fiziki - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

fiziki



"fiziki" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 6 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
fiziki physical s.
General
fiziki bodily s.
fiziki material s.
fiziki outward s.
Law
fiziki tangible s.
Technical
fiziki physical s.

"fiziki" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 132 sonuç

Türkçe İngilizce
General
fiziki riskler physiological risks i.
fiziki güvenlik physical security i.
fiziki coğrafya physiography i.
fiziki hasar physical damage i.
fiziki özellik physical property i.
fiziki özellik physical feature i.
fiziki coğrafya physical geography i.
fiziki yapı physical structure i.
fiziki konum physical location i.
fiziki konum physical position i.
fiziki aşınma physical depreciation i.
fiziki yerleşim physical location i.
fiziki etkiler physical effects i.
fiziki harita physical map i.
burnun fiziki özellikleri incelenerek yapılan karakter ve zeka analizi noseology i.
genel fiziki coğrafya general physical geography i.
geleneksel fiziki mağaza/dükkan işletmeleri traditional brick and mortar businesses i.
fiziki formda görünme materialization i.
fiziki formda görünme materialisation i.
becerikli operasyon ve uzman fiziki idare içeren yöntem manoeuver i.
sıkıntının fiziki kısmı gravamen i.
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre field of regard i.
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre field of view i.
sabit gözle algılanabilen tüm fiziki çevre field of vision i.
fiziki acı distress i.
fiziki iş yapmak turn a hand f.
fiziki bir iş yapmak turn one's hand f.
fiziki olarak birine benzemek take after f.
ayakta kalmak (fiziki açıdan) remain standing f.
ayakta kalmak (fiziki açıdan) keep standing f.
fiziki muayene etmek poke into f.
fiziki yapılı embodied s.
fiziki coğrafya ile ilgili physiographic s.
fiziki coğrafyaya ilişkin physiographic s.
fiziki coğrafya yöntemlerini kullanan physiographic s.
fiziki anlamını veren bir ön ek physi- ök.
fiziki anlamını veren bir ön ek physico- ök.
fiziki anlamını veren bir ön ek physio- ök.
mükemmel fiziki koşullarda in the pink of condition expr.
Phrases
gerek sözlü gerekse fiziki olarak both verbally and physically zf.
Idioms
hokey gibi oyuncuların birbiriyle temas ettikleri oyunlarda fiziki darbeyle başa çıkmak ya da başa çıkmaya çalışmak take the body f.
Trade/Economic
bir fiziki yatırım aracının ekonomik olarak kullanılabileceği zaman süresi economic life i.
bir reklamı oluşturan parçaların fiziki düzeni layout i.
fiziki varlığının bulunmaması intangibility i.
firmanın sahip olduğu fiziki tesislerin değeri building and equipment i.
fiziki sermaye real capital i.
fiziki varlıklar tangible assets i.
fiziki muayene physical inspection i.
fiziki dağıtım stratejisi physical distribution strategy i.
fiziki aşınma observed depreciation i.
fiziki kıymeti olan sabit varlık tangible asset i.
fiziki aşınma physical depreciation i.
fiziki denetim physical check i.
fiziki malların ithalat ve ihracatı merchandise trade i.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar shop i.
fiziki sayım ile kayıtlar arası fark stock difference i.
fiziki envanter physical inventory i.
fiziki mukavemet süresi physical life i.
fiziki ürün tangible product i.
fiziki maliyet physical cost i.
fiziki çıktı physical output i.
fiziki varlık physical asset i.
fiziki altyapı hard infrastructure i.
fiziki dağıtım fonksiyonu physical distribution function i.
fiziki sermaye physical capital i.
fiziki bir faaliyet yeri olmaksızın internet kanalıyla online hizmet veren işletmelerin aksine belirli bir işyerinden (bina veya dükkan) faaliyet gösteren geleneksel işletmeleri tanımlamak için kullanılan bir terim brick and mortar business i.
fiziki varlıklar physical assets i.
fiziki arz physical supply i.
fiziki sayım physical count i.
kaydi ve fiziki stok arasındaki fark inventory difference i.
kişisel fiziki mal tangible personal property i.
kaydı ve fiziki stok arasındaki fark stock difference i.
marjinal fiziki ürün marginal physical product i.
müşterileri çeken ve onların alışveriş ihtiyaçlarını karşılayan fiziki özellikler ve güzellikler atmospherics i.
parasal değerler yerine fiziki miktarları gösteren bütçe physical budget i.
teknik ya da fiziki olmayan altyapı soft infrastructure i.
fiziki mağaza bricks and mortar i.
fiziki değer physical value i.
fiziki varlığı olan real good s.
fiziki bir mağaza ile ilgili brick-and-mortar s.
fiziki mağaza olan brick-and-mortar s.
fiziki bir mağaza ile ilgili bricks-and-mortar s.
fiziki mağaza olan bricks-and-mortar s.
Law
fiziki emniyet ihlalleri breaches of physical security i.
fiziki durum material condition i.
fiziki takip physical surveillance i.
Politics
fiziki piyasalar physical markets i.
Technical
bitümlü oluklu levhaların fiziki özellikleri physical properties of corrugated bitumen sheets i.
fiziki bilimler physical science i.
fiziki girdi physical input i.
fiziki dağıtım physical distribution i.
fiziki miktarlar physical quantities i.
fiziki araçlar physical means i.
fiziki yerleşim physical settlement i.
fiziki dağılım physical distribution i.
mikrodalga kullanan fiziki tabaka physical layer using microwave i.
(fiziki coğrafyada) alçak su düzeyi lwm (low water mark) kısalt.
(fiziki coğrafyada) alçak su düzeyi işareti lwm (low water mark) kısalt.
Computer
sabit diskte meydana gelen fiziki hasar head crash i.
Telecom
fiziki işaretleşme alt katmanı physical signaling sublayer i.
fiziki ortak yerleşim physical collocation i.
Medical
fiziki muayeneden ziyade hastanın ifadelerinden yola çıkarak tespit edilen semptom rational symptom i.
fiziki şiddet physical violence i.
tiroidin az çalışmasından meydana gelen fiziki ve akli gerilik durumu cretinism i.
fiziki bulgular physical signs i.
fiziki bulgu physical sign i.
Chemistry
fiziki özellikler physical characteristics i.
orijinal fiziki ve kimyasal durumuna geri getirmek regenerate f.
Religious
(yahudilikte) karşı cinsle fiziki temas yasağı negiah i.
Philosophy
evrendeki olayları nedensel olarak belirlenen fiziki kuvvetlerle yorumlayan veya açıklayan mechanical s.
Environment
fiziki model physical model i.
fiziki yarı zaman physical half-time i.
fiziki arındırma yöntemi physical decontamination method i.
fiziki sondaj physical logging i.
radyasyona karşı fiziki engel rigid beam barrier i.
Geography
fiziki coğrafya physical geography i.
at nalı şeklinde fiziki oluşum horseshoe i.
Meteorology
bilim adamları tarafından sinoptik manyetik, meteorolojik veya diğer fiziki gözlemleri yapmak için belirlenen bir dizi özel günden her biri term day i.
Military
fiziki tababet physical medicine i.
fiziki güvenlik programı physical security programme i.
fiziki güvenlik planı physical security plan i.
fiziki yeterlik testi physical aptitude test i.
fiziki tedavi servisi physical medicine service i.
fiziki yeterlilik physical fitness i.
fiziki uygunluk physical fitness i.
fiziki güvenlik physical security i.
fiziki sayım physical inventory i.
hava aracının atanmış görevlerinden en azından birini ve potansiyel olarak da hepsini yerine getirebileceğini gösteren fiziki durumu mission-capable i.
fiziki hasar değerlendirmesi physical damage assessment i.
Sport
fiziki dayanıklılık physical endurance i.
Archaic
fiziki hasar wrong i.
fiziki zarar wrong i.