between people - Turc Anglais Dictionnaire

between people

Sens de "between people" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 85 résultat(s)

Anglais Turc
Phrasals
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölünmek
I denounce this war and the ensuing split between victors and vanquished.
Bu savaşı ve ardından gelen galipler ve mağluplar arasındaki bölünmeyi kınıyorum.

More Sentences
choose between (two people or things) v. (iki seçenek) arasında tercih yapmak
Everything gives you the opportunity to choose between fear and love.
Her şey size korku ve sevgi arasında tercih yapma fırsatı verir.

More Sentences
choose between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasından seçim yapmak
To sum up, a good piece of Community legislation is one which chooses between what is desirable and what is feasible.
Özetle, iyi bir Topluluk mevzuatı, arzu edilen ile uygulanabilir olan arasında seçim yapan bir mevzuattır.

More Sentences
Idioms
torn between (people or things) adj. (iki seçenek) arasında kalmış
The rapporteur's proposal is still torn between two ideas.
Sözcünün önerisi hala iki fikir arasında kalmış durumda.

More Sentences
General
stir up trouble between people v. müzevirlik etmek
Phrasals
interpose someone between people v. (birini/birilerinin) arasına sokmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kararsız kalmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında kalmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında bölüştürmek/paylaştırmak
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında pay etmek
split between (two or more people or things) v. bir şeyi (iki veya daha fazla kişi) paylaşmak/bölüşmek
split between (two or more people or things) v. ikiye veya daha fazla parçaya ayırmak
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şeyin/kişinin) arasını bölmek
split between (two or more people or things) v. (iki veya daha fazla şey/kişi) arasında yer işgal etmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında gidip gelmek
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında dönüşümlü/değişimli olarak yapmak
alternate between (people or things) v. (insanlar/bir şeyler) arasında sırayla yapmak/değiştirmek
choose between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasından seçmek
choose between (two people or things) v. (iki seçenek) arasında tercihte bulunmak
choose between two people or things v. iki kişiden veya şeyden birini seçmek
choose between two people or things v. iki seçenekten birini tercih etmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasında olmak
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasında yer almak/gelmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) arasına girmek
come between (two or more people) v. (iki veya daha fazla kişinin) ilişkisine burnunu sokmak
interpose between people or things v. birilerinin/bir şeylerin arasına koymak
interpose between people or things v. birilerinin/bir şeylerin arasında konumlandırmak
intervene between (multiple people) v. (birilerinin) arasına girmek
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında kalmak (karar verememek)
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında kararsız kalmak
oscillate between (two people or things) v. (iki kişi veya şey) arasında gidip gelmek
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasına sıkışmak
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasında sıkışıp kalmak
wedge between people or things v. iki kişi/şey arasına sıkıştırmak
Phrases
little love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevginin zerresi bile kalmama/olmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirinden nefret etme/hoşlanmama
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirini sevmeme
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman gibi olma
little love lost between (two people) expr. (karşılıklı) birbirine düşman kesilme
there's little to choose between (two people or things) expr. arasında çok az fark olma
there's little to choose between (two people or things) expr. neredeyse hiç fark olmama
there's little to choose between (two people or things) expr. neredeyse aynı/eşit olma
there's little to choose between (two people or things) expr. birbirine denk olma
there's not much to choose between (two people or things) expr. arasında çok az fark olma
there's not much to choose between (two people or things) expr. neredeyse hiç fark olmama
there's not much to choose between (two people or things) expr. neredeyse aynı/eşit olma
there's not much to choose between (two people or things) expr. birbirine denk olma
Idioms
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) dargınlık
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) düşmanlık
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) kin
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) öfke
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) husumet
bad blood (between people) [old-fashioned] n. (insanlar/birileri arasında) kızgınlık
be little love lost between (two people) v. (iki kişi arasında) sevginin zerresi bile kalmamak
be little love lost between (two people) v. birbirinden nefret etmek
be little love lost between (two people) v. birbirinden hoşlanmamak
be little love lost between (two people) v. birbirini sevmemek
be little love lost between (two people) v. birbirine düşman kesilmek
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) arasında sevgiden eser kalmamak
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) birbirinden nefret etmek
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmamak
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) birbirini sevmemek
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) arasında husumet/düşmanlık olmak
be no love lost between (two people) v. (iki kişi) birbirine düşman kesilmek
torn between (people or things) adj. (iki kişi/şey) arasında kalmış
torn between (people or things) adj. (iki kişi/şey) arasında kararsız kalmış
torn between (people or things) adj. (iki kişi/şey) arasında ikilemde kalmış
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevgiden eser kalmamış
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden nefret ediyor
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmıyor
no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirini sevmiyor
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirini hiç sevmez
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden hiç hoşlanmaz
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında husumet/düşmanlık var
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) birbirinden nefret eder
there is no love lost between (two people) expr. (iki kişi) arasında sevgiden eser yok
there's nothing to choose between (two people or things) expr. (iki kişi/şey) arasında bir fark yok
there's nothing to choose between (two people or things) expr. (iki kişi/şey) birbirinin aynısı
there's nothing to choose between (two people or things) expr. (iki kişi/şey) birbirine denk