Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
ground
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"ground"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 119 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
ground
i.
yer
2
Yaygın Kullanım
ground
i.
zemin
3
Yaygın Kullanım
ground
i.
toprak
General
4
Genel
ground
i.
arazi
5
Genel
ground
i.
meydan
6
Genel
ground
i.
temel
7
Genel
ground
i.
yer (yerin yüzü)
8
Genel
ground
i.
meşecik
9
Genel
ground
i.
fon
10
Genel
ground
i.
dayanak
11
Genel
ground
i.
telve
12
Genel
ground
i.
tortu
13
Genel
ground
i.
arsa
14
Genel
ground
i.
mesafe
15
Genel
ground
i.
neden
16
Genel
ground
i.
kara
17
Genel
ground
i.
kaide
18
Genel
ground
i.
sebep
19
Genel
ground
i.
yeryüzü
20
Genel
ground
i.
bayır
21
Genel
ground
i.
çekilmiş
22
Genel
ground
i.
kurtluca
23
Genel
ground
i.
dip
24
Genel
ground
i.
prensip
25
Genel
ground
i.
saha
26
Genel
ground
i.
yer
27
Genel
ground
i.
taban
28
Genel
ground
i.
toprak
29
Genel
ground
i.
toprak bağlantısı
30
Genel
ground
i.
toprak hattı
31
Genel
ground
i.
alan
32
Genel
ground
i.
deniz dibi
33
Genel
ground
i.
mülk
34
Genel
ground
i.
çalışma alanı
35
Genel
ground
i.
çalışma konusu
36
Genel
ground
i.
kriket sahasının bir bölümü
37
Genel
ground
i.
profesyonel kriket oyuncuları
38
Genel
ground
i.
özel toprak
39
Genel
ground
i.
maden işleri yapılan kaya veya oluşum
40
Genel
ground
f.
yere sermek
41
Genel
ground
f.
dayanmak (bir sebebe)
42
Genel
ground
f.
uçamamak (uçak hava koşullarından dolayı)
43
Genel
ground
f.
temellenmek
44
Genel
ground
f.
iyileşmek
45
Genel
ground
f.
hareket izni vermemek
46
Genel
ground
f.
dışarı çıkartmamak (birini ceza olarak)
47
Genel
ground
f.
çakmak
48
Genel
ground
f.
karaya oturmak
49
Genel
ground
f.
dayatmak (bir sebebe)
50
Genel
ground
f.
kurmak
51
Genel
ground
f.
yere indirmek
52
Genel
ground
f.
dayandırmak
53
Genel
ground
f.
uçurtmamak (uçağı)
54
Genel
ground
f.
dayanmak
55
Genel
ground
f.
karaya oturtmak
56
Genel
ground
f.
temellendirmek
57
Genel
ground
f.
topraklamak
58
Genel
ground
f.
(gemiyi) karaya oturtmak
59
Genel
ground
f.
(uçak) inmek
60
Genel
ground
f.
(gemi) karaya oturmak
61
Genel
ground
f.
etini yüzerek deri yüzeyini hazırlamak
62
Genel
ground
f.
(jokeyi) yarıştan men etmek
63
Genel
ground
f.
(sürücüyü) trafikten men etmek
64
Genel
ground
f.
soyut veya sonuçsuz tartışmalardan sonra somut bir sonuca ulaşmak
65
Genel
ground
f.
(dekoratif çalışmaya) arka plan vermek
66
Genel
ground
f.
sürtmek
67
Genel
ground
s.
zeminde duran
68
Genel
ground
s.
zemine yakın duran
69
Genel
ground
s.
zemine ait
70
Genel
ground
s.
karada çalışan
71
Genel
ground
s.
yüzeyi sürtülerek aşındırılmış
72
Genel
ground
s.
yüzeyi sürtülerek pürüzlendirilmiş
Law
73
Hukuk
ground
i.
gerekçe
Technical
74
Teknik
ground
i.
zemin
75
Teknik
ground
i.
yerprak
76
Teknik
ground
f.
zeminlemek
77
Teknik
ground
s.
öğütülmüş
78
Teknik
ground
s.
taşlanmış
79
Teknik
ground
s.
bitmiş yüzeyli
80
Teknik
ground
s.
kalınlığı azaltılmış
81
Teknik
ground
s.
kenarları sivriltilmiş
82
Teknik
ground
s.
ince parçacıklar halinde öğütülmüş
Electric
83
Elektrik
ground
f.
topraklamak
84
Elektrik
ground
f.
topraklamak (cihazı)
Textile
85
Tekstil
ground
i.
kumaşın dokuma, renk veya doku ile ayırt edilen yüzey görünümü
86
Tekstil
ground
i.
desenli bir kumaşın düz zemini
87
Tekstil
ground
i.
danteldeki desenleri destekleyen veya bir arada tutan ilmek ve düğümler
88
Tekstil
ground
i.
ağ zemin
Architecture
89
Mimarlık
ground
i.
pervazların üzerine yapıştırıldığı sıvalı ahşap parçası
Construction
90
İnşaat
ground
i.
aside karşı dayanıklı sıvı veya macun
91
İnşaat
ground
i.
duvar kağıdına basılan düz kaplama
92
İnşaat
ground
i.
sıvayı bitirmeye yardımcı olan ahşap veya metal şeritler
93
İnşaat
ground
i.
açıklıklarda alçı durdurucu olarak kullanılan ahşap şerit veya köşe silmesi
Dyeing
94
Boyacılık
ground
f.
(boya yüzeyini) astarla kaplamak
Automotive
95
Otomotiv
ground
i.
kısa devre
96
Otomotiv
ground
i.
şasi devresi
97
Otomotiv
ground
i.
şasiye bağlanan batarya ucu
98
Otomotiv
ground
i.
toprak hattı
99
Otomotiv
ground
i.
topraklama
Aeronautic
100
Havacılık
ground
f.
uçuşu önlemek
Printing
101
Baskı Teknikleri
ground
i.
rölyef zemini
102
Baskı Teknikleri
ground
i.
üzerinde kabartma tasarımı yapılan sert ancak dövülebilir madde
Gastronomy
103
Mutfak
ground
s.
öğütülmüş
Botanic
104
Botanik
ground
s.
bodur ve genellikle yer örtücü (bitki)
Meteorology
105
Meteoroloji
ground
i.
yerin hali
Sport
106
Spor
ground
i.
futbol stadyumu
107
Spor
ground
i.
kriket sahası
108
Spor
ground
f.
topu kasıtlı olarak yere doğru atmak
109
Spor
ground
f.
yerden giden topa vurmak
Football
110
Futbol
ground
i.
koşu ağırlıklı bir tür futbol hücumu
111
Futbol
ground
f.
(rakibi) yere sermek
112
Futbol
ground
s.
hücum oyununun bir bölümüyle ilgili
Baseball
113
Beysbol
ground
f.
(beyzbol) topu yere atmak
Music
114
Müzik
ground
i.
polifonik bestenin bası olarak kullanılan düz melodi
115
Müzik
ground
i.
bas melodi
116
Müzik
ground
i.
bas olarak kullanılan düz melodi içeren kompozisyon
Painting
117
Resim
ground
i.
üzerine resim veya süsleme yapılan yüzey
Theatre
118
Tiyatro
ground
i.
tiyatroda orkestra bölümü
Ottoman Turkish
119
Osmanlıca
ground
i.
mebde
"ground"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
ground meat
i.
kıyma
General
2
Genel
confined ground water
i.
tutuk yeraltı suyu
3
Genel
ground attendant
i.
yer görevlisi
4
Genel
hole in the ground
i.
yerdeki delik
5
Genel
summer camping ground
i.
yayla
6
Genel
ground rent
i.
arazi rantı
7
Genel
stamping ground
i.
sık sık gidilen yer
8
Genel
ground under the feet
i.
ayakaltı
9
Genel
ground truth
i.
arazi araştırması
10
Genel
ground beetle
i.
toprak böceği
11
Genel
ground ball
i.
yerden giden top
12
Genel
ground ivy
i.
yer sarmaşığı
13
Genel
made ground
i.
dolgu zemin
14
Genel
ground engineer
i.
zemin mühendisi
15
Genel
ground pine
i.
kurt ayağı
16
Genel
plot of ground
i.
toprak parçası
17
Genel
ground crew
i.
havaalanında yer mürettebatı
18
Genel
landing ground
i.
iniş alanı
19
Genel
ground cloth
i.
yaygı
20
Genel
ground glass
i.
buzlucam
21
Genel
dumping ground
i.
çöplük
22
Genel
ground gear
i.
tonoz
23
Genel
ground line
i.
ana çizgi
24
Genel
ground floor
i.
zemin katı
25
Genel
parade ground
i.
tören meydanı
26
Genel
roasted and ground coffee
i.
kurukahve
27
Genel
ground tackle
i.
tonoz
28
Genel
ground forces
i.
kara kuvvetleri
29
Genel
ground speed
i.
yer hızı
30
Genel
camping ground
i.
kamp yeri
31
Genel
ground beetle
i.
ağılıböcek
32
Genel
ground floor
i.
alt kat
33
Genel
ground floor
i.
yerkatı
34
Genel
football ground
i.
futbol alanı
35
Genel
camp ground
i.
kamp yeri
36
Genel
ground cedar
i.
sedir ağacı
37
Genel
ground plane
i.
yatay düzlem
38
Genel
stamping ground
i.
uğrak
39
Genel
ground swell
i.
dip dalgası
40
Genel
ground plate
i.
taban kirişi
41
Genel
ground engineering
i.
zemin mühendisliği
42
Genel
ground travel
i.
kara yolculuğu
43
Genel
burial ground
i.
mezarlık
44
Genel
hunting ground
i.
av bölgesi
45
Genel
ground plan
i.
zemin planı
46
Genel
loose ground
i.
gevşek toprak
47
Genel
recreation ground
i.
dinlenme yeri
48
Genel
ground rule
i.
temel kural
49
Genel
landing on the ground
i.
yere iniş
50
Genel
wet ground
i.
ıslak zemin
51
Genel
ground fir
i.
çam ağacı
52
Genel
ground truth
i.
arazi doğrulaması
53
Genel
ground studies
i.
zemin etüdü
54
Genel
ground rent
i.
arsa kirası
55
Genel
loose ground
i.
gevşek zemin
56
Genel
ground sill
i.
tabanlık
57
Genel
ground rice
i.
pirinç unu
58
Genel
ground form
i.
gövde
59
Genel
dry ground
i.
kuru zemin
60
Genel
ground war
i.
kara savaşı
61
Genel
common ground
i.
ortak bir zevk, görüş, tutku vb
62
Genel
ground water
i.
yeraltı suyu
63
Genel
football ground
i.
futbol sahası
64
Genel
ground water conservation
i.
yeraltı suyu muhafazası
65
Genel
ground attack
i.
kara saldırısı
66
Genel
ground snake
i.
küçük yılan
67
Genel
ground floor
i.
zemin kat
68
Genel
ground war
i.
kara harekatı
69
Genel
ground form
i.
temel
70
Genel
ground level
i.
zemin seviyesi
71
Genel
marshy ground
i.
batak arazi
72
Genel
ground warfare
i.
yer savaşı
73
Genel
ground crew
i.
yer hizmetlileri
74
Genel
ground level
i.
toprak seviyesi
75
Genel
testing ground
i.
deneme alanı
76
Genel
common ground
i.
ortak zemin
77
Genel
measurement of ground area
i.
arazi ölçüm
78
Genel
above the surface of the ground
i.
yerüstünde
79
Genel
above-ground
i.
yerüstünde
80
Genel
middle ground
i.
ikisi ortası
81
Genel
middle ground
i.
ikisinin ortası
82
Genel
ground hog day
i.
2 şubat
83
Genel
ground source
i.
yer üstü kaynağı
84
Genel
ground oilcake
i.
köftün
85
Genel
ground oilcake
i.
küspe
86
Genel
uneven ground
i.
bozuk zemin
87
Genel
ground substance
i.
esas madde
88
Genel
breaking new ground
i.
çığır açma
89
Genel
children's ground
i.
çocuk bahçesi
90
Genel
ground texture
i.
zemin dokusu
91
Genel
flat ground
i.
düz arazi
92
Genel
ground-colour
i.
fon
93
Genel
ground-color
i.
fon
94
Genel
recreational ground
i.
eğlence-dinlence alanı
95
Genel
ground level
i.
zemin hizası
96
Genel
ground photograph
i.
yer fotoğrafı
97
Genel
ground plot
i.
arsa
98
Genel
ground level
i.
zemin düzeyi
99
Genel
ground line
i.
toprak hattı
100
Genel
ground line
i.
toprak çizgisi
101
Genel
ground profile
i.
arazi kesiti
102
Genel
ground network
i.
topraklama şebekesi
103
Genel
ground noise
i.
uğultu
104
Genel
ground air communications
i.
yer-hava iletişimi
105
Genel
ground plane
i.
yer düzlemi
106
Genel
ground profile
i.
siyah hat
107
Genel
ground wave
i.
yer dalgası
108
Genel
ground noise
i.
zemin gürültüsü
109
Genel
ground mapping
i.
üzerinde uçulan yer haritası
110
Genel
ground plot
i.
yapı arazisi
111
Genel
hilly ground
i.
engebeli zemin
112
Genel
hilly ground
i.
arızalı arazi
113
Genel
hunting ground
i.
avlanma sahası
114
Genel
level ground
i.
düz arazi
115
Genel
marshy ground
i.
bataklık
116
Genel
marshy ground
i.
batak zemin
117
Genel
marshy ground
i.
bataklık arazi
118
Genel
muddy ground
i.
çamur zemin
119
Genel
proving ground
i.
deneme alanı
120
Genel
uneven ground
i.
düz olmayan toprak
121
Genel
uneven ground
i.
eşit olmayan
122
Genel
burial ground
i.
kabristan
123
Genel
burying ground
i.
kabristan
124
Genel
forbidden ground
i.
yasak bölge
125
Genel
sinking up the ground
i.
toprak kayması
126
Genel
burying ground
i.
mezarlık
127
Genel
common ground
i.
ortak payda
128
Genel
high ground
i.
üstünlük
129
Genel
high ground
i.
üstün gelme
130
Genel
ceremonial ground
i.
tören alanı
131
Genel
ceremonial ground
i.
seremoni alanı
132
Genel
spawning ground
i.
yumurtlama alanı
133
Genel
breeding ground
i.
üreme alanı
134
Genel
ground anchorage
i.
zemin ankrajı
135
Genel
ground swell
i.
parti tabanında/halk tabakasında oluşan fikri hareket/akım
136
Genel
ground swell
i.
sismik hareketlerin deniz dibinde yarattığı titreşim/devinim
137
Genel
below ground
i.
zemin altı
138
Genel
ground layer
i.
zemin tabakası
139
Genel
the facts on the ground
i.
fiili gerçekler
140
Genel
ground spinner
i.
yer topacı
141
Genel
normal ground level
i.
normal yer seviyesi
142
Genel
ground substance
i.
zemin maddesi
143
Genel
ground floor flat
i.
giriş kat dairesi/zemin (kat) dairesi
144
Genel
relaxation back to the ground state
i.
elektronun temel enerji düzeyine geri dönmesi
145
Genel
breeding ground for bacteria
i.
bakteri yuvası
146
Genel
breeding ground for germs
i.
mikrop yuvası
147
Genel
ground flaxseed
i.
öğütülmüş keten tohumu
148
Genel
legal ground
i.
yasal zemin
149
Genel
hunting ground
i.
av sahası
150
Genel
testing ground
i.
pilot bölge
151
Genel
high ground
i.
yüksek yer veya bölge
152
Genel
ground shaking
i.
yer sarsıntısı
153
Genel
holy ground
i.
kutsal toprak
154
Genel
ground pistachio
i.
çekilmiş fıstık
155
Genel
extra lean ground beef
i.
yağsız dana kıyması
156
Genel
slippery ground
i.
kaygan zemin
157
Genel
ground cinnamon
i.
toz tarçın
158
Genel
legitimate ground
i.
meşru zemin
159
Genel
fire ground
i.
yangın olay yeri (itfaiyecilik)
160
Genel
icy ground
i.
buz zemin
161
Genel
fundamental ground
i.
temel dayanak
162
Genel
ground bait
i.
balıkları çekmek için suyun dibine atılan yem
163
Genel
ground bait
i.
oltasız yem
164
Genel
virgin ground
i.
bakir topraklar
165
Genel
virgin ground
i.
bakir toprak
166
Genel
camping ground
i.
kamp yeri/alanı
167
Genel
camp ground
i.
kamp alanı
168
Genel
advantage ground
i.
avantajlı yer
169
Genel
advantage ground
i.
üstünlük sağlayan yer
170
Genel
neutral ground
i.
genellikle kaldırım ile araba yolu arasına ekilen, gölge yapan ağaçlarla desteklenen çim şeridi
171
Genel
the dark and bloody ground
i.
abd'nin kentucky eyaletinin isminin önemine vurgu yapan, karanlık ve kanlı toprak anlamına gelen söz
172
Genel
the ground
i.
dünya
173
Genel
the ground
i.
yeryüzü
174
Genel
the moral high ground
i.
ahlaki üstünlük
175
Genel
tom tiddler's ground
i.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun
176
Genel
tommy tiddler's ground
i.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun
177
Genel
ground laurel
i.
pembe beyaz çiçekli ve yaprakları hep yeşil olan sarmaşık türünden bir yabani çiçek
178
Genel
ground sloth
i.
kuzey ve güney amerika'da yaşamış çok büyük bir soyu tükenmiş memeli
179
Genel
ground sloth
i.
soyu tükenmiş devasa tembel hayvan
180
Genel
ground rules
i.
temel kurallar
181
Genel
vantage ground
i.
avantajlı yer
182
Genel
vantage ground
i.
üstünlük sağlayan yer
183
Genel
happy hunting ground
i.
fırsatlarla dolu yer
184
Genel
meadow ground
i.
mera
185
Genel
meadow ground
i.
otlak olarak kullanılan arazi
186
Genel
middle ground
i.
iki uç arasındaki uzlaşma noktası
187
Genel
middle-ground
i.
bir resmin ön ile arka planı arasındaki kısmı
188
Genel
home ground
i.
organizmanın normalde yaşadığı veya oluştuğu ortam
189
Genel
home ground
i.
tanıdık alan
190
Genel
home ground
i.
bilindik konu
191
Genel
sports ground
i.
spor alanı
192
Genel
hunting ground
i.
ikmal yeri
193
Genel
hunting ground
i.
arama yeri
194
Genel
ground ash
i.
dişbudak fidanı
195
Genel
ground ash
i.
dişbudak odunundan yapılmış baston
196
Genel
ground ash
i.
beyaz çiçekli yosun
197
Genel
ground ash
i.
melekotu
198
Genel
ground ash
i.
avrupa dişbudağı
199
Genel
ground ash
i.
amerika dişbudağı
200
Genel
ground cloth
i.
zemin örtüsü
201
Genel
ground cloth
i.
sahnenin zeminine örtülen, keten bezinden yapılmış örtü
202
Genel
ground cloth
i.
su geçirmez örtü
203
Genel
ground frost
i.
donmuş zemin
204
Genel
ground layer
i.
yüzey sınır tabakası
205
Genel
ground level
i.
temel durum
206
Genel
ground level
i.
taban durumu
207
Genel
ground mail [scotland]
i.
kilise bahçesine gömülme ücreti
208
Genel
ground noise
i.
zemin gürültüsü
209
Genel
ground noise
i.
sinyal dışındaki bir kaynağın neden olduğu yüksek sesli gürültü
210
Genel
ground plan
i.
zemin kat planı
211
Genel
ground plan
i.
ilk plan
212
Genel
ground plan
i.
temel plan
213
Genel
ground plan
i.
dansçıların yerde çizdikleri desen
214
Genel
ground sheet
i.
beyzbol sahası üzerindeki su geçirmez örtü
215
Genel
ground sheet
i.
kamp yataklarının altına serilen su geçirmez örtü
216
Genel
ground staff
i.
profesyonel kriket oyuncuları
217
Genel
ground zero
i.
yoğun faaliyetin merkezi
218
Genel
ground zero
i.
şiddetli değişimin kökeni
219
Genel
ground zero
i.
ilk başlangıç
220
Genel
ground zero
i.
roket hedefi
221
Genel
ground-effect machine
i.
karada veya suda seyahat etmek için kullanılan hava yastıklı bir araç
222
Genel
ground-service crew
i.
yer hizmetleri ekibi
223
Genel
hunting ground
i.
avlak
224
Genel
picnic ground
i.
piknik alanı
225
Genel
picnic ground
i.
piknik meydanı
226
Genel
feeding ground
i.
mera
227
Genel
feeding ground
i.
hayvanların beslendiği yer
228
Genel
feeding ground
i.
av alanı
229
Genel
feeding ground
i.
otlak alanı
230
Genel
pleasure ground
i.
eğlence parkı
231
Genel
keep an ear to the ground
f.
kulağı kirişte olmak
232
Genel
level with the ground
f.
taş taş üstünde bırakmamak
233
Genel
reach a common ground
f.
orta yol bulmak
234
Genel
shift one's ground
f.
savunduğu konuyu başka birtakım gerekçelere dayatmak
235
Genel
cover ground
f.
yol katetmek
236
Genel
gain ground
f.
iyiye gitmek (hastanın durumu)
237
Genel
ground on
f.
temel almak
238
Genel
ground on
f.
esas almak
239
Genel
keep an ear to the ground
f.
kulağı tetikte olmak
240
Genel
cover ground
f.
hızlı gitmek
241
Genel
gain ground
f.
kazanç sağlamak
242
Genel
lose ground
f.
kayıplara uğramak
243
Genel
put a stake in the ground
f.
ilk adımı atmak
244
Genel
be on familiar ground
f.
bildiği bir yerde bulunmak
245
Genel
be on familiar ground
f.
bildiği bir konuyla ilgilenmek
246
Genel
go to ground
f.
araziye uymak
247
Genel
take ground
f.
karaya oturmak
248
Genel
get off the ground
f.
havalanmak (uçak)
249
Genel
roll on the ground
f.
ağınmak
250
Genel
ground on
f.
dayandırmak
251
Genel
get off the ground
f.
başlamak (bir iş)
252
Genel
learn something from the ground up
f.
bir şeyi her yönüyle öğrenmek
253
Genel
raze something to the ground
f.
yerle bir etmek
254
Genel
cut the ground from under someone's feet
f.
birinin savunduğu noktaları çürütmek
255
Genel
ground someone in
f.
birine bir konunun temel ilkelerini öğretmek
256
Genel
break fresh ground
f.
çığır açmak
257
Genel
break ground
f.
törenle temel atmak
258
Genel
burn to ground
f.
yanıp kül olmak
259
Genel
have both one's feet on the ground
f.
gerçekçi ve pratik bir şekilde düşünmek
260
Genel
lose ground
f.
geri çekilmek
261
Genel
break ground
f.
çığır açmak
262
Genel
hit the ground
f.
yere çarpmak
263
Genel
lose ground
f.
kötüye gitmek (hastanın durumu)
264
Genel
put a stake in the ground
f.
ilk çiviyi çakmak
265
Genel
break new ground
f.
çığır açmak
266
Genel
commit to the ground
f.
gömmek
267
Genel
cut the ground out from under one's feet
f.
birinin dayanak noktalarını çürütmek
268
Genel
gain ground
f.
rağbet kazanmak
269
Genel
commit to the ground
f.
toprağa vermek
270
Genel
cover ground
f.
belirli bir konu hakkında bilgi vermek
271
Genel
lose ground
f.
gerilemek
272
Genel
have both one's feet on the ground
f.
aklı başında olmak
273
Genel
come or bring down to the ground
f.
alana inmek
274
Genel
be on familiar ground
f.
bildiği bir bölgede bulunmak
275
Genel
constitute a ground
f.
dayanak teşkil etmek
276
Genel
form a ground
f.
dayanak teşkil etmek
277
Genel
extract mine from the ground
f.
maden çıkarmak
278
Genel
have ground
f.
temeli olmak
279
Genel
be based on the ground of
f.
temeline dayanmak
280
Genel
establish a ground
f.
zemin hazırlamak
281
Genel
give someone a ground
f.
zemin hazırlamak
282
Genel
fix on the ground
f.
zemine sabitlemek
283
Genel
ground on
f.
temele dayandırmak
284
Genel
have no ground
f.
temeli olmamak
285
Genel
gain ground
f.
mesafe almak
286
Genel
gain ground
f.
mesafe katetmek
287
Genel
cover a ground
f.
mesafe katetmek
288
Genel
cover a ground
f.
mesafe almak
289
Genel
gain ground
f.
mesafe almak
290
Genel
put in the ground
f.
toprağa gömmek
291
Genel
be buried in the ground
f.
toprağa gömülmek
292
Genel
bury in the ground
f.
toprağa gömmek
293
Genel
find a middle ground
f.
ortak bir noktada buluşmak
294
Genel
find a middle ground
f.
ortak bir noktada anlaşmak
295
Genel
break new ground
f.
ilki gerçekleştirmek
296
Genel
break new ground
f.
bir ilki gerçekleştirmek
297
Genel
raze to the ground
f.
yerle bir etmek
298
Genel
get off the ground
f.
(düşünce vb) filizlenmek
299
Genel
get off the ground
f.
baş göstermek
300
Genel
become a stamping ground
f.
uğrak mekan olmak
301
Genel
become a stamping ground
f.
uğrak mekan halini almak
302
Genel
become a stamping ground
f.
uğrak mekan haline gelmek
303
Genel
meet on a common ground
f.
asgari müşterekte birleşmek
304
Genel
meet on a common ground
f.
ortak noktada birleşmek
305
Genel
meet on a common ground
f.
asgari müştereklerde birleşmek
306
Genel
meet on a common ground
f.
asgari müşterekte buluşmak
307
Genel
seek ground
f.
zemin aramak
308
Genel
break new ground
f.
bir ilki başarmak
309
Genel
gain ground
f.
mesafe kaydetmek
310
Genel
set ground for
f.
zemin hazırlamak
311
Genel
set ground for
f.
temel hazırlamak/oluşturmak
312
Genel
gain ground upon
f.
üzerinden güç kazanmak
313
Genel
lose communication with the ground
f.
yerle iletişimi kaybetmek
314
Genel
sleep on the ground
f.
yerde yatmak
315
Genel
get off the ground
f.
havalanmak
316
Genel
sip a drink by the in-ground pool
f.
havuza karşı içkisini yudumlamak
317
Genel
fall to the ground like a sack of spuds
f.
patates çuvalı gibi düşmek
318
Genel
be enclosed in a coffin and buried in the ground
f.
bir tabuta konup toprağa gömülmek
319
Genel
bulldoze something to the ground
f.
buldozerle yerle bir etmek
320
Genel
get someone on the ground
f.
birini yere yatırmak
321
Genel
rot in the ground
f.
toprağın altında çürümek
322
Genel
dig in the ground to find food
f.
yiyecek bulmak için toprağı kazmak
323
Genel
dig in the ground
f.
toprağı kazmak
324
Genel
stick in the ground
f.
yere saplanmak
325
Genel
stick in the ground
f.
zemine saplanmak
326
Genel
give ground
f.
pes demek
327
Genel
give ground
f.
geri çekilmek
328
Genel
give ground
f.
yenildiğini kabul etmek
329
Genel
give ground
f.
boyun eğmek
330
Genel
left the ground
f.
(uçak) kalkmak/havalanmak
331
Genel
fall to the ground
f.
yere yığılmak
332
Genel
build on a solid ground
f.
sağlam bir temele oturtmak
333
Genel
find a common ground
f.
ortak paydada buluşmak
334
Genel
meet on common ground
f.
ortak paydada buluşmak
335
Genel
gain ground
f.
yer edinmek
336
Genel
throw rubbish on the ground
f.
yere çöp atmak
337
Genel
throw rubbish on the ground
f.
yerlere çöp atmak
338
Genel
throw trash on the ground
f.
yere çöp atmak
339
Genel
throw trash on the ground
f.
yerlere çöp atmak
340
Genel
cover the ground
f.
yeri örtmek
341
Genel
cover the ground
f.
yeri sarmak
342
Genel
cover the ground
f.
yeri kaplamak
343
Genel
cover a ground
f.
mesafe almak
344
Genel
winter-ground
f.
korumak veya saklamak için kışın üzerini kapatmak
345
Genel
winter-ground
f.
bitkinin köklerinin üzerini kapatmak
346
Genel
ground out
f.
karaya oturmak
347
Genel
be ground
f.
öğütülmek
348
Genel
not worth a ground
s.
değersiz
349
Genel
not worth a ground
s.
metelik etmez
350
Genel
filled with ground meat
s.
kıymalı
351
Genel
above ground level
s.
yer seviyesinin üstünde
352
Genel
above ground level
s.
yeryüzünden yukarıda
353
Genel
growing under ground
s.
yer altında yetişen
354
Genel
low ground
s.
alçak zeminli
355
Genel
fixed on the ground
s.
zemine sabitlenmiş
356
Genel
air-to-ground
s.
havadan yere
357
Genel
ground-breaking
s.
yeni ve orijinal fikirler yaratan
358
Genel
whole ground
s.
tamamen öğütülmüş
359
Genel
ground-breaking
s.
çığır açan
360
Genel
stone-ground
s.
taşta öğütülmüş
361
Genel
under ground
s.
yerin altında
362
Genel
ground-glass
s.
buzlu camla ilgili
363
Genel
ground-glass
s.
buzlu cam gibi
364
Genel
ground-glass
s.
yüzeyi cilalanmış
365
Genel
ground-glass
s.
yüzeyi yarı şeffaf hale getirilmiş
366
Genel
ground-glass
s.
yüzeyi zımparalanmış
367
Genel
ground-floor
s.
zemin katta bulunan
368
Genel
down to the ground
zf.
tamamen
369
Genel
down to the ground
zf.
her hususta
370
Genel
on the ground
zf.
yerde
371
Genel
on sure ground
zf.
sağlam temelle
372
Genel
on ground level
zf.
kotta (ev vb)
373
Genel
on the ground
zf.
olay yerinde
374
Genel
below ground
zf.
yer altında
375
Genel
below ground
zf.
gömülü
376
Genel
below ground
zf.
yerin altında
377
Genel
on any ground
zf.
her koşulda
378
Genel
on any ground
zf.
her ne sebeple olursa olsun
379
Genel
below ground
zf.
yer altı
380
Genel
on even ground
zf.
eşit şartlarda
381
Genel
on even ground
zf.
eşit şartlarla
Phrasals
382
Öbek Fiiller
lose ground
f.
geri kalmak
383
Öbek Fiiller
ground in
f.
bir alanda eğitmek
384
Öbek Fiiller
ground in
f.
bir konuyu öğretmek
385
Öbek Fiiller
ground in
f.
(bir düşünceyi, inancı, görüşü) temellendirmek/köklendirmek
386
Öbek Fiiller
ground in
f.
(bir düşünceyi, inancı, görüşü) bir şeye dayandırmak
387
Öbek Fiiller
make ground against (something)
f.
(finans) bir şeye karşı değer kazanmak
388
Öbek Fiiller
make ground against (something)
f.
(bir şey) karşısında öne geçmek
389
Öbek Fiiller
ground something on something
f.
bir şeyi bir şeye dayandırmak
390
Öbek Fiiller
ground something on something
f.
bir şeyi bir şeyde temellendirmek
391
Öbek Fiiller
ground on (something)
f.
(bir şeye) dayanmak
392
Öbek Fiiller
ground on (something)
f.
(bir şeyden) temel almak
Phrases
393
İfadeler
save ground
f.
(yarış atı) hipodrom içinde koşmak
394
İfadeler
save ground
f.
(yarış atı) hipodrom içinde koşturmak
395
İfadeler
on the ground that
expr.
bahanesiyle
396
İfadeler
on the ground of
expr.
bahanesiyle
397
İfadeler
don't throw your garbage on the ground
expr.
çöpleri yere atma
398
İfadeler
don't throw your trash on the ground
expr.
çöpleri yere atma
399
İfadeler
don't throw your trash on the ground
expr.
çöplerinizi yere atmayın
400
İfadeler
don't throw your garbage on the ground
expr.
çöplerinizi yere atmayın
401
İfadeler
on the ground that
expr.
ileri sürerek
402
İfadeler
on the ground of
expr.
nedeniyle
403
İfadeler
on the ground that
expr.
nedeniyle
404
İfadeler
on the ground of
expr.
sebebiyle
405
İfadeler
on the ground that
expr.
sebebiyle
406
İfadeler
on the ground of
expr.
yüzünden
407
İfadeler
on the ground that
expr.
yüzünden
Colloquial
408
Konuşma Dili
a ground ball with eyes
i.
(beyzbol) yere çarpıp iki veya daha fazla iç saha oyuncusunun arasından geçen top
409
Konuşma Dili
ground floor
i.
(spekülatif yatırımda) ayrıcalıklı durum
410
Konuşma Dili
ground floor
i.
projenin ilk aşaması
411
Konuşma Dili
dig in the ground with one’s hands
f.
elleriyle toprağı kazmak
412
Konuşma Dili
on shaky ground
s.
sağlam zemine oturtulmamış
413
Konuşma Dili
on dangerous ground
s.
sağlam zemine oturtulmamış
414
Konuşma Dili
ground-in
s.
derine işlemiş
415
Konuşma Dili
ground-in
s.
derinlemesine işlemiş
416
Konuşma Dili
ground-in
s.
derine gömülü
417
Konuşma Dili
ground-in
s.
bütünleşmiş
418
Konuşma Dili
ground-in
s.
kökleşmiş
419
Konuşma Dili
ground-in
s.
derine yerleşmiş
420
Konuşma Dili
ground-in
s.
içine işlemiş
421
Konuşma Dili
ground-in
s.
sabitleşmiş
422
Konuşma Dili
on dangerous ground
expr.
altı boş (görüş/düşünce)
423
Konuşma Dili
on shaky ground
expr.
altı boş (görüş/düşünce)
424
Konuşma Dili
thin on the ground
expr.
bir elin parmaklarını geçmez
425
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
bir bok bilmez
426
Konuşma Dili
on dangerous ground
expr.
desteksiz (fikir/görüş)
427
Konuşma Dili
from the ground up
expr.
daha en başından
428
Konuşma Dili
on shaky ground
expr.
desteksiz (fikir/görüş)
429
Konuşma Dili
from the ground up
expr.
her yönüyle
430
Konuşma Dili
everyone down on the ground now!
expr.
herkes yere yatsın!
431
Konuşma Dili
from the ground up
expr.
en başından
432
Konuşma Dili
doesn't know his ass from a hole in the ground
expr.
hiçbir şey bilmez
433
Konuşma Dili
from the ground up
expr.
tepeden tırnağa
434
Konuşma Dili
get down on the ground!
expr.
yere yat!
435
Konuşma Dili
wish the ground would swallow me up
expr.
yer yarılsa da içine girsem
436
Konuşma Dili
wish the ground would swallow you up
expr.
yer yarılsa da içine girsem
437
Konuşma Dili
to ground
expr.
yerin içine
438
Konuşma Dili
to ground
expr.
yerin altına
439
Konuşma Dili
to ground
expr.
yere
440
Konuşma Dili
to ground
expr.
zemine
441
Konuşma Dili
to ground
expr.
saklı
442
Konuşma Dili
to ground
expr.
saklanmış
443
Konuşma Dili
to ground
expr.
gizli bir yere saklanmış
444
Konuşma Dili
to ground
expr.
yerin dibine girmiş
445
Konuşma Dili
to ground
expr.
sığınağa
446
Konuşma Dili
to ground
expr.
ine
447
Konuşma Dili
to ground
expr.
deliğe
448
Konuşma Dili
to ground
expr.
tünelin içine
449
Konuşma Dili
to ground
expr.
çukura
450
Konuşma Dili
to ground
expr.
oyuğa
451
Konuşma Dili
to ground
expr.
yuvaya
Idioms
452
Deyim
a ground ball with eyes
i.
topun aradan geçmesi
453
Deyim
a ground ball with eyes
i.
topun ulaşılmayacak bir noktaya gitmesi
454
Deyim
suit somebody down to the ground
i.
arayıp da bulamadığı şey
455
Deyim
suit somebody down to the ground
i.
birine tam uyan şey
456
Deyim
somebody's stamping/stomping ground
i.
birinin uğrak mekanı
457
Deyim
one's old stamping ground
i.
birisinin muhiti/doğup büyüdüğü yer
458
Deyim
somebody's stamping/stomping ground
i.
çok sık gidilen yer
459
Deyim
a happy hunting ground
i.
kızılderili inanışına göre öbür dünya
460
Deyim
common ground
i.
ortak düşünceler
461
Deyim
common ground
i.
ortak taban
462
Deyim
common ground
i.
ortak görüşler
463
Deyim
common ground
i.
ortak nokta
464
Deyim
a happy hunting ground
i.
şansın yaver gittiği yer
465
Deyim
stamping ground [uk]
i.
uğrak yer
466
Deyim
stomping ground
i.
uğrak yer
467
Deyim
stamping ground [uk]
i.
uğrak yer
468
Deyim
stomping ground
i.
uğrak yer
469
Deyim
a happy hunting ground
i.
uğurlu yer
470
Deyim
stand your ground law
i.
direnme yasası
471
Deyim
stand your ground law
i.
durumunu koruma yasası
472
Deyim
stand your ground law
i.
nefsi müdafaa yasası
473
Deyim
tom tiddler's ground
i.
kişinin büyük kar sağlayabileceği ama tehlike/risk altında olan durum veya alan
474
Deyim
tom tiddler's ground
i.
riski ve kazancı büyük durum
475
Deyim
tom tiddler's ground
i.
kolay para kazanılabilecek yer
476
Deyim
tom tiddler's ground
i.
kolay kar sağlanabilecek yer
477
Deyim
the old stamping ground
i.
eskiden sık sık gidilen yer
478
Deyim
the old stamping ground
i.
eski uğrak yer
479
Deyim
the old stamping ground
i.
eskiden çok vakit geçirilen yer
480
Deyim
one's old stamping ground
i.
eskiden sık sık gidilen yer
481
Deyim
one's old stamping ground
i.
eski uğrak yer
482
Deyim
one's old stamping ground
i.
eskiden çok vakit geçirilen yer
483
Deyim
a happy hunting ground
i.
istediğin her şeyi bulabildiğin yer/cennet
484
Deyim
a happy hunting ground
i.
bulunmaz hazine
485
Deyim
dangerous ground
i.
başkalarının hoşuna gitmeme ihtimali olan bir konu/düşünce
486
Deyim
dangerous ground
i.
birilerini rahatsız edebilecek bir konu/düşünce
487
Deyim
dangerous ground
i.
tehlikeli sular
488
Deyim
facts on the ground
i.
asıl gerçekler
489
Deyim
facts on the ground
i.
gerçekler
490
Deyim
facts on the ground
i.
ortadaki gerçekler
491
Deyim
facts on the ground
i.
fiili gerçekler
492
Deyim
the high ground
i.
en avantajlı durum
493
Deyim
the high ground
i.
en haklı durum
494
Deyim
lose ground
f.
avantaj yitirmek
495
Deyim
break ground
f.
planı uygulamaya başlamak
496
Deyim
come to the ground
f.
başaramamak
497
Deyim
cover ground
f.
boydan boya geçmek
498
Deyim
gain ground
f.
ilerleme kaydetmek
499
Deyim
get ground
f.
kazanç sağlamak
500
Deyim
lose ground
f.
dezavantajlı duruma düşmek
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of ground
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy