hasta - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

hasta



Sens de "hasta" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 84 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hasta patient n.
hasta ill adj.
hasta sick adj.
General
hasta case n.
hasta fanatic n.
hasta fan n.
hasta valetudinary n.
hasta sufferer n.
hasta client n.
hasta patience n.
hasta aficionado n.
hasta afficionado n.
hasta consultand n.
hasta connection n.
hasta weather adj.
hasta unsound adj.
hasta valetudinarian adj.
hasta poorly adj.
hasta diseased adj.
hasta ailing adj.
hasta invalid adj.
hasta cracked adj.
hasta weakly adj.
hasta indisposed adj.
hasta mad adj.
hasta bad adj.
hasta unwell adj.
hasta fanatical adj.
hasta buff adj.
hasta sick adj.
hasta ill adj.
hasta queer adj.
hasta unsound adj.
hasta valetudinous adj.
hasta quazzy [dialect] adj.
hasta queachy [us] adj.
hasta lousy adj.
hasta off-color adj.
hasta off-colour [uk] adj.
hasta ill-affected [obsolete] adj.
hasta diseaseful adj.
hasta infectious [obsolete] adj.
hasta cranky [dialect] adj.
hasta pimping adj.
hasta crook [australia] adj.
hasta seik [scotland] adj.
hasta seke adj.
hasta slight [dialect] adj.
hasta sober adj.
hasta streaked adj.
hasta suffering adj.
hasta in bad health adv.
Colloquial
hasta blue around the gills adj.
hasta green around the gills adj.
hasta unweal [obsolete] adj.
hasta ghastly adj.
hasta rough adj.
hasta illin adj.
Idioms
hasta a bit off adj.
hasta a little off adj.
hasta under the weather adj.
hasta green about the gills expr.
hasta on the sick list expr.
Medical
hasta sick person n.
hasta sick adj.
hasta broken-down adj.
hasta peccant adj.
Latin
hasta gravatus n.
Archaic
hasta morbific adj.
hasta crazy adj.
Slang
hasta crook n.
hasta uncle dick (dick rhyming with sick) [uk] n.
hasta uncle dick [uk] n.
hasta gippy adj.
hasta illin' adj.
hasta cronk [australia] adj.
hasta like shit exclam.
British Slang
hasta rough as a badger's bum n.
hasta uncle dick (rhyming slang) n.
hasta rough as a badger's arse n.
hasta lurgy n.
hasta moby n.
hasta tom and dick n.
hasta under the weather expr.

Sens de "hasta" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
hasta ve doktor gecikmesi patient and doctor delay n.
hasta ziyareti visitation n.
hasta bakıcı nurse n.
General
hasta yemeği pap n.
kendini toparlama (hasta/yorgun) rally n.
hasta ziyareti visitation n.
hasta ziyareti visit of patients n.
kendini toparlama (hasta/yorgun kişi) rally n.
iyileşmesi umutsuz hasta passenger n.
yaşlı hasta bakımı nursing of old and ill persons n.
hasta yaşlı at nag n.
hasta oluş weakness n.
yalandan hasta simulator n.
hasta olma unsoundness n.
hasta sorumlulukları responsibility of the patients n.
yalandan hasta faker n.
yatalak hasta sick abed n.
hasta odası sick room n.
ateş hasta flush n.
nekahet dönemindeki hasta convalescent n.
fakir ve hasta kimse lazar n.
hasta rolü yapan kimse malingerer n.
hasta yatağı sickbed n.
hasta odası sickroom n.
ayakta tedavi edilen hasta outpatient n.
hasta hakları rights of patients n.
tedaviye tepkileri ölçülebilir hasta evaluable patient n.
hasta muayenesi practice n.
hasta yatma sickbed n.
hasta takliti yapma shamming n.
yalandan kendini hasta gösteren malingerer n.
ağır hasta extremely sick n.
ağır hasta very sick n.
ağır hasta really sick n.
hasta ve yaralılar sick and wounded n.
hasta yakını patient relative n.
hasta yakınları patient relatives n.
hastanede yatan hasta hospital patient n.
yatan hasta hospital patient n.
hasta yakınları patient's relatives n.
hasta yakını patient's relative n.
hasta vagonu ambulance coach n.
pediatrik hasta pediatric patient n.
numaradan hasta malingerer n.
hasta güvenliği patient safety n.
hasta ziyaretleri patient visits n.
içeriğinde cıva bulunan ilaçların hasta tedavisinde kullanılmasını savunan doktor mercurialist n.
yatılı hasta in-patient n.
uzun süredir hastanede yatan hasta long-stay patient n.
hastanede yatarak tedavi gören hasta in-patient n.
doktor hasta gizliliği doctor-patient confidentiality n.
hastanede yatan hasta in-patient n.
erkek hasta a male patient n.
hasta bayramı lammas-day n.
ağır hasta çocuklara tahsis edilen bakımevi children's hospice n.
hasta şerbeti caudle n.
hasta ısıtıcısı patient-heater n.
kendini hasta gösterme simulation n.
hasta sandığı sick fund n.
hasta bir akraba an ailing relative n.
hasta okulu patient school n.
hamile hasta pregnant patient n.
hasta ve yaralı kişilerin nakli transport of sick or injured persons n.
huzursuz hasta restless patient n.
hasta mahkum sick prisoner n.
hasta yemek masası overbed table n.
doktor başına düşen hasta patient per doctor n.
kadın hasta female patient n.
ayakta tedavi gören hasta ambulant patient n.
hasta raporu sick report n.
hasta insanlar sick people n.
hasta hayvanların bakımı care of sick animals n.
hasta hayvan sick animal n.
iyileşen hasta recovering patient n.
hasta hali infirmity n.
yaşlı ve hasta atların kemiklerinin tutkal haline getirildiği yer glue factory n.
hasta adam sick man n.
hasta ya da yaralı taşımak için katıra yerleştirilmiş oturma alanı ya da yatak cacolet [french dialect] n.
kadın hasta aficionada n.
hasta ve ölmekte olan insanlar the sick and dying n.
hasta numarası yapma malingery n.
hasta rolü yapma malingery n.
kendini yalandan hasta veya sakat gösterme malingery n.
(eski adıyla) hastanedeki hasta bakım personelinin idari amiri matron [uk] n.
annenin olmaması veya hasta olması durumunda ailenin bakımını üstlenen sosyal yardım görevlisi home-maker n.
ölüme yakın hasta near-death patient n.
hasta veya zayıf düşmüş hayvandan elde edilen post murrain n.
(yaşlıların kullandığı) hasta yatağı rota bed n.
(doktor veya hemşire tarafından yapılan) hasta çağrıları round n.
kronik hasta chronic n.
hasta kimse diseased person n.
hasta olma diseasedness n.
hasta olma diseasefulness [obsolete] n.
yatan hasta in-patient n.
tıp öğrencilerine hasta başında eğitim vermek clinic [obsolete] n.
yardım toplama amaçlı ilanlara yüzü basılan hasta çocuk poster child n.
hasta veya yaralı kimseleri hastaneye götürmek için kullanılan uçak flying ambulance n.
özel muayenehane hekiminin az çok belirli olan hasta çevresi private practice n.
hasta kimse sick n.
hasta yatağı sick bed n.
hasta gibi olma sickishness n.
hasta refakatçisi sicknurse n.
hasta bakıcılığı sicknursing n.
hasta refakatçiliği sicknursing n.
hasta numarası yapma skulk [rare] n.
hasta numarası yapma skulking n.
hasta ana arının değiştirilmesi supersedure n.
hasta olmak become ill v.
hasta hayvanları seçip öldürmek cull v.
hasta olmak be mad about v.
hasta numarası yapmak pretend to be sick v.
ağır hasta olmak be in a bad way v.
hasta olmak be mad v.
hasta numarası yapmak play possum v.
(hasta) iyileşmek be on the mend v.
hasta olmak feel ill v.
hasta etmek make somebody ill v.
hasta hayati tehlikeyi atlatmış olmak be out of the woods v.
hasta yatağında ziyaret etmek pay a sickbed visit v.
kendini toparlamak (hasta/yorgun kişi) rally v.
hasta hissetmek feel ill v.
hummalı bir hasta gibi çırpınıp durmak thrash about v.
iyiye doğru gitmek (hasta) make progress v.
kötüleşmek (hasta) worsen v.
hasta olmak get sick v.
hasta etmek sicken v.
hasta yatağından ülkeyi yönetmek rule a country while lying sick in bed v.
hasta kötüleşmek take a turn for the worse v.
hasta olmak be ill v.
hasta etmek make ill v.
hasta düşmek fall ill v.
hasta numarası yapmak malinger v.
yalandan kendini hasta göstermek malinger v.
hasta olmak fall ill v.
hasta numarası yapmak sham ill v.
hasta etmek make sick v.
ağır hasta son günlerini yaşamak sink fast v.
hasta yatmak lie sick v.
birini hasta etmek make someone sick v.
hasta olmak get ill v.
hasta etmek make somebody sick v.
iyiye doğru gitmek (hasta) progress v.
hasta olmak be crazy v.
hasta olmak feel sick v.
hasta olmak ail v.
hasta etmek give somebody the pip v.
hasta olmak be crazy about v.
hasta olmak be taken ill v.
öldürmek (yaşlı/hasta bir hayvanı) put away v.
kendini hasta gibi göstermek malinger v.
görünmek (güzel/hasta vb) look v.
ameliyata girmek (hasta) undergo an operation v.
hasta yatağında olmak be on the death bed v.
hasta yatağında olmak be on the verge of death v.
sesi hasta gibi gelmek sound sick v.
hasta görünmek seem sick v.
hasta gibi görünmek seem sick v.
hasta düşmek fall sick v.
hasta bakmak look after patient v.
hasta hissetmek feel sick v.
hasta olmak fall sick v.
hasta olmak become sick v.
yatak döşek hasta olmak be as sick as a dog v.
hasta bakmak care for patient v.
hasta gibi görünmek look sick v.
hasta etmek make someone sick v.
hasta görünmek look sick v.
hasta olduğundan dolayı işe gitmemek be off sick v.
hasta yatağında ziyaret etmek visit somebody on one's sickbed v.
hasta bakmak examine a patient v.
hasta olmamak be not ill v.
hasta görünmek appear to be ill v.
hasta muayene etmek examine a patient v.
hasta bakmak care patient v.
hasta olmamak be not sick v.
hasta göndermek send patient v.
hasta bakmak nurse somebody through v.
hasta sevk etmek send a patient v.
hasta tedavi etmek treat a patient v.
hasta bakmak see a patient v.
hasta yatırmak admit a patient to a hospital v.
çok hasta olmak be as sick as a dog v.
hasta etmek unsettle v.
hasta görünmek look ill v.
hasta gibi hissetmek be sickening for v.
(hasta olan) bir hayvanı uyutmak (öldürmek) put an animal down v.
hasta uyanmak wake up sick v.
ağır hasta olmak be seriously ill v.
hasta hissetmek feel poorly v.
hasta tedavisinde ilacı kesmek seponate v.
hasta insanları iyileştirmek heal sick people v.
(hasta) olmak take v.
hasta bakıcıya emanet etmek put to nurse v.
hasta olmak eale [obsolete] v.
hasta olmak eyle v.
(aborjin kültüründe) bir kimseyi hasta edip öldürmek amacıyla ritüel yapmak bone [obsolete] [australia] v.
(hasta birini) taburcu etmek deinstitutionalize [us] v.
(hasta birini) taburcu etmek deinstitutionalise [uk] v.
hasta olmak infect v.
hasta etmek eyle v.
hasta düşmek dwam v.
hasta düşmek dwalm v.
hasta düşmek dwaum v.
(sürüdeki) hasta hayvanları tespit edip ıskartaya ayırmak cull v.
hasta insanlara bakmak look after sick people v.
hasta olarak öne çıkmak present v.
hasta etmek sick [obsolete] v.
hasta etmek sickly v.
hasta numarası yapmak skulk v.
(hasta vb.) kabul etmek admit v.
çok hasta fargo adj.
hasta yüzlü sickly adj.
biraz hasta a little bit ill adj.
ruhen hasta sick adj.
hasta başında yapılan clinical adj.
çok hasta in a bad way adj.
hasta gibi seedy adj.
hasta edici sicklily adj.
kafadan hasta sick in the head adj.
çok hasta very sick adj.
çok hasta really sick adj.
çok hasta extremely sick adj.
çok hasta very ill adj.
evinden çıkamayan hasta shut-in adj.
arabada hasta olan carsick adj.
-den hasta ill of adj.
-den hasta ill with adj.
hasta gibi peaky adj.
hasta başında chairside adj.
hasta başı chairside adj.
ölümcül hasta deadly ill adj.
ölümcül hasta violently ill adj.
hasta/fanatik avid adj.
hasta eden virulent adj.
hasta görünümlü evil biseye adj.
hasta bir genç kız gibi solgun maidpale adj.
oldukça ağır hasta olan very seriously ill adj.
oldukça ağır hasta veya yaralı olan very seriously ill or injured adj.
kara ciğerinden hasta liverish adj.
hafif hasta hisseden queer adj.
daha hasta olan worse adj.
zayıflamış ve hasta broken adj.
ağır hasta dangerous [dialect] adj.
çok hasta dangerous [dialect] adj.
aşırı hasta oversick adj.
hasta olabilir infectible adj.
çok hasta dogsick adj.
ayakta olan (hasta) down adj.
(kan, serum) hasta özellikleri nedeniyle nakle uygun olmayan incompatible adj.
ruhen hasta feeble adj.
hasta görünen peaking [dialect] [uk] adj.
(kereste) hasta pecky adj.
hasta olan physical [obsolete] adj.
hasta görünen scrofulous adj.
kafadan hasta sick-brained adj.
hasta edercesine sickeningly adv.
hasta bir şekilde ghastly adv.
hasta bir şekilde sickly adv.
Phrasals
hasta olmak come down v.
birini ziyaret etmek (özellikle hasta veya yardıma ihtiyacı varsa) look in on someone v.
hasta bakıcılığını yapmak nurse somebody through v.
-den hasta olmak go down with v.
(hasta birisine) refakat etmek sit up with someone v.
(hasta) birine bakmak nurse someone along v.
(hasta birisinin) başında beklemek sit up with someone v.
uyutmak (hasta bir hayvanı) put down v.
uyutmak (hasta bir hayvanı) put down v.
arayıp işe gelemeyecek kadar hasta olduğunu söylemek bang something in v.
telefon edip hasta olduğunu söyleyerek/bahane ederek işe gitmemek bang something in v.
hasta bakmak nurse through v.
Phrases
.... şikayeti olan (hasta) (a patient) presenting with expr.
.... şikayeti olan (hasta) (a patient) present with expr.
Proverb
iyileşmek için tedavi göreceğine hasta olmamaya çalış an ounce of prevention is worth a pound of cure
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü a creaking door hangs longest
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü a creaking gate hangs longest
ertelenmiş umutlar kalbi hasta eder hope deferred maketh the heart sick
ertelenmiş umutlar kalbi hasta eder hope deferred makes the heart sick
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar a creaking door hangs longest
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar a creaking door hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar a creaking gate hangs longest
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar a creaking gate hangs longest
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü creaking door hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar creaking door hangs longest
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar creaking door hangs longest
hasta veya yaşlı bir insanın daha fazla yaşayacağını ifade eden bir atasözü creaking gate hangs longest
genelde hasta insanlar sağlıklılardan çok yaşar creaking gate hangs longest
genelde hasta biri sağlıklı birini gömecek kadar çok yaşar creaking gate hangs longest
Colloquial
ayakta duramayacak kadar hasta (as) sick as a dog n.
bir gün önce çok içmekten dolayı kendini hasta/bitkin hissetme bighead n.
hasta listesi sick list n.
hasta olmak take ill v.
işten izin almak için hasta numarası çekmek pull a sickie v.
hasta hissetmek feel puny v.
hasta hissetmek feeling (kinda) puny v.
arayıp işe gelemeyecek kadar hasta olduğunu söylemek bang in (sick) v.
telefon edip hasta olduğunu söyleyerek/bahane ederek işe gitmemek bang in (sick) v.
(birine veya bir şeye) hasta olmak be nutty about (someone or something) v.
birini hasta/yorgun/bitap düşürmek lay someone low v.
(biraz) hasta gibi görünmek look (a little/bit) off v.
biraz hasta olmak be a bit off v.
biraz hasta olmak be a little off v.
(birine/bir şeye) hasta olmak be crazy about (someone or something) v.
hasta olduğu için izinli olmak/okula gitmemek be off sick v.
hasta olduğu için işte/okulda olmamak be off sick v.
hasta olmak be sick v.
hasta yatağından kalkmak be up and around v.
hasta hissetmek be feeling puny v.
biraz hasta illish adj.
(birine) hasta nuts about (someone) adj.
çok hasta (as) sick as a dog expr.
hasta yatağında on your back expr.
Idioms
hasta masraflarının doktor veya hastane tarafından sağlık sigortası kurumuna faturalanması bulk billing [australia] n.
bir şeyden kaçmak için hasta olduğunu söyleme diplomatic flu n.
(birinin/yerin) hasta adamı the sick man of (something or somewhere) n.
akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrıma/sersem gibi olma a thick head n.
hasta numarası yapmak sham abraham v.
hasta numarası yapmak sham abram v.
hasta olmak be down with (something) v.
görüntüsü bile tiksindirici gelmek/hasta etmek hate the sight of (someone or something) v.
düşüncesi bile hasta etmek/midesini bulandırmak can't bear to think about (something) v.
hasta masraflarını sağlık sigortası kurumuna faturalamak bulk bill [australia] v.
hasta masraflarının faturasını sağlık sigortası kurumuna kesmek bulk bill [australia] v.
(yemek) hasta etmek not agree with (someone or something) v.
hasta gibi görünmek be green about the gills v.
hasta numarası yapmak sham abraham [obsolete] v.
çok hasta olmak look like death warmed over v.
çok hasta görünmek look like death warmed over v.
çok hasta görünmek look like death warmed up v.
çok hasta olmak feel like death warmed up v.
hasta görünmek blue around the gills v.
hasta yatmak flat on one's back v.
hasta olmak take sick v.
hasta yatağından kalkmak up and around v.
hasta rolü yaparak işten kaytarmak swing the lead v.
hasta görünmek green around the gills v.
hasta etmek turn up v.
hasta olmak take ill v.
hasta görünmek look green v.
hasta görünmek pale around the gills v.
hasta/yorgun/bitap düşürmek lay somebody low v.
hasta olduğunu söyleyip (ya da bahane edip) işe gitmemek call in sick v.
hasta düşmek fall ill v.
hasta olduğunu söyleyip (ya da bahane edip) işe gitmemek report in sick v.
hasta yatağından kalkmak up and about v.
kendini hasta hissetmek feel under the weather v.
kendini hasta hissetmek be under the weather v.
(hasta) yataktan kalkmak be up and about v.
(hasta) yataktan kalkmak be up and around v.
hasta düşmek drop like ninepins v.
hasta düşmek go down/drop like ninepins v.
çok hasta olmak feel like death v.
çok hasta olmak feel like death warmed over v.
(birine veya bir şeye) hasta olmak be mad about (someone or something) v.
hasta personel listesinde olmak be on the sick list v.
hasta olmak be on the sick list v.
hasta olup işe gelmemek be on the sick list v.
akşamdan kalma veya hasta olmaktan dolayı başı ağrımak/sersem gibi olmak have a thick head [uk] v.
çok çalışmaktan hasta düşmek run (oneself) into the ground v.
çok çalışmaktan hasta düşmek run yourself into the ground v.
hasta numarası yaparak işten kaytarmak be swinging the lead [uk] v.
işe gitmemek/işten kaytarmak için hasta numarası yapmak be swinging the lead [uk] v.
hasta olmak be out of sorts v.
hasta hissetmek feel out of sorts v.
çok çalışmaktan hasta düşmek drive/run/work yourself into the ground v.
hasta hissetmek feel strange v.
hasta olmak go crook [australia] v.
(birini) hasta yatırmak lay (one) low v.
(birini) hasta/yorgun/bitap düşürmek lay (one) low v.
çok hasta görünmek look like death v.
(birini) hasta etmek make (one) sick v.
hasta olunan big with (someone) adj.
hasta olunan big with someone adj.
hasta gibi görünen green about the gills adj.
hasta gibi görünen green around the gills adj.
hasta gibi görünen greenat the gills adj.
hasta görünen/hisseden green about the gills adj.
hasta görünen/hisseden green around the gills adj.
hasta görünen/hisseden green at the gills adj.
ölümcül hasta sick unto death adj.
çok hasta like death warmed over expr.
hasta yatağında on one's deathbed expr.
çok hasta görünen death warmed up expr.
hasta personel listesinde on the sick list expr.
Speaking
bu gece hasta mısın? are you sick tonight? expr.
bütün gece hasta bir arkadaşla ilgilenmek zorunda kaldım (bahane olarak söylenir) I was up all night with a sick friend expr.
bu beni hasta ediyor it's making me sick expr.
beni hasta ediyorsun you make me sick expr.
hasta mısın? are you sick? expr.
hasta olduğum için because I'm ill expr.
hasta olduğum için because i was ill expr.
hasta mısınız? are you ill? expr.
hasta mısınız? are you sick? expr.
hapşırsa hasta olur if somebody catches a cold somebody gets pneumonia expr.
hasta olursan günah benden gitti if you become sick it's not my fault expr.
hapşırsa hasta olur when somebody sneezes somebody catches a cold expr.
hasta gibiydim I felt sort of ill expr.
hasta gibi hissediyordum i· felt sort of ill expr.
hasta değilim I'm not sick expr.
o hasta dinlenmeli that patient should rest expr.
kendini hasta hissediyor he's feeling ill expr.
sesin hasta gibi geliyor you sound sick expr.
tüm gece hasta bir arkadaşla ayaktaydım I was up all night with a sick friend expr.
Trade/Economic
ailenin hasta olan bir ferdine bakmak amacıyla alınan izin nursing leave of absence n.
hasta olduğuna dair belge sick note n.
Law
evde hasta muayenesi domiciliary visit n.
hasta taklidi yapan kimse malingerer n.
hasta yakınları tarafından darp edilme riski the risk of being beaten by patient relatives n.
kendini hasta gösteren malingerer n.
kendini yalandan hasta veya sakat gösterme malingering n.
yatalak hasta confined to bed n.
yalandan hasta olan malingerer n.
hasta taklidi yapmak malinger v.
hasta numarası yapmak malinger v.
kendini hasta gibi göstermek malinger v.
ölümcül hasta veya komada olan kimsenin hayatta tutulmayı reddetme hakkını savunan right-to-die adj.
Politics
avrupa'nın hasta adamı sick man of europe n.
-in hasta adamı the sick man of n.
komşu ülkelere göre politik ve ekonomik olarak hasta/sıkıntılı olan ülke the sick man of n.
(eskiden ingiltere'de) kronik hasta ve engelliler yasası uyarınca yerel bir otorite siciline kayıtlı olan (engelli) registered disabled adj.
(eskiden ingiltere'de) kronik hasta ve engelliler yasası uyarınca yerel bir otorite siciline kayıtlı olan (engelli) registered handicapped adj.
yoksul/düşük gelirli insanlara ve hasta olanlara verilen yardım welfare benefit
Institutes
hasta ve hasta yakını hakları derneği organization of patients' and patients' relatives' rights n.
amerikan iç savaşı döneminde hasta ve yaralı askerlerin bakımını üstlenmesi için kurulan özel bir sağlık örgütü sanitary commission n.
Technical
acil kullanım ve hasta nakil ventilatörleri emergency and transport ventilators n.
hasta kontak dozölçerleri patient contact dosimeters n.
hasta vagonu ambulance coach n.
hasta bina sendromu sick building syndrome n.
hasta bakıcılık nursing n.
hasta bina sendromu sbs abrev.
Electric
hasta tedavisinde kullanılan, orta gerilimli ve yüksek frekanslı osilasyon akımı tesla current n.
Aeronautic
hasta/engelli/yaşlı nakil aracı ambulift n.
Medical
(hasta taşınması sırasında kullanılan) sırt desteği backboard n.
bakım planı (hasta/çocuk) care plan n.
her iki tarafında hasta yatakları ve ortasında hemşire masası olan büyük hastane odası nightingale ward n.
ani kalp durması yaşayan hasta için mavi kod verilmemesi yönünde doktor talimatı no code n.
tanı, psikososyal değerlendirme ve hasta yönetimi konularında ileri düzeyde uzmanlığa sahip ve belirli ilaçları yazmaya yetkili hemşire nurse practitioner n.
hemşire-hasta ilişkisi nurse-patient relation n.
tanı, psikososyal değerlendirme ve hasta yönetimi konularında ileri düzeyde uzmanlığa sahip ve belirli ilaçları yazmaya yetkili hemşire nurse-practitioner n.
ölümcül hastalığa yakalanmış hasta terminally ill n.
ölümcül hasta ve ölümcül hastalıklardan kurtulanlarla ilgilenen tıp ve psikiyatri dalları thanatology n.
kovidli hasta covid patient n.
covidli hasta covid patient n.
entübe hasta intubated patient n.
entübe hasta ventilated patient n.
hasta yakınları patient companions n.
hasta vücudunun yerçekimsel değişime verdiği tepkiyi değerlendirmekte kullanılan sedye tilt-table n.
hasta vücudunun yerçekimsel değişime verdiği tepkiyi değerlendirmekte kullanılan sedye tiltboard n.
hasta vücudunun yerçekimsel değişime verdiği tepkiyi değerlendirmekte kullanılan sedye tilt table n.
acil hasta emergency patient n.
acil servise göğüs ağrısı ile başvuran hasta patient presented with chest pain to the emergency department n.
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department n.
acil serviste aort diseksiyonu tanısı almış olan hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department n.
acil serviste aort diseksiyonu tanısı konmuş hasta patient diagnosed with aortic dissection in the emergency department n.
acile ambulansla gelen hasta patient arrive at the emergency department via the ambulance n.
acile ambulansla getirilen hasta patient brought into the emergency department by ambulance n.
aciliyeti olmayan ve sonuçları bir hastanın ölümüyle sonuçlanmayacak hasta isteğine bağlı ameliyat elective surgery n.
ağzı açılamayan hasta patient with restricted mouth opening n.
akciğer apikal bölge tümörlü hasta patient with apical lung tumor n.
akciğer apseli hasta patient with lung abscess n.
akciğer kanserli hasta lung cancer patient n.
akciğer kanserli hasta patient with lung cancer n.
akciğer sarkoidozlu hasta sarcoid patient n.
akut apandisit tanısıyla laparoskopik apendektomi uygulanan bir hasta a patient performed laparoscopic appendectomy with a diagnosis of acute appendicitis n.
akut derin ven trombozlu hasta patient with acute deep vein thrombosis n.
akut gastroenteritli hasta patient with acute gastroenteritis n.
akut inmeli hemiparezik hasta acute stroke patient with hemiparesis n.
akut iskemik inmeli hasta acute ischemic stroke patient n.
akut kolesistitli hasta patient with acute cholecystitis n.
akut koroner sendromlu hasta patient with acute coronary syndrome n.
akut romatizmal ateş tanılı hasta patient with acute rheumatic fever n.
akut romatizmal ateşli hasta patient with acute rheumatic fever n.
alerjik rinitli hasta patient with allergic rhinitis n.
alt üriner sistem semptomlu hasta patient with lower urinary tract symptoms n.
altmış yaşında erkek hasta 60-year-old man patient n.
ambulans ile acil servise gelen hasta patient arrive at the emergency department via the ambulance n.
ambulans ile acil servise getirilen hasta patient brought into the emergency department by ambulance n.
ambulansla acil servise gelen hasta patient arrive at the emergency department via the ambulance n.
ambulansla acil servise getirilen hasta patient brought into the emergency department by ambulance n.
ameliyathanede hasta güvenliği patient safety in the operating room n.
amfizemli hasta patient with emphysema n.
anorektal malformasyonlu hasta patient with anorectal malformation n.
antifosfolipid sendromu olan hasta patient with antiphospholipid syndrome n.
artroskopik cerrahi uygulanan hasta patient undergoing arthroscopic surgery n.
asemptomatik hasta asymptomatic patient n.
astım ataklı hasta patient with asthma attack n.
astım tanısı konulmuş hasta patient diagnosed with asthma n.
atopik dermatitli hasta patient with atopic dermatitis n.
ayakta hasta walking case n.
ayakta tedavi gören hasta outpatient n.
ayaktan hasta out patient n.
ayaktan takip edilen hasta outpatient n.
bağışıklık zaafiyeti taşıyan hasta immunocompromised patient n.
beslenme güçlüğü çeken hasta patient with feeding difficulty n.
bağırsak yetmezlikli hasta patient with intestinal failure n.
balgam yayması negatif olan hasta patient with negative sputum smear n.
budd-chiari sendromlu hasta patient with budd-chiari syndrome n.
bilgisayarlı hasta kayıt sistemi computerized patient record system n.
bilateral tüp ligasyonlu hasta patient with bilateral tube ligation n.
birincil açık açılı glokom tanılı hasta primary open-angle glaucoma patient n.
boğazı delip bir aparatla nefes alamayan hasta için solunum yolu açma surgical cricothyrotomy n.