raise - Turkish English Dictionary
History

raise

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "raise" in Turkish English Dictionary : 104 result(s)

English Turkish
Common Usage
raise n. artış
raise n. zam
raise v. büyütmek (çocuk)
raise v. yükseltmek
raise v. artırmak
raise v. kaldırmak
raise v. yetiştirmek
General
raise n. kabartı
raise n. yokuş
raise n. yükselme
raise n. çıkıntı
raise n. rampa
raise n. maaş zammı
raise v. öne sürmek
raise v. refetmek
raise v. ayağa kaldırmak
raise v. son vermek
raise v. ortaya atmak
raise v. çıkarmak
raise v. kabartmak
raise v. inşa etmek
raise v. neden olmak
raise v. yetiştirmek (hayvan/ekin)
raise v. söylemek
raise v. ileri sürmek
raise v. yol açmak
raise v. zam yapmak
raise v. toplamak (para)
raise v. toplamak
raise v. yığmak
raise v. büyütmek
raise v. kaldırmak (yukarı)
raise v. artırmak
raise v. beslemek
raise v. ruh çağırmak
raise v. çoğaltmak
raise v. uyandırmak
raise v. canlandırmak
raise v. yükseltmek
raise v. bir araya getirmek
raise v. kaldırmak
raise v. üretmek
raise v. yetiştirmek
raise v. vücut vermek
raise v. telsiz teması sağlamak
raise v. telsiz bağlantısı kurmak
raise v. para toplamak
raise v. konusunu açmak
raise v. (bina/inşaat) dikmek
raise v. iletişim kurmak (telsiz ile)
raise v. kaldırmak
raise v. değerini artırmak ( çek, para havalesi vb.)
raise v. kızdırmak
raise v. (sesini)duyurmak
raise v. terfi ettirmek
raise v. diriltmek
raise v. geri çekmek (emir, yasak vb.)
raise v. haberleşmek (telsiz ile)
raise v. ifade etmek
raise v. öfkelendirmek
raise v. rütbe, mevki yükseltmek
raise v. yeniden canlandırmak
raise v. oluşturmak
raise v. gündeme getirmek
raise v. doğrulmak
raise v. yataktan kaldırmak
raise v. (anıt vb.) dikmek
raise v. bahis artırmak
raise v. bahis yükseltmek
raise v. dirilmek
raise v. hayata geri dönmek
raise v. telsizle bağlanmak
raise v. telsizle irtibat kurmak
Trade/Economic
raise n. maaş zammı
raise n. ücret artışı
raise v. elde etmek/toplamak (para, fon, sermaye vb.)
raise v. arttırmak
Law
raise v. dava açmak
raise v. mahkeme celbi oluşturmak
Technical
raise n. miktardaki artma
raise v. kaldırmak
raise v. şardonlamak
raise v. tüylendirmek
Computer
raise expr. yükselt
Textile
raise v. tüylendirmek
Marine
raise v. karayı görmek
raise v. ufukta karayı görmek
Medical
raise v. öksürerek çıkarmak (balgam)
raise v. ciltte oluşmak/çıkmak (kabarık, kabarcık, sivilce vb.)
Gastronomy
raise v. kabartmak (hamur)
raise v. mayalandırmak
Math
raise v. bir sayının kendisine belirtilen sayıda çarpmak (sayının kuvveti)
raise v. bir sayıyı bir kuvvete yükseltmek
Apiculture
raise v. koloniyi getiştirmek
raise v. yetiştirmek
Linguistics
raise v. dili damağa yaklaştırarak sesli harfin telaffuzunu değiştirmek
Military
raise v. kuşatmayı kaldırmak
raise v. askere almak
raise v. muhasarayı kaldırmak
Sport
raise v. körling taşını tee hattına ittirmek (körling)
Wagering
raise v. artırmak (poker bahis)
raise v. bahsi arttırmak
raise v. sürülen parayı arttırmak
Art
raise v. (yüzey, tasarım vb.) kabartma şekline getirmek

Meanings of "raise" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

English Turkish
Common Usage
raise a child v. çocuk yetiştirmek
raise a claim v. bir iddiada bulunmak
raise a claim v. bir iddia öne sürmek
General
raise tax n. vergi salma
campaign to raise funds n. para toplama kampanyası
a good news of increase/raise of salary n. (memura/işçiye vb) zam müjdesi
raise the level v. çıtayı yükseltmek
raise a blockade v. ablukayı kaldırmak
raise quality of life v. yaşam kalitesini artırmak
raise doubts v. şüphe uyandırmak
raise the value of v. değerini yükseltmek
raise a flag v. bayrak çekmek
raise someone's curiosity v. birinin dikkatini çekmek
raise cain v. kıyameti koparmak
raise an objection v. itiraz etmek
raise the flag up to the flagpole v. (bayrağı) göndere çekmek
raise one's voice v. sesini yükseltmek
raise a loan v. ödünç almak
raise a hand v. el kaldırmak
raise hob with v. yaramazlık etmek
raise the bar v. çıtayı yükseltmek
raise an objection v. itirazda bulunmak
raise awareness v. farkındalık yaratmak
raise someone's curiosity v. birinin merakını uyandırmak
raise the flag v. bayrağı göndere çekmek
raise the flag v. bayrağı çekmek
raise the consciousness v. bilincini geliştirmek
raise the blockade v. ablukayı kaldırmak
raise cain v. karışıklık çıkarmak
raise a laugh v. kahkaha atmak
raise up v. kaldırmak
raise an objection to v. itiraz etmek
raise the flag v. göndere çekmek (bayrağı)
raise doubts v. güvensizlik uyandırmak
raise one's hand v. parmak kaldırmak
raise a stink v. kıyameti koparmak
raise the awareness of public v. toplumu bilinçlendirmek
raise the roof v. kıyameti koparmak
raise difficulties v. zora koşmak
raise the flag up to the flagpole v. göndere çekmek (bayrağı)
raise somebody from the dunghill v. çamurdan çekip çıkarmak
raise one's hand to somebody v. el kaldırmak
raise the roof v. çok gürültü yapmak
raise a hue and cry v. protesto etmek
not to raise a finger v. parmağını bile kıpırdatmamak
raise difficulties v. müşkülat çıkarmak
raise hell v. kıyamet koparmak
raise awareness v. bilinçlendirmek
raise a hell of a row v. kızılca kıyameti koparmak
raise dust v. tozutmak
raise one's hand v. el kaldırmak
raise hob with v. karmakarışık etmek
raise the awareness of public v. halkı bilinçlendirmek
raise one's glass in a toast v. kadeh kaldırmak
raise difficulties v. engel çıkarmak
raise dust v. toz kaldırmak
raise hell v. kıyameti koparmak
raise ruckus v. kıyameti koparmak
raise hell v. karışıklık çıkarmak
raise ruckus v. karışıklık çıkarmak
raise productivity v. verimliliği arttırmak
raise awareness v. farkındalık sağlamak
raise doubt v. güvensizlik uyandırmak
raise doubt v. şüphe uyandırmak
raise awareness of something v. bilinçlendirmek
raise difficulties v. güçlük çıkarmak
raise a child v. çocuk büyütmek
raise a kid v. çocuk büyütmek
raise the money for (a research) v. (bir araştırma için) para toplamak
raise the sale price v. fiyatına zam yapmak
raise the sale price v. fiyatını yükseltmek
raise the quality v. kaliteyi yükseltmek
raise one's head v. kafasını kaldırmak
raise the quality v. kaliteyi arttırmak
raise fish v. balık yetiştirmek
raise an issue v. bir tartışma maddesi yaratmak
raise an issue v. bir konu ileri sürmek
raise an issue v. bir konu ortaya atmak
raise one's gun v. silahını doğrultmak
raise the quality v. kaliteyi artırmak
raise sheep v. koyun yetiştirmek
raise (the price) artificially v. fiyatı şişirmek
raise the importance of v. önemini arttırmak
raise the capital v. sermayeyi arttırmak
raise the quality v. kalite yükseltmek
raise the standards v. standartları yükseltmek
raise one's arm v. kolunu kaldırmak
raise an invoice v. fatura hazırlamak
raise an animal v. hayvan bakmak
raise the tempo v. tempoyu artırmak
raise fund v. kaynak toplamak
raise voice v. ses yükseltmek
raise a leader v. lider yetiştirmek
raise difficulties v. yokuş yapmak
raise difficulties v. işi yokuşa sürmek
raise difficulties v. yolu yokuşa sürmek
raise the price v. fiyatı yukarı çekmek
raise to the level of a deity v. idolleştirmek
raise to the level of a deity v. ilahlaştırmak
raise environmental awareness v. çevre bilinci oluşturmak
fund-raise v. para toplamak
raise someone single-handedly v. tek başına büyütmek
raise one's hand v. elini kaldırmak
raise a question mark in minds v. kafalarda soru işareti yaratmak
raise a baby v. bebek büyütmek
raise difficulties v. zorluk çıkarmak
raise the price v. fiyatı yükseltmek
raise one's head v. başını kaldırmak
raise the alert level to phase 4 v. alarm seviyesini dördüncü düzeye çıkartmak
raise awareness v. bilinç uyandırmak
raise consciousness v. bilinç uyandırmak
raise in value v. değer kazanmak
raise the standard v. standardı yükseltmek
raise hand v. parmak kaldırmak
raise generations v. nesiller yetiştirmek
raise generations v. kuşaklar yetiştirmek
raise two kids on one salary v. bir maaşla iki çocuk büyütmek
raise two kids on one salary v. tek maaşla iki çocuğa bakmak
raise two kids on one salary v. bir maaşla iki çocuğa bakmak
get a raise v. zam almak
raise the commission v. komisyonu yükseltmek
raise the expectations v. beklentileri yükseltmek
raise a smile v. gülümsetmek
raise money for something v. bir şey için para toplamak
raise the dickens (with someone or something) v. başına iş açmak/bela olmak
raise (someone) to knighthood v. birini şövalye ilan etmek
raise an alarm v. alarm çalmak
raise the rent by 10 percent v. kiraya yüzde 10 zam yapmak
raise the rent by 10 percent v. kirayı yüzde 10 arttırmak
ask for a raise v. zam talep etmek
ask for a raise v. zam istemek
raise an alarm v. alarmı çaldırmak
raise individual(s) v. birey yetiştirmek
raise money for school expenses v. okul giderleri için para toplamak
raise a laugh v. (dinleyicileri) güldürmek
raise consciousness v. bilinç kazandırmak
raise chicken v. tavuk yetiştirmek
raise a question v. bir soru sormak
raise tax v. vergileri yükseltmek
raise children v. çocuk yetiştirmek
raise children v. çocuk büyütmek
raise children v. çocuk büyütmek
raise the topic v. konuyu gündeme getirmek
raise awareness v. bilinç kazandırmak
raise up v. karıştırmak
raise up v. kışkırtmak
raise a siege v. kuşatmayı kaldırmak
raise steam v. buhar vermek
raise the morale v. moral yükseltmek
raise the morale v. moralini yükseltmek
Phrasals
raise one's glass v. onuruna kadeh kaldırmak
raise someone to v. terfi ettirmek
raise someone or something to the surface v. yüzeye çıkarmak
raise upward v. yukarı doğru kaldırmak
raise (someone or something) from (some state) v. (birini/bir şeyi) alıp yetiştirmek/büyütmek
raise (someone or something) from (some state) v. (birini/bir şeyi) belli bir yaştan/dönemden itibaren yetiştirmek
raise (someone or something) from (some state) v. (birini/bir şeyi) belli bir yaştan/dönemden itibaren büyütmek
raise (someone or something) from (some state) v. (birinin) hayatını/durumunu iyileştirmek
raise (someone or something) from (some state) v. (birinin) hayatına değer katmak
raise (someone or something) from (some state) v. (birinin) zor bir durumdan çıkıp gelişmesini sağlamak
raise (someone or something) from (some state) v. (birini) kötü bir durumdayken ayağa kaldırmak
raise (someone or something) from (some state) v. (bir şeyi) kötü bir durumdayken alıp yükseltmek
raise (someone or something) from (some state) v. (bir şeyin) durumunu iyileştirmek
raise (someone or something) from (some state) v. (bir şeyi) içinde bulunduğu kötü/zor durumdan çıkarmak/kurtarmak
raise (someone or an animal) from something v. (birini/bir şeyi) belli bir dönemden itibaren yetiştirmek
raise (someone or an animal) from something v. (birini/bir şeyi) belli bir dönemden itibaren büyütmek
raise someone from something v. birinin bulunduğu kötü bir durumdan çıkmasına yardım etmek
raise someone from something v. birinin durumunu iyileştirmek
raise someone from something v. birini içinde bulunduğu kötü bir durumdan kurtarmak/çekip çıkarmak
raise (someone or something) out of (some state) v. (birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) iyileştirmek
raise (someone or something) out of (some state) v. (birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) geliştirmek
raise (someone or something) out of (some state) v. (birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) düzeltmek
raise (someone or something) out of (some state) v. (birinin/bir şeyin içinde bulunduğu bir durumu) yükseltmek
raise on v. bir şeyle beslemek
raise on v. bir şey yedirerek büyütmek
raise on v. bir şeyle yetiştirmek
raise on v. bir şeyle büyütmek
raise on v. belli bir eğitim, eğlence anlayışıyla yetiştirmek
raise on v. belli bir eğitim, eğlence anlayışı vermek
raise on v. küçük yaştan itibaren alıştırmak
raise on v. ile büyütmek
raise to (some state) v. şartlarını daha iyi bir düzeye getirmek
raise to (some state) v. şartlarını daha iyi bir düzeye yükseltmek
raise to (some state) v. sahip olduğu değeri/önemi (belli bir seviyeye) yükseltmek
raise to (some state) v. sahip olduğu saygınlığı (belli bir seviyeye) yükseltmek
raise someone or something to something v. birini/bir şeyi bir şey seviyesine yükseltmek
raise someone or something to something v. birini/bir şeyi bir şeye doğru kaldırmak
raise someone to something v. birini bir seviyeye yükseltmek
raise someone to something v. birini bir rütbeye terfi ettirmek
raise up v. yukarı kaldırmak
raise up v. yükseltmek
raise up v. yukarı doğru kaldırmak
raise up v. durumunu iyileştirmek
raise up v. durumunu geliştirmek
raise up v. durumunu düzeltmek
raise up v. pozisyonunu yükseltmek
raise up v. statüsünü/mevkiini yükseltmek
raise up v. vaziyetini iyileştirmek
raise up v. bir durumdan kurtarmak/çıkarmak
raise up v. değerini/önemini yükseltmek
raise up v. saygınlığını artırmak
raise with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) büyütmek
raise with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) yetiştirmek
raise with (someone or something) v. (biriyle/bir şeyle) beraber büyütmek
raise with (someone or something) v. (belli bir yaklaşımla, zihniyetle, ahlaki değerle, davranışla) yetiştirmek
raise with (someone or something) v. (belli bir yaklaşımla, zihniyetle, ahlaki değerle, davranışla) büyütmek
raise with (someone or something) v. (belli bir yaklaşım, zihniyet, ahlaki değer, davranış) sahibi olarak yetiştirmek
raise with (someone or something) v. (belli bir yaklaşım, zihniyet, ahlaki değer, davranış) sahibi olarak büyütmek
raise with (someone) v. bir konuyu (birinin) önüne getirmek
raise with (someone) v. (birine) bir şeyi sormak
raise with (someone) v. (biriyle) bir şeyi konuşmak
raise with (someone) v. (birine) bir konuyu bildirmek/haber vermek
raise with (someone) v. (birini) bir konuda haberdar etmek
raise from v. kötü bir durumdan çıkarmak
raise from v. durumunu iyileştirmek
raise from v. -den kurtarmak
raise to v. daha iyi bir düzeye getirmek
raise to v. daha iyi bir düzeye yükseltmek
raise to v. (belli bir seviyeye) yükseltmek
raise to v. (bir şey) seviyesine yükseltmek
raise with v. bir şeyi sormak
raise with v. ile bir şeyi konuşmak
raise with v. -e bir konuyu bildirmek/haber vermek
raise with v. -i bir konuda haberdar etmek
Phrases
raise your hand to speak expr. konuşmak için parmak kaldırın
raise your hand to speak expr. parmak kaldırarak konuşun
Proverb
it takes a village to raise a child bir çocuk yetiştirmek için bir köy gerekir
it takes a village to raise a child bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir
early money is like yeast, because it helps to raise the dough damlaya damlaya göl olur
early money is like yeast, because it helps to raise the dough sakla samanı gelir zamanı
early money is like yeast, because it helps to raise the dough ak akçe kara gün içindir
Colloquial
raise to the bait v. dolduruşa gelmek
raise cain v. fitne sokmak
raise to the bait v. gaza gelmek
raise cain v. kargaşa çıkarmak
raise cain v. olay çıkarmak
raise to the bait v. oltaya gelmek
raise to the bait v. kanmak
raise cain v. ortalığı karıştırmak
raise cain v. sorun yaratmak
raise your hand expr. elini kaldır
raise your hand expr. parmağını kaldır
raise your right hand expr. sağ elinizi kaldırın
I'll see your (something) and raise you (something else) expr. iddianı görüyorum ve (belli bir miktara) yükseltiyorum
I'll see your (something) and raise you (something else) expr. bahsi/iddiayı kabul ediyorum ve (belli bir miktara) yükseltiyorum
I'll see your (something) and raise you (something else) expr. (bir şey) dediğin gibi olabilir ama sen bir de (bir şeyi) gör
I'll see your (something) and raise you (something else) expr. senin (bir şeyinin) karşısına daha fazla (bir şeyle) çıkıyorum
I'll see your (something) and raise you (something else) expr. sen (bir şey) yaptıysan ben daha fazla (bir şey) yaptım
Idioms
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. çorak arazi
land too poor to raise a racket on n. çorak arazi
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. çorak toprak/arazi
land too poor to raise a racket on n. çorak toprak/arazi
land so poor it wouldn't even raise a fuss n. verimsiz toprak
land too poor to raise a racket on n. verimsiz toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. çorak arazi/toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. aşırı verimsiz toprak
land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] n. üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
raise the devil v. karışıklık çıkartmak
raise an eyebrow v. şüpheye düşmek
raise one's hat v. selamlamak için ya da saygı göstergesi olarak şapka çıkarmak (eskiden)
raise an eyebrow v. onaylamamaya yol açmak
raise the devil v. sorun çıkarmak
raise the devil v. problem yaratmak
raise the devil v. kargaşa çıkarmak
raise the devil v. ortalığı karıştırmak
raise the devil v. ortalığı birbirine katmak
raise the devil v. isyan çıkarmak
raise dust v. kargaşa çıkarmak
raise the horn v. kendini yüceltmek
raise the wind v. para toplamak
raise the wind v. geçici tedbirlerle nakit para tedarik etmek
raise the horn v. kibirli davranmak
raise somebody’s hopes v. ümit vadetmek
raise somebody’s hopes v. umut vermek
raise somebody’s hopes v. umut vadetmek
raise somebody’s hopes v. ümitlendirmek
raise somebody’s hopes v. umutlandırmak
raise somebody’s hopes v. ümitlenmesine/umutlanmasına yol açmak
raise somebody’s hopes v. beklenti yaratmak/oluşturmak
raise somebody’s hopes v. heyecanla beklemesine yol açmak
raise hob v. altüst etmek
raise hob with someone or something v. altüst etmek
raise one's hand against v. birisine el kaldırmak
raise one's glass to someone v. birisine kadeh kaldırmak
raise somebody's hackles v. birini sinirden kudurtmak
raise a hand against someone v. birine elini kaldırmak
raise one's voice to someone v. birine sesini yükseltmek
raise somebody's hackles v. birini çok kızdırmak
raise one's sights v. büyük beklentileri olmak
raise somebody's hackles v. birini uyuz etmek
raise someone's hopes/expectations v. birinin umutlarını yeşertmek
raise concern over v. bir şey hakkındaki endişeleri dile getirmek
raise somebody's hackles v. birini çok öfkelendirmek
raise one's sights v. büyük hedefleri olmak
raise somebody's hackles v. birinin sinirlerini ayağa kaldırmak
raise somebody's hackles v. birini küplere bindirmek
raise the devil with something v. bir konuda/şeyde sorun yaratmak
raise one's gaze to someone v. başını kaldırıp bakmak
raise concern about v. bir şey hakkındaki endişeleri dile getirmek
raise somebody's hackles v. birisinin canını sıkmak
raise something with someone v. birine bir konuyu açmak
raise somebody's hackles v. birini gıcık etmek
raise its ugly face v. çirkin yüzünü göstermek
raise concern over v. dikkat çekmek
raise concern about v. dikkat çekmek
raise its ugly head v. çirkin yüzünü göstermek
raise one's sights v. hedefini büyütmek
raise the ante v. hisse senetlerini yükseltmek
raise a hue and cry v. etekleri tutuşmak
raise the ante v. fiyatı yükseltmek
raise eyebrows v. endişeye neden olmak
raise hell v. hır çıkarmak
cause eyebrows to raise v. herkesi şaşırtmak
raise some eyebrows v. endişeye neden olmak
raise a few eyebrows v. endişeye neden olmak
make/raise a stink v. hır çıkarmak
raise a stink v. hır çıkarmak
cause eyebrows to raise v. herkesi şok etmek
raise the stakes v. işi ciddiye bindirmek
raise a stink v. olay çıkarmak
raise a stink v. kıyameti koparmak
raise a big stink v. kıyameti koparmak
raise one's glass v. kutlamak için kadeh kaldırmak
raise the ante v. kalitesini artırmak
raise cain v. ortalığı birbirine katmak
raise the roof v. kıyametleri koparmak
raise cain v. kıyameti koparmak
raise one's gaze to someone v. kafasını kaldırıp bakmak
raise one's glass to someone v. kadehini birisi için kaldırmak
raise hell v. ortalığı birbirine katmak
make/raise a stink v. olay çıkarmak
raise someone from the dead v. ölüyü diriltmek
raise oneself above the crowd v. kendini herkesten farklı göstermek
raise a big stink v. olay çıkarmak
raise hell v. kavga çıkarmak
make/raise a stink (u.s) v. olay çıkarmak
raise hell v. kıyameti koparmak
raise havoc with someone v. kargaşa yaratmak
raise hell (with something) v. sorun/problem yaratmak
raise a few eyebrows v. şaşırtmak
raise a hue and cry v. protesto etmek
raise some eyebrows v. şaşırtmak
raise the devil (with something) v. sorun/problem yaratmak
raise an eyebrow v. şaşkınlıktan gözleri faltaşı gibi açılmak
make/raise a stink v. sorun yaratmak
raise a stink v. sorun yaratmak
raise eyebrows v. şaşırtmak
raise one's hat to v. şapka çıkartmak
raise the ante v. para tutarını yükseltmek
raise alarm v. tehlikeye dikkat çekmek
cause eyebrows to raise v. tepki uyandırmak
cause some eyebrows to raise v. tepki uyandırmak
cause eyebrows to raise v. tepki almak
cause some eyebrows to raise v. tepkiye neden olmak
raise up a dust v. toz koparmak
raise the alarm v. tehlikeye dikkat çekmek
cause eyebrows to raise v. tepkiye neden olmak
cause some eyebrows to raise v. tepki çekmek
cause eyebrows to raise v. tepki çekmek
raise one's voice against someone v. (birisine) sesini yükseltmek
raise one's game v. (bir futbol takımı vb) oyun kalitesini geliştirmek
raise the spectre of something v. (kıtlık/açlık/kuraklık vb) endişesi yaratmak
raise the specter of something v. (kıtlık/açlık/kuraklık vb) endişesi yaratmak
raise the curtain (on something) v. (bir şeye) başlamak
raise the curtain (on something) v. (bir şeye) girişmek
raise the curtain (on something) v. kolları sıvamak
raise the curtain (on something) v. atılmak
raise the curtain (on something) v. açıklamak
raise the curtain (on something) v. ifşa etmek
raise the curtain (on something) v. izhar etmek
raise the curtain (on something) v. sırları ortadan kaldırmak
raise the curtain (on something) v. sır perdesini aralamak
raise the curtain (on something) v. gerçekleri dile getirmek
raise the curtain v. (bir şeye) başlamak
raise the curtain v. (bir şeye) girişmek
raise the curtain v. kolları sıvamak
raise the curtain v. atılmak
raise the curtain v. açıklamak
raise the curtain v. ifşa etmek
raise the curtain v. izhar etmek
raise the curtain v. sırları ortadan kaldırmak
raise the curtain v. sır perdesini aralamak
raise (someone or something) from the dead v. (birini ya da bir şeyi) diriltmek
raise (someone or something) from the dead v. (bir şeyi) yeniden ayakları üstüne oturtmak
raise (someone or something) from the dead v. ölümün eşiğinden döndürmek
raise the curtain on something v. bir işe başlamak
raise the curtain on something v. bir işe girişmek
raise the curtain v. perdelerini açmak
raise somebody’s ire v. tepkisini çekmek
raise the ire (of someone) v. tepkisini çekmek
raise (one's) spirits v. (birinin) moralini yükseltmek
raise (one's) spirits v. (birinin) keyfini yerine getirmek
raise (one's) spirits v. (birinin) neşesini yerine getirmek
raise (one's) spirits v. (birini) mutlu etmek
raise somebody’s spirits v. birinin moralini yükseltmek
raise somebody’s spirits v. birinin keyfini yerine getirmek
raise somebody’s spirits v. birinin neşesini yerine getirmek
raise somebody’s spirits v. birini mutlu etmek
raise the temperature v. harareti yükseltmek
raise the temperature v. heyecanı artırmak
raise the temperature v. duygusal yoğunluğu artırmak
raise the temperature v. negatif duyguları çoğaltmak
raise the temperature v. ortamı alevlendirmek
raise the temperature v. ortamı kızıştırmak
raise the temperature v. harareti yükseltmek
raise the temperature v. heyecanı artırmak
raise the temperature v. duygusal yoğunluğu artırmak
raise the temperature v. negatif duyguları çoğaltmak
raise the temperature v. ortamı alevlendirmek
raise the temperature v. ortamı kızıştırmak
raise the stakes v. bahsi yükseltmek
raise the stakes v. riski yükseltmek
raise the ante v. bahsi yükseltmek
build up/raise somebody's hopes v. birine umut vermek
build up/raise somebody's hopes v. birine ümit vadetmek
build up/raise somebody's hopes v. birini umutlandırmak/ümitlendirmek
build up/raise somebody's hopes v. birinin umutlanmasına/ümitlenmesine yol açmak
build up/raise somebody's hopes v. birinde beklenti yaratmak/oluşturmak
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. tepkiye neden olmak
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. tepki çekmek
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. tepki uyandırmak
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. insanları hayrete düşürmek
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. insanları şoka sokmak
cause (some) eyebrows to raise and cause some raised eyebrows v. insanları şaşkına çevirmek
cause eyebrows to raise v. tepkiye neden olmak
cause eyebrows to raise v. tepki çekmek
cause eyebrows to raise v. tepki uyandırmak
cause eyebrows to raise v. insanları hayrete düşürmek
cause eyebrows to raise v. insanları şoka sokmak
cause eyebrows to raise v. insanları şaşkına çevirmek
raise a stink (about something) v. (bir şey hakkında) olay çıkarmak/yaratmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyi) büyütmek
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) hır çıkarmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) sorun yaratmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyden dolayı) kıyameti koparmak
raise a stink (about something) v. (bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak
raise a stink v. hadise çıkarmak
raise a stink v. mevzu çıkartmak
raise a stink v. mevzu yapmak
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeye) şaşırmak
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeyi) tasvip etmemek
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeye) tepki göstermek
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeyi) ayıplamak
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeyi) kınamak
raise your eyebrows (at something) v. (bir şeyi) onaylamamak
raise (one's) consciousness v. (birinin) farkındalığını yükseltmek
raise (one's) consciousness v. (birinin) bilincini geliştirmek
raise (one's) consciousness v. (birinin) duyarlılığını yükseltmek
raise (one's) eyebrows v. kaşlarını kaldırmak
raise (one's) eyebrows v. şaşırmak
raise (one's) eyebrows v. tasvip etmemek
raise (one's) eyebrows v. hayrete düşmek
raise (one's) eyebrows v. onaylamamak
raise (one's) eyebrows v. tepki göstermek
raise (one's) eyebrows v. şaşkınlık yaratmak
raise (one's) eyebrows v. şok etkisi yaratmak
raise (one's) eyebrows v. gücendirmek
raise (one's) eyebrows v. tepki uyandırmak/çekmek
raise (one's) eyebrows v. hayrete düşürmek
raise (one's) hand against (someone) v. (birine) elini kaldırmak
raise (one's) hand against (someone) v. (birine) el kaldırmak
raise (one's) hopes v. (birine) ümit vadetmek
raise (one's) hopes v. (birine) umut vermek
raise (one's) hopes v. (birini) ümitlendirmek/umutlandırmak
raise (one's) hopes v. (birinde) beklenti yaratmak
raise a hand against v. -e el kaldırmak
raise a hand against (one) v. (birine) el kaldırmak
raise a hue and (a) cry v. protestoya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. kazan kaldırmaya neden olmak
raise a hue and (a) cry v. yaygara çıkarmak
raise a red flag v. tehlike işareti vermek
raise a red flag v. olumsuz işaret vermek
raise a stink (about someone/something) v. (biri/bir şey hakkında) olay çıkarmak/yaratmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) hır çıkarmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) sorun yaratmak
raise a stink (about someone/something) v. (birinden/bir şeyden dolayı) kıyameti koparmak
raise a stink (about someone/something) v. (biriyle/bir şeyle ilgili) ortalığı ayağa kaldırmak
raise a glass (to someone) v. (birine) kadeh kaldırmak
raise one's glass (to someone) v. (birine) kadeh kaldırmak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı ses/sesini çıkarmak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı koymak/çıkmak
raise a voice against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) karşısında durmak
raise a voice against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kınamak
raise a voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) itiraz etmek
raise one's voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı ses/sesini çıkarmak
raise one's voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) karşı koymak/çıkmak
raise one's voice against (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) karşısında durmak
raise one's voice against (someone or something) v. (birini/bir şeyi) kınamak
raise one's voice against (someone or something) v. (birine/bir şeye) itiraz etmek
raise from the dead v. ölüyü diriltmek
raise glass to v. -e kadeh kaldırmak
raise havoc with v. kargaşa yaratmak
raise havoc with (someone or something) v. (birinde/bir şeyde) karmaşa yaratmak
raise havoc with (someone or something) v. (birini/bir şeyi) birbirine katmak
raise hell with (someone or something) v. (birileri arasında/bir şeyde) karmaşa yaratmak
raise hell with (someone or something) v. (birilerini/bir şeyi) birbirine katmak
raise hell with (someone or something) v. cehenneme çevirmek
raise hell with (someone or something) v. (birine/bir gruba) şikayette bulunmak
raise hell with (someone or something) v. (birine/bir gruba) yakınmak
raise hell with (someone or something) v. (birini/bir grubu) ayağa kaldırmak