sad - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sad

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"sad" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 36 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
sad s. hüzünlü
sad s. mahzun
sad s. üzücü
sad s. üzgün
sad s. üzüntülü
sad s. acıklı
sad s. acılı
sad s. hazin
General
sad s. bedbaht
sad s. yetersiz
sad s. adam olmaz
sad s. kasvetli
sad s. acı
sad s. üzüntülü
sad s. gamlı
sad s. çok kötü
sad s. müteessir
sad s. kederli
sad s. üzgün
sad s. içli
sad s. müessif
sad s. acınacak
sad s. efkarlı
sad s. donuk (renk)
sad s. iç karartıcı
sad s. iflah olmaz
sad s. hayırsız
sad s. (renk) koyu
sad s. donuk
sad s. kahırlı
sad s. hüzün verici
sad s. bahtsız
Technical
sad s. donuk
sad s. koyu
Ottoman Turkish
sad s. melil
sad s. melül

"sad" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
şad happy s.

"sad" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 124 sonuç

İngilizce Türkçe
General
sad news i. üzücü haber
sad news i. kötü haber
sad pickle i. zor durum
sad day i. acı gün
sad day i. üzücü gün
sad day i. acılı gün
sad truth i. üzücü gerçek
sad ending i. üzücü son
sad ending i. acıklı son
sad story i. hüzünlü hikaye
sad story i. üzücü hikaye
sad clown i. üzgün palyaço
sad event i. üzücü olay
sad kid i. mutsuz çocuk
someone's sad day i. birinin acı günü
make sad f. hüzün vermek
feel sad f. hüzünlenmek
feel sad f. hüzün vermek
feel sad about f. yerinmek
become sad f. mahzunlaşmak
be sad f. mutsuz olmak
be so sad f. çok üzülmek
fell so sad f. çok üzülmek
be sad f. üzgün olmak
be sad f. üzüntülü olmak
look sad f. üzgün görünmek
feel so sad f. çok üzgün hissetmek
get sad f. üzülmek
be a little sad f. biraz üzülmek
sad-colored s. iç karartıcı tonlara/renklere sahip
sad-coloured s. iç karartıcı tonlara/renklere sahip
sad-colored s. kasvetli renklere sahip
sad-coloured s. kasvetli renklere sahip
sad [obsolete] s. sağlam
sad [obsolete] s. kararlı
sad bread s. deve yüküyle
sad bread s. bir dolu
sad-eyed s. gözleri üzgün bakan
sad-eyed s. üzgün ifadeli gözleri olan
sad-faced s. sürekli üzgün görünen
sad-faced s. yüzünde hep üzgün bir ifade taşıyan
in a sad case zf. müşkül vaziyette
in a sad pickle zf. sıkıntılı vaziyette
in a sad case zf. kötü halde
Proverb
it is a sad heart that never rejoices üzgün olmayı alışkanlık edinenler bile her zaman üzgün olamaz
Colloquial
a very sad story i. çok acıklı bir hikaye
sad news i. üzücü haber
sad case i. ezik tip
sad case i. umutsuz vaka
our sad loss expr. acı kaybımız
sad to say expr. kusura bakma ama
sad to say expr. söylemek istemezdim ama
stop feeling sad expr. üzülmeyi bırakın
too sad for words expr. çok üzücü
too sad for words expr. kelimelerle anlatılamayacak/ifade edilemeyecek kadar üzücü
too bad, so sad exclam. aman ne yazık
too bad, so sad exclam. vah vah, tüh tüh
Idioms
a sad, poor, etc. reflection on something i. (mecazi) kötü vitrin
a sad, poor, etc. reflection on something i. kötü örnek/yansıma
a sad, poor, etc. reflection on something i. (mecazi) kötü gösteren
the sad truth i. acı gerçek
a sad sight i. dağınık
a sad sight i. kirli
a sad sight i. üzücü bir görüntü
a sad sight i. üzücü bir sahne
a sad state of affairs i. üzüntü veren durum
a sad state of affairs i. üzücü durum
a sad, poor, reflection on something i. bir şeyin üzücü/kötü bir yansıması
a sad, poor, reflection on something i. bir şeyin üzücü/kötü bir temsili
a sad, poor, reflection on something i. bir şeyin itibarını zedeleyen bir görüntü
Speaking
sad but true i. acı ama gerçek
are you sad because you're living here? expr. burada yaşadığın için mi üzgünsün?
it's a sad day for all of us expr. bu hepimiz için üzücü bir gün
you made me sad expr. beni üzdün
you make me very sad expr. beni çok üzüyorsun
you really make me sad expr. beni çok üzüyorsun
I am very sad expr. çok üzgünüm
it is too sad expr. çok üzücü
she looked kind of sad expr. morali bozuk gibiydi
what a sad loss expr. ne üzücü bir kayıp
why are you sad? expr. neden üzgünsün?
why are you sad? expr. niçin üzgünsün?
the sad weeks ahead expr. önümüzdeki hüzünlü haftalar
do not be sad expr. moralini bozma
why are you sad? expr. niye üzgünsün?
who made you sad? expr. kim seni üzdü?
why are you so sad? expr. sen neden bu kadar üzgünsün?
I don't like seeing you sad expr. seni üzgün görmeyi sevmiyorum
I don't want to see you sad expr. seni üzgün görmek istemiyorum
I don't want to make you sad expr. seni üzmek istemiyorum
it is not worth being sad expr. üzülmeye değmez
when I'm sad expr. üzgünken
when you're sad expr. üzgünken
do not be sad expr. üzülme
she looked kind of sad expr. üzgün gibiydi
don't make me sad expr. üzme beni
she looked kind of sad expr. üzgün gibi görünüyordu
you don't have to be sad expr. üzülmene gerek yok
you made me sad expr. üzdün beni
you don't have to be sad expr. üzülmenize gerek yok
who made you sad? expr. seni kim üzdü?
Trade/Economic
single administrative document (sad) i. tek idari belge
Technical
sad loss i. acı kayıp
Computer
sad face i. üzgün yüz
Psychology
seasonal affective disorder (sad) i. mevsimsel duygu durum bozukluğu
seasonal affective disorder (sad) i. mevsimsel depresyon
Geography
novi sad i. belgrad'ın kuzeybatısındaki tuna nehri üzerindeki kuzey sırbistan şehri
novi sad i. belgrad'ın kuzeybatısında, tuna nehri üzerinde yer alan sırp şehri
Painting
sad colours i. hüzünlü renkler
Latin
dura lex; sad lex expr. sert de olsa kanun, kanundur
Slang
sad sack i. acınası kimse
sad sack i. ağlak tip
sad sack i. beceriksiz
sad sack i. ezik tip
sad sack i. kötü iş gören kimse
sad-ass s. iğrenç
sad-ass s. acınası
sad-ass s. bunaltıcı
sad-ass s. kasvetli
sad-ass s. iç karartıcı
sad-ass s. moral bozucu
British Slang
sad arse i. acınası kimse
sad arse i. ağlak tip
sad arse i. ezik tip