ileriye - Turc Anglais Dictionnaire
Historique

ileriye



Sens de "ileriye" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 17 résultat(s)

Turc Anglais
General
ileriye onward adv.
ileriye ahead adv.
ileriye farther adv.
ileriye along adv.
ileriye off adv.
ileriye along with adv.
ileriye onwards adv.
ileriye on adv.
ileriye forwards adv.
ileriye forward adv.
ileriye forrard adv.
ileriye aff adv.
ileriye endwise adv.
ileriye endways adv.
ileriye still adv.
Phrases
ileriye to the future expr.
Technical
ileriye forward adv.

Sens de "ileriye" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 174 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
ileriye doğru forward adv.
General
ileriye gitme progress n.
ileriye bakan forward looking n.
ileriye doğru olma forwardness n.
ileriye sürme propulsion n.
ileriye doğru iki tane ucu olan ve kolu söküp takılabilen ütü sadiron n.
ileriye gitme forwardness n.
ileriye doğru hareket forward motion n.
ileriye doğru sürme propulsion n.
ileriye gitme advance n.
ileriye yanaşma coil up n.
yukarıdan gelen darbeyle ileriye doğru atılan top topspin n.
ileriye dönük beklentiler forward-looking expectations n.
ileriye dönük umutlar forward-looking expectations n.
ileriye götürme furthering n.
ileriye doğru büyük bir adım a major step forward n.
ileriye doğru sürme actuation n.
atın ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmesi two-track n.
bir anda ileriye atılma bolt n.
ileriye dönük değer possibility n.
ileriye dönük olma prospectiveness n.
ileriye atma putoff n.
ileriye doğru sürmek propel v.
ileriye itmek propel v.
saati ileriye almak set a watch forward v.
ileriye almak advance v.
ileriye bakmak look ahead v.
atılıvermek (ileriye doğru) plunge forward v.
yarışta en ileriye geçmek forge ahead v.
saati ileriye almak set a clock forward v.
ileriye uzanmak reach ahead v.
ileriye doğru atılıvermek plunge forward v.
daha ileriye gitmek go further v.
daha da ileriye götürmek take something (much) further v.
bir adım ileriye taşımak carry a step further v.
bir adım ileriye taşımak carry a step forward v.
bir adım ileriye taşımak take a step further v.
bir adım ileriye taşımak take a step forward v.
ileriye atmak put off v.
...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek go on to claim that v.
(at) ileriye doğru giderken boynunu veya vücudunu çevirmeden dönmek two-track v.
ileriye gitmek whig v.
aşırı ileriye atlamak overjump v.
ileriye doğru itmek roll v.
ileriye bakmak forelook v.
ileriye kaymak outslide v.
ileriye doğru çabalamak press v.
ileriye sarmak advance v.
ileriye giden forward moving adj.
ileriye yönelik anticipatory adj.
ileriye yönelik rewarding adj.
ileriye yönelik prospective adj.
ileriye doğru giden onward adj.
ileriye etkili proactive adj.
fazla ileriye giden forward adj.
ileriye yönelik forward adj.
ileriye yönelik frontward adj.
ileriye dönük forward looking adj.
ileriye dönük prudential adj.
ileriye bakan forward-looking adj.
ileriye bakan forward-thinking adj.
ileriye dönük prospective adj.
ileriye bakan straight adj.
dik bir şekilde ileriye atılan gadarene adj.
ileriye bakan forehanded adj.
ileriye taşınmış provect [obsolete] adj.
ileriye doğru forwardly adv.
ileriye yönelik olarak rewardingly adv.
ileriye doğru onwardly adv.
ileriye doğru forward adv.
ileriye doğru forwards adv.
ucu ileriye doğru endways adv.
ileriye doğru on adv.
ileriye doğru onwards adv.
ileriye yönelik forwards adv.
ileriye yönelik olarak anticipatorily adv.
en ileriye farthest adv.
ileriye doğru onward adv.
ileriye doğru frontward adv.
ileriye doğru anlamı veren ön ek proso- pref.
Phrasals
-den ileriye gitmek improve on v.
ileriye taşımak act on v.
ileriye taşımak act upon v.
ileriye doğru gitmek go ahead v.
(saati) ileriye almak set forward v.
öne, ileriye, kürsüye, tahtaya çıkmak come forward v.
ileriye gitmek come along v.
ileriye doğru hareket etmek move beyond v.
ileriye atmak throw forward v.
ileriye itmek push forward v.
ileriye pas atmak pass forward v.
ileriye bakmak look beyond v.
ileriye doğru eğilmek lean forward v.
yavaş yavaş ileriye doğru gitmek inch forward v.
(arabayı) (bir sırada) ileriye hareket ettirmek pull forward v.
(arabayı) ileriye çekmek pull forward v.
zamanda ileriye/geleceğe doğru gitmek/yolculuk yapmak (kitap, tv programı, film) flash forward v.
(bir şey) alarak ileriye yatırım yapmak invest in (something) v.
yavaş yavaş ileriye doğru gitmek inch towards v.
Phrases
zamanın hep ileriye akması arrow of time n.
daha da ileriye further away expr.
Idioms
zamanın hep ileriye akması arrow of time n.
zamanın hep ileriye akması time's arrow n.
sürekli ileriye/yukarıya doğru onwards and upwards expr.
sürekli ileriye/yukarıya doğru onward and upward expr.
Trade/Economic
ileriye dönük ödeme anticipatory payment n.
ileriye doğru dikey bütünleşme forward vertical integration n.
ileriye doğru bağlantı (sektörler arasında) forward linkage n.
ileriye dönük karşılık ayırma forward looking provision n.
ileriye doğru destek etkileri feedforward control n.
tutarı ileriye taşıma roll-forward n.
ileriye dönük strateji forward-looking strategy n.
ileriye dönük olarak on a going-forward basis expr.
Law
ileriye yönelik alacak dormant claim n.
ileriye sürmek put forward v.
Politics
ileriye dönük planlar forward plannings n.
komünizmi ileriye taşıyan communist adj.
Technical
ileriye yürüyen dalga forward wave n.
ileriye tepe gerilimi peak forward voltage n.
ileriye transfer fonksiyonu forward transfer function n.
ileriye doğru akma forward motion n.
ileriye mühendislik forward engineering n.
ileriye doğru hareket course n.
ileriye oluk forward channel n.
ileriye hareket ederken bir yandan öbür yana yalpalamak veya sallanmak weave v.
ileriye doğru yatırılabilir tilted forward adj.
Computer
ileriye oluk forward channel n.
ileriye dönmek switch forward v.
ileriye git go forward expr.
ileriye oku read-ahead expr.
ileriye okuma/sn read aheads/sec abrev.
Telecom
ileriye bakarak sıraya sokma look ahead queuing n.
ileriye yönelik engeller challenges ahead n.
ileriye dönük maliyet forward - looking cost n.
ileriye gönderme özelliği spill-forward feature n.
ileriye yönelik forward-looking adj.
Electric
ileriye tepe gerilimi peak forward voltage n.
ileriye yürüyen dalga forward wave n.
ileriye transfer fonksiyonu forward transfer function n.
Automotive
ileriye yönelik uyarı forward alert n.
Aeronautic
ileriye doğru meyil forward tilt n.
ileriye gitmek go further v.
Marine
üst kısmı kuvvetli rüzgarla ileriye doğru itilen derin deniz dalgası comber n.
Medical
ileriye ait olan anterograde adj.
Psychology
ileriye etkili kolaylaştırma proactive facilitation n.
ileriye doğru zincirleme forward chaining n.
ileriye ket vurma proactive inhibition n.
ileriye ket vurma proactive interference n.
ileriye dönük amnezi anterograde amnesia n.
ileriye yönelik bellek prospective memory n.
ileriye dönük anterograde n.
ileriye dönük bellek anterograde memory n.
ileriye etkili engelleme proactive inhibition n.
Statistics
ileriye doğru denklemler forward equations n.
ileriye yönelik çalışma prospective study n.
Literature
ileriye atlama flashforward n.
nesnel ileriye atlama objective flashforward n.
öznel ileriye atlama subjective flashforward n.
zamanda ileriye doğru gidilen sahne flash-forward n.
Linguistics
ileriye dönük engelleme inhibition n.
Meteorology
ileriye dönük değerlendirme further outlook n.
Sport
ragbide hakemin serbest vuruş veya penaltıya itiraz eden tarafı cezalandırmak için serbest vuruş noktasını dokuz metre ileriye çekmesi kuralı ten-yard rule n.
ileriye atılan pas aerial n.
yüzme sırasında vücudu ileriye götüren bacak hareketi kick n.
(ragbide) kendi 22 m'lik sahasında duran bir oyuncunun rakip tarafından ileriye doğru atılan bir topu yakalaması ve "mark" diye bağırarak serbest vuruş yapmaya hak kazanması mark n.
ileriye doğru uzun pas bomb n.
ileriye adım atmak march v.
yüzme sırasında bacak hareketleri ile vücudu ileriye itmek kick v.
Cinema
filmsel zamanda geriye değil ileriye yapılan yolculuk prolepsis n.
filmsel zamanda geriye değil ileriye yapılan yolculuk flash-forward n.
filmsel zamanda geriye değil ileriye yapılan yolculuk flash-ahead n.
filmsel zamanda geriye değil ileriye yapılan yolculuk flashforward n.
zamanda ileriye gitme flashforward n.
zamanda ileriye doğru gidilen bölüm flash-forward n.