açıkça - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

açıkça



"açıkça" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 114 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
açıkça frankly zf.
açıkça openly zf.
açıkça clearly zf.
General
açıkça public s.
açıkça palpable s.
açıkça round s.
açıkça evident s.
açıkça exposed s.
açıkça explicit s.
açıkça straight-out s.
açıkça clear s.
açıkça plain s.
açıkça without mincing matters zf.
açıkça clear zf.
açıkça unreservedly zf.
açıkça obviously zf.
açıkça unmistakably zf.
açıkça man to man zf.
açıkça in simple terms zf.
açıkça manifestly zf.
açıkça outspokenly zf.
açıkça nakedly zf.
açıkça overtly zf.
açıkça allegedly zf.
açıkça definitely zf.
açıkça outright zf.
açıkça demonstrably zf.
açıkça in plain english zf.
açıkça evidently zf.
açıkça expressly zf.
açıkça fairly zf.
açıkça directly zf.
açıkça clearly zf.
açıkça in so many words zf.
açıkça explicitly zf.
açıkça declaredly zf.
açıkça straight from the shoulder zf.
açıkça palpably zf.
açıkça roundly zf.
açıkça without mincing words zf.
açıkça barely zf.
açıkça in plain terms zf.
açıkça in round terms zf.
açıkça patently zf.
açıkça above board zf.
açıkça straightforwardly zf.
açıkça frankly zf.
açıkça in the face of day zf.
açıkça in public zf.
açıkça discriminately zf.
açıkça plainly zf.
açıkça demonstratively zf.
açıkça plain zf.
açıkça publicly zf.
açıkça perspicuously zf.
açıkça professedly zf.
açıkça plump zf.
açıkça bluntly zf.
açıkça avowedly zf.
açıkça straight out zf.
açıkça flatly zf.
açıkça openly zf.
açıkça flat zf.
açıkça downright zf.
açıkça distinctly zf.
açıkça notably zf.
açıkça above-board zf.
açıkça point-blank zf.
açıkça point blank zf.
açıkça quite simply zf.
açıkça pointedly zf.
açıkça baldly zf.
açıkça unmistakeably zf.
açıkça signally zf.
açıkça understandably zf.
açıkça pointedly zf.
açıkça apert [obsolete] zf.
açıkça unreservedly zf.
açıkça gentilly [obsolete] zf.
açıkça officially zf.
açıkça on the table zf.
açıkça diserty [obsolete] zf.
açıkça in the raw zf.
açıkça freely zf.
açıkça famously zf.
açıkça directly zf.
açıkça flat out zf.
açıkça flatling zf.
açıkça outward zf.
açıkça freely zf.
açıkça prettily zf.
açıkça pretty zf.
açıkça smack zf.
açıkça soothfast zf.
açıkça squab zf.
açıkça square zf.
açıkça starchly zf.
açıkça in open expr.
Phrases
açıkça in so many words expr.
açıkça in plain sight expr.
Colloquial
açıkça right out zf.
Idioms
açıkça pure and simple s.
açıkça from the shoulder zf.
açıkça to someone's face expr.
açıkça four-square expr.
açıkça not in so/as many words expr.
açıkça in clear [obsolete] expr.
Trade/Economic
açıkça openly zf.
Geology
açıkça discrete s.
Latin
açıkça de plano zf.
açıkça candide expr.
Archaic
açıkça to one's teeth zf.
açıkça apertly zf.
açıkça soothfastly zf.

"açıkça" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 285 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
açıkça göstermek manifest f.
General
açıkça söyleme avowal i.
açıkça tartışma ventilation i.
çevresi kapatılmış ya da açıkça tanımlanmış alan precinct i.
açıkça gösterme manifestation i.
hakların açıkça çiğnenmesi outrage i.
açıkça itiraf eden avower i.
açıkça söyleme avowing i.
açıkça ortaya koyma explicitation i.
açıkça görülen başarı éclat i.
bir taraf için açıkça adaletsiz teklif highway robbery i.
açıkça suçlama denouncement i.
açıkça suçlayan denouncer i.
açıkça yanlış oldukları ispatlansa dahi eski yöntemlerden şaşmayan kimse mumpsimus i.
açıkça söyleyememe silence i.
açıkça anlatmak speak clearly f.
bir şeyi açıkça göstermek show something up f.
açıkça belirtmek specify f.
açıkça belirtmek enounce f.
açıkça belirtmek express clearly f.
fikirlerini açıkça söylemek lay the cards on the table f.
açıkça anlatmak explain clearly f.
açıkça ortaya koymak lay bare f.
açıkça söylenmek be avowed f.
ne düşündüğünü açıkça söylemek speak one's mind f.
ne düşündüğünü açıkça söylemek speak out f.
açıkça belirtmek enunciate f.
açıkça anlamak clearly understand f.
açıkça söylemek articulate f.
ne düşündüğünü açıkça söylemek speak up f.
bir şeyi açıkça söylemek put something plainly f.
açıkça söylemek profess f.
açıkça göstermek evince f.
düşüncelerini açıkça söylemek put all the cards on the table f.
açıkça anlatılmak be clearly explained f.
açıkça söylemek speak out f.
açıkça anlamak perfectly understand f.
açıkça konuşmak speak up f.
açıkça anlatmak tell out f.
düşüncelerini açıkça söylemek put the cards on the table f.
açıkça tartışmak ventilate f.
açıkça söylemek make no secret of f.
fikirlerini açıkça söylemek put the cards on the table f.
açıkça anlatılmak (something) to be clearly explained f.
açıkça söylemek avow f.
fikrini açıkça anlatmak make one's point f.
açıkça anlaşılmak be understood clearly f.
açıkça görülmek be clearly seen f.
açıkça görülmek be seen obviously f.
açıkça belirtmek pin down f.
açıkça söylemek make no bones of f.
açıkça söylemek make no bones about f.
düşüncelerini açıkça belirtmek enunciate f.
çekinmeden açıkça söylemek speak up f.
bir şeyi birine açıkça ifade etmek enunciate something to someone f.
tekrar açıkça söylemek reavow f.
açıkça kanıt sunmak testimonialize f.
açıkça kanıt sunmak testimonialise f.
açıkça meydan okumak bid defiance to f.
açıkça konuşmak give a piece of one's mind to f.
ne düşündüğünü açıkça ortaya koymak declare one's self f.
açıkça telaffuz etmek enunciate f.
açıkça belirtmek enounce f.
açıkça telaffuz etmek enounce f.
açıkça ifade etmek enunciate f.
açıkça göstermek write f.
açıkça suçlamak denunciate f.
açıkça belirtmek despecificate f.
açıkça ortaya koymak communicate f.
açıkça göstermek communicate f.
anlaşmazlıkları açıkça tartışarak çözmek dialogue f.
açıkça göstermek ostend [obsolete] f.
açıkça belirtmek outspeak f.
açıkça söylemek outspeak f.
açıkça direnmek outstand f.
açıkça karşı koymak outstand f.
açıkça söylemek outtell f.
açıkça konuşmak outtell f.
üzerinde açıkça göstermek bear f.
birisini toplum içinde açıkça suçlamak denounce somebody f.
açıkça söylenmemiş tacit s.
açıkça yazılmamış tacit s.
açıkça belirtilmiş articulate s.
hislerini açıkça gösteren feely s.
açıkça görülen overt s.
açıkça söylenebilir avowable s.
açıkça ilan edilmiş olan avowed s.
duygularını açıkça gösteren frank s.
açıkça belirtilmemiş unspecified s.
kendini açıkça etkili olarak ifade eden smooth-spoken s.
açıkça ayırt edilebilir clearly distinguishable s.
açıkça ayırt edilebilen clearly distinguishable s.
açıkça söylenmemiş unstated s.
açıkça işaretlenmiş clearly-marked s.
açıkça yazılmış clearly written s.
açıkça yazılı clearly written s.
kanunda açıkça belirtilmiş bright-line s.
boyunsuz, yüzü açıkça görülen canavar başı imgesi caboched s.
açıkça ifade edilebilir articulable s.
açıkça belirtilmemiş unarticulated s.
açıkça konuşmayan uncommunicable s.
açıkça görülen uncoy s.
açıkça söylenmemiş unprofessed s.
açıkça gösterilebilir manifestable s.
açıkça gösterilebilir olan manifestible s.
açıkça belirtilmiş hard-edge s.
gerçekleri açıkça söylemeyen meal-mouthed s.
açıkça konuşulabilen mentionable s.
açıkça algılanmayan faint s.
açıkça yapay hokey s.
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan mystical s.
(dürtü, duygu, niyet) açıkça sergileyen obvious s.
açıkça söylenebilir declarable s.
açıkça ifade edilen direct s.
açıkça ifade edilmeyen covert s.
açıkça onaylanan favorable s.
açıkça onaylanan favourable s.
taslağı açıkça gösteren outlined s.
ana hatları açıkça gösteren outlined s.
profili açıkça gösteren outlined s.
sınırı açıkça gösteren outlined s.
açıkça bilinen avowed s.
açıkça belirten professed s.
açıkça belirtilmemiş unstated s.
açıkça tanılabilir biçimde in a clearly identifiable way zf.
açıkça söylenebilir şekilde avowably zf.
açıkça algılanabilir bir şekilde vividly zf.
açıkça taahhüt edilerek handfastly [obsolete] zf.
açıkça ve kesin olarak flat-footed zf.
Phrasals
'-e açıkça kınamak clamor against i.
açıkça desteklemek clamor for i.
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek denounce (one) as (something) f.
açıkça/alenen olmakla suçlamak/itham etmek denounce someone as something f.
(bir şeye) açıkça kınamak clamor against (something) f.
açıkça desteklemek clamor for (something) f.
düşüncesini açıkça söylemek come out f.
açıkça ifade etmek peg down f.
açıkça tanımlamak peg down f.
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek drip with (something) f.
bir özelliği/yaklaşımı açıkça belli etmek/göstermek drip with something f.
birine bir şeyi açıkça söylemek/göstermek disclose something to someone f.
açıkça belirtmek lay out f.
(bir şeyi) açıkça ortaya dökmek come out with (something) f.
(birini) açıkça (bir şey) için suçlamak denounce (one) for (something) f.
(birini) açıkça (bir şeyle) suçlamak denounce (one) for (something) f.
(bir özelliği/yaklaşımı) açıkça belli etmek/göstermek drip with f.
(bir şeyi birine) açıkça belirtmek enunciate (something) to (one) f.
(bir şeyi birine) açıkça ifade etmek enunciate (something) to (one) f.
-e açıkça belirtmek enunciate to f.
-e açıkça ifade etmek enunciate to f.
kendini açıkça ifade etmek get through f.
Phrases
açıkça söylemek gerekirse tell openly expr.
açıkça söylemek gerekirse not to put too fine a point on it expr.
aksi yönde açıkça hüküm bulunduğu halde where expressly provided otherwise expr.
aksine açıkça hüküm bulunduğu takdirde where expressly provided otherwise expr.
burada (işbu belgede) belirtilen kalemlere ilişkin ne sarahaten (açıkça) ne de ima yoluyla hiçbir garanti veya teminatı kabul etmez hereby expressly disclaims any warranty or guarantee whether express or implied with regard to items described herein expr.
daha açıkça ifade etmek gerekirse to put it more explicitly expr.
açıkça kabul ediyorum I don't mind admitting expr.
açıkça kabul ediyorum I don't mind admitting expr.
Proverb
kötü dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür a false friend is worse than an open enemy
iki yüzlü bir dost açıkça düşman olan birinden daha kötüdür a false friend is worse than an open enemy
dost gibi görünen arkadaştansa açıkça düşman olan biri yeğdir a false friend is worse than an open enemy
dost görünen düşmandansa açıkça düşman olan kişi yeğdir a false friend is worse than an open enemy
iki yüzlü birine dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür a false friend is worse than an open enemy
kötü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür false friends are worse than open enemies
iki yüzlü dostlar açıkça düşman olanlardan daha kötüdür false friends are worse than open enemies
iki yüzlü arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir false friends are worse than open enemies
dost gibi görünen arkadaşlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir false friends are worse than open enemies
dost görünen düşmanlardansa açıkça düşman olanlar yeğdir false friends are worse than open enemies
iki yüzlü insanlara dost diye güvenmek, birinin düşman olduğunu açıkça bilmekten daha kötüdür false friends are worse than open enemies
Colloquial
şirket devrinde niyetini açıkça belli etmeden karşı teklifte bulunan bir müdahil grey knight i.
açıkça söylemek put it to f.
(birine) açıkça söylemek put it to (someone) f.
duygularını/düşüncelerini açıkça söylemek let rip f.
açıkça ortaya koymak be out f.
açıkça söylemek/anlatmak be out f.
ile açıkça konuşmak be open with f.
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek get fresh (with somebody) f.
olduğu gibi/açıkça söylemek tilii (tell it like it is) f.
açıkça konuşmak pop off f.
açıkça söz söylemek pop off f.
açıkça anlaşılmış in focus s.
açıkça görülüyor ki clearly zf.
ve açıkça konuşmak gerekirse and quite frankly expr.
açıkça söylemek gerekirse (if the) truth be known expr.
açıkça söylemek gerekirse (if the) truth be told expr.
Idioms
açıkça beyan edilen taahhüt avowed intent i.
açıkça ortada olan cevap answer on a postcard i.
her şeyin açıkça ortada olduğu bir dava/suç an open-and-shut case i.
açıkça ifade irish hint i.
açıkça bildirim irish hint i.
açıkça anlamak make out f.
açıkça anlaşılmamak be out of focus f.
açıkça dile getirmek call a spade a spade f.
açıkça görmek make out f.
açıkça ortaya koymak lay one's card on the table f.
açıkça söylemek make no bones about f.
açıkça söylemek make no bones of f.
açıkça ve dürüstçe konuşmak not to put too fine a point on it f.
(düşüncelerini) açıkça söylemek give tongue to f.
kusurları açıkça/apaçık ortada olmak could drive a truck through (something) [us] f.
açıkça/direkt söylemek tell (one) point-blank f.
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek get fresh with (one) f.
planlarını, niyetini, fikirlerini, kaynaklarını diğerlerine açıkça bildirmek reveal (one's) hand f.
(bir şeyi) açıkça anlayabilmek keep (something) straight (in one's mind/head) f.
açıkça bildirmek give someone an irish hint f.
açıkça/açık açık konuşmak shoot from the hip f.
açıkça ortada olup fark edilmemiş/gözden kaçmış look/stare you in the face f.
açıkça dalga geçmek stick (one's) tongue out f.
açıkça dalga geçmek stick out (one's) tongue f.
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek stick out (one's) tongue at (someone or something) f.
açıkça sunmak leave little to the imagination f.
açıkça göstermek leave little to the imagination f.
dolaylı olarak veya açıkça yanlış bir mesaj vermek send the wrong message f.
birine açıkça/direkt sormak, söylemek ask (or tell) someone point-blank f.
birine açıkça/direkt sormak ask someone point-blank f.
(birini/bir şeyi) açıkça desteklemek beat the drum (for someone or something) f.
birini/bir şeyi açıkça desteklemek beat the drum for someone or something f.
birini/bir şeyi açıkça desteklemek bang the drum for someone or something f.
birini/bir şeyi açıkça desteklemek beat the drum for someone/something f.
açıkça söylemekten kaçınmak mince the matter f.
açıkça göstermek bring home f.
bir şeyi açıkça göstermek bring something home f.
bir şeyi birine açıkça göstermek bring something home to somebody f.
(bir şeyi) açık açık/açıkça söylemek lay (something) on the line f.
açıkça sunmak leave nothing to the imagination f.
açıkça göstermek leave nothing to the imagination f.
duruşunu/tarafını açıkça ortaya koymak/belirtmek make (one's) position clear f.
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça ortaya koymak make (one's) position clear f.
fikrini/görüşünü/niyetini açıkça belirtmek make (one's) position clear f.
(bir şeyi) açıkça söylemek make no bones about (something) f.
fikrini açıkça anlatmak make your point f.
fikrini/düşüncesini açıkça söylemek nail your colours to the mast [uk] f.
tarafını açıkça belli etmek nail your colours to the mast [uk] f.
kimi/neyi desteklediğini açıkça ortaya koymak nail your colours to the mast [uk] f.
(bir şeyi) açıkça ifade etmek/anlatmak put (something) into plain language f.
açıkça söylemek put plainly f.
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek put your head above the parapet f.
düşüncelerini açıkça/çekinmeden belirtmek stick your head above the parapet [uk] f.
(bir şeyi) açıkça belirtmek ram (something) home [uk] f.
(bir şeyi) açıkça/açık bir dille söylemek say (something) in plain language f.
niyetini açıkça ortaya koymak set out your stall [uk] f.
düşüncesini açıkça belirtmek set out your stall [uk] f.
ne düşündüğünü açıkça söylemek speak mind f.
(biriyle/bir şeyle) açıkça dalga geçmek stick (one's) tongue out at (someone or something) f.
açıkça dalga geçmek stick tongue out f.
açıkça yüzleşmek come down to f.
kanunda açıkça/kesin olarak belirtilmiş bright-line s.
açıkça belli crystal clear expr.
açıkça/çok net bir şekilde in no uncertain terms expr.
ayağa kalk ve açıkça fikrini söyle stand up and be counted expr.
(bir şey) kendini açıkça ortaya koyuyor (something) speaks for itself expr.
açıkça düşman at swords' points expr.
açıkça söylenecek olursa when you get right down to it expr.
abd'de açıkça eşcinsel olanların orduda görev yapmasına izin vermeyen, eşcinsel kimliklerini gizli tuttukları sürece orduda görev yapmasına izin verilen ordu politikası dadt (don't ask, don't tell) kısalt.
Speaking
açıkça görülüyor ki obviously zf.
açıkça söyle! tell it clearly! expr.
kendimi açıkça ifade edebildim mi? do I make myself clear? expr.
olduğu gibi/açıkça söylemek tell it like it is expr.
size açıkça söylüyorum I tell you straight expr.
Trade/Economic
sözleşmeler bu hükümle başlayarak anlaşmanın taraflarının kimler olduğu açıkça ortaya konur agreement clause i.
açıkça bahsedilen explicitly mentioned s.
açıkça belirtilen explicitly mentioned s.
açıkça bir şeye katılmayı veya izin vermeyi tercih ederek yapılan (seçim) opt in s.
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) opt out s.
açıkça bir şeye katılmamayı veya bir şeyi yasaklamayı tercih ederek yapılan (seçim) opt-out s.
Law
açıkça görünen irtifak hakkı apparent easement i.
açıkça görünen irtifak hakkı conspicuous easement i.
açıkça iddia veya itiraf open avowal i.
yasal yapılanma ile kurulduğu halde kuruluş amacı açıkça ifade edilmeyen vakıf implied trust i.
açıkça göstermek testify f.
açıkça dayanaktan yoksun manifestly ill-founded s.
Politics
açıkça mesnetsiz başvuru manifestly unfounded claim i.
açıkça mesnetsiz başvuru manifestly unfounded application i.
açıkça ifade edilmeyen hareket groundswell i.
Media
film yapımcısı harvey weinstein'a karşı yapılan cinsel istismar suçlamalarının basında yer bulmasını takiben açıkça yapılan cinsel şiddet ve taciz suçlamalarının artması the weinstein effect i.
Pathology
açıkça görülen (hastalık) outspoken s.
Literature
bir eserde başka bir esere açıkça atıfta bulunma quotation i.
Linguistics
açıkça anlatım kabiliyeti articulateness i.
açıkça söylenmiş articulated s.
Archaic
açıkça konuşmak steven f.
açıkça görülen fair s.
Slang
açıkça aşağılamak trash f.
davranışlarıyla eşcinsel olduğunu açıkça gösteren (as) gay as a three-dollar bill s.
Modern Slang
açıkça flört eden all up on my jock s.