vücut - Turkish English Dictionary
History

vücut



Meanings of "vücut" in English Turkish Dictionary : 34 result(s)

Turkish English
Common Usage
vücut body n.
General
vücut corporality n.
vücut frame n.
vücut person n.
vücut form n.
vücut physique n.
vücut flesh n.
vücut subsistence n.
vücut system n.
vücut being n.
vücut entity n.
vücut the flesh n.
vücut carcass n.
vücut existence n.
vücut organism n.
vücut body n.
vücut carcase n.
vücut soul case n.
vücut habit [obsolete] n.
vücut bulk n.
vücut corpse [obsolete] n.
vücut organity n.
vücut skinful n.
vücut somatic adj.
vücut personal adj.
Colloquial
vücut bod n.
vücut bones n.
Technical
vücut body n.
Medical
vücut body n.
Biology
vücut body n.
Sport
vücut body n.
vücut trunk n.
Slang
vücut chassis n.
vücut meat n.

Meanings of "vücut" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

Turkish English
Common Usage
vücut bulma incarnation n.
General
yüksek vücut ısısı temperature n.
kutsal vücut yağı chrism n.
vücut yapısı figure n.
vücut dilini inceleyen bilim kinesics n.
vücut yapısı build n.
vücut yapısı anatomy n.
vücut ısısı heat n.
aşırı vücut ölçüsü flab n.
vücut sıcaklığı body temperature n.
uyumulu vücut hareketleri eurythmics n.
yaşayan vücut live body n.
vücut duvarı body wall n.
vücut sıcaklığı animal heat n.
hindu tanrısı vishnu'nun vücut bulması krishna n.
vücut geliştirme body building n.
yapı (vücut) build n.
vücut sıvısı bodily fluid n.
vücut şifresi body code n.
vücut losyonu body lotion n.
vücut yapısı physique n.
uyumulu vücut hareketleri eurhythmics n.
vücut ölçüsü body size n.
anlamı ortamına göre değişen el, kol, baş veya vücut hareketi deictic gesture n.
vücut sıvısı liquid body substance n.
vücut kimyası physical chemistry n.
kabul etme (vücut) take n.
müzikteki ahenk ve ritmi vücut hareketleriyle ifade etme sanatı eurythmics n.
vücut bütünlüğü physical integrity n.
vücut uzunluğu body length n.
vücut ısısı fever n.
vücut yapısı body build n.
tanrının insan bedeninde vücut bulması avatar n.
vücut sıvıları bodily fluids n.
vücut ağırlığı body weight n.
yağ sürme (vücut) unction n.
vücut tüyleri body hairs n.
vücut hareketleri gestures n.
vücut bölümleri/kısımları body parts n.
isa'nın vücut bulma duası angelus n.
vücut bakımı body care n.
vücut yapısı body structure n.
vücut yükü body burden n.
vücut faaliyetleri body activities n.
vücut dışkısı body waste n.
vücut dışkısı excretion n.
vücut dışkısı excreta n.
vücut dışkısı excrement n.
vücut dışkısı excretory product n.
vücut geliştirme body-building n.
vücut şekillendirme body-building n.
yağsız vücut ağırlığı lean body weight n.
(pis) vücut kokusu body odour n.
(pis) vücut kokusu body odor n.
vücut ağırlığı bodyweight n.
vücut-kafa uyumu body mind harmony n.
vücut direnci body immunity n.
vücut direnci body resistance n.
vücut suyu body water n.
vücut hatları body lines n.
vücut ısısı body temperature n.
vücut ölçüleri body sizes n.
vücut dengesi body balance n.
tüm vücut entire body n.
tüm vücut whole body n.
bütün vücut whole body n.
bütün vücut entire body n.
vücut kremi body cream n.
(kötü) vücut/beden kokusu body odour n.
kötü vücut kokusu body odor n.
(kötü) vücut/beden kokusu body odor n.
kötü vücut kokusu body odour n.
vahdet-i vücut unity of existence n.
geniş vücut bulk n.
vücut kokusu body odour n.
vücut yapısı bodybuild n.
vücut geliştiren bodybuilder n.
vücut kokusu body odor n.
vücut geliştirme bodybuilding n.
akıl vücut tıbbı mind-body medicine n.
vücuttaki (vücut için) ölü deriyi kaldırma kremi body scrub n.
vücut büyüklüğü body size n.
kaslı/yapılı vücut well-built body n.
kaslı vücut muscular body n.
mükemmel vücut perfect body n.
yüksek nemlendiricili vücut losyonu moisture rich body lotion n.
yoğun nemlendiricili vücut losyonu moisture rich body lotion n.
ölünün vücut ısısının düşmesi algor mortis n.
hayvanların vücut bölümleri body parts of animals n.
vücut biçimi/şekli body shape n.
vücut sanatı body art n.
vücut emülsiyonu body emulsion n.
vücut sağlığı body health n.
vücut sağlığı health of the body n.
vücut ağrıları body aches n.
vücut bakım ürünü body care product n.
vücut tarayıcı body scanner n.
vücut sıkılaştırma body firming n.
sportif vücut sportive body n.
tüylü vücut hairy body n.
kıllı vücut hairy body n.
... vücut bulmuş hali embodiment of something n.
vücut yapısı body composition n.
vücut geliştirme egzersizleri body building exercises n.
vücut veya zihin yeterliliği ableness n.
vücut ısısı body heat n.
vücut sıcaklığı body heat n.
geleneksel olarak kol ile vücut arasına sıkıştırılarak çalınan afrika'ya özgü bir vurmalı çalgı talking drum n.
cansız vücut caroigne [obsolete] n.
ellerin ve ayakların arkadan bağlanarak kişinin etkisiz hale getirildiği vücut pozisyonu hobble position n.
hastalık veya kullanmama sebebiyle vücut bölümlerinin güçten düşmesi natural wastage n.
vücut sıcaklığı temperature n.
zayıf bünye/vücut weak constitution n.
incelenmek üzere parçalara ayrılmış vücut anatomy [obsolete] n.
vücut rahatlığı self-ease n.
banyo yapmak için ya da vücut kokusu olarak kullanılan yüksek alkollü ve hafif kokulu parfüm eau de toilette n.
banyo yapmak için ya da vücut kokusu olarak kullanılan yüksek alkollü ve hafif kokulu parfüm toilet water n.
vücut pudrası bath powder n.
vücut koruyucu olarak giyilen şey belt n.
bir vücut bölümünün köşesi, açısı veya eğimi bight [obsolete] n.
erkeğin vücut kıllarını estetik amaçlı temizlemesi veya düzenlemesi manscaping n.
vücut yüzeyi habit [obsolete] n.
vücut görünümü habit n.
fazla vücut yağı blubber n.
küçük vücut bodikin n.
bir şeyin vücut bulmuş hali body n.
vücut örtüsü body clothes n.
vücut örtüsü body covering n.
vücut modifikasyonu body modification n.
(takı amaçlı) vücut delme body piercing n.
vücut maddesi body substance n.
vücut tipi body type n.
(bakım amaçlı) vücut sargılama body wrap n.
vücut sargılama malzemeleri body wrap n.
vücut boyası bodypaint n.
kaderin vücut bulmuş hali weird n.
kaderin vücut bulmuş hali wyrd n.
zihinsel özelliklerin vücut bulduğu kimse mind n.
zihinsel özelliklerin vücut bulduğu insan grubu mind n.
yakarak yapılan süs amaçlı vücut izi brand n.
eski yunan ve romalıların insan bedeninin yapısını ve çalışmasını dört ana vücut sıvısının varlığına dayandırdığı teori humoralism [obsolete] n.
alışılagelmiş vücut hareketi motion n.
vücut egzersizi motion [obsolete] n.
yoga ve meditasyonda düzgün vücut pozisyonları ve duruşlar mudra n.
vücut bulma genius n.
para kazanmak için vücut gücü kullanmayan bir erkek gentleman n.
küremsi vücut globoid n.
kasların egzersizle büyüdüğü iyi gelişmiş vücut muscle n.
vücut hareketi yapma gesturement [obsolete] n.
vücut hasarı grief [obsolete] n.
vücut bulma image n.
vücut parçasında maksimum genişlik diameter n.
(fikrin, özelliğin) vücut bulmuş hali incarnation n.
özelliğin vücut bulduğu kimse incarnation n.
tanrı veya ruhun vücut bulduğu varlık incarnation n.
vücut yapısı complection [obsolete] n.
(vücut yapısında) fonksiyonel asimetri dominance n.
(vücut yapısında) baskınlık dominance n.
vücut selamı dop [obsolete] n.
vücut pudrası dusting powder n.
tuhaf vücut hareketi irp [obsolete] n.
vücut bulmuş hali pink n.
çapraz vücut hareketi crossbody n.
çapraz vücut konumu crossbody n.
vücut bölümü feature [obsolete] n.
vücut boşluğundan toz, gaz veya buhar geçirmek insufflation n.
birbiriyle ilişkili iki vücut parçası arasındaki boşluk interspace n.
vücut organının ters dönmesi inversion n.
yaşlanma sonucu vücut yıpranması involution n.
kadınlarda menopozla birlikte vücut canlılığının azalmaya başlaması involution n.
yaşam için gerekli vücut sıvısı sap n.
sağlık veya tazeliğin göstergesi olan vücut sıvısı sap n.
yumuşak ve yağlı vücut dokusu flab n.
hoş görünmeyen vücut yağı flab n.
vücut yağı flesh n.
vücut açıklıkları ore n.
vücut olma organity n.
ağız benzeri vücut açıklığı os n.
ağız benzeri vücut açıklığı osar n.
insanı çevreleyen şey (kıyafet, vücut) outwall [obsolete] n.
fiziksel vücut physical body n.
belirli bir işlevin merkezi olan vücut bölümü seat n.
vücut duruşu shape [dialect] n.
vücut örtüsü shroud [obsolete] n.
vücut spreyi body mist n.
vücut biti crumb n.
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması looksmaxxing n.
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması looksmax n.
kişinin fiziksel görünümünü iyileştirmek amacıyla çeşitli vücut bakım rutinleri uygulaması looksmaxxing n.
protez vücut eklentisi prosthetic n.
protez vücut eklentisi prosthetic device n.
protez vücut eklentisi prothesis n.
tıknaz vücut tipi pycnosome n.
kol ve bacakların kısa olduğu şişmanca vücut yapısı pyknic type n.
tıknaz vücut tipi pyknosome n.
vücut yapısı tipi somatotype n.
insana ait vücut yapısının ektomorfik, endomorfik ve mezomorfik bileşenlerin göreceli gelişimine göre sınıflandırılması somatotype n.
doğaüstü vücut yaralarının oluşumu stigmatisation [uk] n.
doğaüstü vücut yaralarının oluşumu stigmatization [us] n.
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyma stigmatophilia n.
vücut deldirme ve dövmelere karşı cinsel haz duyan kimse stigmatophilist n.
vücut bölümlerini birbirine sürten kimse stridulator n.
vücut bölümlerini birbirine sürterek ses çıkaran böcek stridulator n.
vücut fonksiyonunun durdurulması suppression n.
vücut vermek create v.
vücut bulmak begin v.
vücut çürümek bruise v.
vücut bulmak come into existence v.
vücut kazandırmak incarnate v.
vücut ısısı fazla olmak run a temperature v.
vücut egzersizi yapmak work out v.
vücut hatlarını korumak keep one's figure v.
vücut çalışmak body-build v.
vücut vermek raise v.
bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak emerge from something as something v.
vücut çalışmak work out v.
vücut geliştirmek do bodybuilding v.
vücut geliştirme yapmak work out v.
vücut geliştirme yapmak do bodybuilding v.
vücut geliştirmek work out v.
hacim kazanmak (vücut geliştirme) gain muscle v.
tek vücut olmak coalesce v.
vücut bulmak take shape v.
vücut kazandırmak encarnalise v.
hayali bir şeye vücut vermek body (forth) v.
vücut araması yapmak body-search v.
(vücudu veya vücut parçasını) belirli pozisyonda taşımak hold v.
(sözcükler veya vücut dili ile) açıklamak delineate v.
vücut kazandırmak imbody v.
tek vücut haline gelmek coalesque v.
(vücut deliğine cinsel amaçlı) parmak veya nesne sokmak penetrate v.
sorunlu vücut postürlerini tespit etmek posture v.
(vücut geliştirme) yarışmadan önce yağ ve su ağırlığını azaltmak shred v.
vücut yapısı tipini belirlemek somatotype v.
vücut yapısına göre sınıflandırmak somatotype v.
vücut sıvısı çıkarmak stream v.
vücut sıvısını akıtmak stream v.
vücut bölümlerini sürterek yaratmak stridulate v.
vücut bölümlerini ovarak oluşturmak stridulate v.
vücut bölümlerini birbirine sürtmek stridulate v.
vücut bulmuş incarnate adj.
ham (vücut) soft adj.
vücut sıvıları ile ilgili humoral adj.
vücut ile ilgili systemic adj.
vücut sistemiyle ilgili systemic adj.
vücut çalışan buff adj.
vücut yapan buff adj.
çok meşgul (beyin-vücut) overactive adj.
vücut bulmuş incarnational adj.
vücut bulmuş carnate adj.
vücut hatları belirgin zaftig adj.
vücut hatları belirgin zoftig adj.
vücut bulmamış uncarnate adj.
(vücut geliştirme) steroid alan juiced adj.
vücut hatları birbiriyle uyumlu harmonical adj.
yapılı (vücut) brolic adj.
(özellikle dans sırasındaki) vücut hareketlerine ait gestical adj.
vücut hareketi olmayan gestureless adj.
(vücut) biçimli rounded adj.
(vücut) düzgün rounded adj.
(vücut) ideal rounded adj.
tek vücut olmuş incorporate adj.
tek vücut haline getiren incorporating adj.
belirli bir vücut tipinde olan fleshed adj.
ip gibi (vücut) stringy adj.
tek vücut halinde bodily adv.
yek vücut in a body adv.
tek vücut olarak in a body adv.
kıvrımlı vücut hatlarıyla curvaceously adv.
vücut ateşini yükseltici anlamı veren ön ek pyr- pref.
testere benzeri vücut bölümüne sahip anlamını veren bir son ek -prion suf.
vücut anlamına gelen son ek -soma suf.
vücut bölümü anlamına gelen son ek -soma suf.
vücut bölgesi anlamına gelen son ek -soma suf.
vücut anlamını veren bir son ek -soma suf.
vücut ağırlığı bw (body weight) abrev.
Phrasals
vücut bulmak pluck up v.
tek vücut olmak band together v.
vücut çalışmak pump something up v.
vücut geliştirmek bulk out v.
tek vücut olmak fall together v.
Phrases
tek vücut as one man expr.
tek vücut as one expr.
tek vücut olarak as one expr.
tek vücut halinde as one expr.
(bir şey birinde bir şeyde) vücut bulmuş (something), thy name is (someone or something) expr.
Colloquial
vücut kokusu bo (body odor) n.
güzel/hoş bir vücut/beden bod n.
kendine özgü bir beden/vücut odd-bod n.
üçgen vücut v shape n.
bir kişinin vücut ölçüleri vital statistics n.
yeteneksizliğin/beceriksizliğin vücut bulmuş hali keystone kops n.
özellikle vücut geliştirenlerin giydiği kolsuz ve yakasız tişört muscle shirt n.
ekipmansız veya az ekipman kullanarak vücut ağırlığı ile yapılan güç antrenmanı physical jerks [uk] n.
vücut çalışmak için spor salonuna gitmek hit the gym v.
vücut yapmak big up v.
vücut geliştirmek big up v.
vücut yapmak muscle up v.
birinde vücut bulmuş halde/şekilde in the person of somebody expr.
Idioms
ideal beden/vücut güzelliği the body beautiful n.
beden/vücut güzelliği the body beautiful n.
ideal beden/vücut ölçüleri the body beautiful n.
vücut dili body English n.
vücut hareketleri body English n.
şeytanın vücut bulmuş hali the devil incarnate n.
etten kemikten bir vücut flesh and blood n.
bir şeyin vücut bulmuş hali (very) picture of something n.
mayo giyildiğinde iyi duran fit vücut beach body n.
formda vücut beach body n.
(birinin/bir şeyin) vücut bulmuş hali the living image of (someone or something) n.
tek vücut olmak be one flesh v.
vücut bulmak first see the light of day v.
vücut vermek bring something into being v.
vücut bulmak come into being v.
vücut yapmak get some yokes on v.
vücut geliştirmek get some yokes on v.
tek vücut halinde daha güçlü olmak be greater/more than the sum of its parts v.
tek vücut halinde güçlü olmak be more/bigger/greater than the sum of its parts v.
(bir şeyin) vücut bulmuş hali olmak be the picture of (something) v.
sağlığın, mutluluğun vücut bulmuş hali olmak be the picture of health, happiness v.
tek vücut halinde bir yere gelmek/hareket etmek come in a body v.
düzgün vücut hatlarına sahip olmak have curves in all the right places v.
vücut ısısı fazla olmak have/run a temperature v.
toplu (vücut) broad in the beam adj.
tek vücut in a body expr.
yek vücut in a body expr.
vücut bulmuş hali a picture of expr.
vücut bulmuş hali the picture of expr.
tek vücut olmuş one flesh expr.
Speaking
vücut mu çalışıyordun? have you been working out? expr.
(alaycı bir tavırla) sen ağırlık çalışması (vücut geliştirme) yapıyor musun ki? do you even lift? expr.
Trade/Economic
bir işçinin yaptığı temel vücut hareketi therblig n.
çalışan kimsenin vücut ve el hareketlerinin incelenmesi motion analysis n.
ileride vücut bulacak borç future debt n.
kişiler arası ilişkilerde insanların vücut hareketleriyle anlaşmaları body language n.
vücut dili body language n.
Law
vücut dokunulmazlığına karşı suçlar offences against physical integrity n.
vücut paketçisi body packer n.
zarar görenin hassas vücut yapısı olması sebebiyle meydana gelen yüksek zarardan davacının sorumlu tutulması the egg shell skull rule n.
ispatı vücut etmek appear in person v.
Technical
bazal vücut ısısını ölçmede kullanılan hassas termometre basal thermometer n.
bütün vücut titreşimine maruz kalma exposure to whole-body vibration n.
el-kol ve bütün vücut titreşim değerleri hand arm and whole-body vibration values n.
fizik (vücut) physique n.
insan vücut modeli human body model n.
insanın tüm vücut titreşimine maruz kalması human exposure to whole-body vibration n.
kompleks vücut parçası complex body part n.
teknolojik tasarımlar için temel insan vücut ölçüleri basic human body measurements for technological design n.
tam vücut kuşağı full body harnesses n.
tüm vücut görüntüleme sistemi whole body imaging system n.
tam vücut kuşağı full body harness n.
tam vücut kemer sistemleri full body harnesses n.
vücut hareket analizi motion analysis n.
vücut dokusunun aşırı su kaybetmesi dehydration n.
vücut sıvısı toplama işlemi body fluid collection n.
vücut ışınımölçeri whole-body radiation meter n.
vücut sıvısı toplama kiti body fluid collection kit n.
vücut kısımlarının yaklaşım hızına göre koruyucu teçhizatın yerleştirilmesi positioning of protective equipment in respect of approach speeds of parts of the human body n.
vücut sıvısı body fluid n.
vücut yüzey alanları body surface areas n.
vücut ekseni body axis n.
vücut hareketleri english n.
vücut mikrofonu body mic n.
vücut mikrofonu body mike n.
kıyafetleri vücut kıvrımlarına oturtmak için dikilen sivri kat dart n.
çevre sıcaklığı bağlı olarak değişen vücut sıcaklığına sahip (balık vb) poikilothermal adj.
vücut ekseni boyunca longitudinal adj.
Informatics
dijital aletleri kontrol etmek için yapılan vücut hareketi gesture n.
Textile
vücut ve omuz koruyucuları body and shoulder protectors n.
(belirtilen vücut bölümüne) tam oturan -hugging adj.
vücut hatlarını gösteren figure-hugging adj.
Marine
kişinin maruz kaldığı aşırı sıcak sonucu oluşan vücut sıcaklığındaki yükselme hyperthermia n.
Medical
hastanede yatan bir hastanın toplam sıvı ve elektrolit gereksinimlerinin, hastanın vücut ağırlığına, vücut sıcaklığına, hareketliliğine, ventilasyonuna ve diğer faktörlere dayanarak tahmin edilmesi caloric method n.
vücut sıvılarının bozulması cacochymia n.
vücut sıvıları bozulmuş cacochymic n.
kusurlu, hasar görmüş veya şekli bozuk vücut bölümlerinin görünüş ve işlevinin düzeltilmesini amaçlayan tıbbi operasyonlar reconstructive surgery n.
normal vücut sıcaklığı normothermia n.
normal vücut sıcaklığına eşdeğer sıcaklık normothermia n.
vücut üzerinde bir sinir tarafından beslenen bir bölgenin anestezisi nerve block anaesthesia n.
iç vücut ısısını ölçerek ölümün ne zaman gerçekleştiğini belirlemekte kullanılan alet thanatometer n.
kaza veya hastalık nedeniyle vücut kısmında kopma perforation n.
vücut boşluklarından sıvı çıkarmakta kullanılan cerrahi alet trocar n.
vücut boşluklarından sıvı çıkarmakta kullanılan cerrahi alet trochar n.
vücut duruşu ve hareketleri hakkında farkındalık geliştirme üzerine bir teknik alexander technique n.
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon gossypiboma n.
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon textiloma n.
ameliyatta vücut içinde gazlı bez unutulması ve sonrasında meydana gelen komplikasyon retained foreign object (rfo) n.
bir vücut sıvısı için depo görevini gören boşluk cisterna n.
çeşitli hastalıklara karşı bağışıklık kazanmış vücut immune body n.
deri yüzeyi ile vücut boşlukları arasında oluşan anormal kanal fistula n.
düşük vücut kitle indeksi low body mass index n.
düşük vücut sıcaklığı hypothermia n.
düşük vücut ısısı low body temperature n.
düşük vücut sıcaklığı hyperthermy n.
embriyo'nun gelişimi sırasında oluşan vücut boşluğu coelom n.
elektrik akımıyla vücut dokularına hararet verme usulü diathermy n.
embriyo'nun gelişimi sırasında oluşan vücut boşluğu celom n.
iki vücut parçasını birleştirme operasyonu anastomosis n.
normal vücut sıcaklığı normal body temperature n.
ortalama vücut ağırlığı average body weight n.
ortalama vücut ısısı mean body temperature n.
total vücut klerensi total body clearance n.
total vücut gama radyasyonu whole-body gamma-irradiation n.
total vücut nitrojeni total body nitrogen n.
vücut suyu body water n.
vücut ısısının normal sınırlar içinde olması normothermia n.
vücut ısısının düşük olması low body temperature n.
vücut hareketini yükselten thermoexcitory n.
vücut dışından böbrek taşı düşürme extracorporeally induced lithotripsy n.
yağsız vücut kütlesi fat-free mass n.
vücut bölümlerinin adları toponomy n.
vücut üzerinde yayılan herhangi bir cilt hastalığı serpigo n.
vücut ısısını koruma/belli bir değerde tutma maintaining body temperature n.
vücut sıcaklığının düşürülmesi hypothermia n.
vücut alçısı orthopedic cast n.
yarım vücut ışınlaması hemibody irradiation n.
vücut ısısı body temperature n.
vücut peelingi body scrub n.
vücut yüzeyindeki organizmalar organisms on body surface n.
vücut sıcaklığı body warmth n.
vücut ısısı body warmth n.
vücut yükü body burden n.
yağsız vücut kitlesi lean body mass n.
yağ dışı vücut kütlesi lean body mass n.
vücut dışı devreleri extracorporeal circuits n.
vücut dışı dolaşım kullanılmaksızın yapılan koroner arter baypas operasyonu off-pump coronary artery bypass grafting n.
vücut sıvılarının test edilmesi ile konulan teşhis serodiagnoses n.
vücut alçısı body cast n.
vücut bileşimi body composition n.
vücut hücreleri somatic cells n.
vücut ağırlığının hissedildiği egzersiz türü weight bearing exercise n.
vücut rengi pigment colour n.
vücut dışı tanı reaktifleri in-vitro diagnostic reagents n.
vücut içine yerleştirilen madde implant n.
vücut ısısı core temperature n.
vücut dışı tahlil in-vitro assay n.
vücut suyunun azalması dehydration n.
vücut yağ indeksi body fat index n.
vücut bosluğu dolaşım sıvısı hemolymph n.
vücut pozisyonu body position n.
vücut boşluklarına birikmiş sıvının boşaltılması paracentesis n.
vücut demir deposu body iron store n.
vücut sıcaklığı fever n.
vücut kütle indeksi body mass index n.
vücut alçısı surgical cast n.
yağsız vücut kitlesi fat-free body mass n.
vücut yağı body fat n.
vücut yüzeyi body surface n.
vücut ısısını yükselterek yapılan bir çeşit tedavi hyperthermia n.
vücut sıcaklığının düşürülmesi hypothermy n.
vücut dokularına elektrik iyonları vererek yapılan tedavi iontophoresis n.
vücut ısısının düzenlenmesi body temperature regulation n.
vücut dokularına elektrik iyonları vererek yapılan tedavi ionotherapy n.
vücut çatlaklarını yok etme formülü stretch mark removal formula n.
vücut ısısında düşme hypothermia n.
vücut mekaniği body mechanics n.
vücut kütle kaybı body mass loss n.
vücut içi tahlil in-vivo assay n.
vücut kitle indeksi body mass index n.
vücut dışında kullanılan tıbbi tanı cihazları in vitro diagnostic medical devices n.
vücut şekillendirme implantları body contouring implants n.
vücut dışı şok dalga litotripsi extracorporeal shock wave lithotripsy n.
vücut içinde veya dışında sıvıları taşıyan ince esnek kanal catheter n.
vücut dokularının direnci body tissue resistance n.
vücut içi dozimetre çalışması in vivo dosimetry n.
vücut sıvıları body fluids n.
vücut ısısında artış increase in body temperature n.
vücut algısı body image n.
vücut direnci body resistance n.
vücut ağırlığı body weight n.
zihin rahatsızlıklarının vücut bulması somatisation n.
zihin rahatsızlıklarının vücut bulması somatization n.
vücut boşluğundan sıvıların çekilmesinde kullanılan cihaz aspirator n.
fetüs gelişimini ve vücut organlarını incelemek için kullanılan ultrason görüntüsü echogram n.
vücut organının görüntüsünü oluşturmak için yüksek frekanslı ses dalgalarının yansımalarının kullanılması echography n.
paket vücut sendromu body packer syndrome n.
vücut tarafından emilen radyoaktif maddenin vücuttan ilaç yoluyla atılması decorporation n.
bir vücut parçasının kaza sonucu kopması avulsion n.
bir vücut parçasının ameliyatla kesilmesi avulsion n.
vücut içine yerleştirilerek vücudun durumuyla ilgili bilgi aktaran elektronik cihaz endoradiosonde n.
muayene, teşhis veya cerrahi tedavi için vücut boşluğuna veya bölümüne yerleştirilen tüp şeklinde ince alet endoscope n.
bazal vücut ısısı basal body temperature n.
(doğum kontrolünde) bazal vücut ısısı yöntemi basal body temperature method of family planning n.
bazal vücut ısısı basal temperature n.
bir organ ya da vücut parçasının kısmen çıkarılması/alınması resection n.
kusurlu vücut bölümü maleformation [obsolete] n.
canlı doku veya vücut yapılarının ultrason veya MRI ile ölçümü biometry n.
bir vücut parçasının yerine elektronik veya mekanik başka bir parça koyma tekniği bionics n.
üç boyutlu baskı için geliştirilen tekniklerle vücut parçası yapımı bioprinting n.
vücut pletismografı body plethysmograph n.
vücut sıvılarının ve temel dokuların araştırılması ve tedavisi merology n.
fıtık gibi vücut kusurlarına yapılan cerrahi müdahalelerde kullanılan esnek ve ince bir ağ mesh n.
vücut boşluğuna erişmek için minimum kesi ile yapılan ameliyat minimal access surgery n.
vücut boşluğuna erişmek için minimum kesi ile yapılan ameliyat minimal access surgery n.
antik dönem ve orta çağ tıbbında kişinin genel sağlık durumunu belirlediğine inanılan dört temel vücut sıvısından herhangi biri humor n.
insan bedeninin yapısının ve çalışmasının temelinde dört ana vücut sıvısının olduğuna inanan kimse humoralist n.
tüm hastalıkların vücut sıvılarının düzensizliğinden kaynaklandığı fikrini benimsemiş kimse humoralist n.
insan bedeninin yapısının ve çalışmasının temelinde dört ana vücut sıvısının olduğuna inanan veya tüm hastalıkların vücut sıvılarının düzensizliğinden kaynaklandığı fikrini benimsemiş kimselerin savunduğu görüş humorism n.
uzvun veya vücut parçasının normal aralığının ötesinde esnemesi hyperflexion n.
vücut parçasının ve eklemin hareket aralığının artışı hypermobility n.