soğuk soğuk - Turkish English Dictionary
History

soğuk soğuk



Meanings of "soğuk soğuk" in English Turkish Dictionary : 1 result(s)

Turkish English
General
soğuk soğuk dryly adv.

Meanings of "soğuk soğuk" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
soğuk cold adj.
cinselliğe soğuk asexual adj.
General
soğuk muamele inhospitableness n.
soğuk izostatik pres cold isostatic pressing n.
son derece soğuk olma durumu frigidity n.
soğuk chilliness n.
kuru soğuk dry cold n.
soğuk akış cold flow n.
soğuk şaka ribaldry n.
aniden gelen soğuk hava cold snap n.
damlalar (soğuk bir yüzeyin üstünde oluşan) sweat n.
abd'nin batı kıyısının kuzeyinden güneyi açıklarına yönelen geniş, soğuk ve ağır okyanus akıntısı california current n.
soğuk kimse cold fish n.
soğuk davranma coolness n.
soğuk toprak cold soil n.
güney amerika'da and dağları'ndan atlas okyanusu'na doğru esen sert, soğuk rüzgar pampero n.
çok soğuk olma durumu frostiness n.
soğuk hava vagonu reefer n.
soğuk davranış chilliness n.
aşırı derecede soğuk gelidity n.
aşırı soğuk beklentisi fenomeni gore effect n.
soğuk savaş cold war n.
çok soğuk olma frostiness n.
dondurucu soğuk nip n.
soğuk ter cold sweat n.
soğuk içecek cooler n.
soğuk hava deposu chill store n.
soğuk hava cold weather n.
soğuk hava gemisi reefer n.
soğuk algınlığı chill n.
ani soğuk cold snap n.
soğuk algınlığı cold n.
dondurucu soğuk perishing cold n.
soğuk yansıtıcı cold mirror reflector n.
soğuk mezeci delicatessen n.
yumuşak soğuk moderately cold n.
soğuk günler freeze n.
soğuk frostiness n.
soğuk iş cold work n.
soğuk balık cold fish n.
kuru soğuk black frost n.
soğuk çalması frostbite n.
soğuk davranış frost n.
soğuk zeminde bekletme forcing to wait on cold floor n.
soğuk hava kütlesi mass of cold air n.
soğuk su sıkma squirting cold water n.
soğuk hava deposu cold storage depot n.
soğuk damga embossed stamp n.
soğuk dalgası cold wave n.
soğuk damga impressed stamp n.
ikinci dünya savaşı ile soğuk savaş arasındaki dönemde doğmuş kimse baby boomer n.
soğuk depolama cold storage n.
soğuk gün cold day n.
dondurucu soğuk freezing cold n.
aşırı soğuk extreme cold n.
soğuk dağ cold mountain n.
soğuk günler cold days n.
soğuk haddehane cold rolling mill n.
soğuk algınlığı catarrh n.
soğuk su cold water n.
soğuk hava önlemleri cold weather precautions n.
soğuk ısırması frostbite n.
soğuk yakması frostbite n.
dondurucu soğuk freeze n.
soğuk hava freeze n.
soğuk savaş sonrası dünyası post-cold-war world n.
soğuk hava inclement weather n.
soğuk şişliği chilblain n.
soğuk nip n.
soğuk mühür cold seal n.
soğuk kahve cold coffee n.
soğuk içme su cold potable water n.
çok soğuk iklimler extremely cold climates n.
soğuk duş etkisi yapan istifa shock resignation n.
soğuk içme suyu cold potable water n.
abd'nin nispeten eski ve ağır sanayilerini barındıran ve soğuk havanın egemen olduğu kuzey bölgesi rust belt n.
soğuk servis ediniz serve cold n.
aşırı soğuk the extreme cold n.
büyük bir soğuk hava cephesi a massive cold front n.
sibirya üzerinden gelen soğuk hava dalgası siberian cold front (to affect) n.
soğuk iklim cold climate n.
soğuk pizza cold pizza n.
sert soğuk bitter cold n.
soğuk metal damga/zımba tang stamp n.
bir dilim soğuk et a slice of cold meat n.
bir bardak soğuk su a glass of cold water n.
bir su bardağı soğuk su a glass of cold water n.
yakıcı soğuk bitter cold n.
iliklere işleyen soğuk bitter cold n.
soğuk meze deli n.
soğuk hava odası walk-in box n.
soğuk hava deposu walk-in box n.
soğuk oda walk-in box n.
soğuk meşrubat cold drinks n.
ani/beklenmedik bir soğuk/kar yağışı dalgası a blast of winter n.
soğuk birey cold person n.
soğuk insan cold person n.
soğuk kimse cold person n.
acı soğuk bitterly cold n.
soğuk hava koşulları cold weather conditions n.
soğuk süt cold milk n.
soğuk torbası freezer bag n.
soğuk karşılama cold reception n.
soğuk çorba cold soup n.
soğuk renkler cold colors n.
soğuk kış aylarında açan güneşin sıcaklığı apricity n.
soğuk savaş'ın sonu the end of the cold war n.
sıcaklık bakımından ne çok sıcak ne de çok soğuk olan, havanın değişken olduğu iklim kuşağı temperate n.
soğuk ve nemli hava raw weather n.
(hava) soğuk ve nemli olma rawness n.
soğuk algınlığı cauld [scottish] n.
keskin soğuk nip n.
don (soğuk) nip n.
soğuk hava the cold n.
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe thermos® n.
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe thermos bottle n.
sıcak veya soğuk sıvıların sıcaklıklarını koruyan vakumlu şişe thermos flask n.
soğuk kahve cold coffee n.
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf koozie n.
bardağı soğuk/sıcak tutan kılıf stubby holder n.
soğuk sauna cryosauna n.
soğuk olma unapproachability n.
soğuk algınlığı ilacı cold medicine n.
volümü artıp azalan müzik ile oynanan sıcak-soğuk oyunu magic music n.
soğuk hava winter n.
sıcak ve soğuk suyu karıştıran musluk mixing faucet n.
amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme moc n.
amerikan yerlilerince soğuk havalarda giyilen, topuksuz ve yumuşak deriden yapılan bir çizme mocassin n.
soğuk ve nemli hava dönemi moch n.
dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri lunch meat n.
dilimlenerek soğuk servis edilen et ürünleri luncheon meat n.
dondurucu soğuk gelidity n.
dondurucu soğuk gelidness n.
atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması rind n.
(korkudan) soğuk ter dökme chill n.
toprak gibi soğuk clay cold n.
soğuk davranma ice n.
soğuk kimse iceberg n.
soğuk tavır iciness n.
(soğuk, rüzgar) sertlik bite n.
elde tutulan içeceği soğuk tutan yumuşak yapıdaki silindirik kap cozy n.
soğuk ambalaj pack n.
soğuk torba pack n.
sıcak-soğuk torbası cleaver [dialect] n.
soğuk yiyeceklerin hazırlandığı küçük oda pantry n.
sıvıları soğuk tutan kap cooler n.
soğuk bakış fisheye n.
krem şantili ve şuruplu soğuk bir tatlının servisinde kullanılan kısa gövdeli uzun cam bardak parfait glass n.
aniden bastıran soğuk snap n.
buz gibi soğuk sıvı snow-broth n.
soğuk coldness n.
(soğuk vb.) maruz kalma exposure n.
çatlatmak (soğuk cildi) chap v.
soğuk davranmak give somebody the cold shoulder v.
yakmak (soğuk) sting v.
soğuk davranmak discountenance v.
birine soğuk davranmak give someone the cold shoulder v.
yakmak (soğuk) bite v.
sızlatmak (soğuk) nip v.
soğuk muhafazada bekletmek keep in a fridge v.
soğuk davranmak frost v.
çok soğuk olmak (hava) be perishing v.
birini soğuk karşılamak give someone a cold welcome v.
kavurmak (soğuk/sıcak bitkiyi) blast v.
soğuk bir şekilde karşılanmak get the cold shoulder v.
elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak lead a comfortable life v.
soğuk bir karşılık almak get the cold shoulder v.
soğuk davranmak keep one's distance v.
soğuk bakmak (bir şeye) be cool towards something v.
birine soğuk davranmak keep someone at a distance v.
soğuk bakmak discountenance v.
üzerine bir bardak soğuk su içmek kiss something goodbye v.
soğuk almak catch cold v.
bir şeye soğuk bakmak be cool towards something v.
soğuk davranmak keep somebody at a distance v.
soğuk bakmak (bir şeyi yapmaya vb) frown on v.
yakmak (soğuk) blast v.
kavurmak (soğuk) blast v.
soğuk içmek drink cold v.
soğuk su içmek drink cold water v.
birine soğuk davranmak keep one's distance v.
birine soğuk davranmak keep oneself apart v.
birine soğuk davranmak hold oneself at a distance v.
birisine soğuk davranmak keep oneself apart v.
birisine soğuk davranmak keep one's distance v.
birisine soğuk davranmak hold oneself at a distance v.
pişmiş aşa soğuk su katmak upset the applecart v.
soğuk almak catch a chill v.
soğuk çorba servis etmek bring cold soup v.
soğuk çorba getirdiği için garsonu haşlamak dress down the waiter for bringing cold soup v.
soğuk bir şeyler içmek drink something cold v.
soğuk birşeyler içmek drink something cold v.
soğuk almak have a cold v.
soğuk kompres uygulamak apply a cool compress v.
soğuk kompres uygulamak apply a cold compress v.
soğuk algınlığına yakalanmak catch a cold v.
(soğuk) almak catch v.
daha sıcak ya da soğuk yapmak attemper v.
soğuk hale getirmek encolden [obsolete] v.
çok soğuk bir hale getirmek unhumanize v.
soğuk algınlığına yakalanmak enrheum [obsolete] v.
soğuk algınlığı geçirmek enrheum [obsolete] v.
(soğuk gibi sebeplerle) çömelerek büzüşmek huddle v.
soğuk terler dökmek growse [dialect] [obsolete] [uk] v.
aşırı soğuk hale getirmek overchill v.
(soğuk) (bir uzvu, vücudu) yakmak frostbite v.
soğuk veya don yüzünden kırılmak freeze v.
aşırı soğuk sebebiyle sertleştirmek freeze v.
(likörü) soğuk kaba boşaltmak strike v.
(likörü) soğuk yere koymak strike v.
soğuk phlegmatical adj.
soğuk frosty adj.
cinsel anlamda soğuk frigid adj.
çok soğuk glacial adj.
soğuk savaş sonrası post cold war adj.
soğuk gelid adj.
soğuk clammy adj.
soğuk rigorous adj.
soğuk kanlı as cool as a cucumber adj.
soğuk inhospitable adj.
soğuk repulsive adj.
soğuk inclement adj.
soğuk aloof adj.
kadar soğuk as cold as adj.
soğuk hava akımı olan drafty adj.
aşırı derecede soğuk gelid adj.
soğuk distent adj.
çok soğuk deathly cold adj.
soğuk angular adj.
soğuk uncompanionable adj.
soğuk (yemek) lukewarm adj.
soğuk apathetic adj.
soğuk standoffish adj.
soğuk apathetical adj.
soğuk ve kuru hava snappy adj.
soğuk parky adj.
en soğuk coldest adj.
nemli ve soğuk clammy adj.
çok soğuk frore adj.
soğuk calm adj.
kuru ve soğuk (hava) crisp adj.
çok soğuk arctic adj.
soğuk phlegmatic adj.
daha soğuk colder adj.
soğuk marble adj.
soğuk distant adj.
buz gibi soğuk as cold as ice adj.
soğuk offish adj.
soğuk saturnine adj.
soğuk (davranış) remote adj.
çok soğuk frigid adj.
çok soğuk gelid adj.
soğuk raw adj.
soğuk ve kasvetli (hava) bleak adj.
soğuk iliğine geçmiş chilled to the marrow adj.
çok soğuk (mevsim/hava) hard adj.
soğuk frigid adj.
soğuk stony adj.
soğuk geçirmez weatherproof adj.
soğuk, aşağılık, pis (kimse) reptilian adj.
soğuk frozen adj.
çok soğuk inhuman adj.
soğuk (tavır/cevap vb) frosty adj.
soğuk chilling adj.
çok soğuk freezing adj.
soğuk starchy adj.
soğuk unsympathetic adj.
soğuk stuffy adj.
soğuk cool adj.
soğuk bleak adj.
soğuk bir şekilde chilly adj.
soğuk (davranış) stiff adj.
soğuk chill adj.
soğuk stiff adj.
soğuk freezing adj.
yeterince soğuk cold enough adj.
soğuk ve nemli clammy adj.
soğuk unfriendly adj.
soğuk cold adj.
soğuk geçirmeyen cold proof adj.
soğuk geçirmez cold proof adj.
soğuk tepid adj.
soğuk unenthusiastic adj.
soğuk brumal adj.
soğuk wintry adj.
soğuk antipathetic adj.
(hava) soğuk ve yağışlı raw adj.
soğuk chilly adj.
yapışkan ve soğuk clammy adj.
(hava) soğuk crisp adj.
(davranış) soğuk remote adj.
soğuk cold-hearted adj.
soğuk icy adj.
soğuk clinical adj.
soğuk dank adj.
soğuk dour adj.
soğuk cereyanlı draughty adj.
soğuk nippy adj.
soğuk nonchalant adj.
(soğuk) içe işleyen piercing adj.
çok soğuk ice-cold adj.
soğuk suyla yıkanmış washed with cold water adj.
soğuk acold adj.
duygusuz/soğuk stone-faced adj.
duygusuz/soğuk stony-faced adj.
soğuk (çay vb) tepid adj.
bayağı soğuk coldish adj.
soğuk coldhearted adj.
soğuk cereyanlı drafty adj.
soğuk hava akımı olan draughty adj.
soğuk davranan unaffectionate adj.
aşırı derecede soğuk bitterly cold adj.
dondurucu soğuk i̇cy cold adj.
soğuk cauld [scottish] adj.
soğuk cauldrife adj.
keskin (soğuk) nipping adj.
dondurucu (soğuk) nipping adj.
sert (soğuk) nipping adj.
soğuk touch-me-not-ish adj.
soğuk algid adj.
aşırı soğuk koşullar için tasarlanmış arctic adj.
aşırı soğuk koşullara uygun arctic adj.
soğuk arctic adj.
aşırı soğuk ultracold adj.
aşırı soğuk ultracool adj.
soğuk unapproachable adj.
soğuk ungenial adj.
çok soğuk unhuman adj.
soğuk ve alaycı jaded adj.
metal anahtar kadar soğuk key-cold adj.
çok soğuk half-frozen adj.
soğuk, sert ve katı (kimse) metallic adj.
soğuk ve ciddi harsh adj.
soğuk ve kuru (hava) hask [dialect] [uk] adj.
çok soğuk boreal adj.
(mizaç olarak) soğuk brittle adj.
nemli ve soğuk (hava) moch adj.
nemli ve soğuk (hava) mochie adj.
soğuk yonderly adj.
soğuk hygienic adj.
soğuk ve düşmanca glacial adj.
soğuk ve sevimsiz glassy adj.
soğuk buttoned-up adj.
(hareket, davranış) soğuk chill adj.
nemli ve soğuk clam [dialect] [uk] adj.
soğuk clammy adj.
soğuk davranan ice-cold adj.
çok soğuk iced adj.
aşırı soğuk iced adj.
(tavır, etki) soğuk icy adj.
soğuk offhand adj.
soğuk off-hand adj.
soğuk oorie adj.
soğuk olmayan open adj.
aşırı soğuk overcold adj.
çok soğuk overrigorous adj.
soğuk distantial [obsolete] adj.
soğuk inaffable adj.
soğuk ingrate [obsolete] adj.
soğuk dry [dialect] adj.
soğuk ve ciddi clinical adj.
soğuk inimicitious [obsolete] adj.
soğuk ve nemli sammy [dialect] adj.
soğuk havaya duyarlı nesh [uk] adj.
biraz soğuk coolish adj.
soğuk davranan disaffectionate adj.
soğuk fishily adj.
soğuk fishy adj.
soğuk shivery adj.
soğuk foul [dialect] [uk] adj.
soğuk snelly [scotland] adj.
soğuk poker-faced adj.
aşırı soğuk polar adj.
soğuk squeamish [obsolete] adj.
soğuk davranan squeamish [obsolete] adj.
soğuk squeamous adj.
soğuk davranan squeamous adj.
soğuk squeasy adj.
soğuk davranan squeasy adj.
soğuk standoff adj.
soğuk stocky adj.
soğuk strange adj.
hafif soğuk subtepid adj.
aşırı soğuk supercold adj.
buz gibi soğuk supercold adj.
çok soğuk supercool adj.
aşırı soğuk supercool adj.
buz gibi soğuk supercool adj.
soğuk bir şekilde repulsively adv.
soğuk bir biçimde rigorously adv.
soğuk bir şekilde distantly adv.
soğuk bir şekilde angularly adv.
soğuk icily adv.
soğuk bir biçimde saturninely adv.
çok soğuk bir biçimde arctically adv.
soğuk ve nemli bir şekilde dankly adv.
soğuk bir şekilde unwelcomingly adv.
soğuk bir şekilde stonily adv.
soğuk bir şekilde inhospitably adv.
soğuk bir şekilde unpleasantly adv.
çok soğuk bir biçimde freezingly adv.
çok soğuk bir şekilde frostily adv.
soğuk durarak straightfacedly adv.
soğuk soğuk (bakmak vb) angularly adv.
soğuk bir şekilde drily adv.
soğuk bir kış gecesinde in a cold winter night adv.
soğuk abeigh adv.
soğuk bir şekilde unfriendlily adv.
çok soğuk bir şekilde unhumanly adv.
soğuk şekilde glacially adv.
soğuk bir şekilde impersonally adv.
soğuk bir tavırla impersonally adv.
soğuk bir tavırla freezingly adv.
soğuk bir tavırla coldly adv.
soğuk cryo pref.
oda çok soğuk the room is too cold expr.
duşta su soğuk akıyor the showers are cold expr.
sıcak ve soğuk (su) h and c (hot and cold) abrev.
sıcak ve soğuk (su) h. & c. (hot and cold) abrev.
Phrasals
soğuk davranmak freeze up v.
soğuk davranmak hold off v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide (one) for (something) v.
(birine bir şey hakkında) soğuk yapmak chide someone for something v.
belli bir şekilde (sıcak, soğuk vb) karşılamak greet with v.
soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek earth up v.
(soğuk, bir şeyi) ısırmak nip at v.
(soğuk, yüzü) ısırmak nip at v.
soğuk sebebiyle uzaklaştırmak freeze out v.
Phrases
yazları kurak ve sıcak kışları soğuk ve kar yağışlı dry and hot in summers cold and snowy in winters n.
donduracak kadar soğuk as much as (one's) life is worth adv.
kızıl/komünist olmaktansa ölürüm daha iyi anlamında bir soğuk savaş dönemi sloganı better dead than red expr.
soğuk muhafaza edin keep refrigerated expr.
soğuk ve kuru bir yerde muhafaza edin keep in a cool and dry place expr.
soğuk içiniz drink cold expr.
Proverb
mart soğuk başlar ama sıcak biter march comes in like a lion and goes out like a lamb
eli soğuk olanın kalbi sıcak olur cold hands warm heart
eli soğuk olanın yüreği sıcaktır cold hands warm heart
intikam soğuk yenen bir yemektir revenge is a dish best eaten cold
soğuk alırsın the half is better than the whole
intikam soğuk servis edilen bir yemektir revenge is a dish best eaten cold.
mart soğuk başlar ama sıcak biter in like a lion, out like a lamb
Colloquial
çok soğuk burrnips n.
buz gibi soğuk burrnips n.
meme uçlarını dikleştirecek kadar soğuk burrnips n.
bir kutu soğuk bira chill n.
soğuk bira cold one n.
soğuk/kötü/bayat espri groaner n.
(genelde babası tarafından çocuğuna yapılan) soğuk espri dad joke n.
soğuk davranma freeze n.
soğuk yapma freeze n.
soğuk şaka bad joke n.
sert ve soğuk kış rüzgarı the hawk [us] n.
sert ve soğuk kış rüzgarı hawk n.
soğuk iklim bölgesinden gelen kadın ice maiden n.
memleketi soğuk iklim bölgesi olan kadın ice maiden n.
(birine) soğuk davranma short with (one) n.
soğuk bir bira wet one n.
soğuk durmak blow cold v.
soğuk davranmak blow cold v.
(birine) soğuk yapmak chill v.
(biraz) soğuk, küçük olmak be (a bit, a little) on the cold, small v.
(azıcık) soğuk, küçük kaçmak be (a bit, a little) on the cold, small v.
fena soğuk almak catch one's death (of cold) v.
öldürücü derecede soğuk algınlığına yakalanmak catch one's death (of cold) v.
soğuk görünmek look distant v.
soğuk duş etkisi yaratmak go down like a bomb v.
soğuk görünmek seem cold v.
soğuk görünmek look cold v.
soğuk davranmak freeze v.
soğuk yapmak freeze v.
soğuk ter basmak/boşanmak sweat it out v.
buzun içine/arasına/üstüne koyarak soğuk tutmak ice down v.
soğuk davranmak ice out v.
soğuk/mesafeli durmak be ill-disposed to doing v.
soğuk terler dökmek sweat it out v.
soğuk odd bod adj.
soğuk airish adj.
keskin (soğuk) airish adj.
soğuk antiseptic adj.
-e soğuk/mesafeli down on adj.
birine/bir şeye karşı soğuk/mesafeli down on someone or something adj.
frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir bico (baby, it's cold outside) expr.
frank loesser'ın aynı adı taşıyan şarkısına göndermeyle havanın soğuk olduğunu belirtmekte kullanılan tabir baby it’s cold outside expr.
bugün hava çok soğuk today it is very cold expr.
büyük bir soğuk hava cephesi oluşuyor a massive cold front is building expr.
bugün çok soğuk today it is very cold expr.
soğuk servis ediniz serve cold expr.
Idioms
kadınlara karşı soğuk ortam chilly climate n.
soğuk duş etkisi a cold shower n.
soğuk duş etkisi cold shower n.
soğuk nevale a cold heart n.
soğuk karşılama cool reception n.
aniden gelen soğuk hava a cold snap n.
acı soğuk black frost n.
acı soğuk bitter cold n.
ani soğuk a cold snap n.
aşırı soğuk cold as a welldigger's ass (in January) n.
aşırı soğuk cold as a welldigger's ears (in January) n.
aşırı soğuk cold as a witch's caress n.
aşırı soğuk cold as marble n.