meet - Turkish English Dictionary
History

meet

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "meet" in Turkish English Dictionary : 83 result(s)

English Turkish
Common Usage
meet v. karşılaşmak
meet v. buluşmak
meet v. görüşme yapmak
meet v. görüşmek
meet v. karşılamak
meet v. tanışmak
General
meet n. karşılaşma
meet n. yarışma
meet n. erkeklerin yanlarına tazıları alarak av için toplanması
meet n. festival organizasyonu
meet n. müsabaka organizasyonu
meet n. toplanan insanlar
meet n. toplanma yeri
meet n. toplantı
meet n. buluşma
meet v. kavuşmak
meet v. yüz yüze gelmek
meet v. içtima etmek
meet v. birleşmek
meet v. karşı karşıya gelmek
meet v. ödemek (masraf/borç vb'ni)
meet v. rastlamak
meet v. başına gelmek
meet v. görüşme yapmak
meet v. tanışmak
meet v. görüşmek
meet v. ile karşılaşmak
meet v. yüzyüze gelmek
meet v. spor karşılaşmak
meet v. uğramak
meet v. toplanmak
meet v. bulmak
meet v. karşılamak
meet v. -e rast gelmek
meet v. -e rastlamak
meet v. rastlaşmak
meet v. yerine getirmek
meet v. tesadüf etmek
meet v. rast gelmek
meet v. etki bırakmak
meet v. etkilemek
meet v. cezbetmek
meet v. çarpışmak
meet v. dövüşmek
meet v. üstesinden gelmek
meet v. boğuşmak
meet v. pençeleşmek
meet v. karşı koymak
meet v. baş kaldırmak
meet v. sohbete veya tartışmaya katılmak
meet v. müzakereye, tartışmaya veya kişisel ilişkilere dahil olmak
meet v. etkili bir şekilde başa çıkmak
meet v. etkin olarak mücadele etmek
meet v. düşmanla bir araya gelmek
meet v. çarpışmak
meet v. göze çarpmak
meet v. görünmek
meet v. görünür olmak
meet v. aynı fikirde olmak
meet v. anlaşmak
meet v. temas etmek
meet v. birleşme noktası oluşturmak
meet v. tatmin etmek
meet v. doyurmak
meet v. uygun olmak
meet v. uymak
meet v. tecrübe etmek
meet v. denemek
meet v. karşılanmak
Irregular Verb
meet v. met - met
Technical
meet v. karşılamak
meet v. yapmak
meet v. yerine getirmek
Automotive
meet n. birleşim yeri
meet n. yarış
Railway
meet n. ters istikamette seyreden iki trenin geçmesi veya geçiş noktası
meet n. tek hatlı demiryolunda bir trenin karşıdan gelen trenin geçmesi için yan yola geçtiği nokta
Math
meet n. cebirsel kafeslerde eleman çiftleri arasındaki bir işlem
Sport
meet n. karşılaşma (atletizm ve yüzme dallarında)
Archaic
meet adj. uygun
meet adj. ölçü veya boyut olarak hemen hemen eşit olan
meet adj. ölçü veya boyut olarak tam tamına olan
meet adj. ölçü veya boyut olarak yetersiz veya sınırlı olan

Meanings of "meet" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
General
swap meet n. bit pazarı
meet and greet n. (bir spor turnuvasında ya da ortak çalışılacak bir projede yapılan) tanışma toplantısı
swap meet n. bitpazarı
meet and greet n. sanatçıların ve ünlülerin hayranlarıyla buluşup imza dağıttıkları etkinlik
meet [australia] n. tayin
meet [australia] n. atama
meet [australia] n. randevu
meet [ireland] n. birine fransız öpücüğü verme
meet-and-greet n. katılımcıların sponsorluk yapan kişi veya grupla resmi olmayan bir ortamda tanışma fırsatını yakaladıkları etkinlik
meet-and-greet n. çevre edinip ilişki ağını genişletme amacıyla yapılan sosyal etkinlik
make both ends meet v. idare etmek
meet the demand v. talebi karşılamak
meet somebody's requirements v. gereksinimini karşılamak
meet in council v. toplanmak
happen to meet v. tesadüf etmek
meet the demand v. talebe yanıt vermek
make both ends meet v. kazancı masrafına yetişmek
meet with v. ile görüşmek
make both ends meet v. geliri gidere denkleştirmek
meet a lot of difficulties v. akla karayı seçmek
meet with v. uğramak (kötü bir şeye)
meet one's match v. hakkından gelebilecek birine rastlamak
meet one's match v. adamına çatmak
meet with v. ile karşılaşmak (kötü bir durum)
meet a demand v. bir talebi karşılamak
meet face to face v. yüzleşmek
meet the requirements v. gerekleri yerine getirmek
meet the need v. ihtiyacı gidermek
meet by chance v. rastlaşmak
meet a need v. ihtiyacı karşılamak
happen to meet v. rastlamak
meet half way v. uzlaşmak
meet with difficulties v. zorluklarla karşılaşmak
meet by chance v. rastlamak
make both ends meet v. geçinmek
cause to meet v. kavuşturmak
meet with difficulties v. güçlüklerle karşılaşmak
have trouble making ends meet v. darlık çekmek
be glad to meet you v. tanıştığına memnun olmak
make both ends meet v. kıt kanaat geçinmek
meet the deficit v. açığı kapatmak
meet the deficit v. açık gidermek
meet with a competent person v. adamına düşmek
meet with v. uğramak
meet by chance v. rast gelmek
meet the case v. gereğini yapmak
meet with a disaster v. felakete uğramak
meet with v. karşılaşmak
meet by chance v. tesadüf etmek
meet unexpectedly v. gökte ararken yerde bulmak
meet the liabilities v. yükümlülükleri yerine getirmek
meet one's obligations v. yükümlülüklerini yerine getirmek
meet one's liability v. yükümlülüğünü yerine getirmek
meet the obligations v. yükümlülükleri yerine getirmek
meet the obligation v. yükümlülüğü yerine getirmek
meet the liability v. yükümlülüğü yerine getirmek
meet one's liabilities v. yükümlülüklerini yerine getirmek
meet an obligation v. yükümlülüğü yerine getirmek
meet a liability v. yükümlülüğü yerine getirmek
meet one's obligation v. yükümlülüğünü yerine getirmek
meet the expectations v. beklentileri karşılamak
meet one's need v. ihtiyaç karşılamak
meet face to face v. yüzyüze görüşmek
meet the requirements v. ihtiyaçlara cevap vermek
meet the criteria v. kriterleri yerine getirmek
meet the criteria v. kriterleri karşılamak
meet someone on holiday v. tatilde tanışmak
meet the needs v. ihtiyaçları gidermek
meet the conditions v. şartları yerine getirmek
meet obligation v. yükümlülük yerine getirmek
meet someone in final v. final oynamak
meet the expense v. masrafını karşılamak
try to make ends meet v. geçim derdine düşmek
meet the expenses v. giderleri karşılamak
meet the needs v. ihtiyaçları karşılamak
meet the need v. ihtiyaç karşılamak
meet the conditions v. şartları karşılamak
meet the needs v. ihtiyaçlara cevap vermek
meet a commitment v. taahhüdü yerine getirmek
meet standards v. standartları karşılamak
meet the standards v. standartları karşılamak
meet the demand v. talep karşılamak
meet one's need v. ihtiyacını gidermek
meet (someone/something) by chance v. yoluna çıkmak
go to meet (a traveler) v. yoluna çıkmak
have a hard time making ends meet v. geçim sıkıntısı çekmek
meet the demands v. talepleri karşılamak
meet with resistance v. direnişle karşılaşmak
meet one's needs v. ihtiyaçlarını karşılamak
meet the customer satisfaction v. müşteri memnuniyetini sağlamak
meet the requirement v. ihtiyacı karşılamak
meet the requirement v. gereksinimi karşılamak
meet in the middle v. ortak bir noktada anlaşmak
meet in the middle v. ortak bir noktada buluşmak
meet a requirement v. gereksinim karşılamak
meet a need v. gereksinim karşılamak
meet the criteria v. kriteri karşılamak
meet one's waterloo v. yenilgiye uğramak
meet one's waterloo v. yolun sonuna gelmek
meet one's end v. sona ulaşmak
meet one's match v. tam adamına çatmak
make ends meet v. iki ucunu bir araya getirmek
meet the requirements of v. -in gerekli gördüğü şartlara uymak
meet the requirements of v. -in gerekli gördüğü niteliklere sahip olmak
meet with life-long adversity v. feleğin sillesini yemek
meet the requests v. istekleri karşılamak
meet the audience v. izleyiciyle buluşmak
meet the viewers v. izleyici ile buluşmak
meet the audience v. izleyici ile buluşmak
meet the viewers v. izleyiciyle buluşmak
meet the needs v. ihtiyaçlara yanıt vermek
meet again v. yeniden görüşmek
meet again v. tekrar görüşmek
meet one's needs v. ihtiyaçlarına cevap vermek
meet one's needs requirements v. ihtiyaçlarına cevap vermek
meet due honour v. hüsnü kabul göstermek
meet by chance v. karşılaşmak
meet on a common ground v. asgari müşterekte birleşmek
meet on a common ground v. ortak noktada birleşmek
meet on a common ground v. asgari müştereklerde birleşmek
meet on a common ground v. asgari müşterekte buluşmak
meet all the required standards v. istenen standartlara sahip olmak
have the chance to meet someone v. tanıma fırsatı bulmak
have the chance to meet someone v. tanıma fırsatı yakalamak
meet a need v. ihtiyaç gidermek
get the chance to meet somebody v. tanıma fırsatı bulmak
get the chance to meet somebody v. tanıma fırsatı yakalamak
meet the expectation v. beklentiyi karşılamak
meet functional requirements v. fonksiyonlarını gereği gibi yerine getirmek
meet an engagement v. bir taahhüdü yerine getirmek
meet with someone v. birisiyle buluşmak
meet with someone v. buluşmak
meet with approval v. rağbet görmek
meet with difficulties v. zorlukla karşılaşmak
meet an obligation v. bir taahhüdü yerine getirmek
meet with an obstacle v. engelle karşılaşmak
meet the need v. ihtiyaca cevap vermek
meet the requirement v. gereksinime cevap vermek
meet with reaction v. tepkiyle karşılaşmak
meet the conditions v. koşulları sağlamak
meet up v. toplanmak
meet up v. bir araya gelmek
meet up v. buluşmak
meet basic needs v. temel ihtiyaçları karşılamak
meet one's expectations v. beklentilerini karşılamak
meet someone at the door v. birini kapıda karşılamak
cannot meet v. bir araya gelememek
meet the customers' expectations v. müşteri beklentilerini karşılamak
meet the requirement v. koşulu sağlamak
meet one's own needs v. kendi ihtiyacını karşılamak
meet withdrawals v. para çekimlerini karşılamak
meet on the train v. trende tanışmak
meet with the audience v. seyirci ile buluşmak
meet with the audience v. izleyici ile buluşmak
meet with the audience v. izleyiciyle buluşmak
meet with the audience v. seyirciyle buluşmak
meet the president of the united states v. birleşik devletler başkanıyla tanışmak
meet deadlines v. teslim tarihlerine uymak
meet a challenge v. bir zorluğa göğüs germek
fulfill/meet the demand v. talebi yerine getirmek
meet with new people v. yeni insanlarla tanışmak
meet an expectation v. beklenti karşılamak
can not meet/talk v. görüşememek
meet a target v. hedefi tutturmak
meet passenger v. yolcu karşılamak
meet new cultures v. yeni kültürlerle tanışmak
meet new people v. yeni insanlarla tanışmak
meet new people v. yeni kişilerle tanışmak
meet the expenses v. masrafları karşılamak
meet in person v. bizzat karşılamak
meet the need v. ihtiyacı karşılamak
meet friends v. arkadaşlarla buluşmak
meet on common ground v. ortak paydada buluşmak
meet relatives v. akrabalarla buluşmak
meet with the relatives v. akrabalarla buluşmak
meet the objective v. amacına ulaşmak
meet the objective v. hedefine ulaşmak
meet with readers v. okuyucuları ile buluşmak
meet a condition v. şart sağlamak
meet a condition v. şart karşılamak
be meet with v. ödeşmek
be meet with v. eşitlenmek
meet cute v. beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışmak
meet separately with v. ayrı ayrı görüşmek
until we meet again adv. yeniden buluşuncaya kadar
until we meet again adv. tekrar buluşuncaya kadar
meet [obsolete] adv. münasip şekilde
meet [obsolete] adv. yerinde
meet [obsolete] adv. yeterince
Phrasals
meet with v. bulmak
meet with [obsolete] v. karşı karşıya gelmek
meet with [obsolete] v. çatışmak
meet with v. eşlik etmek
meet with v. buluşmak
meet with v. tecrübe etmek
meet with v. hedef olmak, rastlamak
meet up with someone v. birine rastlamak
meet up v. burun buruna gelmek
meet up with someone v. biriyle karşılaşmak
meet up v. rastlaşmak
meet up v. tesadüfen karşılaşmak
meet up with v. rastlamak
meet up with v. tesadüfen karşılaşmak
meet with v. (bir şeye) temas etmek
meet with v. (bir şeye) dokunmak
meet up with (one) v. (birine) rastlamak
meet up with (one) v. (biriyle) buluşmak
meet up with (one) v. (biriyle) görüşmek
meet with (someone) v. (biriyle) görüşmek
meet with (someone) v. (biriyle) görüşme yapmak
meet with (something) v. (bir şeyle) karşılanmak
meet with (something) v. (belli bir cevap/tepki) almak
meet with (something) v. (bir şeyle) karşılaşmak
meet with (something) v. (bir şey) yaşamak
meet with (something) v. başına (bir şey) gelmek
meet with (something) v. (bir şey) deneyimlemek/tecrübe etmek
meet with (something) v. (bir şeye) bağlanmak
meet with (something) v. (bir şeye) temas etmek
Phrases
when we first met(meet) expr. ilk görüştüğümüzde
meet thy maker expr. yaratıcınla tanış
Proverb
east is east, and west is west, and never the twain shall meet doğu doğudur, batı batıdır, bir araya gelemezler
friends may meet but mountains never greet dağ dağa kavuşmaz insan insana kavuşur
good and quickly seldom meet hızlı/acele yapılan şeyin iyi olması pek mümkün değildir
good and quickly seldom meet genelde yavaş ve dikkatlice yapılan şeyler iyi olur
good and quickly seldom meet acele işe şeytan karışır
never the twain shall meet iki zıt kutup birleşmez
never the twain shall meet iki zıt kutup bir araya gelmez
ne'er the twain shall meet iki zıt kutup birleşmez
ne'er the twain shall meet iki zıt kutup bir araya gelmez
Colloquial
gone to meet one's maker expr. ölü
gone to meet one's maker expr. ölmüş
meet me in the parking lot expr. otoparkta buluşalım
once again we meet expr. tekrar karşılaştık
hello pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
(I'm) (very) pleased to meet you expr. tanıştığıma (çok) memnun oldum
(I'm) (very) pleased to meet you expr. sizinle tanışmaktan şeref duydum
hi pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
I would like you to meet expr. ile tanışmanızı istiyorum
I would like you to meet expr. ile tanışmanı istiyorum
I would like you to meet expr. ile tanıştırmak istiyorum
I'd like you to meet expr. ile tanışmanı istiyorum
I'd like you to meet expr. ile tanıştırmak istiyorum
till we meet again exclam. yine görüşürüz
till we meet again exclam. görüşürüz
till we meet again exclam. şimdilik hoşça kal
till we meet again exclam. şimdilik güle güle
mirl (meet in real life) abrev. çevrimiçi platformlarda olmayıp yüz yüze yapılan buluşma
Idioms
meet one halfway v. taviz vermek
meet one halfway v. uzlaşmak
make buckle and tongue meet v. ucu ucuna geçinmek
make buckle and tongue meet v. kıt kanaat geçinmek
make buckle and tongue meet v. iki yakası bir araya gelmek
meet halfway v. alttan almak
make ends meet v. ay sonunu getirmek
hardly make both ends meet v. ayın sonunu zor getirmek
barely make both ends meet v. ayın sonunu zor getirmek
meet the same fate v. aynı kaderi paylaşmak
meet one's match v. belasını bulmak
meet a deadline v. bir işi belirtilen zamanda bitirmek
meet one's match v. baltayı taşa vurmak
meet one's match v. çetin cevize çatmak
fail to make end meet v. geçinememek
make ends meet v. geçimini sağlamak
meet a sticky end v. hoş olmayan bir şekilde ölmek
be unable to make two ends meet v. geçim sıkıntısı çekmek
not to make both ends meet v. iki yakası bir araya gelmemek
make both ends meet v. iki ucunu bir araya getirmek
make both ends meet v. iki yakası bir araya gelmek
meet halfway v. işi yokuşa sürmemek
meet one's doom v. kaderine boyun eğmek
meet halfway v. orta noktada buluşmak
meet one's maker v. ölmek
meet a sticky end v. kötü bir şekilde ölmek
make both ends meet v. kıt kanaat geçinmek
meet halfway v. kapıyı aralık tutmak
meet halfway v. ödün vermek
meet one's death v. ölmek
barely make both ends meet v. kıt kanaat geçinmek
hardly make both ends meet v. kın kanaat geçinmek
meet one's end v. ölmek
meet someone halfway v. orta noktada buluşmak
meet a sticky end v. sonu fena olmak
meet one's match v. sert kayaya çatmak
meet somebody in the flesh v. şahsen tanışmak
make both ends meet v. ucu ucuna yetişmek
meet one's match v. (tam) adamına çatmak
hardly make both ends meet v. zar zor geçinmek
barely make both ends meet v. zar zor geçinmek
make both ends meet v. zar zor iki yakasını bir araya getirmek
meet one's match v. ustasına çatmak
meet (one's) eye(s) v. (biriyle) göz göze gelmek
meet (one's) eye(s) v. (birinin) gözüne bakmak
meet someone's eyes v. birine direkt bakmak
meet someone's eyes v. birinin direkt gözüne bakmak
meet someone's eyes v. karşılıklı birbirinin gözüne bakmak
meet someone's eyes v. göz göze bakmak
meet someone's eyes v. biriyle göz göze gelmek
meet someone's eyes v. biriyle göz teması kurmak
meet someone's eyes v. gözleri buluşmak
meet someone's eyes v. birbirlerinin gözünün içine bakmak
meet someone's eye v. birine direkt bakmak
meet someone's eye v. birinin direkt gözüne bakmak
meet someone's eye v. karşılıklı birbirinin gözüne bakmak
meet someone's eye v. göz göze bakmak
meet someone's eye v. biriyle göz göze gelmek
meet someone's eye v. biriyle göz teması kurmak
meet someone's eye v. gözleri buluşmak
meet someone's eye v. birbirlerinin gözünün içine bakmak
meet someone's gaze v. birine direkt bakmak
meet someone's gaze v. birinin direkt gözüne bakmak
meet someone's gaze v. karşılıklı birbirinin gözüne bakmak
meet someone's gaze v. göz göze bakmak
meet someone's gaze v. biriyle göz göze gelmek
meet someone's gaze v. biriyle göz teması kurmak
meet someone's gaze v. gözleri buluşmak
meet someone's gaze v. birbirlerinin gözünün içine bakmak
meet the eye v. görünür olmak
meet the eye v. fark edilir olmak
meet the eye v. göze çarpmak
meet the eye(s) v. göze çarpmak
meet the eye(s) v. görünmek
meet the eye(s) v. görülmek
meet your eye(s) v. göze çarpmak
meet your eye(s) v. görünmek
meet your eye(s) v. görülmek
meet (one's) gaze v. (biriyle) göz teması kurmak
meet (one's) gaze v. (biriyle) göz göze gelmek
meet (one's) gaze v. (birinin) gözlerinin içine bakmak
meet someone halfway v. ortada/orta yolda buluşmak
meet trouble halfway v. ortada henüz bir şey yokken gereksiz yere endişelenmeye başlamak
meet trouble halfway v. ortada fol yok yumurta yokken endişelenmek
meet head-on v. göğüs germek
meet head-on v. yüz yüze gelmek
meet head-on v. üstüne gitmek
meet head-on v. başa çıkmak
meet your match (in somebody) v. kendi dengi olan birini bulmak
meet your match (in somebody) v. kendi dengi biriyle karşılaşmak
meet your match (in somebody) v. kendiyle eşit seviyede birini bulmak
meet your match (in somebody) v. kendiyle eşit seviyede biriyle karşılaşmak
meet your match (in somebody) v. kendisi kadar/kendisinden daha iyi biriyle karşılaşmak
meet your match (in somebody) v. kendisi kadar/kedisinden daha iyi birini bulmak
meet your match (in somebody) v. (birinde) kendini bulmak
meet the case v. davayı görmek
meet the case v. davada bulunmak
meet the case v. davaya katılmak
meet the case v. uygun olmak
meet the case v. elverişli olmak
meet the case v. yeterli olmak
meet the case v. gerektiği gibi olmak
make buckle and tongue meet v. geçinecek kadar parası olmak
find/meet your match v. dengini bulmak
find/meet your match v. dengiyle karşılaşmak
find/meet your match v. kendiyle eşit seviyede birini bulmak
find/meet your match v. kendiyle eşit seviyede biriyle karşılaşmak
find/meet your match (in somebody) v. dengini bulmak
find/meet your match (in somebody) v. dengiyle karşılaşmak
find/meet your match (in somebody) v. kendiyle eşit seviyede birini bulmak
find/meet your match (in somebody) v. kendiyle eşit seviyede biriyle karşılaşmak
find/meet your match (in somebody) v. (birinde) kendini bulmak
go to meet (one's) maker v. ölmek
go to meet (one's) maker v. hakkın rahmetine kavuşmak
go to meet (one's) maker v. vefat etmek
meet (someone's) expectations v. (birinin) beklentilerini karşılamak
meet (someone's) expectations v. (birinin) beklediği standartta/seviyede olmak
meet (someone's) expectations v. (birinin) beklediği/umduğu düzeyde olmak
meet (someone's) expectations v. (birinin) beklediği kriterleri karşılamak
meet (someone's) expectations v. (birinin) beklediği/umduğu kadar iyi olmak
meet death v. ölmek
meet death v. hakk'ın rahmetine kavuşmak
meet match v. hakkından gelebilecek birine rastlamak
meet match v. dengini bulmak
meet match v. dengiyle karşılaşmak
meet match v. kendiyle eşit seviyede birini bulmak
meet waterloo v. yolun sonuna gelmek
meet waterloo v. yenilgiye uğramak
meet your maker v. ölmek
meet your maker v. hakk'ın rahmetine kavuşmak
meet your maker v. allah'ına kavuşmak
meet your waterloo v. yolun sonuna gelmek
meet your waterloo v. yenilgiye uğramak
meet your waterloo v. sonu gelmek
gone to meet maker adj. ölü
gone to meet maker adj. ölmüş
gone to meet maker adj. hakkın rahmetine kavuşmuş
never the twain shall meet expr. iki zıt kutup birleşmez
never the twain shall meet expr. iki zıt kutup bir araya gelmez
when two sundays meet expr. çıkmaz ayın son çarşambası
when two sundays meet expr. balık kavağa çıkınca
when two sundays meet expr. asla
when two sundays meet expr. hiçbir zaman
when two sundays meet expr. iki cihan bir araya gelse
don't meet trouble halfway expr. henüz olmamış bir şey için endişelenme/telaş yapma
don't meet trouble halfway expr. henüz olmamış bir şey için stres olma/sıkıntıya girme
Speaking
I want you to meet my mom expr. annemle tanışmanı istiyorum
when we meet expr. buluştuğumuz zaman
I would like you to meet someone expr. birisiyle tanışmanı istiyorum
it's nice to meet you also expr. ben de tanıştığımıza memnun oldum
you will meet somebody special this week expr. bu hafta özel birisiyle tanışacaksın
let's meet up sometime expr. bir ara görüşelim
meet somewhere else expr. başka bir yerde buluşalım
how did you two meet? expr. birbirinizle nasıl tanıştınız?
I would like you to meet someone expr. biriyle tanışmanızı istiyorum
nice to meet you, too expr. ben de memnun oldum
I would like you to meet someone expr. birisiyle tanışmanızı istiyorum
we're happy to meet you too expr. biz de sizinle tanıştığımıza sevindik
I would like you to meet someone expr. biriyle tanışmanı istiyorum
let's meet on saturday expr. cumartesi buluşalım
let's meet on saturday expr. cumartesi görüşelim
shall we meet? expr. görüşelim mi?
I don't usually meet with women expr. genelde kadınlarla buluşmam
meet me halfway here expr. gel orta yolu bulalım
where shall we meet? expr. nerede buluşalım?
how'd you meet him? expr. onunla nasıl tanıştın?
when will we meet? expr. ne zaman buluşacağız?
when shall we meet? expr. ne zaman buluşalım?
good to meet you at last expr. nihayet tanıştığımıza sevindim
glad to meet you expr. memnun oldum
at what time will you meet? expr. kaçta buluşacaksınız?
when will we meet expr. ne zaman görüşeceğiz
how'd you meet her? expr. onunla nasıl tanıştın?
when did we meet? expr. ne zaman tanıştık?
I can't wait to meet her expr. onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
where will we meet expr. nerede görüşelim
who'd you meet with? expr. kiminle buluştun?
how did you meet him/her? expr. onunla nasıl tanıştın?
you should meet him expr. onunla tanışmalısın
where shall we meet? expr. nerede görüşelim?
where will we meet expr. nerede buluşalım
where did you meet her? expr. onunla nerede tanıştın?
where shall we meet? expr. nerede buluşalım?
how did they meet? expr. nasıl tanışmışlar?
meet me halfway expr. ortada buluşalım
where did you meet him? expr. onunla nerede tanıştın?
I can't wait to meet him expr. onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
when will we meet? expr. ne zaman buluşalım?
when shall we meet? expr. ne zaman buluşacağız?
good-bye until we meet again expr. şimdilik hoşça kal
I would like to meet you expr. seninle tanışmak istiyorum
you will meet with someone new today expr. sen bugün yeni biriyle tanışacaksın
it's nice to meet you expr. seni tanıdığıma sevindim
I would like you to meet someone expr. seni birisiyle tanıştırmak istiyorum
I really want to meet you expr. sizinle mutlaka görüşmek istiyorum
I really want to meet you expr. seninle gerçekten tanışmak istiyorum
I really want to meet you expr. sizinle gerçekten tanışmak istiyorum
I really want to meet you expr. sizinle gerçekten görüşmek istiyorum
I would like you to meet someone expr. sizi birisiyle tanıştırmak istiyorum
good-bye until we meet again expr. şimdilik güle güle
it was good to meet you expr. sizinle tanışmak güzeldi
I'm honored to meet expr. sizinle tanışmak bir şerefti
good-bye till we meet again expr. şimdilik hoşça kal
it's good to meet you expr. sizinle tanışmak güzel
I'll meet you there expr. sizinle orada buluşurum
we'll meet you over there expr. sizinle orada buluşuruz
what a pleasure to meet you expr. sizinle tanışmak büyük zevk
there are some people I want you to meet expr. seni tanıştırmak istediğim birkaç kişi var
good-bye till we meet again expr. şimdilik güle güle
I would like you to meet someone expr. sizi biriyle tanıştırmak istiyorum
how did you two meet? expr. siz ikiniz nasıl tanıştınız?
it was a pleasure to meet you expr. sizinle tanışmak bir zevkti
I would like you to meet someone expr. seni biriyle tanıştırmak istiyorum
it was nice to meet you expr. seninle tanışmak güzeldi
I would like to meet you expr. seninle tanışmak isterim
I am glad to meet you expr. sizinle tanıştığıma memnun oldum
it's an honor to meet you expr. sizinle tanışmak bir şerefti
it's a pleasure to meet you expr. sizinle tanışmak bir zevk
where did you two meet? expr. siz ikiniz nerede tanışmıştınız?
I'll meet you there expr. seninle orada buluşurum
it's good to meet you expr. sizi tanımak güzel
I am so glad to meet you expr. tanıştığımıza çok memnun oldum
I'm very glad to meet you expr. tanıştığımıza çok memnun oldum
it's good to meet you expr. tanıştığıma memnun oldum
pleased to meet you expr. tanıştığıma memnun oldum
I am glad to meet you expr. tanıştığımıza memnun oldum
pleased to meet you expr. tanıştığımıza memnun oldum
I'm pleased to meet you expr. tanıştığıma memnun oldum
nice to meet you expr. tanıştığımıza memnun oldum
it's nice to meet you expr. tanıştığımıza memnun oldum
nice to meet you expr. tanıştığıma memnun oldum
I'm glad to meet you expr. tanıştığıma sevindim
there are some people I want you to meet expr. tanışmanı istediğim birkaç kişi var
hope to meet you again expr. tekrar görüşmek üzere
I'm pleased to meet you expr. tanıştığımıza memnun oldum
I'm glad to meet you expr. tanıştığıma memnun oldum
when we meet new people expr. yeni insanlarla tanıştığınızda
I hope that one day we can meet again expr. umarım bir gün tekrar bir araya gelebiliriz
I hope that one day we can meet again expr. umarım bir gün yeniden bulaşabiliriz
I'd like for you to meet her expr. (birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
let's meet at ten past three expr. üçü on geçe buluşalım
I'd like you to meet him expr. (birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like you to meet her expr. (birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like for you to meet him expr. (birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I hope we meet again expr. umarım tekrar görüşürüz
we meet again expr. yine karşılaştık
does that meet with everyone’s approval? expr. herkes bu konuda hemfikir mi?
we'll meet up later expr. sonra buluşuruz
Chat Usage
wltm (would like to meet) expr. görüşmek/tanışmak isterim
I would really like to meet you expr. seninle tanışmayı çok isterdim
I would really like to meet you expr. seninle buluşmayı çok isterdim
Trade/Economic
meet quota v. kotayı karşılamak