katlanmak - Turkish English Dictionary
History

katlanmak



Meanings of "katlanmak" in English Turkish Dictionary : 85 result(s)

Turkish English
Common Usage
katlanmak put up with v.
katlanmak stand v.
katlanmak bear v.
katlanmak endure v.
katlanmak abide v.
General
katlanmak take it v.
katlanmak suffer v.
katlanmak lump v.
katlanmak go through v.
katlanmak take v.
katlanmak accept v.
katlanmak bend v.
katlanmak crease v.
katlanmak take one's medicine v.
katlanmak undergo v.
katlanmak double v.
katlanmak last out v.
katlanmak brook v.
katlanmak lump it v.
katlanmak acquiesce v.
katlanmak do with v.
katlanmak hang on v.
katlanmak fold v.
katlanmak stick out v.
katlanmak grin and bear it v.
katlanmak support v.
katlanmak dree v.
katlanmak stomach v.
katlanmak sustain v.
katlanmak endure v.
katlanmak sit down under v.
katlanmak digest v.
katlanmak face v.
katlanmak stick it v.
katlanmak stick v.
katlanmak tolerate v.
katlanmak sweat out v.
katlanmak collapse v.
katlanmak lap v.
katlanmak walk over v.
katlanmak cascade v.
katlanmak get (through/over) v.
katlanmak abrooke [obsolete] v.
katlanmak abear v.
katlanmak hold tack v.
katlanmak underbear v.
katlanmak hack v.
katlanmak lump v.
katlanmak go v.
katlanmak drie v.
katlanmak continue v.
katlanmak fold up v.
katlanmak subscribe v.
Phrasals
katlanmak carry through v.
katlanmak bring over v.
katlanmak stand under v.
katlanmak take up with v.
katlanmak take with [scottish] v.
katlanmak live with v.
katlanmak turn under v.
katlanmak bear up v.
katlanmak stand for v.
katlanmak live with something v.
katlanmak bear with v.
katlanmak face up to v.
katlanmak get along v.
katlanmak gut out v.
katlanmak fold down v.
Colloquial
katlanmak lump it v.
katlanmak cut it v.
katlanmak guts out v.
katlanmak gutses v.
Idioms
katlanmak take (something) on the chin v.
katlanmak have a bellyful v.
katlanmak put up with v.
katlanmak roll with it v.
katlanmak take it on the chin v.
katlanmak take it on the nose v.
Law
katlanmak suffer v.
Technical
katlanmak lap v.
Archaic
katlanmak abideth v.
katlanmak ingender v.
katlanmak comport v.
katlanmak dure v.
katlanmak prove v.

Meanings of "katlanmak" with other terms in English Turkish Dictionary : 148 result(s)

Turkish English
General
zahmete katlanmak take trouble v.
acıya katlanmak put up with (a pain, sorrow) v.
acıya katlanmak endure v.
boyun eğerek (birşeye) katlanmak resign oneself to v.
acıya katlanmak put up with v.
sonuçlarına katlanmak bear the consequences v.
acıya katlanmak tolerate v.
sonucuna katlanmak bear the consequence v.
ikiye katlanmak jackknife v.
acıya katlanmak take v.
müsaade etmek (katlanmak vb) stand for v.
acıya katlanmak endure the pain v.
-e katlanmak abide with v.
içe katlanmak invaginate v.
sonuçlarına katlanmak pay dearly v.
zahmete katlanmak trouble oneself v.
zahmete katlanmak inconvenience oneself v.
zahmete katlanmak trouble v.
zahmete katlanmak endure hardship v.
zahmete katlanmak take the trouble to do something v.
ikiye katlanmak jack-knife v.
zahmetine katlanmak take the pain v.
üçe katlanmak rise threefold v.
beşe katlanmak rise fivefold v.
zahmetine katlanmak go through a trouble v.
zahmete katlanmak go to all the trouble v.
sonuçlarına katlanmak suffer the consequences v.
katlanmak (birisine) stand v.
katlanmak (birisine) bear v.
maliyete katlanmak bear the cost v.
katlanmak (zorluklara) absorb v.
üçe katlanmak increase threefold v.
(dikiş, oluk veya eklemde) katlanmak, bükülmek veya ayrılmak break v.
(teste, denemeye) katlanmak hold v.
kayba katlanmak give v.
körük gibi katlanmak concertina v.
sabırla katlanmak digest v.
(blastuladan gastrula oluşumunda) önceden katı olan yapının içinde boşluk oluşacak şekilde katlanmak invaginate v.
(kumaş) katlanmak gather v.
katlanmak zorunda bırakmak subject v.
sonucuna katlanmak pahasına on penalty of adv.
Phrasals
katlanmak (birine/bir şeye) put up with v.
bir şeye katlanmak go through v.
kötü bir duruma katlanmak go through v.
(birinin/bir şeyin) kötü muamelesine katlanmak take from (someone or something) v.
birinin tacizine/suistimaline katlanmak take something from someone v.
istemediği bir işe güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
bir şeye katlanmak go through something v.
zorluklara katlanmak/dayanmak weather out v.
'-e katlanmak acquiesce to v.
(birine/bir şeye) katlanmak bear with (someone or something) v.
cesurca dayanmak/katlanmak brazen out v.
bir soruna katlanmak contend with a problem v.
ikiye katlanmak double over v.
ortadan ikiye katlanmak double over v.
(bir şeye) katlanmak live with (something) v.
istemediği bir cinsel ilişkiye güzel şeyler hayal ederek katlanmak lash back (at someone or something) v.
(birine/bir şeye) katlanmak put up with (someone or something) v.
(bir şeye) boyun eğerek katlanmak resign (oneself) to (something) v.
(bir şeye) katlanmak roll with (something) v.
Proverb
çaresi yoksa katlanmak gerekir what can't be cured must be endured
Colloquial
(birinin) katlanmak/çekmek zorunda olduğu ceza (one's) lumps n.
birine katlanmak stand someone v.
kötü/aşağılayıcı muameleye katlanmak eat me v.
yaptıklarının sonucuna katlanmak pay the fiddler v.
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak go out of (one's) way (to do something) v.
tatsız bir şeye katlanmak sweat it out v.
her şeye rağmen katlanmak wear (it) v.
bir şeye katlanmak hack something v.
bir şeye katlanmak take something v.
sonucuna katlanmak pahasına under pain of expr.
sonucuna katlanmak pahasına on pain of expr.
Idioms
gurur kırıcı davranışlara katlanmak carry coals v.
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
yüzünü görmeye katlanmak bear the sight of (someone or something) v.
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak bear your cross v.
hayatın getirdiği tüm sıkıntılara/zorluklara/güçlüklere katlanmak carry your cross v.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak carry a millstone (around one's neck) v.
ağır bir sıkıntıya/derde/güçlüğe katlanmak bear a millstone (around one's neck) v.
sıkıntısına/derdine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
zorluklarına/güçlüklerine göğüs germek/katlanmak bear the burden (of something) v.
kırıcı davranışlara katlanmak carry coals v.
sonuçlarına katlanmak pay the consequences v.
kendisiyle alay/dalga geçilmesine katlanmak carry coals v.
bir şeye katlanmak stand still for something v.
bir şeye katlanmak hold still for something v.
düş kırıklığına katlanmak grin and bear it v.
gülü sevip dikenine katlanmak take the bitter with the sweet v.
güçlüklere katlanmak take great pains v.
gülü sevip dikenine katlanmak take the bad with the good v.
en ağır/zor/şiddetli kısmına katlanmak bear the brunt of something v.
külfete katlanmak bear one's cross v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak get the short end of the stick v.
kötü sonuçlarına katlanmak be on the wrong end of something v.
meşakkatlere katlanmak jump through hoops v.
külfete katlanmak carry one's cross v.
meşakkatlere katlanmak go through hoops v.
sonuçlarına katlanmak face the consequences v.
sonuçlarına katlanmak take one's medicine v.
sonucuna katlanmak take the consequence v.
(işlediği bir suçun) cezasını çekmek/cezasına katlanmak walk the plank v.
(bir şeye) erkek gibi katlanmak take it like a man v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak be able to take only so much v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak be able to take just so much v.
yaptığı bir hatanın sonuçlarına katlanmak burn one's fingers v.
uğruna her şeye katlanmak would give one's right arm v.
(zorluğa vb) katlanmak bite the bullet v.
zahmete katlanmak go out of one's way v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak can take only so much v.
(acı/üzüntü) bir yere kadar katlanmak can take just so much v.
(biri) sonuçlarına katlanmak be (someone's) funeral v.
bin bir güçlüğe katlanmak/göğüs germek go through hell and high water [uk] v.
zorluklara göğüs germek/katlanmak ride with the punches v.
külfete katlanmak bear cross v.
külfete katlanmak bear (one's) cross v.
(bir şeyin) sıkıntısına/derdine katlanmak bear the brunt (of something) v.
(bir şeyin) en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt (of something) v.
sıkıntısına/derdine katlanmak bear the brunt v.
en sıkıntılı/problemli kısmına katlanmak bear the brunt v.
(zorluğa, sorunlara) katlanmak bite the bullet v.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak go out of the way to (do something) v.
zahmete katlanmak go out of way v.
zahmete katlanmak go out of your way v.
(bir şey yapmaya) katlanmak go through the motions (of doing something) v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the harvest v.
'-e katlanmak hold still for v.
'-e katlanmak stand still for v.
yaptıklarının cezasını çekmek/sonuçlarına katlanmak make one's bed and lie in it v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the harvest of v.
yaptıklarının sonuçlarına katlanmak reap the fruits of v.
olumsuz bir durumun sonuçlarına katlanmak have the short end of the stick v.
(birini/bir şeyi) görmeye dayanmak/katlanmak stand the sight of (someone or something) v.
(bir şeye) erkek gibi katlanmak take (something) like a man v.
yaptıklarının sonuçlarına razı olmak/katlanmak take your lumps [us] v.
yaptığının sonucuna razı olmak/katlanmak take your medicine (like a man) v.
şikayet etmeden katlanmak take your medicine (like a man) v.
uğruna her şeye katlanmak would give your right arm for v.
alışkın olunandan daha kötüsüne katlanmak slum it v.
normal doğumun acısına katlanmak istemeyip sezaryen yapmayı tercih eden too posh to push expr.
Trade/Economic
zarara katlanmak bear a loss v.
Law
zarara katlanmak boar a toss v.
zarara katlanmak bear a loss v.
Biochemistry
yanlış katlanmak misfold v.
Archaic
(bir şeye) katlanmak abrook v.
(geçmiş zamanda) katlanmak bad v.
Slang
kötü davranışlara katlanmak eat crap v.
(bir şeye) katlanmak wear (something) [uk] v.
hakarete katlanmak eat shit v.