Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
don't have to
don't have to
Geçmiş
Cümleler
"don't have to"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 80 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
eğer söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını hiç açma daha iyi
2
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
eğer iyi bir şey söylemeyeceksen hiçbir şey söyleme daha iyi
3
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
eğer ağzından kötü sözler çıkacaksa ağzını hiç açma/sus daha iyi
4
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
kötü söz söyleyeceğine sus/hiç konuşma daha iyi
5
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
kötü sözler/şeyler söyleyeceksen sus
6
Konuşma Dili
if you don't have anything nice to say, don't say anything at all
expr.
eğer kötü konuşacaksan sus daha iyi
Idioms
7
Deyim
don't have a window to throw it out of
f.
fakirlikten kırılmak
8
Deyim
don't have a window to throw it out of
f.
fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
9
Deyim
don't have a pot to piss in
f.
fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
10
Deyim
don't have a pot to piss in
f.
fakirlikten kırılmak
11
Deyim
don't have a pot to piss in
f.
içecek ayranı olmamak
12
Deyim
don't have a window to throw it out of
f.
içecek ayranı olmamak
13
Deyim
I don't have the energy to
expr.
halim kalmadı
14
Deyim
I don't have the energy to
expr.
halim yok
15
Deyim
I don't have time to catch my breath
expr.
kafamı kaşıyacak vaktim yok
16
Deyim
I don't have time to breathe
expr.
kafamı kaşıyacak vaktim yok
17
Deyim
don't have a pot to piss in (or a window to throw it out of)
expr.
züğürt
18
Deyim
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
19
Deyim
you don't have to be a rocket scientist (to do something)
expr.
(bir şey yapmak için) bilim adamı olmana gerek yok
Speaking
20
Konuşma
you don't have to explain
expr.
açıklamak zorunda değilsin
21
Konuşma
we don't have time to shop
expr.
alışverişe çıkmaya zamanımız yok
22
Konuşma
you don't have to say anything
expr.
bir şey demene gerek yok
23
Konuşma
i don't have to do anything
expr.
bir şey yapmak zorunda değilim
24
Konuşma
you don't have to take my word for it
expr.
benim sözüme güvenmek zorunda değilsin
25
Konuşma
I don't have time to waste
expr.
boşa harcayacak zamanım yok
26
Konuşma
you don't have to do this
expr.
bunu yapmak zorunda değilsin
27
Konuşma
you don't have to say anything
expr.
bir şey söylemek zorunda değilsin
28
Konuşma
you don't have to lie to me
expr.
bana yalan söylemene gerek yok
29
Konuşma
I don't have time to breathe
expr.
başımı kaşıyacak vaktim yok
30
Konuşma
we don't have to wait 10 years to see each other again
expr.
birbirimizi yeniden görmek için 10 yıl beklememize gerek yok
31
Konuşma
I don't have time to catch my breath
expr.
başımı kaşıyacak vaktim yok
32
Konuşma
don't you have anything better to do?
expr.
başka işin yok mu?
33
Konuşma
you don't have to come up here
expr.
buraya gelmek zorunda değilsin
34
Konuşma
we don't have the luxury to wait
expr.
bekleme lüksümüz yok
35
Konuşma
you don't have to do that
expr.
bunu yapmanız gerekmez
36
Konuşma
I don't have anywhere else to go
expr.
başka gidecek hiçbir yerim yok
37
Konuşma
I don't have time to catch my breath
expr.
çok yoğunum
38
Konuşma
I don't have time to breathe
expr.
çok meşgulüm
39
Konuşma
we don't have a long way to go
expr.
çok az kaldı
40
Konuşma
I don't have time to breathe
expr.
çok yoğunum
41
Konuşma
I don't have time to catch my breath
expr.
çok meşgulüm
42
Konuşma
you don't have to worry about it
expr.
endişe etmene gerek yok
43
Konuşma
you don't have to say anything at all
expr.
hiçbir şey söylemen gerekmiyor
44
Konuşma
you don't have to drink it
expr.
içmek zorunda değilsin
45
Konuşma
don't you have anything better to do
expr.
işin gücün yok mu
46
Konuşma
you don't have to drink it
expr.
içmene gerek yok
47
Konuşma
don't you have anything better to do
expr.
işin gücün yok mu senin
48
Konuşma
we don't ever have to see him again
expr.
onu bir daha görmek zorunda değiliz
49
Konuşma
we don't have to be afraid
expr.
korkmamız gerekmiyor
50
Konuşma
we don't have to be afraid
expr.
korkmamıza gerek yok
51
Konuşma
we don't have to talk
expr.
konuşmak zorunda değiliz
52
Konuşma
you don't have to be sorry
expr.
özüre gerek yok
53
Konuşma
you don't have to be sorry
expr.
özür dilemene gerek yok
54
Konuşma
you don't have to be afraid
expr.
korkmana gerek yok
55
Konuşma
I don't have time to catch my breath
expr.
nefes alacak vaktim yok
56
Konuşma
I don't have time to breathe
expr.
nefes alacak vaktim yok
57
Konuşma
you don't have to be sorry
expr.
özür gerekmez
58
Konuşma
you don't have to be sorry
expr.
özür ne demek
59
Konuşma
I don't want him to have his heart broken
expr.
onun kalbinin kırılmasını istemem
60
Konuşma
I don't have to account to you
expr.
sana hesap vermek zorunda değilim
61
Konuşma
I don't have anything else to say
expr.
söyleyecek başka bir şeyim yok
62
Konuşma
I don't have time to waste with you
expr.
seninle uğraşamam
63
Konuşma
I don't have to tell you
expr.
sana anlatmak zorunda değilim
64
Konuşma
I don't want to lose what I have
expr.
sahip olduklarımı kaybetmek istemiyorum
65
Konuşma
you don't have to decide right now
expr.
şu anda karar vermek zorunda değilsin
66
Konuşma
you don't have to make a decision now
expr.
şu anda karar vermek zorunda değilsin
67
Konuşma
I don't have time to argue
expr.
tartışacak vaktim yok
68
Konuşma
you don't have to be alone
expr.
yalnız olmak zorunda değilsin
69
Konuşma
you don't have to do it
expr.
yapmak zorunda değilsin
70
Konuşma
you don't have to be a rocket scientist
expr.
(bunu anlamak için) bilim adamı olmana gerek yok
71
Konuşma
you don't have to be sad
expr.
üzülmene gerek yok
72
Konuşma
you don't have to be sad
expr.
üzülmenize gerek yok
73
Konuşma
you don't have to be upset
expr.
üzülmene gerek yok
74
Konuşma
you don't have to be upset
expr.
üzülmenize gerek yok
75
Konuşma
you don't have to be a rocket scientist
expr.
(bunu anlamak için) bilim adamı olmak gerekmiyor
76
Konuşma
if you don't have the nerve to do it i'll do it
expr.
yapacak cesaretin yoksa ben yaparım
77
Konuşma
you don't have to do it
expr.
yapmak zorunda değilsiniz
78
Konuşma
I don't have to answer to you
expr.
sana hesap vermek zorunda değilim
Slang
79
Argo
don't have the guts to pull the trigger
f.
tetiği çekmeye götü yememek
80
Argo
don't have the guts to pull the trigger
f.
tetiği çekecek cesareti olmamak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of don't have to
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy