at all - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

at all

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"at all" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 11 sonuç

İngilizce Türkçe
General
at all zf. hiç
at all zf. asla
at all zf. hiçbir suretle
at all zf. hiç de
at all zf. hiçbir biçimde
at all zf. hiçbir şekilde
Phrases
at all expr. herhangi bir şekilde
at all expr. en küçük şekilde
at all expr. hiç
at all expr. zerre kadar
at all expr. az da olsa/biraz olsun

"at all" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 244 sonuç

İngilizce Türkçe
General
win-at-all-costs attitude i. ne olursa olsun kazanmaya değer yaklaşımı
jack-at-all-trades i. elinden her iş gelen kimse
jack-at-all-trades i. her işten anlayan kimse
shout all at once f. bağrışmak
be all at sea f. şaşırmak
be all at sea f. afallamak
be at all-time high f. tüm zamanların en yüksek seviyesinde seyretmek
regret having come (at all/in the first place) f. geldiğine geleceğine pişman olmak
not to say anything at all f. ağzını açmamak
not to say anything at all f. bir kelime etmemek
be at an all-time low f. en düşük seviyesinde olmak
look at all possibilities f. tüm olasılıklara bakmak
sit at home all day f. bütün gün evde oturmak
become rich all at once f. köşeyi dönmek
all at once zf. hepsi birden
at all hazards zf. neye mal olursa olsun rasgele
at all hours zf. çok geç
at all points zf. her yönüyle
all at once zf. birden
at all points zf. mükemmelen
at all times zf. daima
at all hands zf. hep birlikte
at all hazards zf. bütün tehlikelere rağmen
at all hazards zf. ne pahasına olursa olsun
at all hours zf. geceden sabaha kadar
at all hands zf. her taraftan
at all points zf. her bakımdan
at all hours zf. çok geç geceden sabaha kadar
not at all zf. katiyen
at all sorts of time zf. vakitli vakitsiz
at all times zf. her zaman
not at all zf. hiç değil
all at once zf. hep birden
at all hazards zf. neye mal olursa olsun
at all costs zf. ne pahasına olursa olsun
at all events zf. her durumda
not at all zf. hiç
at all hazards zf. rasgele
not at all zf. asla
at all points zf. her bakımdan mükemmelen
at all hands zf. hep birlikte her taraftan
all at once zf. birdenbire
at all events zf. ne olursa olsun
all at once zf. aniden
not at all zf. zerre kadar
at all other times zf. tüm diğer zamanlar
at all other times zf. bütün diğer zamanlarda
at all point zf. bütün yanlarıyla
at all point zf. bütün yönleriyle
at all hours zf. her saat
at all events zf. her halükarda
at all ages zf. tüm yaşlarda
at all right zf. her bakımdan
Phrases
at all costs zf. her ne pahasına olursa olsun
in no time at all expr. çabucacık
in no time at all expr. çabucak
in no time at all expr. çok çabuk
in no time at all expr. çok geçmeden
none at all expr. hiç yoktan
if at all expr. hiç değilse
any way at all expr. her ne pahasına olursa olsun
none at all expr. hiç
at all costs expr. her ne pahasına olursa olsun
not bad at all expr. hiç fena değil
if at all expr. ki şayet yapılıyorsa
at all levels of society expr. toplumun her kesiminde/tüm katmanlarında
Proverb
all cats are grey at night i. geceleri tüm kediler gridir
all cats are grey at night i. karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are grey at night i. gece/karanlıkta her şey birbirine benzer
tis better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
if you bow at all bow low bir işi yapıyorsan layıkıyla/tam yap
it is better to have loved and lost than never to have lost at all sevip de kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmek sevmemiş olmaktan iyidir
it is better to have loved and lost than never to have loved at all sevip de kaybetmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan iyidir
all cats are gray after dark/at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray after dark/at night köre elvandan bahsolunmaz
all cats are gray after dark/at night zifiri karanlıkta her şey siyahtır/aynıdır
self-praise is no praise (at all) yaptığını öven yaptığını yıkar
self-praise is no praise (at all) kendisini övenin ipi çürük olur
all cats are gray at night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray at night karanlıkta bütün kediler gridir
all cats are gray at night zifiri karanlıkta her şey aynıdır
all cats are gray at night köre renkten bahsolunmaz
all cats are gray at night karanlıkta bütün kediler gridir
self-praise is no recommendation (at all) kendi kendini övmenin (hiçbir) değeri/yararı yoktur
self-praise is no recommendation (at all) kendi kendini övmenin (hiçbir) anlamı yoktur
self-praise is no recommendation (at all) kendi kendine övünmek (hiç) hoş bir şey değil
self-praise is no recommendation (at all) kendi kendini övmek kişiye (hiçbir) fayda sağlamaz
self-praise is no recommendation (at all) kendi kendini övmek kişiyi başkalarının gözünde küçültür
Colloquial
a fairy world where nothing bad happens at all i. kötü şeylerin yaşanmadığı büyülü bir dünya
all at once zf. ansızın
all at once zf. aynı anda
all at once zf. hep birden
all at once expr. aniden
but it doesn't matter at all expr. ama artık bir önemi kalmadı
all at once expr. birdenbire
any way at all expr. her yolu deneyerek
all at once expr. hep birden aynı anda
for no reason at all expr. hiç yoktan
for no particular reason at all expr. ortada hiçbir neden yokken
any way at all expr. öyle ya da böyle
(not) at all expr. hiç de
(not) at all expr. hiçbir suretle
(not) at all expr. hiçbir şekilde
at all hours expr. gece gündüz her saat
at all hours expr. her zaman
at all hours expr. günün her saati
at all times expr. sürekli
at all times expr. aralıksız
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını hiç açma daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer ağzından kötü sözler çıkacaksa ağzını hiç açma/sus daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. kötü söz söyleyeceğine sus/hiç konuşma daha iyi
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. kötü sözler/şeyler söyleyeceksen sus
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all expr. eğer kötü konuşacaksan sus daha iyi
imnaaho (in my not at all humble opinion) expr. pek naçizane olmayan fikrime/düşünceme/görüşüme göre
imnsho (in my not at all humble opinion) expr. pek naçizane olmayan fikrime/düşünceme/görüşüme göre
for no reason at all yoktan yere
Idioms
at all hours of the day and night i. günün her saati
be all at sea f. apışıp kalmak
protect something/somebody at all cost f. birini veya bir şeyi ne pahasına olursa olsun korumak
be all at sea f. işin içinden çıkamamak
be all at sea f. kafası karışmak
be all at sea f. kafası tamamen karışmış/karışık olmak
be all at sea f. kafası karışık olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) şansı açılmak/açık olmak
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) şansı yaver gitmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (biri) için şanslı olaylar üst üste gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (biri) için tüm güzel olaylar üst üste/arka arkaya gelmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) bahtı açılmak
all (one's) christmases have come at once [uk] f. (birinin) hayatı bayrama dönmek
all (one's) christmases have come at once [uk] f. bayram etmek
be all at sea f. afallamak
be all at sea f. şaşırmak
be all at sea f. yolunu kaybetmek
be all at sea f. ne yapacağını bilememek
be all at sea f. kafası karışmak
be all at sea f. muallakta olmak
armed at all points s. dört bir yandan korunmuş
doesn't bother me at all s. beni bozmaz
armed at all points s. her şeye hazırlıklı
armed at all points s. her taraftan korunmuş
all at sea s. şaşırmış
all at sea s. şaşkına dönmüş
all at sea s. kafası karışmış
all at sea s. afallamış
all at sea s. şaşırmış
all at sea s. şaşkına dönmüş
all at sea s. kafası karışmış
all at sea s. afallamış
in no time at all expr. aniden
in no time at all expr. bir anda
in no time at all expr. hemen/anında
at all hours of the night expr. gece geç vakit
at all hours of the day and night expr. gece veya gündüz herhangi bir saatte
at all events expr. ne olursa olsun
all at sea about something expr. muallakta olmak
at all costs expr. ne yapıp yapıp
at all costs expr. ne yapıp edip
all at sea expr. şaşkına dönmüş
all at sea expr. şaşırmış
at all events expr. yine de
Speaking
not at all expr. bişey değil
that's not nice at all expr. bu hiç hoş değil
It doesn't bother me at all expr. bana uyar
just let me know when you hear anything at all expr. bir şeyler öğrenirsen bana da haber ver
is the name familiar to you at all? expr. bu isim sana tanıdık geldi mi?
you do not mean anything at all to me expr. benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
doesn't bother me at all expr. bana göre hava hoş
this is not cool at all expr. bu hiç hoş değil
it won't bother me at all expr. bana göre hava hoş
not at all! expr. bir şey değil!
that's not true at all expr. bu hiç de bile doğru değil
doesn't bother me at all expr. bana uyar
you mean nothing at all to me expr. benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
It doesn't bother me at all expr. bana göre hava hoş
keep that with you at all times expr. bunu her zaman yanında taşı
not at all expr. bir şey değil
I don't mind at all expr. çok da umurumdaydı
I don't mind at all expr. çok da tın
you don't seem afraid at all expr. hiç korkmuş görünmüyorsun
no problem at all expr. hiç sorun değil
you don't have to say anything at all expr. hiçbir şey söylemen gerekmiyor
if there's anything you need at all expr. herhangi bir şeye ihtiyacın olursa
if at all possible expr. eğer mümkünatı varsa
if at all possible expr. herhangi bir şekilde mümkünse
I don't know at all expr. hiç bilmiyorum
not at all! expr. estağfurullah
not at all expr. hiç de bile
not bad at all expr. hiç de kötü değil
I am not sleepy at all expr. hiç uykum yok
not bad at all expr. fena değil
it's supposed to be with you at all times expr. her zaman yanında olmalı
it's no trouble at all expr. hiç sorun değil
if it is at all possible expr. herhangi bir şekilde mümkünse
it all came so easy at first expr. ilk başta her şey çok basit gelmişti
if there's anything you need at all expr. ihtiyacın olan bir şey varsa
I don't even like her at all expr. ondan hoşlanmıyorum bile
not at all expr. önemli değil
that's not what she meant at all expr. öyle demek istemedi
it all depends on how you look at it expr. nasıl baktığına bağlı
I don't mind at all expr. kimin umurunda
it's not like that at all expr. kazın ayağı öyle değil
that's not what he meant at all expr. öyle demek istemedi
all at once l encountered a dog at close range expr. karşıma birden köpek çıktı
it's better to have loved and lost than never to have loved at all expr. sevip de yitirmiş olmak hiç sevmemiş olmaktan daha iyidir
not at all expr. sorun değil
not at all expr. rica ederim
Law
follow up all transactions at the public and private bodies and agencies in connection therewith i. bu işlemlerden dolayı bilcümle resmi ve hususi daireler ve kamu kurum ve kuruluşları nezdindeki işlemleri takip ve tedvire
Computer
route document to all recipients all at once expr. belgeyi tüm alıcılara aynı anda gönder
all at once expr. tümüne birden
all at once expr. tümünü birden
all at once expr. tümüne aynı anda
Sport
knocking down of all pins at one time i. bowlingde tek atışta bütün labutların devrilmesi
Slang
not at all expr. hiç de değil
(all) at sea (about something) expr. kafası karışmış
Star Wars
all terrain advance raider (at-ar) i. arazisel gelişmiş yağmacı vasıta (ag-yv)
all terrain anti-aircraft (at-aa) i. arazisel anti-hava aracı (aa-ha)
all terrain armored cargo transport (at-act) i. arazisel zırhlı kargo nakliye vasıtası (az-knv)
all terrain armored heavy transport (at-aht) i. arazisel zırhlı ağır nakliye (az-an)
all terrain armored transport (at-at) i. arazisel zırhlı nakliye aracı (az-na)
all terrain attack pod (at-ap) i. arazisel saldırı muhafaza vasıtası (as-ma)
all terrain combat excavator (at-ce) i. arazisel muharebe kazıcı vasıtası (am-kv)
all terrain defense pod (at-dp) i. arazisel savunma muhafaza vasıtası (as-mv)
all terrain defense turret (at-dt) i. arazisel savunma taret vasıtası (as-tv)
all terrain experimental transport (at-xt) i. arazisel deneysel nakliye vasıtası (ad-nv)
all terrain exploration and survey walker (at-est) i. arazisel araştırma ve gözlem yürüyücüsü (aa-gy)
all terrain exploration transport (at-et) i. arazisel keşifçi nakliye aracı (af-na)
all terrain force reconnaissance walker (at-frc) i. arazisel kuvvet keşif yürüyücüsü (ak-ky)
all terrain heavy enforcer (at-he) i. arazisel ağır infazcı araç (aa-ia)
all terrain heavy hauler (at-hh) i. arazisel ağır nakliyeci araç (aa-na)
all terrain heavy scout (at-hs) i. arazisel ağır izci vasıta (aa-iv)
all terrain ion cannon (at-ic) i. arazisel iyon topu vasıtası (ai-tv)
all terrain megacaliber six (at-m6) i. arazisel megakaliber altı (am-a6)
all terrain missile platform (at-mp) i. arazisel füze platform vasıtası (af-pv)
all terrain mobile artillery (at-ma) i. arazisel hareketli topçu vasıta (ah-tv)
all terrain open transport (at-ot) i. arazisel açık nakliye vasıtası (aa-nv)
all terrain patrol droid (at-pd) i. arazisel droid devriye vasıtası (ad-dv)
all terrain personal transport (at-pt) i. arazisel kişisel nakliye vasıtası (ak-nv)
all terrain riot control transport (at-rct) i. arazisel isyan kontrol nakliyecisi (ai-kn)
all terrain scout transport (at-st) i. arazisel izci nakliye aracı (ai-na)
all terrain tactical enforcer (at-te) i. arazisel taktik infazcı vasıtası (at-iv)
all-terrain exploration droid (at-ed) i. arazisel droid keşif vasıtası (ad-kv)