in - Turkish English Dictionary
History

in

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "in" in Turkish English Dictionary : 196 result(s)

English Turkish
Common Usage
in adv. içeri
in prep. içinde
in adv. içeride
General
in n.
in n. makam sahibi kimse
in n. iktidardaki kimse
in n. yetkili makama ve iktidara yakın kimse
in n. nüfuz sahibi kimse
in n. etki
in n. nüfuz
in n. kenar
in n. köşe
in n. inç
in v. toplamak
in v. bir araya getirmek
in adj. örtülü
in adj. gözde
in adj. görev başında
in adj. içeri doğru yönelen
in adj. mevsimi gelmiş
in adj. iktidardaki
in adj. çok moda olan
in adj. tutulan
in adj. gelmiş olan
in adj. iktidarda olan
in adj. moda
in adj. yerinde
in adj. giymiş
in adj. iktidarda
in adj. dahili
in adj. içeride olan
in adj. tam yerinde olan
in adj. uygun konumda olan
in adj. bağlantıda olan
in adj. çalışır durumda olan
in adj. iktidar sahibi
in adj. vuruş sırası gelen
in adj. içeri doğru duran
in adj. giren
in adj. gelen
in adj. güvenilir kaynaktan gelen
in adj. belirli bir grupla ilgili
in adj. yalnızca belirli bir grubun bildiği
in adj. yeniliklere meraklı ve zeki
in adj. tamamlanmış
in adj. toplanmış
in adj. bir araya getirilmiş
in adj. sayılmış
in adj. bol
in adj. mevcut
in adv. vasıtasıyla
in adv. içine
in adv. açısından
in adv. içerde
in adv. durumunda
in adv. içeriye
in adv. ile
in adv. iken
in adv. kullanarak
in adv. bakımından
in adv. halinde
in adv. elinde
in adv. evde
in adv. içeri
in adv. bünyesinde
in adv. cinsinden
in adv. tamamlanmış bir şekilde
in adv. bitmiş bir şekilde
in adv. aşikar
in adv. apaçık ortada
in adv. halihazırda
in adv. belirli bir görevde
in adv. belirli bir işte
in adv. belirsizlikten netliğe
in adv. süresiz bir şekilde
in adv. belirsiz bir şekilde
in adv. belirli bir yönde
in adv. bir noktaya doğru
in adv. yakınına doğru
in adv. yanına
in adv. göğüs göğse
in adv. çok yakından
in adv. (soyut bir şeyle) yavaş yavaş etrafını saracak şekilde
in adv. yerine
in adv. uygun bir şekilde
in adv. belirli bir yere
in adv. belirli bir yere doğru
in adv. belirli bir yerde
in adv. iş yerinde
in adv. varış noktasında
in adv. seyahat bitiş noktasında
in adv. doğru yerde
in adv. tam yerinde
in adv. etrafını saracak şekilde
in adv. hapsedecek şekilde
in adv. hapiste
in adv. görevde
in adv. elinde
in adv. ile iyi geçinir şekilde
in adv. ile belirli bir ilişkide
in adv. mutlak galibiyet kazanmış bir şekilde
in adv. modaya uygun bir şekilde
in adv. trend
in adv. yanan bir şekilde
in adv. ışıklı bir şekilde
in adv. mevsiminde
in adv. (bir şeyin) başlangıcından sonra
in prep. da
in prep. üzere
in prep. olarak
in prep. göre
in prep. içindeki
in prep. içinde
in prep. sonunda
in prep. sonra
in prep. -da
in prep. -a
in prep. -den yapılmış
in prep. -de
in prep. -ken
in prep. -e
in prep. sırasında
in prep. esnasında
in prep. (bir malın) ticaretini yapmakta
in prep. (bir durumun) içine batmış
in prep. (bir şey) içinde yüzen
in prep. (giysiler) içerisinde
in prep. (bir şey) ile kaplanmış
in prep. (fizyolojik süreç) geçirmekte olan
in prep. kendi içinde
in prep. özünde
in prep. ile ruhsal birlik içinde
in prep. gücü altında
in prep. kontrolü altında
in prep. düzeniyle
in prep. sırasıyla
in prep. stilinde
in prep. tarzında
in prep. (dili) iletişim aracı olarak kullanan
in prep. ile dolup taşarak
in prep. -in dibine vurarak
in prep. (giysi) üzerinde
in prep. (bir özellik) sergileyerek
in prep. (içki) etkisi altında
in prep. sırasında
in prep. esnasında
in prep. (zaman aralığı) boyunca
in prep. vasıtasıyla
in prep. yardımıyla
in prep. kullanarak
in prep. sonucu olarak
in prep. binaen
in prep. -den dolayı
in prep. (yüzdeleri) bulan
in prep. (miktarlara) erişen
in prep. (miktarlarla) ölçülen
in prep. (tarz, düzen) ile
in prep. (hal, tavır) takınarak
in prep. -e gelince
in prep. (ruh hali) içerisinde
in prep. (kişiliğe) bürünmüş halde
in prep. (belirli bir şeye) ait olan
in prep. giymiş
in prep. giysisi içinde
Colloquial
in adj. … kadar kar eden
Law
in n. meri
in adv. yasal imtiyazla
in adv. yasal unvanla
in adv. yürürlükte
in adv. geçerli halde
Politics
in adv. iktidarda
in adv. seçimi kazanmış durumda
Technical
in n. indiyumun simgesi
Computer
in n. yer
in prep. (harfin) tuşunda
in expr. konumu
in expr. konum
in abrev. inç
Marine
in adj. (yelken) sarılmış
in adj. (yelken) istiflenmiş
in adv. (gemi yelkenleri) sarılmış veya istiflenmiş halde
Petrol
in adv. (petrol kuyusu) üretim halinde
Geometry
in n. çokgenin 180 dereceden büyük iç açısı
Agriculture
in adv. (mahsul) yetiştirilme halinde
in adv. hasat edilir durumda
in adv. olgunlaşmış bir halde
Golf
in adj. (on sekiz delikli golf sahasında) son dokuz delikte oynanan
Sport
in n. (tenis veya squash oyununda) saha sınırları içine atılan top
in n. geçerli dönüş
in n. oynanabilir dönüş
in adv. (krikette) atış durumunda
in adv. (atışçı) atış halinde
in adv. (oyunda) sırası gelecek şekilde
in adv. (oyunda) atış yaparak
Baseball
in adv. (vurucunun durduğu köşeyi geçerek) sayı alacak şekilde
Wagering
in adv. bahse katılmaya doğru

Meanings of "in" in English Turkish Dictionary : 19 result(s)

Turkish English
Common Usage
in cave n.
General
in couch n.
in den n.
in hole n.
in earth n.
in burrow n.
in lair n.
in cavern n.
in lodge n.
in nest n.
in lie n.
in latibulum n.
in pad n.
in pipe n.
in squat n.
Zoology
in tunnel n.
in hold n.
in holt n.
Archaic
in shed n.

Meanings of "in" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
pain in the neck n. baş belası
put in order v. sıraya koymak
be stuck in v. mahsur kalmak
get in v. (arabaya) binmek
tuck in v. sokmak
get in somebody's hair v. rahat bırakmamak
get in somebody's hair v. rahat vermemek
call in v. (birini ) (bir yere) çağırmak
built-in adj. gömme
built-in adj. ankastre
in low spirits adj. keyfi yerinde değil
in quiet adv. sessizce
in time adv. zamanla
in vain adv. boşu boşuna
in vain adv. beyhude
in general adv. genellikle
in any case adv. her halükarda
in person adv. bizzat
in advance adv. önceden
in full adv. eksiksiz
in advance adv. peşin
in dribs and drabs adv. azar azar
in cash adv. peşin
in direct proportion to prep. ile doğru orantılı olarak
in front of prep. önünde
General
performing arts in literature n. edebiyatta sahne sanatları
minerals in nutritions n. beslenmede minareller
foreign agents in the united states n. birleşik devletlerde dış temsilcilikler
population who are not in working age n. çalışma çağı dışındaki nüfus
racism in motion pictures n. sinemada ırkçılık
person in need of nursing n. bakıma muhtaç kimse
in the gathering darkness n. gittikçe basan karanlıkta
color in architecture n. mimaride renk
cognition in children n. çocuklarda biliş
racism in antropology n. antropolojide ırkçılık
coldest time in winter n. zemheri
children’s home in ottoman empire n. sanayi mektebi
subject discussed in the article n. makalede işlenen konu
sex in literature n. edebiyatta cinsellik
black english in literature n. edebiyatta siyah ingilizcesi
monsters in literature n. edebiyatta canavarlar
decentralization in management n. yönetimde ademi merkeziyet
sex role in motion pictures n. sinemada cinsel rol
actions in rem n. ayni davalar
sexism in religion n. dinde cinsel ayrımcılık
a contradiction in terms n. sözlerde çelişme
bridge in art n. sanatta köprü
assistant to a professor in an islamic university n. muid
place abounding in vineyards n. bağlık
nature in literature n. edebiyatta doğa
violence in the family n. aile içi şiddet
service pay in ottoman empire n. ulûfe
philosophy in literature n. edebiyatta felsefe
social ethics in literature n. edebiyatta sosyal ahlak
a shot in the arm n. birine birdenbire moral veren bir şey
truth in literature n. edebiyatta gerçek
fix in advance n. önceden belirleme
dancers and musicians in ottoman empire n. çengiler
brother in law n. enişte
in the hands of n. kudreti dahilinde
person in freedom n. hür
information theory in economics n. ekonomide enformasyon teorisi
reality in literature n. edebiyatta gerçeklik
success in business n. işletmelerde başarı
rights in kind n. ayni haklar
space in economics n. ekonomide uzay
skill courses for unemployed young persons in turkey n. beceri kazandırma programları
prophecies in literature n. edebiyatta kehanetler
way in n. girilecek yol
persons in need of help n. muhtaçlar
festivals in art n. sanatta festivaller
diaries in literature n. edebiyatta günlük
speech in literature n. edebiyatta konuşma
curves in engineering n. mühendislikte eğriler
desire in literature n. edebiyatta arzu
motion pictures in propaganda n. propaganda sineması
old age in literature n. edebiyatta yaşlılık
ethnic art in interior decoration n. iç dekorasyonda etnik sanat
sociology journal in the ottoman empire n. ictimaiyyat mecmuası
negotiation in business n. işletmelerde uzlaşma
monopoly of trade right in ottoman empire n. gedik
taguchi methods in quality control n. kalite kontrolde taguchi metodu
talking in one's sleep n. sayıklama
a dealer in old stamps n. eski pul satıcısı
queens in literature n. edebiyatta kraliçeler
fence in n. tahta perdeyle
professor in ordinary n. ordinaryüs
policeman in plain clothes n. sivil polis
god in literature n. edebiyatta tanrı
stand in silence n. saygı duruşu
one in number n. bir adet
lawyers in politics n. siyasette hukukçular
money in circulation n. emisyon hacmi
in plain terms n. basit sözlerle
man in the iron mask n. demir maskeli adam
in small pieces n. kuşbaşı
giving in marriage n. evlendirme
guarantee in kind n. ayni teminat
turkish nomads in anatolia n. yörük
stress in children n. çocuklarda stres
pictures in education n. eğitimde resimler
confinement in an asylum n. akıl hastanesine kapatılma
bird in the hand n. çantada keklik
repentance in literature n. edebiyatta pişmanlık
in pod n. hamile
art in literature n. edebiyatta sanat
the loss of the earning capacity in the profession n. meslek ifa edememe
dragons in literature n. edebiyatta ejderhalar
a shot in the dark n. körü körüne bir deneme
matter in dispute n. dava konusu
in small portions n. lokma lokma
son in law n. damat
proportionality in law n. hukukta orantılılık
stone rich in antimony n. rastık taşı
symbolism in art n. sanatta sembolizm
imitation in literature n. edebiyatta taklit
signs and symbols in architecture n. mimaride işaret ve semboller
change in dimension n. deformasyon
turkish nomads in anatolia n. göçebe
jews in literature n. edebiyatta yahudiler
puritan movements in literature n. edebiyatta puritan hareketleri
minced liver wrapped in lamb's fat n. ciğer sarması
costume in art n. sanatta giysi
daughter in law n. gelin
women in motion pictures n. sinemada kadınlar
a friend in need n. kara gün dostu
istanbul in art n. sanatta istanbul
at home in n. kendini rahat hisseden (bir yerde)
person in freedom n. özgür insan
tax in kind n. ayni vergi
friendship in literature n. edebiyatta arkadaşlık
the point in question n. sözkonusu
pupil who attends school only in the mornings n. sabahçı
city and town life in literature n. edebiyatta şehir ve kasaba hayatı
television in education n. eğitimde televizyon
sex role in the work environment n. iş çevresinde cinsel rol
light in architecture n. mimaride ışık
in the nick of time n. saniyesi saniyesine
sticking in n. sokma
aggressiveness in children n. çocuklarda saldırganlık
girlfriend in training n. yakın kız arkadaş
minorities in literature n. edebiyatta azınlıklar
conduct disorders in children n. çocuklarda davranış bozuklukları
place in the sun n. iyi durum
crystals in literature n. edebiyatta kristaller
health card for uninsured people in turkey n. yeşil kart
house plants in interior decoration n. iç dekorasyonda ev bitkileri
symbolism in architecture n. mimaride sembolizm
decrease in value n. değer kaybı
ethnic groups in literature n. edebiyatta etnik gruplar
putting in order n. tanzim
quotations in literature n. edebiyatta alıntılar
wage in kind n. ayni ücret
in harness n. iş başında
castle in the air n. hayal
courtly love in literature n. edebiyatta saray aşkı
paper in rolls n. bobin kağıdı
radio in education n. eğitimde radyo
noble savage in literature n. edebiyatta soylu vahşi
mothers and daughters in literature n. edebiyatta anneler ve kızlar
marginality in literature n. edebiyatta marjinallik
islands of pasific in literature n. edebiyatta pasifik adaları
discoveries in geography n. coğrafyada keşifler
capitalists and financiers in literature n. edebiyatta sermayedarlar ve finansörler
self in children n. çocuklarda benlik kavramı
group work in architecture n. mimaride grup çalışması
sex in motion pictures n. sinemada cinsellik
communications in management n. yönetimde iletişim
vendetta in literature n. edebiyatta kan davası
animals in art n. sanatta hayvanlar
population in working age n. çalışma çağındaki nüfus
shot in the arm n. cesaretlendirme
a thorn in the flesh n. baş belası
tenancy in common n. ortak kiracılık
kick in n. para verme
in the club n. karnı burnunda
in salt n. salamura
handicapped person in need of nursing n. bakıma muhtaç özürlü
anxiety in children n. çocuklarda anksiyete
an immortal person believed to come in time of need n. hızır
fashion in motion pictures n. sinemada moda
television in politics n. politikada televizyon
ciphers in literature n. edebiyatta şifre
art in education n. eğitimde sanat
poor in health n. sağlığı bozuk
romanticism in literature n. edebiyatta romantizm
workers in state enterprises n. kamu işçileri
original turkish people in turkey n. anadolu türkü
mummies in literature n. edebiyatta mumyalar
history in literature n. edebiyatta tarih
minorities in art n. sanatta azınlıklar
courtesy in literature n. edebiyatta nezaket
helper in a drugstore n. eczacı kalfası
shredded wheat stuffed with nuts in syrup n. telkadayıf
feudalism in ottoman empire n. miri sistem
perfection in literature n. edebiyatta mükemmellik
in relief n. kabartma
commerce in literature n. edebiyatta ticaret
the red crescent in turkey n. kızılay
myth in literature n. edebiyatta mit
feudalism in ottoman empire n. ikta sistem
increase (in price) n. bindirim
gay men in literature n. edebiyatta eşcinsel erkekler
special school in the ottoman palace n. enderun mektebi
be in a request n. tutulmak
success in popular culture n. popüler kültürde başarı
interest in black n. cari faiz
radicalism in literature n. edebiyatta radikalizm
a feather in one's cap n. övünülecek başarı
lacunae in law n. hukukta boşluk
acting in n. eyleme dönüştürme
communication in organizations n. örgütlerde iletişim
pasific islander americans in literature n. edebiyatta pasifik adalı amerikanlar
race relations in literature n. edebiyatta ırk ilişkileri
in that case n. bu vakada
end in smoke n. sonuçsuz kalma
consisting in n. bağlı bulunma
imagination in literature n. edebiyatta hayal gücü
frontier and pioneer life in art n. sanatta sınır ve akıncı yaşamı
bridges in art n. sanatta köprüler
nurses in the family n. bakıcı aile fertleri
storage in the home n. eve depolama
jews in the motion picture industry n. sinema endüstrisinde yahudiler
women in politics n. politikada kadınlar
children in pornography n. pornografide çocuklar
race in literature n. edebiyatta ırk
contributions in kind n. ayni yardım
sex discrimination in employment n. istihdamda cinsiyet ayrımcılığı
segregation in transportation n. ulaştırmada ayrım
national assistance for needy soldier families in turkey n. muhtaç asker ailelerine yardım
rotation in office n. rotasyon
heroes in literature n. edebiyatta kahramanlar
muslim religious leader or priest in a mosque n. imam
seller in a market n. pazarcı
communication in education n. eğitimde iletişim
drink made from sahlep root in hot milk and cinnamon n. salep
first aid in illness and injury n. hastalık ve yaralanmada ilkyardım
culture conflict in literature n. edebiyatta kültür çatışması
color in interior decoration n. iç dekorasyonda renk
interdisciplinary approach in education n. eğitimde disiplinlerarası yaklaşım
brother in law n. kayınbirader
space in economics n. ekonomide mekan
intercultural communication in motion pictures n. sinemada kültürlerarası iletişim
rehabilitation centre for children in turkey n. çocuk misafirhanesi
culpa in contrahendo n. sözleşme öncesi kusur
cosmology in literature n. edebiyatta kozmoloji
color in art n. sanatta renk
project method in teaching n. öğretimde proje metodu
insider trading in security n. menkul değerlerde içerden bilgilendirme
a famous flower shop in old istanbul of ottoman empire n. sabuncakis
case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. söz konusu edilen şeyin bir örneği
a case in point n. tipik bir örnek
matter in dispute n. ihtilaf konusu
telegram in cipher n. şifreli telgraf
telegram in code n. kodla yazılan telgraf
psychotherapy in literature n. edebiyatta psikoterapi
dog in the manger n. kendi yiyemediğini başkasına da yedirtmeyen kimse
in country resources n. iç kaynaklar
fade in n. görüntü ve sesin yavaş yavaş görülmesi ve duyulması
five in a row n. beşi bir arada
disasters in the press n. basında afetler
office practice in government n. kamuda büro uygulamaları
scottish council for research in education n. iskoç eğitim araştırma konseyi
sensationalism in journalism n. sansasyonalizm
realism in art n. sanatta realizm
violence in children n. çocuklarda şiddet
christians in turkey n. türkiye’deki hristiyanlar
a bird in a tree n. ağaçtaki kuş
increase in population n. nüfus artışı
rise in salary n. maaş zammı
rise in salary n. maaş artışı
video in a window n. pencere içinde video
a thorn in the flesh n. zorluk
point in time n. çok kısa bir süre
pane of glass in the movable half of the window n. müteharrik pencere camı
flash in the pan n. saman alevi
monkey in the middle n. ortada sıçan oyunu
law in effect n. uygulanan kanun
lecture method in teaching n. öğretimde okuma metodu
fork in a road n. yol ayrımı
keeping in stock n. stokta bulundurma
the law in force n. yürürlükteki yasa
a man in the limelight n. günün adamı
people in mass n. büyük halk yığınları
registered in the name of the company n. şirket adına kayıtlı
retirement in grave (law) n. mezarda emeklilik (yasası)
a snake in the grass n. yüze gülüp arkadan kuyu kazan
keep in mind that n. unutmamamız gerekir ki
delay in delivery n. teminde gecikme
experts in one's subject n. konusunda uzman kişiler
complicity in murder n. cinayete ortaklık
countries in the region n. bölge ülkeler
countries in the region n. bölgedeki ülkeler
taste in music n. müzik zevki
the world we live in n. yaşadığımız dünya
accident resulting in material damage n. maddi hasarlı kaza
attorney in-fact n. vekil
being-in-itself n. kendinde varlık
baby-in-arms n. ana kuzusu
being a son-in-law n. damatlık
brother in-law n. kayın
aunt-in-law n. yenge
artisans in ottoman empire n. ehl-i hiref
all-in price n. her şey içinde fiyat
brother-in-law n. enişte
afro-americans in literature n. edebiyatta afro-amerikalılar
let-in n. gömme
lady-in-waiting n. nedime
door-in-the-face technique n. yüzdeki kapı tekniği adı verilen bir tür ikna etme yöntemi
death customs-folklore in turkey n. ölüm adetleri
commander-in-chief n. başkomutan
in-patient n. hastanede yatan hasta
in-depth analysis n. derinlemesine analiz
father-in-law n. kayınpeder
just-in-time systems n. tam zamanlı sistemler
employment of a person in according of a contract in the ottoman empire n. icare-i ademi
built-in oven n. ankastre fırın
in-line processing n. hat içi işlem
check-in desk n. hava terminalinde bilet ve bagajın kontrol edildiği tezgah
in-tray n. yapılacak iş
father-in-law n. kayınbaba
in-depth research n. derin araştırma
father-in-law n. babalık
built-in cupboard n. gömme dolap
built-in product n. ankastre ürün
drive-in n. seyircilerin arabaları içinde oturarak film seyrettikleri açık hava sineması
the father-in-law or mother-in-law of one's child n. dünür
mother-in-law n. kayınvalide
self-acceptance in adolescence n. ergenlikte kendini kabul
turkish nomads in anatolia n. konar-göçer
sister-in-law n. görümce
walk-in closet n. geniş gömme dolap
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf vakfı
stock-in-trade n. sermaye
safe-deposit boxes in ottoman empire n. teavün sandıkları
non-muslim subject in the ottoman empire n. zimmet ehli
tie-in n. rabıta
son-in-law n. güvey
son-in-law n. eloğlu
self-esteem in children n. çocuklarda öz saygı
pipe-in-pipe manufacture n. boruların iç içe imal edilmesi
sit-in n. oturma grevi
tucking-in n. tıkınma
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf sandığı
son-in-law n. damat
sit-in n. bir yerde yapılan oturma eylemi (protesto amacıyla)
point-in time n. geçmişteki her hangi bir ana geri dönüş
stand-in n. dublör
the first turkish-muslim women’s union in anatolia n. anadolu kadınlar birliği
safe-deposit boxes in ottoman empire n. esnaf kesesi
walk-in n. bağımsız müşteri
tie-in n. bağlantı
wife's sister-in-law n. görümce
whipper-in n. av köpeklerini idare eden kimse
in basket n. gelen sepeti
agreement-in-principle n. prensip anlaşması
in-place evaluation n. yerinde değerlendirme
in season n. en iyi zamanı
decrease in performance n. performans düşüklüğü
child in common n. müşterek çocuk
price hikes in the offing n. zamlar kapıda (haber başlığı)
toe-in n. tekerlek kapanıklığı
lying in wait n. pusu kurma
admission in a hospital n. hastaneye kabul
pale in comparison n. karşılaştırmada birşeyin başka bir şeyden eksik yönünün olması
confinement in a fortress n. kalebentlik
mother in law n. kayınvalide
phone-in n. izleyicilerin veya dinleyicelerin telefonla katılabildikleri program
prominent names in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
prominent figures in sports and art n. spor sanat camiasından öne çıkan isimler
mothers in tears n. yaslı analar
mothers in tears n. gözü yaşlı anne
a first in the world n. dünyada bir ilk
in-room n. oda içi
low point (to be in something) n. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
live-in help n. yatılı yardımcı
travel in time n. zaman yolculuğu
the nobel prize in physics n. nobel fizik ödülü
artist-in-residence n. misafir sanatçı
betrothed in the cradle n. beşik kertmesi
olive oil in bulk n. dökme zeytinyağı
house in forest n. orman içinde ev
stand-in parent n. manevi ebeveyn
40 degrees in the shade n. gölgede kırk derece
40 degrees celsius in the shade n. gölgede kırk derece
killing in the name of money n. para adına öldürme
the best in its class n. sınıfının en iyisi
the cities in the east n. doğudaki şehirler
decrease in strength n. güç düşmesi
decrease in power n. güçteki düşüş
dandruff in hair n. saçta kepek
pure warmness in one's smile n. gülüşündeki saf sıcaklık
live-in lover n. hayat arkadaşı
living in a foreign country n. yabancı bir ülkede yaşama
ex parents-in-law n. eski kayınvalide ve kayınpeder
a time in the past n. geçmişte bir zaman
common substance in nature n. doğada yaygın olarak bulunan
the woman in my dreams n. hayallerimdeki kadın
the man in my dreams n. hayallerimdeki erkek
the woman in my dream n. hayalimdeki kadın
tip-in n. gaz pedalına hafifçe basma
dust in the wind n. rüzgarda toz
a rational person living in the real world n. gerçek dünyada yaşayan aklı başında bir insan
man in the red jacket n. kırmızı ceketli adam
increase in crime rates n. suç oranlarındaki artış
elephant in the circus n. sirkteki fil
the man in charge n. görevli
a film in/reflecting the sprit of the 80s n. 80'lerin ruhunu yansıtan film
jog in place n. yerinde koşu
run in place n. yerinde koşu
theatre-in-the-round n. arena tiyatro
to the matter in hand n. eldeki konu
in-line-skates n. tek sıra tekerlekli paten
in-line-skate n. tek sıra tekerlekli paten
all the words in english n. ingilizce'deki bütün kelimeler
the most famous gang in history n. tarihteki en ünlü çete
investment in the future n. geleceğe yatırım
whistling in protest n. ıslıklı protesto
the flowers in the garden n. bahçedeki çiçekler
expecting nothing in return n. fisebilillah
the universe in a nutshell n. ceviz kabuğundaki evren (kitap)
one skilled in the art of marking and protection of security documents n. güvenlik dokümanlarının işaretlenmesi ve korunması konusunda uzman biri
four-in-hand n. dört atlı araba
four-in-hand knot n. bir kravat bağlama yöntemi
a feature absent in n. -de olmayan bir özellik
shift in thinking n. düşünce kayması
nurse in charge n. görevli hemşire
national centre of competence in research (nccr) n. araştırmada yeterlilik ulusal merkezi
(the money) be stuck in atm machine n. atm'ye para sıkışması
studies in recent years n. son yıllarda yapılan çalışmalar
life in the future n. gelecekteki yaşam
life in the future n. gelecekteki hayat
hair in plaits n. örgülü saç
the tallest building in the world n. dünyanın en uzun binası
jog in place n. koşu bandı vb gibi aletler üzerinde yapılan yürüyüş
falling action (in a work of literature) n. düğüm noktası ile çözüm arasındaki bölüm
co-sister-in-law n. elti
all the children in the world n. dünyadaki bütün çocuklar
in-house magazine n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
in-house publication n. bir şirketin özellikle çalışanları için yayınladığı dergi
in-house magazine n. firma dergisi
in-depth investigation n. derinlemesine araştırma
put in a coffin n. tabuta yerleştirmek
bearing in mind n. dikkate alma
walk-in box n. soğuk oda
walk-in box n. buzhane
participation in the proceedings n. davaya/soruşturma katılma
in-lamb ewe n. gebe koyun
leave-in hair conditioner n. durulanmayan saç kremi
theater-in-the-round n. orta oyunu
theater-in-the-round n. arena tiyatro
the most hated man in the world n. dünyanın en nefret edilen adamı
bone-in meat n. kemikli et
the man in the street n. sokaktaki vatandaş
the legislation in force n. yürürlükteki mevzuat
education in ancient greece n. antik yunanda eğitim
no teacher in class n. boş ders
people in the neighborhood n. mahalle halkı
initiation ritual in masonry n. tekris
reforms in the education n. eğitim alanındaki inkılaplar
johnny pump (in new york city) n. yangın musluğu
ball in a cup n. fincan-top oyunu
its meaning in turkish n. türkçe'deki karşılığı
its meaning in turkish n. türkçe'deki anlamı
a district in istanbul n. galatasaray
step-in n. kadın külodu
proficiency in art n. sanatta yeterlilik
payment in due date n. zamanında ödeme
investing in a human being n. insana yatırım
a conflict in terms n. iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelip oluşturdukları sözcük
connoisseur in one's field n. alanında uzman
revolutions in many fields/areas n. birçok alandaki devrimler
lie-in n. (protesto amacıyla yapılan) yatma eylemi
cash-in advance n. peşin ödeme
being a mother-in-law n. kayınvalidelik
put in v. sokmak
call in v. tedavülden çekmek
put in v. içeri koymak
rush in v. aceleye getirmek
be in the minority v. azınlıkta kalmak
be in step with v. adım uydurmak (başkalarına)
be in agreement v. mutabık olmak
be in limbo v. iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
be in carey street v. iflas etmek
join in v. karışmak
stick in (one's) mind v. akla takılmak
hold in v. sınırlamak
take something in v. bir şeyi kavramak
be caught in crossfire v. çapraz ateşe tutulmak
put in an appearance v. uğramak
show someone in v. birini içeriye buyur etmek
hand in one's checks v. ölmek
be put in baskets v. sepetlenmek
bring in v. sunmak
ask for the girl in marriage v. kız istemek
win favour in somebody's eyes v. teveccühünü kazanmak
go in for an examination v. sınava girmek
have one's hand in v. karışmak
arrange in a row v. dizilemek