olduğundan - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

olduğundan



"olduğundan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
olduğundan as bağ.
Phrases
olduğundan being that expr.
Technical
olduğundan since bağ.

"olduğundan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 184 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir şeyi olduğundan hafif gösteren ifade understatement i.
bunalımda ve çöküntüde olduğundan işe yaramaz kimse basket case i.
olduğundan az/küçük/önemsiz gösterme understatement i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip the odd one out i.
tedavisi zor olduğundan gitgide zararlı hale gelme insidiousness i.
kendini olduğundan alt sosyal sınıfta gören kimse inverted snob i.
kendini olduğundan alt sosyal sınıfta gören kimse reverse snob i.
olduğundan daha iyi görünen şey ormolu i.
olduğundan farklı gösterme pretending i.
olduğundan fazla iyi saymak overrate f.
olduğundan başka türlü görünmek sail under false colors f.
olduğundan fazla yetenekli görmek overestimate f.
olduğundan az göstermek understate f.
olduğundan eksik/hafif göstermek understate f.
olduğundan eksik göstermek understate f.
olduğundan iyi gibi göstermek fake f.
olduğundan daha önemli saymak overrate f.
olduğundan fazla tahmin etmek overestimation f.
hasta olduğundan dolayı işe gitmemek be off sick f.
kendini olduğundan farklı göstermek false pretence f.
kendiri olduğundan çok daha üstün görmek get above oneself f.
olduğundan fazla değer biçmek overestimate f.
Bir durumu olduğundan daha acınası göstermek catastrophize f.
bir şeyden şikayet etmek (hayal kırıklığına uğramış olduğundan) bemoan f.
olduğundan az göstermek underact f.
olduğundan fazla değer biçmek overreckon f.
(birini) olduğundan çok daha değerli göstermek oversell f.
olduğundan beter etmek stew f.
olduğundan çekici göstermek glamorize f.
sahip olduğundan az biçimde değerlendirilmiş underrated s.
Phrasals
olduğundan daha fazla ciddiye almak blow up f.
(dolandırmak amacıyla) kendini olduğundan farklı biriymiş gibi tanıtmak give on f.
birini/bir şeyi olduğundan faklı görmek envisage (someone or something) as (something) f.
birini/bir şeyi olduğundan faklı düşünmek envisage (someone or something) as (something) f.
birini/bir şeyi olduğundan faklı hayal etmek envisage (someone or something) as (something) f.
birini/bir şeyi gözünde olduğundan farklı canlandırmak envisage (someone or something) as (something) f.
(bir şeyi bir şeyle) olduğundan değerli göstermek salt (something) with (something) f.
(birinin) ölçülerini alarak (bir giysiye) uygun olduğundan emin olmak fit (one) for (something) f.
birinin ölçülerini alarak bir giysiye uygun olduğundan emin olmak fit someone for something f.
(bir şey) sınırları içerisinde olduğundan emin olmak keep to (something) f.
ile olduğundan değerli göstermek salt with f.
Phrases
ışıktan dolayı olduğundan farklı görünen şey trick of the light i.
Proverb
babanın kim olduğundan asla emin olamazsın it is a wise child that knows its own father
her şeyi olduğundan iyi görmek all someone's geese are swans
her şeyi olduğundan iyi görmek all someone's geese are swans
Colloquial
kuru meyveli kek (kuru ve lezzetsiz olduğundan şaka yollu göndermelerde de kullanılır) fruitcake i.
kendini olduğundan daha önemli görme delusions of grandeur i.
kendini olduğundan yüksekte gören kimse cleverdick i.
birinin iyi olduğundan emin olmak make sure someone is all right f.
olduğundan daha önemliymiş gibi görünmek put on the ritz f.
olduğundan büyük görünmeye çabalamak give oneself airs f.
(bir şeyi) olduğundan fazla önemsemek put too much on (something) f.
(bir şeydin olacağından/olduğundan) emin olmak be certain that (something will happen or is the case) f.
(bir şeyin) olduğundan/yerine getirildiğinden emin olmak see (to it) that (something happens) f.
olduğundan büyük larger than life s.
Idioms
(karşı taraf zayıf olduğundan) çantada keklik a turkey shoot i.
olduğundan farklı false colors i.
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz tinhorn gambler i.
kendini olduğundan üstün sanan/gören kimse a legend in (one's) own lunchtime i.
olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz gösterilen hesap padded account i.
kendini olduğundan daha güçlü/önemli gören kimse a fly on the wheel i.
kendini olduğundan daha değerli gören kimse a fly on the wheel i.
yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan şüphelenilmesi durumu activist justice i.
sarhoşluğun etkisiyle gelen insanların olduğundan daha çekici olduğu algısı beer goggles i.
içip içip birini olduğundan çekici/güzel bulma beer goggles i.
bir şeyi olduğundan daha ciddi/korkunç gösteren bir hikaye/söylenti scare story i.
işe yaramaz olduğundan atmak give to the dogs f.
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak not know (one is) born f.
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak not know you are born f.
olduğundan farklı göstermek/resmetmek make (someone or something) out to be (something) f.
olduğundan farklı göstermek/resmetmek make something out to be (something else) f.
(durumun belli bir şekilde olduğundan) şüphe duymamak be no question that (something will happen/is the case) f.
bir şeyi olduğundan daha üstün göstermek err on the side of f.
bir şeyi olduğundan daha önemli/ciddi imiş gibi göstermek make a song and dance about something f.
bir atı (çok yaşlı olduğundan) serbest bırakmak put a horse out to pasture f.
göz önünde olduğundan emin olmak keep someone in sight f.
olduğundan farklı göstermek sail under false colours f.
olduğundan abartılı biçimde mutlu görünmek be jolly hockey sticks f.
olduğundan farklı göstermek sail under false colors f.
(kolay olduğundan) bir şeyi gözü kapalı/zorlanmadan yapmak could do something in their sleep f.
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek trip off the tongue f.
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek roll off the tongue f.
gerçekte olduğundan daha iyi ya da geleceği daha parlak görünmek flatter to deceive f.
sürekli canının tehlikede olduğundan korkmak go in fear of (one's) life f.
daha önce olduğundan daha kötü durumda olmak be a ghost of (someone's or something's) former self f.
bir şeyin doğru olduğundan şüphelenmek get/have the feeling (that...) f.
gerçekte neler olduğundan haberdar olmak know where it’s at f.
canının tehlikede olduğundan korkmak be in fear of one's life f.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak be in fear of one's life f.
canının tehlikede olduğundan korkmak go in fear of one's life f.
hayatının tehlikede olduğundan korkmak go in fear of one's life f.
bir şeyi olduğundan abartılı olarak düşünmemek/karşılamamak keep something in proportion f.
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek pad the accounts f.
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek pad one's accounts f.
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek roll off the tongue f.
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek slip off the tongue f.
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek trip off the tongue f.
normalden/olduğundan büyük olmak be larger than life f.
olduğundan farklı görünmek be sailing under false colors f.
olduğundan farklı göstermek be sailing under false colors f.
bir şeyin doğru olduğundan şüphelenmek get/have the feeling f.
olduğundan farklı biri gibi görünmek keep the act up f.
olduğundan farklı görünmek keep the act up f.
olduğundan farklı biri gibi görünmek keep up an act f.
olduğundan farklı görünmek keep up an act f.
olduğundan farklı biri gibi görünmek keep up one's act f.
olduğundan farklı görünmek keep up one's act f.
olduğundan farklı biri gibi görünmek keep up the act f.
olduğundan farklı görünmek keep up the act f.
neyin ne olduğundan haberi olmak know which end is up f.
olduğundan farklı göstermek/resmetmek make out to be f.
bir şeyi olduğundan daha güzel göstermek dress up the truth f.
bir şeyi olduğundan daha çekici göstermek dress up the truth f.
(biri/bir şey) olduğundan şüphelenilmek be reputed to (someone or something) f.
eski nesillerin alışkın olduğundan farklı not your father's s.
olduğundan farklı göstererek under false colours expr.
olduğundan farklı göstererek under false colors expr.
(biri için) her şeyi olduğundan iyi görmek all his geese are swans expr.
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması sell in may and stay away expr.
Speaking
aynı gece olduğundan emin misin? are you sure it was the same night? expr.
bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim I'm not sure this is such a great idea expr.
gülüyorum ama komik olduğundan değil I'm laughing but I don't mean it expr.
hava soğuk olduğundan because the weather is cold expr.
iyi olduğundan emin misin? you sure you're all right? expr.
onun o zamanlar eşcinsel olduğundan haberim yoktu I didn't know he was gay back then expr.
senin şimdi olduğundan daha gençtim I was younger than you are right now expr.
saatin kaç olduğundan haberiniz var mı? do you know what time it is? expr.
saatin kaç olduğundan haberin var mı? do you know what time it is? expr.
sen olduğundan emin olmak istedim just want to make sure it's you expr.
sadece iyi olduğundan emin olmak istedim I just wanted to make sure you were all right expr.
Trade/Economic
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması sell in may and go away i.
bir işletmede kazancın olduğundan daha iyi gösterilmesi earnings management i.
daha fazla yatırımcı çekebilmek amacıyla finansal verilerin olduğundan daha iyi gösterilmesi earnings management i.
olduğundan az göstermek understate f.
olduğundan eksik göstermek understate f.
olduğundan düşük değer biçmek lowball f.
(bir şeyin) rayiç değerini olduğundan fazla tahmin etmek overcapitalize f.
(şirketin) sermaye değerine olduğundan fazla değer biçmek overcapitalize f.
(bir şeyin) rayiç değerini olduğundan fazla tahmin etmek overcapitalise f.
(şirketin) sermaye değerine olduğundan fazla değer biçmek overcapitalise f.
borçlu olduğundan daha azını ödemek compound f.
Law
bir olayın olduğundan çok önce gerçekleşmiş gibi algılanmasına neden olan tarih koyma hatası prochronism i.
bir olayın olduğundan çok sonra gerçekleşmiş gibi algılanmasına neden olan tarih koyma hatası metachronism i.
Politics
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potemkin village i.
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı potyomkin village i.
Insurance
mal değerinin olduğundan az gösterildiği poliçe undervalued policy i.
Technical
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan anchyl- ök.
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan anchylo- ök.
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan ankyl- ök.
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan ankylo- ök.
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan ancyl- ök.
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan ancylo- ök.
Marine
siste geminin veya karanın olduğundan büyük görünmesi loom i.
Medical
mevcut olduğundan şüphelenilen bir durumun, maddenin veya organizmanın yokluğunu gösteren negative s.
Pathology
retina hastalıkları ve bazı beyinsel bozukluklardan kaynaklanan, görüş alanındaki her şeyi olduğundan daha büyük görme durumu macropsia i.
olduğundan daha yaşlı görünme hastalığı geromorphism i.
Zoology
damağında dişi olduğundan labirent diş yapılı amfibi trematosaurus i.
iki adet burun kesesi olduğundan yassısolungaçlıgillere verilen isim amphirhina i.
Botanic
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç aspen (populus tremula) i.
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç asp i.
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç common aspen i.
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç eurasian aspen i.
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç european aspen i.
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç quaking aspen i.
Linguistics
eş sesli olduğundan yanlış telaffuz edilen kelime ya da ifade eggcorn i.
Music
birbiriyle ilişkili olduğundan tek bir eserin parçaları gibi görülen belirli bir döneme, yere veya besteciye ait şarkılar songbook i.
Theatre
yunan komedisindeki olduğundan daha azı gibi görünen, alçakgönüllü davranan ve alazon karakterinin karşıtı olan tipleme eiron i.
Photography
olduğundan büyük görüntüler ortaya çıkaran anlamında ön ek macro- ök.
Slang
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip odd fellow i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip odd fish i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip queer bird i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip odd man out i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip queer duck i.
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip kook i.
olduğundan daha havalı görünmek fake the funk f.
olduğundan daha akıllı görünmek fake the funk f.
kendini olduğundan zeki göstermek fake the funk f.
kendini olduğundan daha kültürlü göstermek fake the funk f.
Modern Slang
olduğundan daha uzun/büyük verilen ölçü dick inches i.
penis ölçüsü verir gibi verilen ölçü (olduğundan büyük) dick inches i.
olduğundan farklı bir yaşta hissetme age dysphoria i.
olduğundan farklı bir yaştaymış rolüne girilerek yapılan cinsel fantezi age play i.
bir şeyi olduğundan daha iyi/güzel göstermeye çalışma airbrushing i.
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu alice in wonderland syndrome i.