solo - Turkish English Dictionary
History

solo

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "solo" in Turkish English Dictionary : 30 result(s)

English Turkish
General
solo n. solo
solo n. tek kişilik oyun
solo v. solo yapmak
solo adj. tek kişinin yaptığı
solo adj. yalnız
solo adj. tek kişilik
solo adv. tek başına
solo adv. yalnızca
Automotive
solo n. otokros
solo n. solo çıkış
Aeronautic
solo n. solo uçuş
solo n. pilotun tek başına gerçekleştirdiği uçuş
solo v. solo uçuş yapmak
solo v. (uçağı) tek başına uçurmak
solo v. kendi kendine iş yapmak
solo v. tek başına yapmak
solo v. uçağı tek başına uçurmak
solo v. (uçağı) tek başına uçurmak
Football
solo v. (gal futbolunda) topu bırakarak parmak ucu ile yukarı vurmak
solo v. (gal futbolunda) aşağıya bırakılan topu ayak ucuyla yükseltip tekrar elle tutmak
Card
solo n. (iskambil oyunlarında) yalnız oyuncunun verdiği teklif
solo n. kartsız yapılan skat hamlesi
solo n. yalnız oyuncunun teklif verdiği bir kart oyunu çeşidi
solo n. ombre oyunu türevi bir oyun
solo n. (bazı kart oyunlarında) bir tür teklif
solo n. (skat oyununda) oyuncunun turun başında dağıtılan 10'ar karttan sonra geriye kalan ve sonra dağıtılmak üzere masanın ortasında kapalı şekilde tutulan iki karttan herhangi birini kullanmadığı oyun
solo n. solo teklifin mümkün olduğu çeşitli kart oyunlarına verilen ad
solo n. ombre oyunundan türemiş bir iskambil oyunu
Art
solo n. solo
Music
solo n. dans tek başına yapılan gösteri

Meanings of "solo" in English Turkish Dictionary : 4 result(s)

Turkish English
General
solo solo n.
solo free standing adj.
Art
solo solo n.
Music
solo air n.

Meanings of "solo" with other terms in English Turkish Dictionary : 49 result(s)

English Turkish
General
solo flight n. tek başına yapılan uçuş
a kind of solo folk dance n. çiftetelli
instrumental solo n. taksim
solo singer n. solocu
solo singer n. solist
a solo project n. solo bir proje
solo artist n. solo sanatçı
solo race n. tek kişilik yarış
solo traveler n. yalnız gezgin
solo show n. kişisel sergi
solo exhibition n. kişisel sergi
solo noble n. solotest oyunu
travelling solo n. yalnız seyahat
work solo v. yalnız çalışmak
Idioms
fly solo v. tek başına çalışmak
fly solo v. tek tabanca olmak
fly solo v. tek çalışmak
fly solo v. bekar olmak
fly solo v. ilişkisi olmamak
Marine
solo diving n. solo dalış
solo diving n. tek bir dalıcının gerçekleştirdiği dalış
Medical
pdn-solo device n. pdn-solo cihazı
Social Sciences
solo parent n. çocuğu yalnız başına büyüten ebeveyn
solo parent n. yalnız anne veya baba
solo mother [new zealand] n. bekar anne
solo mother [new zealand] n. tek başına çocuk büyüten anne
Military
commando solo n. komando solo
Baseball
solo blast n. kalede koşucu yokken vurulan sayı turu
solo homer n. kalede koşucu yokken vurulan sayı turu
solo blast n. vurucunun kalede koşucu yokken sayı yapması
solo homer n. vurucunun kalede koşucu yokken sayı yapması
Card
solo whist n. oyuncuların yedi tekliften istediğini sunabildiği bir whist oyunu türü
solo whist n. vistin bir çeşidi
Music
tasto solo n. tek dokunuş
guitar solo n. gitar solosu
solo performance n. solo performans
solo album n. solo albüm
solo stop n. solo performans taklidine yarayan bir org düğmesi
solo stop n. solo performansı taklit eden org düğmesi
Slang
solo (something) v. teklemek
solo (something) v. tek atmak
solo (something) v. yenmek
solo (something) v. daha iyi olmak
Anthropology
solo man n. solo insanı
solo man n. geç pleistosen döneminde yaşamış bir alt tür
solo man n. solo insanı
solo man n. cava adası'ndaki kemik kalıntılarıyla keşfedilmiş olup genellikle farklı bir tür olarak kabul edilmiş, geç pleistosen döneminde yaşamış neandertale benzeyen bir insan
Star Wars
rescue of han solo n. han solo'nun kurtarılması
solo-class combat freighter n. solo-sınıfı muharebe yük gemisi