sivri uçlu - Turkish English Dictionary
History

sivri uçlu



Meanings of "sivri uçlu" in English Turkish Dictionary : 44 result(s)

Turkish English
Common Usage
sivri uçlu pointed adj.
General
sivri uçlu jagged adj.
sivri uçlu spicular adj.
sivri uçlu cuspidal adj.
sivri uçlu spiky adj.
sivri uçlu sharp adj.
sivri uçlu cusped adj.
sivri uçlu keen adj.
sivri uçlu pointy-toed adj.
sivri uçlu peaky adj.
sivri uçlu acuate adj.
sivri uçlu cuspidate adj.
sivri uçlu aculeate adj.
sivri uçlu barbated adj.
sivri uçlu cuspal adj.
sivri uçlu cuspid adj.
sivri uçlu picked [dialect] adj.
sivri uçlu piked adj.
sivri uçlu beardy adj.
sivri uçlu pointed-toe adj.
sivri uçlu spiciferous adj.
sivri uçlu spiculate adj.
sivri uçlu spiculated adj.
sivri uçlu stabby adj.
Technical
sivri uçlu taper adj.
sivri uçlu acuminate adj.
sivri uçlu steeple-head adj.
sivri uçlu pointed adj.
sivri uçlu jagged adj.
sivri uçlu keen adj.
sivri uçlu pierced adj.
Marine
sivri uçlu cusp n.
Anatomy
sivri uçlu cuspate adj.
sivri uçlu cusped adj.
sivri uçlu cuspated adj.
Biology
sivri uçlu aciculate adj.
sivri uçlu aciculated adj.
Zoology
sivri uçlu aculeated adj.
sivri uçlu aculeous adj.
Botanic
sivri uçlu aculeated adj.
sivri uçlu aculeous adj.
sivri uçlu aculeolate adj.
sivri uçlu spicate adj.
Geology
sivri uçlu aciculiform adj.

Meanings of "sivri uçlu" with other terms in English Turkish Dictionary : 172 result(s)

Turkish English
Common Usage
sivri uçlu çubuk spike n.
sivri uçlu demir spike n.
General
sivri uçlu kule (kiliseye ait) steeple n.
sivri uçlu mızrak jerreed n.
kadın ayakkabısında ince ve sivri uçlu ökçe stiletto heel n.
sivri uçlu silah (kılıç, bıçak vb) edged weapon n.
sivri uçlu kaya jag n.
sivri uçlu alet prong n.
kulenin sivri uçlu tepesi spire n.
cevizin içini çıkarmak için kullanılan sivri uçlu araç nutpick n.
sivri uçlu taş/kaya needle n.
sivri uçlu çekiç peen hammer n.
sivri/sivri uçlu şapka pointed hat n.
sivri uçlu eğri sharp pointed curve n.
kabuklu yemişlerin içini çıkarmada kullanılan küçük, sivri uçlu alet nut pick n.
iğneye benzeyen ince ve sivri uçlu nesne needle n.
ortaçağ savaşlarında bariyer olarak kullanılan sivri uçlu döner çerçeve turnpike [obsolete] n.
sivri uçlu olmama unpointedness n.
sivri uçlu silah chib n.
avustralyalı aborijinlerin kullandığı sivri uçlu ağır bir silah türü leeangle n.
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil mandorla n.
bir veya daha fazla sayıdaki sivri uçlu oval taştan meydana gelen yüzük seti marquise n.
sivri uçlu oval şeklindeki değerli taş marquise n.
sivri uçlu kısa iğne blunt n.
deliği sivri uçlu bir aletle genişletmek broach n.
sivri uçlu nesne brod [dialect] [uk] n.
sivri uçlu yazma ve işaretleme aleti graphium n.
sivri uçlu kaya parçası rock n.
sivri uçlu küçük çıkıntı barb n.
kavramayı desteklemek için ayakkabılara takılan sivri uçlu demir araç crampoons n.
ağaç dikme gibi faaliyetlerde deliklere sokulan sivri uçlu çelik çubuk driving iron n.
açmak, tutmak için kullanılan sivri uçlu alet pick n.
sivri uçlu alet pick [dialect] [uk] n.
argacın arıştan geçirilmesi için kullanılan sivri uçlu alet pick-up stick n.
sivri uçlu bir aletle vurulan darbe pike [dialect] n.
sivri uçlu sakal pike-devant n.
sivri uçlu sakal peak [obsolete] n.
sivri uçlu bir kadın şapkası modeli pixie n.
sivri uçlu bir kadın şapkası modeli pixy n.
sivri uçlu bir silahla yapılan saldırı foin n.
manikürde kullanılan sivri ve yuvarlak uçlu genellikle portakal ağacından yapılan kaleme benzeyen ince bir çubuk orange stick n.
sivri uçlu aletlerle yapılan nokta prick n.
sivri uçlu şamdan pricket n.
dövüş horozuna takılan keskin kenarlı ve sivri uçlu çelik mahmuz slasher n.
derin sulama için toprağa doğru itilen, bahçe hortumuna bağlı sivri uçlu ve delikli boru spiker n.
sivri uçlu silah saplama stab n.
sivri uçlu silah saldırısı stab n.
köreltmek (köşeli veya sivri uçlu silah vb.) rebate v.
sivri uçlu bir aletle delmek thrill [obsolete] v.
deliği sivri uçlu bir aletle genişletmek broach v.
sivri uçlu bir alet ile vurarak oluşturmak peck v.
sivri uçlu aletle delmek pounce [obsolete] v.
sivri uçlu aletle yarmak sax [dialect] [uk] v.
sivri uçlu aletle kesmek sax [dialect] [uk] v.
sivri uçlu bir silahla saldırmak foin v.
sivri uçlu aletle sabitlemek prick [obsolete] v.
iğne gibi sivri uçlu needlelike adj.
iğne gibi sivri uçlu needle-like adj.
mızrak gibi sivri uçlu lancelike adj.
sivri uçlu olmayan unpointed adj.
sert kıl gibi sivri uçlu bristle-pointed adj.
olta gibi sivri uçlu bearded adj.
sivri uçlu çubuk şeklinde spiciform adj.
sivri uçlu bir biçimde spikily adv.
sivri uçlu anlamına gelen bir ön ek oxy- pref.
Industry
ham pamuk veya yünü açıp temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu tekstil makinesi willying machine n.
Technical
torna tezgahında kısa ve sivri uçlu konikleri döndürmekte kullanılan bir alet turret angle-rack tool n.
keskin veya sivri uçlu nesneler sharp-edged objects n.
sivri uçlu nesneler pointed objects n.
sivri uçlu taşçı çekici bit n.
sivri uçlu alet prong n.
sivri uçlu kare rondela square taper washer n.
sivri uçlu yazma ve işaretleme aleti stylus n.
sivri uçlu kazık tapered pile n.
iki yayın kesişmesiyle oluşan sivri uçlu oval bir şekil vesica piscis n.
kaviteyi ortaya çıkarmak veya temizlemek için kullanılan sivri uçlu düz alet blowpipe n.
sivri uçlu alet brog [scotland] n.
hançer ucunu andırıp keresteleri birbirine takmak için kullanılan sivri uçlu bir metal parçası dag n.
hançer ucunu andırıp kömür kırma merdanelerinde kullanılan sivri uçlu bir metal parçası dag n.
kumaş veya kağıt tutturmada kullanılan sivri uçlu parça pin n.
elektroensefalogramda izlenen dalganın sivri uçlu kısmı dart n.
(ateşli silah havalandırma deliğini/kartuşu delmek için) sivri uçlu tel priming wire n.
toprağı döndürmek yerine parçalayıp karıştırması için sabanın ucuna takılan sivri uçlu metal levha plow shovel n.
(kalıptaki ürün tokmakla dövülürken gevşek kısımların sabitlenmesinde kullanılan) sivri uçlu çubuk skewer n.
mürekkep uygulama aparatında sivri uçlu tırtıklı metal parça point n.
(tarak gemisini demirlemek için kullanılan) dört sivri uçlu direk/kazık spud n.
sivri uçlu bir aletle delmek job v.
sivri uçlu bir ışık kaynağından iletilen (ışık) hard adj.
Mechanic
torna tezgahında sivri uçlu konikleri döndüren alet turret taper tool n.
Textile
ham tekstil elyaflarını açmak ve temizlemekte kullanılan bir dizi döner sivri uçlu makine twilly n.
kumaş veya deride delik açmak için kullanılan küçük, sivri uçlu bir alet bodkin n.
boynu kapatan sivri uçlu bir başlık türü bashlik n.
sivri uçlu ince iğne sharp n.
Architecture
sivri uçlu kemer keel arch n.
sivri uçlu süsleme cuspidation n.
sivri uçlu kulenin ucu crown n.
Construction
sivri uçlu mala pointed trowel n.
Automotive
sivri uçlu düz karkaburun needle-nose pliers n.
sivri uçlu eğri kargaburun bent needle-nose pliers n.
sivri uçlu kaporta çekici pick hammer n.
sivri uçlu mil eğe flat mill file n.
sivri uçlu yıldız tornavida reed and prince n.
Marine
sivri uçlu kumsal yapı gilant cusp n.
küçük geminin güverte yapısı içerisinde bulunan ahşap sivri uçlu plak mast clamp n.
Mining
sivri uçlu demir gad n.
maden aracının tekerleğine takılmış sivri uçlu ani fren çubuğu jock n.
kömürü yukarıdan aşağıya indirmek için kullanılan sivri uçlu çubuk pricker [uk] n.
Medical
aşıyla kaplı sivri uçlu kemik parçası vaccine point n.
aşıyla kaplı sivri uçlu fildişi parçası vaccine point n.
sivri uçlu veya keskin kenarlı tıbbi alet sharp n.
aşılamada kullanılan ince, sivri uçlu aşı maddesi dolu kemik point n.
Anatomy
sivri uçlu örs kemiği bickern n.
iki sivri uçlu diş bicuspidate n.
(böcek/kuş kanadı veya bacağında) sivri uçlu omur spur n.
iki sivri uçlu bicuspidate adj.
Psychology
iğne gibi sivri uçlu aletlere dokunma korkusu aichmophobia n.
iğne gibi sivri uçlu aletlere dokunma korkusu belonephobia n.
sivri uçlu objelerden korkma enetophobia n.
Marine Biology
sivri uçlu ve kemikli bir gagası olan, alt çenesinde iki dişi olup üst çenesinde dişleri olmayan bir deniz memelisi cinsi xiphius n.
Astronomy
güneş atmosferinin kromosferine yakın görünen ve güneşin kutuplarında en fazla sayıda meydana gelen çok küçük sivri uçlu kısa ömürlü uzantı spicule n.
Zoology
kuyruk teleklerinin bir kısmı veya tamamı uzun, ince, sivri uçlu olan wire-tailed adj.
Botanic
güneybatı abd ve kuzeybatı meksika'ya özgü, sivri uçlu yaprakları olan orta büyüklükteki herdem yeşil bitki canyon live oak (quercus chrysolepis) n.
güneybatı abd ve kuzeybatı meksika'ya özgü, sivri uçlu yaprakları olan orta büyüklükteki herdem yeşil bitki canyon oak n.
güneybatı abd ve kuzeybatı meksika'ya özgü, sivri uçlu yaprakları olan orta büyüklükteki herdem yeşil bitki maul oak n.
güneybatı abd ve kuzeybatı meksika'ya özgü, sivri uçlu yaprakları olan orta büyüklükteki herdem yeşil bitki iron oak (quercus chrysolepis) n.
güneydoğu abd'de yetişen, düz yuvarlak sert yaprakları ve sivri uçlu çanak yaprakları olan bir hasırotu needle rush (juncus roemerianus) n.
amerika'nın tropikal bölgelerine özgü üç yapraklı ve sivri uçlu çiçekleri olan bir ot cinsi tovaria n.
uzun ince etli yaprakları ve sivri uçlu çiçekleri olan çok yıllık bir bitki arrowgrass (triglochin palustris) n.
uzun ince etli yaprakları ve sivri uçlu çiçekleri olan çok yıllık bir bitki marsh arrowgrass n.
tazmanya'daki dağlık bölgelerde yetişen keskin sivri uçlu yapraklı herdem yeşil bir çam king william pine (athrotaxis selaginoides) n.
tazmanya'daki dağlık bölgelerde yetişen keskin sivri uçlu yapraklı herdem yeşil bir çam king billy pine n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi easter-ledges (bistorta officinalis) n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi bistort n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi european bistort n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi meadow bistort n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi common bistort n.
küçük pembe çiçekleri ve sivri uçlu yaprakları olan bir avrasya bitkisi snake-root n.
sivri uçlu püsküllü bir çok yıllık çim pineland three–awn (aristida stricta) n.
sivri uçlu püsküllü uzun bir çim purple needlegrass (stipa pulchra) n.
sivri uçlu, siyahımsı kabuklu ve dayanıklı odunlu bir kuzey amerika meşe ağacı black oak n.
sivri uçlu, siyahımsı kabuklu ve dayanıklı odunlu bir kuzey amerika meşe ağacı quercitron oak n.
sivri uçlu, siyahımsı kabuklu ve dayanıklı odunlu bir kuzey amerika meşe ağacı yellow oak n.
sivri uçlu, siyahımsı kabuklu ve dayanıklı odunlu bir kuzey amerika meşe ağacı quercus velutina n.
kaliforniya ve oregon'a özgü, sivri uçlu, siyahımsı kabuklu ve dayanıklı odunlu bir meşe ağacı black oak (quercus kelloggii) n.
güneybatı abd ve kuzeybatı meksika'ya özgü, sivri uçlu yaprakları olan orta büyüklükteki herdem yeşil bitki quercus chrysolepis n.
şili'ye özgü birbirine karışık dalları, sert sivri uçlu yaprakları ve yenilebilir fındıkları olan herdem yeşil bir ağaç monkey puzzler n.
şili ve arjantin'e özgü üst üste binen sivri uçlu yapraklara sahip iğne yapraklı ve herdem yeşil bir ağaç monkey-puzzle (araucaria araucana) n.
sivri uçlu yaprakları olan acutifoliate adj.
ufak sivri uçlu pointleted adj.
Forestry
kütükleri tutmada kullanılan sivri uçlu kalın levye dog hook n.
kütükleri tutmada kullanılan sivri uçlu kalın levye peavey n.
kütükleri tutmada kullanılan sivri uçlu kalın levye peavy n.
Fishery
sivri uçlu bir aletle balık tutmak broggle v.
History
sivri uçlu bir uzantı ile tırpan biçimindeki bıçak ağzından oluşan, piyadelerin kullandığı bir orta çağ silahı gisarm n.
Archaeology
arkası küt ve düz olan sivri uçlu dar bıçak üretimi ile öne çıkan, avrupa'ya yayılmış üst paleolitik kültürüne ait veya ilişkin gravettian adj.
Religious
sivri uçlu kamçı scorpion n.
sivri uçlu kamçı scorpion n.
Geography
dik yamaçları olan sivri uçlu yüksek dağ matterhorn n.
Geology
sivri-uçlu acicular adj.
Military
saldırı durumunda indirilmek üzere geçidin arkasına koyulan sivri uçlu ve demirli bir dizi uzun ve kalın kereste orgue n.
Sport
tırmanmada kullanılan sivri uçlu çubuk alpenstock n.
Art
oymacılık ve süslemede kullanılan keskin sivri uçlu metal alet needle n.
(resimdeki kusurun giderilmesi için) sivri uçlu kalemle tamamlanabilen kısım pick n.
Printery
metal üzerinde düzeltme yaparken karakterleri çıkarmak için kullanılan sivri uçlu çelik bir alet bodkin n.
matbaacılıkta kullanılan bir tür sivri uçlu alet poy nette n.
Archaic
sivri uçlu bir çubukla (top namlusunu) geçici olarak devre dışı bırakmak nail v.
sivri uçlu silahla dürtüklemek push v.
Ornithology
güney amerika'ya özgü, keskin ve sivri uçlu gagası olan sinekkuşu cinsi ramphomicron n.
uzun ve sivri uçlu kanatları ile kısa bacakları bulunan kırlangıç glareole n.
sivri uçlu kuyruğu olan pintailed adj.
sivri uçlu kuyruğu olan pin-tailed adj.
Metallurgy
kalıbın yarısından numune almak için kullanılan sivri uçlu çubuk picker n.