Historique

belli etmek

Sens de "belli etmek" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 22 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	belli etmek	reveal v.
2	General	belli etmek	bring out v.
3	General	belli etmek	show v.
4	General	belli etmek	register v.
5	General	belli etmek	argue v.
6	General	belli etmek	express v.
7	General	belli etmek	proclaim v.
8	General	belli etmek	vent v.
9	General	belli etmek	shadow out v.
10	General	belli etmek	sound v.
11	General	belli etmek	evince v.
12	General	belli etmek	shadow v.
13	General	belli etmek	make clear v.
14	General	belli etmek	telegraph v.
15	General	belli etmek	shadow forth v.
16	General	belli etmek	let on v.
17	General	belli etmek	manifest v.
18	General	belli etmek	tell v.
19	General	belli etmek	unpack v.
20	General	belli etmek	ostend [obsolete] v.
Phrasals
21	Phrasals	belli etmek	take out v.
22	Phrasals	belli etmek	let on v.

Sens de "belli etmek" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 166 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	belli bir kullanım için adapte etmek	frame v.
2	General	kendini belli etmek	manifest itself v.
3	General	tuttuğu tarafı belli etmek	take a stand v.
4	General	bir şeyi belli etmek	make something clear v.
5	General	kendini belli etmek	come through v.
6	General	başını hafifçe kaldırarak öfkesini veya beğenmediğini belli etmek	bridle v.
7	General	rengini belli etmek	show one's true colors v.
8	General	rengini belli etmek	show oneself in one's true colours v.
9	General	-i belli etmek	give vent to v.
10	General	düşünce belli etmek	enunciate v.
11	General	kendini belli etmek	out v.
12	General	yaşını belli etmek	date oneself v.
13	General	daha da belli etmek (göbeği vb)	accentuate v.
14	General	(mimik, yüz ifadesi ile) belli etmek	register v.
15	General	yeniden belli etmek	re-express v.
16	General	dikkat çekici şekilde belli etmek: ayırt edilir kılmak	remark [obsolete] v.
17	General	(duygu, fikir) belli etmek	unpen v.
18	General	şikayetini belli etmek	chide v.
19	General	(kedi) mırlayarak keyif aldığını belli etmek	make vibrant sounds v.
20	General	kendini belli etmek	luster v.
21	General	kendini belli etmek	lustre v.
22	General	sabırsızlığını belli etmek	chomp v.
23	General	ağlayıp bağırarak üzüntüsünü belli etmek	complain [obsolete] v.
24	General	hevesini belli etmek	drool v.
25	General	yaşını belli etmek	date v.
26	General	belli belirsiz ifade etmek	shadow (forth) v.
27	General	belli belirsiz ifade etmek	shadow (out) v.
28	General	olduğunu belli etmek	identify v.
Phrasals
29	Phrasals	razı olduğunu belli etmek	lay in for v.
30	Phrasals	kendini belli etmek	let on v.
31	Phrasals	(bir şeyi) belli bir malzemeyle inşa etmek	build out of (something) v.
32	Phrasals	(bir şeyi) belli bir malzemeyle inşa etmek	build something out of something v.
33	Phrasals	belli bir tutumla yönetmek/idare etmek	lead by v.
34	Phrasals	(birini/bir grubu) belli bir tutumla yönetmek/idare etmek	lead by v.
35	Phrasals	(belli bir) puan farkla (birini) izlemek/takip etmek	trail someone or something by something v.
36	Phrasals	belli bir şekilde ifade etmek	couch in v.
37	Phrasals	birini veya bir şeyi belli bir kategoride kaydetmek/not etmek	write (someone or something) down as (something) v.
38	Phrasals	bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek	drip with (something) v.
39	Phrasals	bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek	drip with something v.
40	Phrasals	bir şeyi belli bir şekilde ifade etmek	frame something in something v.
41	Phrasals	bir şeyi belli bir çerçevede ifade etmek	frame something in something v.
42	Phrasals	belli etmeden terk etmek	slip out v.
43	Phrasals	(belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek	go up to (something) v.
44	Phrasals	belli bir şekilde hayal/tasavvur etmek	recast in (something) v.
45	Phrasals	farklı/belli bir şekilde tasvir etmek	recast in (something) v.
46	Phrasals	toplamda (belli bir miktar) etmek	run to v.
47	Phrasals	toplamda belli bir miktar etmek	run to something v.
48	Phrasals	belli bir miktar etmek	run to v.
49	Phrasals	(belli bir zamana) kadar muhafaza etmek	keep until (some point in time) v.
50	Phrasals	belli bir açıyla hareket etmek	angle off v.
51	Phrasals	düz bir çizgide değil belli bir açıda hareket etmek	angle off v.
52	Phrasals	(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek	save (an amount of) (money) on (something) v.
53	Phrasals	bir şeyden (belli bir miktar) tasarruf etmek	save (money) on something v.
54	Phrasals	(belli bir) kalite üzerine kurmak/inşa etmek/imal etmek	build something into something v.
55	Phrasals	(belli bir) kaliteyle/kalitede yapmak/imal etmek	build something into something v.
56	Phrasals	(birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini) tespit etmek	clock (someone or something) at (a certain speed) v.
57	Phrasals	birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini tespit etmek	clock someone or something at something v.
58	Phrasals	belli bir hızda gittiğini tespit etmek	clock at v.
59	Phrasals	(belli bir şekilde) hareket etmek	comport (oneself) with (something) v.
60	Phrasals	(birini belli bir şekilde davranmaya) ikna etmek/yönlendirmek	co-opt (one) into (something) v.
61	Phrasals	(bir şeyi belli bir şekilde) ifade etmek	couch (something) in (something) v.
62	Phrasals	(bir özelliği/yaklaşımı) açıkça belli etmek/göstermek	drip with v.
63	Phrasals	belli bir şekilde ifade etmek	frame in v.
64	Phrasals	belli bir çerçevede ifade etmek	frame in v.
65	Phrasals	(belli bir süre) için sürmek/devam etmek	last for (some period of time) v.
66	Phrasals	(belli bir süre) idare etmek	last for (some period of time) v.
67	Phrasals	(biriyle/bir şeyle) ilgili (bir şeyi) ortaya çıkarmak/açığa vurmak/belli etmek	say (something) about (someone or something) v.
68	Phrasals	belli sınırlar içerisinde hareket etmek	stay within bounds v.
69	Phrasals	belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek	stay within bounds v.
70	Phrasals	niyetini/amacını belli etmek	tip hand v.
71	Phrasals	(belli bir puan, sayı) gerisinden gelmek/takip etmek	trail by (something) v.
72	Phrasals	belli bir kategoride kaydetmek/not etmek	write down as v.
73	Phrasals	(golfte pes ettiğini belli etmek için) oyun sırasında topu yerden almak	pick up v.
Colloquial
74	Colloquial	(basketbol) savunma oyuncusunu ekarte etmek için belli bir doğrultuda top sürerken aniden yön değiştirme	crossover n.
75	Colloquial	çete üyeliğini belli etmek için takılan bandana	flag n.
76	Colloquial	(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek	get fresh (with somebody) v.
Idioms
77	Idioms	niyetini belli etmek	tip one's mitt v.
78	Idioms	amacını belli etmek	tip one's mitt v.
79	Idioms	ne mal olduğunu belli etmek	show the cloven foot v.
80	Idioms	mesleğini fazlaca belli etmek	smell of the shop v.
81	Idioms	duygularını belli etmek	wear one's heart upon one's sleeve v.
82	Idioms	düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek	give (one) to believe v.
83	Idioms	düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek	give somebody to believe/understand (that) v.
84	Idioms	(kızgınlığını belli etmek için) birine yumruk sallamak	shake one's fist (at someone) v.
85	Idioms	rengini belli etmek	reveal (one's) (true) colors v.
86	Idioms	rengini belli etmek	show one's true colors v.
87	Idioms	başını, gövdesini vs. belli bir şekilde tutarak hareket etmek	carry (oneself) v.
88	Idioms	bir şeyi yapacağını çok belli etmek	telegraph one's punches v.
89	Idioms	birine duyulan erotik hisleri belli etmek	make a pass at someone v.
90	Idioms	belli birini ya da bir şeyi seçmek/tercih etmek	opt in favor of someone or something v.
91	Idioms	bakışlarıyla belli etmek	speak volumes v.
92	Idioms	duygularını belli etmek/göstermek/açık etmek	let one's emotions show v.
93	Idioms	hislerini belli etmek	have one's heart on one's sleeve v.
94	Idioms	gerçek niyetini belli etmek	show one's true colors v.
95	Idioms	gerçek rengini belli etmek	show one's horns v.
96	Idioms	hislerini belli etmek	wear one's heart on one's sleeve v.
97	Idioms	iç yüzünü belli etmek	show somebody's/something's true colors v.
98	Idioms	öfkesini yumruğunu sallayarak belli etmek	shake one's fist v.
99	Idioms	niyetini/amacını belli etmek	tip one's hand v.
100	Idioms	kızgınlığını belli etmek	stick two fingers up at someone v.
101	Idioms	ne mal olduğunu belli etmek	show the cloven hoof v.
102	Idioms	birine duyulan erotik hisleri belli etmek	make a pass at v.
103	Idioms	kızgınlık belli etmek	shake one's fist v.
104	Idioms	konuşmadan mimikleriyle belli etmek	speak volumes v.
105	Idioms	korktuğunu belli etmek	show the white feather v.
106	Idioms	kızgınlığını belli etmek	put two fingers up at someone v.
107	Idioms	niyetini belli etmek	show one's hand v.
108	Idioms	rengini belli etmek	show one's true colours v.
109	Idioms	safını belli etmek	choose up sides v.
110	Idioms	rengini belli etmek	show one's hand v.
111	Idioms	rengini belli etmek	show one's true colors v.
112	Idioms	tavrını belli etmek	take up a position v.
113	Idioms	ürktüğünü belli etmek	show the white feather v.
114	Idioms	kendini belli etmek	put down a marker v.
115	Idioms	(birine/bir şeye) avucunu gösterip sallayarak kızgınlığını belli etmek	shake (one's) fist at (someone or something) v.
116	Idioms	(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek	get fresh with (one) v.
117	Idioms	sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek	bat an eye v.
118	Idioms	sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek	bat an eyelash v.
119	Idioms	sevincini/üzüntüsünü zar zor belli etmek	bat an eyelid v.
120	Idioms	hislerini belli etmek	pin (one's) heart on (one's) sleeve v.
121	Idioms	(gerçek) çizgisini açığa vurmak/belli etmek	reveal (one's) (true) stripes v.
122	Idioms	(gerçek) kişiliğini, karakterini, tavrını belli etmek	reveal (one's) (true) stripes v.
123	Idioms	(gerçekte) ne olduğunu belli etmek	reveal (one's) (true) stripes v.
124	Idioms	(gerçek) çizgisini açığa vurmak/belli etmek	show (one's) (true) stripes v.
125	Idioms	(gerçek) kişiliğini, karakterini, tavrını belli etmek	show (one's) (true) stripes v.
126	Idioms	(gerçekte) ne olduğunu belli etmek	show (one's) (true) stripes v.
127	Idioms	hislerini/düşüncelerini belli bir tonda ifade etmek	sound a note (of something) v.
128	Idioms	hislerini/düşüncelerini belli bir tarzda ifade etmek	sound a note (of something) v.
129	Idioms	hislerini/düşüncelerini belli bir tonda ifade etmek	strike a note (of something) v.
130	Idioms	hislerini/düşüncelerini belli bir tarzda ifade etmek	strike a note (of something) v.
131	Idioms	belli bir siyasi güç elde etmek/kazanmak	get into power v.
132	Idioms	(belli bir) hızda seyahat etmek	have speeds of (some amount) v.
133	Idioms	(belli bir) hızda ilerlemek/hareket etmek	have speeds of (some amount) v.
134	Idioms	birinin/bir şeyin belli bir hızda gittiğini tespit etmek	clock (someone or something) at speeds of (some amount) v.
135	Idioms	belli bir hızda gittiğini tespit etmek	clock someone at speeds of v.
136	Idioms	belli bir şekilde hareket etmek	comport oneself with some manner v.
137	Idioms	içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine/bir şeye) beddua etmek	curse (someone or something) under (one's) breath v.
138	Idioms	içinden/belli belirsiz bir fısıltıyla (birine) beddua etmek	curse (someone) under (one's) breath v.
139	Idioms	birine düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek	give somebody to believe/understand… v.
140	Idioms	düşüncesini/duygusunu sezdirmek/belli etmek	give to understand v.
141	Idioms	duygularını belli etmek/göstermek/açık etmek	let emotions show v.
142	Idioms	tarafını açıkça belli etmek	nail your colours to the mast [uk] v.
143	Idioms	rengini belli etmek	nail your colours to the mast [uk] v.
144	Idioms	hislerini belli etmek	pin (one's) heart to (one's) sleeve v.
145	Idioms	(birine/bir şeye) kızgınlığını belli etmek	put two fingers up at (someone or something) [uk] v.
146	Idioms	(birine) öfkesini yumruğunu sallayarak belli etmek	shake your fist (at somebody) v.
147	Idioms	(birine) kızgınlığını belli etmek	shake your fist (at somebody) v.
148	Idioms	(kızgınlığını belli etmek için) birine yumruk sallamak	shake your fist (at somebody) v.
149	Idioms	rengini belli etmek	show (one) in (one's) true colors v.
150	Idioms	rengini belli etmek	show colors v.
151	Idioms	rengini belli etmek	show hand v.
152	Idioms	rengini belli etmek	show one's colors v.
153	Idioms	rengini belli etmek	show your hand v.
154	Idioms	gerçek/asıl rengini belli etmek	show your true colours v.
155	Idioms	rengini belli etmek	show your true colours v.
156	Idioms	rengini belli etmek	show your hand [uk] v.
157	Idioms	rengini belli etmek	reveal your hand [uk] v.
158	Idioms	rengini belli etmek	tip your hand [us] v.
159	Idioms	bir şeyi yapacağını çok belli etmek	telegraph punches v.
160	Idioms	niyetini belli etmek	tip your hand [us] v.
161	Idioms	amacını belli etmek	tip your hand [us] v.
162	Idioms	niyetini belli etmek	tip your mitt [us] v.
163	Idioms	amacını belli etmek	tip your mitt [us] v.
164	Idioms	hislerini belli etmek	wear heart on sleeve v.
165	Idioms	hislerini belli etmek	wear your heart on your sleeve v.
Law
166	Law	belli bir borcu temin etmek için tamamı ipotek edilen gayrimenkul	closed mortgage n.