break - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

break

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"break" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 399 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
break i. mola
break i. ara
break i. paydos
break f. kopmak
break f. kırmak
break f. bozmak
General
break i. firar
break i. pot
break i. iş molası
break i. kırılma
break i. dinlenme
break i. kırma
break i. fırsat
break i. atılma
break i. kısım
break i. kaçma
break i. şans
break i. ani fiyat düşüşü
break i. kaçış
break i. fasıla
break i. gaf
break i. açıklık
break i. teneffüs
break i. durak
break i. parça
break i. ara verme
break i. çatlak
break i. aralık
break i. bozuşma
break i. program arası
break i. kırık
break i. ara dinlenme
break i. başlangıç
break i. ortaya çıkma
break i. ani hareket
break i. depar
break i. atılım
break i. ani değişiklik
break i. belirgin değişiklik
break i. ihlal
break i. bağların kopması
break i. atın binici tarafından belirlenen yürüyüş şeklinin değişmesi
break i. (arabalı at yarışında) atın tırıstan koşuya veya başka bir adıma geçmesi
break i. at arabası
break i. ilişkilerin kopması
break i. ani kesinti
break i. (özellikle beklenmedik şekilde) durumunu düzeltme şansı
break i. büyük miktar
break i. lot
break i. parti
break i. konsinye
break i. zorla haneye girme
break i. su yüzeyinin dalgalanması
break i. bir parti oluşturan çay sandıkları
break i. bir yılda hazırlanan kenevir miktarı
break i. dalga kırılma noktası
break i. sörf bölgesi
break i. gaf
break i. patavatsızca yorum
break i. (sevgiliyle) ilişkiye ara verme
break i. geçici ayrılık dönemi
break i. keskin uç
break i. hafif gem
break i. uzaklaşma
break i. tatil
break i. kesilme
break i. noktayı koyma
break i. boşluk
break i. (tenis) servis kırma
break i. talih kuşu
break i. talihin yüze gülmesi
break i. yırtma
break f. bitirmek
break f. batmak
break f. çiğnemek
break f. benzetmek
break f. çözmek
break f. kaçmak
break f. bozdurmak
break f. haklamak
break f. mola vermek
break f. şafak sökmek
break f. tan ağarmak
break f. parçalanmak
break f. parçalamak
break f. kırmak
break f. patlamak
break f. ihlal etmek
break f. bozuşmak
break f. kopmak (fırtına)
break f. yıkmak
break f. dağıtmak
break f. koparmak
break f. şafak atmak
break f. bozmak
break f. ağarmak
break f. söylemek
break f. fırlamak
break f. yenmek
break f. uymamak
break f. yaralamak
break f. ara vermek
break f. ortalık ağarmak
break f. iflas etmek
break f. batırmak
break f. gün doğmak
break f. dönmek
break f. dalmak
break f. çıtlatmak
break f. müflis olmak
break f. (bilardo) açılış vuruşunu yapmak
break f. (ses) gitmek/kısılmak
break f. iptal etmek
break f. (işkence yaparak) konuşturmak
break f. sındırmak
break f. (seti) bozmak
break f. delmek
break f. içine girmek
break f. yüzeyi yarmak
break f. yüzeyi delmek
break f. (egzersiz sonucu) terlemek
break f. keserek meydana getirmek
break f. zorlayarak meydana getirmek
break f. (bir şeyin) çözümünü bulmak
break f. (bir şeyin) yolunu bulmak
break f. temel unsurlarını ve dizilimini ortaya çıkarmak
break f. (haber) ilan etmek
break f. geçmek
break f. geride bırakmak
break f. aşmak
break f. (özellikle güç kullanarak) son vermek
break f. üstesinden gelmek
break f. gücünü azaltmak
break f. etkisini azaltmak
break f. (psikoloji, sağlık) zayıflatmak
break f. (psikoloji, sağlık) bozmak
break f. sıkıntılar altında ezmek
break f. sonunu getirmek
break f. alçaltmak
break f. rütbesini düşürmek
break f. derecesini düşürmek
break f. (alışkanlık) bırakmak
break f. (alışkanlık) bıraktırmak
break f. uysallaştırmak
break f. ehlileştirmek
break f. çatlamak
break f. bölünmek
break f. yıkılmak
break f. çökmek
break f. müdahale etmek
break f. içeri sızmak
break f. dağılmak
break f. ayrılmak
break f. ortaya çıkmak
break f. meydana gelmek
break f. bekleme süresi sonucu ortaya çıkmak
break f. öğrenilmek
break f. fark edilmek
break f. yön değiştirmek
break f. aniden hareket etmek
break f. (at) belirlenen yürüyüş şeklini değiştirmek
break f. ilişkisi bozulmak
break f. anlaşmadan çıkmak
break f. birinden ayrılmak
break f. aniden azalmak
break f. aniden durmak
break f. kesilmek
break f. sona ermek
break f. bitmek
break f. (su, dalga) çarparak köpük veya püskürtü haline gelmek
break f. break dans yapmak
break f. sözünü tutmamak
break f. anlaşmaya uymamak
break f. yasaya uymamak
break f. (psikolojik olarak) zayıflamak
break f. (psikolojik olarak) çökmek
break f. sırasını kaybetmek
break f. patlayıcılarla açmak
break f. kasa patlatmak
break f. (başkalarıyla birlikte) yemek yemek
break f. bütünlüğünü bozmak
break f. sürekliliğini bozmak
break f. kesmek
break f. (skor, rekor) yükseltmek
break f. (bir şeyin) yanlışlığını kanıtlamak
break f. (plan, kampanya) başlatmak
break f. bir duyguyu göstermeye başlamak
break f. (haber) yayınlanmak
break f. (fırtına, kötü hava koşulları) kesilmek
break f. (kalp) kırılmak
break f. (ses) özellikle duygusal gerginlik nedeniyle aniden değişmek
break f. sonlandırmak
break f. tamamlanmasını önlemek
break f. durdurmak
break f. (dalga) köpükler halinde çatlamak
break f. (ergen erkeklerin buluğ çağındaki sesi) çatallaşmak
break f. (işkence sırasında) kolunu bacağını kırmak
break f. sakat bırakmak
break f. vücudun uzuvlarını kesmek
break f. yırtarak açmak
break f. kırarak açmak
break f. içini açmak
break f. kapağını açmak
break f. toplamak
break f. (vücuttaki lifleri) yumuşatmak
break f. alıştırmak
break f. gönderilen şeyi doğrulamak için telgraf operatörünü durdurmak
break f. bir yazıyı başlangıç sayfasından hemen sonra gelmeyen bir sayfada devam ettirmek
break f. bir satırdaki yazıyı bir sonraki satırda devam etmek üzere kesmek
break f. (kampanya, eylem) törenle başlatmak
break f. (renk tonunu) başka bir renk veya ton ekleyerek değiştirmek
break f. zorla ortaya çıkmak
break f. zorla dışarı çıkmak
break f. çabucak hızlanmak
break f. (av köpeği, avı bulmak için bulunduğu yerden) hızla fırlamak
break f. dans ederken partnerin elini bırakmak
break f. açılmak
break f. boylu boyunca dalgalanmak
break f. (niyet, ruh hali, tavır) ciddi bir şekilde değişmek
break f. kamerayı başka bir yere yerleştirmek
break f. (remi kart oyununda) her oyuncu bir el daha oynadıktan sonra oyunun biteceğini duyurmak
break f. (remi kart oyununda) kartları karıştıracak ilk oyuncu olmak
break f. (dikiş, oluk veya eklemde) katlanmak, bükülmek veya ayrılmak
break f. dallanmak
break f. şevkini kırmak
break f. (ateş) hastalığın en ağır dönemini atlatmak
break f. (ateş) düşmek
break f. bariyerin kapatıcılığını ortadan kaldırmak
break f. yumurta kabuğunu kırmak
break f. kasayı kırarak açmak
break f. düşüşü durdurmak
break f. (tavla) bir noktadaki iki taştan birini kırmak
break f. gerçek karakterine ve namına zarar vermek
break f. kovmak
break f. (sivilce) patlatmak
break f. (kural) çiğnemek
break f. (söz) tutmamak
break f. çökertmek
break f. gün ağarmak
break f. (fırtına) kopmak
break f. (hava) bozmak
break f. (ses) çatallaşmak
break f. (haber) vermek
Irregular Verb
break f. broke - broken
Colloquial
break i. başka bir şans
break i. ikinci bir şans
break i. bir şans daha
break i. break dans
break i. rahatlık
break i. nahoş veya gülünç bir durumdan kurtulma
break f. açıklığa kavuşmak
break f. solo çalmak
break f. ilerlemek
break f. gerçekleşmek
break f. başarılı olmak
break f. atılım yapmak
Trade/Economic
break f. batmak
break f. ihlal etmek
break f. iflas etmek
break f. (değer, miktar) sert bir şekilde azalmak
Law
break f. (vasiyeti) hükümsüz kıldırmak
break f. (vasiyeti) mahkeme yoluyla bozmak
break f. zorla haneye girmek
break f. ölüm, boşanma veya anlaşmazlık nedeniyle ayrılmak
Politics
break i. oyların bir eğilim oluşturacak şekilde toplu halde değişimi
Industry
break i. ketenin veya kenevirin sapını kırma
break i. tekstil lifi ayırma makinesi
Media
break i. köşe yazısının arka sayfada devam etmek üzere bölündüğü nokta
Technical
break i. ara
break i. ani düşme
break i. aralık
break i. çatlak
break i. kırık
break i. kesilme
break i. paydos
break i. sökme
break i. kırma, bükme, değiştirme ve kontrol için kullanılan bir alet
break i. sac büküm aleti
break i. hamur yoğurma aleti
break i. hamur yoğurma tezgahı
break i. keten lifi ayırma makinesi
break i. buğday öğütücü
break i. taş değirmen
break i. telgraf
break i. yangın kontrol şeridi
break f. ayırmak
break f. bozulmak
break f. elektrik devreyi bozmak
break f. kesmek
break f. kapatmak
break f. ufalamak
break f. (keten, kenevir) lifleri odunsu çekirdekten ayırmak
break f. (ısıtılan bitkisel yağlar) yoğunlaşmak ve bulanıklaşmak
break f. (ısıtılan bitkisel yağlar) jelatinimsi çökelti veya süspansiyon oluşturmak
break f. (emülsiyon) yağ ve su tabakalarına ayrılmak
Computer
break i. kesme
break i. satır sonu
break i. sayfa sonu
break f. bozmak
break expr. bitir
break expr. çık
break expr. kes
break expr. kesme bitir
Electric
break i. elektrik akışının kesilmesi
break i. elektrik devresinde boşluk oluşturma
break f. (devreyi) bozarak işlevsiz hale getirmek
break f. açmak
Radio
break i. radyo kanalına halk bandı operatörü ile erişme
Textile
break i. (kıyafette) buruşuk, katlanma, dikiş gibi çizgi kesintisi
break i. dikiş çizgisinde değişiklik
break i. derinin katlanma yerinde oluşan kırışma
break i. yapağı liflerinin düşük kaliteli bir parçayla kesintiye uğraması
Architecture
break i. çıkıntı
break i. yön değişimi
break i. yapısal çizginin sürekliliğini bozan özellik
Automotive
break f. parçalamak
Marine
break i. kasara sonu
break f. bayrak savlosunun çekilerek açılması
Mining
break i. cevher damarı kırığı
break i. cevher yatağı kırığı
Medical
break i. (insanda veya evcil hayvanda) bağışıklık sahibi olduğu düşünülen bir hastalığın çıkması
break f. (hamilelikte) suyu gelmek
Printing
break i. iki paragraf arasındaki boşluk
break i. üç nokta
break i. satır sonunda kelimenin bölündüğü yer
break i. kalıba yeni dökülmüş harfin gövdesindeki kaba metal püskürtüsü
Gastronomy
break f. (krema) yayıklama sırasında yağ ve sıvıya ayrılmak
Chemistry
break f. (emülsiyon) bileşenlerine ayırmak
break f. (emülsiyon) bileşenlerine ayırmak
Biology
break i. mutasyon
break f. çözünmek
Botanic
break i. çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim
break i. bazı bitkisel yağlar ısıtıldığında ayrılan jelatinimsi madde
break i. yaşlanma sonucu metabolizmadan ayrılan jelatinimsi madde
break f. sporlanmak
break f. varyasyon göstermek
Agriculture
break i. mera veya otlak bitkilerinin sınırlı bir süre için otlanılabilecek bölümü
break i. dal
break i. uç veya filiz alma sonrası oluşan dal
break i. tahıl öğütmede kepeğin ayrıldığı aşama
break f. sabanla sürmek
break f. öğütme sırasında tahıl tanelerini un ve kepek olarak ayırmak
Tobacco
break i. tütün fıçısını kırarak açma
break i. fıçılardan çıkarılan tütün satışı
break f. satılabilir kalitede olup olmadığını incelemek için tütün topağını fıçıdan çıkarıp yaymak
break f. (kurutulmuş tütün yapraklarını) ortadan demetlemek ve bağlamak için kurutma çıtasından ip koparmak
Forestry
break i. kontrolden çıkan orman yangını
Linguistics
break i. durak
break f. ses kırılması geçirmek
break f. (sesli harf) diftong haline gelmek
Religious
break f. komünyona katılmak
break f. komünyon uygulamak
Meteorology
break i. kırık
Geology
break i. (fay, derin vadi) topografyadaki belirgin değişiklik
break i. stratigrafik eksiklik
Military
break f. ordu saflarını bozmak
break f. dağılarak geri çekilmek
break f. dağılmak
Hunting
break f. temizlemek veya doldurmak için silahın arkasını açmak
Sport
break i. krikette sopayla topu yakın tarafa gönderecek şekilde yapılan vuruş
break i. (beyzbol, kriket) topun düz rotadan sapması
break i. yarış başlangıcı
break i. hızlı hücum
break i. bilardoda topları dağıtan açılış vuruşu
break i. (bilardo, kroket) arka arkaya bir dizi başarılı atış
break i. bovling çerçevesindeki labutların tamamını devirememe
break i. servis kırma
break i. (bilardo) topları dağıtan açılış vuruşunu yapma hakkı
break i. (müsabakada) ara
break i. (on kuka bovlingde) ikinci deneme sonrası tüm labutları devirememe
break i. (hokeyde) hücum oyuncusunun defans oyuncularından kurtulup kaleye doğru koşması
break f. (teniste) rakibin servisini kırarak oyunu kazanmak
break f. servis kırmak
break f. (kriket topu) zıplarken yön değiştirmek
break f. (kriket oyuncusu) en az bir tahta devirmek
break f. (spor müsabakalarında) işaret verilmeden başlamak
break f. karşı atak yapmak
Baseball
break f. kaleye yakın kavis çizmek
break f. kale üstünden kavis çizmek
Boxing
break i. (boksta sarılma hareketinden) ayrılma
break f. (sarılma hareketinden) ayrılmak
break ünl. boks maçında hakemin rakiplere verdiği ayrıl komutu
Wagering
break f. ödeme tutarını yuvarlamak
Art
break f. tablodaki bir rengi bileşenlerine ayırmak ve palette karıştırmak yerine tuval üzerinde yay yana koymak
Music
break i. solo bölüm caz
break i. cazda seçilmiş ritim biçimi veya ezgi
break i. ses perdesi veya tonunun değiştiği nokta
break i. ses perdesi veya tonundaki değişim
break i. pop şarkıda enstrümantal bölüm
break f. perdeyi aniden değiştirmek
break f. (müzik akorunu arpejdeki gibi) tonları ayrı ayrı çalarak bölmek
Archaic
break f. çözülmek
break f. çözmek
break f. dağılmak
break f. dağıtmak
Slang
break f. oyunun dengesini oyuncu lehinde değiştirecek bir strateji tasarlamak
break f. oyunun dengesini kendi lehine değiştirmek
break f. internette paylaşım rekorları kırmak
break f. viral olmak

"break" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
tax break i. vergi indirimi
break up f. ilişkiyi kesmek
break up f. ayrılmak
break off f. kopmak
break down f. bozulmak
break away f. kopmak
have a break f. ara vermek
break off f. koparmak
break into f. zorla girmek
break someone's nose f. burnunu kırmak
General
prison break i. hapishaneden kaçış
short break i. kısa ara
break of day i. şafak
the break of day i. günün ağarması
break point i. kesme noktası
short break i. günübirlik gezi
lunch break i. öğle tatili
coffee break i. kahve arası
bad break i. şanssızlık
epistemological break i. epistemolojik kopuş
theory of break from social life i. sosyal hayattan kopma teorisi
lunch break i. öğle arası
quick break i. kısa ara
break up i. dağılma
break key i. kesme tuşu
page break i. sayfa sonu
double break i. çift kesme
break-even point i. ölü nokta
break-up i. dağılma
break-in i. zorla girme
break-in i. meskene tecavüz
break-up i. parçalanma
break time bell i. teneffüs zili
border break i. dış kenar baskı
border break i. kitabe taşması
a sharp break i. keskin bir dönüş
smoke break i. sigara molası
mid-term break i. sömestr tatili
mid-term break i. yarıyıl tatili
cigarette break i. sigara molası
break room i. dinlenme odası
winter break i. sömestr tatili
a short break i. kısa bir ara
coffee break i. kahve molası
bathroom break i. ihtiyaç molası
break (time) i. ders arası
brain-break i. kısa zihinsel ara
break dance i. 80'lerde çıkmış hareketli bir dans
rest break i. ara dinlenme
lunch break i. yemek molası
meal break i. yemek molası
short break i. kısa süreli tatil
mid-term break i. ara tatil
semester break i. sömestr tatili
semester break i. yarıyıl tatili
winter break i. kış tatili
easter break i. paskalya tatili
commercial break i. reklam arası
book break i. kitap molası
water pipe break i. su borusu patlaması
break dancing i. break dans
break-off i. bitirme
break-off i. durdurma
break-off i. bilardoda topları dağıtan ilk vuruş
break-off i. ilişkiyi kesme
break seal i. mühür
break-away i. sahadan çıkmak
break-in i. ilk kullanım
break-in i. ilk deneyim
break and entry i. haneye tecavüz
mini-break i. (iki üç günlük) kısa tatil
immersion break i. gerçeklik algısının kırılması
break down the lesson f. dersi kırmak
break off f. birdenbire durmak
break out into a sweat f. ter basmak
break out f. fırtına koparmak
break off f. bitmek
break up f. ayırmak
break in f. terbiye etmek
break down the lesson f. dersi asmak
break off f. koparmak
break off f. ilişkiyi kesmek
break even f. ancak masrafını karşılamak
break through f. zorla geçmek
break loose f. kendini kurtarmak
break down f. kendini tutamayıp ağlamak
break in on f. atılmak
make or break f. ya batmak ya çıkmak
break new ground f. çığır açmak
break up the fight f. kavga ayırmak
break taboos f. tabuları yıkmak
break down f. kırmak
break the routines f. alışkanlıkları bozmak
break down f. kendini kaybetmek
break away f. kurtulmak
break to pieces f. parçalanmak
break one's neck f. boynu kırılmak
have break f. ara vermek
break a spell f. büyüyü bozmak
break into f. hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break into pieces f. parçalara ayırmak
break into f. ayırmak
break off an engagement f. nişanı bozmak
break in f. zorla girmek
break one's heart f. kalbini kırmak
break away f. ayrılmak
break wind f. gaz yapmak
break one's faith f. sözünde durmamak
break to smithereens f. tuzla buz olmak
break to pieces f. paramparça etmek
take a break f. aralık vermek
make or break f. batmak ya da çıkmak
break something off f. koparmak
break something off f. son vermek
break through f. ilerleme kaydetmek
break out f. patırtı kopmak
break a promise f. dönmek
break the news f. haber vermek
break into f. dalmak
make a break f. fasıla vermek
break to pieces f. parça parça etmek
break a habit f. kötü alışkanlıktan kurtulmak
break up the link with somebody f. ipleri koparmak
break off f. kopartmak
break away f. kaçıp kurtulmak
break into splinters f. parçalarına ayırmak
break with f. ilgisini kesmek
break up with f. parçalamak
break in f. araya girmek
break loose f. kurtulmak
break in f. yarıda kesmek
break one's word f. sözünü tutmamak
break out f. kaçmak
break off relations with f. alakayı kesmek
take a break f. ara vermek
break up somebody's marriage f. yuvasını yıkmak
break the peace f. asayişi bozmak
break up f. bitmek
break free f. serbest kalmak
break down f. ruhen yıkılmak
break one's words f. sözünü tutmamak
break up f. eğlendirmek
break one's neck f. paralanmak
break in on somebody's conversation f. lafını kesmek
break oneself of a habit f. kurtulmak
break up f. bozuşmak
break into f. zorla girmek
likely to break off f. yol ayrımına gelmek
break through f. doğmak
break a promise f. sözünü tutmamak
break up f. kırmak
break into f. tecavüz etmek
break the ice f. resmiyeti gidermek
break up f. üzmek
break loose f. kendini kurtarıp kaçmak
break loose f. kopmak (kıyamet)
break even f. kar ve zararı eşit olmak
break the news to f. birine kötü haber vermek
take a break f. mola vermek
break off with somebody f. merhabayı kesmek
break a promise f. sözünden dönmek
break one's silence f. suskunluğunu bozmak
break in f. lafa karışmak
break ground f. çığır açmak
break into pieces f. parçalarına ayırmak
break one’s silence f. sessizliğini bozmak
break wind f. kokutmak
break down f. arıza meydana gelmek
breake (obsolete spelling of break) f. kırmak
break down f. kendinden geçmek
break off f. kırılmak
break forth f. kahkahayı basmak
break with somebody f. ayrılmak
break into parts f. parçalarına ayırmak
break into f. zorla içeri girmek
break away from f. -den kaçmak
break out f. isyan çıkmak
break into small pieces f. ufalamak
break into f. (hırsızlık amacıyla) girmek
break out in f. ile kaplanmak
break off relations f. alakayı kesmek
cause to break f. kırılmasına neden olmak
break into pieces f. parçalanmak
break up f. bölünmek
break up f. ayrılmak (sevdiğinden)
break in f. sözünü kesmek
break short f. kısa kesmek
break one's neck f. dişini tırnağına takmak
break in f. çökertmek
break with f. ayrılmak
break off f. ilişiğini kesmek
break something up f. ovalamak
break out f. patlamak
break the ice f. ilk defa bir işe girişmek
break down f. çökmek
break out f. başlamak (savaş/yangın)
break one's promise f. sözünü tutmamak
cause to break f. kırdırmak
break one's promise f. çamura yatmak
break out f. fırtına kopmak
break up f. parçalamak
break the law f. kanuna karşı gelmek
break the pen f. kalemini kırmak
break ground f. törenle temel atmak
break fresh ground f. çığır açmak
break down f. bölmek
break down f. yıkılmak
break through f. sökmek
break up f. bitirmek
break down f. bozmak
break to pieces f. tuzla buz etmek
break wind f. gaz çıkarmak
have a break f. mola vermek
break wind f. osurmak
break fast f. orucunu açmak
break fast f. iftarını açmak
break one's promise f. sözünden dönmek
break up f. tatile girmek (okul)
break an appointment f. randevusuna gitmemek
break down into f. ayırmak
break something up f. parçalamak
break up the fight f. kavga (edenleri) ayırmak
make or break f. ya kazanmak ya batırmak
break with f. selamı sabahı kesmek
break into pieces f. parçalamak
break down f. vurup devirmek
break up with f. bitirmek
break down f. parçalamak
break in f. alıştırmak
break up f. sona ermek
break the fast f. oruç bozmak
break out f. hapisten kaçmak
break something down f. parçalamak
break one's spirit f. cesaretini kırmak
break one's oath f. yeminini bozmak
give somebody a break f. şans tanımak
break off an engagement f. yüzüğü geriye çevirmek
break one's word f. sözünde durmamak
break something up f. noktalamak
break down f. yıkmak
break the peace f. barışı bozmak
break fast f. iftar açmak
break down f. arızalanmak
break a promise f. sözünde durmamak
break fast f. oruç açmak
break up f. dağılmak
break to smithereens f. paramparça olmak
cause to break f. kırdırtmak
break the law f. suç işlemek
take a short break f. nefes almak
break a safe f. kasa soymak
break something up f. sona erdirmek
have a break f. ara vermek
break up f. parçalanmak
break up the relationship with somebody f. ipleri koparmak
break into fragments f. parçalarına ayırmak
break through f. atılım yapmak
break an appointment f. randevuya gitmemek
break out f. kopmak
break the rules f. kuralları çiğnemek
break off an engagement f. nişanı atmak
break up f. kavgayı ayırmak
break one's word f. sözünden dönmek
break a record f. rekor kırmak
break through f. yarıp geçmek
break down f. arıza yapmak
break up f. çözülmek
break away f. kaçmak
break into f. basmak
break up with f. ilişkiyi bitirmek
break wind f. yellenmek
break the ice f. havayı yumuşatmak
break through f. görünmek
break through f. çıkmak
break into f. girmek
break cover f. gizlendiği yerden çıkmak
break loose f. boşanmak
break an agreement f. anlaşmayı bozmak
break out in f. dökmek
break out f. çıkmak
take a break f. paydos etmek
break open f. kırmak
break the record f. rekoru kırmak
break one's fast f. iftar etmek
break up the fight f. kavga edenleri ayırmak
break one's neck f. kendini paralamak
break up a home f. yuva bozmak
break oneself of a habit f. bırakmak
break away with someone f. ipleri koparmak
break open f. zorla açmak
break in f. hırsızlık amacıyla bir yere girmek
break the blockade f. ablukayı bozmak
break up f. ufalamak
break the routines f. alışkanlıkları kırmak
break off f. paydos etmek
break up f. dağıtmak
break up with f. parçalanmak
break the current f. cerayanı kesmek
break somebody's heart f. kalbini kırmak
break up f. ilişkiyi bitirmek
break up f. bozulmak (nişan)
break the spell f. tılsımı bozmak
break up f. tatil olmak
break up f. tatile girmek
take a short break f. birkaç günlük bir tatile çıkmak
break into f. birden bir şeye başlamak
break a siege f. çemberi yarmak
break rudely in a conversation f. hariçten gazel okumak
give a break f. huzur vermek
for all hell break loose f. kıyamet kopmak
break the ban f. yasağı delmek
break off relations with f. yüz çevirmek
break off f. bitirmek
break off f. aniden kesmek
break down f. analiz etmek
break into f. konuşmayı kesmek
break in f. evcilleştirmek
break down f. listelemek
break one's tooth f. dişi kırılmak
break news f. haberleri söylemek
break news f. bilgi vermek
break news f. haberleri aktarmak
break glass f. cam kırmak
break the bank f. bütün parsayı toplamak
break the bank f. bütün parayı toplamak (rulette)
break in half f. ikiye bölmek (ekmeği vb)
break the agreement f. anlaşmaya sadık kalmamak
break one's vow of silence f. sessizliğini bozmak
break the contract f. sözleşmeye sadık kalmamak
break the contract f. sözleşmeyi ihlal etmek
break down in tears f. gözünden yaşlar boşalmak
break the agreement f. anlaşmayı ihlal etmek
break in two f. ikiye bölmek (ekmeği vb)
break one's leg f. bacağını kırmak
break one's foot f. ayağını kırmak
break every bone in somebody's body f. birinin bütün kemiklerini kırmak
break news f. haber sunmak
break one's connections f. bağları koparmak
break one's connection f. bağlarını koparmak
break one's connection f. bağını koparmak
break up a family f. yuva yıkmak
break one's leg f. ayağı kırılmak
break into the market f. piyasaya girmek
break the silence f. sesizliği bozmak
break the taboos f. ezberleri yıkmak
break the agreement f. anlaşma bozmak
break the chain f. zinciri kırmak
break the chains f. zincirleri kırmak
break the terms of a contract f. sözleşme hükümlerini ihlal etmek
break up the meeting f. toplantıyı kesmek
break the law f. yasayı çiğnemek
break the law f. kanunu çiğnemek
break the law f. yasa çiğnemek
break off the engagement f. nişanı atmak
break off the engagement f. nişanı bozmak
break one's heart f. kalp kırmak
break one's neck f. boynunu kırmak
break the agreement f. anlaşmaya uymamak
break down one's prejudices f. önyargılarını yıkmak
break apart f. parçalara ayrılmak
(fire) to break out f. yangın çıkmak
break apart f. ayrılmak
one's watch break f. saati kırılmak
break the glass f. cam kırmak
break the silence f. sessizliği bozmak
the war break out f. savaş çıkmak
break a rule f. kuralı çiğnemek
break the rule f. kuralı ihlal etmek
take a break f. teneffüse çıkmak
have a break f. teneffüse çıkmak
break new ground f. bir ilki gerçekleştirmek
break new ground f. ilki gerçekleştirmek
break to pieces f. parçalara ayrılmak
break to pieces f. tuzla buz olmak
break down f. parçalanmak
break out f. birden başlamak
break with f. ile bağını koparmak
break with f. ilişkisini kesmek
break the siege f. kuşatmayı kırmak
break the password f. şifre kırmak
break into market f. piyasaya açılmak
break someone's heart f. birisinin kalbini kırmak
break away f. sıvışmak
make or break f. ya batırmak ya çıkarmak
break a record f. rekora imza atmak
break of f. (tedaviyle) -den vazgeçirmek
break loose from f. -den kopup sallanmak
break with f. -den ayrılmak
break loose from f. -den kopup sarkmak
break loose from f. -den kopmak
break away from f. -den sıvışmak
break the law f. kanun çiğnemek
break oath f. yeminden dönmek
break up with the lover f. sevgiliden ayrılmak
break up with the lover f. sevgilisinden ayrılmak
break the spell f. büyü bozmak
have a nervous break down f. sinir krizi geçirmek
go for a commercial break f. reklama girmek
break up the demonstration f. göstericileri dağıtmak
break a lance f. yarışmaya girişmek
break a lance f. kapışmak
break out of prison f. cezaevinden kaçmak
break out of prison f. hapisten kaçmak
break up the crowd f. kalabalığı dağıtmak
break over f. çarpıp dağılmak
break over f. (dalga) çarpmak
break over f. dalgalarla kuşatmak
break over f. dalgaları arasında bırakmak
break over f. (dalga) dövmek
break up f. çökmek
break up f. tükenmek
break up f. yolları ayrılmak
break up f. dağılıp parçalanmak
break up f. yol ayrımına gelmek
break away from f. ilişkiyi kesmek
break away from f. başlarını kopartmak
break away from f. köprüleri atmak
break up f. bitkin düşmek
break up f. parça parça olmak
break up f. sonu gelmek
break up f. yok etmek
break up f. mahvetmek
break the blockade f. ablukayı delmek
break the blockade f. ablukayı yarmak
break one's concentration f. dikkatini dağıtmak
break off the relation f. ilişkiyi kesmek
break off the relation f. ilişkiyi koparmak
break into a conversation f. tartışmada araya girmek
break into a conversation f. tartışmayı bölmek
break into a conversation f. sözü kesmek
break into a conversation f. söze karışmak
break a seal f. mührü kırmak
break one's leg/foot f. ayağını kırmak
break new ground f. bir ilki başarmak
break a seal f. mühür kırmak
break grounds f. ilklere imza atmak
break one's leg/foot f. bacağını kırmak
break one's nail f. tırnağını kırmak
break through f. zorluğu geçmek
break through f. engeli geçmek
break the glasses f. camları kırmak
break out a sail f. yelken açmak
break bulk f. gemiyi tahliye etmek
break off f. münasebeti kesmek
break off f. kat etmek
break out f. ortaya çıkmak
break a will f. bir vasiyeti bozmak
break a will f. vasiyeti ihlal etmek
break off f. ilişik kesmek
break a strike f. grevi dağıtmak
break one's faith f. sözünü tutmamak
break connections f. ilişkiyi kesmek
(the dawn) break f. tanyeri ağarmak
(the dawn) break f. tan ağarmak
(the dawn) break f. tan yeri ağarmak
break ratings record f. reyting rekoru kırmak
break sales record f. satış rekoru kırmak
break the tradition of f. geleneği bozmak
break the tradition of gift giving f. hediye verme geleneğini bozmak
stay friends after a break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak
stay friends after a break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak
be (still) friends after break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş olarak kalmak
be (still) friends after break up f. ayrıldıktan sonra arkadaş kalmak
take a break in the relationship f. ilişkiye ara vermek
break wind f. pırt yapmak
break a heart f. kalp kırmak
break into tears f. gözyaşlarına boğulmak
break into tears f. ağlamaya başlamak
break the law f. yasaya karşı gelmek
break the confidence f. güveni kırmak
storm to break out f. fırtına çıkmak
break short f. yarıda kesmek
break a fast f. oruç bozmak
go to the toilet at break f. (verilen) arada tuvalete gitmek
break the deadlock f. çıkmazdan kurtarmak
break up f. sinir krizi geçirmek
break up f. sinirsel çöküntü yaşamak
break something to pieces f. paramparça etmek
break through f. üstesinden gelmek
break up with somebody f. ilişkiyi noktalamak
break up with somebody f. (sevgiliden vb) ayrılmak
break a code f. şifre kırmak
break a code f. kod kırmak
break the concentration f. konsantrasyonu bozmak
break one's concentration f. konsantrasyonunu bozmak
the traffic jam to break up f. trafik açılmak
break the twigs f. dalları kırmak
break the resistance of f. direncini kırmak
break one’s neck f. boynunu kırmak
break the rule f. kurala uymamak
break a contract f. sözleşmeyi bozmak
break an agreement f. sözleşmeyi bozmak
break one's own record f. kendi rekorunu kırmak
break a drug addiction f. uyuşturucu kullanmayı bırakmak
break a drug addiction f. uyuşturucuyu bırakmak
(feel her) waters break f. suyu gelmek (hamilelikte)
break from the inside f. içeriden kırılmak
slip and break one’s neck f. kayıp boynunu kırmak
have mid-term break f. yarıyıl tatiline girmek
have mid-term break f. sömestr tatiline girmek