1 |
fantasize |
hayal etmek |
v. |
|
- Layla fantasized about killing her mother her entire life.
- Leyla hayatını boyunca annesini öldürmeyi hayal etti.
- Sami was fantasizing about Layla.
- Sami fantezilerinde Layla'yı hayal ediyordu.
- Sami fantasized about killing his wife.
- Sami karısını öldürmeyi hayal ediyordu.
Show More (0)
|
2 |
fantasize |
fantezi kurmak |
v. |
|
- People fantasize about doing something dramatic in times like these.
- İnsanlar böyle zamanlarda dramatik bir şeyler yapmanın fantezisini kurarlar.
- Sami was fantasizing about Layla.
- Sami, Leyla hakkında fantezi kuruyordu.
Show More (-1)
|
3 |
fantasize |
hayal kurmak |
v. |
|
- During her office job, she would often fantasize about travelling the world.
- Ofiste çalışırken sık sık dünyayı gezme hayalleri kurardı.
Show More (-2)
|