walking - Turkish English Dictionary
History

walking

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Meanings of "walking" in Turkish English Dictionary : 15 result(s)

English Turkish
Common Usage
walking n. yürüyüş
walking n. yürüme
walking adj. yürüyen
General
walking n. yürüme
walking n. yürüyüş (tarzı)
walking n. gezme
walking n. asa
walking n. döşeme
walking adj. yürüyen
walking adj. canlı
walking adj. ayaklı
walking adv. yayan
Technical
walking adj. ileri geri hareket edebilen
Sport
walking n. yürüyüş
Basketball
walking n. steps yapma

Meanings of "walking" with other terms in English Turkish Dictionary : 252 result(s)

English Turkish
Common Usage
walking stick n. baston
by walking adv. yayan
by walking adv. yürüyerek
General
walking distance n. yürüyüş mesafesi
walking tour n. genellikle birkaç gün süren ve yürüyüşle geçen tatil
walking gentleman n. figüran
walking lame n. topallama
walking dictionary n. canlı sözlük
walking encyclopaedia n. ayaklı kütüphane
tightrope walking n. ip üzerinde yürüme (sirk)
walking papers n. aforozname
walking distance n. yürüme mesafesi
tightrope walking n. ipte yürüme (sirk)
walking library n. ayaklı kütüphane
walking tour n. yürüyüş turu
walking speed n. yürüme hızı
walking shoe n. yürüyüş ayakkabısı
walking staff n. baston
walking dictionary n. ayaklı sözlük
walking-track n. yürüyüş parkuru
walking-sticks n. baston
walking part n. hareketli kısım
street walking n. bir fahişenin fuhuş maksadıyla geceleri sokaklarda dolaşması
walking platform n. yürüme platformu
walking on air n. mutluluk
walking on air n. büyük mutluluk
walking boots n. yürüyüş botu
walking boots n. tırmanma botu
night walking n. gece yürüyüşü
wooden walking stick n. tahta baston
walking track n. yürüyüş parkuru
walking trail n. yürüyüş yolu
walking dead n. aylak
walking dead n. zombi
walking dead n. yürüyen ölü
brisk walking n. tempolu yürüyüş
walking plane n. yürüyen uçak
walking club n. yürüyüş kulübü
mall walking n. alışveriş merkezi ve civarında egzersiz amaçlı yürüme aktivitesi
manner of walking n. yürüyüş şekli
walking bipedally n. iki ayak üzerinde yürüme
fell-walking [uk] n. bayır koşucusu
fell-walking [uk] n. tepelik bölgelerde koşu yapan kimse
power walking n. bir çeşit kardiyopulmoner egzersiz
disability of walking n. yürümeyi engelleyen sakatlık
start walking v. ayaklanmak
take out walking v. gezdirmek
walking about v. dolanmak
keep on walking v. yürümeye devam etmek
continue walking v. yürümeye devam etmek
keep on walking v. yürümeye devam etmek
walking disabled adj. yürüme özürlü
walking disabled adj. yürüme engelli
within walking distance adv. yürüme mesafesinde
within walking distance adv. yürüyüş mesafesinde
at walking pace adv. yürüyüş hızıyla
Colloquial
like walking a tightrope expr. ince ip üstünde yürümek gibi
walking under a ladder brings bad luck expr. merdivenin altından geçmek uğursuzluk getirir
keep walking expr. yürümeye devam et
someone is walking over (one's) grave expr. (birini) şeytan dürttü
someone is walking over (one's) grave expr. (birine) bir titreme geldi
someone is walking over (one's) grave expr. (birinin) içi ürperdi
Idioms
a walking (something) n. bir şeyin canlı örneği
a walking (something) n. ayaklı (bir şey)
a walking (something) n. yürüyen (bir şey)
a walking (something) n. insan şekline bürünmüş (bir şey)
a walking (something) n. canlı (bir şey)
a walking n. bir şeyin canlı örneği
a walking n. ayaklı (bir şey)
a walking n. yürüyen (bir şey)
a walking n. insan şekline bürünmüş/insan şeklinde (bir şey)
a walking encyclopedia n. ayaklı ansiklopedi
a walking encyclopedia n. yürüyen ansiklopedi
a walking encyclopedia n. insan şekline bürünmüş ansiklopedi
a walking encyclopedia n. canlı ansiklopedi
walking-papers n. işten çıkarılma kağıdı
walking dead n. yaşayan ölü
walking dandruff n. bir çeşit akar hastalığı (köpek ve kedilerde)
a walking dictionary n. ayaklı sözlük
a walking dictionary n. canlı sözlük
a walking dictionary n. yürüyen sözlük
a walking encyclopedia n. ayaklı ansiklopedi
a walking encyclopedia n. canlı ansiklopedi
a walking encyclopedia n. yürüyen ansiklopedi
a walking disaster n. yürüyen felaket
a walking disaster n. ayaklı felaket
a walking disaster n. ayaklı bela
a walking thesaurus n. ayaklı sözlük
a walking thesaurus n. canlı sözlük
a walking thesaurus n. yürüyen sözlük
one's walking papers n. işten çıkışı
one's walking papers n. işten çıkış kağıdı/evrakları
walking on eggs n. ayağını denk alma
walking on eggs n. dikkatli olma
walking on eggs n. dikkat etme
walking on eggs n. temkinli davranma
give somebody their walking papers v. birisini işten çıkarmak
like walking/treading on eggshells v. birisiyle konuşurken çok dikkatli olmak/diken üstünde durmak
give somebody their walking papers v. birisinin işine son vermek
be walking on air v. çok sevinmek
be walking on air v. çok mutlu olmak
get one’s walking papers v. işten çıkarılmak
get one's walking papers v. işten atılmak
be (skating/walking) on thin ice v. ince buz üzerinde yürümek
be walking on air v. sevinçten havaya uçmak
be (skating/walking) on thin ice v. riskli bir iş yapmak
be (skating/walking) on thin ice v. risk altında olmak
be walking on air v. sevinçten uçmak
be walking on air v. sevinçten bulutların üzerinde gezmek
give (an employee) his walking papers v. tezkeresini eline vermek
get one's walking papers v. yol verilmek
be (walking) on thin ice v. ince buz üzerinde yürümek
be (walking) on thin ice v. riskli bir iş yapmak
be (walking) on thin ice v. büyük risk altında olmak
be (walking) on thin ice v. tehlike altında olmak
be (walking) on thin ice v. tehlikeli sularda yüzmek
be walking on eggshells v. iki kere düşünüp konuşmak
be walking on eggshells v. ağzından çıkana dikkat etmek
be walking on eggshells v. hareketlerine çok dikkat etmek
be walking a tightrope v. temkinli hareket etmek
be walking a tightrope v. ince ip üstünde yürümek
be walking a tightrope v. ip üstünde yürümek
be walking a tightrope v. bıçak sırtında olmak
be walking a tightrope v. ince bir çizgide olmak
be walking on eggshells v. (birini kırmamak/bir durumu bozmamak) için diken üstünde olmak
be walking on eggshells v. (birini kırmamak/bir durumu bozmamak için) çok dikkatli olmak
be walking on eggshells v. ince buz üzerinde yürümek
be walking on eggshells v. çok temkinli/nazik olmak
be walking on eggshells v. ayağını denk almak
be walking on eggshells v. iki kere düşünüp konuşmak
be walking on eggshells v. ağzından çıkana dikkat etmek
be walking on eggshells v. hareketlerine çok dikkat etmek
give (one) (one's) walking papers v. (birini) işten kovmak
give (one) (one's) walking papers v. (birine) yol vermek
give (one) (one's) walking papers v. (birini) kapının önüne koymak
give (one) (one's) walking papers v. (birini) kovmak
give someone their walking papers v. birini işten çıkarmak
give someone their walking papers v. birinin işine son vermek
give someone their walking papers v. birine yol vermek
give someone their walking papers v. birini kapının önüne koymak
as trees walking adv. net bir tanım olmaksızın
as trees walking adv. net bir çerçeve çizilmeden
as trees walking adv. belirsiz bir şekilde
like walking in the park expr. çok kolay
like walking/treading on eggshells expr. ince buz üzerinde yürümek gibi
like walking in the park expr. tereyağından kıl çeker gibi
dead man walking [us/south africa] expr. ölü adam yürüyor
dead man walking [us/south africa] expr. idam edilmek üzere infaz alanına yürüyen erkek mahkum
dead man walking expr. bir işi sıçıp batırmış kişi
dead man walking expr. ölmüş de haberi yok
dead man walking expr. başı belada olan kimse
dead man walking expr. eceli gelmiş kişi
dead man walking expr. ölüm kapıya dayanmış kişi
dead man walking expr. ölümüne ramak kalmış kimse
within walking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) yürüme mesafesinde
within walking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) yürüyerek gidilebilecek mesafede
in walking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) yürüme mesafesinde
in walking distance (of someone or something) expr. (birine/bir şeye) yürüyerek gidilebilecek mesafede
Speaking
I am walking on the street expr. ben sokakta yürüyorum
I am walking on the street expr. ben caddede yürüyorum
we're both walking on air expr. ikimiz de sevinçten havalara uçuyoruz
don't let her keep walking all over you expr. Seni sürekli ezip aşağılamasına, kullanmasına izin verme
do you prefer watching tv to walking in the open air? expr. tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih ediyor musun?
do you prefer watching tv to walking in the open air? expr. tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih eder misin?
I like walking expr. yürümeyi severim
Trade/Economic
walking paper n. birine işten çıkardığına dair verilen kağıt
management by walking around n. etrafta dolaşma yoluyla yönetim
management by walking around (mbwa) n. gezinerek yönetim
walking papers n. işten çıkarma kağıdı
walking delegate n. işçi birliği temsilcisi
management by walking around (mbwa) n. ortalarda olarak yönetim
walking delegate n. sendika temsilcisi
walking courier n. yaya kurye
Law
night walking n. geceleri fahişelik yapma
night walking n. uyurgezerlik
Technical
walking beam n. aktarma kirişi
walking stick n. baston
baby walking frames safety requirements and test methods n. bebek yürüteci iskeleti güvenlik kuralları ve deney metotları
walking beam n. balansiye
walking aids manipulated by one arm n. bir kol ile kullanılan yürümeye yardımcı aletler
walking beam n. dengeleme kolu
walking beam crude oil surface pumping unit n. hareketli kirişli yerüstü hampetrol üretim pompa ünitesi
walking aids manipulated by both arms n. her iki kol ile kullanılan yürüme yardımcıları
shuttle walking test n. mekik yürüme testi
walking beam furnace n. yürüyen kirişli fırın
walking aids n. yürüme yardımcıları
walking line n. yürüme çizgisi
walking beam furnace n. yürür kirişli fırın
walking hearth furnace n. yürüyen tabanlı fırın
walking test n. yürüme deneyi
Construction
walking line n. çıkış çizgisi
walking line n. merdiven çıkış çizgisi
Woodworking
wooden walking stick n. ahşap baston
Aeronautic
wing-walking n. uçak kanadı üstünde yapılan uçuş gösterisi
Mining
walking excavator n. yürür ekskavatör
walking excavator n. yürür kazaratar
Medical
six-minute walking test n. altı dakika yürüme testi
walking case n. ayakta hasta
walking in balance n. dengeli yürüme
balance and walking test n. denge ve yürüyüş testi
pendular walking n. sarkaç yürüyüşü
walking patient n. yürüyebilen hasta
walking program n. yürüme programı
walking band n. yürüme bandı
difficulty in walking n. yürümede güçlük
walking frame n. yürüme desteği
difficulty in walking n. yürüme zorluğu
stance phase of walking n. yürümenin duruş fazı
walking distance and stair climbing speed n. yürüme mesafesi ve merdiven çıkma hızı
walking test n. yürüme testi
walking distance n. yürüme mesafesi
Psychology
sleep walking n. uyurgezerlik
Physiology
toe walking n. parmak ucu yürüme
toe walking n. parmak ucu yürüyüşü
Marine Biology
walking catfish (clarias batrachus) n. yürüyen kedi balığı
Zoology
mexican walking fish n. aksolotl
mexican walking fish n. kuzey amerika'da sucul yaşam sürdüren, kırmızı tüylü dış solungaçları olan bir semender
walking stick n. çomakböceği
walking stick n. değnek çekirgesi
walking stick n. sopa çekirgesi
walking legs n. yürüme bacakları
Botanic
walking fern n. mızrak şeklinde yaprakları olan eğrelti otu
devil's walking stick n. abd'nin doğusunda yetişen küçük yaprak döken bir ağaç
devil's-walking-stick n. kabuğu ve kökünün tıbbi kullanımları olan ginseng familyasından dikenli bir çalı
walking leaf (asplenium rhizophyllum) n. mızrak şeklinde yaprakları olan bir eğrelti otu
devil's-walking-stick (aralia spinosa) n. abd'nin doğusunda yetişen dikenli bodur bir ağaç
Agriculture
walking tractor n. el traktörü
Breeding
tennessee walking horse n. hızlı koşup, dayanıklı olacak şekilde eğitilmiş bir at türü
plantation walking horse n. hızlı koşup, dayanıklı olacak şekilde eğitilmiş bir at türü
walking horse n. hızlı koşup, dayanıklı olacak şekilde eğitilmiş bir at türü
Religious
fire walking n. ateş yürüyüşü
fire walking n. ateşte yürüme
Military
walking wounded n. yürüyebilen yaralı
Sport
fitness walking n. kuzey disiplini yürüyüşü
nordic walking n. kuzey disiplini yürüyüşü
ski walking n. kuzey disiplini yürüyüşü
pole walking n. kuzey disiplini yürüyüşü
smovey walking n. titreşimli halka jimnastiği
hill walking n. tepe yürüyüşü
race walking n. uzun mesafeli yürüme yarışı
walking violation n. yürüme hatası
walking race n. yürüme yarışı
avoid walking v. ayaklarını yerden kesmek
Cinema
walking part n. figüranlık
walking part n. küçük rol
Slang
walking on rocky socks adj. sarhoş
walking on rocky socks adj. zilzurna sarhoş
walking on rocky socks adj. körkütük sarhoş
walking on rocky socks adj. küfelik
walking on rocky socks adj. kütük gibi
British Slang
walking disaster n. yürüyen bela
Modern Slang
aggressive street walking n. sokakta bankların, direklerin üzerinden atlayıp akrobatik hareketler yaparak yürüme