|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bir şeyi olduğundan hafif gösteren ifade |
understatement i.
|
|
2 |
Genel |
bunalımda ve çöküntüde olduğundan işe yaramaz kimse |
basket case i.
|
|
3 |
Genel |
olduğundan az/küçük/önemsiz gösterme |
understatement i.
|
|
4 |
Genel |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
the odd one out i.
|
|
5 |
Genel |
tedavisi zor olduğundan gitgide zararlı hale gelme |
insidiousness i.
|
|
6 |
Genel |
kendini olduğundan alt sosyal sınıfta gören kimse |
inverted snob i.
|
|
7 |
Genel |
kendini olduğundan alt sosyal sınıfta gören kimse |
reverse snob i.
|
|
8 |
Genel |
olduğundan daha iyi görünen şey |
ormolu i.
|
|
9 |
Genel |
olduğundan farklı gösterme |
pretending i.
|
|
10 |
Genel |
olduğundan fazla iyi saymak |
overrate f.
|
|
11 |
Genel |
olduğundan başka türlü görünmek |
sail under false colors f.
|
|
12 |
Genel |
olduğundan fazla yetenekli görmek |
overestimate f.
|
|
13 |
Genel |
olduğundan az göstermek |
understate f.
|
|
14 |
Genel |
olduğundan eksik/hafif göstermek |
understate f.
|
|
15 |
Genel |
olduğundan eksik göstermek |
understate f.
|
|
16 |
Genel |
olduğundan iyi gibi göstermek |
fake f.
|
|
17 |
Genel |
olduğundan daha önemli saymak |
overrate f.
|
|
|
18 |
Genel |
olduğundan fazla tahmin etmek |
overestimation f.
|
|
19 |
Genel |
hasta olduğundan dolayı işe gitmemek |
be off sick f.
|
|
20 |
Genel |
kendini olduğundan farklı göstermek |
false pretence f.
|
|
21 |
Genel |
kendiri olduğundan çok daha üstün görmek |
get above oneself f.
|
|
22 |
Genel |
olduğundan fazla değer biçmek |
overestimate f.
|
|
23 |
Genel |
Bir durumu olduğundan daha acınası göstermek |
catastrophize f.
|
|
24 |
Genel |
bir şeyden şikayet etmek (hayal kırıklığına uğramış olduğundan) |
bemoan f.
|
|
25 |
Genel |
olduğundan az göstermek |
underact f.
|
|
26 |
Genel |
olduğundan fazla değer biçmek |
overreckon f.
|
|
27 |
Genel |
(birini) olduğundan çok daha değerli göstermek |
oversell f.
|
|
28 |
Genel |
olduğundan beter etmek |
stew f.
|
|
29 |
Genel |
olduğundan çekici göstermek |
glamorize f.
|
|
30 |
Genel |
sahip olduğundan az biçimde değerlendirilmiş |
underrated s.
|
|
Phrasals |
|
31 |
Öbek Fiiller |
olduğundan daha fazla ciddiye almak |
blow up f.
|
|
32 |
Öbek Fiiller |
(dolandırmak amacıyla) kendini olduğundan farklı biriymiş gibi tanıtmak |
give on f.
|
|
33 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi olduğundan faklı görmek |
envisage (someone or something) as (something) f.
|
|
34 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi olduğundan faklı düşünmek |
envisage (someone or something) as (something) f.
|
|
35 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi olduğundan faklı hayal etmek |
envisage (someone or something) as (something) f.
|
|
36 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi gözünde olduğundan farklı canlandırmak |
envisage (someone or something) as (something) f.
|
|
37 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir şeyle) olduğundan değerli göstermek |
salt (something) with (something) f.
|
|
|
38 |
Öbek Fiiller |
(birinin) ölçülerini alarak (bir giysiye) uygun olduğundan emin olmak |
fit (one) for (something) f.
|
|
39 |
Öbek Fiiller |
birinin ölçülerini alarak bir giysiye uygun olduğundan emin olmak |
fit someone for something f.
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) sınırları içerisinde olduğundan emin olmak |
keep to (something) f.
|
|
41 |
Öbek Fiiller |
ile olduğundan değerli göstermek |
salt with f.
|
|
Phrases |
|
42 |
İfadeler |
ışıktan dolayı olduğundan farklı görünen şey |
trick of the light i.
|
|
Proverb |
|
43 |
Atasözü |
babanın kim olduğundan asla emin olamazsın |
it is a wise child that knows its own father
|
|
44 |
Atasözü |
her şeyi olduğundan iyi görmek |
all someone's geese are swans
|
|
45 |
Atasözü |
her şeyi olduğundan iyi görmek |
all someone's geese are swans
|
|
Colloquial |
|
46 |
Konuşma Dili |
kuru meyveli kek (kuru ve lezzetsiz olduğundan şaka yollu göndermelerde de kullanılır) |
fruitcake i.
|
|
47 |
Konuşma Dili |
kendini olduğundan daha önemli görme |
delusions of grandeur i.
|
|
48 |
Konuşma Dili |
kendini olduğundan yüksekte gören kimse |
cleverdick i.
|
|
49 |
Konuşma Dili |
birinin iyi olduğundan emin olmak |
make sure someone is all right f.
|
|
50 |
Konuşma Dili |
olduğundan daha önemliymiş gibi görünmek |
put on the ritz f.
|
|
51 |
Konuşma Dili |
olduğundan büyük görünmeye çabalamak |
give oneself airs f.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) olduğundan fazla önemsemek |
put too much on (something) f.
|
|
53 |
Konuşma Dili |
(bir şeydin olacağından/olduğundan) emin olmak |
be certain that (something will happen or is the case) f.
|
|
54 |
Konuşma Dili |
(bir şeyin) olduğundan/yerine getirildiğinden emin olmak |
see (to it) that (something happens) f.
|
|
55 |
Konuşma Dili |
olduğundan büyük |
larger than life s.
|
|
Idioms |
|
56 |
Deyim |
(karşı taraf zayıf olduğundan) çantada keklik |
a turkey shoot i.
|
|
57 |
Deyim |
olduğundan farklı |
false colors i.
|
|
58 |
Deyim |
küçük bahislerle oynayan ve olduğundan daha başarılı görünmeye çalışan kumarbaz |
tinhorn gambler i.
|
|
59 |
Deyim |
kendini olduğundan üstün sanan/gören kimse |
a legend in (one's) own lunchtime i.
|
|
60 |
Deyim |
olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz gösterilen hesap |
padded account i.
|
|
61 |
Deyim |
kendini olduğundan daha güçlü/önemli gören kimse |
a fly on the wheel i.
|
|
62 |
Deyim |
kendini olduğundan daha değerli gören kimse |
a fly on the wheel i.
|
|
63 |
Deyim |
yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan şüphelenilmesi durumu |
activist justice i.
|
|
64 |
Deyim |
sarhoşluğun etkisiyle gelen insanların olduğundan daha çekici olduğu algısı |
beer goggles i.
|
|
65 |
Deyim |
içip içip birini olduğundan çekici/güzel bulma |
beer goggles i.
|
|
66 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan daha ciddi/korkunç gösteren bir hikaye/söylenti |
scare story i.
|
|
67 |
Deyim |
işe yaramaz olduğundan atmak |
give to the dogs f.
|
|
68 |
Deyim |
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak |
not know (one is) born f.
|
|
69 |
Deyim |
ne kadar şanslı olduğundan bihaber olmak |
not know you are born f.
|
|
70 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek/resmetmek |
make (someone or something) out to be (something) f.
|
|
71 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek/resmetmek |
make something out to be (something else) f.
|
|
72 |
Deyim |
(durumun belli bir şekilde olduğundan) şüphe duymamak |
be no question that (something will happen/is the case) f.
|
|
73 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan daha üstün göstermek |
err on the side of f.
|
|
74 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan daha önemli/ciddi imiş gibi göstermek |
make a song and dance about something f.
|
|
75 |
Deyim |
bir atı (çok yaşlı olduğundan) serbest bırakmak |
put a horse out to pasture f.
|
|
76 |
Deyim |
göz önünde olduğundan emin olmak |
keep someone in sight f.
|
|
77 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek |
sail under false colours f.
|
|
|
78 |
Deyim |
olduğundan abartılı biçimde mutlu görünmek |
be jolly hockey sticks f.
|
|
79 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek |
sail under false colors f.
|
|
80 |
Deyim |
(kolay olduğundan) bir şeyi gözü kapalı/zorlanmadan yapmak |
could do something in their sleep f.
|
|
81 |
Deyim |
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek |
trip off the tongue f.
|
|
82 |
Deyim |
(söylenmesi kolay olduğundan) ağızdan dökülmek |
roll off the tongue f.
|
|
83 |
Deyim |
gerçekte olduğundan daha iyi ya da geleceği daha parlak görünmek |
flatter to deceive f.
|
|
84 |
Deyim |
sürekli canının tehlikede olduğundan korkmak |
go in fear of (one's) life f.
|
|
85 |
Deyim |
daha önce olduğundan daha kötü durumda olmak |
be a ghost of (someone's or something's) former self f.
|
|
86 |
Deyim |
bir şeyin doğru olduğundan şüphelenmek |
get/have the feeling (that...) f.
|
|
87 |
Deyim |
gerçekte neler olduğundan haberdar olmak |
know where it’s at f.
|
|
88 |
Deyim |
canının tehlikede olduğundan korkmak |
be in fear of one's life f.
|
|
89 |
Deyim |
hayatının tehlikede olduğundan korkmak |
be in fear of one's life f.
|
|
90 |
Deyim |
canının tehlikede olduğundan korkmak |
go in fear of one's life f.
|
|
91 |
Deyim |
hayatının tehlikede olduğundan korkmak |
go in fear of one's life f.
|
|
92 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan abartılı olarak düşünmemek/karşılamamak |
keep something in proportion f.
|
|
93 |
Deyim |
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek |
pad the accounts f.
|
|
94 |
Deyim |
hesapları olduğundan daha iyi, düzgün ve sorunsuz göstermek |
pad one's accounts f.
|
|
95 |
Deyim |
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek |
roll off the tongue f.
|
|
96 |
Deyim |
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek |
slip off the tongue f.
|
|
97 |
Deyim |
(söylemesi kolay olduğundan) ağzından dökülüvermek |
trip off the tongue f.
|
|
98 |
Deyim |
normalden/olduğundan büyük olmak |
be larger than life f.
|
|
99 |
Deyim |
olduğundan farklı görünmek |
be sailing under false colors f.
|
|
100 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek |
be sailing under false colors f.
|
|
101 |
Deyim |
bir şeyin doğru olduğundan şüphelenmek |
get/have the feeling f.
|
|
102 |
Deyim |
olduğundan farklı biri gibi görünmek |
keep the act up f.
|
|
103 |
Deyim |
olduğundan farklı görünmek |
keep the act up f.
|
|
104 |
Deyim |
olduğundan farklı biri gibi görünmek |
keep up an act f.
|
|
105 |
Deyim |
olduğundan farklı görünmek |
keep up an act f.
|
|
106 |
Deyim |
olduğundan farklı biri gibi görünmek |
keep up one's act f.
|
|
107 |
Deyim |
olduğundan farklı görünmek |
keep up one's act f.
|
|
108 |
Deyim |
olduğundan farklı biri gibi görünmek |
keep up the act f.
|
|
109 |
Deyim |
olduğundan farklı görünmek |
keep up the act f.
|
|
110 |
Deyim |
neyin ne olduğundan haberi olmak |
know which end is up f.
|
|
111 |
Deyim |
olduğundan farklı göstermek/resmetmek |
make out to be f.
|
|
112 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan daha güzel göstermek |
dress up the truth f.
|
|
113 |
Deyim |
bir şeyi olduğundan daha çekici göstermek |
dress up the truth f.
|
|
114 |
Deyim |
(biri/bir şey) olduğundan şüphelenilmek |
be reputed to (someone or something) f.
|
|
115 |
Deyim |
eski nesillerin alışkın olduğundan farklı |
not your father's s.
|
|
116 |
Deyim |
olduğundan farklı göstererek |
under false colours expr.
|
|
117 |
Deyim |
olduğundan farklı göstererek |
under false colors expr.
|
|
118 |
Deyim |
(biri için) her şeyi olduğundan iyi görmek |
all his geese are swans expr.
|
|
119 |
Deyim |
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması |
sell in may and stay away expr.
|
|
Speaking |
|
120 |
Konuşma |
aynı gece olduğundan emin misin? |
are you sure it was the same night? expr.
|
|
121 |
Konuşma |
bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim |
I'm not sure this is such a great idea expr.
|
|
122 |
Konuşma |
gülüyorum ama komik olduğundan değil |
I'm laughing but I don't mean it expr.
|
|
123 |
Konuşma |
hava soğuk olduğundan |
because the weather is cold expr.
|
|
124 |
Konuşma |
iyi olduğundan emin misin? |
you sure you're all right? expr.
|
|
125 |
Konuşma |
onun o zamanlar eşcinsel olduğundan haberim yoktu |
I didn't know he was gay back then expr.
|
|
126 |
Konuşma |
senin şimdi olduğundan daha gençtim |
I was younger than you are right now expr.
|
|
127 |
Konuşma |
saatin kaç olduğundan haberiniz var mı? |
do you know what time it is? expr.
|
|
128 |
Konuşma |
saatin kaç olduğundan haberin var mı? |
do you know what time it is? expr.
|
|
129 |
Konuşma |
sen olduğundan emin olmak istedim |
just want to make sure it's you expr.
|
|
130 |
Konuşma |
sadece iyi olduğundan emin olmak istedim |
I just wanted to make sure you were all right expr.
|
|
Trade/Economic |
|
131 |
Ticaret/Ekonomi |
(mayıs ayında genelde belirsizlik hakim olduğundan) hazır seviye yüksekken hisse senetlerinin satılması |
sell in may and go away i.
|
|
132 |
Ticaret/Ekonomi |
bir işletmede kazancın olduğundan daha iyi gösterilmesi |
earnings management i.
|
|
133 |
Ticaret/Ekonomi |
daha fazla yatırımcı çekebilmek amacıyla finansal verilerin olduğundan daha iyi gösterilmesi |
earnings management i.
|
|
134 |
Ticaret/Ekonomi |
olduğundan az göstermek |
understate f.
|
|
135 |
Ticaret/Ekonomi |
olduğundan eksik göstermek |
understate f.
|
|
136 |
Ticaret/Ekonomi |
olduğundan düşük değer biçmek |
lowball f.
|
|
137 |
Ticaret/Ekonomi |
(bir şeyin) rayiç değerini olduğundan fazla tahmin etmek |
overcapitalize f.
|
|
138 |
Ticaret/Ekonomi |
(şirketin) sermaye değerine olduğundan fazla değer biçmek |
overcapitalize f.
|
|
139 |
Ticaret/Ekonomi |
(bir şeyin) rayiç değerini olduğundan fazla tahmin etmek |
overcapitalise f.
|
|
140 |
Ticaret/Ekonomi |
(şirketin) sermaye değerine olduğundan fazla değer biçmek |
overcapitalise f.
|
|
141 |
Ticaret/Ekonomi |
borçlu olduğundan daha azını ödemek |
compound f.
|
|
Law |
|
142 |
Hukuk |
bir olayın olduğundan çok önce gerçekleşmiş gibi algılanmasına neden olan tarih koyma hatası |
prochronism i.
|
|
143 |
Hukuk |
bir olayın olduğundan çok sonra gerçekleşmiş gibi algılanmasına neden olan tarih koyma hatası |
metachronism i.
|
|
Politics |
|
144 |
Siyasal |
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı |
potemkin village i.
|
|
145 |
Siyasal |
siyasi ve ekonomik anlamda bir durumu başkalarına olduğundan farklı göstermek için yapılan herhangi bir yapı |
potyomkin village i.
|
|
Insurance |
|
146 |
Sigortacılık |
mal değerinin olduğundan az gösterildiği poliçe |
undervalued policy i.
|
|
Technical |
|
147 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchyl- ök.
|
|
148 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
anchylo- ök.
|
|
149 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankyl- ök.
|
|
150 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ankylo- ök.
|
|
151 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancyl- ök.
|
|
152 |
Teknik |
yapışık olduğundan sert, hareketsiz veya kapalı olan |
ancylo- ök.
|
|
Marine |
|
153 |
Denizcilik |
siste geminin veya karanın olduğundan büyük görünmesi |
loom i.
|
|
Medical |
|
154 |
Medikal |
mevcut olduğundan şüphelenilen bir durumun, maddenin veya organizmanın yokluğunu gösteren |
negative s.
|
|
Pathology |
|
155 |
Patoloji |
retina hastalıkları ve bazı beyinsel bozukluklardan kaynaklanan, görüş alanındaki her şeyi olduğundan daha büyük görme durumu |
macropsia i.
|
|
156 |
Patoloji |
olduğundan daha yaşlı görünme hastalığı |
geromorphism i.
|
|
Zoology |
|
157 |
Zooloji |
damağında dişi olduğundan labirent diş yapılı amfibi |
trematosaurus i.
|
|
158 |
Zooloji |
iki adet burun kesesi olduğundan yassısolungaçlıgillere verilen isim |
amphirhina i.
|
|
Botanic |
|
159 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
aspen (populus tremula) i.
|
|
160 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
asp i.
|
|
161 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
common aspen i.
|
|
162 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
eurasian aspen i.
|
|
163 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
european aspen i.
|
|
164 |
Botanik |
düz yaprak sapları olduğundan yaprakları rüzgarda hışırdayan kavak cinsi bir ağaç |
quaking aspen i.
|
|
Linguistics |
|
165 |
Dilbilim |
eş sesli olduğundan yanlış telaffuz edilen kelime ya da ifade |
eggcorn i.
|
|
Music |
|
166 |
Müzik |
birbiriyle ilişkili olduğundan tek bir eserin parçaları gibi görülen belirli bir döneme, yere veya besteciye ait şarkılar |
songbook i.
|
|
Theatre |
|
167 |
Tiyatro |
yunan komedisindeki olduğundan daha azı gibi görünen, alçakgönüllü davranan ve alazon karakterinin karşıtı olan tipleme |
eiron i.
|
|
Photography |
|
168 |
Fotoğrafçılık |
olduğundan büyük görüntüler ortaya çıkaran anlamında ön ek |
macro- ök.
|
|
Slang |
|
169 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
odd fellow i.
|
|
170 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
odd fish i.
|
|
171 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
queer bird i.
|
|
172 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
odd man out i.
|
|
173 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
queer duck i.
|
|
174 |
Argo |
çok tuhaf olduğundan gruptan dışlanan tip |
kook i.
|
|
175 |
Argo |
olduğundan daha havalı görünmek |
fake the funk f.
|
|
176 |
Argo |
olduğundan daha akıllı görünmek |
fake the funk f.
|
|
177 |
Argo |
kendini olduğundan zeki göstermek |
fake the funk f.
|
|
178 |
Argo |
kendini olduğundan daha kültürlü göstermek |
fake the funk f.
|
|
Modern Slang |
|
179 |
Modern Argo |
olduğundan daha uzun/büyük verilen ölçü |
dick inches i.
|
|
180 |
Modern Argo |
penis ölçüsü verir gibi verilen ölçü (olduğundan büyük) |
dick inches i.
|
|
181 |
Modern Argo |
olduğundan farklı bir yaşta hissetme |
age dysphoria i.
|
|
182 |
Modern Argo |
olduğundan farklı bir yaştaymış rolüne girilerek yapılan cinsel fantezi |
age play i.
|
|
183 |
Modern Argo |
bir şeyi olduğundan daha iyi/güzel göstermeye çalışma |
airbrushing i.
|
|
184 |
Modern Argo |
nesneleri gerçekte olduğundan daha büyük ya da küçük veya daha uzak ya da yakın algılama veya görsel dışındaki diğer duyuların bozulmasıyla gelişen bir algı bozukluğu |
alice in wonderland syndrome i.
|
|