walk - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

walk

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"walk" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 64 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
walk i. yürüyüş
walk i. yürüme
walk f. yürümek
walk f. dolaşmak
walk f. yürüyerek gitmek
General
walk i. yol
walk i. tur
walk i. hareket
walk i. devriye gezme
walk i. yürüyüş (tarzı)
walk i. yürünecek yer
walk i. iş sahası
walk i. yol (bahçede taş/beton)
walk i. yürünecek mesafe
walk i. kaldırım
walk i. otlak
walk i. yürüme
walk i. gezme
walk i. gidiş
walk i. tavır
walk i. gezinti
walk i. gezi
walk i. yürüyüş yolu
walk i. geziyolu
walk i. parkur
walk f. yaya gitmek
walk f. yürüyerek gitmek
walk f. adımla ölçmek
walk f. dolaşmak
walk f. davranmak
walk f. gezmek
walk f. adımlamak
walk f. yürüterek yormak
walk f. gezdirmek
walk f. eşlik etmek
walk f. dolaştırmak
walk f. yürüyüşe çıkarmak
walk f. yürümek
walk f. yürütmek
walk f. gezinmek
walk f. (hayalet) dolaşmak
walk f. zihinde dolaşmak
walk f. unutulmamak
walk f. sürekli aklına gelmek
walk f. (gemi) ilerlemek
walk f. elini kolunu sallayarak girip çıkmak
walk f. birlik kurmak
walk f. birlikte hareket etmek
walk f. uykuda gezinmek
walk f. uykuda yürümek
walk f. (hareketsiz bir nesne) yürür gibi hareket etmek
walk f. bir yönde ilerliyormuş gibi durmak
walk f. mahkemeye gitmekten ve mahkumiyetten kaçmak
walk f. yürürken taşımak
walk f. yürüyüş adımlarıyla dans etmek
walk f. (rol) hızlı bir şekilde tekrar etmek
walk f. (hayat şekli, hareket tarzı) benimsemek
Baseball
walk f. (vurucu) vuruş yapmadan birinci kaleye yürümek
Archaic
walk f. hareket etmek
walk f. hareket halinde olmak
Slang
walk f. aklanmak
walk f. temizlenmek
walk f. temize çıkmak
walk f. (birdenbire) işi bırakmak

"walk" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
walk around f. dolaşmak
go out for a walk f. yürüyüşe çıkmak
go on a walk f. yürüyüşe çıkmak
General
making somebody walk i. yürütme
elephant walk i. fil yürüyüşü
space walk i. uzayda yürüyüş
making someone walk i. birini yürütme
walk shorts i. bermuda şort
walk of life i. meslek
walk of life i. toplumsal sınıf
walk of life i. kesim
a five minute's walk i. beş dakikalık yürüyüş
walk through i. bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol
walk through i. gidiş yolu
covered walk i. örtülü yaya yolu
covered walk i. örtülü geziyolu
walk-in closet i. gardrop olarak kullanılan gömme dolap
walk-in closet i. büyük gömme dolap
walk-through i. bir evden taşınılırken ev sahibinin kiracıyla beraber yaptığı kontrol
walk-in closet i. gardrop olarak kullanılan oda
walk-in closet i. elbise odası
walk-in closet i. geniş gömme dolap
walk-in i. bağımsız müşteri
walk-through i. gidiş yolu
perimeter walk i. çevre yaya yolu
walk of life i. sosyal durum
guided walk i. rehber eşliğinde gezinti
side walk i. kaldırım
side walk i. yaya kaldırımı
coin walk i. madeni parayla yapılan bir illüzyon hareketi
people from every walk of life i. farklı kesimlerden insanlar
people from every walk of life i. farklı iş veya sınıflardan insanlar
charity walk i. bağış/yardım toplamak amacıyla yapılan yürüyüş
night walk i. gece yürüyüşü
hollywood walk of fame i. şöhretler kaldırımı
walk of fame i. ünlüler kaldırımı
hollywood walk of fame i. ünlüler kaldırımı
walk of fame i. şöhretler kaldırımı
walk-in box i. soğuk oda
walk-in box i. buzhane
walk-in box i. soğuk hava odası
walk-in box i. soğuk hava deposu
crab walk i. yengeç yürüyüşü
bush walk i. doğa yürüyüşü
a walk in the forest i. ormanda yürüyüş
hollywood walk of fame i. hollywood şöhret yolu
air walk i. gök-geçit
lambeth walk i. 1930'larda popüler olan bir çizgi dansı
angry walk i. sert veya tehditkar yürüyüş
time to walk i. yürüme zamanı
time to walk i. yürüme vakti
zombie walk i. zombi kostümleri giyen kimselerin kamuya açık alanda bir araya geldiği organizasyon
by-walk i. tenha yol
by-walk i. yan yol
by-walk i. gizli yol
walk-in i. randevusuz gelen müşteri
walk-in i. rezervasyonsuz gelen müşteri
sheep walk i. koyun otlağı
sheep walk i. koyunların otlatıldığı mera
sheep walk i. öncelikli olarak koyun yetiştiriciliğine ayrılmış arazi
walk through f. inceleyerek gezmek
walk on f. ileri gitmek
walk out on f. terk etmek
walk in f. girmek
walk on tiptoe f. ayakucuna basarak yürümek
walk out f. dolaştırmak
walk off f. kaçmak
walk out f. çekip gitmek
walk out of f. çıkmak
walk out with f. gezip tozmak
take somebody for a walk f. yürüyüşe çıkarmak
walk quickly f. hızlı yürümek
walk through f. şöyle bir incelemek
go for a walk in the moonlight f. mehtaba çıkmak
walk faster f. adımını sıklaştırmak
walk away f. uzaklaşmak
walk about f. gezdirmek
walk away with f. çalmak
take for a walk f. dolaştırmak
walk over somebody f. katlamak
begin to walk f. ayaklanmak
go for a walk f. gezinmek
walk the streets f. sokak sokak dolaşmak
walk in other people's shoes f. kendini başkalarının yerine koymak
walk away from f. kolayca geçmek
walk the wards f. viziteye çıkmak
walk in one's sleep f. uykuda gezmek
walk on air f. sevinçten havalara uçmak
walk with a quick step f. hızla yürümek
walk in a sexy way f. kıvırmak
take a walk f. yürüyüş yapmak
walk down f. aşağı inmek
walk over somebody f. ezip geçmek
walk off f. uzaklaşmak
walk over f. kötü davranmak
win in a walk f. kolayca kazanmak
walk away with f. yürütmek
walk about f. dolaşmak
walk file f. tek sıra yürümek
walk through f. üzerinden geçmek
walk away f. terketmek
walk in f. içeriye girmek
walk on eggshells f. temkinli davranmak
walk over f. kolay kazanmak
walk around f. gezdirmek
walk up to f. yaklaşmak
walk off with f. aşırmak
walk for two miles f. iki mil yürümek
walk up f. yanaşmak
walk out f. ayrılmak
walk off with f. omuzlamak
walk with light f. pıtır pıtır yürümek
walk out with f. çıkmak
walk over f. kolayca yenmek
walk off f. çekip gitmek
walk away from f. rahatlıkla yenmek
walk around f. dolaştırmak
go for a walk f. gezinti yapmak
make somebody walk f. yürütmek
walk out f. bırakmak
walk up f. yaklaşmak
walk about f. gezinmek
go for a walk f. dolaşmak
go on a walk f. yürüyüş yapmak
take for a walk f. yürüyüş yapmak
take walk for a walk f. gezdirmek
walk on air f. sevincinden uçmak
walk out f. yürümek
walk out f. çekilmek
walk away f. basıp gitmek
walk a long way f. taban patlatmak
walk around f. etrafını dolaşmak
go for a walk f. gezmeye gitmek
walk out f. grev yapmak
take a walk f. gezmeye gitmek
walk back and forth f. dönüp dolaşmak
walk away from f. ucuz kurtulmak (kazadan)
walk on f. terketmek
walk off f. ayrılmak
walk out of f. terketmek
walk out of f. ayrılmak
take a walk f. gezmek
go for a walk in the fresh air f. hava almak
walk on air f. etekleri zil çalmak
walk lame f. topallamak
walk in f. içeri girmek
walk out f. greve gitmek
take a walk f. yürüyüşe çıkmak
walk the streets f. sokaklarda sürtmek
have a walk f. yürümek
take a walk f. dolaşmak
walk off with f. çalmak
walk about f. dolaştırmak
walk on f. yüzüstü bırakmak
walk out f. çıkmak
walk into f. girmek
walk the plank f. atılmak
go for a walk f. yürüyüşe çıkmak
walk a long way f. taban tepmek
walk away f. geride bırakmak
(have a) walk around f. çevreyi dolaşmak
walk loudly f. gürültülü yürümek
walk with heavy steps f. gürültülü yürümek
walk away from the accident with only minor injuries f. hafif sıyrıklarla atlatmak
walk away from the accident with only minor injuries f. hafif sıyrıklarla kurtulmak
walk along f. (bir şeyin) yanından geçmek
walk straight f. düz gitmek
can not walk f. yürüyememek
not able to walk f. yürüyememek
walk around naked f. çıplak dolaşmak
take a walk f. biraz yürümek
walk on the street f. sokakta yürümek
walk on the road f. yolda yürümek
walk on the street f. yolda yürümek
walk across the street f. karşıya geçmek
walk the dog f. köpek gezdirmek
walk a long way f. yol tepmek
walk one's rounds f. karakol gezmek
walk one's rounds f. devriyeye çıkmak
walk through the wall f. duvardan geçmek
walk through the wall f. duvarın içinden geçmek
walk around on the street f. sokakta dolaşmak
walk on air f. sevinçten ayakları yerden kesilmek
walk the floor f. volta atmak
walk on eggs f. ayağını denk almak
walk on air f. sevinçten ayakları yere değmemek
jay-walk f. önüne bakmadan yürümek
walk over f. eziyet etmek
walk over f. kolayca kazanmak
walk over f. katlanmak
walk out on f. bırakmak
walk off with f. yürütmek
walk off with f. kolayca kazanmak
walk out one's husband f. kocasını terk etmek
walk out one's husband f. kocasından kaçmak
walk out on one's husband and children f. kocasını ve çocuklarını terk etmek
walk out on one's husband and children f. kocasını ve çocuklarını yüzüstü bırakmak
walk around f. gezinmek
walk around f. amaçsızca dolanmak
walk about f. amaçsızca dolanmak
walk along the road f. yol boyunca yürümek
go for a walk f. yürüyüş yapmak
walk about f. etrafta dolanmak
walk around f. etrafta dolanmak
walk about f. etrafta gezinmek
walk around f. etrafta gezinmek
walk past a place f. bir yerin yanından geçmek
walk away f. alıp başını gitmek
walk away f. başını alıp gitmek
take the dog for a walk f. köpeği gezintiye çıkarmak
street-walk f. fuhuş maksadıyla müşteri bulmak için sokaklarda dolaşmak
walk away f. çekip gitmek
walk up and down f. yukarı aşağı yürümek
walk arm in arm f. kol kola yürümek
walk the dog f. köpeği dolaştırmak
walk the dog f. köpeği gezdirmek
walk without lifting the feet f. ayağını kaldırmadan yürümek
walk through the jungle f. ormanın içinden geçmek
walk into a bank f. bir bankaya girmek
walk out the door f. kapıdan çıkmak
walk the shore f. sahili dolaşmak
walk on fire f. ateşin üstünde yürümek
walk around with a gun f. cebinde silahla dolaşmak
walk through walls f. duvarların içinden geçmek
walk into one’s life f. birinin hayatına girmek
walk hand in hand f. ele ele yürümek
take a walk f. gezintiye çıkmak
walk to the balcony with hands clasped tightly together f. elleri birbirine sıkıca kenetlenmiş bir şekilde balkona doğru yürümek
walk in the dark f. karanlıkta yürümek
walk away in disgust f. tiksinti içinde çekip gitmek
walk up to someone f. üzerine yürümek
walk up to someone f. üstüne yürümek
walk with a limp and a cane f. değnekle topallayarak yürümek
walk to and from work f. işe yürüyerek gidip gelmek
walk with a limp f. topallayarak yürümek
walk lamely f. aksayarak yürümek
walk lamely f. topallayarak yürümek
walk with a limp f. aksayarak yürümek
take the dog for a walk f. köpeği yürüyüşe çıkarmak
take the dog for a walk f. köpeği yürüyüşe çıkartmak
walk home alone f. eve tek başına yürümek
walk slowly f. yavaş yürümek
walk slowly f. yavaşça yürümek
walk off f. bir ileri bir geri yürüyerek birşeyi atmak veya ondan kurtulmak
walk on the beach f. sahilde/kumsalda yürümek
walk down the street f. sokaktan aşağı doğru yürümek
walk up the street f. sokaktan yukarı doğru yürümek
walk across the bridge f. köprüden geçmek
walk up the stairs one at a time f. basamakları tek tek çıkmak
walk into the room f. odaya girmek
walk to school f. okula yürümek
walk free f. serbest kalmak
walk free f. ceza almadan serbest bırakılmak
walk on the red carpet f. kırmızı halının üzerinde yürümek
walk on the red carpet f. kırmızı halıda yürümek
walk briskly f. hızlıca yürümek
walk around together f. birlikte gezmek
walk on the bridge f. köprü üzerinde yürümek
walk into the house with shoes on f. eve ayakkabıyla girmek
go on a nature walk f. doğaya yürüyüşe çıkmak
go on a nature walk f. doğa yürüyüşüne çıkmak
walk alone at night f. gece yalnız yürümek
take the dog for a walk f. köpeği gezdirmek
walk [obsolete] f. yayılmak
walk [obsolete] f. yaygınlaşmak
walk [obsolete] f. (dil) sürekli hareket etmek
walk [obsolete] f. (bir yerden) ayrılmak
walk [obsolete] f. çıkmak
walk [obsolete] f. (bir yeri) terk etmek
walk [obsolete] f. kovulmak
walk [obsolete] f. katılmak
walk [obsolete] f. bir yerde bulunmak
walk slowly f. yavaş yavaş yürümek
tongue-walk [uk] f. araba oku
walk along the river f. nehir kenarında yürümek
walk-in s. geniş
walk-in s. geniş ve gömme (dolap)
Phrasals
walk down f. aşağı yürümek
walk someone over to someone or something f. bir kimseyi onunla beraber yürüyerek bir yere/bir kimsenin yanına götürmek
walk ahead of someone f. birinin önünden yürümek
walk right into f. bir şeye çarpmak/bindirmek
walk over f. birisine veya bir şeye doğru yürümek
walk together f. beraber/hep birlikte yürümek
walk with someone f. biriyle yürümek
walk someone out f. birine dışarıya kadar eşlik etmek
walk someone over to someone or something f. bir kimseyi bir yere kadar geçirmek
walk somebody through something f. birisine bir şeyi her yönüyle açıklamak
walk out f. bırakıp gitmek
walk someone over to someone or something f. bir kimseye bir yere/bir kimsenin yanına kadar eşlik etmek
walk out f. çalışmayı reddetmek
walk all over f. dümdüz etmek
walk all over f. hezimete uğratmak
walk all over f. ezip geçmek
walk something/someone somewhere f. götürmek
walk backwards f. geri geri yürümek
walk all over f. hüsrana uğratmak
walk out f. ile mücadele etmek
walk out f. ile savaşım vermek
walk out f. iş terk etmek
walk out f. işi bırakmak
walk out f. ile savaşmak
walk away with f. kolayca kazanmak (ödülü/yarışmayı)
walk away with something f. kolayca kazanmak/yenmek
walk off with something f. kolayca kazanmak/yenmek
walk across something f. karşısına geçmek/yürümek
walk ahead f. önden yürümek
walk ahead of (someone) f. önden yürümek
walk out f. sorumluluklarını bırakmak
walk all over f. paspas etmek
walk out f. sorumluluklarını terk etmek
walk all over f. silindir gibi ezip geçmek
walk out f. terk etmek
walk along f. yanı sıra yürümek
walk on f. yürümeye devam etmek
walk along f. yanı başında gitmek
walk along f. yanından yürümek
walk back f. yürüyerek geri dönmek
walk up f. yürüyerek yukarı çıkmak
walk in on someone or something f. (bir konuşmayı/tartışmayı vb) içeri girerek bölmek
walk down f. yürüyerek aşağı inmek
walk away f. uzaklaşmak
walk off f. yürüyerek eritmek
walk up f. yukarıya yürümek
walk into (something) f. (bir şeye) yürüyerek girmek
walk into (something) f. yürürken (bir şeye) çarpmak
walk into (something) f. yürürken (bir şeye) girmek/bindirmek
walk into (something) f. bir tuzağa düşmek
walk into (something) f. bir şakayı/kandırmacayı yemek
walk into (something) f. bir şakayı/kandırmacayı yutmak
walk into (something) f. gafil avlanmak
walk into (something) f. bir işe, pozisyona, role kolayca girmek
walk into (something) f. bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek
walk into f. yürüyerek girmek
walk into f. yürürken çarpmak/bindirmek
walk into f. bir işe, pozisyona, role kolayca girmek
walk into f. bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek
walk into f. bilmeden bir şeyin içine girmek
walk into f. girivermek
walk away with (someone or an animal) f. (biriyle/bir hayvanla) yürüyüp gitmek
walk away with (someone or an animal) f. (biriyle/bir hayvanla) birlikte yürümek
walk away with (someone or an animal) f. (birini/bir hayvanı) alıp gitmek
walk away with (someone or an animal) f. (birini/bir hayvanı) alıp götürmek
walk away with (someone or an animal) f. (birine/bir hayvana) öncülük etmek
walk away with (someone or an animal) f. (birini/bir hayvanı) önüne katıp götürmek
walk across (something or some place) f. (bir şeyi/bir yeri) yürüyerek geçmek
walk across (something or some place) f. (bir şeyi/bir yeri) boydan boya/baştan başa yürümek
walk ahead (of someone or something) f. (birinin/bir şeyin) önünden yürümek/gitmek
walk ahead of f. -in önünden yürümek/gitmek
walk away from (someone or something) f. (birini/bir şeyi) terk etmek
walk away from (someone or something) f. (birini/bir şeyi) öylece bırakıp gitmek
walk away from (something) f. (bir şeyden) ucuz kurtulmak
walk away from (something) f. (bir şeyi) yara almadan/zarar görmeden atlatmak
walk away from (something) f. (bir şeyden) sağ çıkmak
walk back on (something) f. (bir şeyden) geri çekilmek
walk back on (something) f. (bir şeyden) geri adım atmak
walk in on f. -i içeri girerek bölmek
walk out on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) terk etmek
walk out on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) bırakmak/bırakıp gitmek
walk out with (someone) f. (birine) dışarı kadar eşlik ettirmek
walk out with (someone) f. dışarı kadar (biriyle) göndermek
walk out with (something) f. (bir şeyi) çalıp gitmek
walk out with (something) f. (bir şeyi) alıp/satın alıp çıkmak
walk over (someone) f. (birini) kendi çıkarı için kullanmak
walk over (someone) f. (birini) ezip geçmek
walk over (someone) f. (birini) hezimete uğratmak
walk over (someone) f. (birini) kolayca yenmek
walk over to (someone or something) f. (birine/bir şeye) doğru yürümek
walk over to (someone or something) f. (birine/bir şeye) kadar eşlik etmek
walk over to (someone or something) f. (birine/bir şeye) kadar yol göstermek
walk with (something) f. (bir şeyle) dikkatlice yürümek
walk with (something) f. (bir şeyi) dikkatlice taşımak/götürmek
walk with (something) f. (bir şey) yardımıyla yürümek
walk with (something) f. (bir şeyle) yürümek
walk with (something) f. (bastonla, değnekle) yürümek
walk with (something) f. (bir şekilde) yürümek
walk with (something) f. (yaylanarak, topallayarak) yürümek
Phrases
walk softly and carry a big stick expr. müzakereye açık ol ama gardını düşürme
walk softly and carry a big stick expr. aba altından sopa göstermek
walk softly and carry a big stick expr. sopa siyaseti yapmak
you will never walk alone expr. asla yalnız yürümeyeceksin
walk the path of truth expr. doğru yolda yürü
Proverb
we must learn to walk before we can run koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz
you cannot make a crab walk straight zorla bir şey yaptıramazsın
you cannot make a crab walk straight zorla güzellik olmaz
you have to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you must (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
you've got to (learn to) walk before you (can) run koşmadan önce yürümeyi öğrenmek gerek
Colloquial
walk of shame i. utanç yürüyüşü
walk-on i. plansız olarak takıma katılan sporcu
walk-on i. burssuz olarak takıma katılan oyuncu
walk back and forth f. bir aşağı yukarı yürümek
walk for a while f. biraz yürümek
walk into prison f. hapishaneye girmek
walk the walk f. icraata geçmek
walk the walk f. icraata dökmek
go for a walk f. yürüyüşe çıkmak
let someone walk by with a clean conscience f. vicdanı rahat bir şekilde gezmesini sağlamak
walk back and forth f. volta atmak
walk heavy f. önemli olmak
walk (right) into f. bir tuzağa düşmek
walk (right) into f. bir şakayı/kandırmacayı yemek
walk (right) into f. bir şakayı/kandırmacayı yutmak
walk (right) into f. gafil avlanmak
walk it f. bir şeyi kolayca yapmak
walk it f. bir şeyi kolay geçmek
walk it f. bir şeyi kolay halletmek
walk it f. bir şeyi zorluk çekmeden halletmek/yapmak
walk it f. bir şeyi fazla uğraşmadan yapmak/halletmek
walk it f. bir şeyi havada karada yapmak
walk it f. bir şeyi kolaylıkla yapmak/halletmek
walk it f. bir şeyi kolayca/kolaylıkla kazanmak
walk it f. bir şeyi rahatlıkla kazanmak
walk-on f. plansız olarak takıma katılmak
walk-on f. takıma burssuz olarak katılmak
walk it off f. (sakatlanmış bir bacağı) yürüyerek iyileştirmek
walk the line f. orta yolda gitmek
don't talk the talk if you can't walk the walk expr. yapamayacağın şeyi söyleme/iddia etme
don't talk the talk if you can't walk the walk expr. yüksekten atma
don't talk the talk if you can't walk the walk expr. desteksiz atma
we have to (learn to) walk before we (can) run expr. koşmadan önce yürümeyi öğrenmeliyiz
take a walk exclam. çık buradan
take a walk exclam. çık git
take a walk exclam. kaybol
take a long walk on a short pier exclam. çık git
take a long walk on a short pier exclam. defol git
take a long walk on a short pier exclam. git buradan
take a long walk on a short pier exclam. çık git buradan
take a long walk on a short pier exclam. git başımdan
take a long walk on a short pier exclam. defol git başımdan
Idioms
cock of the walk i. bir grupta diğer üyeleri bastıran
cock of the walk i. bir yerde borusu öten kişi
cock of the walk i. diğer üyeleri sindiren
cock of the walk i. kendisiyle övünen
walk on the wild side i. maceralı bir süreç
walk on the wild side i. çılgınca bir süreç
walk on the wild side i. hovarda zamanlar
walk on the wild side i. çılgın zamanlar
walk on the wild side i. macera dolu zamanlar
perp walk i. suçlunun ifşa edilmek için halkın arasında yürütülmesi
perp walk i. suçlunun fotoğrafları/vidosu çekilsin diye halkın arasında yürütülmesi
a walk in the park i. çocuk oyuncağı
a walk in the park i. çantada keklik
a walk in the park i. çok kolay iş
a walk in the park i. sorunsuz iş
a walk in the park i. meşakkatsiz iş
a walk of life i. meslek
a walk of life i. toplum kesimi
a walk of life i. toplumsal sınıf
a walk of life i. sosyal durum/konum
walk one's chalks f. sıvışmak
walk the plank f. bir makamı zorla boşaltmak
walk through the fire f. ciddi zorluklara rağmen devam etmek
walk one's chalks f. kaçmak
walk one's chalks f. zengin kalkışı yapmak
walk softly and carry a big stick f. ortalığı alevlendirmeden konuşup bir taraftan da hazırlanmak
walk softly and carry a big stick f. barışçıl müzakereleri yürütüp bir taraftan da mücadeleye hazırlanmak
walk the chalk f. (bir şeyi) başarmak
walk the chalk f. (bir şeyi) yapabildiğini göstermek/kanıtlamak
walk the chalk f. (bir alanda) yetkinliğini göstermek
slow-walk f. ağırdan almak
walk soft f. alttan almak
walk into the lion's den f. aslanın inine girmek
walk into f. aşağılamak
walk on thin ice f. ayağını denk almak
walk on eggshells f. ayağını denk almak
walk someone's feet off f. ayaklarına kara sular inmek
walk into f. azarlamak
slow-walk f. bir işi yavaş yavaş yapmak
walk tall f. başını dik tutmak
walk someone's feet off f. birini yürüterek yormak
walk a tightrope f. bıçak sırtında olmak
walk blindly into something f. bilgi edinmeden/sorup soruşturmadan girişmek
walk tall f. başı dik olmak
walk into f. başını belaya sokmak
walk the extra mile f. biraz daha uğraşmak/çabalamak
walk on eggshells f. dikkat etmek
walk on eggs f. dikkat etmek zorunda olmak
walk on eggshells f. dikkatli olmak
walk on eggs f. dikkat etmek
walk the line f. çizgiyi aşmak
walk on thin ice f. dikkat etmek
walk on eggs f. dikkatli olmak
walk on stage and off again f. çok kısa bir rolü olmak
walk down the aisle f. dünya evine girmek
walk on thin ice f. dikkatli olmak
walk on eggshells f. dikkat etmek zorunda olmak
stand/walk tall f. dik durmak
walk on thin ice f. dikkat etmek zorunda olmak
walk out f. grev yapmak
walk into f. fırça atmak
slow-walk f. geciktirmek
walk the floor f. heyecandan bir sağa bir sola yürümek
walk blindly into something f. gözü kapalı atlamak/dalmak/girmek
walk down the aisle f. evlenmek
walk off the job f. greve gitmek
walk into f. gözünü kırpmadan saldırmak
walk on thin ice f. ince buz üzerinde yürümek
walk a thin line between something f. iki tarafı da dengede tutmak
walk a thin line between something f. ince bir çizgi üzerinde yürümek
walk a fine line between something f. iki tarafı da dengede tutmak