yara - Turkish English Dictionary
History

yara



Meanings of "yara" in English Turkish Dictionary : 36 result(s)

Turkish English
Common Usage
yara wound n.
General
yara ulcer n.
yara wound n.
yara canker n.
yara injury n.
yara sore n.
yara hurt n.
yara lesion n.
yara scald n.
yara cut n.
yara rent n.
yara gash n.
yara bruise n.
yara raw n.
yara traumatism n.
yara anger [dialect] n.
yara breach [obsolete] n.
yara broke [obsolete] n.
yara dere n.
yara impeachment [obsolete] n.
yara domage n.
yara dunt [scotland] n.
yara skaddle n.
yara skaith n.
yara sorance [obsolete] n.
yara sorrance n.
yara wd (wound) abrev.
Colloquial
yara boo-boo n.
Trade/Economic
yara trauma n.
yara sore n.
Law
yara lesion n.
Medical
yara scar n.
yara contusion n.
Biochemistry
yara damage n.
Archaic
yara offence n.
yara offense n.

Meanings of "yara" with other terms in English Turkish Dictionary : 368 result(s)

Turkish English
Common Usage
yara kabuğu scab n.
yara izi scar n.
General
kaba yara hack n.
yara kabuğu eschar n.
yara mili tent n.
yara bandı plaster n.
uzun yara slash n.
açık yara an open sore n.
yara lapası poultice n.
derin yara gash n.
yara yeri mark n.
yara bere wound and bruise n.
yara fitili dossil n.
hafif yara scotch n.
açık yara raw n.
yara bandı adhesive bandage n.
ince çizgi durumunda açılmış yara chasm n.
yara izi scar n.
yara izi seam n.
haşlanarak yanan yara scald n.
açık yara open wound n.
irinli yara ulcer n.
yara (küçük) scotch n.
ağızda çıkan küçük yara canker sore n.
yara bandı band-aid n.
yara izi cicatrix n.
kanayan yara bleeding wound n.
kanayan bir yara a bleeding wound n.
kapanmayan yara festering sore n.
yara sargısı pledget n.
tedavi edilmemiş yara untreated wound n.
bir yara bandı markası band-aid n.
yara izi veya sıyrık bırakma scarring n.
ölümcül/ciddi yara fatal wound n.
ölümcül/ciddi yara mortal wound n.
yara bandı adhesive plaster n.
yara bandı sticking plaster n.
(yara) iyileşme cicatrization n.
(yara) kapanma cicatrization n.
yara üzerinde oluşan zar cicatrice n.
(yara) iyileşme cicatrisation n.
(yara) kapanma cicatrisation n.
kanla beslenemediği için tedavi olması imkansız yara gangrene n.
açık yara raw wound n.
kanayan yara raw wound n.
yara izi mark n.
saplamadan kaynaklanan yara jook n.
saplamadan kaynaklanan yara chook n.
ani vuruşla oluşan yara hack n.
sürtünme sonucu oluşan yara merry-gall n.
kötü yara mortmal [obsolete] n.
yara kenarı lip n.
bir tür yara dikişi glover's suture n.
pençeye benzer yara claw n.
yara lapası poultive n.
önemsiz yara flea bite n.
önemsiz yara flea-bite n.
kronik tahriş kaynaklı yara gaw [scotland] n.
atın toynağında yara prick n.
yara izi sigillation n.
yara yapan şey soreness n.
irin toplamak (yara) suppurate v.
yara bandı yapıştırmak plaster v.
kendi kendine yara olmak exulcerate v.
yara etmek enchafe v.
yara bandı yapıştırmak apply a plaster v.
ağır yara almak be injured seriously v.
yara izi bırakmak scar v.
yara açmak slash v.
yara açmak make a wound v.
kabuk bağlamak (yara) scab v.
yıkamak (yara vb) bathe v.
yara olmak gall v.
derin yara açmak gash v.
ağır yara almak be heavily wounded v.
ağır yara almak be badly injured v.
cerahat toplamak (yara) suppurate v.
yara almadan kurtulmak escape uninjured v.
yara almadan kurtulmak escape unhurt v.
hiç yara almadan kurtulmak escape unharmed v.
yara almadan kurtulmak escape unharmed v.
(yara) irin/cerahat toplamak suppurate v.
yara sarmak dress a wound v.
yara sarmak bandage a wound v.
yara temizlemek clean a wound v.
yara (ları) sarmak relieve v.
yara almak receive wound v.
yara kapanmak (wound) to close v.
yara almak get hurt v.
(yara) temizlemek cleanse v.
krizden yara almak suffer from the crisis v.
yara bere içerisinde uyanmak wake up all bruised up v.
yara almadan kurtulmak escape without injury v.
yara onarımı wound repair v.
kılıçla/bıçakla yara açmak trench [obsolete] v.
yara bandı yapıştırmak band–aid v.
yara bandıyla kaplamak band–aid v.
yara olmak erupt v.
cerahat toplamak (yara) mature [obsolete] v.
(bir şeyin) üzerinde yara açmak wound v.
(bir şeyi) yara gibi yırtmak wound v.
(bir şeyi) yara gibi yarmak wound v.
(bir şeyi) yara gibi açmak wound v.
sürterek yara yapmak gall v.
granülasyon dokusu geliştirmek (yara, ülser) granulate v.
her tarafını yara yapmak overgall v.
(çatı kiremiti, yara dokusu) üst üste bindirmek imbricate v.
yara izi bırakmak inseam v.
yara lapası uygulamak poultice v.
yara lapası uygulamak poultice v.
yara lapası ile kapatmak poultice v.
yara bırakmak scar v.
yara izi bırakmak scart v.
(yara) almak sustain v.
yara gibi kabuk kabuk olan scabby adj.
kurumuş (yara) epithelised adj.
iyileşmiş (yara) epithelised adj.
çürük (yara vb) bruised adj.
yara ilacı vulnerary adj.
cılk (yara) running adj.
yara izli scarred adj.
yara olmamış ungalled adj.
(fiziksel veya manevi) yara almamış unmutilated adj.
yara izi olmayan unscarred adj.
üzerinde yara oluşmuş mounded over adj.
(yara) taze green adj.
(yara) iyileşmemiş green adj.
yara izi oluşturan cicatrisive adj.
yara iyileştirici cicatrisive adj.
yara izleriyle dolu cicatrose adj.
(kesik, yara) keskin bir bıçakla yapılmış gibi incised adj.
yara kabuğuna benzeyen scabby adj.
yara bırakmayan scarless adj.
yara almamış scratchless adj.
yara almamış skaithless adj.
Phrasals
(yara, lezyon) kapanmak close up v.
(yara, çizik) kabuk bağlamak close up v.
yara bere içinde kalmak bruise up v.
(bir şeyi) yara almadan/zarar görmeden atlatmak walk away from (something) v.
Phrases
bu yara enfeksiyon kaptı this bite is infected expr.
Colloquial
ufak yara boo-boo n.
kapanmayan yara festering sore n.
yara bandı (ilişki) rebound n.
düşme sonucu derinin sıyrılmasıyla oluşan yara road-rash n.
yara bere içinde bunged up adj.
yara bere içinde bruised and battered adj.
iltihaplı (yara) fretty adj.
Idioms
kanayan yara open wound n.
sosyal yara a social wound n.
kanayan yara a hot button [us] n.
kalabalığı yara yara ilerlemek belly up to the bar v.
büyük yara almak get a slap in the face v.
derin yara açmak inflict a deep wound v.
kalabalığı yara yara ilerlemek elbow one's way across v.
(çocuk) üstü başı yara bere içinde olmak have been in the wars v.
yara alsa da dayanmak take a licking and keep on ticking v.
geri dönüşü olmayan bir yara/darbe almak be knocked sideways [uk] v.
(bir şeyin içinden/bir şeylerin arasından) yara yara/çarpa çarpa ilerlemek bulldoze (one's) way through (something) v.
(birinde/bir şeyde) keserek derin yara açmak cut (someone or something) to ribbons v.
bir şeyde keserek derin yara açmak cut something to ribbons v.
bir şeyde keserek derin yara açmak tear something to ribbons v.
kalabalığı yara yara ilerlemek elbow (one's way) through v.
yara bere içinde black and blue adj.
yara bere içinde black-and-blue adj.
kanayan (yara) hot-button [us] adj.
bir işe yara fish or cut bait expr.
yara aldım ama yenilmedim bloodied but unbowed expr.
yara bere içinde black and blue expr.
yara aldım ama yenilmedim bloody but unbowed expr.
(bir şeyden) yara almadan/zarar görmeden çıkan none the worse (for something) expr.
bir şeyden yara almamış none the worse for something expr.
bir şeyden yara almadan/zarar görmeden çıkan none the worse for something expr.
Speaking
bir işe yara make yourself useful expr.
(yara) sence izi kalır? do you think it'll scar? expr.
(yara) sence izi kalacak mı? do you think it'll scar? expr.
Trade/Economic
yara otu heal-all n.
yara otu self-heal n.
Law
ağır yara great bodily injury n.
ağır yara great bodily harm n.
yara muayenesi wound examination n.
Technical
uzun yara slashing n.
yara savunma subayı damage control officer n.
Automotive
valf üzerindeki yara izleri scars n.
Marine
yara savunma paleti collision mat n.
Medical
yara dikmeye yarayan cerrahi iğne needle n.
açık yara open wound n.
ağız mukoza kesi yara iyileşmesi incisional oral mucosal wound healing n.
ağızdaki yara canker n.
birincil yara örtüleri primary wound dressings n.
cerrahi yara enfeksiyonu surgical wound infection n.
çivi gibi keskin ve sivri bir şey yüzünden oluşan derin yara puncture wound n.
cerrahi yara örtüsü surgical wound dress n.
cerrahi yara enfeksiyonu surgical wound infection n.
deneysel fetal yara modeli experimental model of fetal wounds n.
diyabetik yara diabetic ulceration n.
diyabetik yara diabetic sore n.
fitil ile yara işletme tent stitch n.
fetal yara iyileşmesi fetal wound healing n.
geç dönem yara kapanması delayed wound closure n.
giyilebilir el yapımı yara pansumanı wearable handmade wound dressing n.
hafif yara scotch n.
iyileşmeyen yara non-healing wound n.
kara yara blackened scab n.
kangrenli yara noma n.
kara yara blacking scab n.
klasik yara bakım yöntemleri traditional wound care methods n.
mantarlaşan yara fungating wound n.
negatif basınç yara tedavisi negative-pressure wound treatment n.
negatif basınçlı yara tedavisi negative-pressure wound treatment n.
nekrotik yara necrotic wound n.
postoperatif yara enfeksiyonu postoperative wound infection n.
periodontal yara iyileşmesi periodontal wound healing n.
sekonder yara iyileşmesi secondary wound healing n.
subatmosferik basınçlı yara pansumanı subatmospheric pressure dressing n.
subatmosferik basınçlı yara pansumanı subatmospheric pressure wound dressing n.
travmatik yara traumatic wound n.
yara dikişi suture n.
yara kapama malzemeleri wound dressings n.
yara kontaminasyonu wound contamination n.
yaşayan yara bantı living bandage n.
yara yatağı wound bed n.
yara pansuman malzemesi wound dressing n.
yanık yara tedavisi burn injury treatment n.
yara örtü malzemesi wound dressing n.
yara bakım ürünleri wound dressing products n.
yara kenarlarının dikiş ile birleştirilmesi suture n.
yara fitili tent n.
yara iyileşmesinin en son safhası epithelialisation n.
yara merhemi wound ointment n.
yara pamuğu pledget n.
yara iyileşmesi wound healing n.
yara iyileşmesinde gecikme delay in wound healing n.
yara bakımı ve tedavisi wound care and treatment n.
yapışkanlı pansuman/yara örtüsü adhesive wound dressing n.
yara dokusu scar tissue n.
yara bakım ürünleri wound care products n.
yara akıntısı gall duct n.
yara bezi stupe n.
yara enfeksiyonu wound infection n.
yara yeri enfeksiyonu wound site infection n.
yara bandı sticking plaster n.
yara kenarlarını birleştiren dikiş suture n.
yara çubuğu wound stick n.
yara ve bere cuts and bruises n.
yara kabuğu eschar n.
yara iyileştirme wound healing n.
yara kabuğu scab n.
yara pansuman malzemeleri wound dressings n.
yara kültürleri culture of wounds n.
yara akıntısı wound discharge n.
yara çürümesi gangrene n.
yara tamponu pledget n.
yara botulizmi wound botulism n.
yara kapama wound closure n.
yara izi cicatrix n.
yüzeysel yara enfeksiyonu superficial wound infection n.
yirminci yüzyılın başlarında popüler olan ilaçlı bir yara kremi antiphlogistine n.
ameliyat ve yara temizliğinde antiseptik madde kullanılan cerrahi teknik antiseptic surgery n.
yara oluşumu ulosis n.
yara bandı band aid® n.
yara bandı band-aid® n.
iyileşme sürecinde yara izi oluşumu epulosis n.
soluk, sarkık ve cansız granülasyonlarla kaplı yara weak sore n.
iltihaplı ve ağrılı yara botch n.
bir tür yara bandajı gamgee tissue n.
(yara, kemik) yapıştırıcı madde glutination [obsolete] n.
yara kapama veya düzeltici ameliyatta doku katmanlarının üst üste binmesi imbrication n.
(otopsi diseksiyonu sırasında oluşan) kontamine yara dissection wound n.
yara yeri ayrılması wound dehiscence n.
(yara gibi lezyonların pansumanı için) doktor yardımcısı olarak çalışan kimse dresser n.
yara gibi lezyonların üzerine uygulanan madde dressing n.
yara pansumanında kullanılan makas şeklinde bir tür forseps dressing forceps n.
iltihaplı küçük yara fester n.
küçük yara örtüsü penicil n.
küçük yara pedi penicil n.
küçük yara örtüsü penicillus n.
küçük yara pedi penicillus n.
yara kenarlarının kademeli olarak bir araya geldiği iyileşme aşaması contraction n.
morarmış yara contused wound n.
yara kenarlarının kapatılması için kullanılan bir iğne türü fissure needle n.
yara kanalı fistula n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistula n.
yara kanalı fistule n.
yara dokusunu vücut yüzeyine bağlayan kanal fistule n.
yara veya kesi kenarlarının granülasyon dokusu aracılığıyla birleşmesi secondary union n.
sekonder yara kapanması secondary union n.
yara kabuğu crust n.
enfekte yara sore n.
gözenekli yara örtüsü spunge n.
iltihaplı yara suppurating sore n.
yara pansumanı surgical dressing n.
yara örtüsü surgical dressing n.
dışı iyileşen yara sursanure [obsolete] n.
yalnızca dıştan iyileşen yara sursanure [obsolete] n.
potansiyel yara enfeksiyonu oluşturacak faktörleri en aza indirmek minimize potential factors leading to a wound infection v.
iyileşmeyi hızlandırmak için dokuyu almak (yara, kist gibi lezyondan) deroof v.
yara yapan ulcerogenic adj.
yara gibi uloid adj.
kelebek şeklinde (yara bandı) butterfly adj.
açılmış yara ile ilgili dehiscent adj.
sızıntılı yara ile ilgili dehiscent adj.
(yara) açık open adj.
yara iziyle ilgili cicatricial adj.
yara izi niteliğinde cicatricial adj.
(yara veya kırık kenarlarını) birleştiren conglutinant [obsolete] adj.
(yara veya kırık kenarlarını) yapıştıran conglutinant [obsolete] adj.
(yara veya kırık kenarlarını) yapıştırıcı conglutinant [obsolete] adj.
(yara veya kırık kenarlarını) kaynaştıran conglutinant [obsolete] adj.
(yara veya kırık kenarlarını) birleştiren conglutinative adj.
(yara veya kırık kenarlarını) yapıştıran conglutinative adj.
(yara veya kırık kenarlarını) yapıştırıcı conglutinative adj.
(yara veya kırık kenarlarını) kaynaştıran conglutinative adj.
(yara) cildi ayıran penetrating adj.
(yara) derin penetrating adj.
(yara) vücut boşluğuna ya da bir organa inen penetrating adj.
(yara) kendi kendine yapılan self-inflicted adj.
(yara) bir kimsenin kendisine zarar vermesi sonucu oluşan self-inflicted adj.
yara fitili şeklinde tentwise adv.
Psychology
narsistik yara izi narcissistic scar n.
Pathology
irinli yara tetter [dialect] n.
obstetrik yara hematomu haematoma of obstetric wound n.
yara miyazı wound myiasis n.
genellikle ellerde ve ayaklarda görülen bulaşıcı bir yara veldt sore n.
kötü yara morrimal n.
kötü yara morrimal n.
kalp zarında kalbin gerektiği gibi genişlemesini engelleyen yara veya hastalık constrictive pericarditis n.
(organizma, yara) patojenik mikroorganizma ile kontamine etmek infect v.
Pharmaceutics
yara dokusu oluşumunu kolaylaştıran madde epulotic n.
esasen çeşitli bitki özlerinden yapılıp günümüzde kurşun oksit ve gliserin içeren bir tür yara bandı diachylon n.
esasen çeşitli bitki özlerinden yapılıp günümüzde kurşun oksit ve gliserin içeren bir tür yara bandı diachylum n.
Dermatology
ilk olarak yüzde görülen ve yara izi bırakarak iyileşen bir deri hastalığı lupus vulgaris n.
Veterinary
atın bel kemiğinin üstünde, eyerin arkasında çıkan yara navel gall n.
at toynağındaki irinli yara quittor n.
at toynağındaki irinli yara quitter n.
at toynağının köşeleri etrafında oluşan kanserli yara crown scab n.
Chemistry
yara kaynağı silaha sürüldüğünde yarayı iyileştireceğine inanılan bir toz sympathetic powder n.
Biology
küçük yara cicatricle n.
küçük yara cicatrichule n.
küçük yara cicatricula n.
Zoology
karından bacaklı kabuğunun yüzeyindeki bir yara izi varix n.
Botanic
mantar, bakteri veya yaralanmalardan ötürü ağaç gövdesinde oluşan açık yara canker n.
yara otu thimbleflower (prunella vulgaris) n.
yara otu allheal n.
yara otu st. john's wort n.
yara otu fleabane n.
yara otu feabane mullet n.
yara otu pulicaria dysenterica n.
bitki dokusundaki yara wound n.
yara otu healall (brunella vulgaris) n.
yara otu blue curls (prunella vulgaris) n.
yara otu selfheal n.
(bitki veya yumru kök) yara üzerinde kuru doku üretmek cork v.
yara izleriyle işaretli cicatricose adj.
Literature
hangi yara vardır ki yavaş yavaş iyileşmesin what wound did ever heal but by degrees n.
Environment
yara arındırması wound decontamination n.
Military
deniz yara savunma okulu damage control school n.
yara savunması damage control n.
yara şeridi wound chevron n.
Sport
yara bandı band-aid n.
saplama sonucu oluşan yara foin n.
Archaic
odunlarda görülen yara gall n.
yara iyileşmesinde cerahatlenme evresi coction n.
yara yara ilerlemek push v.
yara izi olan scarry adj.
irin toplamış (yara, tümör) ripe adj.
akıtılmaya müsait (yara, tümör) ripe adj.
Entomology
yara içine bırakılan larva blow n.
British Slang
yara izi mars bar n.