üstünlük - Turco Inglés Diccionario
Historia

üstünlük



Significados de "üstünlük" en diccionario inglés turco : 92 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
üstünlük supremacy n.
üstünlük superiority n.
General
üstünlük precedence n.
üstünlük edge n.
üstünlük mastery n.
üstünlük whip hand n.
üstünlük ascendency n.
üstünlük better n.
üstünlük preference n.
üstünlük eligibility n.
üstünlük predominance n.
üstünlük strike n.
üstünlük spirit n.
üstünlük quality n.
üstünlük virtue n.
üstünlük primacy n.
üstünlük superiority n.
üstünlük odds n.
üstünlük distinction n.
üstünlük altitude n.
üstünlük preeminence n.
üstünlük beat n.
üstünlük ascendancy n.
üstünlük dominance n.
üstünlük championship n.
üstünlük head start n.
üstünlük excellence n.
üstünlük upper hand n.
üstünlük overweight n.
üstünlük lordship n.
üstünlük noblesse n.
üstünlük preponderance n.
üstünlük class n.
üstünlük whip n.
üstünlük vantage n.
üstünlük hegemony n.
üstünlük supereminence n.
üstünlük transcendence n.
üstünlük wondrousness n.
üstünlük advantage n.
üstünlük transcendency n.
üstünlük predomination n.
üstünlük pre-eminence n.
üstünlük charter n.
üstünlük priority n.
üstünlük high ground n.
üstünlük ascendance n.
üstünlük paramountcy n.
üstünlük ultimateness n.
üstünlük ascendant n.
üstünlük ascendent n.
üstünlük ascendence n.
üstünlük exuperance n.
üstünlük majority [obsolete] n.
üstünlük weather gauge n.
üstünlük masterdom n.
üstünlük maysterdome [obsolete] n.
üstünlük mickey n.
üstünlük gree [scotland] n.
üstünlük overhand [dialect] n.
üstünlük overhand n.
üstünlük overrule n.
üstünlük favor n.
üstünlük favour n.
üstünlük favorableness n.
üstünlük favourableness n.
üstünlük primeness n.
üstünlük principality n.
üstünlük precedency n.
üstünlük precellence [obsolete] n.
üstünlük precellency [obsolete] n.
üstünlük predominancy n.
üstünlük prepollence n.
üstünlük preponderancy n.
üstünlük preponderation n.
üstünlük prerogative [obsolete] n.
üstünlük signality n.
üstünlük superexcellence n.
üstünlük supremity [obsolete] n.
üstünlük surpassingness [obsolete] n.
üstünlük superlative adj.
üstünlük godlike adj.
Colloquial
üstünlük jump n.
üstünlük leg up n.
Idioms
üstünlük a cutting edge n.
Trade/Economic
üstünlük priority n.
Politics
üstünlük precedence n.
üstünlük supremacy n.
üstünlük superiority n.
Technical
üstünlük advantage n.
Philosophy
üstünlük transcendentness n.
Archaic
üstünlük preheminence n.

Significados de "üstünlük" con otros términos en diccionario inglés turco: 275 resultado(s)

Turco Inglés
General
aşırı üstünlük supereminence n.
karşılaştırmalı üstünlük derecesi degree n.
üstünlük sağlayan şey advantage n.
üstünlük duygusu superiority complex n.
good ve well´in üstünlük derecesi better n.
en üstünlük supremacy n.
üstünlük sağlama outmaneuvering n.
askeri üstünlük military superiority n.
en üstünlük derecesi superlative n.
üstünlük sağlama çabası one upmanship n.
üstünlük ilişkisi superiority relation n.
üstünlük derecesini gösterme comparison n.
üstünlük sağlama outmanoeuvring n.
klinik üstünlük clinical superiority n.
belirgin üstünlük decisive advantage n.
üstünlük sağlayan yer advantage ground n.
üstünlük doktrini paramountcy n.
ahlaki üstünlük the moral high ground n.
üstünlük sağlama upmanship n.
üstünlük sağlama çabası upmanship n.
sürekli üstünlük taslama upmanship n.
zafer veya üstünlük rekabeti battle n.
üstünlük sağlayan yer vantage ground n.
savaş veya yarışta üstünlük mastery n.
rakibe karşı üstünlük fırsatını tepme let-off n.
sosyal üstünlük heraldry [obsolete] n.
üstünlük taslama hoity-toity [obsolete] n.
üstünlük mücadelesi grapple n.
avantajlı üstünlük odds-on n.
üstünlük sağlamak için başkasının dengesini bozma oneupmanship n.
rakibe üstünlük sağlama amaçlı bilgi kullanımı ve yönetimi information warfare n.
üstünlük taslama condescendence n.
üstünlük taslama condescent n.
üstünlük pozisyonu drivers seat n.
rakibe karşı kazanılan üstünlük drop n.
sosyal üstünlük consequence [obsolete] n.
üstünlük sağlayan şey favor n.
üstünlük sırası precedency n.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seigniory n.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seigniory in gross n.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seignory n.
sözde üstünlük pretention n.
ahlaki üstünlük moral superiority n.
bir ülkenin uzay çalışmalarında kurduğu üstünlük space superiority n.
üstünlük bildirme sıfatı superlative n.
üstünlük bildirme zarfı superlative n.
üstünlük mücadelesinde olan kimse superman n.
üstünlük sağlamak have the whip hand of v.
üstünlük sağlamak outflank v.
üstünlük sağlamak outmaneuver v.
üstünlük sağlamak overtop v.
üstünlük sağlamak outclass v.
geçmek (üstünlük açısından) surpass v.
üstünlük sağlamak overtower v.
üstünlük sağlamak get the whip hand of v.
üstünlük sağlamak outmanoeuvre v.
üstünlük sağlamak get the whip hand of somebody v.
küresel üstünlük kurmak achieve global superiority v.
küresel üstünlük kurmak establish global superiority v.
-e karşı üstünlük elde etmek gain an advantage over v.
-e karşı üstünlük sağlamak gain an advantage over v.
üstünlük derecesini göstermek compare v.
üstünlük sağlamak lead v.
(rütbeyi) öne sürerek üstünlük göstermek throw v.
gizli bir şekilde üstünlük sağlamak steal a march v.
üstünlük elde etmek pull v.
üstünlük sağlamak have the best v.
üstünlük taslamak lord v.
hile ile üstünlük sağlamak gleek [obsolete] v.
üstünlük kurmak ride v.
'-e karşı üstünlük sağlamak one up v.
üstünlük taslamak condescend v.
üstünlük sağlayan favouring v.
üstünlük sağlayan favoring v.
Öncelik/ üstünlük tanımak accord precedence (over) v.
zeka veya öngörüyle (başkasına) üstünlük sağlamak outguess v.
atışta üstünlük sağlamak outshoot v.
üstünlük sağlamak outtrump v.
üstünlük sağlamak outwing v.
üstünlük sağlamak preempt v.
üstünlük kazanmak preempt v.
üstünlük taslayan superior adj.
üstünlük derecesi gösteren comparative adj.
üstünlük sağlayan outmaneuvering adj.
üstünlük derecesini gösteren comparative adj.
üstünlük sağlayan outmanoeuvring adj.
üstünlük/avantaj sağlayan advantageous adj.
üstünlük taslayan hightoned adj.
üstünlük taslayan high-toned adj.
(üstünlük açısından) geçilemez unbetterable adj.
(üstünlük açısından) geçilmemiş unbettered adj.
üstünlük sağlanamaz unvanquishable adj.
rakibe üstünlük sağlayan competitive adj.
tüm konularda üstünlük gösteren pancratic adj.
(sıfat, zarf) üstünlük bildiren superlative adj.
(sıfat, zarf) üstünlük bildirenler grubuna ait olan superlative adj.
üstünlük göstererek superior adv.
üstünlük taslayarak superlatively adv.
sıfatlara ve zarflara üstünlük derecesi vermek için kullanılan son ek -er suf.
üstünlük derecesi superl. abrev.
Phrasals
rakibe karşı üstünlük fırsatını tepmek let off v.
üstünlük sağlamak beat out v.
üstünlük sağlamak beat out v.
(birine veya bir şeye) karşı üstünlük elde etmek gain dominion over (someone or something) v.
üstünlük kazanmak gain dominion over (someone or something) v.
(birine bir şeyde) üstünlük sağlamak school (one) (in something) v.
(üstünlük) peşinde olmak go after (something) v.
(bir şeyle birine) üstünlük taslamak lord (something) over (one) v.
-de üstünlük sağlamak school in v.
Phrases
(birine/bir şeye) üstünlük sağlama the better of (someone or something) n.
(birine/bir şeye) üstünlük sağlama better of someone n.
Colloquial
sürekli üstünlük taslama one-upmanship n.
üstünlük sağlama one-upmanship n.
üstünlük sağlama verbal one-upmanship n.
üstünlük taslama head trip n.
üstünlük taslayan kimse hot stuff n.
kadınlara üstünlük taslayan ve agresif davranan erkek mcp (male chauvinist pig) n.
üstünlük taslayan kimse ego-tripper n.
'-e karşı üstünlük leg up on n.
(birine) karşı üstünlük leg up on (one) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek have one up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak have one up on (someone or something) v.
(birine) karşı üstünlük sağlayacak (bir şeyi) olmak have (something) on (one) v.
birine üstünlük tanımak spot someone  (something) v.
birine üstünlük tanımak spot someone (something) v.
üstünlük elde etmek have (one) up v.
üstünlük sağlamak have (one) up v.
üstünlük sağlamış one-up adj.
Idioms
üstünlük taslayarak konuşma a plum in (one's) mouth [brit] n.
bilgi-birikimiyle karşısındakilere üstünlük taslayan intellectual bully n.
üstünlük taslayarak konuşma a plum in your mouth [uk] n.
(biri/bir şey) üzerinde hakimiyet/üstünlük kurma a tight rein on (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük an advantage over (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük the advantage over (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük an edge on (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük the edge on (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük an edge over (someone or something) n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük the edge over (someone or something) n.
üstünlük taslama ego trip n.
üstünlük taslama one-upmanship n.
üstünlük sağlama çabası one-upmanship n.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük precedence over (someone or something) n.
(birine/bir şeye) üstünlük sağlamak have the better of (someone or something) v.
avantaj/üstünlük elde etmek get the bulge on (someone or something) v.
(birine veya bir şeye karşı) üstünlük yakalamak get the advantage over (someone or something) v.
(birine veya bir şeye karşı) üstünlük yakalamak have the advantage over (someone or something) v.
birine üstünlük sağlamak have the upper hand on someone v.
birine üstünlük sağlamak get the upper hand on someone v.
üstünlük taslamak queen it over v.
üstünlük kazanmak have the edge over v.
üstünlük kazanmak get the edge over v.
üstünlük sağlamak get the edge over v.
üstünlük taslamak put on airs v.
üstünlük kazanmak get an edge over v.
üstünlük sağlamak have the edge over v.
üstünlük taslamak lord it over v.
üstünlük sağlamak have an edge over v.
üstünlük kazanmak have an edge over v.
üstünlük kazanmak gain an edge over v.
üstünlük taslamak ride the high horse v.
üstünlük sağlamak get an edge over v.
üstünlük taslamak act superior v.
(birine diğerine göre) üstünlük sağlamak/vermek give (one) an edge on (someone or something) v.
(birine diğerine göre) üstünlük sağlamak/vermek give (one) the edge on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük elde etmek get one up on (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak get one up on (someone or something) v.
(birine başka birine karşı) avantaj/üstünlük kazandırmak give (one) a jump on (someone or something) v.
(birine başka birine karşı) avantaj/üstünlük kazandırmak give (one) the jump on (someone or something) v.
(birine) (bir şeye/birine) karşı üstünlük vermek give (one) the inside track v.
üstünlük taslamak be above (oneself) v.
üstünlük taslamak get above yourself v.
üstünlük taslamak be above yourself v.
üstünlük taslamak assume airs v.
-e karşı üstünlük elde etmek gain dominion over v.
'-e karşı üstünlük kazanmak gain dominion over v.
(birine karşı) üstünlük sağlamak get the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) üstünlük sağlamak have the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) üstünlük sağlamak gain the upper hand (over somebody) v.
(birine karşı) üstün çıkmak/üstünlük sağlamak get/have/gain the upper hand (over somebody) v.
(birine/bir şeye karşı) üstün çıkmak/üstünlük sağlamak get the upper hand on (someone or something) v.
üstünlük sağlamak get the whip hand v.
(biri üstünde) üstünlük sağlamak get/have/hold the whip hand (over somebody) v.
üstünlük sağlamak get/have/hold the whip hand v.
(birine karşı) üstünlük sağlamak get/have/hold the whip hand (over somebody) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük kazanmak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak have an edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük kazanmak have the edge over (someone or something) v.
(birine/bir şeye) karşı üstünlük sağlamak have the edge over (someone or something) v.
avantaj/üstünlük elde etmek have the bulge on v.
avantaj/üstünlük elde etmek get the bulge on v.
üstünlük sağlamak have the whip hand v.
üstünlük sağlamak hold the whip hand v.
(birine) üstünlük taslamak lord it over (one) v.
(birine) üstünlük taslamak queen it over (one) v.
üstünlük sağlanmış aced adj.
üstünlük yok honours are even expr.
üstünlük sağlanmadı honours are even expr.
üstünlük sağlama better of expr.
Speaking
kimsenin kimseye üstünlük sağlayacağı bir avantaj değildir bu. it costs a candle nothing to light another candle expr.
Trade/Economic
ayırıcı üstünlük differential advantage n.
ayrıcalıklı üstünlük distinctive competency n.
hizmette üstünlük excellence of service n.
kalitede üstünlük excellence of quality n.
karşılaştırmalı üstünlük teorisi comparative advantages theory n.
karşılaştırmalı üstünlük comparative advantage n.
karşılaştırmalı üstünlük comparative advantages n.
karşılaştırmalı üstünlük comparative advantage n.
karşılaştırmalı üstünlük kuramı comparative advantage theory n.
karşılaştırmalı üstünlük kanunu (teorisi) law of comparative advantage n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
mukayeseli üstünlük comparative advantage n.
mutlak üstünlük absolute advantage n.
rekabetçi üstünlük competitive advantage n.
sürdürülebilir rekabetçi üstünlük sustainable competitive advantage n.
Law
federal üstünlük federal supremacy n.
karşılaştırmalı üstünlük comparative advantage n.
üstünlük koşulu supremacy clause n.
üstünlük ilkesi supremacy principle n.
Politics
bir devletin diğerleri üzerinde belirgin bir üstünlük kurması hegemony n.
karşılaştırmalı üstünlük comparative advantage n.
üstünlük yanlısı supremacist n.
yasamayla ilgili üstünlük legislative supremacy n.
(politika veya uluslararası ilişkilerde) karşıt hiziplerin niyetlerini gizli tutarak üstünlük elde etmeye çalışması guessing game n.
Insurance
tekne üstünlük hükmü hull paramount clause n.
üstünlük hükmü paramount clause n.
Technical
sayıca üstünlük prevalence n.
miktarca üstünlük prevalence n.
Psychology
hayali üstünlük illusory superiority n.
üstünlük kompleksi superiority complex n.
üstünlük duyguları superiority feelings n.
üstünlük yanılsaması dunning kruger effect n.
üstünlük vehmi illusory superiority n.
üstünlük arayışı striving for superiority n.
yanıltıcı üstünlük illusory superiority n.
Biology
(daha önceki bir tarihte geçerli bir şekilde yayınlanmış olması nedeniyle) üstünlük hakkı priority n.
Social Sciences
etnik dinsel üstünlük ethno-religious superiority n.
eril üstünlük inancı phallocentrism n.
Literature
“gunga din" şiirinde de anlatılan, beyaz olmayanlara karşı hem üstünlük hem de şefkat duyma durumu kiplingism n.
Linguistics
en üstünlük derecesi superlative degree n.
sıfatların üstünlük dereceleri superlative forms of adjectives n.
üstünlük derecesi superlative n.
üstünlük derecesi comparative degree n.
üstünlük derecesi the superlative n.
üstünlük derecesi the comparative n.
üstünlük karşılaştırması upward comparison n.
zarfların karşılaştırılması ve üstünlük dereceleri comparative and superlative forms of adverbs n.
üstünlük derecesi belirten sıfat veya zarf comparative n.
sıfat veya zarfın üstünlük dereceleri degrees of comparison n.
en üstünlük bildiren sözcük superlative n.
(sıfat veya zarfı) üstünlük derecesine göre oluşturmak compare v.
üstünlük derecesini gösteren (sıfat veya zarfların) comparative adj.
üstünlük derecesi belirten equative adj.
sıfat ve zarflara en üstünlük derecesi veren son ek -est suf.
Military
stratejik üstünlük strategic advantage n.
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük maritime superiority n.
düşman kuvvetlerin müdahalesi olmadan bir bölgede deniz harekatı yapılabilmesi ile nitelenen üstünlük maritime supremacy n.
üstünlük sağlamak overwing v.
Sport
sayısal üstünlük numerical superiority n.
rövanş veya şampiyonluk maçı gibi tarafların üstünlük mücadelesi verdiği karşılaşma match game n.
rakibine üstünlük sağlamaya çalışan sporcu cutie n.
Boxing
boksörün kendini savunmasız bir pozisyonda göstererek rakibine atak için fırsat vermesi ve sonrasında karşı atağa geçerek üstünlük sağlamasına dayalı bir teknik (muhammed ali tarafından geliştirilmiş) rope-a-dope n.
Archaic
üstünlük taslamak prime v.
Slang
birine karşı sahip olunan avantaj/üstünlük drop n.
Modern Slang
sebepsiz yere her yerde/herkes üzerinde üstünlük kurmaya çalışma alpha bitch syndrome n.
üstünlük duygusu alpha complex n.
üstünlük kompleksi alpha complex n.
grup halinde oynanan oyunlarda bir oyuncunun grup içerisinde üstünlük/liderlik sağlamaya çalışması alpha gaming n.
üstünlük duygusu alpha male complex n.
üstünlük kompleksi alpha male complex n.
üstünlük kurma takıntısı alpha male complex n.
üstünlük kompleksi alpha male syndrome n.
üstünlük kurma takıntısı alpha male syndrome n.
diğerleri üzerinde üstünlük kurmaya çalışma alphaing n.
Star Wars
bıçak-28 üstünlük savaşçısı blade-32 superiority fighter n.
model iv üstünlük-sınıfı yıldız savaşçısı mark vi supremacy-class starfighter n.