go on - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

go on

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"go on" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 37 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
go on f. devam etmek
General
go on f. davranmaya devam etmek (belirli bir şekilde)
go on f. gitmek
go on f. dayanmak
go on f. yanmak
go on f. harcanmak
go on f. devam etmek
go on f. zaman geçmek
go on f. güvenmek
go on f. konuşmaya devam etmek
go on f. çalışmaya başlamak
go on f. ileri gitmek
go on f. ilerlemek
go on f. olmak
go on f. geçmek (zaman)
go on f. yerine geçmek
go on f. sürmek
go on f. gitmek (para)
go on f. olagelmek
go on f. süregitmek
go on f. çalışmaya başlamak (aygıt)
go on f. bel bağlamak
go on f. yanmaya başlamak (ışıklar/kalorifer)
go on f. yer almak
go on f. sürdürmek
go on f. dayanmak (bir işi sürdürebilmek için bir söze/kanıta)
go on ünl. haydaa
go on ünl. ya yürü git
go on ünl. yok ya
go on ünl. hadi ya
Phrasals
go on f. hareket etmek
go on f. davranmak
go on f. giyilebilir olmak
go on f. bağırıp çağırmak
go on f. kıyameti koparmak
go on f. sahneye çıkmak
go on f. krikette topu yuvarlamaya başlamak

"go on" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
go on a walk f. yürüyüşe çıkmak
General
go bad cop on someone i. kötü polis oyunu oynayarak bilgi alma taktiği
go on to claim f. söylecek denli ileri gitmek
go on foot f. yayan gitmek
go on sale f. ucuzlamak
go on to the finals f. finale kalmak
go down on one's knees to f. ayaklarına kapanmak
go on the dole f. işsizlik yardımı almak
go on a walk f. yürüyüş yapmak
go on tour f. turneye çıkmak
go on a bat f. kafayı çekmek
go on strike f. greve gitmek
go on a visit to f. misafirliğe gitmek
go on the booze f. alem yapmak
go on incessantly f. ardı arkası kesilmemek
go on a course f. staj görmek
go back on one's word f. sözünden dönmek
go down on one's knees to somebody f. ayaklarına kapanmak
go on a spree f. alem yapmak
go on foot f. tabanvayla gitmek
go on strike f. grev yapmak
increasingly go on f. artarak devam etmek
go on a holiday f. tatile çıkmak
go on the lam f. sıvışmak
go on the stump f. seçim propagandası yapmak
go halves on f. yarı yarıya paylaşmak
go on foot f. yürüyerek gitmek
go on a hunger strike f. açlık grevine başlamak
go back on f. dönmek
go on at f. azarlamak
go on the loose f. çapkınlık yapmak
go on shank's mare f. tabanvayla gitmek
go down on one's knees to f. diz çökmek
go on the road f. tiyatro topluluğu turneye çıkmak
go on a diet f. perhize başlamak
go on the stage f. tiyatro oyuncusu olmak
go back on f. caymak
go on a jaunt f. gezmeye gitmek
be too tired to go on f. şişmek
go on a jaunt f. gezinti yapmak
go on attack f. atağa kalkmak
go on trial f. hakim karşısına çıkmak
go on the rampage f. kıyameti koparmak
go on the booze f. içki içmek
go on shank's pony f. yürüyerek gitmek
go on trial f. mahkemelik olmak
go on at f. başının etini yemek
go on a pilgrimage to mecca f. hacca gitmek
go on an outing f. gezintiye çıkmak
go on the stage f. oyuncu olmak
go on a holiday f. tatile gitmek
go in with someone on f. bir şeyde biriyle ortak olmak
go to school on foot f. okula yürüyerek gitmek
go on the black market f. karaborsaya düşmek
go back on someone f. birine ihanet etmek
go on a honeymoon f. balayına çıkmak
go back on one's promise f. sözünden dönmek
go on shanks's pony f. tabanvayla gitmek
go back on f. inkar etmek
go on for f. yaklaşmak
go on a jaunt f. dolaşmak
go on a trip f. geziye çıkmak
go on a diet f. rejim yapmak
go on about f. fazlasıyla konuşmak (hakkında)
go easy on f. kıyak geçmek
go on the rampage f. kasıp kavurmak
go on a spree f. felekten bir gün çalmak
go on the stage f. tiyatrocu olmak
go on foot f. yaya gitmek
go on a training course f. staj görmek
go on about f. bıktıracak kadar konuşmak
go on holiday f. tatile çıkmak
go on an excursion f. gezintiye çıkmak
go on an outing f. gezmeye çıkmak
go on a trip f. gezintiye çıkmak
go on an excursion f. tura çıkmak
go on a journey f. yolculuğa çıkmak
go on a guided tour f. rehber eşliğinde geziye çıkmak
go back on the contract f. sözleşmeye sadık kalmamak
go back on the agreement f. anlaşmaya sadık kalmamak
go back on the contract f. sözleşmeyi ihlal etmek
go back on the agreement f. anlaşmayı ihlal etmek
go out on a limb f. birisi için riske girmek
go back on the agreement f. anlaşma bozmak
go on board the ship f. gemiye çıkmak
go on a diet f. rejime başlamak
go on a diet f. diyete başlamak
go on a diet f. diete girmek
go on board the ship f. gemiye binmek
go on the internet f. internete girmek
go on strike f. grev kararı almak
go on a tour f. geziye gitmek
go on a trip f. geziye gitmek
go back on the agreement f. anlaşmaya uymamak
go on the razzle-dazzle f. alem yapmak
go on with f. -e devam etmek
go on a cruise f. vapurla geziye çıkmak
go on to the next level f. kademe atlamak
go on to the next stage f. kademe atlamak
go on pilgrimage f. hacı olmak
go on pilgrimage f. hac ziyareti gerçekleştirmek
go on pilgrimage f. hacca gitmek
go on television f. televizyona çıkmak
go on an election tour f. seçim gezisine çıkmak
go on an election tour f. seçim turuna çıkmak
go on a diet f. rejime girmek
go on a diet f. perhize girmek
go on a date f. birisiyle çıkmak
go on a hike f. (arazide vb) yürüyüşe çıkmak
go on a date f. biriyle çıkmak
go to someone's house on the pretense of buying their car f. arabasına müşteriymişim gibi evine gitmek
go on with his/her life f. yaşamını sürdürmek
go on the left side of something f. bir şeyin solundan gitmek
go on a media blitz f. yoğun bir tanıtım kampanyası başlatmak
go on to claim that f. ...diyecek/iddia edecek kadar ileriye gitmek
can't go on f. devam edememek
not able to go on f. devam edememek
go out on patrol f. devriyeye çıkmak
go away on its own f. (acı/ağrı) kendiliğinden geçmek
go away on its own f. (acı/ağrı) kendi kendine geçmek
go on full alert f. tam alarma geçmek
be/go out on the town f. şehre eğlenmeye gitmek
go on the roller coaster f. (lunapark) hız trenine/eğlence trenine binmek
went on (go on) f. devam etmek
go a little heavy on the eye makeup f. göz makyajını biraz abartmak
go on leave f. izne çıkmak
go on leave f. izne ayrılmak
go to school on time f. okula zamanında gitmek
go on a school trip f. okul gezisine çıkmak
go on an adventure f. maceraya atılmak
go on a picnic f. pikniğe gitmek
go on lunch break f. öğle tatiline girmek
go on lunch break f. öğle arasına girmek
go on a sightseeing tour f. şehir turuna çıkmak
go away on holiday f. tatile gitmek
go away on holiday f. tatile çıkmak
go to bed on time f. zamanında uyumak
go on a nature walk f. doğaya yürüyüşe çıkmak
go on a nature walk f. doğa yürüyüşüne çıkmak
go on a diet f. diyete girmek
go on a diet f. diyete girmek
go out on the balcony f. balkona çıkmak
go one on one f. teke tek mücadele etmek
go back on f. terk etmek
be on the go f. birtakım işlerle meşgul olmak
on the go s. faal
on the go s. gittikçe kötüleşmekte
on-the-go s. çok meşgul
on-the-go s. hareket halinde
on the go zf. faaliyette
on the go zf. iş başında
on the go zf. harekette
on the go zf. gittikçe
go on! ünl. hadi
Phrasals
go back on f. bir sözü tutamamak
go back on f. caymak
go on to f. (site vb) girmek
go back on f. (sözü yerine getirmekten) geri kalmak
go on to f. ... yaparak devam etmek
go back on f. vazgeçmek
go off on f. sazı eline almak
go off on f. uzun uzun konuşmak/anlatmak
go off on f. uzun uzadıya anlatmak
go off on f. birine patlamak
go off on f. birini haşlamak
go off on f. birine fırça atmak
go off on f. birini azarlamak
go off on f. birini paylamak
go off on f. bir anda birine çok sinirlenmek
go on (and on) (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) uzattıkça uzatmak
go on (and on) (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) konuştukça konuşmak
go on (and on) (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşmak
go on (and on) (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkındaki konuyu) sündürdükçe sündürmek
go on (and on) (about someone or something) f. (biri/bir şey hakkında) bıktırana kadar konuşmak
go on (at someone) f. (birine) çıkışmak
go on (at someone) f. (birini) azarlamak
go on (at someone) f. (birinin) üstüne varmak/gitmek
go on something f. bir şeye başlamak
go on something f. bir şey olmak
go on something f. bir bilgiyle harekete geçmek
go back (on) f. fikrini değiştirmek
go back (on) f. söylediklerini veya yaptıklarını inkar etmek
go back on f. yetersiz kalmak
go back on f. başarısız olmak
go back on (something) f. (bir şeyden) dönmek
go back on (something) f. (verdiği bir sözden) dönmek
go back on (something) f. (bir şeyden) caymak
go in on (something) f. (bir şeyi) paylaşmak
go in on (something) f. (bir şeye/şeyde) ortak olmak
go in on (something) f. (bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go in on (something) f. (bir şeye) ortak girişmek
go in with someone (on something) f. (biriyle bir şeyde) ortak olmak
go in with someone (on something) f. (biriyle bir şeyi) ortaklaşa almak/yapmak
go in with someone (on something) f. (biriyle bir şeye) ortaklaşa girişmek/girmek
go off on (something) f. (bir konuda) sazı eline almak
go off on (something) f. (bir konuda) uzun uzun konuşmak/anlatmak
go off on (something) f. (bir şeyi) uzun uzadıya anlatmak
go off on (something) f. (bir konuda) hararetli bir şekilde konuşmak
go on something f. bir şeye girmek/başlamak
go on something f. bir şey üzerinden aksiyon almak/harekete geçmek
go on (doing something) f. (bir şey yapmakta) ısrar etmek
go on (doing something) f. (bir şey yapmakta) inat etmek
go on (doing something) f. inatla/ısrarla (bir şey yapmayı) sürdürmek
go on (doing something) f. (bir şey yapmaya) devam etmek
go on (doing something) f. (bir şey yapmayı) sürdürmek
go on about someone/something f. birini/bir şeyi göklere çıkartmak
go on about someone/something f. birini/bir şeyi övdükçe övmek
go on at (one) f. (birinin) kafasını ütülemek
go on at (one) f. (birinin) başının etini yemek
go on at (one) f. (birine) söylenip durmak
go on at (one) f. (birine) çıkışmak
go on at (one) f. (birini) azarlamak
go on at (one) f. (birinin) üstüne varmak/gitmek
go on before f. önünde gitmek
go on before f. önünden gitmek
go on before f. önde/önden gitmek
go on before (someone) f. (birinden) önce ölmek
go on before (someone) f. (birinden) önce gitmek(ölmek)
go on to (something) f. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ilerlemek
go on to (something) f. (daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek
go on to (something) f. (daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak
go on to (something) f. (daha iyi bir seviyeye) gelmek
go on with (something) f. (bir şeye) devam etmek
go on with (something) f. (bir şeyi) sürdürmek
Phrases
go easy on yourself expr. kendine yüklenme
Proverb
do not let the sun go down on your anger öfkeni yarına taşıma
do not let the sun go down on your wrath öfkeni yarına taşıma
do not let the sun go down on your anger gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
do not let the sun go down on your wrath gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
let not the sun go down on your wrath öfkeni yarına taşıma
let not the sun go down on your wrath gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
never let the sun go down on your anger öfkeni yarına taşıma
never let the sun go down on your anger gün bitmeden öfkeni unutmuş ol
never let the sun go down on your anger yatağa öfkeli/küs girme
never let the sun go down on your anger öfkeyle/küs uyuma
Colloquial
go a bundle on f. bayılmak
go a bundle on f. çok beğenmek
go on a kill-crazy rampage f. katliam yapmak
go on (and on) about (something) f. (bir şeyi) uzattıkça uzatmak
go on (and on) about (something) f. (bir şey) hakkında konuştukça konuşmak
go on (and on) about (something) f. (bir şey) hakkında uzun uzadıya konuşmak
go on (and on) about (something) f. (bir konuyu) sündürdükçe sündürmek
go on (and on) about (something) f. (bir şey) hakkında bıktırana kadar konuşmak
go on (and on) about someone/something f. birini/bir şeyi göklere çıkartmak
go on (and on) about someone/something f. birini/bir şeyi övdükçe övmek
go on and on f. sürekli devam etmek
go on and on f. durmadan konuşmak
go on and on f. konuştukça konuşmak
go on and on f. devam ettikçe etmek
go on and on f. uzadıkça uzamak
go on and on f. uzattıkça uzatmak
go on and on f. bıktırana kadar sürmek/konuşmak
go on and on f. bitmek bilmemek
go on and on f. çok uzun sürmek
go on and on f. sürdükçe sürmek
go on and on f. sonsuza kadar sürdürmek
go on and on f. hiç bitmeyecekmiş gibi olmak
go on and on f. durmaksızın devam etmek
go on about something f. lafı uzatmak
go on about something f. lafı sündürmek
go on about something f. kafa şişirmek
go on about something f. kafa ütülemek
go on about something f. kafa açmak
go on about something f. bıktırana kadar konuşmak/anlatmak
go on at somebody f. birinin üstüne varmak
go on at somebody f. birinin üstüne gitmek
go on at somebody f. başının etini yemek
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
go easy on someone f. birine hoşgörülü olmak
go easy on someone f. birine yumuşak davranmak
go easy on someone f. birine nazik davranmak
go easy on something f. bir şeyi az miktarda kullanmak
go easy on something f. bir şeyi abartmamak
go slow (on something) f. (bir şeyi) ağırdan almak
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
unable to go on s. devam edemeyecek/edemez durumda
unable to go on s. sürdüremeyecek/sürdüremez durumda
go straight on expr. bu yoldan dümdüz git
go on! expr. devam!
on your mark-get set-go! expr. hazır ol . . . başla!
on the go expr. koşturmaca içinde
go there and see what's going on expr. oraya gidip ne olup bittiğine bak
on your mark-get set-go expr. yerlerinize . . . hazır . . . başla!
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) bütün gün konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) uzun uzadıya konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) durmadan konuşabilir
(one) could go (on) all day (about something) expr. (biri bir şey hakkında) sonsuza kadar konuşabilir
go on then expr. olur
go on then expr. tabii
go on then expr. kabul
go on then expr. tamam o zaman
go on then expr. olur o zaman
go on then expr. devam et
go on then expr. devam et o zaman
on your marks, get ˌset, go! expr. yerlerinize . . . hazır . . . başla!
on your marks, get ˌset, go! expr. hazır ol . . . başla!
go on! exclam. hadi oradan!
go on! exclam. hadi canım!
go on! exclam. yok canım!
Idioms
go on the stage f. oyunculuk kariyerine başlamak
go on the stage f. sahneye çıkmak
go light on f. aşırıya kaçmadan kullanmak
go back on f. geri dönmek
go back on f. bırakmak
go back on f. ihanet etmek
have a light bulb go on in (one's) brain f. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on in (one's) brain f. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) f. kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
have a light bulb go on (in (one's) head) f. beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
go on line [us] f. devreye girmek
go on line [us] f. faaliyet göstermeye başlamak
go on line [us] f. çalışır hale gelmek
go on line [us] f. işlemek
go on line [us] f. kullanılmaya başlamak
go on line [us] f. faaliyet göstermek
go on line [us] f. tam kapasiteyle çalışmaya başlamak
go on line [us] f. kullanıma hazır olmak
go on line [us] f. piyasaya sürülmek
go on about something f. lafı uzatmak
go on about something f. kafa şişirmek
go on about something f. kafa ütülemek
go on about something f. baş şişirmek/kafa açmak
go on about something f. vır vır etmek
go on the block f. açık artırmaya çıkmak
go out on the razzle f. alem yapmak
go out on the town f. alem yapmak
go out on a spree f. alem yapmak
go on a bender f. alem yapmaya gitmek
go out on the tiles f. alemlere/ortamlara akmak
go back on the deal f. anlaşmada geri adım atmak
go back on the deal f. anlaşmadan caymak
go on a binge f. aşırıya kaçmak
go light on f. aşırıya kaçmamak
go on an errand f. ayak işi yapmak
go down on someone's knees f. ayaklarına kapanmak
go easy on f. birisini yatıştırmak
go on before someone f. birisinin önünde gitmek
go on a binge f. bokunu çıkarmak
go easy on f. birisini yumuşatmak
go off on a sidetrack f. bambaşka bir alana geçmek
go off on a sidetr f. bambaşka bir alana geçmek
go out on a limb f. başını derde sokmak
go on a bat f. bütün gece içmek
not go a bundle on something f. beğenmemek
go on before someone f. birisinden daha önce ölmek
go out on a high note f. başarıyla bitirmek
go to town on something f. bir şeyi tüm enerjisiyle yapmak
go on the rampage f. dağıtmak
go on the rampage f. çığırından çıkmak
go down on one's knees f. dizleri üzerine çökmek
go down on one's knees f. diz çökmek
go on for ages f. çok uzun sürmek
go on the rampage f. cinleri tepesinde olmak
go on a rampage f. dinden imandan çıkmak
go on a rampage f. çileden çıkmak
go on for an age f. çok uzun sürmek
go cold on f. hevesini almak
go out on the town f. felekten bir gece çalmak
go cold on f. hevesini yitirmek
go out on a spree f. felekten bir gece çalmak
go cold on f. hevesini kaybetmek
go on a fool's errand f. gereksiz/boş bir işe girmek/girişmek
go on the offensive f. hücuma geçmek
go out on strike f. grev yapmak
go easy on f. huyuna gitmek
go out on strike f. greve gitmek
go on a bat f. feneri söndürmek
not go a bundle on something f. hoşlanmamak
go out on the town f. içip eğlenmek
go out on a high note f. iyi biçimde bitirmek
go light on f. ılımlı davranmak
go out on a spree f. içip eğlenmek
go cold on f. isteğini yitirmek
go light on f. idareli kullanmak
go easy on f. kullanırken dikkatli olmak
go off on a tangent f. konuyu saptırmak
go out on a limb f. kolu kanadı kırılmak
go on a pub crawl f. o bar senin bu bar benim gezmek
go easy on f. kullanırken ölçülü olmak
go out on a high note f. layıkıyla bitirmek
go on a rampage f. oraya buraya saldırmak
go on the rampage f. kıyameti koparmak
go on to a better land f. ölmek
go on a bat f. kafayı çekmek
go off on a tangent f. konudan sapmak
go on the block f. müzayedeye çıkmak
go off on a sidetr f. konudan sapmak
go off on a sidetrack f. konudan sapmak
go out on a limb f. riske girmek
go on the rampage f. siniri tepesinde olmak
go on record f. resmi olarak beyan etmek/açıklamak
go back on one's word f. sözünde durmamak
go light on f. sert davranmamak
go back on one's word f. sözünden dönmek
go back on one's promise f. sözünden dönmek
go back on one's word f. sözünü tutmamak
go on the defensive f. savunmaya çekilmek
go out on a limb f. riski göze almak
go back on one's pledge f. sözünden dönmek
go on a rampage f. tepesi atmak
go on for an age f. (neredeyse) bir asır/asırlarca sürmek
go on for ages f. (neredeyse) bir asır/asırlarca sürmek
go light on f. üstüne fazla gitmemek
go on the rampage f. zıvanadan çıkmak
be on the go f. (bir) koşturmaca/hay huy içinde olmak/geçmek
go on a rampage f. zıvanadan çıkmak
go on the blink f. (makine vb) bozulmak
go to the wall on something f. (sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek
go on the blink f. (makine vb) arıza yapmak
go to town on something f. (bir şeye) tüm enerjisini vermek
go on hiatus f. (dizi/program yayını) tatile girmek
go green on someone f. birine sırtını dönmek
go green on someone f. birine düşman olmak
go green on someone f. birinden uzaklaşmak
go green on someone f. birine karşı olmak
go green on someone f. birine sinirlenmek
go green on someone f. birine kızmak
go off on a tangent f. konunun dışına çıkmak
go off on a tangent f. konuyu alakasız bir yere getirmek
go on relief f. (mali) yardım almak
go on relief f. bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak
go on relief f. bir kurumdan yoksulluk yardımı almak
go on the prowl f. (özellikle seks için bir partner) arayışında olmak
go on the prowl f. yatağa atacak birini aramak
go on the prowl f. birini düşürmeye çalışmak (bardan kadın/adam düşürmek)
go on the prowl f. bir şeyi/birini aramaya başlamak
go on the prowl f. bir şeyin/birinin arayışına girmek
be/go on the prowl f. sinsice yiyecek avına çıkmak (hayvan)
be/go on the prowl f. ava çıkmak
be/go on the prowl f. sinsice dolaşmak
be/go on the prowl f. sinsi sinsi dolaşmak
be/go on the prowl f. kol gezmek
go on the rocks f. maddi zorluğa düşmek
go on the rocks f. maddi durumu birden bozulmak
go on the rocks f. geçim sıkıntısına düşmek
go on the rocks f. dara düşmek
go on the sick list f. hastalanmak
go on the sick list f. sağlığı bozulmak
go on the sick list f. rahatsızlanmak
go on tick [uk] f. krediyle almak
go on tick [uk] f. borçla almak
go on tick [uk] f. veresiye almak
go on welfare f. (mali) yardım almak
go on welfare f. bir kurumdan ihtiyaç yardımı almak
go on welfare f. bir kurumdan yoksulluk yardımı almak
go one-on-one with (someone) f. (biriyle) teke tek karşılaşmak
go one-on-one with (someone) f. (biriyle) bire bir karşılaşmak
go soft on (someone) f. (birine) yumuşak davranmak
go soft on (someone) f. (birine) nazik davranmak
go soft on (someone) f. (birinin) üstüne fazla gitmemek
go soft on (someone) f. (birini) alttan almak
have something on the go [uk/australia] f. yapım aşamasında olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. yapımı devam eden bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. devam etmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. sürmekte olan bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. üzerinde çalışılmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. üzerinde uğraşmaya devam edilen bir şeyi olmak
have something on the go [uk/australia] f. halen/şu an devam etmekte olan bir şeyi olmak
not go nap on [obsolete] [australia] f. tasvip etmemek
not go nap on [obsolete] [australia] f. desteklememek
not go nap on [obsolete] [australia] f. onaylamamak
not go nap on [obsolete] [australia] f. uygun bulmamak
not go nap on [obsolete] [australia] f. hoşlanmamak
not go nap on [australia] f. pek meraklı olmamak
not go nap on [australia] f. pek düşkün olmamak
not go nap on [australia] f. pek önem vermemek
not go nap on [australia] f. pek aldırmamak
not go nap on [australia] f. pek umursamamak
not go nap on [australia] f. pek beğenmemek
not go nap on [australia] f. pek ilgilenmemek
go on the block f. satışa çıkmak
go on the warpath f. burnundan solumak
go on the warpath f. küplere binmek
go on the warpath f. patlamaya hazır olmak
go on the warpath f. cinleri/heyheyleri tepesinde olmak
go on the warpath f. savaş riskine sahip olmak
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini eleştirmek
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini üstelemek
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
go on at somebody (to do something) f. (bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
go on the scrounge (for something) f. karşılıksız (bir şey) istemek
go on the scrounge (for something) f. karşılıksız (bir şey) arayışında olmak
go on the scrounge (for something) f. karşılıksız para, yiyecek istemek
go on the scrounge (for something) f. (bir şey) otlanmak
go on the scrounge (for something) f. (bir şeye) ortakçılık yapmak
go on stream [uk] f. hizmete girmek
go on stream [uk] f. işletmeye açılmak
go on stream [uk] f. çalışmaya başlamak
be/go on record f. resmi olarak açıklamak
be/go on record f. yazılı olarak açıklamak
be/go on record f. resmi olarak yayınlamak
be/go on record f. resmi/yazılı olarak beyan etmek
be/go on the rampage f. ortalığı kasıp kavurmak
be/go on the rampage f. zıvanadan çıkmak
be/go on the rampage f. etrafa zarar vermek
be/go on the rampage f. sokaklarda sağa sola saldırmak
be/go on the rampage f. etrafı yağmalamak
be/go on the rampage f. çığırından çıkmak