ortaya çıkan - Turco Inglés Diccionario
Historia

ortaya çıkan



Significados de "ortaya çıkan" en diccionario inglés turco : 6 resultado(s)

Turco Inglés
General
ortaya çıkan generated adj.
ortaya çıkan emergent adj.
ortaya çıkan generate adj.
ortaya çıkan exurgent adj.
ortaya çıkan ingenerate [obsolete] adj.
Archaic
ortaya çıkan originant adj.

Significados de "ortaya çıkan" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
gece ortaya çıkan nocturnal adj.
General
fazla miktarda glikojen depolanması şeklinde ortaya çıkan metabolik bir hastalık glycogenesis n.
daha sonradan ortaya çıkan etki aftereffect n.
düşünce hayatında ortaya çıkan yeni akım current n.
güneş fırtınaları sonucu ortaya çıkan görsel olgu aurora borealis n.
geceleri ortaya çıkan bir güve türü noctuid n.
bir anda ortaya çıkan tehdit immediate threat n.
ortaya çıkan gelişmeler the emerging developments n.
ortaya çıkan bilgi revealed knowledge n.
ortaya çıkan ışık emerging light n.
ortaya çıkan yeni özellikler emergent properties n.
milattan önce 2. yüzyılda ortaya çıkan bir yahudi mezhebi pharisaism n.
hesap yapıldıktan sonra ortaya çıkan masraflar back charges n.
kendiliğinden ortaya çıkan duygular nature n.
1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütünü new age n.
ortaya çıkan kimse emergent n.
ortaya çıkan kişi emergent n.
sonradan ortaya çıkan aksaklık joker n.
1980'lerde ortaya çıkan bir dans stili vogueing n.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din voudouism n.
afrika'da ortaya çıkan atalara tapınma biçiminde bir din vodun n.
1920'li yıllarda abd'de ortaya çıkan bir dans black bottom n.
belirli dönemlerde yeniden ortaya çıkan şey hardy perennial n.
belirli bir uyaran sonucu ortaya çıkan engramların oluşturduğu şablon meaning n.
zihnin çabukluğu ve dikkati ile ortaya çıkan zeka mental dexterity n.
ingiltere kilisesi'ndeki wesleyan dirilişiyle ortaya çıkan mezheplerden birinin üyesi methodist n.
(yüz kasılması sonucu ortaya çıkan) alaycı yüz ifadesi rictus n.
(kasılma sonucu ortaya çıkan) açıklık rictus n.
m.s. 1346'da ortaya çıkan bir kıyafet süslemesi dagges n.
bir şey eridiğinde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey çözündüğünde ortaya çıkan madde deliquescence n.
bir şey sıvılaştığında ortaya çıkan madde deliquescence n.
kurt ve köpeğin çiftleşmesi sonucu ortaya çıkan yavru demiwolf n.
varsayımsal veya mevcut verilerle yapılan hızlı akıl yürütme sonucu ortaya çıkan ispat demonstration n.
aniden ortaya çıkan bir şey dalga gust n.
birden fazla biçimde ortaya çıkan organizma, halk hikayesi gibi oluşumlara verilen ad multiform n.
ortaya çıkan etki rub-off n.
ihmal sonucu ortaya çıkan olumsuz etki rust n.
kültürel sınırlamaların önemsenmemesi sonucu ortaya çıkan serbest davranış disinhibition n.
yıldız etkisinde ortaya çıkan mizaç influence [obsolete] n.
gelişigüzel ortaya çıkan önemsiz şey dribble n.
çok sayıda çizgi ile ortaya çıkan şekil polygram n.
ilk olarak on altıncı yüzyılda ortaya çıkan bir maya destanı popol vuh n.
tavırla ortaya çıkan saygınlık consequence n.
on dokuzuncu yüzyılın ortasında ispanya'da ortaya çıkan bir mimari tarzı isabellino style n.
gülünce ortaya çıkan çukurlara verilen ad gelasin n.
ortaya çıkan durum ordination n.
bölünme ile ortaya çıkan şey partage n.
kazıma sonucu ortaya çıkan şey scarification n.
metal kesme sırasında ortaya çıkan metal tozu scissil n.
socinus önderliğinde polonya'da ortaya çıkan akılcı öğretiler bütünü socinianism n.
(gelişimin bozulması ile ortaya çıkan) şekil bozukluğu stasimorphy n.
yün yıkanırken ortaya çıkan sabunsu atık su sud n.
önceden ayrı durumdaki elementlerin birleşimi sonucu ortaya çıkan ürün symphyogenesis n.
sonucunda ortaya çıkan resultant  adj.
sonradan ortaya çıkan subsequent adj.
yeni ortaya çıkan of recent vintage adj.
yavaş ilerleyen/gerçekleşen/ortaya çıkan slow-to-materialize adj.
sonradan ortaya çıkan acolouthic adj.
sonradan ortaya çıkan acoluthic adj.
bilimsel ve endüstriyel gelişim sonucu ortaya çıkan technological adj.
cehennemde ortaya çıkan hell-born adj.
geceleri ortaya çıkan night adj.
son dönemde ortaya çıkan şey anlamındaki, şaka yollu veya aşağılayıcı sıfat nouveau adj.
son dönemde ortaya çıkan şey anlamındaki, şaka yollu veya aşağılayıcı sıfat nouveaux adj.
1970'lerde ortaya çıkan manevi ve bilinç arttırıcı akımlar bütününe ait veya ilgili new age adj.
cehennemde ortaya çıkan hellborn adj.
aşırı planlama sonucu ortaya çıkan overplanned adj.
denizaşırı ülkelerde ortaya çıkan overseas adj.
uykusuzluk döneminde ortaya çıkan insomniac adj.
ölmeden biraz önce ortaya çıkan dying adj.
istek sonucu ortaya çıkan fanatic adj.
mantıklı çıkarımla ortaya çıkan consequent adj.
bir şeyin kendi içinde ortaya çıkan internal adj.
duyu organı içinde ortaya çıkan internal adj.
sabit hacimde ortaya çıkan isometric adj.
sabit hacimde ortaya çıkan isometrical adj.
kendi içinde ortaya çıkan self-born adj.
fransa'da 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan mimari tarza ait veya ilgili beaux arts adj.
ansızın ortaya çıkan subitaneous adj.
ansızın ortaya çıkan subitany adj.
rüzgar ile ortaya çıkan subventaneous adj.
… içinde ortaya çıkan anlamına gelen ön ek idio- pref.
karlı bir yere bakma sonucu ortaya çıkan göz kamaşması snow-blindness n.
Colloquial
yorgunluk ve uyku eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan göz altı lekeleri coon eye n.
yorgunluk ve uyku eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan göz altı lekeleri coon eyes n.
aniden ortaya çıkan durum/görev fire drill n.
iki veya daha fazla şeyin birleşiminden ortaya çıkan sonuç, ürün fruit of the union n.
erkek genital bölgesinde kızarıklıkla ortaya çıkan enfeksiyon gunge n.
dolaylı etki sonucu ortaya çıkan şey knock-on [uk] n.
alkol yoksunluğu veya aşırı tüketimi sonucu ortaya çıkan ve öldürücü olabilen aşırı korku horror n.
(özellikle suç soruşturması sırasında ortaya çıkan) bir dizi bağlantılı finansal işlem ve takas money trail n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı crotch-rot n.
Idioms
başlangıçta ortaya çıkan sorunlar teething problems n.
birden oluşan/ortaya çıkan güruh flash mob n.
birden oluşan/ortaya çıkan güruh flashmob n.
birden oluşan/ortaya çıkan güruh a flash mob n.
bir faaliyet/çaba sonucu ortaya çıkan ürünler/meyveler the fruits of (something) n.
bir faaliyet/çaba sonucu ortaya çıkan ürün/meyve the fruit of (something) n.
Trade/Economic
bir sektörde ulusal düzeyde toplu pazarlık sonucu ortaya çıkan ücret oranlarını ve diğer çalışma koşullarını kapsayan yazılı resmi anlaşmalar national agreement n.
belli koşulların gerçekleşmesi ile ortaya çıkan kar contingent profit n.
belediye hizmetleri dolayısıyla taşınmazların değerinde ortaya çıkan yükselmenin takdiri assessment for improvement n.
bilanço tarihinden sonra ortaya çıkan ve düzeltme gerektiren olaylar adjusting event after the balance sheet date n.
bilanço tarihinden sonra ortaya çıkan ve düzeltme gerektiren olaylar adjusting events after the balance sheet date n.
bilanço tarihinden sonra ortaya çıkan olaylar events occurring after the balance sheet date n.
bir değişkende zaman içinde bir dönemden diğerine ortaya çıkan değişmelerin giderilmesi detrend n.
bir gayrimenkulde masraf yapılmaksızın ortaya çıkan değer artışı unearned increment n.
cari dönemde ortaya çıkan yeniden değerleme artışları amount of revaluation increase in current period n.
gayrimenkul iyileştirilmeleri sonucunda ortaya çıkan kıymetin takdiri assessment for improvements n.
hükümet bütçesinde belli bir yılın uygulamasında ortaya çıkan açık veya fazla actual deficit n.
işyerinde diğer çalışanlar veya işverenler tarafından tekrarlanan saldırılar şeklinde ortaya çıkan psikolojik baskı mobbing n.
kredi notu iyi olmayan kişilerin birincil piyasa yerine faiz oranı diğerlerine göre daha yüksek bir imkandan ipotekli konut kredisi edinmesiyle ortaya çıkan kredi türü subprime n.
kredi notu iyi olmayan kişilerin birincil piyasa yerine faiz oranı diğerlerine göre daha yüksek bir imkandan ipotekli konut kredisi edinmesiyle ortaya çıkan kredi türü sub prime n.
masrafların düşülmesi sonrası ortaya çıkan bakiye marginal balance n.
ortaya çıkan denge resulting balance n.
tarifeler sonucu etkin olmayan kaynak kullanımı ile yurt içi üretimin artırılması ve tüketimde ortaya çıkan bozulmaların toplum açısından toplam maliyeti protection costs of a tariff n.
tüketici maliyetlerinin düşmesi ile ortaya çıkan tüketim artışı takeback effect n.
tüketici maliyetlerinin düşmesi ile ortaya çıkan tüketim artışı offsetting behavior n.
tüketici maliyetlerinin düşmesi ile ortaya çıkan tüketim artışı rebound effect n.
üretimde birlikte ortaya çıkan malların fiyatlandırılması multiple product pricing n.
ülkenin ticaret yapmakta olduğu göreceli mal fiyatlarında ortaya çıkan değişme terms-of-trade effect n.
üretim sürecinde kullanılması dolayısıyla sermaye araçlarında ortaya çıkan aşınma ve eskime depreciation n.
yeni ortaya çıkan açık incipient deficit n.
(şirketin satın alınması veya birleşmesi sonrası ortaya çıkan) hissedarlar savaşı proxy battle n.
(şirketin satın alınması veya birleşmesi sonrası ortaya çıkan) hissedarlar savaşı proxy fight n.
fayda-maliyet analizinde analizi yapılan program var iken ortaya çıkan sonuçlar ile program yokken ortaya çıkan sonuçların değerlendirilmesi ilkesi with-without principle n.
aniden ortaya çıkan şirketlerin birbiriyle kurumsal birleşme furyası/dalgası/çılgınlığı merger-mania n.
tüm yatırımlar için geçerli olmayıp belirli bir yatırımın belirli tahvilleri nedeniyle ortaya çıkan (yatırım riski) nonsystemic adj.
ölümden sonra ortaya çıkan posthumous adj.
Law
bir olayın meydana gelmesinden önceki bir tarihin konulmasıyla ortaya çıkan tarih hatası prochronism n.
bir olayın meydana gelmesinden sonraki bir tarihin konulmasıyla ortaya çıkan tarih hatası metachronism n.
hukuken rızası geçerli sayılmayan belli yaş altındaki kişilerle zorlama olmaksızın ilişki kurulması durumunda ortaya çıkan suç statutory rape n.
suçun işlenmesi neticesinde ortaya çıkan illegal ürün productum sceleris n.
yargılama veya karar sonrası ortaya çıkan haksızlığın giderilmesi relief from judgment or order n.
davalının ceza infaz kararı sonrası ortaya çıkan ve tahliyesini mümkün kılan bir duruma ilişkin yazı audita querela n.
(anglo-sakson hukukunda) hısmı katletme durumunda ortaya çıkan zararın tazminatı maegbote n.
(anglo-sakson hukukunda) hısmı katletme durumunda ortaya çıkan zararın tazminatı magbote n.
fikir alışverişiyle ortaya çıkan consultary adj.
Politics
dış devletlerin uzaktan dinlenmesi, ortaya çıkan bilgilerin işlenmesi ve analizi ile elde edilen istihbarat telint n.
1970'lerin sonunda dünya komünist hareketindeki bölünme sonucunda ortaya çıkan marksizm-leninizm'in revizyonizm karşıtı bir türü hoxhaism n.
19. yüzyılda ortaya çıkan ve filistin'de yahudi devleti kurmayı amaçlayan bir hareket zionist movement n.
marx'ın öğretilerinin lenin tarafından geliştirilmesi ile ortaya çıkan komünizm teorisi ve uygulaması marxism-leninism n.
1933'te ispanya'da ortaya çıkan faşist hareket falange n.
1990'larda ortaya çıkan bir feminist pank hareketi ve kültürü riot grrrl n.
(britanya'da) kökenini 1830'larda ortaya çıkan toriler'den alan sağ görüşlü ana parti conservative party n.
mısır'da ortaya çıkan islami bir terör örgütü islamic group n.
ekvador'da ortaya çıkan bir terör örgütü sol rojo n.
ekvador'da ortaya çıkan bir terör örgütü puka inti n.
abd'nin iki ana partisinden biri olup erken 19. yüzyılda ortaya çıkan ve günümüzde sosyal reformcu ve enternasyonalist politikalarla ilişkilendirilen partiye ait veya ilişkin democratic adj.
Industry
metal kesme veya şekillendirme sonucu ortaya çıkan ince çıkıntı veya pürüzlü alan burr n.
Technical
çeliği işlerken ortaya çıkan renk tonu tempering color n.
daha sonradan ortaya çıkan etki after-effect n.
metalin kesilmesi sırasında ortaya çıkan metal tozu scissel n.
demir döküm sırasında ortaya çıkan katışıklı grafit cürufu keesh n.
bir cihazın çalışmaya başlaması veya düzensiz bir şekilde hareket etmesi ile, hareketli aksamlarının arasındaki boşluk veya gevşeklik kaynaklı ortaya çıkan gıcırtılı ses veya sarsıntı lash n.
dövülme veya işlenme sırasında ortaya çıkan izlere benzeyen çentik veya çöküntü malleation n.
(harf veya harfin bir bölümünü ifade eden sinyal lambasının aniden açılması ile ortaya çıkan) ani ışık parlaması dot n.
şapta yan ürün olarak ortaya çıkan sarı renkli demir silikat slam n.
mikrografiler ile ortaya çıkan micrographic adj.
mikrografi alınırken ortaya çıkan micrographic adj.
Computer
ortaya çıkan biçem resulting style n.
sona erdirildikten sonra yeniden ortaya çıkan görev zombie object n.
uzun ve karmaşık yazılımların anlaşılmasında ortaya çıkan bir sorun yo-yo problem n.
Mechanic
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermic weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç heat weight n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç thermodynamic function n.
ısının mekanik eşdeğerinin ısı sabiti ile çarpılıp mutlak sıcaklığa bölünmesiyle ortaya çıkan sonuç entropy n.
Textile
tekstil işlemi sırasında atık olarak ortaya çıkan kısa ve hafif iplik flying n.
Architecture
16. yüzyılın sonunda ispanya'da abartılı rönesans süslemelerine tepki olarak ortaya çıkan bir mimari ve mobilya tarzı desornamentado style n.
roma tiyatrolarında kaveanın merdivenlerle bölünmesiyle ortaya çıkan kama şeklinde oturma sırası cuneus n.
20. yüzyılın ilk yıllarında abd'de ortaya çıkan, düz hatları ve kare parçaları ile dikkat çeken, düz, koyu renkli ve ağır bir mobilya tarzına ait veya ilişkin mission adj.
bizans imparatorluğu'nda ortaya çıkan mimari tarza ait veya ilgili byzantian adj.
17. ve 18. yüzyıl fransası'nın eyaletlerinde ortaya çıkan mobilya ve süsleme tarzına ait veya ilişkin french provincial adj.
17. ve 18. yüzyıl fransası'nın eyaletlerinde ortaya çıkan mobilya ve süsleme tarzına benzer french provincial adj.
Lighting
oksihidrojen alevindeki bazı maddelerin akkorlaşması sonucu ortaya çıkan ışık oxyhydrogen light n.
Transportation
denizde meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan gemi veya yük kaybı average n.
Aeronautic
uçakla seyahat ederken zaman dilimlerinin geçilmesi halinde ortaya çıkan ve vücudun gece gündüz ritminin bozulmasına yol açan bir fiziksel rahatsızlık jetlag n.
kanat kaldırma kuvveti azaldığında ortaya çıkan kanat açısı stall angle n.
kanat kaldırma kuvveti azaldığında ortaya çıkan kanat açısı stalling angle n.
Mining
çinko sublimasyonu sırasında ortaya çıkan çinko oksit cadmia n.
kömür çıkarırken ortaya çıkan ince taneli kömür ve toz makings n.
kalay cevherinin işlenmesi sırasında ortaya çıkan kil veya maden atıkları loob n.
mineralin ısı uygulanmasıyla ortaya çıkan özellikleri pyrognostics n.
Medical
ayak parmaklarının yukarıya yönelip, kişinin topuğu üzerinde yürümesi şeklinde ortaya çıkan ortopedik bozukluk talipes calcaneus n.
laboratuvar ortamında döllenme ya da diğer üreme teknolojileriyle ortaya çıkan, genellikle düşük hcg ve implantasyon öncesi düşük yapma ile karakterize gebelik chemical pregnancy n.
özellikle işitme sinirinde ruhsal açıdan sağlıklı olmayan değişime bağlı olarak sinir sisteminin bazı bölümlerinde ortaya çıkan bir tür sağırlık nervous deafness n.
aniden ortaya çıkan hastalık fulminant n.
anne kanı ile fetal kan arasında rh uyuşmazlığı nedeniyle yeni doğan çocukta ortaya çıkan patolojik durum erythroblastosis fetalis n.
apoptosis sonrasında ortaya çıkan kalıntılar (içinde organel ya da kromozom parçaları bulunur) blebs n.
ara sıra ortaya çıkan bir rahatsızlık occasional annoyance n.
bir hastalık sonrasında ortaya çıkan patolojik değişimler sequela n.
geç ortaya çıkan tip 1 otoimmün poliglandüler yetersizlik late presented autoimmune polyglandular syndrome type n.
insan beyninin oluşumu ve gelişimi esnasında ortaya çıkan geçici kısım neuromere n.
kortikosteroid hormonların aşırı salgılanmasıyla ortaya çıkan rahatsızlık cushing's syndrome n.
kortikosteroid hormonların aşırı salgılanmasıyla ortaya çıkan rahatsızlık hyperadrenocorticism n.
müller kanallarının gelişimsel bozukluğu sonrası ortaya çıkan utero-vajinal atrezi ile karakterize bir hastalık mayer-rokitansky-küstner-hauser syndrome n.
müller kanallarının gelişimsel bozukluğu sonrası ortaya çıkan utero-vajinal atrezi ile karakterize bir hastalık mullerian agenesis n.
simvastatin nedeniyle ortaya çıkan disfoni simvastatin-induced dysphonia n.
subakut olarak ortaya çıkan ileri kognitif yıkım subacute severe cognitive deterioration n.
tedavi ile ortaya çıkan yan etkiler treatment-emergent adverse events n.
uzun süre hastanede tedavi görülmesi sonrası ortaya çıkan psikolojik rahatsızlık (genellikle çocuklarda görülür) hospitalism n.
yanlış tıbbi uygulama/hekim hatası sonucu ortaya çıkan hastalık iatrogenesis n.
yanlış tıbbi uygulama/hekim hatası sonucu ortaya çıkan hastalık iatrogenic artifact n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı jock itch n.
(bir ilacın kesilmesi halinde ortaya çıkan) yoksunluk etkisi rebound effect n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı tinea cruris n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı ringworm of the groin n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı gym itch n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı dhobie itch n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı eczema marginatum n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı crotch rot n.
(mantar enfeksiyonu nedeni ile ortaya çıkan) kasık kaşıntısı crotch itch n.
hastalık sonucu ortaya çıkan durum sequelae n.
melaninin parçalanması ile ortaya çıkan ve cilde sarı rengini veren bir pigment melanoid n.
bazı cilt sorunlarında ortaya çıkan şeffaf bir madde hyalin n.
bazı cilt sorunlarında ortaya çıkan şeffaf bir madde hyaline n.
hızlı dönen vücudun aniden durması sonucu ortaya çıkan nistagmus post-rotational nystagmus n.
havalı matkap kullananlarda parmak uçlarında uyuşma ve morarma ile ortaya çıkan bir hastalık dead fingers n.
belirli bir hastalık sonucu ortaya çıkan hipertansiyon secondary hypertension n.
hastalık sonrası ortaya çıkan patolojik değişimler sequel n.
miyokard enfarktüsü ile ilişkili ortaya çıkan bozukluk shock n.
çocuk yaşta ortaya çıkan child-onset adj.
gündüz ortaya çıkan diurnal adj.
erişkin yaşta ortaya çıkan adult-onset adj.
yüzde simetrik şekilde ortaya çıkan symmetrically localized on the face adj.
hastalıkta bazen ortaya çıkan (belirti) assident adj.
ince damarların tıkanması veya sıkışmasıyla ortaya çıkan veno-occlusive adj.
(hekim tedavisi sonucu) kazara ortaya çıkan iatrogenic adj.
istenmeden ortaya çıkan iatrogenic adj.
doğum sırasında (genellikle anneyle ilgili olarak) ortaya çıkan intrapartum adj.
yaralanmanın üzerinden zaman geçtikten sonra ortaya çıkan secondary adj.
hastalık veya hasar sonrası ortaya çıkan sequential adj.
(normal uzunluktaki bir gebelikte) beklenenden önce ortaya çıkan preterm adj.
Anatomy
omuriliğin her iki tarafında ortaya çıkan 31 çift sinirden biri nervus spinalis n.
iç kulağın gelişiminde ortaya çıkan kese biçiminde oluşum otic vesicle n.
göğüs ve bel bölgelerinde ortaya çıkan thoracicolumbar adj.
göğüs ve bel bölgelerinde ortaya çıkan thoracolumbar adj.
bulbusta ortaya çıkan oblongatal adj.
medülla oblongata'da ortaya çıkan oblongatal adj.
Psychology
bireyde yaygın olarak ortaya çıkan kişilik özellikleri character type n.
bazı zihinsel bozukluklarda ortaya çıkan, dünyanın, kişinin zihninin, bedeninin veya benliğinin olmadığı sanrısı nihilism n.
bazı zihinsel bozukluklarda ortaya çıkan, dünyanın, kişinin zihninin, bedeninin veya benliğinin olmadığı sanrısı nihilistic delusion n.
çoklu kişilik bozukluğunda ortaya çıkan farklı kişilik alter n.
muhakeme sürecinde ortaya çıkan hataların kökeninde bulunan hususlar dyslogy n.
dissosiyatif bozukluk tarafından ortaya çıkan dissociative adj.
Physiology
katabolik süreç sonucu ortaya çıkan madde katastate n.
burundaki koku alma reseptörleri gaz halindeki belirli kimyasallarla uyarıldığında ortaya çıkan his olfactory sensation n.
(hareket veya faaliyet) vurma sonucu ortaya çıkan ideomotor adj.
(hareket veya faaliyet) çarpma etkisi ile ortaya çıkan ideomotor adj.
Pathology
enfarktüs ya da iltihap durumunda ortaya çıkan beyin yumuşaması red softening n.
sebebi kesin bilinemeyen, zührevi enfeksiyon sonucu olarak ortaya çıkan üretra inflamasyonu nonspecific urethritis n.
kornea üzerinde ortaya çıkan beyazımsı leke nebula n.
böbreğin normal vazopressin seviyelerine yanıt verememesi nedeniyle ortaya çıkan şekersiz diyabet nephrogenic diabetes insipidus n.
nöroepitelyumda ortaya çıkan kötü huylu tümör neuroepithelioma n.
güneşe veya aşırı sıcağa maruz kalma nedeniyle ortaya çıkan halsizlik thermic fever n.
güneşe veya aşırı sıcağa maruz kalma nedeniyle ortaya çıkan halsizlik insolation n.
güneşe veya aşırı sıcağa maruz kalma nedeniyle ortaya çıkan halsizlik siriasis n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon type I allergic reaction n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon immediate allergy n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon atopic allergy n.
bir şeye karşı hassas olan kimsede teması takiben dakikalar içinde ortaya çıkan alerjik reaksiyon atopy n.
çoğunlukla genç kadınlarda gıda veya ilaçlara alerji sonucu ortaya çıkan ödem angioedema n.
çoğunlukla genç kadınlarda gıda veya ilaçlara alerji sonucu ortaya çıkan ödem quincke's edema n.
çoğunlukla genç kadınlarda gıda veya ilaçlara alerji sonucu ortaya çıkan ödem periodic edema n.
çoğunlukla genç kadınlarda gıda veya ilaçlara alerji sonucu ortaya çıkan ödem giant hives n.
çoğunlukla genç kadınlarda gıda veya ilaçlara alerji sonucu ortaya çıkan ödem atrophedema n.
tek bir bölgede ortaya çıkan egzamanın vücudun tamamına yayılması autoeczematization n.
ağız mukozasında hastalık semptomu olarak ortaya çıkan döküntüler enanthem n.
ağız mukozasında hastalık semptomu olarak ortaya çıkan döküntüler enanthema n.
endometriyumun rahim dışında gelişmesiyle ortaya çıkan ağrılı hastalık endometriosis n.
kanlı idrarın ayrışmasıyla ortaya çıkan kan zehirlenmesi urosepsis n.
iştah kaybı, şişkinlik, kilo kaybı, kas ağrısı ve steatore şeklinde ortaya çıkan, çölyak hastalığı, spru ve kistik fibroz ile ilişkilendirilen bir sendrom malabsorption syndrome n.
atlarda belirli aralıklarla gelen ateş, depresyon, halsizlik, ödem ve kansızlık şeklinde ortaya çıkan bir hastalık malarial fever n.
beyin ve karaciğerde bakır birikmesi sonucu ortaya çıkan ve nadir görülen bir kalıtsal hastalık wilsons disease n.
bazen viral bir hastalıktan sonra ortaya çıkan kas ağrısı, aşırı yorgunluk ve halsizlik ile karakterize bir hastalık myalgic encephalopathy n.
(kolerada istifra veya bağırsak boşaltımı sonucu ortaya çıkan) pirinç suyuna benzer sıvı rice-water discharge n.
(beyin zarının hücresel infiltrasyonu sonucu ortaya çıkan) serebral menenjit choriomeningitis n.
yeni doğan bebeklerin doğum kanalında enfekte olması sebebiyle gözlerde ortaya çıkan akut inflamasyon ophthalmia neonatorum n.
tiroid bezinin yeterince çalışmaması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlık congenital myxedema n.
belirgin semptomları olmayıp hafif durumlarda ortaya çıkan hastalık insidious disease n.
hipofiz bezi tümörünün aşırı acth hormonu salgılamasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlık cushing disease n.
aşırı miktarda kortizola maruz kalma sonucu ortaya çıkan bir grup semptom cushing syndrome n.
hipofiz bezi tümörünün aşırı acth hormonu salgılamasıyla ortaya çıkan bir rahatsızlık cushing's disease n.
aralıklarla ortaya çıkan hastalık intermittent [dated] n.
rahim duvarında ortaya çıkan iyi huylu tümör fibroid n.
ince silis tozunun uzun süreli solunması sonucu ortaya çıkan bir hastalık pneumonoultramicroscopicsilicovolcanoconiosis n.
ince silis tozunun uzun süreli solunması sonucu ortaya çıkan bir hastalık pneumonoultramicroscopicsilicovolcanokoniosis. n.
çocuklarda görülen ve gece ortaya çıkan bir tür üst solunum yolu tıkanıklığı stridulous laryngitis n.
ilk defa ve birdenbire ortaya çıkan primary adj.
Pharmaceutics
asetil klorür, asetik anhidrit veya sıradan tannik asidin etkileşimiyle ortaya çıkan, gri ve sarımsı toz şeklinde bir bileşik tannigen n.
Dermatology
özellikle kol ve uyluklardaki yağbezlerinin açıklıklarında sert konik çıkıntılar şeklinde ortaya çıkan keratoz keratosis pilaris n.
(alerjik reaksiyon sonucu ortaya çıkan) cilt döküntüsü id n.
Parasitology
mısır yeşil kurdu dışındaki çeşitli geceleri ortaya çıkan güve larvalarına verilen ad bollworm n.
Veterinary
deride kesecikler şeklinde ortaya çıkan, ineklerde görülen bulaşıcı ve virütik bir hastalık kinepox n.
Math
çizgi ya da yüzeyin sabit eksen etrafında döndürülmesiyle ortaya çıkan alanı veya hacmi ölçme işlemi centrobaric method n.
iki boyutlu sistemlerde ortaya çıkan bir çeker türü strange attractor n.
Geometry
paralelkenarın köşesinden daha küçük bir paralelkenar çıkarılması ile ortaya çıkan geometrik şekil complement of a parallelogram n.
Logic
eylemlerde ortaya çıkan argümanları yöneten ilkeler practical reason n.
eylemlerde ortaya çıkan argümanları yöneten ilkeler practical reasoning n.
Physics
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün daughter isotope n.
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün daughter nuclide n.
bir radyonüklidin radyoaktif bozunması sonucu ortaya çıkan ürün daughter product n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon k particle n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon kappa-meson n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon kaon n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan kararsız mezon k-meson n.
yüksek enerjili parçacık çarpışması sonucu ortaya çıkan biri nötr biri pozitif yüklü iki mezondan her biri d meson n.
örgü noktası başına birden fazla atom düşen kristal örgüsü şeklindeki yapılarda ortaya çıkan ve ışık tarafından kolayca uyarılabilen bir fonon optical phonon n.
elementin radyoaktif bozunmasından ortaya çıkan atomik türler daughter n.
(kuantum mekaniğinde) parite işleminin öz değeri olarak ortaya çıkan faz faktörü intrinsic parity n.
sese bağlı olarak ortaya çıkan audiogenic adj.
Chemistry
kimyasal işlem sonucu ortaya çıkan madde chemical n.
naftalinin solunması ya da yutulması sonucu ortaya çıkan toksik durum naphthalene poisoning n.
bazı madenlere nitrik asit eklenmesiyle ortaya çıkan renksiz ve suda az eriyen bir gaz nitric oxide n.
bazı madenlere nitrik asit eklenmesiyle ortaya çıkan renksiz ve suda az eriyen bir gaz nitrogen monoxide n.
sıradan borik asit ısıtılarak oluşturulan ve özellikle tuz formunda ortaya çıkan bir dibazik asit tetraboric acid n.
alkalin ortamda optimal olarak bulunan ve özellikle kemikte yüksek konsantrasyonlarda ortaya çıkan fosfatazlar alkaline phosphatase n.
elementin iki veya daha fazla fiziksel halde var olması durumunda ortaya çıkan çeşitli haller allotropic state n.
kalay tuzu aşırı alkaliyle işlendiğinde solüsyonda ortaya çıkan tuz bell-metal ore n.
amonyum tiyosiyanatın ısıtılması ile elde edilen veya melaminin yan ürünü olarak ortaya çıkan amorf bir bileşik melam n.
nükleoproteinlerin parçalanması sonucu ortaya çıkan beyaz veya renksiz kristalli bir bileşik hypoxanthine n.
ebeveyn elementteki fosfor-sülfür bağının türevde fosfor-oksijen bağı ile değişmesi sonucu ortaya çıkan organik bileşik oxon n.
kimyasalı yoğun ışık parlaması ile ayrıştırıp geçici olarak ortaya çıkan molekül parçalarını spektroskopik olarak gözlemleme flash photolysis n.
Biology
embriyonik hücreden meydana gelerek ortaya çıkan sinir hücresi neuroblast n.
büyüme halkasının dış sınırında nispeten sürekli bir tabaka olarak ortaya çıkan parankima dokusu terminal parenchyma n.
çekirdeğin dörde bölünmesiyle ortaya çıkan mitotik şekil tetraster n.
deneylerde doğal olarak değil, deney düzeneği veya deney prosedürü nedeniyle ortaya çıkan olaylar experimental artifact n.
dna veya rna'nın şeker bileşenine bağlı olarak ortaya çıkan nitrojen içeren pürin veya pirimidin base n.
makro mutasyon sonucu ortaya çıkan canlı macromutant n.
döllenmiş bir yumurtadan ortaya çıkan hücreler blastomere n.
metabolik faaliyetler sonucu ortaya çıkan ürün mesostate n.
bazı filamentöz mantarların parçalanmasıyla ortaya çıkan ince duvarlı bir spor oidium n.
organizmaların bozunması ile ortaya çıkan organik döküntü detritus n.
organizmaların bozunması ile ortaya çıkan organik döküntü detritus n.
küre şeklindeki küçük bakteri grubu dörde bölündüğünde ortaya çıkan şekil sarcina form n.
tekrarlanan nükleer bölünme sonucu ortaya çıkan çok çekirdekli protoplazma kütlesi coenocyte n.
bulunduğu yerde ortaya çıkan (plankton) autogenetic adj.
makro mutasyon sonucu ortaya çıkan macromutant adj.
Biochemistry
otoliz sonucu ortaya çıkan maddeler autolysate n.
otoliz sonucu ortaya çıkan maddeler autolyzate n.
indikanın ayrışması veya oksitlenmesiyle ortaya çıkan, idrarda görülebilen kırmızı bir madde urrhodin n.
fotodinamik terapiyle kanser tedavisinde kullanılan, hemoglobinin asitle tedavi edilmesiyle ortaya çıkan bir porfirin hematoporphyrin n.
albüminli maddenin gastrik ve pankreatik sindirimi sonucu ortaya çıkan bir ürün hemipeptone n.
kas plazmasının pıhtılaşmasından sonra ortaya çıkan ince, sulu sıvı muscle serum n.
serbest radikallerin yağları okside etmesi sonucu ortaya çıkan bir kolesterol türü oxidized ldl cholesterol n.
kan serumundaki albümin ile ortaya çıkan bir globulin karışımı serum globulin n.
albümin ile ortaya çıkan bir globulin serum globulin n.
Marine Biology
bazı hidroidlerin üzerinde ortaya çıkan kapsül teleophore n.
bazı hidroidlerin üzerinde ortaya çıkan kapsül gonotheca n.
bazı hidroidlerin üzerinde ortaya çıkan kapsül gonangium n.
iki farklı türün çifleşmesi sonucu ortaya çıkan tür hybrid n.
Astronomy
güneş batımında ortaya çıkan acronychal adj.
güneş batımında ortaya çıkan acronycal adj.
güneş batımında ortaya çıkan acronical adj.
güneş batımında ortaya çıkan acronic adj.
güneş batımında ortaya çıkan acronyctous adj.
gün batımında ortaya çıkan acronyc adj.
Zoology
karadaki çukurlarda ve bodur ormanlarda yaşayan, geceleri ortaya çıkan bir kurbağa northern casque-headed frog (pternohyla fodiens) n.
karadaki çukurlarda ve bodur ormanlarda yaşayan, geceleri ortaya çıkan bir kurbağa lowland burrowing treefrog n.
afrika'ya özgü, genellikle ağaçta yalnız yaşayan ve gece ortaya çıkan bir yaban faresi tree coney n.
geceleri ortaya çıkan güve türünün larvası cabbage looper n.
siyam ile birman kedisinin melezleştirilmesi ile ortaya çıkan evcil kedi ırkı tonkinese n.
abd'nin batısındaki kayalık ve dağlık yamaçlarda yaşayan, gündüzleri ortaya çıkan gri kahverengi bir kemirgen american pika (ochotona princeps) n.
ilk olarak man adası'nda ortaya çıkan kuyruksuz bir kedi ırkı manx n.
Botanic
tohumun çimlenmesinde ortaya çıkan ilk filiz acrospire n.
mandalina ile greyfurt ağacının çaprazlanmasıyla ortaya çıkan bir melez ağaç tangelo n.
mandalina ile greyfurt ağacının çaprazlanmasıyla ortaya çıkan bir melez ağaç tangelo tree n.
pas mantarının yaşam döngüsünün son aşamasında ortaya çıkan klamidospor teliospore n.
ilkbaharın başı veya sonbaharın sonu gibi ortaya çıkan yenebilir çayır mantarı winter mushroom n.
bir mantardan kaynaklanan, meyveler üzerinde beyaz püstüller halinde ortaya çıkan bir üzüm hastalığı white rot n.
genellikle mantar kaynaklı ortaya çıkan, yapraklarda, saplarda veya meyvelerde küçük beneklerin çıkmasına neden olan bir bitki hastalığı measles n.
mantar, virüs enfeksiyonu veya beslenme yetersizliği sonucu ortaya çıkan bir bitki hastalığı rosette n.
çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bitki hastalığı semptomu rosette n.
mantar, virüs enfeksiyonu veya beslenme yetersizliği sonucu ortaya çıkan bir bitki hastalığı rosette disease n.
çeşitli nedenlerle ortaya çıkan bitki hastalığı semptomu rosette disease n.
doğal biçimi amorf olan çiçekte anomali olarak ortaya çıkan düzenli yapı epanody n.
yapraklarda beyaz öbekler oluşması ve bazı bölümlerin orantısızlaşması şeklinde ortaya çıkan anormal durum silvertop palmetto n.
Agriculture
arazinin işgali sonucu ortaya çıkan predial adj.
Breeding
yanlışlıkla ortaya çıkan melez bastard n.
Fishery
balina yağının çıkarılması sonucu ortaya çıkan atık gurry n.
Social Sciences
yöneticilik gibi pozisyonların erkeklerle bağdaştırılması sonucu ortaya çıkan yanlılığa dikkat çekmek için kullanılan bir tabir think manager-think male n.
colorado, utah, new mexico ve arizona'da ortaya çıkan bir kızılderili kültürünün bir üyesi ancestral puebloan n.
colorado, utah, new mexico ve arizona'da ortaya çıkan bir kızılderili kültürüne ait veya ilgili ancestral puebloan adj.
Literature
20 yüzyılın sonunda ortaya çıkan bir avangart şiir akımı flarf poetry n.
1950'lerde ortaya çıkan bir grup ingiliz yazardan oluşan ve sosyal konuları protesto eden bir grup angry young man n.
ispanya'da ortaya çıkan hicivsel kurgu türüne ait veya ilgili picaresque adj.
19. yüzyılın ikinci yarısında fransız şiirinde ortaya çıkan parnasizm akımına ait parnassian adj.
19. yüzyılın ikinci yarısında fransız şiirinde ortaya çıkan parnasizm akımı ile ilişkili parnassian adj.
Linguistics
normal kromozom çiftlerinin bulunmamasından ötürü ortaya çıkan bir genetik bozukluk nullisomic n.
ağız kapalıyken gırtlaktan gelen sesle ortaya çıkan bir yumuşak ünsüz harf voiced stop n.
retrofleks artikülasyon sonucu ortaya çıkan ses retroflection n.
retrofleks artikülasyon sonucu ortaya çıkan ses retroflexion n.
birçok farklı dilde ortaya çıkan edebi form cosmopolite n.
dilin yapısında zaman içinde ortaya çıkan değişiklikler drift n.
(ses, harf) yazımda yer almadığı halde okunuşta ortaya çıkan intrusive adj.
History
fransız devrimi sırasında ortaya çıkan korku krallığı terror n.
(19 mayıs 1780'de) kanada'nın new england bölgesinde açıklanamayan sebepten ortaya çıkan yoğun karanlık the dark day n.
horozun mısır tanelerini yerken ortaya çıkan harflerin aldığı şekille bakılan bir fal alectoromancy n.
horozun mısır tanelerini yerken ortaya çıkan harflerin aldığı şekille bakılan bir fal alectryomancy n.
14. yüzyılın sonlarına doğru ingiltere'de ortaya çıkan dini ve siyasi hareket lollardy n.
(sihizm'de) 17. yüzyılda ortaya çıkan ve günümüzde de sihler arasında önemli bir fikir ayrılığı olmayı sürdüren militan bir teokrasi khalsa n.
mısır irfaniyesi ve hristiyanlığın bir araya gelmesi ile ortaya çıkan bir hareket valentinianism n.
haçlı seferleri sırasında ortaya çıkan, hristiyanların mağribiler üzerindeki zaferini simgeleyen bir savaş dansı morisco n.
haçlı seferleri sırasında ortaya çıkan, hristiyanların mağribiler üzerindeki zaferini simgeleyen bir savaş dansı morisca n.
15. yüzyıl italyası'nda ortaya çıkan ve yoksul kimselere düşük faizle borç para veren tefeci kuruluşları mount of piety n.
18. yüzyılda ortaya çıkan bir rus mezhebine mensup kimse dukhobors n.
18. yüzyılda ortaya çıkan bir rus mezhebine mensup kimse dukhobor n.
iskenderiye'de ortaya çıkan, hazreti isa'nın vücudunun bozulmaz olduğunu savunan antik bir mezhep incorruptible n.
Archaeology
m.ö. 2500-1100 arasında yunanistan'da ortaya çıkan bir tunç çağı kültürü helladic civilisation n.
m.ö. 2500-1100 arasında yunanistan'da ortaya çıkan bir tunç çağı kültürü helladic civilization n.
m.ö. 2500-1100 arasında yunanistan'da ortaya çıkan bir tunç çağı kültürü helladic culture n.
Religious
18. yüzyılın ikinci yarısında doğu avrupa'da ortaya çıkan, kalbin temizliğine inanan ve dini kurallara bağlı bir ortodoks yahudi mezhebi chasidim n.
18. yüzyılın ikinci yarısında doğu avrupa'da ortaya çıkan ve kalbin temizliğine inanan ve dini kurallara bağlı bir ortodoks yahudi mezhebi chasidism n.
18. yüzyılın ikinci yarısında doğu avrupa'da ortaya çıkan ve kalbin temizliğine inanan ve dini kurallara bağlı bir ortodoks yahudi mezhebi chassidim n.
18. yüzyılın ikinci yarısında doğu avrupa'da ortaya çıkan ve kalbin temizliğine inanan ve dini kurallara bağlı bir ortodoks yahudi mezhebi hassidim n.
18. yüzyılın ikinci yarısında doğu avrupa'da ortaya çıkan ve kalbin temizliğine inanan ve dini kurallara bağlı bir ortodoks yahudi mezhebi chassidism n.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı themistian n.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoete n.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoite n.
milattan sonra 4. yüzyılda ortaya çıkan, tanrı'nın her şeyi bilme yeteneğinin yalnızca şimdiki zamanla kısıtlı olduğunu düşünen aryan tarikatı agnoetae n.
bir yerde ortadan kaybolup başka yerde ortaya çıkan nesneler asport n.
fransa'da ortaya çıkan bir hristiyan mezhebinin üyeleri vaudois n.
ürdün'de ortaya çıkan ve ırak'ta günümüze kadar gelen, vaftizci yahya'nın mesih olduğuna inan küçük gnostik bir mezhebe üye kimse mandaean n.
ürdün'de ortaya çıkan ve ırak'ta günümüze kadar gelen, vaftizci yahya'nın mesih olduğuna inanan küçük gnostik bir mezhebe üye kimse mandean n.
1722^de moravya'da ortaya çıkan bir protestan kilisesi moravian church n.
ingiltere'de ortaya çıkan, tanrı ile bireyler arasındaki dini makamları reddeden bir dinsel hareket independency n.
Philosophy
thomas aquinas'ın öğretilerinden hareketle ortaya çıkan neo-skolastik felsefe neo-thomism n.
(kant felsefesinde) akılda ortaya çıkan ideal bilgiyi oluşturan regulative adj.
Environment
daha önceden var olduğu bilinmeyen bir yerde ortaya çıkan canlı immigrant n.
yeni ortaya çıkan kirleticiler emergent pollutants n.
yün yıkanırken ortaya çıkan sabunsu atık su suds n.
Geography
kırsal kesimden ortaya çıkan nonurban adj.
Geology
sönmüş volkanın ağzını kapatan ve çevresindeki kayaların aşınmasıyla ortaya çıkan katı lav bloğu neck n.
asiküler kristallerde ortaya çıkan bir bizmut, kurşun ve bakır sülfürü needle ore n.
(şist ve gnays gibi yapraklı metamorfik kayaçlarda ortaya çıkan) büyük göz şekilli mineral augen n.
kuzey avrupa'da sondan bir önceki pleistosen dönemde ortaya çıkan tortular saale glaciation n.
kayaların aşınmasıyla ortaya çıkan mavimsi gri bir küre blueberry n.
ilk jeolojik ufuk dışındaki bir yerde yeniden ortaya çıkan recurrent adj.
tek bir oluşum süreci sonucu ortaya çıkan (sıradağ) monogenetic adj.
kayaların parçalanması ve parçacıkların katmanlar halinde birikmesiyle ortaya çıkan descensional adj.
(kireç taşı, volkan birikintisi) çoklu şekilde ortaya çıkan polygene adj.
(kireç taşı, volkan birikintisi) çoklu şekilde ortaya çıkan polygenetic adj.
(kireç taşı, volkan birikintisi) çoklu şekilde ortaya çıkan polygenic adj.
Military
iki askeri araç aynı hedefe yönlendirildiğinde ortaya çıkan uyuşmazlık time over target conflict n.
merminin hedefe başarılı olarak çarptıktan sonra zırh malzemesi sünek ise ortaya çıkan çiçek gibi açılmış görüntü petalling n.
savaş nedeniyle ortaya çıkan gereksinimleri karşılamak amacıyla bir şehir veya topluluktan toplanan para war chest n.
belirli bir bölgede muharebelerin kritik oranda şiddetlenmesiyle ortaya çıkan ve ulusal ve müttefik komutanlar tarafından özel ve derhal müdahale gerektiren beklenmedik durum emergency in war n.
nükleer silahın ani infilak anında ortaya çıkan merkezi parçalanma noktası zero point n.
Hunting
patlama anında ortaya çıkan gazın belirli yönlere yöneltilmesini sağlayan çerçeve yapısı gas ring n.
Sport
tayland'da ortaya çıkan bir dövüş sporu muay thai n.
sportif yarışmada rakibin yaptığı hata sonucu ortaya çıkan sayı alma fırsatı opening n.
Art
1950'lerde fransa'da ortaya çıkan ve tuval üzerine rastgele yapılan el izi, leke ve karalamalarla nitelenen bir resim sanatı tachism n.
1950'lerde fransa'da ortaya çıkan ve tuval üzerine rastgele yapılan el izi, leke ve karalamalarla nitelenen bir resim sanatı tachisme n.
1925-1940 arasında ortaya çıkan bir dekoratif ve mimari akım art deco n.
1925-1940 arasında ortaya çıkan bir dekoratif ve mimari akım deco n.
1960'ların sonlarında italya'da ortaya çıkan bir minimalist sanat akımı arte povera n.
ingiltere'de ortaya çıkan kübizm ve fütürizmden etkilenen kısa ömürlü bir sanat ve edebiyat akımı vorticism n.
savaş sonrası dönemde japonya'da ortaya çıkan çağdaş bir dışavurumcu dans stili buto n.
amerika'da ortaya çıkan bir sanat hareketi synchronism n.
gauguin ve nabiler öncülüğünde ortaya çıkan bir sembolizm türü synthetism n.
bizans imparatorluğu'nda ortaya çıkan çok renkli ve stilize dini sanat tarzıyla ilgili byzantian adj.
bizans imparatorluğu'nda ortaya çıkan çok renkli ve stilize dini sanat tarzına ait byzantian adj.
bizans imparatorluğu'nda ortaya çıkan çok renkli ve stilize dini sanat tarzıyla ilgili byzantine adj.
bizans imparatorluğu'nda ortaya çıkan çok renkli ve stilize dini sanat tarzına ait byzantine adj.
Music
1940’tan sonra ortaya çıkan bir caz türü neo jazz n.
1941 sonrası ortaya çıkan caz tarzları new jazz n.
new orleans’ta 1914’te ortaya çıkan geleneksel caz new orleans jazz n.
batı popüler müziğinde punk rocktan esinlenerek ortaya çıkan bir müzik akımı new wave n.
güney teksas'ta ortaya çıkan müzik türü tejano n.
80'lerde ortaya çıkan bir heavy metal müzik türü thrash n.
seksenlerin başında ortaya çıkan sert bir metal müzik türü thrash metal n.
ses tellerinin çok az bir şekilde birleşmesiyle ortaya çıkan ses falsetto n.
1980'lerin sonunda ingiltere'de ortaya çıkan bir rock müzik türü shoegazing n.
1980'lerin sonunda ingiltere'de ortaya çıkan bir rock müzik türü shoegaze n.
1970'lerde ortaya çıkan bir rock müzik tarzı art rock n.
1970'lerde ortaya çıkan bir rock müzik tarzı progressive rock n.
britanya'da 90'lı yıllarda ortaya çıkan bir tür elektronik dans müziği uk garage n.
1970'lerde almanya'da ortaya çıkan bir rock müzik türü kraut rock n.
16. yüzyılda italya'da ortaya çıkan bir şarkı türü villanella n.
1960'larda liverpool'da ortaya çıkan beatles gibi grupların yaptığı pop müzik mersey beat n.
1960'larda liverpool'da ortaya çıkan beatles gibi gruplara özgü olan pop müziğin etkili olduğu dönem mersey beat n.
san francisco körfez bölgesi’nde ortaya çıkan bir hip-hop müzik tarzı hyphy n.
soul müziğin zirve yaptığı dönemin ardından ortaya çıkan bir müzik türü retro-soul n.
ses uyumu sonucu ortaya çıkan işitsel bütünlük rhythm n.
1990'larda abd'de ortaya çıkan bir feminist pank müziği riot grrrl n.
mississippi deltası'nda ortaya çıkan bir blues türü delta blues n.
sekiz diyatonik derece aralıklı iki nota çalındığında ortaya çıkan ahenk octave n.
1950'lerde ortaya çıkan bir popüler müzik türü rock 'n' roll n.
1950'lerde ortaya çıkan bir popüler müzik türü rock-and-roll n.
teksas ve meksika sınırında ortaya çıkan popüler bir dans müziği tarzı conjunto n.
bahama adaları'nda ortaya çıkan kalipso müziği goombay n.
18. yüzyılda fransa'da ortaya çıkan hareketli bir dans cotilion n.
1980'li yılların başında ortaya çıkan punk ve country karışımı bir müzik tarzı cowpunk n.
17. yüzyılda fransa'da ortaya çıkan bir dans courante n.
17 ve 18. yüzyıllarda italya'da ortaya çıkan canlı bir dans courante n.
17. yüzyılda fransa'da ortaya çıkan bir dans coranto n.
17 ve 18. yüzyıllarda italya'da ortaya çıkan canlı bir dans coranto n.
17. yüzyılda fransa'da ortaya çıkan bir dans corrente n.
17 ve 18. yüzyıllarda italya'da ortaya çıkan canlı bir dans corrente n.
fransa'da ortaya çıkan hızlı bir dans couranto n.