a present

"a present" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 49 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	get a present f.	hediye almak
I was very glad to get a present from Tom. Tom'dan bir hediye aldığım için çok memnun oldum. More Sentences
2	Genel	receive a present f.	hediye almak
They each received a present. Onların her biri bir hediye aldı. More Sentences
3	Genel	present a document f.	belge sunmak
As a result, the Commission presented a document in January containing a new approach to the Employment Strategy. Sonuç olarak Komisyon Ocak ayında İstihdam Stratejisine yeni bir yaklaşım içeren bir belge sundu. More Sentences
4	Genel	present a threat f.	tehdit oluşturmak
Terrorism presents a threat from all states across the world, irrespective of religion. Terörizm, din ayrımı gözetmeksizin dünya genelindeki tüm devletler için bir tehdit oluşturmaktadır. More Sentences
5	Genel	bring a present f.	hediye getirmek
I brought a present for you. Sana bir hediye getirdim. More Sentences
6	Genel	present a case f.	dava açmak
7	Genel	give a present f.	hediye vermek
8	Genel	make somebody a present of f.	hediye etmek
9	Genel	make a present of f.	takdim etmek
10	Genel	present a bold front f.	cesaret göstermek
11	Genel	present a bold front f.	yürekli gözükmek
12	Genel	make a present f.	peşkeş çekmek
13	Genel	present someone with a problem f.	birini bir problemle karşı karşıya bırakmak
14	Genel	present a case f.	davayı sunmak
15	Genel	be present at a ceremony f.	törene katılmak
16	Genel	be present at a ceremony f.	törende yerini almak
17	Genel	present a plaque f.	plaket vermek
18	Genel	present (of a movie) f.	gösterime sunmak
19	Genel	present someone with a fait accompli f.	emrivaki yapmak
20	Genel	present someone with a fait accompli f.	oldu bittiye getirmek
21	Genel	present a project f.	proje sunmak
22	Genel	present a tv show f.	televizyon programı sunmak
23	Genel	present a tv show f.	tv programı sunmak
24	Genel	accept as a present f.	hediye olarak kabul etmek
25	Genel	present a product f.	ürün sunmak
26	Genel	present a danger f.	tehlike arz etmek
27	Genel	present a challenge f.	zorluk göstermek
28	Genel	present a challenge f.	zorlu çıkarmak
29	Genel	present a threat f.	tehdit etmek
30	Genel	present a threat f.	tehdit sunmak
31	Genel	suitable for a present s.	hediyelik
32	Genel	as a free present zf.	helalinden
Phrases
33	İfadeler	(a patient) present with expr.	.... şikayeti olan (hasta)
Idioms
34	Deyim	make a present of (something) f.	(bir şeyi) hediye etmek
35	Deyim	make a present of (something) f.	(bir şeyi) kendi eliyle teslim etmek
36	Deyim	make a present of (something) f.	(sahip olduğu bir şeyi) hediye gibi açık etmek/sunmak
37	Deyim	make a present of (something) f.	(sahip olduğu şeyleri) çalınmaya/istismara/soyguna açık hale getirmek
38	Deyim	make a present of (something) f.	(bir şeyi) altın tepside sunmak
39	Deyim	make a present of something (to somebody) f.	bir şeyi (birine) kendi eliyle teslim etmek
40	Deyim	make a present of something (to somebody) f.	sahip olduğu bir şeyi (birine) hediye gibi açık etmek/sunmak
41	Deyim	make a present of something (to somebody) f.	sahip olduğu şeyleri (birinin) çalınmasına/istismarına/soygununa açık hale getirmek
42	Deyim	make a present of something (to somebody) f.	bir şeyi (birine) altın tepside sunmak
Speaking
43	Konuşma	accept as a present expr.	hediye olarak kabul et
44	Konuşma	what a nice gift/present expr.	ne güzel bir hediye
45	Konuşma	what a nice gift/present expr.	ne güzel hediye
46	Konuşma	I have a little present for you expr.	sana küçük bir hediyem var
47	Konuşma	I got a present for you expr.	sana bir hediyem var
Trade/Economic
48	Ticaret/Ekonomi	present value of a defined benefit obligation i.	tanımlanmış sosyal yardım yükümlülüğünün bugünkü değeri
Law
49	Hukuk	present in a timely fashion f.	zamanında sunmak