masum - Turco Inglés Diccionario
Historia

masum



Significados de "masum" en diccionario inglés turco : 54 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
masum innocent adj.
General
masum childlike adj.
masum sackless adj.
masum crimeless adj.
masum unsuspecting adj.
masum pure adj.
masum wideeyed adj.
masum immaculate adj.
masum lamblike adj.
masum ingenuous adj.
masum maiden adj.
masum sinless adj.
masum harmless adj.
masum clean adj.
masum guiltless adj.
masum blameless adj.
masum white adj.
masum unsophisticated adj.
masum wide eyed adj.
masum dove-like adj.
masum dewey-eyed adj.
masum innocent adj.
masum innocuous adj.
masum cast [obsolete] adj.
masum lamblike adj.
masum lamb-like adj.
masum unculpable adj.
masum undebauched adj.
masum unguilty adj.
masum unremorseful adj.
masum cherubic adj.
masum sackless [obsolete] adj.
masum virginly adj.
masum witeless adj.
masum ignorant adj.
masum offenseless adj.
masum dewy-eyed adj.
masum infelonious adj.
masum ingenious [obsolete] adj.
masum irreprehensible adj.
masum inguilty [obsolete] adj.
Colloquial
masum twinkly-eyed adj.
Idioms
masum blue-eyed adj.
masum lily-white adj.
Law
masum not guilty adj.
masum inculpable adj.
masum innocent adj.
masum clean adj.
Politics
masum innocence adj.
Technical
masum innocent adj.
Religious
masum impeccant adj.
Archaic
masum distrustless adj.
masum seely adj.
masum sely adj.

Significados de "masum" con otros términos en diccionario inglés turco: 116 resultado(s)

Turco Inglés
General
kuzu gibi masum ve zayıf kimse lamb n.
masum olma innocence n.
masum yalan white lie n.
masum yüzlü çocuk cherub n.
masum aşk innocent love n.
masum aşk pure love n.
masum kurban innocent victim n.
masum insanlar innocent people n.
masum ve saf olma naturalness n.
masum olmama unsincerity n.
masum çocuk chrisom n.
masum kimse impeccable n.
genç ve masum kadın rolü ingenue n.
masum kimse innocence n.
masum kimse innocent n.
masum şey innocuity n.
güzel ve masum bir kisve altında saklamak (kötü bir şeyi) sugarcoat v.
masum görünmek look innocent v.
masum görünmek seem innocent v.
(suçu) ispatlanana dek masum olmak be innocent until proven guilty v.
masum bir adamı öldürmek kill an innocent man v.
masum göstermek whiten v.
kadar masum as innocent as adj.
-den masum innocent of adj.
en masum winsomest adj.
masum görünüşlü innocent-looking adj.
güvercin gibi masum innocent as dove adj.
iri ve masum gözlü doe-eyed adj.
masum olmayan unsincere adj.
masum bakışları olan dewy-eyed adj.
sanığın masum olduğuna tanıklık eden compurgatorial [obsolete] adj.
masum ve saf numarası yapan faux-naïf adj.
masum döneme özgü prelapsarian adj.
masum dönem ile ilgili prelapsarian adj.
masum bir şekilde unsuspectingly adv.
masum bir şekilde harmlessly adv.
masum olarak innocently adv.
masum bir şekilde guiltlessly adv.
masum bir şekilde inculpably adv.
Phrasals
masum bulmak/olduğuna karar vermek find for v.
(birini) masum bulmak/olduğuna karar vermek find for (someone or something) v.
Phrases
melek kadar masum as innocent as a lamb expr.
Proverb
hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz let he that is without sin cast the first stone
hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz let he who is without sin cast the first stone
hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz let him that is without sin cast the first stone
hiçbirimiz masum/günahsız/kusursuz değiliz let him who is without sin cast the first stone
Colloquial
masum bir seyirci an innocent bystander n.
masum yalan white lie n.
genç ve masum kişi virgin ears n.
masum adam quality joe n.
masum erkek quality joe n.
sevimli, masum genç kız sweet young thing n.
bebek kadar masum babe in the wood expr.
Idioms
eskiden sanıkların masum olup olmadığını anlamak için yakılarak yargılandığı (masumsa tanrı'nın onu kurtaracağı düşünülürdü) bir yöntem ordeal by fire n.
sonu ciddiye dönüşebilecek, masum görünen küçük eylem a camel's nose (under the tent) n.
küçük masum yalan little white lie n.
daha mutlu, masum, dertsiz gösterme lip gloss n.
masum yıllar/zamanlar salad years n.
masum ve tecrübesiz olunan gençlik zamanları salad days n.
aptal, masum vs. rolü yapmak come the (something) v.
aptal, masum vs. rolü yapmak come the… v.
birini masum bulmak find someone innocent v.
birini masum bulmak find someone not guilty v.
masum görünmek smell like a rose v.
masum bulmak find someone not guilty v.
masum bulmak find someone innocent v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in one's mouth v.
masum olduğunu kanıtlamak clear somebody's name v.
(birini) masum bulmak find (one) innocent v.
(birinin) masum/suçsuz olduğuna karar vermek find (one) innocent v.
(birini) masum bulmak find (one) not guilty v.
(birinin) masum/suçsuz olduğuna karar vermek find (one) not guilty v.
birini masum/suçsuz kabul etmek give somebody the benefit of the doubt v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in mouth v.
görünürde masum/kibar olmak look as if butter wouldn't melt in mouth v.
suçlu olduğu halde masum görünmek look as if butter wouldn't melt in your mouth v.
görünürde masum/kibar olmak look as if butter wouldn't melt in your mouth v.
(kötü bir şeyi) güzel ve masum bir kisve altında sunmak sugarcoat (something) v.
(küçük) masum bir yalan söylemek tell a (little) white lie v.
masum/saf görünen blue eyed adj.
masum olan (as) clean as a whistle adj.
bebek kadar masum as innocent as a newborn babe expr.
bebek kadar masum as innocent as a lamb expr.
masum olarak clean hands expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli butter won't melt (in one's mouth) expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli butter wouldn't melt expr.
görünüşte masum butter wouldn't melt (in someone's mouth) expr.
sözde masum butter wouldn't melt (in someone's mouth) expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli olmak looks as if butter wouldn't melt (in his/her mouth) expr.
görünüşte masum/mütevazı/mesafeli olan butter wouldn't melt in one's mouth expr.
Speaking
görünüşte masum seemingly innocuous expr.
görünüşte masum seemingly innocent expr.
Law
masum olma nonguilt n.
kişinin davada masum olduğunu iddia etmemesi ya da suçlu olduğunu kabul etmemesi no contest n.
masum siviller innocent civilians n.
masum sivillerin öldürülmesi killing of innocent civilians n.
sanığın daha önceden aynı suç nedeniyle masum bulunduğunu gösteren defi plea of autrefois acquit n.
sanığın masum olduğuna inandığını yeminle beyan eden kimse compurgator n.
suçluluğu ispat edilene kadar şüpheli ya da sanık da olsa herkesin masum ve suçsuz olduğu ilkesi presumption of innocence n.
şüphelilerin suçluluğu kanıtlanana kadar masum olduğu/olması ilkesi the principle of suspects being innocent until proved guilty n.
masum taraf innocent party n.
sanığın olay esnasında akli dengesizlik yaşadığı için masum olduğunu öne sürdüğü savunma türü insanity plea n.
masum birini dolandırmak pull a finch v.
masum olduğunu iddia etmek claim to be innocent v.
masum olduğunu iddia etmek claim to be not guilty v.
Medical
masum üfürüm innocent heart murmur n.
Religious
masum çocuklar yortusu childermas n.
masum çocuklar yortusu childermas day n.
Cinema
genç ve masum kadın rolü oynayan oyuncu ingenue n.
Archaic
masum çocuk chrisom child n.
masum fikir innocency n.
masum şey innocency n.
masum olmayan unmaidenly adj.
Slang
masum birini suçlama fit-up [uk] n.
British Slang
masum birini suçlu göstermek fit up v.
Modern Slang
bunun dışında masum an otherwise blameless life expr.