|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
farklı tarife |
differential price list n.
|
|
2 |
General |
birbirinden farklı iki hayvan türünü çiftleştirme |
cross breeding n.
|
|
3 |
General |
farklı tuz oranlarına sahip denizler arasındaki sınır |
halocline n.
|
|
4 |
General |
çevresinden farklı renkte olan ince çizgi |
streak n.
|
|
5 |
General |
birbirinden epey farklı şeylerden oluşan karışım |
potpourri n.
|
|
6 |
General |
diğerlerinden farklı olma durumu |
otherness n.
|
|
7 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochroism n.
|
|
8 |
General |
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi |
cowlick n.
|
|
9 |
General |
farklı ırklara mensup insanların evlenmesi |
intermarriage n.
|
|
10 |
General |
farklı yemek çeşitleri sunan büfe |
smorgasbord n.
|
|
11 |
General |
asıl işten farklı ikinci bir gelir kaynağı olan iş |
sideline n.
|
|
12 |
General |
gemileri farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz |
lock n.
|
|
13 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
koine n.
|
|
14 |
General |
farklı ideolojilere sahip ülkeler arasında iletişimi ve mal alışverişini engelleyen durum |
iron curtain n.
|
|
15 |
General |
türünden farklı doğma |
xenogenesis n.
|
|
|
16 |
General |
farklı ısılardaki sular arasındaki sınır |
thermocline n.
|
|
17 |
General |
rüzgar vb nedenlerle ısının farklı algılanması |
chill factor n.
|
|
18 |
General |
anadili farklı insanların konuştuğu ortak dil |
lingua franca n.
|
|
19 |
General |
farklı düşünen kişi |
deviationist n.
|
|
20 |
General |
bir karakterin ortaya çıkmasından sorumlu olan farklı genler arasında baskılayıcı etkilerin olması durumu |
epistatic n.
|
|
21 |
General |
tamamıyla farklı bir konu |
a horse of another color n.
|
|
22 |
General |
farklı düşünme |
deviationism n.
|
|
23 |
General |
yükseltileri basit çizgiler yerine farklı renklerle gösteren harita |
relief map n.
|
|
24 |
General |
istekleri, düşünceleri farklı olan kişi veya topluluklardan her biri |
party n.
|
|
25 |
General |
farklı tanrılara tapma |
theocrasy n.
|
|
26 |
General |
epey farklı |
quite a change n.
|
|
27 |
General |
çok farklı |
quite a change n.
|
|
28 |
General |
oldukça farklı |
quite a change n.
|
|
29 |
General |
gelişimin farklı evrelerinde farklı şekiller gösterme |
polymorphism n.
|
|
30 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofiring n.
|
|
31 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakma |
cofire n.
|
|
32 |
General |
farklı ırklardan ebeveynlerin çocuğu |
griffe n.
|
|
33 |
General |
farklı olabilirlik |
nonuniformity n.
|
|
34 |
General |
bir kelimenin bir cümle içerisinde iki farklı anlamda kullanılması |
zeugma n.
|
|
35 |
General |
farklı yöntemler |
different methods n.
|
|
36 |
General |
farklı kültürlerin müziklerini inceleyen kimse |
ethnomusicologist n.
|
|
37 |
General |
farklı isim |
different name n.
|
|
38 |
General |
biri uygunsuz iki farklı anlam taşıyan söz |
double-entendre n.
|
|
39 |
General |
birbirinden çok farklı çeşitleri içeren |
mingle-mangle n.
|
|
40 |
General |
karalama ve sindirme kampanyası (iktidardakilerin farklı düşünenlere karşı yürüttüğü) |
witch-hunt n.
|
|
41 |
General |
farklı olma |
diversity n.
|
|
42 |
General |
farklı bir |
a different standpoint n.
|
|
43 |
General |
farklı bir açı |
a different standpoint n.
|
|
44 |
General |
farklı bir bakış |
an alternative view to n.
|
|
45 |
General |
farklı etkiler |
differential/different effects n.
|
|
46 |
General |
farklı tesirler |
differential effects n.
|
|
47 |
General |
farklı kültürler |
different cultures n.
|
|
48 |
General |
farklı ülke mutfaklarından örnekler sunan restoran |
fusion restaurant n.
|
|
49 |
General |
dinsel konularda farklı görüşlere müsamaha gösterme |
religious toleration n.
|
|
50 |
General |
yerel halk tarafından adlandırılan yer ve kişi isimlerinin yabancılar tarafından farklı isimlendirilmesi |
exonym n.
|
|
51 |
General |
aynı anda iki farklı yöne sallanan ikili oyun ipi |
double dutch n.
|
|
52 |
General |
farklı kaynaklar |
different sources n.
|
|
53 |
General |
farklı kaynaklar |
different resources n.
|
|
54 |
General |
farklı iş veya sınıflardan insanlar |
people from every walk of life n.
|
|
55 |
General |
farklı kesimlerden insanlar |
people from every walk of life n.
|
|
56 |
General |
metnin farklı bir kültüre/yöreye göre uyarlanması |
transcreation n.
|
|
57 |
General |
farklı yollar (metodlar) |
different paths n.
|
|
58 |
General |
farklı özelliklere sahip (benzer) nesnelerin bir araya gelip, birbirlerini etkiledikleri ortam |
melting pot n.
|
|
59 |
General |
olunan zaman veya mekandan farklı bir zamanı ve mekanı işleyen bir eser karşısında anlatılan yerde veya zamanda olunmadığının bilinmesine rağmen okurun istemli bir şekilde kendisini orada ve o anda imiş gibi hissederek eseri anlamaya çalışması |
the willing suspension of disbelief n.
|
|
60 |
General |
farklı tarife |
different tariff n.
|
|
61 |
General |
farklı tepkiler |
mixed reactions n.
|
|
62 |
General |
yanlış duyulması sonucunda farklı şekilde anlaşılan bir şarkı sözü veya şiir mısrasındaki kelime veya kelime öbeği |
mondegreen n.
|
|
63 |
General |
farklı/çeşitli bireylerden oluşan insan topluluğu/grubu |
composition of people n.
|
|
64 |
General |
birden fazla farklı dilde uzman olan kişi |
hyperpolyglot n.
|
|
65 |
General |
iki zıt anlamdaki sözcüğün bir araya gelerek farklı anlama gelen bir sözcük oluşturması |
a conflict in terms n.
|
|
66 |
General |
farklı saatler |
different hours n.
|
|
67 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
loose term n.
|
|
68 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
empty signifier n.
|
|
69 |
General |
farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim |
floating signifier n.
|
|
70 |
General |
farklı malzemeleri bir araya getirip yeni bir şey ortaya çıkaran kimse |
bricoleur n.
|
|
71 |
General |
kişinin kullandığı veya giydiği, yeni veya farklı olarak kabul edilen ve başkalarının o kişiyi fark etmesi için tasarlanmış her türlü şey |
fashion statement n.
|
|
72 |
General |
eski bir binanın inşa edilme amacından farklı bir amaçla kullanılması |
adaptive reuse n.
|
|
73 |
General |
farklı süreler |
different periods of time n.
|
|
74 |
General |
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma |
animateness n.
|
|
75 |
General |
bitkisel hayattan farklı olarak hayvansal bir yaşama sahip olma |
animation n.
|
|
76 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
imposter n.
|
|
77 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
hallow n.
|
|
78 |
General |
farklı iklime uyum sağlama |
acclimatation n.
|
|
79 |
General |
farklı havaya alışma |
acclimatation n.
|
|
80 |
General |
farklı büyüklük |
different magnitude n.
|
|
81 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renklere bürünen bir zeosit türü |
tanzanite n.
|
|
82 |
General |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinthe n.
|
|
83 |
General |
pelin otu ile farklı bitkileri karıştırarak üretilen yeşil renkte sert bir içki |
absinth n.
|
|
84 |
General |
bir müzisyenin mevcut kayıtlarından farklı olan eski kayıtları |
back catalogue n.
|
|
85 |
General |
farklı, çeşitli şeylerin tamamı |
rainbow n.
|
|
86 |
General |
iki farklı şeyin bağlantısı veya ilişkisi |
read-across n.
|
|
87 |
General |
farklı şekilde derleme |
recompilement n.
|
|
88 |
General |
evde hazırlanandan farklı özellikte, satın alınan yiyecek |
cate [obsolete] n.
|
|
89 |
General |
farklı şekilde tanımlama |
redefinition n.
|
|
90 |
General |
farklı şekilde betimleme |
redescription n.
|
|
91 |
General |
farklı şekilde tanımlama |
redescription n.
|
|
92 |
General |
farklı şekilde nitelendirme |
redescription n.
|
|
93 |
General |
farklı şekilde izah etme |
redescription n.
|
|
94 |
General |
farklı bir şekilde çizen kimse |
redrawer n.
|
|
95 |
General |
farklı bir şekilde karalayan kimse |
redrawer n.
|
|
96 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma |
reestablishment n.
|
|
97 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturma |
re-establishment n.
|
|
98 |
General |
farklı veya zıt bir konuma yerleştirme |
change round n.
|
|
99 |
General |
istilacı nassella tussock bitkisini yok etmek için yeni zelanda'nın farklı bölgelerinde kurulan çeşitli yerel yasal kuruluşlardan her biri |
nassella tussock board n.
|
|
100 |
General |
içinde farklı türden ahşap hayvanlar bulunan gemi şeklinde çocuk oyuncağı |
noah's ark n.
|
|
101 |
General |
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan |
negrophil n.
|
|
102 |
General |
zencileri seven ve kültürlerini destekleyen farklı ırktan insan |
negrophile n.
|
|
103 |
General |
çeyrek ve yarımlarda farklı çalan saat |
tingtang n.
|
|
104 |
General |
altı yerine üç farklı sayı içeren zar |
top n.
|
|
105 |
General |
(farklı gelir seviyesindeki yerleri ayıran) mahalle sınırı |
tracks n.
|
|
106 |
General |
üç farklı alanda uzman kimse |
triple threat n.
|
|
107 |
General |
aynı alanda üç farklı beceriye sahip uzman |
triple threat n.
|
|
108 |
General |
farklı özellikteki şeylerin karışımı |
alloy n.
|
|
109 |
General |
farklı bağlamlarda tekrarlanabilirlik |
iterability n.
|
|
110 |
General |
a harfinin farklı bir şekilde söylenişi |
aw [scottish] n.
|
|
111 |
General |
farklı seçenekler |
lucky bag n.
|
|
112 |
General |
topluluktaki farklı türlerin eşit sayıda bireyi olması |
equitability n.
|
|
113 |
General |
güney büyük ovalar'da yaşayıp kiowa kabilesinin önemli bir kısmını oluşturan ve bu kabileden farklı olarak bir atabask dili konuşan amerikan yerlilerine mensup kimse |
kiowa apache n.
|
|
114 |
General |
yaşamın farklı evreleri |
vicissitudes n.
|
|
115 |
General |
hedefin farklı renklere boyanmış skor yüzeyi |
face n.
|
|
116 |
General |
çok sayıda farklı işi veya sorumluluğu olan kimse |
factotum [dated] n.
|
|
117 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma |
malaprop n.
|
|
118 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri sıklıkla karıştıran kimse |
malapropist n.
|
|
119 |
General |
birçok farklı şekilde yorumlanabilecek bir mesaj, işaret |
mixed message n.
|
|
120 |
General |
iki farklı sesle konuşabilme |
biloquism n.
|
|
121 |
General |
bazı kedilerde iki farklı rengin burundan aşağıya doğru bir çizgide buluştuğu desen |
blaze n.
|
|
122 |
General |
başlıklardan, çizimlerden, notlardan veya ilanlardan farklı olarak kullanılan metin özelliği |
matter n.
|
|
123 |
General |
witney kelimesinin farklı bir söylenişi |
whitney n.
|
|
124 |
General |
farklı unsur ve bileşenlerin karışımı |
marriage n.
|
|
125 |
General |
elinden farklı işler gelen deneyimli işçi |
handyman n.
|
|
126 |
General |
bazı iskoç ve ingiliz topluluklarında bulunan, üyelerin her hafta belirli bir tutar ödediği ve yapılan ödemelerin her hafta farklı bir üyesine verildiği tasarruf artırım kulübü |
menage n.
|
|
127 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kimse |
mestee n.
|
|
128 |
General |
ebeveynleri farklı etnik kökenlere sahip olan kimse |
mestino n.
|
|
129 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kadın |
mestiza n.
|
|
130 |
General |
farklı etnik kökenlere sahip kadın |
métisse n.
|
|
131 |
General |
farklı fikir |
wrinkle n.
|
|
132 |
General |
kelimeler ve farklı anlamlarını kaydeden kimse |
word-catcher n.
|
|
133 |
General |
gazete veya dergi basımından farklı olarak kitap basımı |
bookwork n.
|
|
134 |
General |
farklı özellik |
miniature n.
|
|
135 |
General |
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse |
mixed race n.
|
|
136 |
General |
çok sayıda farklı işi olan kimse |
both-hands n.
|
|
137 |
General |
cinsiyetsiz şeylere farklı cinsiyetler uygulama |
heterogeny n.
|
|
138 |
General |
farklı ve modaya yön veren tarz |
high style n.
|
|
139 |
General |
kökten farklı inançların, görüşlerin fanatik savunucuları arasındaki çatışma |
holy war n.
|
|
140 |
General |
üniversitedeki dereceyi gösteren farklı renklerdeki malzeme |
hood n.
|
|
141 |
General |
farklı fikirlere açıklık |
hospitality n.
|
|
142 |
General |
anne ve babası farklı ırklardan olan kimse |
miscegenate n.
|
|
143 |
General |
bir ürüne giren farklı bileşenlerin oranı |
mix n.
|
|
144 |
General |
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki kombinasyonu |
mix n.
|
|
145 |
General |
farklı kaynaklardan gelen seslerin bir kayıttaki uyumu |
mix n.
|
|
146 |
General |
ataları farklı ırktan gelen kimse |
mixed-blood n.
|
|
147 |
General |
salon dansı adımlarını çeşitli farklı dansların temeli olarak kullanan bir dans türü |
modern sequence dancing n.
|
|
148 |
General |
farklı şekiller veya tasarımlar oluşturmak için kendisine benzeyen başkalarıyla birleştirilebilen veya değiştirilebilen kendine yeter öğe |
modular n.
|
|
149 |
General |
farklı elbise |
reparel n.
|
|
150 |
General |
farklı çerçeveden bakmaya başlama |
retreat n.
|
|
151 |
General |
farklı bir zamandan gelen kimse |
revenant n.
|
|
152 |
General |
farklı bir dönemin özelliklerini taşıyan kimse |
revenant n.
|
|
153 |
General |
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan madeni para |
mule n.
|
|
154 |
General |
iki farklı basıma ait kalıptan çıkan jeton |
mule n.
|
|
155 |
General |
bebeğin istenenden farklı cinsiyette olmasının yarattığı hayal kırıklığı |
gender disappointment n.
|
|
156 |
General |
farklı yol |
by-passage n.
|
|
157 |
General |
farklı iki gruba ait kimse |
go-between n.
|
|
158 |
General |
kendini oluşturan şeyden farklı özellikleri olan şey |
chip n.
|
|
159 |
General |
ebeveynlerinden farklı nitelikleri olan çocuk |
chip n.
|
|
160 |
General |
bütünün farklı parçası |
demimonde n.
|
|
161 |
General |
bütünün farklı parçası |
demiworld n.
|
|
162 |
General |
farklı yerde kullanılmaya başlanan sözcük |
denizen n.
|
|
163 |
General |
(hanedan armalarında) iki farklı figürün birer yarısıyla arma oluşturma |
dimidiation n.
|
|
164 |
General |
farklı kıyafetlerinden anlaşılan görev veya meslek |
gown n.
|
|
165 |
General |
farklı birden fazla erkekle birlikte yaşamış bekar kadın |
grass widow n.
|
|
166 |
General |
kendini farklı bir grup ile özdeşleştirme |
identification n.
|
|
167 |
General |
(bulunulan ortama, kişilere göre) farklı durum veya pozisyon |
lone hand n.
|
|
168 |
General |
aynı kategorideki diğerlerinden farklı olan şey |
odd bod n.
|
|
169 |
General |
gruptan farklı şey |
odd bod n.
|
|
170 |
General |
(yazı tura oyununda) parası diğer iki oyuncunun parasından farklı tarafta gelen bir oyuncu |
odd-man n.
|
|
171 |
General |
üreticilerden karmaşık ekipmanlar satın alıp bunları yeniden satış için farklı bileşenler ile değiştiren veya birleştiren firma |
oem n.
|
|
172 |
General |
dönüş yeri ilk çıkış yerinden farklı olan bir gidiş dönüş bileti |
open-jaw n.
|
|
173 |
General |
farklı sistem veya sınıfa mensup olup biri ile benzer pozisyona sahip olan kimse |
opposite number n.
|
|
174 |
General |
bulundukları farklı tür askeri kuruluşlarda benzer görevlere sahip subaylar |
opposite numbers n.
|
|
175 |
General |
eskiden ingiltere'nin batısında yer alıp farklı mülkiyet türleriyle sahip olunan arazi |
overland n.
|
|
176 |
General |
genellikle farklı türde kayanın içine gömülü küçük ve yuvarlak kaya kütlesi |
rognon n.
|
|
177 |
General |
bir konuda farklı şekilde aydınlandıklarını iddia eden insanlar |
illuminati n.
|
|
178 |
General |
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) kandırma |
imposture n.
|
|
179 |
General |
(farklı bir kimlik, isim kullanarak) aldatma |
imposture n.
|
|
180 |
General |
tek kutuda yer alan ve farklı oyun ekipmanları gibi nesnelerden oluşan seçki |
compendium [uk] n.
|
|
181 |
General |
insanlara kendilerinden tamamen farklı durum veya bakış açılarını deneyimlemeyi öğreterek kişilerarası farkındalığı artırmayı amaçlayan bir yöntem |
consciousness-raising n.
|
|
182 |
General |
farklı düşünen kimse |
deviator n.
|
|
183 |
General |
sesin farklı ortamlardan geçerken değişen özelliklerini inceleyen bir bilim dalı |
diaphonics n.
|
|
184 |
General |
kişilerin ırkına veya dinine göre farklı muamele yapma |
discrimination n.
|
|
185 |
General |
farklı içerikleri güzel şekilde bir araya getiren eser |
dish n.
|
|
186 |
General |
farklı düşünen kimse |
dissentient n.
|
|
187 |
General |
belirli bir desenin kumaş, duvar kağıdı gibi üzerine basıldığı birkaç farklı renk kombinasyonundan her biri |
colorway n.
|
|
188 |
General |
farklı unsurların bileşimi |
compromise n.
|
|
189 |
General |
farklı özelliklerin kombinasyonu |
compromise n.
|
|
190 |
General |
dünyanın farklı yerlerinin aynalar, lensler ve aydınlatma ile gerçekçi biçimde gösterildiği sergi |
cosmorama n.
|
|
191 |
General |
farklı hallere geçen şey |
cycler n.
|
|
192 |
General |
farklı durumlar arasında gidip gelen şey |
cycler n.
|
|
193 |
General |
farklı uzunluklarda iki çift halinde olma (erkek organı) |
didynamy n.
|
|
194 |
General |
farklı bileşenlerden oluşan bütün |
package n.
|
|
195 |
General |
farklı iki varlığın birbirini etkilemeyeceği görüşü |
parallelism n.
|
|
196 |
General |
farklı cümlelerle açıklayan kimse |
paraphraser n.
|
|
197 |
General |
farklı cümlelerle açıklayan kimse |
paraphrasian n.
|
|
198 |
General |
farklı cümleler ile açıklayan kimse |
paraphrast n.
|
|
199 |
General |
farklı renkteki ipliklerle örülerek elde edilen bir kumaş deseni |
pincheck n.
|
|
200 |
General |
farklı türde boyalarla boyanabilme özelliği |
polychromatophilia n.
|
|
201 |
General |
çok sayıda farklı form bulunması durumu |
polymorphy n.
|
|
202 |
General |
tek el yazmasında farklı yazarlara ait yorumların yer aldığı elyazması geleneği |
contamination n.
|
|
203 |
General |
farklı unsurların birbirini etkilemesi |
cross-pollination n.
|
|
204 |
General |
amaçlanan konudan farklı ve saçma mevzu |
cross-purpose n.
|
|
205 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
inmigrant n.
|
|
206 |
General |
aynı ülkenin farklı bölgesinden gelen kimse |
in-migrant n.
|
|
207 |
General |
farklı zamanlarda meydana gelen ruhsal aydınlanma |
interspiration [obsolete] n.
|
|
208 |
General |
roma katolik kilisesi hukukuna göre farklı derecedeki emirlerin kabulü arasında geçmesi gereken süre |
interstice n.
|
|
209 |
General |
farklı nitelik veya durumlar arasındaki uzaklık |
interval n.
|
|
210 |
General |
farklı fikirlere karşı hoşgörüsüzlük |
intoleration n.
|
|
211 |
General |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
island n.
|
|
212 |
General |
farklı türden dokunun içindeki küçük izole kütle |
islet n.
|
|
213 |
General |
(farklı renkte killerden yapılan) alacalı çömlek |
pebble n.
|
|
214 |
General |
(hayvanlardan farklı olarak) insanlar |
people n.
|
|
215 |
General |
tunik şeklindeki üniformanın farklı renkteki ön kısmı |
plastron n.
|
|
216 |
General |
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme |
play date n.
|
|
217 |
General |
farklı ailelerin küçük çocuklarının birlikte oynaması için ayarladıkları görüşme |
playdate n.
|
|
218 |
General |
farklı disiplinlerden uzmanların sorun çözmek için bir araya geldiği organizasyon |
sandpit n.
|
|
219 |
General |
benzer sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma |
malapropism n.
|
|
220 |
General |
büyücülerin (gezegen, element, burçlar, sayılar yardımıyla) farklı şeyler arasında ilişki kurma sistemi |
correspondences n.
|
|
221 |
General |
(armacılık) altın rengi olması gerekirken sarının farklı tonlarında görülen bir metal |
or n.
|
|
222 |
General |
birden fazla farklı sınıfın özelliklerini taşıyan kimse |
participle [obsolete] n.
|
|
223 |
General |
(kafayı bulmak için) farklı ilaçları karıştırma |
pharming n.
|
|
224 |
General |
farklı alt grup |
phase n.
|
|
225 |
General |
farklı kimse |
phase n.
|
|
226 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösterme |
pleochromatism n.
|
|
227 |
General |
(farklı renkte kil parçalarından yapılan) alacalı çömlek gereç |
scroddled ware n.
|
|
228 |
General |
daha sonra birleştirilmek üzere farklı motiflerde yapılan örgü parçası |
scrumble n.
|
|
229 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti |
se tenant n.
|
|
230 |
General |
(pul koleksiyonculuğunda) değerleri ve tasarımları farklı olan posta pulu çifti |
setenant n.
|
|
231 |
General |
konuşmacının farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kurduğu retorik bir araç türü |
sermocination [obsolete] n.
|
|
232 |
General |
farklı bir nesne veya kimse üzerinden izleyici ile iletişim kuran konuşmacı |
sermocinator n.
|
|
233 |
General |
(buz pateninde) patencinin farklı kenarlarda üç daire çizmesi ile gerçekleştirilen bir hareket türü |
serpentine n.
|
|
234 |
General |
farklı giyinen kısa saçlı ergen veya genç grubunun üyesi |
sharpie [australia] n.
|
|
235 |
General |
olduğundan farklı gösterme |
pretending n.
|
|
236 |
General |
çevresinden farklı renkte ince çizgi |
slash n.
|
|
237 |
General |
başka isimlerle farklı kılıklara girerek insanları kandıran kimse |
imposter n.
|
|
238 |
General |
alışılagelenden farklı görünen kimse |
beatnik n.
|
|
239 |
General |
(gazetede) farklı kaynaktan alınmış kısa haber |
squib n.
|
|
240 |
General |
(çin porseleni veya farklı bir yemek takımında) özel tasarım |
strike n.
|
|
241 |
General |
farklı bir oluşumun kuklası olan siyasi oluşum |
subsatellite n.
|
|
242 |
General |
eserleri farklı formatlarda yayımlama veya çoğaltma hakkı |
subsidiary rights n.
|
|
243 |
General |
bünyesinde farklı bankalar bulunduran banka |
superbank n.
|
|
244 |
General |
farklı bir oluşumun üzerine gelen yeni oluşum |
superstructure n.
|
|
245 |
General |
kişinin farklı sosyal roller yerine geçmesi |
surrogate n.
|
|
246 |
General |
(bitkilerde) iki farklı yapının birlikte büyümesi |
symphysis n.
|
|
247 |
General |
farklı zamanlarda meydana gelen olayların eş zamanlı gösterimi |
synchronism n.
|
|
248 |
General |
iki farklı grubun/nesnenin kullanımıyla elde edilen etki |
synergy n.
|
|
249 |
General |
farklı fikirlerin birleşimi |
synthesis n.
|
|
250 |
General |
farklı unsurların sentezi |
synthesis n.
|
|
251 |
General |
farklı olmak |
differentiate v.
|
|
252 |
General |
farklı olmak |
disagree v.
|
|
253 |
General |
farklı göstermek |
dress up v.
|
|
254 |
General |
farklı bir duruma getirmek |
brought into a different state v.
|
|
255 |
General |
farklı düşünmek |
dissent v.
|
|
256 |
General |
farklı mevsimlerde yola çıkıp gelmek |
split season v.
|
|
257 |
General |
farklı görüşte olmak |
disaccord v.
|
|
258 |
General |
farklı bir duruma getirmek |
bring into a different state v.
|
|
259 |
General |
farklı olmak |
diverge v.
|
|
260 |
General |
farklı düşünmek |
differ v.
|
|
261 |
General |
farklı olmak |
differ v.
|
|
262 |
General |
farklı muamele etmek |
discriminate v.
|
|
263 |
General |
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak |
acclimatise v.
|
|
264 |
General |
farklı olmak |
vary v.
|
|
265 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
characterize v.
|
|
266 |
General |
farklı olmak |
differ in v.
|
|
267 |
General |
farklı olmak |
be different v.
|
|
268 |
General |
sırayla farklı ekinler yetiştirmek |
rotate crops v.
|
|
269 |
General |
farklı gözle görmek |
see something from a different perspective v.
|
|
270 |
General |
iki farklı şeyi birbiriyle mukayese etmek |
compare apples to oranges v.
|
|
271 |
General |
farklı bir biçimde yazmak veya söylemek (başka birinin yazdıklarını/söylediklerini) |
rehash v.
|
|
272 |
General |
farklı gözle bakmak |
see something from a different perspective v.
|
|
273 |
General |
belirgin olarak farklı olmak |
secern v.
|
|
274 |
General |
iki farklı maddeyi aynı anda yakmak |
cofire v.
|
|
275 |
General |
farklı açıdan ele almak |
consider (a matter) from a different angle v.
|
|
276 |
General |
aynı alanda farklı tarım ürünleri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
277 |
General |
farklı amaçlara hizmet etmek |
serve at cross purposes v.
|
|
278 |
General |
farklı şeylere dalıp gitmek |
wander off v.
|
|
279 |
General |
kendini farklı göstermek |
false pretence v.
|
|
280 |
General |
kendini olduğundan farklı göstermek |
false pretence v.
|
|
281 |
General |
aynı tarlada farklı bitkileri yetiştirmek |
intercrop v.
|
|
282 |
General |
farklı muamele yapmak |
discriminate v.
|
|
283 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
be called by different names v.
|
|
284 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
be known by different names v.
|
|
285 |
General |
farklı isimlerle anılmak |
have aliases v.
|
|
286 |
General |
farklı yapmak |
differentiate v.
|
|
287 |
General |
farklı görmek |
distinguish v.
|
|
288 |
General |
farklı amaçlara hizmet etmek |
be at cross-purposes v.
|
|
289 |
General |
farklı amaçlarda olmak |
be at cross-purposes v.
|
|
290 |
General |
-den farklı olmak |
differ from v.
|
|
291 |
General |
-den farklı olmak |
vary from v.
|
|
292 |
General |
farklı şeyler keşfetmek |
discover different things v.
|
|
293 |
General |
farklı yönlerden gelip bir noktada buluşmak |
converge on v.
|
|
294 |
General |
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek |
intermarry with v.
|
|
295 |
General |
farklı açıdan bakmak |
look at something from a different aspect v.
|
|
296 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different point of view v.
|
|
297 |
General |
farklı bir bakış açısı kazanmak |
gain a different viewpoint v.
|
|
298 |
General |
farklı açıdan bakmak |
take a different approach to something v.
|
|
299 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be contestable v.
|
|
300 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be open to dispute v.
|
|
301 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be debatable v.
|
|
302 |
General |
farklı yorumlara açık olmak |
be questionable v.
|
|
303 |
General |
fiyatta farklı olmak |
differ in price v.
|
|
304 |
General |
farklı açılardan bakmak |
look from different perspectives v.
|
|
305 |
General |
farklı kılmak |
make different v.
|
|
306 |
General |
farklı anlam yüklemek |
assign a different meaning to v.
|
|
307 |
General |
farklı mana yüklemek |
assign a different meaning to v.
|
|
308 |
General |
farklı bir yaklaşım getirmek |
bring a different approach v.
|
|
309 |
General |
(farklı kaynaklardan) soruşturmak |
ask around about someone v.
|
|
310 |
General |
(farklı kaynaklardan) soruşturmak |
ask about someone or something v.
|
|
311 |
General |
farklı bir açıdan ele almak |
consider (a matter) from a different angle v.
|
|
312 |
General |
farklı/yeni bir açıdan bakmak |
reframe v.
|
|
313 |
General |
her sene değişik/farklı tarihlere rastlamak |
be on a different date from year to year v.
|
|
314 |
General |
farklı bir hayat istemek |
want a different life v.
|
|
315 |
General |
bölgeyi farklı bir kullanım için tahsis etmek |
rezone v.
|
|
316 |
General |
farklı bir gama/perdeye geçmek |
modulate to a different key v.
|
|
317 |
General |
farklı gözle görmek |
see with different eyes v.
|
|
318 |
General |
farklı gözle bakmak |
look at it with different eyes v.
|
|
319 |
General |
farklı olanı elemek |
odd-one-out v.
|
|
320 |
General |
farklı bir yöntem izlemek |
follow a different method v.
|
|
321 |
General |
farklı bir yöntem uygulamak |
apply a different method v.
|
|
322 |
General |
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek |
peel v.
|
|
323 |
General |
birini farklı bir yere koymak |
put someone in a different place v.
|
|
324 |
General |
yeni veya farklı iklim şartlarına alışmak |
acclimatize v.
|
|
325 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
characterise v.
|
|
326 |
General |
farklı bir ırktan birisiyle evlenmek |
intermarry v.
|
|
327 |
General |
birbirinden gece gündüz kadar farklı olmak |
be as different as night and day v.
|
|
328 |
General |
farklı bir iş kolu aramak |
look for a new line of work v.
|
|
329 |
General |
farklı birini aramak |
look for someone different v.
|
|
330 |
General |
farklı bir yol izlemek |
take a different tack v.
|
|
331 |
General |
aynı yola farklı yönlerden gelmek |
come each way in different directions v.
|
|
332 |
General |
açık biçimde farklı olmak |
contrast sharply with v.
|
|
333 |
General |
olayları farklı açıdan görmek |
see things from a fresh angle v.
|
|
334 |
General |
diğerlerinden farklı olmak |
be different from the others v.
|
|
335 |
General |
(konuyu) farklı bir açıdan değerlendirmek |
readress v.
|
|
336 |
General |
farklı kategori veya sınıfa yerleştirmek |
reassign v.
|
|
337 |
General |
farklı bir şeyle temizlemek |
reclean v.
|
|
338 |
General |
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek |
recontextualise v.
|
|
339 |
General |
eseri farklı bakış açısı ve yorumla değerlendirmek |
recontextualize v.
|
|
340 |
General |
biçimini farklı şekilde oluşturmak |
recontour [rare] v.
|
|
341 |
General |
hatlarını farklı şekilde belirlemek |
recontour [rare] v.
|
|
342 |
General |
farklı bir şekilde tanımlamak |
redefine v.
|
|
343 |
General |
farklı şekilde betimlemek |
redescribe v.
|
|
344 |
General |
farklı şekilde tanımlamak |
redescribe v.
|
|
345 |
General |
farklı şekilde nitelendirmek |
redescribe v.
|
|
346 |
General |
farklı şekilde izah etmek |
redescribe v.
|
|
347 |
General |
farklı bir karar vermek |
redetermine v.
|
|
348 |
General |
farklı şekilde belirlemek |
redetermine v.
|
|
349 |
General |
farklı şekilde saptamak |
redetermine v.
|
|
350 |
General |
farklı şekilde tahsis etmek |
redistribute v.
|
|
351 |
General |
farklı şekilde bölüştürmek |
redistribute v.
|
|
352 |
General |
farklı bir şekilde çizmek |
redraw v.
|
|
353 |
General |
farklı bir şekilde karalamak |
redraw v.
|
|
354 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak |
reestablish v.
|
|
355 |
General |
farklı bir yerde/biçimde yeniden oluşturmak |
re-establish v.
|
|
356 |
General |
farklı bir şekilde değerlendirmek |
re-evaluate v.
|
|
357 |
General |
farklı bir şekilde ifade etmek |
re-express v.
|
|
358 |
General |
farklı bir şekilde belirtmek |
re-express v.
|
|
359 |
General |
farklı şekilde söylemek |
reframe v.
|
|
360 |
General |
farklı şekilde ifade etmek |
reframe v.
|
|
361 |
General |
farklı şekilde asmak |
rehang v.
|
|
362 |
General |
farklı pozisyonda durmak |
change posture v.
|
|
363 |
General |
farklı veya zıt bir konuma yerleştirmek |
change round v.
|
|
364 |
General |
farklı durum veya unsurlarla dolu olmak |
checker v.
|
|
365 |
General |
farklı sahne düzenine geçmek |
shift the scene v.
|
|
366 |
General |
(birini) farklı birime görevlendirmek |
attach v.
|
|
367 |
General |
farklı düşünmek |
think different v.
|
|
368 |
General |
farklı hale getirmek |
unliken [obsolete] v.
|
|
369 |
General |
farklı yapmak |
unliken [obsolete] v.
|
|
370 |
General |
sayısını yediden farklı yapmak |
unseven v.
|
|
371 |
General |
farklı bir yola sokmak |
bend v.
|
|
372 |
General |
organizmalarda bulunan farklı ve genellikle daha az özelleşmiş maddelerden üretmek |
manufacture v.
|
|
373 |
General |
farklı olmasını sağlamak |
mark v.
|
|
374 |
General |
aynı anda iki farklı kaynaktan veya yönden saldırıya maruz kalmak |
whipsaw v.
|
|
375 |
General |
farklı iklimlere alışmak |
harden v.
|
|
376 |
General |
iki farklı kimseyle, grupla veya şeyle ilgisi olmak |
mediate v.
|
|
377 |
General |
(farklı ögeleri) anlamlı bütün oluşturacak şekilde bir araya getirmek |
braid v.
|
|
378 |
General |
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek |
highjack v.
|
|
379 |
General |
asıl amacından farklı bir amaca ulaşmak için süreç veya kaynakların kontrolünü ele geçirmek |
hijack v.
|
|
380 |
General |
farklı deri rengine sahip ırkla çiftleştirmek |
miscegenate v.
|
|
381 |
General |
(farklı türden unsurları) bir araya getirmek |
mix v.
|
|
382 |
General |
farklı bileşenleri karıştırarak hazırlamak |
mix v.
|
|
383 |
General |
farklı bileşenleri karıştırarak oluşturmak |
mix v.
|
|
384 |
General |
farklı giysiler giymek |
revest [obsolete] v.
|
|
385 |
General |
farklı formda yazmak |
rewrite v.
|
|
386 |
General |
farklı tarzda yazmak |
rewrite v.
|
|
387 |
General |
farklı şekilde yazmak |
rewrite v.
|
|
388 |
General |
(farklı cinsten ürünleri) homojen ürün elde etmek için karıştırmak |
bulk v.
|
|
389 |
General |
toplam satış tutarını artırmak amacıyla farklı tekliflerle müşteriyi daha çok veya daha pahalı olanı alması için yönlendirmek |
upsell v.
|
|
390 |
General |
bir şeyin belirli bir noktadaki yoğunluğunu azaltmak ve farklı noktalara dağıtmak |
decentralise [uk] v.
|
|
391 |
General |
farklı değer birimine çevirmek |
denominate v.
|
|
392 |
General |
farklı ölçü birimine dönüştürmek |
denominate v.
|
|
393 |
General |
farklı bir isim, terim veya ifade ile hitap etmek |
designate v.
|
|
394 |
General |
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak |
desynchronize [us] v.
|
|
395 |
General |
farklı zamanlarda vuku bulmasına sebep olmak |
desynchronise [uk] v.
|
|
396 |
General |
farklı aralıklarda sürdürmek |
run v.
|
|
397 |
General |
farklı şeyler ile meşgul olmak |
run around v.
|
|
398 |
General |
(koyunu) farklı bir otlağa alıştırmak |
haft [dialect] [uk] v.
|
|
399 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish v.
|
|
400 |
General |
farklı hale getirmek |
distinguish v.
|
|
401 |
General |
diğerlerinden farklı kılmak |
distinguish of [obsolete] v.
|
|
402 |
General |
(resmin) aslından farklı hale getirmek |
distort v.
|
|
403 |
General |
farklı bileşenleri kullanarak yapmak |
composite v.
|
|
404 |
General |
(çan) peş peşe farklı tonlarda çalacak şekilde hareket etmek |
course v.
|
|
405 |
General |
farklı kılmak |
differ v.
|
|
406 |
General |
farklı kılmak |
difference v.
|
|
407 |
General |
farklı olmak |
incombine [obsolete] v.
|
|
408 |
General |
(bir şeyi) farklı yapıdaki bir şeyle karıştırarak kıvama getirmek |
contemper v.
|
|
409 |
General |
(farklı şeyleri) birbirine karıştırmak |
contemper v.
|
|
410 |
General |
(farklı kategoriye) girmek |
crosscut v.
|
|
411 |
General |
farklı sporlarda antrenman yapmak |
cross-train v.
|
|
412 |
General |
(birine) farklı beceri alanlarında eğitim vermek |
cross-train v.
|
|
413 |
General |
farklı sosyokültürel gruptan biriyle evlenmek |
intermarry v.
|
|
414 |
General |
(farklı duyuları) birlikte reaksiyon verecek şekilde eğitmek |
coeducate v.
|
|
415 |
General |
farklı evrelere, maddelere veya bölümlere ayırıp ayrıntılı değerlendirmek |
parse v.
|
|
416 |
General |
(nehir kolları) ayrılıp farklı yönlere gitmek |
part v.
|
|
417 |
General |
(farklı ürünleri) bütün haline getirmek |
prepackage v.
|
|
418 |
General |
(sahne dekoru) farklı renklerle süslemek |
puddle v.
|
|
419 |
General |
farklı olarak damgalamak |
secernate v.
|
|
420 |
General |
farklı olarak mimlemek |
secernate v.
|
|
421 |
General |
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı iş faaliyetlerini yürütmek |
service v.
|
|
422 |
General |
(üretim veya dağıtım ile birlikte) farklı görevleri yerine getirmek |
service v.
|
|
423 |
General |
ayrılıp farklı yönlere gitmek |
shear v.
|
|
424 |
General |
farklı noktalara yerleştirmek |
spot v.
|
|
425 |
General |
(klasörü) sekmeler farklı yerlere gelecek şekilde düzenlemek |
stagger v.
|
|
426 |
General |
farklı düşünmek |
stray v.
|
|
427 |
General |
(farklı şeyleri) birleştirmek |
synoecize v.
|
|
428 |
General |
değişik yönlerden bakıldığında farklı renkler gösteren |
pleochroic adj.
|
|
429 |
General |
farklı olan |
differential adj.
|
|
430 |
General |
birbirinden farklı |
several adj.
|
|
431 |
General |
birbirinden çok farklı kişilerden (takım) |
motley adj.
|
|
432 |
General |
birbirinden farklı yükseklikte olmayan |
level adj.
|
|
433 |
General |
tamamen farklı |
disparate adj.
|
|
434 |
General |
birbirinden çok farklı şeylerden oluşan (grup) |
motley adj.
|
|
435 |
General |
farklı elementlere ayrılmış |
atomistic adj.
|
|
436 |
General |
sıfırdan farklı |
non zero adj.
|
|
437 |
General |
farklı bir … grubu |
a different set of adj.
|
|
438 |
General |
farklı bir…grubu |
a different set of adj.
|
|
439 |
General |
farklı zaman dilimlerinde vuku bulmuş |
noncontemporary adj.
|
|
440 |
General |
farklı ve moda olmuş |
nouveau adj.
|
|
441 |
General |
farklı dillere ait |
cross linguistic adj.
|
|
442 |
General |
farklı bir şekle bürünmüş |
transmogrified adj.
|
|
443 |
General |
farklı şekle sahip |
custom-shaped adj.
|
|
444 |
General |
-den farklı |
dissimilar to adj.
|
|
445 |
General |
-den farklı |
different from adj.
|
|
446 |
General |
tamamen farklı |
contrary adj.
|
|
447 |
General |
farklı bir…grubu |
a diverse set of adj.
|
|
448 |
General |
farklı bir … grubu |
a diverse set of adj.
|
|
449 |
General |
diğerlerinden farklı |
particular adj.
|
|
450 |
General |
-den farklı |
discrepant from adj.
|
|
451 |
General |
her yönüyle farklı |
different in all aspects adj.
|
|
452 |
General |
birbirinden farklı |
different from each other adj.
|
|
453 |
General |
geniş bir yelpazede farklı |
a broad range of adj.
|
|
454 |
General |
kadar farklı/değişik/çeşitli |
as diverse as adj.
|
|
455 |
General |
farklı alanlara yönlendirilmiş |
diversified adj.
|
|
456 |
General |
üç farklı ırktan gelen |
triracial adj.
|
|
457 |
General |
maymun soyundan farklı bir tür olarak gelen |
ape-descendant adj.
|
|
458 |
General |
farklı iklime uyum sağlamış |
acclimated adj.
|
|
459 |
General |
farklı kültürün özelliklerini gösteren |
accultural adj.
|
|
460 |
General |
farklı havaya alışmış |
acclimated adj.
|
|
461 |
General |
farklı kültürden gelmiş |
accultural adj.
|
|
462 |
General |
bocalayan (farklı görüşler arasında) gidip gelen |
vacillating adj.
|
|
463 |
General |
aynı şeyi farklı kelimelerle ifade eden |
tautegorical adj.
|
|
464 |
General |
farklı ve yeni bir formda sunulan |
redux adj.
|
|
465 |
General |
kenarı gövde renginden farklı renkte olan (kuş tüyü) |
laced adj.
|
|
466 |
General |
orijinal halinden belirgin şekilde farklı |
changeling adj.
|
|
467 |
General |
ton farklı |
checkered adj.
|
|
468 |
General |
kültürel ve dilbilimsel olarak farklı |
culturally and linguistically diverse (cald) adj.
|
|
469 |
General |
üç farklı yöne bakan |
trifarious adj.
|
|
470 |
General |
üç farklı niteliği birleştiren |
triple adj.
|
|
471 |
General |
üç farklı yolla gerçekleşen |
triple adj.
|
|
472 |
General |
üç farklı faaliyet alanında uzman olan |
triple-threat adj.
|
|
473 |
General |
aynı etkinliğin üç farklı aşamasında uzman olan |
triple-threat adj.
|
|
474 |
General |
bir şeye karşı tutarsız iki farklı tutum sergileyen |
two-minded adj.
|
|
475 |
General |
doğası gereği farklı |
allogeneous adj.
|
|
476 |
General |
türü gereği farklı |
allogeneous adj.
|
|
477 |
General |
genetik olarak farklı olan |
allogenic adj.
|
|
478 |
General |
iki farklı kullanımı olan |
ancipitis usus adj.
|
|
479 |
General |
farklı özellikleri olan |
apart adj.
|
|
480 |
General |
birbirinden farklı küçük unsurlara bölünmüş |
atomistical adj.
|
|
481 |
General |
farklı kaynaklardan unsurlarla oluşturulmuş |
eclectic adj.
|
|
482 |
General |
gerçek modelden farklı bir şekilde kalıp veya döküm olarak yeniden yapılmış |
ectypal adj.
|
|
483 |
General |
farklı kaynaklardan unsurlarla oluşturulmuş |
electic adj.
|
|
484 |
General |
farklı iklime uyum sağlamamış |
unacclimated adj.
|
|
485 |
General |
farklı iklime uyum sağlamamış |
unacclimatized adj.
|
|
486 |
General |
farklı olan |
unconform [obsolete] adj.
|
|
487 |
General |
tamamen farklı |
unconsolidated adj.
|
|
488 |
General |
her zamankinden farklı yerde |
out of the way [obsolete] adj.
|
|
489 |
General |
her zamankinden farklı bir yerde |
out of one's way [obsolete] adj.
|
|
490 |
General |
farklı olmayan |
undiversified adj.
|
|
491 |
General |
bittiği ya da sona erdiği açıklandığı halde farklı bir versiyonuyla geri dönen |
zombie adj.
|
|
492 |
General |
heyecan yaratacak derecede farklı olan |
kicky adj.
|
|
493 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma içeren |
malaprop adj.
|
|
494 |
General |
aynı sesletime sahip farklı anlama gelen kelimeleri karıştırma içeren |
malapropian adj.
|
|
495 |
General |
farklı şekillerden oluşan |
variformed adj.
|
|
496 |
General |
farklı şekilleri olan |
variformed adj.
|
|
497 |
General |
farklı kombinasyon veya şekillerde giyilebilen |
versatile adj.
|
|
498 |
General |
farklı seviyelerdeki unsurlarla ilgili |
vertical adj.
|
|
499 |
General |
farklı seviyelerdeki unsurlardan oluşan |
vertical adj.
|
|
500 |
General |
iki farklı yaklaşımla nitelenen |
bifurcated adj.
|
|