rise - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

rise

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"rise" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 165 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
rise i. artış
rise i. yükseliş
rise i. zam
rise f. doğmak
rise f. yükselmek
General
rise i. dirilme
rise i. zam
rise i. neden
rise i. katılma
rise i. bahane
rise i. terfi
rise i. neşet
rise i. bayır
rise i. zam (maaşta)
rise i. doğuş (güneş)
rise i. ağış
rise i. meydana çıkış
rise i. zuhur
rise i. doğuş
rise i. yokuş
rise i. yükseklik
rise i. yükselti
rise i. tepe
rise i. tümsek
rise i. kaynak
rise i. maaş zammı
rise i. yükselme
rise i. köken
rise i. başlangıç
rise i. orijin
rise i. vesile
rise i. fırsat
rise i. meydana çıkma
rise i. (ücret vb.) artış
rise i. (seviye) yükseliş
rise i. eğim
rise f. şiddetlenmek
rise f. gün doğmak (güneş/sabah)
rise f. zenginleşmek
rise f. dirilmek
rise f. şişmek
rise f. kabarmak
rise f. kuvvetlenmek (rüzgar)
rise f. yukarı çıkmak
rise f. yataktan kalkmak
rise f. çoğalmak
rise f. isyan etmek
rise f. görünmek
rise f. kalkmak
rise f. havalanmak
rise f. gün doğmak
rise f. coşmak (nehir)
rise f. ortaya çıkmak
rise f. doğrulmak
rise f. doğmak (güneş/ay)
rise f. çıkmak
rise f. kabarmak (ekmek/hamur vb)
rise f. doğmak
rise f. ayyuka çıkmak
rise f. ayağa kalkmak
rise f. iyileşmek
rise f. ferahlamak
rise f. başlamak
rise f. ayaklanmak
rise f. açılmak
rise f. yukarı kalkmak
rise f. gözükmek
rise f. hızı artmak
rise f. terfi etmek
rise f. doğmak (nehir)
rise f. ilerlemek
rise f. belirmek
rise f. ağmak
rise f. yükselmek
rise f. artmak
rise f. dikilmek
rise f. sertleşmek
rise f. dikleşmek
rise f. akla gelmek
rise f. duyularla hissedilmek
rise f. (kendi) moralini yükseltmek
rise f. kendini toparlamak
rise f. oturumu sonlandırmak
rise f. oturuma son vermek
rise f. (denizde uzaktaki bir nesneyi) yaklaşarak görünür hale getirmek
rise f. geliştirmek
rise f. gelişmek
rise f. telaşlanmak
rise f. tedirgin olmak
rise f. karşı çıkmak
rise f. düşman olmak
rise f. savaşa gitmek
rise f. silahlanmak
rise f. silaha sarılmak
rise f. kızışmak
rise f. hiddetlenmek
rise f. dimdik olmak
rise f. gözükmek
rise f. zuhur etmek
rise f. vuku bulmak
rise f. kaynaklanmak
rise f. çıkıntı oluşturmak
rise f. yokuş yukarı gitmek
rise f. ertelemek
rise f. sona erdirmek
rise f. doğmak (güneş, ay)
rise f. ayağa kalmak
rise f. yükselişe geçmek
rise f. (ekmek, kek) kabarmak
rise f. (oturum) sona erdi
rise f. (rüzgar) çıkmak
rise f. (nehir) doğmak
Irregular Verb
rise f. rose - risen
Colloquial
rise i. sinirli tepki
rise i. öfkeli tepki
rise i. kızgın tepki
Trade/Economic
rise i. doğuş
rise i. fiyata ilave
rise i. yükselme
rise i. yükseliş
rise f. yükselmek
Technical
rise i. çıkış
rise i. doğuş
rise i. kabarma
rise i. kot farkı
rise i. yükseliş
rise i. yükselti farkı
rise i. ses gücü
rise i. ses yüksekliği
rise i. ses seviyesi
rise i. deniz uçağı şamandırasının dikey yer değiştirmesi
rise i. deniz uçağı gövdesinin dikey yer değiştirmesi
rise i. tizleşme
rise i. kuvvetlenme
rise f. artmak
rise f. yükselmek
rise f. yükseltmek
rise f. tizleşmek
Textile
rise i. (alt giyimde) ağ ile kemer arasındaki mesafe
Architecture
rise i. merdiven boşluğunun dikey yüksekliği
rise i. çatının dikey yüksekliği
rise i. kemerin ayağının kotu üzerindeki yüksekliği
Construction
rise i. basamak yüksekliği
rise i. merdiven basamak yüksekliği
Marine
rise i. (yem ararken) balığın su yüzüne çıkması
rise f. ufuk üzerinde görünmek
rise f. (su, toprak) yüzeye çıkmak
rise f. (su, toprak) meydana çıkmak
Physiology
rise f. öğürmek
rise f. kusmaya çalışmak
rise f. (mide) bulanmak
Marine Biology
rise i. çıkma
rise i. yükselme
Astronomy
rise f. (gök cismi) ufuktan yükseliyormuş gibi görünmek
Fishery
rise i. su yüzüne çıkma
Linguistics
rise i. çıkan perde
rise i. yükselme
Geography
rise i. su seviyesi yüksekliği
rise f. (nehir, belirli bir kaynaktan) doğmak
Printery
rise f. (kilitli matbaa harfi) kaldırmak
rise f. (kilitli matbaa harfi) indirmek
rise f. (kilitli matbaa harfi) düzenlemek
Slang
rise i. ereksiyon
rise i. penisin sertleşmesi
Star Wars
rise expr. yüksel

"rise" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
(the sun) rise f. güneş doğmak
General
wage rise i. ücret artışı
high rise building i. çok yüksek bina
rise and fall i. iniş çıkış
high rise apartment i. çokkatlı yüksek bina
maximum permissible temperature rise i. izin verilebilir en yüksek sıcaklık artışı
price rise i. fiyat artışı
rise in salary i. maaş zammı
rise in salary i. maaş artışı
rise of prices i. fiyatların tırmanması
huge rise i. aşırı yükseliş
huge rise i. aşırı yükselme
massive rise i. aşırı yükselme
massive rise i. aşırı yükseliş
rise of pressure i. basınç artışı
high-rise apartment blocks i. çok katlı apartmanlar
high-rise apartment blocks i. yüksek apartmanlar
high-rise flats i. çokkatlı apartman
high-rise factory i. çokkatlı fabrika
good news on the pay rise (for civil servants/workers) i. (memura/işçiye vb) zam müjdesi
good news (tidings) on pay rise for civil servants/labourers etc i. (memura/işçiye vb) zam müjdesi
unstoppable rise i. önlenemeyen yükseliş
rise of sea level i. deniz seviyesinin yükselmesi
a rise in drug-related crime i. uyuşturucu ile ilgili suçlarda artış
price rise i. zam
sharp rise i. keskin yükseliş
low rise i. düşük bel
high-rise i. yüksek gidonlu bisiklet
high-rise i. çok katlı bina
high-rise i. çok katlı işhanı
high-rise i. çok katlı büro binası
high-rise i. çok katlı ofis
rise up f. ayaklanmak
rise in value f. kıymetlenmek
rise in rank f. rütbe almak
make someone's hackles rise f. birini öfkelendirmek
rise from the grave f. hortlamak
get a rise in one's salary f. maaşına zam almak
give rise to f. sebebiyet vermek
rise above f. üstünden yükselmek
give rise to f. neden olmak
rise from the ashes f. küllerinden doğmak
give rise to f. yol açmak
rise in rebellion f. ayaklanmak
rise rapidly f. hızla yükselmek
rise to the occasion f. gerektiğinde lazım geleni yaparak işin üstesinden gelmek
rise up f. isyan etmek
rise to the occasion f. kendini göstermek
rise from the dead f. hortlamak
give rise to thought f. düşündürmek
give rise to f. meydana getirmek
rise against f. isyan etmek
rise above f. üstesinden gelmek
rise against f. kafa tutmak
give rise to f. sebep olmak
rise clouds of dust f. tozu dumana katmak
rise out f. yükselmek
rise against f. başkaldırmak
be on the rise f. yükselişe geçmek
rise again f. hortlamak
rise above f. üstünden doğmak
ask for a rise f. zam istemek
rise difficulties f. zorluk çıkarmak
rise to power f. iktidara yükselmek
rise to wealth f. zengin olmak
not give rise f. mahal bırakmamak
not give rise f. mahal vermemek
rise a lot f. daha fazla artmak
continue to rise f. artmaya devam etmek (fiyatlar vb)
continue to rise f. yükselmeye devam etmek (fiyatlar vb)
continue to rise f. yükselmeye devam etmek
be on the rise f. yükselişte olmak
be in rise f. yüksek seyretmek
give rise to f. mahal vermek
not give rise to f. mahal vermemek
not give rise to f. mahal olmamak
start to rise f. yükselişe geçmek
not to give rise to f. mahal vermemek
(one's profit) rise f. karı yükselmek
rise to fame f. ünü yakalamak
rise in importance f. önemi artmak
rise to fame f. üne kavuşmak
rise to the peak f. zirveye oynamak
(the sun) rise f. güneş yükselmek
rise from the ashes f. külünden doğmak
give rise to disturbance f. huzursuzluk çıkarmak
get a rise f. zam almak
rise to maximum f. maksimuma ulaşmak
rise against f. karşı çıkmak
give rise f. sebebiyet vermek
give rise f. mahal vermek
rise up out of the depression f. depresyondan çıkmak
rise to the surface f. yüzeye çıkmak
rise against f. -e karşı ayaklanmak
rise to the surface f. ortaya çıkmak
rise to one's feet f. ayağa kalkmak
rise fivefold f. beşe katlanmak
rise threefold f. üçe katlanmak
fear rise in death toll f. ölü sayısının artmasından endişe etmek
rise in value f. değer kazanmak
be on the rise f. artış eğiliminde olmak
continue to rise f. artmaya devam etmek
tend to rise f. yükselme eğiliminde olmak
rise-rose-risen f. doğmak
rise-rose-risen f. yükselmek
rise-rose-risen f. artmak
rise to a challenge f. zorluğun üstesinden gelmek
rise to a challenge f. zorluğu kabullenmek
rise to a challenge f. zorluğu kabullenip üstesinden gelmek
watch the sun rise f. güneşin doğuşunu izlemek
rise steadily f. durmadan yükselmek
rise up f. çıkmak
rise in value f. değeri artmak
rise against the regime f. rejime karşı ayaklanmak/baş kaldırmak
rise to prominence: f. şöhret olmak
rise to prominence: f. ön plana çıkmak
rise to prominence: f. sivrilmek
give a pay rise f. zam vermek
leave the dough to rise f. hamuru kabarmaya bırakmak
rise [obsolete] f. kampı toplamak
rise [obsolete] f. çadırı sökmek
rise [obsolete] f. kuşatma kuvvetini geri çekmek
rise (up) [obsolete] f. saygı göstermek
rise (up) [obsolete] f. hürmet etmek
rise (to) f. samimi bir şekilde cevaplamak
rise (to) f. coşmak
rise (to) f. heveslenmek
rise (to) f. alkışlamak
rise (to) f. tezahürat etmek
on the rise s. artmakta
on the rise s. yükselmekte
low rise s. alçak sesli
on the rise s. yükselişte
low-rise s. asansörsüz ve alçak (bina)
high-rise s. yüksek (bina)
high-rise s. çok katlı (bina)
mid-rise s. orta yükseklikte bir binayla ilgili
mid-rise s. orta yükseklikte bir binaya ait
mid-rise s. orta yükseklikte binalar bulunduran
mid-rise s. orta yükseklikteki binalarla karakterize
mid-rise s. orta belli pantolonlarla ilgili
mid-rise s. orta belli pantolonlara ait
high-rise s. küçük tekerlekli, yüksek gidonlu ve muz şekilli selesi olan (bisiklet)
high-rise s. çok katlı ve asansörlü (bina)
high-rise s. çok yüksek (bisiklet gidonu)
on the rise zf. had safhada
not giving rise to ed. mahal bırakmaksızın
Phrasals
rise against someone f. birine baş kaldırmak
rise against someone f. birine karşı ayaklanmak
rise from (something) f. (bir şeyden) ortaya çıkmak/belirmek
rise from (something) f. (bir şeyden) yükselmek
rise from (something) f. bir gruptan, yerden, şeyden bir şey yükselmek/yayılmak
rise from (something) f. bir gruptan, yerden, şeyden bir şey saçılmak/çıkmak
rise from (something) f. başka bir şey olarak küllerinden doğmak
rise from (something) f. başka bir şey olarak yeniden doğmak
rise from someone or something f. birinden/bir şeyden yükselmek/çıkmak
rise from someone or something f. birinden/bir şeyden ortaya çıkmak
rise out of (something) f. (bir şeyden) ortaya çıkmak
rise out of (something) f. (bir şeyden) yükselmek
rise out of (something) f. (bir şeyden) yukarı doğru kendini göstermek
rise out of (something) f. (bir şeyden) yukarı doğru uzamak/yükselmek
rise out of (something) f. (bir şeyden) yayılmak
rise out of (something) f. (bir şeyden) çıkmak/saçılmak
rise out of (something) f. (bir şeyden) doğmak
rise out of (something) f. (bir şeyden) kaynaklanmak
rise out of (something) f. (bir şeyden/yıkımdan) yeniden doğmak
rise out of (something) f. (bir şeyden/yıkımdan sonra) yenilenmiş şekilde doğmak
rise out of (something) f. (bir felaketin/yıkımın ardından) tekrar doğmak
rise out of (something) f. (bir felaketin/yıkımın ardından) yeniden canlanmak
rise out of (something) f. (bir yıkımın/felaketin ardından) tekrar dünyaya gelmek
rise out of (something) f. (bir yıkımın/felaketin ardından) yenilenmiş şekilde tekrar ortaya çıkmak
rise out of (something) f. (küllerinden) doğmak
rise above f. önemsiz sorunları görmezden gelerek yapılması gerekeni yapmak
rise above f. uygunsuz bir durumda iyi davranmak
rise above f. travmatik bir şey karşısında güçlü durmak
rise above f. şanssızlığa rağmen güçlü durmak
rise to f. (talep, zorluk karşısında) lazım geleni yapmak
rise up f. su yüzüne çıkmak
rise up f. meydana çıkmak
rise up f. ortaya çıkmak
rise up f. (dört ayaklılarda) arka ayaklar üzerine kalkmak
rise up f. şahlanmak
rise up f. şaha kalkmak
rise against (someone or something) f. (birine/bir şeye) kafa tutmak
rise against (someone or something) f. (birine/bir şeye) isyan etmek
rise against (someone or something) f. (birine/bir şeye) başkaldırmak
rise against (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı çıkmak
rise against (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı ayaklanmak
rise from f. -den ortaya çıkmak/belirmek
rise from f. -den yükselmek
rise from f. -den saçılmak/çıkmak
rise from f. -den doğmak
rise from f. -den ortaya çıkmak
rise in f. yönünden yükselmek
rise in f. yönünden büyümek
rise in f. yönünden artmak
rise in f. -de yükselmek
rise in f. -de daha iyi bir pozisyona gelmek/ulaşmak
rise in (something) f. (bir şey) yönünden yükselmek
rise in (something) f. (bir şey) yönünden büyümek
rise in (something) f. (bir şey) yönünden artmak
rise in (something) f. (bir şeyde) yükselmek
rise in (something) f. (bir şeyde) daha iyi bir pozisyona gelmek/ulaşmak
rise to (something) f. kendini göstermek
rise to (something) f. çabasını artırmak
rise up against (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı ayaklanmak
rise up against (someone or something) f. (birine/bir şeye) kafa tutmak
rise up against (someone or something) f. (birine/bir şeye) isyan etmek
rise up against (someone or something) f. (birine/bir şeye) başkaldırmak
rise up against (someone or something) f. (birine/bir şeye) karşı çıkmak
Proverb
he that lies down with dogs will rise up with fleas üzüm üzüme baka baka kararır
early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise erken kalkan yol alır
early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
those who sleep with dogs will rise with fleas körle yatan şaşı kalkar
those who sleep with dogs will rise with fleas itle yatan bitle kalkar
if you lie down with dogs you will rise up with fleas körle yatan şaşı kalkar
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken kalkan yol alır
early to bed, early to rise (makes a man healthy, wealthy, and wise) erken yatmak erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar
Colloquial
early to bed early to rise i. erken yat erken kalk
death toll rise i. ölü sayısının artması
rise to fame i. şöhrete giden yol
rise and shine f. çakı gibi uyanmak
rise with the lark f. karga bokunu yemeden kalkmak
rise to the bait f. oyuna gelmek
rise and shine f. sapasağlam uyanmak
rise to the bait f. taklaya gelmek
rise (to) f. karşılık vermek
rise (to) f. cevap vermek
rise (to) f. tuzağa düşmek
rise and shine! ünl. kalk!
all rise expr. ayağa kalkın (mahkeme)
early to bed early to rise expr. erken yatıp erken kalkma
all rise expr. herkes kalksın
rise and shine! expr. kalkma zamanı!
death toll is on the rise expr. ölü sayısı artıyor
rise and shine! expr. uyan!
rise and shine! expr. yeter yattığın!
gwatcdr (god willing and the creek don't rise) expr. herhangi bir aksilik çıkmazsa
gwatcdr (god willing and the creek don't rise) expr. kısmetse
gwatcdr (god willing and the creek don't rise) expr. her şey yolunda giderse
Idioms
meteoric rise i. ani yükseliş
meteoric rise i. kariyer basamaklarını hızla tırmanma
rise through the ranks f. yükselmek
rise through the ranks f. alt basamaklardan başlayıp üstlere çıkmak
rise through the ranks f. çekirdekten yetişerek yükselmek
rise through the ranks f. derece derece terfi etmek
rise through the ranks f. kademe kademe yükselmek
rise from the ranks f. yükselmek
rise from the ranks f. alt basamaklardan başlayıp üstlere çıkmak
rise from the ranks f. çekirdekten yetişerek yükselmek
rise from the ranks f. derece derece terfi etmek
rise from the ranks f. kademe kademe yükselmek
get a rise out of f. alaya almak
rise like a phoenix from the ashes f. anka kuşu gibi küllerinden doğmak
make someone's hackles rise on f. birini çok kızdırmak
make somebody's hackles rise f. birini küplere bindirmek
make somebody's hackles rise f. birisinin canını sıkmak
make somebody's hackles rise f. birini gıcık etmek
make someone's gorge rise f. birisine rahatsızlık vermek
make someone's gorge rise f. birini rahatsız etmek
rise from the ranks f. bir organizasyonun (en) alt basamaklarından başlayıp (en) üstlere çıkmak
rise up against someone f. birine karşı ayaklanmak
rise up in arms f. başkaldırmak
make someone's hackles rise on f. birisini sıkmak
make somebody's hackles rise f. birinin sinirlerini ayağa kaldırmak
make somebody's hackles rise f. birini çok kızdırmak
make somebody's hackles rise f. birini çok öfkelendirmek
make somebody's hackles rise f. birini uyuz etmek
make somebody's hackles rise f. birini sinirden kudurtmak
get a rise from someone f. çileden çıkarmak
make someone's hackles rise on f. çok öfkelendirmek
get a rise out of someone f. çileden çıkarmak
rise to the bait f. dolduruşa gelmek
rise from the ranks f. çekirdekten gelmek
rise from the dead f. dirilmek
rise from the ranks f. çekirdekten yetişmek
feel one's gorge rise f. çok sinirlenmek
rise to the occasion f. gerekeni yapmak
rise in the world f. hayatta başarılı olmak
make someone's hackles rise on f. gıcık etmek
rise from the grave f. hortlamak
make someone's gorge rise f. hoşnutsuz etmek
rise from the dead f. hortlamak
rise in the world f. işleri yolunda gitmek
rise to the challenge f. lafın/meydan okumanın altında kalmamak
rise oneself up above the crowd f. kendini herkesten farklı göstermek
rise up in arms f. kafasının tası atmak
make someone's hackles rise on f. küplere bindirmek
rise from the ashes f. küllerinden doğmak
rise with the lark f. karga bokunu yemeden kalkmak
rise from the ashes f. küllerinden çıkmak
make someone's gorge rise f. öfkelendirmek
rise from the dead f. küllerinden doğmak
rise the bait f. oyuna gelmek
make someone's gorge rise f. midesini kaldırmak
feel one's gorge rise f. sinirden midesi ağrımak
rise to the bait f. sazanlık etmek
make someone's gorge rise f. sıkmak
rise up in arms f. sinirlenmeye başlamak
rise to the challenge f. resti görmek
make someone's hackles rise on f. sinirlerini ayağa kaldırmak
make someone's hackles rise on f. sinirden kudurtmak
get a rise out of f. sinirlendirmek
make someone's gorge rise f. tiksindirmek
get a rise from someone f. tepesini attırmak
get a rise out of someone f. tepesini attırmak
rise to the bait f. tuzağa düşmek
get a rise out of f. tepesini attırmak
rise to the top f. üste/yüzeye çıkmak
rise to the challenge f. (güç bir vazifeyi/işi) başarabileceğini/yapabileceğini göstermek
rise from the ashes f. yok oldu sanılırken yeniden ortaya çıkmak
make someone's gorge rise f. üzmek
rise in the world f. yıldızı parlamak
rise to the bait f. zokayı yutmak
rise in the world f. yükselmek
rise to the occasion f. üstesinden gelmek
rise to the challenge f. zor bir işin/görevin üstesinden gelmek
rise from the dead f. uzun ve derin bir uykudan uyanmak
draw yourself up/rise to your full height f. dik durmak
draw yourself up/rise to your full height f. dimdik durmak
rise to (one's) full height f. dik durmak
rise to (one's) full height f. dimdik durmak
rise to (one's) full height f. başını dik tutmak
take the rise out of someone/something [uk] f. birini/bir şeyi kızdırmak
take the rise out of someone/something [uk] f. birine/bir şeye sataşmak
take the rise out of someone/something [uk] f. biriyle/bir şeyle alay etmek
take the rise out of someone/something [uk] f. biriyle/bir şeyle matrak geçmek
take the rise out of someone/something [uk] f. birine/bir şeye takılmak
take the rise out of someone/something [uk] f. biriyle/bir şeyle dalga geçmek
take the rise out of someone/something [uk] f. birini/bir şeyi makaraya almak
take the rise out of someone/something [uk] f. birini/bir şeyi kafaya almak
take the rise out of someone/something [uk] f. birini/bir şeyi tiye almak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. hızla yükselmek (ve birden çakılmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. hızla yükselip birden çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızında yükselmek (ve aynı hızla dibe vurmak)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızıyla yükselip aynı hızla dibe vurmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. bir anda parlamak (ve sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. bir anda parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. roket hızıyla yükseldiği yerden aynı hızla yere çakılmak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. çok hızlı bir şekilde parlayıp fıs diye sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. yıldızı bir anda parlamak (ve kısa sürede sönmek)
rise like a rocket (and fall like a stick) f. kısa süreli parlayıp sönmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. kısa süren bir başarı elde etmek
rise like a rocket (and fall like a stick) f. geçici ve hızlı bir yükseliş yaşamak
rise like a rocket (and fall like a stick) f. çarpıcı biçimde yükselmek (ve aynı şekilde düşüş yaşamak)
(one's) hackles rise f. (birinin) cinleri tepesine çıkmak
(one's) hackles rise f. (birinin) kan beynine sıçramak
(one's) hackles rise f. (birinin) sinirleri ayağa kalkmak
(one's) hackles rise f. (birinin) tepesi atmak
rise with the lark f. erkenden kalkmak
rise with the lark f. erkenden uyanmak
rise with the lark f. karga bokunu yemeden kalkmak/uyanmak
rise with the lark f. sabahın köründe uyanmak/kalkmak
rise with the lark f. gün doğmadan uyanmak
rise through the ranks f. kariyerine sıfırdan başlayıp yükselmek
rise through the ranks f. sıfırdan gelmek
rise through the ranks f. işin mutfağında pişmek
rise through the ranks f. çekirdekten yetişmek
rise through the ranks f. en alt kademeden gelmek
feel gorge rise f. çok sinirlenmek
feel gorge rise f. sinirden midesi ağrımak
get a rise from f. çileden çıkarmak
get a rise from f. tepesini attırmak
get a rise from (one) f. (birini) çileden çıkarmak
get a rise from (one) f. (birinin) tepesini attırmak
get a rise from (one) f. (birini) sinirlendirmek
get a rise from (one) f. (birini) kışkırtmak
get a rise out of somebody f. birini çileden çıkarmak
get a rise out of somebody f. birinin tepesini attırmak
get a rise out of somebody f. birini sinirlendirmek
get a rise out of somebody f. birini kışkırtmak
give rise to something f. bir şeye sebep olmak
give rise to something f. bir şeye neden olmak
give rise to something f. bir şeye yol açmak
give rise to something f. bir şeyi tetiklemek
give rise to something f. bir şeye mahal vermek
give rise to something f. bir şeyi meydana getirmek
make (one's) gorge rise f. (birinin) midesini kaldırmak
make (one's) gorge rise f. (birini) rahatsız etmek
make (one's) gorge rise f. (birini) tiksindirmek
make gorge rise f. üzmek
make gorge rise f. hoşnutsuz etmek
make gorge rise f. tiksindirmek
make gorge rise f. rahatsızlık vermek
make gorge rise f. rahatsız etmek
make gorge rise f. öfkelendirmek
make gorge rise f. midesini kaldırmak
make gorge rise f. sıkmak
rise (up) in the world f. hayatta başarılı olmak
rise (up) in the world f. işleri düzelmek
rise (up) in the world f. yıldızı parlamak
rise (up) in the world f. hayatta yükselmek
rise like a rocket f. hızla yükselmek
rise like a rocket f. roket hızında yükselmek
rise like a rocket f. bir anda parlamak
rise like a rocket f. çarpıcı biçimde yükselmek
rise like a rocket f. hızla yukarı fırlamak
rise over run f. dikey veya yatay olmayan bir çizginin eğiminin nasıl hesaplanacağını hatırlamak için kullanılan anımsatıcı ifade
rise to feet f. ayağa kalkmak
rise with the sun f. güneş/gün doğarken uyanmak
rise with the sun f. gün doğumuyla birlikte kalkmak
her, his hackles rise f. sinirlenmek
her, his hackles rise f. siniri tepesine çıkmak
her, his hackles rise f. sinir katsayısı yükselmek
lord willing and the creek don't rise expr. allah izin verirse
lord willing and the creek don't rise expr. herhangi bir aksilik çıkmazsa
lord willing and the creek don't rise expr. kısmetse
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr. her şey yolunda giderse
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr. her şey iyi giderse
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr. allah izin verirse
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr. herhangi bir aksilik çıkmazsa
(the good) lord willing and the creek don't rise [rural] expr. kısmetse
Speaking
god willing and the creek don't rise expr. allah izin verirse
god willing and the creek don't rise expr. herhangi bir aksilik çıkmazsa
god willing and the creek don't rise expr. kısmetse
Trade/Economic
low-rise condominium i. az katlı kat mülkiyeti
a large pay-rise i. büyük maaş zammı
rise in value i. değer artışı
rise in price i. fiyat artışı
rise in price i. fiyat yükselişi
rise in price i. fiyat yükselmesi
price-rise i. fiyat artışı
rise in interest rates i. faiz oranlarında artış
rise in price i. fiyatta yükselme
slight rise in value i. hafif değer artışı
big-board rise i. hızlı fiyat artışı
the number of redundancies is on the rise i. işten çıkarmalar artıyor
rise of quotation i. kurların yükselmesi
rise of wage i. maaş zammı
salary rise i. maaş zammı
rise of wage i. maaşlara yapılan zam
pay rise i. maaş zammı
a pay rise i. maaş zammı
wage rise i. maaş zammı
rise in costs i. maliyetlerde yükselme
record rise i. rekor yükselme
record rise i. rekor artış
continuous price rise i. sürekli fiyat artışı
rise of wage i. ücret zammı
rise in wages i. ücret zammı
rise of wages i. ücretlerin artması
rise of wage i. ücretlere yapılan zam
pay rise i. ücret zammı
a pay rise i. ücret zammı
salary rise i. ücret artışı
wage rise i. ücret artışı
rise in wages i. ücretlerin artması
high rise i. yüksek artış
rate of rise (in salary) i. (maaş) zam oranı
equal pay rise i. seyyanen zam
same pay rise i. seyyanen zam
rise in value f. değeri artmak
speculate for the rise f. değer artışı üzerinden spekülasyon yapmak
rise in value f. kıymeti yükselmek
rise capital f. sermayeyi artırmak
ask for a rise f. zam istemek
be on the rise f. yükselmekte olmak
all the boats rise (wall street slang) expr. borsa yükseliyor
Politics
rise to power i. yeni makam elde etme
rise to power i. yeni hak elde etme
Industry
dutch rise [new zealand] i. alan kişiye faydası olmayan maaş artışı
dutch rise [new zealand] i. düşük/faydasız maaş artışı
Technical
maximum rate of pressure rise i. azami basınç yükselme oranı
rise of span i. açıklık yüksekliği
rapid pressure rise i. ani basınç artışı
rate of rise i. artış hızı
pressure rise i. basınç yükselmesi
pressure rise i. basınç artışı
temperature rise due to rated current i. beyan akımı nedeniyle sıcaklık artışı
rise and fall i. çıkış ve iniş
dew-point rise i. çiy noktasının yükselmesi
pulse rise time i. darbe yükselme süresi
plume rise i. dumanın yüksekliği
plume rise i. dumanın yükselmesi
temperature rise assessment by extrapolation i. ekstrapolasyon ile sıcaklık artışı değerlendirilmesi
rise-in-voltage relay i. gerilim yükselme rölesi
potential rise i. gerilim yükselmesi
voltage rise i. gerilim yükselmesi
voltage rise i. gerilim yükselişi
rise-in-voltage relay i. gerilim yükselme koruması
maximum permissible temperature rise i. izin verilebilir en yüksek sıcaklık artışı
temperature rise i. ısı artışı
capillary rise i. kapiler yükselme
rate of capillary rise i. kapiler yükselme hızı
velocity of capillary rise i. kapiler yükselme hızı
capillary rise i. kapiler yükseklik
height of capillary rise i. kap iler yükseklik
velocity of capillary rise i. kılcal yükselme hızı
capillary rise i. kılcal yükseklik
slow pressure rise i. kontrollü yanma
high rise cold store i. kule tipinde soğuk depo
lamp cap temperature rise i. lamba başlığının sıcaklık artışı
measurement of lamp cap temperature rise i. lamba başlığı sıcaklık artışının ölçümü
permissible temperature rise i. müsaade edilen sıcaklık artışı
winding temperature rise i. sargı ısınması
determination of temperature rise and resistance to fatigue i. sıcaklık yükselmesi ve yorulma direncinin tayini
temperature rise i. sıcaklık yükselmesi
temperature rise i. sıcaklık artışı
temperature rise limit i. sıcaklık artış sınırı
temperature rise and resistance to fatigue i. sıcaklık yükselmesi ve yorulma direnci