri balina
gray weakfish (cynoscion regalis) n. abd'nin doğu kıyılarında yer alan cod burnu ve florida arasındaki sularda yaşayan, av sporuna elverişli sofralık bir deniz balığı
gray snapper n. florida sahilindeki sığ sularda yaşayan bir balık
gray perch n. sarıağız balığı
gray pike n. kanada'ya özgü küçük bir sudak balığı
gray pike n. kuzey amerika'da göl ve nehirlerde bulunan iri gözlü ve büyük bir av balığı
gray shark n. rengi griye çalan çeşitli köpekbalıklarına verilen ad
gray shark n. carcharias cinsi bir köpekbalığı
gray shark n. harhariyasigillere ait bir köpekbalığı
gray shark n. bozcamgöz
gray skate n. avrupa'ya özgü yenilebilir bir keler balığı
gray whale (eschrichtius glaucus) n. boz balina
gray whale (eschrichtius glaucus) n. gri balina
gray nurse shark n. grimsi bir avustralya köpek balığı
Zoology
african gray (psittacus erithacus) n. afrika gri papağanı
eastern gray squirrel n. boz sincap
brindled gray wolf n. benekli gri kurt
gray seal n. boz fok balığı
eastern gray squirrel n. boz sincap
great gray kangaroo n. büyük gri kanguru
gray whale n. boz balina
gray partridge n. çil keklik
gray partridge n. çilkeklik
gray dwarf hamster n. cüce avurtlak
gray wagtail n. dağ kuyruksallayanı
gray sea eagle n. deniz kartalı
gray sea eagle n. denizkartalı
gray dwarf hamster n. gri hamster
gray heron n. gri balıkçıl
gray reef shark n. gri resif köpekbalığı
black-throated gray warbler n. kara gerdanlı gri ötleğen
lesser gray shrike n. karaalınlı örümekkuşu
gray heron n. külrengi balıkçıl
gray-faced woodpecker n. küçük yeşil ağaçkakan
gray fox (urocyon cinereoargenteus) n. gri tilki
gray fox (urocyon cinereoargenteus) n. boz tilki
gray buck n. hindistan'a özgü bir ceylan
gray buck n. dört boynuzlu antilop
gray langur n. semnopithecus cinsi siyah yüzlü gri postlu eski dünya maymunlarını içeren bir grup
gray lemming n. eski dünya'ya özgü yaban sıçanı
gray squirrel n. kuzey amerika'nın doğusuna özgü, grimsi veya siyahımsı postu bulunan bir sincap
gray squirrel n. abd'de yaşayan sciurus cinsi çeşitli gri sincaplara verilen ad
gray squirrel (sciurus griseus) n. boz sincap
gray squirrel (sciurus griseus) n. abd ile kanada'nın batı kıyısında yaşayan bir sincap
northern plains gray langur n. hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu
gray langur n. hindistan'da kutsal kabul edilen bir güney asya maymunu
kashmir gray langur n. keşmir gri languru
gray langur n. gri langur
Botanic
gray alder (alnus incana) n. avrupa kızılağacı
american gray birch (betula populifolia) n. kavak yapraklı huş
american gray birch (betula populifolia) n. kuzey amerika'nın doğu bölgelerinde yetişen değersiz kerestesi olan orta boylu bir huş ağacı
gray birch n. kavak yapraklı huş
gray birch n. kuzey amerika'nın doğu bölgelerinde yetişen değersiz kerestesi olan orta boylu bir huş ağacı
gray poplar n. boz kavak
gray willow n. boz söğüt
gray santolina n. lavantin
gray sage n. abd'nin batısında yetişen gümüş rengi yaprakları olan çok yıllık bir bitki
gray sagewort n. abd'nin güneybatısında yetişen çok yıllık beyaz bir bitki
gray urn n. kupa mantar
gray urn n. kupa şeklinde siyah bir mantar
gray birch n. boz huş
dwarf gray willow n. aksöğüt
dwarf gray willow n. abd'nin doğusuna özgü, kurak arazilerde yetişen uzun beyaz yapraklı bir söğüt ağacı
gray birch n. kağıt huşa benzeyen ancak kabuğu kahverengi olan batı abd'ye özgü bir huş ağacı
gray birch n. altuni huş
gray birch n. sarı huş
gray goldenrod n. kanada ve doğu abd'ye özgü, sarı çiçekleri boyamada kullanılan bir bitki
gray mill n. lithospermum cinsi çeşitli bitkilere verilen ad
gray mill n. inciotu
gray polypody n. amerika ve güney afrika'ya özgü olup kayalarda ve ağaç gövdelerinde yetişen grimsi yapraklı bir eğreltiotu
gray willow n. avrasya'ya özgü, beyazımsı dalları olan çalımsı bir söğüt
gray willow n. kuzey amerika'ya özgü, kuruyunca kararan tüylü yaprakları olan bir söğüt
gray goldenrod n. gri altınsap
gray gum n. yeni güney galler'deki çeşitli okaliptüs ağaçlarına verilen ad
gray plum n. batı afrika'da yetişen, chrysobalaneae takımına mensup büyük bir ağacın erik benzeri meyvesi
gray mold n. kurşuni küf hastalığı
Breeding
blue-gray n. shorthorn sığırı ile aberdeen angus veya galloway ineğinin çiftleşmesinden meydana gelen yavru
Tobacco
gray green n. gri yeşil
Literature
morally gray character n. ahlaki açıdan gri karakter
morally gray character n. gri ahlaklı karakter
Religious
gray nuns n. 1745'te montreal'de kurulmuş bir katolik topluluğa mensup rahibe
gray friar n. fransisken rahip
Geography
gray court n. güney carolina eyaletinde yerleşim yeri
Military
gray propaganda n. gri propaganda
Ornithology
gray jay n. kuzey amerika'da yaşayan bir alakarga türü
gray jay n. gri alakarga
gray kingbird (tyrannus domenicensis domenicensis) n. abd'nin güneydoğusunda görülen bir kral kuşu
gray sea eagle n. bayağı deniz kartalı
gray partridge n. çil keklik
gray partridge n. macar kekliği
gray catbird n. kuzey amerika'ya özgü, ötüşü kedi miyavlamasına benzeyen bir kuş
gray duck n. gri tüylü ördek
gray duck n. boz ördek
gray duck n. dişi yabanördeği
gray duck n. kılkuyruk
gray duck n. avrupa, asya ve kuzey amerika'da yaşayan bir nehir ördeği
gray duck n. kara başlı dikkuyruk
gray duck n. avustralya, yeni zelanda ve polinezya'da yaşayan kahverengimsi bir ördek
gray falcon n. bayağı doğan
gray falcon n. gezginci doğan
gray falcon n. gök doğan
gray falcon n. güvercin doğanı
gray falcon n. gökçe tuygun
gray falcon n. kuzey amerika ve avrupa'ya özgü, bataklıklarda ve açık arazilerde yaşayan bir doğan
gray jay (perisoreus canadensis griseus) n. kuzey amerika'nın batısına özgü, gri alakargadan daha iri bir alakarga
gray owl n. alaca baykuş
gray owl n. avrupa'ya özgü, turuncuya çalan açık kahverengi bir baykuş
gray owl n. amerika'nın arktik bölgelerinde yaşayan büyük gri bir baykuş
the great gray owl (ulula cinerea) n. amerika'nın arktik bölgelerinde yaşayan büyük gri bir baykuş
gray parrot n. gri papağan
gray parrot n. jako
gray parrot n. afrika gri papağanı
gray parrot n. afrika'ya özgü, konuşma kabiliyeti yüksek bir papağan
gray snipe n. bataklık çulluğuna benzer bir kuş
gray widgeon n. boz ördek
gray widgeon n. dişi yabanördeği
gray widgeon n. kılkuyruk
gray widgeon n. avrupa, asya ve kuzey amerika'da yaşayan bir nehir ördeği
gray widgeon n. kara başlı dikkuyruk
great gray owl n. kuzey amerika'nın kuzeyi ile avrasya'nın batısında yer alan düz suratlı iri bir baykuş
gray catbird n. kedikuşu
gray catbird n. gri kedikuşu
gray warbler [new zealand] n. küçük bir çalıkuşu türü
gray-crowned babbler n. boz tepeli yedikardefi
gray mallard (anas platyrhynchos) n. yeşilbaş
gray catbird n. gri kedikuşu
Reptiles
gray lizard n. doğu çit kertenkelesi
gray lizard n. çayır kertenkelesi
gray lizard n. gri kertenkele
gray lizard n. kuzey çit kertenkelesi
gray lizard n. çam kertenkelesi